6 Şubat 2023’te 9 saat arayla Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta gerçekleşen ve 11 ilimizi derinden etkileyen iki depremin ardından üç hafta geçmesine rağmen ülke olarak yaşadığımız derin üzüntü ve travma kolay kolay geçeceğe benzemiyor. Depremde hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, yaralanan ve zarar görenlerin en kısa sürede iyileşebilmelerini arzu ediyoruz.
Böyle bir ortamda bir şeyler yazmak gerçekten çok güç. Baba tarafından bir Antakyalı olarak pek çok yakın akrabamız depremden etkilendi, bazıları hayatını, pek çoğu evlerini kaybetti. Görenler, yaşayanlar Antakya’nın haritadan silindiğini anlatıyorlar.
Kendi adıma konuşursam, ben ne bir deprem uzmanıyım, ne inşaat mühendisiyim ne de arama kurtarma hakkında bir uzmanım. Türkiye Cumhuriyeti’nin sıradan bir vatandaşı olarak, bildiğim bir konu olan patentlerle ilgili bu hususta nasıl bir yardımım olabilir diye düşündüğümde dünyada ve Türkiye’de deprem ile ilgili ne gibi teknolojilerin bulunduğunu araştırabileceğim aklıma geldi. Belki okuyan birilerine fikir verir, bu alanda çalışmalarına vesile olur ümidiyle.
Patent İstatistikleri
Ülkemizde son yıllarda depremle ilgili yapılan patent ve faydalı model başvuru sayıları aşağıdaki gibidir.
Beklendiği üzere, yaşanan depremleri takip eden yıllarda başvuru sayılarında artış gözlemlenmektedir. Dünyada bu alanda en çok patent başvurusu yapan ülkelere baktığımızda da başı çeken ülkelerin depremden etkilenen coğrafyalardan geldiği görülmektedir.
Gerek ülkemizde gerekse dünyada depremle ilgili yapılmış bazı patent başvurularını belli konu başlıkları altında aşağıda listeledim. Listeyi hazırlarken tarihi öneme sahip eski patentleri değil, güncel teknolojiden örnekleri derlemeye çalıştım. Bahsedilen patentlerle ilgili bulabildiğim haber, video ya da uygulama örneklerini de ekledim.
Depreme Dayanıklı Binaların Yapılması için Geliştirilen Teknolojiler
Bu alanda dünyada patent başvuru sayısı oldukça fazladır. En aktif ülkeler Japonya ve Çin’dir. Yazıyı uzatmamak adına yalnızca birkaç örnek verilecektir.
Son zamanlarda en çok gündemde olan teknolojilerden sismik izolatörlerin (deprem izolatörü) Türkiye’de ilk uygulaması 2001’de Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nin Sismik Modernizasyonu Projesi kapsamında yapılmış.[1]
Dünyadan birkaç patent örneği verecek olursak:
EP3614017 (Yayın tarihi: 26.02.2020) (OILES INDUSTRY CO LTD [JP]) Sismik Yalıtım Destek Cihazı
EP3614017
JP2016056875 (Yayın tarihi: 21.04.2016) (OILES INDUSTRY CO LTD [JP]) Titreşim Kontrol Fonksiyonlu Deprem Taban Yalıtım Yapısı
2015/14200 (Yayın tarihi: 22.05.2017) (SİSMOLAB İNŞ. PROJE YAZILIM ARGE SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.) (Omurga Sönümleyici)
2015/14200
WO2014092662 – (Yayın tarihi: 19.06.2014) (Cemalettin KAYA) Depreme dayanıklı bina sisteminde hareket mekanizması.
WO2014092662
WO2010093337 – (Yayın tarihi: 19.08.2010) (Murat DİCLELİ; Ali MILANI SALEM) Çok Yönlü Burulmalı Histeretik Damper
WO2010093337
WO2017082839 – (Yayın tarihi: 18.05.2017) (Uğur GÜNDÜZ) Deprem sırasında farklı eksenlerde oluşan kuvvetleri sönümleyebilen izolatör yapılanması ve ilgili izolatörün üretim yöntemi
WO2019203766 – (Yayın tarihi: 24.10.2019) (Murat DİCLELİ) Çok Yönlü Uyarlanabilir Yeniden Merkezleyici Burulmalı İzolatör
WO2019203766
2010/04524 (Yayın tarihi: 21.12.2011) (SGM SİSMİK GÜÇLENDİRME MRK. İNŞ. TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ.) Yapıları depremden koruma sistemi ve sistemin oluşturulmasına yönelik yöntem
2010/04524
EP3779101 (FLEXANDROBUST SYSTEMS SPOLKA Z O.O. [PL]) Karka Binalarda Çerçeve ve Dolgu Duvarların Anti-Sismik Koruma Yöntemi (Buluş sahipleri arasında Alper İlki bulunuyor)
EP3779101
Dünyadan bazı patent başvuruları:
CN115182442 (Yayın tarihi: 14.10.2022) (CHINA CONSTR 5TH ENG DIVISION) Çelik kiriş ve beton dolgulu çelik boru demeti kombine elemanı
CN115182442
CN115110636 (Yayın tarihi: 27.09.2022) (TAICHANG CONSTRUCTION CO LTD) Bina inşaatı için darbeye dayanıklı tam cıvatalı çelik yapı karkası
CN115110636
CN217680875U (Yayın tarihi: 28.10.2022) (GUANGDONG GUIGUAN CONSTRUCTION GROUP CO LTD) Bina için kesme önleyici yük taşıyan çelik yapı
CN217680875U
JP2016172870 (Yayın tarihi: 29.09.2016) (KOMATSU SEIREN CO) Yüksek Mukavemetli Fiber Tel ve Kompozit Malzeme
Orta-Katlı Betonarme Binanın Lifli Karbon Polimerleri Kullanarak Güçlendirilmesi ile ilgili yapılan proje sayesinde depremde ayakta kalan bina ile ilgili haber:
CN115492267 (Yayın tarihi: 20.12.2022) (UNIV FUZHOU) Çok takviyeli fabrikasyon çelik-beton kompozit perde duvar ve yapım yöntemi
CN115492267
CN214622114U (Yayın tarihi: 05.11.2021) (GUIZHOU CONSTRUCTION SCIENCE RES & DESIGN INSTITUTE LIMITED COMPANY OF CSCEC) Bina deprem direnci tespiti için beton kesme test cihazı
CN217461586U (Yayın tarihi: 20.09.2022) (HUBEI PROVINCIAL ACADEMY OF BUILDING RES AND DESIGN CO LTD; HUBEI PROVINCIAL CENTER FOR QUALITY SUPERVISION AD TEST OF CONSTRUCTION ENG CO LTD) Hasarlı çerçeve kirişi için onarım yapısı
CN217461586U
US2013055660 (Yayın tarihi: 07.03.2013) (CHANG CHUN HO [KR]; KEIMYUNG UNIVERSITY ACADEMIC COORPERATION FOUNDATION [KR]) Bina Kolon Yapılarının Güçlendirilmesi için Yapı
US2013055660
KR20130003421 (Yayın tarihi: 09.01.2013) (PUSAN NAT UNIV IND COOP FOUND [KR]) Piloti için sismik güçlendirme yapısı
KR20130003421
RU2761795C1 (Yayın tarihi: 13.12.2021) (FEDERALNOE GOSUDARSTVENNOE BYUDZHETNOE OBRAZOVATELNOE UCHREZHDENIE VYSSHEGO OBRAZOVANIYA KUBANSKIJ G [RU]) Deprem Bölgelerinde İnşaat için Yük Taşıma Kapasitesi Artırılmış Fore Kazık Kurma Yöntemi
RU2761795C1
US6758018 (Yayın tarihi: 07.08.2003) (STANLEY FASTENING SYS LP [US]) Daha iyi tutma için geniş çaplı kafalara sahip kaplama için güç tahrikli çiviler (Piyasada HurriQuake markasıyla biliniyor)
Deprem Anında Kişiyi Korumaya Dayalı Sistemler
(CPC Sınıfı: A47C31/002, A62B31)
Deprem anında insanları koruma amaçlı geliştirilen sistemler arasında depreme dayanıklı yataklar, panik odaları, kapsüller vb. sayılabilir.
2019/20842 (Yayın tarihi: 21.06.2021) (NETAŞ TELEKOMÜNİKASYON A.Ş.) Deprem anında hayat üçgeni oluşturan bölmeli bir dolap sistemi
2019/20842
2020/14466 (Yayın tarihi: 21.03.2022) (Hatice SARITAŞ) Yaşam Yatağı
2020/14466
CN104905595 (Yayın tarihi: 16.09.2015) (HEFEI CITY KECHUANG RAPID TOOLING TECHNOLOGY DEV CO LTD) Yeni deprem güvenliği koruma yatağı
CN104905595
CN111109922 (Yayın tarihi: 08.05.2020) (QINGDAO DIDU LIFE SUPPORT AND RESCUE EQUIPMENT TECH CO LTD) Deprem kişisel kurtarma koruma yatağı
CN111109922
CN201861190U (Yayın tarihi: 15.06.2011) (WENXI WANG) Deprem için otomatik afetten koruma can kurtarma yatağı
CN115166815 (Yayın tarihi: 11.10.2022) (NATIONAL DEFENSE UNIV OF CHINESE PEOPLES LIBERATION ARMY) Coğrafi bilgilere ve kenar algoritmasına dayalı deprem afet değerlendirme karar modeli
CN114492989 (Yayın tarihi: 13.05.2022) (NANJING SCIENCE AND TECHNOLOGY UNIV) Deprem felaketine müdahale için kentsel trafik acil durum çalışma yöntemi ve sistemi
WO2021006824 – (Yayın tarihi: 14.01.2021) (Barbaros KAÇMAZ) Seyyar Portatif Askeri Operasyon ve Doğal Afet Hastanesi
WO2021006824
İnsansız hava aracı baz istasyonları:
CN103051373 (Yayın tarihi: 17.04.2013) (BEIJING AEROSPACE SCIENCE & INDUSTRY CENTURY SATELLITE HI TECH CO LTD) Kendinden rotorlu insansız hava aracı tabanlı hava acil durum haberleşme sistemi
CN103051373
CN113938830 (Yayın tarihi: 14.01.2022) (UNIV BEIJING POSTS & TELECOMM) İnsansız hava aracı baz istasyonu dağıtım yöntemi ve cihazı
Bunlar arasında deprem detektörleri, ölçüm cihazları, alarmlar, uyarı sistemleri sayılabilir. Ancak bu detektörler depremi maalesef önceden bildirmezler, sadece deprem olduğu sırada insanları uyarmak amacıyla kullanılır. Her ne kadar dünya genelinde depremi gerçekleşmeden önce tahmin edebilen cihazlar geliştirdiğini iddia eden çok sayıda insan olsa da maalesef henüz dünyada bunu etkili bir şekilde gerçekleştiren bir teknoloji yoktur.
US2022380204 (Yayın tarihi: 01.12.2022) (KOREA METEOROLOGICAL ADMINISTRATION [KR]; KYUNGPOOK NAT UNIV IND ACADEMIC COOP FOUND [KR]) MEMS Tabanlı Yardımcı Sismik Gözlem Ağında Deprem Tespiti için Cihaz
CN115240369 (Yayın tarihi: 25.10.2022) (TIANJIN JUNMIAOAN DISASTER REDUCTION TECH CO LTD) Deprem erken uyarısına dayalı Nesnelerin İnterneti korna sesli yayın sistemi
CN115240369
WO2022192125 (Yayın tarihi: 15.09.2022) (FIBER SENSE LTD [AU]; LINDSEY NATHANIEL J [US]) Dağıtık Fiber-Optik Algılama ile Deprem Oluşumunda Sağlayan Cihazlar
EP4024090 (Yayın tarihi: 06.07.2022) (KAMSTRUP AS [DK]) Sismik Olayları Tespit Yöntemi
CN114167487 (Yayın tarihi: 11.03.2022) (INSTITUTE OF ENGINEERING MECH OF CHINA BUREAU OF EARTHQUAKE) Karakteristik dalga formuna dayalı deprem büyüklüğü tahmin yöntemi ve cihazı
Türkiye’den bir örnek:
WO2018139980 (Yayın tarihi: 02.08.2018) (KURUKAMO DEPREM SISTEMLERI AR-GE BILISIM [TR]) Birleşik Sensör Sistemiyle Deprem Yönetimi
2022/000392 (Yayın tarihi: 21.02.2022) (Mehmet BARAN, Doğancan ÜNALAN) Gece Arama-Kurtarma Faaliyetlerinde Kullanılan Sınırsız Süreli Uçuş Kabiliyeti Olan Kablolu Aydınlatmalı İnsansız Hava Aracı
2022/000392
Enkazda Canlı Tespiti
(CPC Sınıfı: G08B21/22, B25J19)
CN211741601U (Yayın tarihi: 23.10.2020) (SHANNENG ENG SURVEY AND DESIGN CO LTD) Deprem sonrası oluşan enkaz için çok fonksiyonlu yaşam detektörü
CN211741601U
Türkiye’den iki örnek:
WO2020139206 – (Yayın tarihi: 02.07.2020) (SIGNALTON TEKNOLOJI LTD. STI.) Afet Acil Arama ve Kurtarma için Canlı İnsan Tespit Sistemi ve Yöntemi
2022/002283 (Yayın tarihi: 21.10.2022) (Ahmet Safa ÇOLAK, Anıl Aydın KOL, Mustafa MURAT) Deprem Sonrası Enkaz Altında Kalan Depremzedelerin Sayısını ve Yaşam Belirtilerini Tespit Edebilen Cihaz
Deprem Sonrası Ortam Güvenliğini Sağlamaya Yönelik Teknolojiler
(CPC Sınıfı: G01V1, G01R31/50)
Depremden sonra zarar gören binalarda oluşan elektrik, gaz vb. tehlikeli kaçakların önüne geçmek amacıyla geliştirilen sistemlerdir.
KR20220072548 (Yayın tarihi: 02.06.2022) (KOREA ELECTRIC POWER CORP [KR]) Elektrik güç ekipmanı için deprem güvenlik değerlendirme yöntemi ve cihazı
CN101708357 (Yayın tarihi: 19.05.2010) (UNIV TIANJIN TECHNOLOGY) Deprem kurtarma için kaldırma veya destekleme makinesi
Sonsöz
Ülkemiz deprem bölgesi ve biliyoruz ki binaların zemine ve depreme uygun yapılması durumunda gelecekteki büyük bir depremde en az hasarla depremi atlatmamız mümkün. Deprem sonrası yaşadığımız sıkıntıları, kaybedilen canları düşündükçe bunları yeniden yaşamamak için uygulayabileceğimiz en kolay çözümün kurallara uygun binalar yapmak olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.
Yeni binaları kurallara ve zemine uygun yapmak, uygun olmayan eski binaları güçlendirmek, gerekiyorsa yıkıp yeniden yapmak, bütün bunlar belki büyük masraf olabilir ama bunları yapmadığımızda ödediğimiz ve ödeyeceğimiz bedelle karşılaştırdığımızda bunun hiçbir şey olduğunu görüyoruz. Yanlış yapılmış bir işi düzeltmeye çalışmak her zaman daha zordur. Bu yüzden yanlışın yapılmadan önlenmesi için gerekli kontrol mekanizmalarının işletilmesi önemlidir.
Umarız bu bizim son deprem felaketimiz olur ve gelecekteki depremlere hazırlıklı oluruz.
Avrupa’da bölgesel patent koruması için yapılan Avrupa Patenti (EP) başvuruları ve akabinde gerçekleştirilen Avrupa Patenti kanalıyla ülke geçerliliklerine ek olarak yeni bir sistem yürürlüğe girmek üzere.
Kuruluşu, 2012’de imzalanan ve 20.01.2013 yılında yürürlüğe giren 1257/2012 ve 1260/2012 sayılı Avrupa Birliği Tüzüklerine dayanan Üniter Patent Sistemi (UP), sıkı bir şekilde bağlı olduğu Üniter Patent Mahkemesi Anlaşması’nın (UPCA) da yürürlüğe girmesiyle birlikte pratikte uygulanabilecektir. Yazımızda Avrupa’da patent koruması ile ilgili yeni bir dönemin başlangıcı olacak Üniter Patent Sistemi ile geçiş süreci önlemlerine ilişkin bilgi vermeyi ve süreçte yaşanması beklenenler ile dikkat edilmesi gerekenleri mevcut bilgiler ışığında değerlendirmeyi amaçlamaktayız.
Üniter Patent Mahkemesi Anlaşması, hükümetler arası bir anlaşma olarak Şubat 2013’te İspanya, Polonya ve Hırvatistan dışındaki 25 Avrupa Birliği üyesi ülke tarafından imzalanmıştır. Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği’nden ayrılmasıyla bu sayı 24’e düşmüştür. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için 13 ülkenin onayı ve 2012 yılında en yüksek sayıda Avrupa Patentine sahip 3 ülkenin yani, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın onay süreçlerini tamamlamış olması şartı vardı. Brexit nedeniyle UPCA’da bazı değişiklikler yapılarak Birleşik Krallık’ın taraf olmasına gerek kalmadan Birleşik Krallık yerine İtalya’nın onayının kabul edilmesi karara bağlanmıştır. Sürecin tamamlanması için Üniter Patent Mahkemesi (UPC) iç süreçlerinin hazır olması ve Almanya’nın nihai onayını sunması beklenmektedir. Şu anda UPC yargıçlarının atanmasıyla, Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gerekli son şart olan Almanya’nın nihai onayını sunması ile ilgili tarih belirlenmiş durumdadır. Almanya’nın 19-23 Aralık 2022 tarihleri arasında nihai onayını sunması beklenmektedir. Bunun ardından takip eden ayın ilk günü geçiş sürecinin başlayacağı ve 01.04.2023 itibarıyla da UPC’nin ilk dava taleplerini kabul etmeye başlayacağı yol haritası olarak belirlenmiş durumdadır.
Mevcut durumda onay süreçlerini tamamlayıp uygulamaya dahil olan 17 ülke şunlardır: Almanya, Avusturya, Belçika, Bulgaristan, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İtalya, İsveç, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Portekiz ve Slovenya.
Onay süreçlerini tamamlayarak uygulamaya dahil olmaları beklenen ülkeler ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Çekya, Yunanistan, Macaristan, İrlanda, Romanya ve Slovakya’dır.
Üniter Patent Sistemi
Üniter Patentin amacına bakacak olursak, tek bir talep ile (şimdilik yukarıda belirtilen 17 ülkede) sisteme dahil tüm ülkelerde koruma, hak sahipleri için daha az maliyetli bir sistem, UPC kanalıyla hukuki kesinlik ve yeknesaklık sağlanarak ülkeler bazında çelişkili kararların ortadan kaldırılması sayesinde daha güvenilir bir sistem oluşturma ve Avrupa ekonomisinin güçlendirilmesinin hedeflendiği söylenebilir. Avrupa ülkelerinde ayrı ayrı takip yerine sisteme üye tüm ülkelerde tek bir prosedür, tek bir para birimi ve tek bir son süre takibi ile pratik bir sistem ön görülmektedir.
Başvuru Süreci Nasıl Olacak ve Mevcut Sistemden Farkları Nelerdir?
Mevcut uygulamada Avrupa Patenti başvurusu yapıp Avrupa Patentinin kabul yayım tarihinden itibaren 3 ay içinde seçilen ülkelerde geçerlilik işlemlerinin ülkelerin prosedürlerine göre tamamlanması gerekmektedir. Yani Avrupa Patent Ofisi’ne (EPO) başvuru yapılmakta, ardından EPO tarafından gerçekleştirilen araştırma/inceleme sonrası belge kararı alınmaktadır. Belge kabulünün yayımlanmasıyla tercih edilen ülkelerde vekil atama, çeviri, evrak tamamlama gibi prosedürlerle ve ülkesine göre bu süreçte ayrıca oluşan ücretlerle seçilen ülkelerde geçerlilik işlemi tamamlanmaktadır. Ardından geçerlilik yapılan her ülkede süreç ayrı ayrı yürütülmektedir. Yıllık ücretler geçerlilik yapılan ülkelerde genellikle o ülkelerdeki vekiller aracılığıyla ayrı ayrı ödenmektedir. Yasal süreçler ve dava prosedürleri de her ülke için o ülke kanunlarına göre ayrı ayrı yürütülmektedir. Bir ülkede alınan karar, diğer bir ülkedeki patent korumasını etkilememektedir.
Üniter Patent Sistemi’nde de yine başvuru süreci tamamlanmış, belge almış bir Avrupa Patenti bulunması gerekmektedir. Süreç, Avrupa Patenti belgesi aldıktan sonra farklılaşmaktadır. Üniter etki talep edilebilmesi için belirttiğimiz gibi önce klasik Avrupa Patenti başvurusu yapılması gerekmektedir. Ardından araştırma ve inceleme süreçleri yine EPO tarafından aynı standartlarda gerçekleştirilir. Belge verilmesi aşamasına kadar süreç, klasik EP başvurusu ile aynıdır. Belge verilmesine ilişkin kabul kararının Avrupa Patent Bülteni’nde yayımından itibaren 1 ay içinde ise üniter etki için EPO’ya bu talebin iletilmesi gerekecektir. Üniter etki, diğer bir ifade ile üniter patent talebi için resmi ücret bulunmamaktadır.
Üniter etkili patent talebi için çeviri konusuna da değinmek gerekmekte. Üniter etki talebi için verilen 1 aylık süre içinde tarifnamenin, başvuru sürecinde kullanılan prosedür dili dışındaki bir dile çevirisinin de sunulması gerekecektir. Bu işlem, 6 yıl olarak belirlenen geçici bir süre için geçerli olacaktır. İletilen bu çevirinin hukuki bir geçerliliği olmayacak, çeviri sadece bilgi amaçlı sunulacaktır.
Çeviri iletiminde dikkat edilmesi ve uyulması gereken 2 husus bulunmaktadır:
Prosedür dili Almanca veya Fransızca ise tarifnamenin İngilizce’ye çevirisinin iletilmesi gerekecektir.
Prosedür dili İngilizce ise tarifnamenin AB üyesi ülke dillerinden herhangi birine çevirisinin iletilmesi gerekecektir.
Çeviri işlemleri ile ilgili belirlenen 6 yıllık geçiş süresinin (12 yıla kadar uzatılabilir) sonrasında ise üniter etki talebi için ek bir çeviri sunulmayacaktır. Geçiş süreci tamamlandıktan sonra da çeviri konusunda sistemin asıl maliyet avantajından faydalanılmaya başlanacaktır.
Anlaşmayı 24 ülkenin imzaladığını; ancak yürürlüğe girdiğinde henüz bu ülkelerin tamamında koruma sağlanamayacağını belirtmek gerekir. Sistem yürürlüğe girdiğinde yapılacak bir üniter etki talebinde üniter etki, yukarıda listelenmiş olan ve onay süreçleri tamamlanmış 17 ülkede geçerli olacaktır. Yani 01.04.2023 itibariyle yapılacak üniter etki talepleri için 20 yıllık koruma süresinin sonuna kadar bu 17 ülkede koruma söz konusu olacaktır. Üniter etkinin sicile kaydedilmesinden sonraki bir tarihte bir veya birden fazla ülkenin daha onay süreçlerini tamamlaması durumunda üniter etki, o ülkeye/ülkelere genişlemeyecektir. Bu durum, onay sürecini tamamlayan ülkeler oldukça (ülke sayısı 17’den 24’e doğru arttıkça) üniter etkili Avrupa Patentlerinde koruma sağlanan ülkeler açısından farklı jenerasyonlar oluşmasına sebep olacaktır.
Üniter etki talebinden sonra UPC, kısa bir sürede talebi değerlendirecek, mevzuata uygun şekilde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini kontrol ederek şekli kontrolünü tamamlayacak ve talebin kabulüne, eksiklik varsa giderilmesine veya talebin reddine ilişkin bir bildirim ile dönüş sağlayacaktır.
Sürecin devamında ise koruma süresi boyunca ödenen yıllık ücretlerden bahsetmek gerekir. Avrupa Patenti başvuruları için vade tarihi, kabul yayım tarihinden önce ise yıllık ücret ödemesi EPO’ya yapılmaktadır. Vade tarihi, kabul yayım tarihi ile aynı gün ise ya da kabul yayım tarihinden sonra ise mevcut sistemde korumanın devam etmesi için geçerlilik yapılan ülkelerde ayrı ayrı ve ülkelerce belirlenen tutarlara göre yıllık ücret ödemeleri devam etmektedir.
Üniter Patent Sistemi’nde ise üniter etkinin geçerli olduğu tüm ülkeler için EPO’ya tek bir ücret ödenecektir. Üniter Patent için yıllık ücret miktarları 2015 yılında en çok geçerlilik yapılan 4 ülkenin yıllık ücretleri ortalaması baz alınarak belirlenmiştir. Yıllık ücret tutarlarına aşağıdaki uzantıdan ulaşılabilir:
Yıllık ücretler gibi, başvurular ile ilgili sicil kayıt işlemlerinin de (lisans, devir, vs.) ülkelerde ayrı ayrı yapılması yerine EPO kanalıyla tek seferde yapılacağını belirtmek gerekir. Ayrıca Üniter Patent Sistemi ile birlikte mevcut Avrupa Patenti başvurularının bilgilerinin yayımlandığı EPO sayfasından farklı olarak yeni bir kayıt sistemi kullanılacak olup bu yeni sayfada lisans, devir gibi konularda da bilgiler yer alacak ve üçüncü kişilerce ulaşılabilir olacaktır.
Geçiş Önlemleri
Yeni bir sistem yürürlüğe girmek üzere olduğu için oluşabilecek sıkıntılara karşı EPO, hak sahipleri için iki adet geçiş önlemi seçeneği sunmuştur. Geçiş önlemleri yalnızca EPC Madde 71(3) kapsamında -intention to grant- bildirim gönderilen Avrupa Patenti başvuruları için tercih edilebilir olacaktır ve bu seçenekler gündoğumu sürecinin başlaması ile birlikte uygulanabilecektir.
Geçiş önlemlerinden bahsetmeden önce gündoğumu süreci ifadesini açıklamak isteriz. Almanya’nın nihai onayını sunması akabinde UPC’nin hayata geçmesi için 3 aylık bir geçiş süreci başlayacaktır. Bu geçiş sürecine “gündoğumu süreci (sunrise period)” denilmektedir. Gündoğumu süreci, geçiş tedbirleri ile doğrudan ilişkilidir. Son yapılan açıklamalara göre gündoğumu sürecinin 01.01.2023’te başlayacağı belirtilmiştir.
Geçiş önlemlerinden ilki, kriterleri uygun olan (EPC Madde 71(3) kapsamında -intention to grant- bildirim gönderilen) Avrupa Patenti başvurularında Üniter Patent Sistemini tercih etmek istediğinden emin olan hak sahipleri için sunulmuştur. Hak sahiplerine sistem hayata geçmeden önce, gündoğumu süreci içerisinde üniter etki talebinde bulunma imkanı sunar.
Yani gündoğumu süreci boyunca Avrupa Patenti başvurunuz için EPC Madde 71(3) kapsamında intention to grant bildirimi alınırsa ve Avrupa Patentinizin kabulü yayımlandığında üniter etki talebinde bulunmak istediğinizden eminseniz gündoğumu süreci boyunca UPC nezdinde üniter etki talebinde bulunulabilir. Böylece patentiniz, sistem hayata geçer geçmez Üniter Patent Sistemi’ne kaydolmuş olacaktır. Patentinizin Üniter Patent Sistemi’ne kaydolmuş olması, kabul yayımı gerçekleştiğinde sisteme dahil olmayan ülkelerde kabul yayım tarihinden itibaren 3 ay içinde klasik Avrupa Patenti kanalı ile geçerlilik işlemi yapılmasına engel değildir. Üniter Patent Sistemi’ne ek olarak kabul yayım tarihinden itibaren 3 ay içinde, sistemin dışında kalan ülkeler için -örneğin Türkiye’de, İspanya’da, vs- klasik geçerlilik işlemi yapılabilir.
Alınan ikinci önlem ise, kriterleri uygun olan (EPC Madde 71(3) kapsamında -intention to grant- bildirim gönderilen) Avrupa Patenti başvurularında Üniter Patent Sistemi’ni tercih edip etmeme konusunda emin olmayan ve karar vermek için zamana ihtiyaç duyan hak sahipleri için sunulmuştur. Hak sahiplerine sistem hayata geçene kadar Avrupa Patenti kabul yayım kararının (grant/B1) ertelenmesi imkanını sunar. Böylece Avrupa Patentinin kabul yayım kararı, Üniter Patent Sistemi hayata geçer geçmez ya da hemen akabinde yayımlanacak ve bu erteleme sayesinde başvuru sahibinin üniter etki talebinde bulunma hakkı tabiri caiz ise saklı tutulmuş olacaktır.
Yani gündoğumu süreci boyunca Avrupa Patenti başvurunuz için EPC Madde 71(3) kapsamında intention to grant bildirimi alınırsa; ama siz patentiniz için üniter etki talebinde bulunmak isteyip istemediğinizden emin değilseniz gündoğumu süreci boyunca EPO nezdinde kabul yayım kararının ertelenmesi talep edilebilir. Sistem hayata geçtiğinde ise üniter etki isteyip istemediğinize karar vermek için kabul yayım tarihinden itibaren 1 ay süreniz olacaktır. Bu 1 aylık sürede ihtiyaç ve stratejiye göre:
Yalnızca Üniter Patent Sistemi ile mevcutta sisteme dahil olan ve tüm onay süreçleri tamamlanmış 17 adet ülkede koruma sağlanması talep edilebilir.
Üniter Patent Sistemi ile koruma sağlanması talep edilebilir.Buna ek olarak UPC’ye dahil olmayan ülkelerde koruma için klasik Avrupa Patenti kanalıyla ülke geçerlilikleri ile kabul yayım tarihinden itibaren 3 ay içinde geçerlilik işlemleri yapılabilir.
Üniter Patent Sistemi tercih edilmeyebilir. UPC’ye dahil olan ya da olmayan ülkelerde koruma için klasik Avrupa Patenti kanalıyla ülke geçerlilikleri ile kabul yayım tarihinden itibaren 3 ay içinde geçerlilik işlemleri yapılabilir.
Üniter Patent Sisteminin klasik Avrupa Patenti kanalıyla ülke geçerlilik sistemini iptal etmediğini, her iki sistemin birden kullanılabileceğini bir kez daha vurgulamak isteriz.
Geçiş önlemlerini zaman çizelgesi üzerinde göstermek gerekirse:
Üniter Patent’in Avantajları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Üniter etki tercih edilerek Üniter Patent Sistemi’ne üye ülkelerin tamamında, her ülkede ayrı ayrı işlem yapmaya gerek kalmadan, tek taleple koruma sağlanmış olduğunu ve özellikle bahsetmiş olduğumuz geçiş süreçleri tamamlandığında maliyetler ve prosedürler konusunda avantajlardan yararlanılacağı görülüyor. Ancak sistem hem çok yeni olduğundan hem de ön görülemeyen süreç ve sonuçlarla da karşılaşılabileceğinden sistemi her hak sahibi için her açıdan “avantajlı” olarak değerlendirmek bu aşamada mümkün değil. Mevcut durum ve bilgilere göre sistemin beklenen avantajlarını ve dikkat edilmesi gereken durumları da aşağıda derledik:
Üniter Patent seçilmesi halinde elde edilecek avantajlar olarak aşağıdaki maddeler öne çıkıyor:
Mevcut durumdaki gibi ülkelerde ayrı ayrı koruma veya ayrı geçerlilik prosedürleri yerine tek bir başvuru ve standart bir prosedür ile sisteme üye tüm ülkelerde koruma sağlar.
Yıllık ücret ödemeleri de tek seferde, tek bir tutar ödenerek gerçekleştirilecektir. (Yine de yıllık ücret tutarına ilişkin avantaj/dezavantaj durumu, seçilecek ülkelere ve ülke sayısına göre değerlendirilmelidir). Ayrıca lisans, devir gibi işlemler için her ülkede ayrı işlem yapmak yerine UP ülkeleri için EPO nezdinde tek işlem yeterli olmaktadır.
Çeviri işlemleri için şu anda planlanan 6 yıllık geçiş sürecinden sonra çeviri talep edilmeyecektir.
Koruma istenen her ülkede işlemlerin yürütülebilmesi için yerel vekil atamaya gerek olmayacaktır.
Hükümsüzlük ve ihlal durumunda her ülkenin mahkemesinde ayrı ayrı dava açılması yerine hukuki süreç UPC nezdinde merkezi olarak yürütülecektir. Ayrıca daha hızlı, basitleştirilmiş bir yargı süreci sağlanması planlanmaktadır.
Üniter Patent sisteminde dikkat edilmesi gereken hususlar ise aşağıdaki gibidir:
Bazı ülkeler EPC sistemine dahil olsa da UPC’ye dahil değildir. UPC’ye dahil olmayan ülkelerde de koruma talep edilirse klasik sistemde olduğu gibi bu ülkeler için geçerlilik talebi yapılması gerekecektir.
Korumasına devam edilmesi gerekli görülmeyenler için ülke bazlı vazgeçme, terk etme durumu söz konusu değildir.
Kabul yayımını beklemeden, en geç belge kararı aşamasında hangi ülkelerde gerçekten korumaya ihtiyaç duyulduğu belirlenerek buna göre karar verilmeli. Üniter etki tercihi için tanınan 1 aylık sürede tarifname çevirisi de sunulacağı için zamanında harekete geçmek önem taşımaktadır.
Yıllık ücretlerin tek seferde ödenmiş olacağını avantajlar kısmında belirtmiş olsak da Üniter Patent Sistemi’nde ödenecek yıllık ücretlerin en çok geçerlilik talebi yapılan 4 ülkenin 5 yılda oluşan yıllık ücret ödemelerinin ortalaması alınarak belirlendiğini göz önünde bulundurmak gerekir. Örneğin koruma talep edilen ülkeler 2 adet ise bu durumda üniter etki talep edilmesi halinde yıllık ücretlerde daha çok maliyet oluşmuş olacak ve yıllık ücretlerin tek seferde ödeniyor olması avantaj olmaktan çıkıp dezavantaja dönüşmüş olacaktır.
UPC tarafından verilen kararlar tüm üye ülkeler için (17 ülke) bağlayıcı olacaktır. Olumsuz bir karar verilmesi durumunda bu durum hak sahibi için olumsuz olacaktır.
UPC tarafından henüz verilmiş bir karar bulunmadığından ve içtihat oluşmadığından yargılama sürecinde öngörülemeyen hususların olabileceği düşünülmektedir. Bu durum ve belirsizlik hak sahipleri için olumsuz bir durum olarak algılanabilmektedir.
Üniter Patent Sistemini tüm olasılıklarıyla çok iyi bir şekilde incelemek ve Avrupa ülkelerinde koruma taleplerini buna göre çok iyi değerlendirmek gerekecektir. Sistemin odak noktası olan UPC ve “opt out” (UPC yetki alanından çıkma) konularının da dikkatle incelenmesi gerekmektedir. UPC ve opt out konuları ayrı bir yazı ile detaylıca ele alınacaktır.
Şekil 1 – Makuliyet ilkesi değerlendirilmesinde göz önüne alınan bazı kavramların temsili gösterimi
13.10.2020 tarihinde, Avrupa Patent Ofisi (EPO) Genişletilmiş Temyiz Kurulu, özellikle yaşam bilimleri alanında merakla beklenen G 2/21 sayılı başvurudaki sorulara ilişkin ön görüşünü1 (Görüş) yayımladı. Görüş, teknik bir etkinin varlığını kanıtlamak için sonradan yayımlanmış kanıtların kullanılıp kullanılamayacağıyla ilgilidir. Görüş’ün sunduğu önemli çıkarımlar aşağıdaki gibidir.
1. Buluş basamağı değerlendirmesindeki teknik etki için tek kanıt olsalar da sonradan yayımlanmış kanıtlar göz ardı edilmemelidir (principle of free evaluation).
2. Başvuru tarihinde, teknikte uzman kişi teknik etkiyi makul kabul ederse, sonradan yayımlanmış kanıtlar dikkate alınabilir (ab initio plausibility).
3. Başvuru tarihinde, teknikte uzman kişi, etkinin makul olmadığını düşünmek için önemli bir neden görmemiş ise, yayımlanmış kanıtlar dikkate alınabilir (ab initio implausibility).
Her ne kadar bu yazıya konu olan Görüş’ün yayımı oldukça yeni olsa da daha önceki kararlardan bu Görüş’ün çıkarımlarına benzer yaklaşımların halihazırda uygulandığı görülüyordu. Örneğin, 24.09.2020 tarihli ve T 0957/182numaralı kararda (Karar) ilk başvuru dosyasında bulunan destekleyici ifade ile başvuru sonrası yayımlanan ve teknik özelliğin etkisine ilişkin kanıt içeren belgeler temyiz eden tarafın yararına olan bir sonucun belirlenmesinde rol oynamışlardır.
Karar’a konu olan buluş, diffüz büyük B hücreli lenfomanın tedavisine ilişkindir. Buluşta, CD47 ve CD20 proteinleri için seçici olan ve bir bispesifik FcR aracılı antikorda birleştirilmiş ajanların sinerjistik kombinasyonları açıklanmıştır. Buluş sahibi, bispesifik FcR aracılı antikorların, -özellikle normal dokularda CD47 varlığında-, sinerjik etkiyi kaybetmeksizin potansiyel antikor toksisitesini azalttığını bulmuştur.
Karar’a konu olan buluşun ana talep istem 1’i aşağıdaki şekildedir.
Bir hastadaki bir hematolojik kanserin tedavisinde kullanılmak için sinerjistik kombinasyon ajanları olup;
-özelliği kombinasyon ajanları; seçici olarak CD47’yi bloke eden bir birinci ajan ve CD20’ye bağlanan bir ikinci ajan içermektedir,
-özelliği birinci ve ikinci ajanların; CD47 ve CD20 için seçici olan bir bispesifik FcR aracılı antikorda içerilmesidir.
Karar’da belirtildiği üzere temyizde, başvuru sahibi yenilik ve buluş basamağı değerlendirmesini göz önüne alarak, isteme ilave bir teknik özellik eklemiştir. Eklenen bu özellik; “birinci ve ikinci ajanların; CD47 ve CD20 için seçici olan bir bispesifik FcR aracılı antikorda içerilmesidir” özelliğidir.
Buluşun en yakın önceki teknik dokümandan3 (D1) en önemli farkı; CD47’yi seçici olarak bloklayan birinci ajanın ve CD20’ye bağlanan ikinci ajanın CD47 ve CD20 için seçici olan bir bispesifik FcR-aracılı antikorda kombine edilmiş olmalarıdır.
D1; bir anti-CD47 antikorun tek başına veya bir anti-CD20 antikoru ile Non-Hodgkin Lenfoma (NHL) tedavisindeki potansiyel terapötik etkisini açıklamaktadır.
Bu fark nedeniyle oluşan teknik etki ise sinerjik etki korunurken CD47 taşıyan normal dokuların potansiyel antikor toksisitesindeki azalmadır. Başvuru sahibi, aşağıdaki ifadesi4 ile bu teknik etkinin teknikte uzman kişiye makul veya mantıklı geleceğini iddia etmiştir.
Şekil 2 – Karar’a konu olan EP2477648 numaralı başvurudaki Şekil 17D
[…] Bu etki makul olmakla beraber başvurunun [0209] paragrafı ve anti-CD47 antikorlarının CD47’nin hücre ölümüne neden olabileceğini gösteren Şekil 17D’deki veriler ışığında teknikte uzman kişiye “mantıklı” da görünecektir. Başvurunun yapıldığı tarihten sonra yayımlanan D95 ve D136 belgeleri, CD47 ve CD20’ye özgü bispesifik bir FcR’ye bağlanan antikorun tümör hücrelerine seçici olarak bağlanmasını ve normal hücrelere bağlanmanın azalmasını doğrulamıştır.
Teknikte uzman kişi ayrıca, [0209] paragrafında bulunan; bispesifik antikorun, tek başına anti-CD20 veya anti-CD47 antikorları ile tedaviye göre sinerjistik etkiyi koruduğuna ilişkin ifadeyi inandırıcı bulurdu ve dolayısıyla başvuru tarihinden sonra yayımlanmış olmasına rağmen (belgeler D9 ve D13) bispesifik antikorun iddia edilen sinerjik etkisini gösteren kanıtlar dikkate alınabilirdi.[…]
Başvuru sahibinin yukarıdaki ifadesine karşılık olarak Temyiz Kurulu (Kurul)aşağıdaki görüşünü7 paylaşmıştır.
[…] Kurul, teknikte uzman kişinin, her ne kadar başvuruda bunu gösteren bir örnek bulunmamasına rağmen, yukarıda bahsedilen sinerjik etkiyi kaybetmeksizin potansiyel antikor toksisitesini azalması etkisini makul bulacağı görüşündedir. Bunun nedeni, bir hedef için tek bir bağlanma bölgesine sahip bir bispesifik antikorun, bu hedef için iki bağlanma bölgesine sahip bivalent bir antikordan bu hedefi ifade eden bir hücreye daha düşük bir bağlanma aviditesine sahip olacağının bilinmesidir. Ayrıca, (teknikte uzman kişi) yalnızca CD47 ifade eden normal hücrelere hedef dışı bağlanmanın ve bu tür normal hücrelerde CD47 sinyallemesinin bloke edilmesinden kaynaklanan ilgili toksisitenin azaltılabileceğini de makul görecektir. […]
Kurul tarafından teknik etkinin teknikte uzman kişi tarafından makul göreceği görüşünün sunulması ile D9 ve D13’deki kanıtlar da buluş basamağı değerlendirilmesine alınmış ve buluşun buluş basamağı niteliğine haiz olduğu sonucuna varılmıştır.
Sonuç
Genişletilmiş Kurul için bağlayıcı olmasa da, Görüş’ün, 24 Kasım 2022’de yapılması planlanan sözlü işlemlerde tartışılacak olan konulara büyük bir etkisi olacağı ortadadır. Bununla birlikte, Görüş’ten önceki tarihli yukarıda anlatılan ve Görüş’ün çıkarımlarına paralel olan Karar’ın benzerlerinin sayısı da azımsanmayacak boyuttadır. Dolayısıyla Genişletilmiş Kurul’un da Görüş’ün mevcut çıkarımlarına benzer bir yaklaşım sergilemesi mümkün gözükmektedir.
UYARI: Bu yazıdaki değerlendirmeler yazarın kişisel görüşlerini yansıtır ve hiçbir şekilde TÜRKPATENT’in resmi görüşünü ya da uzmanlarının başvurularla ilgili değerlendirmelerini temsil etmez. Yazı yalnızca bilgi amaçlı olup yasal tavsiye niteliği taşımaz. Bu yazının içeriğinin bir sonucu olarak herhangi bir işlem yapmadan veya herhangi bir işlemden kaçınmadan önce profesyonel hukuki tavsiye alınmalıdır. Yazarın verilen bir örnek üzerindeki değerlendirmesi yalnızca o örneğin spesifik koşullarına bağlıdır. Bir başka durum için yazarın alacağı kararlarda bağlayıcılığı yoktur.
Başlamadan önce aşağıdaki tek soruluk anketi cevaplamaya ne dersiniz?
Bilindiği üzere buluş basamağı değerlendirilirken kullanılan problem-çözüm yaklaşımının ilk adımında buluş konusu istemin tekniğin bilinen durumundan (D1) farkı tespit edilir. Ardından bu farkın yarattığı teknik etki irdelenir. Problem-çözüm yaklaşımının ana adımlarını hatırlayalım:
[1]. Tekniğin bilinen durumunda, buluşa en yakın doküman tespit edilir. En yakın doküman buluşla aynı alanda olan, benzer teknik etkiye ve amaca sahip ve genellikle buluşla en çok sayıda ortak özelliği bulunan dokümandır.
[2]. Buluş ile en yakın doküman arasında teknik özellikler bakımından fark tespit edilir.
[3]. Bu farkın teknik etkisi tespit edilir.
[4]. Tespitler ışığında buluşun çözümünü amaçladığı objektif teknik problem tespit edilir.
[5]. En yakın doküman ve mevcut problem göz önüne alındığında, ilgili alanda uzman kişi buluş yapma yeteneği kullanmadan buluşa kolayca ulaşır mı? Cevap “evet” ise buluş basamağı yoktur.
Peki yukarıda [3]. adımda istemle D1 arasındaki fark, D1’den farklı bir teknik bir etki ortaya koymuyorsa değerlendirme nasıl yapılır?
Böyle bir durum genellikle buluşun tekniğin bilinen durumundaki çözüme bir alternatif sağladığı hallerde olur. Bu durumda objektif teknik problem “D1’deki çözüme bir alternatif sağlamak” olarak formüle edilebilir. Zira “teknik problem” ifadesi geniş yorumlanır; teknik çözümün önceki tekniğe göre bir iyileştirme olma zorunluluğu yoktur. Örneğin problem, aynı veya benzer etkileri sağlayan bilinen bir cihaz veya işleme alternatif aramak olabilir.[1] Bu alternatif teknikte uzman kişi için aşikâr değilse buluş basamağını da sağlayacaktır.
Peki bu alternatif çözüm aslında önceki teknikten pek farklı olmayıp salt yapılan işlemlerin sırasının değiştirilmesi söz konusu ise nasıl bir değerlendirme yapabiliriz?
Geçenlerde ATM’den para çekerken bir örnek aklıma geldi. (Bir patent uzmanının buluş yapma yeteneği olmaması beklenir, o yüzden boş zamanlarımda buluş yaptığımı düşünmenizi istemem 🙂 ) Hatırlarsınız, bundan yıllar önce çoğu banka ATM’sinde para çekme işlemi yapılırken önce çekilen miktar müşteriye verilir, ardından müşterinin bir başka işlem yapmak isteyip istemediği sorulduktan sonra işlem bittiyse banka kartı müşteriye iade edilirdi. Ancak zaman içinde görüldü ki insanlar parayı gördükten sonra arkalarına bakmadan çekip gidiyor ve banka kartlarını almayı unutuyorlar 🙂 Bunun önüne geçilmesi için, günümüzde ATM’ler önce kartı sonra parayı verecek şekilde konfigüre edilmiştir. Şimdi bu yeniliğin bir patent başvurusuna konu olduğunu varsayalım.
Söz konusu problemi çözmek için başvuru sahibi ATM’yi önce kartı verip ardından parayı çıkartacak şekilde konfigüre etmiş olsun. Başvuru sahibine göre buluşun çözmeyi amaçladığı problem müşterinin banka kartını unutmasına engel olmak olsun.
Başvuru konusu istem 1’i de basitçe aşağıdaki gibi oluşturalım:
Başvuru Konusu İstem 1:
1. Müşterinin (4) ATM’den (3) para çekerken banka kartını unutmasına engel olan bir yöntem olup özelliği;
– Kontrol biriminin (6) istenen tutar karşılığı paranın ATM’de (3) ve müşterinin (4) hesabında yeterli miktarda bulunup bulunmadığını kontrol etmesi (102),
– Eğer bahsedilen miktar yeterliyse kontrol birimi (6) tarafından banka kartının (5) kart giriş-çıkış haznesinden (3) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (103),
– Ardından kontrol birimi (6) tarafından paranın para giriş-çıkış haznesinden (2) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (104),
– Eğer (102) nolu adımda bahsedilen miktar yeterli değilse kontrol birimi (6) tarafından ekranda (7) uyarı gösterilmesi ve banka kartının (5) kart giriş-çıkış haznesinden (3) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (105)
işlem adımlarından oluşmasıdır.
Tekniğin Bilinen Durumu (D1):
Müşterinin (4) ATM’den (3) para çekmesini sağlayan bir yöntem olup özelliği;
– Kontrol biriminin (6) istenen tutar karşılığı paranın ATM’de (3) ve müşterinin (4) hesabında yeterli miktarda bulunup bulunmadığını kontrol etmesi (102),
– Eğer bahsedilen miktar yeterliyse kontrol birimi (6) tarafından paranın para giriş-çıkış haznesinden (2) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (103),
– Ardından banka kartının (5) kontrol birimi (6) tarafından kart giriş-çıkış haznesinden (3) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (104),
– Eğer (102) nolu adımda bahsedilen miktar yeterli değilse kontrol birimi (6) tarafından ekranda (7) uyarı gösterilmesi ve banka kartının (5) kart giriş-çıkış haznesinden (3) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (105),
işlem adımlarından oluşmasıdır.
DEĞERLENDİRME
Şimdi istem 1’le D1’i karşılaştıralım:
D1 dokümanı, istem 1’de tanımlanan buluş konusunda tekniğin bilinen durumunu gösteren en yakın doküman olarak alınmıştır. D1 dokümanındaki buluş müşterinin (4) ATM’den (3) para çekerken banka kartını unutmasına engel olanpara çekmesini sağlayan bir yöntem olup özelliği;
– Kontrol biriminin (6) istenen tutar karşılığı paranın ATM’de (3) ve müşterinin (4) hesabında yeterli miktarın bulunup bulunmadığını kontrol etmesi (102),
– Eğer bahsedilen miktar yeterliyse kontrol birimi (6) tarafından banka kartının (5) kart giriş-çıkış haznesinden (3) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (103),
– Ardından kontrol birimi (6) tarafından paranın para giriş-çıkış haznesinden (2) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (104),
– Eğer bahsedilen miktar yeterliyse kontrol birimi (6) tarafından banka kartının (5) kart giriş-çıkış haznesinden (3) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (103),
– Ardından kontrol birimi (6) tarafından paranın para giriş-çıkış haznesinden (2) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (104),
– Eğer (102) nolu adımda bahsedilen miktar yeterli değilse kontrol birimi (6) tarafından ekranda (7) uyarı gösterilmesi ve banka kartının (5) kart giriş-çıkış haznesinden (3) çıkarılarak müşteriye (4) iletilmesi (105)
işlem adımlarından oluşmasıdır.
İstem 1’de tanımlanan buluş konusu, D1’deki para çekme yönteminden farklı olması sebebiyle SMK m.83(1) kapsamında yenilik niteliğine sahiptir.
Aradaki bu fark, D1’de müşteriye önce paranın sonra banka kartının verilmesine karşılık istem 1’de bunun tersi sıralamayla önce banka kartının ardından paranın verilmesi şeklindedir. Bu teknik bir farktır. Ancak burada gerçekleştirilen teknik işlemlerin sırasının değiştirilmesinin teknik bir etkisi bulunmamaktadır. Oluşan tek etki tarifnamede de belirtildiği üzere müşterinin parayı almadan önce kartı almasının sağlanması sayesinde kartı almayı unutmasının önüne geçmektir. Müşterinin kartını hatırlaması zihni bir faaliyet ile ilgili olup yapılan değişiklik teknik bir etki ortaya koymamaktadır. (Kaldı ki aynı müşteri pekâlâ kartını aldıktan sonra bu sefer de parasını almayı unutabilir. Ancak bu argüman teknik bir argüman değildir, o yüzden uzman, görüşünü bu argüman temelinde kurgulamaz)
D1’le aradaki farkın teknik olmayan bir amaca hizmet etmesi sebebiyle bu farkın buluşa herhangi bir teknik etkisi yoktur, bunun yerine yalnızca bir zihni/iş faaliyetiyle ilgili geliştirme söz konusudur. Bu yüzden, söz konusu farklılık hiçbir teknik problemi çözmez, dolayısıyla işlem sırasındaki bu değişiklik buluş basamağının varlığını göstermede kullanılamaz.
Uzman raporunda buluşun teknik etki ortaya koymadığını belirttiğinde bazen başvuru sahipleri bunu buluşun teknik karaktere sahip olmadığı olarak algılıyor ve itirazlarında buluşun teknik unsurlar içerdiğini göstermeye çalışıyorlar. Ancak burada uzman aslında buluşun teknik olduğunu zaten kabul ediyor, iddia ettiği istemin D1 karşısında değerlendirildiğinde aradaki farkın teknik bir etki oluşturmadığı yönündedir.
Durumu şöyle basitleştirebiliriz:
İstem 1: 101, 102, 103, 104, 105 adımlarından oluşan bir yöntem
D1: 101, 102, 104, 103, 105 adımlarından oluşan bir yöntem
D1, istem 1’e ait tüm unsurları içermektedir, ancak sıralaması farklıdır. Bu bakımdan istem 1 D1 karşısında yenidir. Ancak buluş basamağı değerlendirilirken aradaki farkın teknik olarak nasıl bir etkiye neden olduğuna bakılır.
D1’le karşılaştırıldığında ayırt edici özellikler teknik bir etkiye değil, zihni faaliyet ile ilgili bir etkiye (müşterinin kartını unutmaması) yol açmaktadır.
Objektif teknik problemin formülasyonu, teknik bir katkı sağlamayan özellikleri veya buluşun teknik olmayan bir etkisini içerebilir. Bunlar ilgili teknikte uzman kişiye sağlanan ve teknik sorunun ortaya konulduğu belirli bir çerçeveyi oluşturmada kullanılabilir.[2]
Buna göre mevcut durumda objektif teknik problem şöyle ortaya konabilir: “Müşterinin banka kartını unutmasını önlemek için D1’deki ATM’den para çekme yöntemine bir alternatif sağlanması.”
Müşterinin kartını unutma sebebi paranın çıkışından daha sonra kartın verilmesidir. Buna göre teknikte uzman kişinin teknik olmayan bu bilgiyi bildiği varsayılır. Yukarıda anılan objektif teknik problemi çözmek isteyen teknikte uzman kişi 103 ve 104 nolu adımların yerinin değiştirilmesi durumunda (kartın paradan önce verilmesinin sağlanması) çözüme ulaşılacağını bilecektir.
Ayırt edici özellikler teknik etkilere değil, zihni/iş faaliyetiyle ilgili etkilere yol açtığından, müşterilerin banka kartını unutmasını önlemek için D1’deki yöntemi uyarlama sorunu ile karşı karşıya kalan teknikte uzman kişi bu nedenle buluşa ulaşacaktır.[3]
Sonuç olarak, buluş konusu 1 nolu istemin D1 karşısında SMK m.83(4)’e göre buluş basamağı içermediği görülmektedir.
Burada bir hususa da değinmeden geçmeyelim. Yöntem adımları, isteme konu buluş bağlamında teknik olarak mantıksız olmadıkça, herhangi bir zamanda gerçekleştirilebilecek işlemleri tanımlar. Normal şartlarda, istem 1’de formüle edilen 103 ve 104 nolu adımların, istemde belirtilen sırayla gerçekleştirilmesi için hiçbir neden bulunmamaktadır.[4] Hem istem 1’de hem de D1’de müşteriye sonuç olarak parası ve kartı geri verilmektedir. Bu bakımdan istemde ve/veya tarifnamede yöntem adımlarının spesifik sırada olduğu belirtilmeseydi buluş yenilik niteliğini de sağlayamayabilirdi.
BİR SORU:
Yazının başındaki ankete katıldınız mı? Peki bir soru: Sizce başvuru sahibi anket sonucunu buluş basamağını desteklemek için kullanabilir mi?
SON NOT: Teknik etki sağlamayan buluş ile teknik karaktere sahip olmayan “buluş” birbirinden farklıdır. Bu yazıda D1’e kıyasla farklı bir teknik etki sağlamayan bir buluşa örnek verilmiştir. Her ne kadar bu yazıdaki örnekte buluş basamağı sağlanamamışsa da, bu demek değildir ki teknik etki sağlamayan tüm buluşlar buluş basamağından yoksundur. Farklı bir teknik etki sağlamayan bir buluşun sunduğu alternatif çözüm teknikte uzman kişi için aşikâr değilse buluş basamağını da sağlayacaktır.[5]
[2] EPO Guidelines for Examination, Part G – Chapter VII – 5.4.1 Formulation of the objective technical problem for claims comprising technical and non-technical features, https://www.epo.org/law-practice/legal-texts/html/guidelines/e/g_vii_5_4_1.htm : the formulation of the objective technical problem may refer to features which do not make a technical contribution, or to any non-technical effect achieved by the invention, as a given framework within which the technical problem is posed, for example in the form of a requirements specification provided to the person skilled in a technical field
Buluş basamağı içermesi, sanayiye uygulanabilir olması ve tabii ki ilgili mevzuatta öngörülen diğer şartları taşıması şartıyla, teknolojinin her alanındaki yeni buluşlara patent verilebilmektedir. Kural bu olmakla birlikte, sadece birkaç temel unsurdan oluşuyormuş gibi görünen patent verilebilirlik durumu, pek tabii ki bu genel görünümünden daha komplikedir. Zira, buluş basamağı ve sanayiye uygulanabilirlik kadar “yeni” kavramının dahi pek çok açıdan irdelemeye konu olduğu patentlenebilirlik hali; çoğu zaman uzmanlık seviyesinde detaylı bir inceleme gerektirmektedir. Nitekim her yeni buluş patentlenebilir olmadığı gibi bir buluşun tek başına buluş basamağı içermesi de kimi hallerde yeterli görülmeyebilmektedir.
Birleşik Devletler’de mahkeme nezdinde görülen ve Yüksek Mahkeme’nin yakın zamanda verdiği 30.06.2022 tarihli karar ile tekrar gündeme gelen “AMERICAN AXLE & MANUFACTURING, INC. v. NEAPCO HOLDINGS LLC, ET AL” (“AMERICAN AXLE v. NEAPCO”) dosyası da bir buluşun patent ile korunabilir nitelikte olup olmadığına yönelik değerlendirme süreci ile Amerika’daki patent uygulamalarının komplike yapısı dahil, patentle ilgili pek çok unsura değinen güzel bir örnek teşkil etmektedir. (Dosyanın geçmişi ve dosyada yer alan ilgili kararlar için bu bağlantı ziyaret edilebilir.)
Birbirine rakip firmalar AMERICAN AXLE ile NEAPCO HOLDINGS arasındaki bir uyuşmazlığa yönelik davada, patent tecavüz iddiaları ile karşı karşıya olan NEAPCO HOLDINGS rakibine karşı son derece etkili ve çok temel bir karşı argümanla hareket etmiş ve dava kapsamında doğrudan AMERICAN AXLE’ın Birleşik Devlet Patent ve Marka Ofisi (“USPTO”) nezdinde tescilli patentinin hükümsüz kılınmasını sağlamıştır. Otomobillerdeki tahrik milinin titreşimini azaltmak ve böylece daha sessiz çalışmasını sağlamak için ayarlanmış bir astarın kullanımını içeren bir otomobil tahrik mili üretme yöntemine yönelik olan patent; en basit haliyle, ilgili sonucun özel bir yöntemle ve nasıl elde edildiğini belirtilmiyor olması sebebiyle patent ile korunabilir nitelikte değerlendirilmemiştir. Daha detaylı ifade etmek gerekirse; söz konusu buluşun, ilgili sonucu elde etmeye yönelik özel bir usulü uygun şekilde belirtmediği ve bunun yerine; bir nesnenin kütlesi, sertliği ve titrediği frekans arasındaki ilişkiyi tanımlayan ve Hooke Yasası olarak bilinen temel bir fizik ilkesinin basit bir uygulaması olduğu değerlendirilmiştir. Temel bir fizik yasasının basit bir uygulamasının kimsenin tekeline verilemeyeceğinden hareketle de söz konusu patentin hükümsüz kılınmasına karar verilmiştir.
Patentini korumak isteyen AMERICAN AXLE, söz konusu hükümsüzlük kararının üzerine, davanın yeniden görülmesi için talepte bulunmuş ancak söz konusu talep, kimi mahkeme üyelerinin olumlu görüşüne rağmen, yeter sayının sağlanamaması sebebiyle reddedilmiştir. Talebin kabul edilmesi yönünde görüş bildiren üyeler, söz konusu patentin hükümsüzlüğü yönündeki bu olumsuz kararın halihazırda patent verilen çoğu buluşu tehdit edebilecek nitelikte olduğunu belirtmiştir.
Kararın üzerine AMERICAN AXLE tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur. İlginç olan ise, mahkeme tarafından Hukuk Sözcüsü’nden görüşleri istenmiş, bunun üzerine Hukuk Sözcüsü temyiz talebinin kabul edilerek incelenmesi yönünde görüş bildirmiş olmasına ve hatta Birleşik Devletler Başkanı tarafından dahi bu yönde genel bir çağrıda bulunulmuş olmasına rağmen, Yüksek Mahkeme’nin tam tersi şekilde AMERICAN AXLE’ın temyiz talebini reddetmiş olmasıdır.
Tüm buluşların bir noktada doğa yasalarına, temel fizik ilkelerine ve soyut fikirlere dayandığını ifade eden Hukuk Sözcüsü, bu ön kabulünden hareketle, temel yasa ve ilkelerin buluşlarda yer alma şeklinin somut olay bazında dikkate değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Somut olay açısından değerlendirildiğinde de, söz konusu patentin Hooke Yasası’nı tekelleştirmeye yönelik olmadığı, aksine süreçteki tüm adımların bir bütün olarak patent korumasına konu edildiği ifade edilmiştir. Ayrıca somut olayda ilgili patent kapsamında, sadece ulaşılmak istenen sonucun belirtilmediği, bunun yerine ilgili sonuca ulaşmak üzere izlenmesi gereken adımların da ortaya konulduğu Hukuk Sözcüsü tarafından değerlendirilmiştir.
Tüm bunlara ek olarak, ilgili görüşte; Alice Corp. v. CLS Bank, U.S. Sup. Ct. emsal dosyasında ortaya konulan ilkelerin emsal olarak burada uygulamasına yönelik hususların netleştirilmesi de tavsiye edilmiştir. Bu noktada söz konusu emsal karar kapsamındaki ilkelere de kısaca değinmek gerekirse; bir buluşun doğa yasası ya da soyut bir fikir içerip içermediği ve eğer içeriyorsa, buluşa ait özel bir kavram/ özgünleştirme olup olmadığı incelenmelidir. Birleşik Devletler’deki mahkemeler ise yaygın olarak, bir doğa yasasının ya da soyut bir fikrin söz konusu olduğu durumlarda patentlenebilirlik aleyhine değerlendirme yapma yönelimindedir.
Somut olayda da, Hukuk Sözcüsü’nün olumlu değerlendirmelerine rağmen Yüksek Mahkeme söz konusu görüşü takip etmemiş ve AMERICAN AXLE tarafından yapılan temyiz talebini reddetmiştir. Bu karar her ne kadar çok ses getirmiş olsa da, aslında Birleşik Devletler’deki uygulayıcılar nezdinde çok ciddi bir sürpriz yaratmamıştır. Zira mahkemenin eğilimi konusunda biraz inceleme yapıldığında, mahkemenin – Hukuk Sözcüsü’nün olumlu tavsiyesine rağmen- benzer hususların değerlendirildiği pek çok dosyayı reddettiği görülmektedir.
Bu durum ise Birleşik Devletler’de ihtiyaç duyulan patentlenebilirlik ve/veya verilmiş bir patentin uygunluğu hususundaki netlik arayışını maalesef hala ucu açık bırakmaktadır. Zira, lokal uygulayıcılar tarafından belirtildiği üzere, Yüksek Mahkeme’nin içtihatlarını takip eden USPTO tarafından bu belirsizliğin kaldırılması son derece zordur ve dolayısıyla da bizatihi yargı organlarının bir girişimde bulunmasına ihtiyaç duyulmaktadır. İşbu dosyanın bu kadar gündemde olmasının bir sebebi de -kanaatimce- bu netlik çağrı ve ihtiyacının karşılık bulup bulmayacağına yönelik beklentidir.
Her ne kadar marka başta olmak üzere, fikri mülkiyet haklarına yönelik uygulamalar açısından Amerika kıtasındaki uygulamalar ile Avrupa kıtasındaki uygulamalar arasındaki çok temel farklar olabilse de, buluş sayısındaki bolluk da dikkate alındığında, patent konusunda Birleşik Devletler’deki uygulamaların yadsınamaz bir önemi olduğu açıktır. Dolayısıyla Birleşik Devletler’de bu yönde reformist bir yaklaşım izlenmesi halinde, bunun Avrupa’daki uygulamalara da bir şekilde yansıyacağı açık olup, bu açıdan da benzer gelişmelerin takibi -her zaman olduğu gibi- hala önemini korumaktadır.
Şekil 1: Düz Dünya’nın Benediction Classics yayınevine ait baskısının kapak tasarımı (2012)
20. yüzyılın başında, Edwin A. Abbott tarafından kaleme alınan Düz Dünya[1] iki boyutlu bir dünyayı anlatır. Bu dünyadaki kahramanımız; KARE, rüyasında tek boyutlu dünyaya giderek oradakilere iki boyutlu dünyanın varlığını anlatmaya çalışır, ancak çabaları sonuçsuz kalır. Ardından kendi dünyasında üç boyutlu KÜRE ile karşılaşır. KÜRE’nin ne olduğunu ve onun dünyasını anlamak için yapabileceği tek şey KÜRE’nin dünyasına yani Uzay Dünyası’na gitmektir…
Yaşam bilimlerine ilişkin buluşlar da Patent Dünyası’nda adeta tek boyutlu veya en iyi ihtimalle iki boyutlu olarak kendilerini gösterme şansı bulmaktadırlar. Bu durum, özellikle son yıllarda patent başvuru sayıları hızlıca artan antikor ve peptit[2] ilaçların 3-boyutlu yapısal ve işlevsel özelliklerinin[3] patent başvurularındaki ifadelerini zorlaştırmaktadır.
Bu yazının konusunu oluşturan Nisan 2021 tarihli Avrupa Patent Ofisi (EPO) Temyiz Kurulu kararı da (T 2944/18[4]) peptit ilaç öncüllerine ilişkin bir başvuruyu konu almaktadır.
Söz konusu kararda görüşülen EP 11775737.7[5] numaralı Avrupa patent başvurusunda açıklanan buluş; kalsiyum bağlayıcı bir protein olan S100-A1’in kısa fragmentlerini içeren ve inotropik etkiler[6] gösteren peptitlerle ilgilidir. S100-A1’den elde edilen ve 4 amino asitten oluşan çekirdek motif[7] (S100-A1 proteininin 79-82 amino asitleri) ise peptitlerin hücre girişleri (membran penetrasyonları) ve dolayısıyla işlevsellikleri için gerekli minimum özellik olarak söz konusu başvuruda açıklanmıştır.
İnceleme safhasında, başvurunun istem 1’i bir Madde 54(3) EPC[8] dokümanı[9] olan WO2010/118878[10] numaralı uluslararası başvuruya (D3) göre yeni bulunmamış ve başvuru reddedilmiştir. D3 dokümanı; bir kas fonksiyonu iyileştirici amino asit dizisi içeren peptitleri açıklamaktadır. Söz konusu peptitler; S100-A1 proteininden elde edilmekle birlikte kalp kası bozukluklarının tedavisinde de kullanılabilmektedir (D3: sayfa 1, satır 5 ila 9).
Başvuru sahibi (Temyiz eden taraf), İnceleme Bölümü’nün ret kararını temyize taşımış, ancak Temyiz Kurulu (Kurul) da İnceleme Bölümü’ne benzer bir perspektifle ana talep[11] isteminin kapsamını çok geniş yorumlayarak, söz konusu istemin D3 dokümanı karşısında yeni olmadığı sonucuna varmıştır. Temyizde sunulan yedek talep[12] ise birinci tıbbi kullanım istemlerinin yenilik değerlendirmesinin ilk kez yapılmasını gerektirdiğinden; dosya, Kurul tarafından inceleme safhasına geri gönderilmiştir.
Temyiz eden tarafın, Kurul’a, sunduğu ana talep ve yedek talep istem setlerindeki önemli istemlerin Türkçe çevirileri ve Kurul’un bu istemlerin kapsamını nasıl belirlediği kısaca aşağıda paylaşılmıştır.
Ana Talep
İstem 1
1. Bir hidrofilik domain ve/veya bir veya daha fazla membran penetrasyon arttırıcı domainler ve SEQ ID NO: 38* amino asit dizisinde olan S100-A1 proteininden elde edilen bir domain içeren veya domainden oluşan bir pozitif inotropik peptit olup, özelliği söz konusu S100-A1 proteininden elde edilen domainin aşağıdaki inotropik motifin 4 ila 9 ardışık amino asitinden oluşması
𝛟1-𝛟2-𝛟3-𝛟4-X5-𝛙6-L7-[T/A]8-𝛙9-𝛙10
ve en az 𝛟4-X5-𝛙6-L7 çekirdek motifini içermesi olup,
özelliği, 𝛟 ve 𝛙 ‘nın her seferinde bağımsız olarak alanin, metiyonin, izolösin, lösin ve valinden oluşan bir gruptan seçilmesi ve X’in herhangi bir aminoasit olması,
özelliği söz konusu peptitin:
10 ila 40 amino asit uzunluğuna sahip olması ve
bir pozitif inotropik aksiyon göstermesi ve
özelliği söz konusu peptitin:
SEQ ID NO: 39** ‘un 9’dan fazla ardışık amino asitini içermemesi veya
söz konusu S100-A1 proteininden elde edilen domain dışında SEQ ID NO: 39 aminoasitlerinden en az %80 farklı olmasıdır.
* Doğal insan S100-A1 proteininin birincil (primer) yapısı (94 amino asit)
** S100-A1 C-terminal’in 20-mer peptit olarak birincil (primer) yapısı (75 ila 95 amino asitler)
Yedek Talep 1 – Birinci tıbbi kullanım
İstem 1
Temyiz gerekçesinde; Temyiz eden taraf ana talepteki istem 1 ve istem 2’nin sonuna aşağıdaki ifadeyi ekleyerek yedek talepteki istem 1 ve istem 2’yi sunmuştur.
“özelliği pozitif inotropik peptit tıbbi kullanım içindir”.
Temyiz müzakerelerinde, Kurul; ana talebin istem 1’ini aşağıdaki şekilde yorumlamıştır.
Aşağıdakileri içeren veya aşağıdakilerden oluşan bir pozitif inotropik peptit:
Tanımlanmış uzunlukta (4 ila 9 amino asit) bir peptitten oluşan ve en az belli bir çekirdek motif (4, 5, 6 ve 7 pozisyonlarında) içeren S100-A1 (SEQ ID NO:38) proteininden elde edilen bir domain
Bir hidrofilik domain ve/veya
(bir) membran penetrasyon domain(leri)
İnceleme safhasında, reddin gerekçesi olan D3 dokümanının önemli istemlerinin Türkçe çevirileri ise aşağıdaki şekildedir.
İstem 1
𝛟4-X-𝛙-L-[T/A]- 𝛙2 amino asit motifinden oluşan veya içeren bir kas fonksiyonu iyileştirici amino asit dizisi içeren bir peptit olup,
özelliği 𝛟 ve 𝛙 ‘nın her seferinde bağımsız olarak seçilen hidrofobik aromatik olmayan amino asitlerden seçilmesi ve X’in her hangi bir amino asit olması,
özelliği kas fonksiyonu iyileştirici amino asit dizisinin bir S100-A1 proteininin karboksi- terminal amino asitlerinin 18 ardışık amino asitlerinden daha fazla içermemesi, peptitin maksimum toplam uzunluğunun 100 amino asit olması ve peptitin pozitif inotropik etki göstermesidir.
İstem 8 ve İstem 9
8. İstem 1 ila 7’den herhangi birine göre sunulan peptit olup, özelliği söz konusu kas fonksiyonu iyileştirici amino asit dizisi aşağıdaki amino asit dizisini içerir veya oluşur.
9. İstem 1 ila 8’den herhangi birine göre sunulan peptit olup, özelliği söz konusu kas fonksiyonu iyileştirici amino asit dizisi aşağıdaki amino asit dizilerinden oluşan gruptan seçilen bir amino asit dizisini içerir veya oluşur.
V-V-L-V-A-A-L-T-V-A (SEQ ID NO: 4),
V-I-L-V-A-A-L-T-V-A (SEQ ID NO: 6),
V-V-M-V-A-A-L-T-V-A (SEQ ID NO: 7),
I-I-L-V-G-A-L-T-V-A (SEQ ID NO: 95),
V-V-L-I-A-A-L-A-A-A (SEQ ID NO: 263),
V-I-L-V-S-V-L-T-V-A (SEQ ID NO: 186),
I-I-L-M-G-A-L-T-V-A (SEQ ID NO: 334), ve
V-V-M-V-A-A-L-T-V-V (SEQ ID NO: 50).
Kurul; D3 dokümanının istem 1’ini aşağıdaki şekilde yorumlamıştır.
D3 dokümanının istem 1’i; 𝛟4-X-𝛙-L-[T/A]- 𝛙2 amino asit dizisinden oluşan veya içeren bir pozitif inotropik amino asit dizisi içeren bir peptite ilişkindir. Söz konusu peptit, 6 amino asit uzunluğunda (6-mer) olmakla birlikte ana talep istem 1’de sunulan 10-mer inotropik motifin çekirdek motifini (burada 𝛟4-X-𝛙-L şeklinde gösterilmiştir) içermektedir. D3 dokümanı bağımlı istemleri; istem 6 ve istem 7 ise ana talep istem 1’e benzer şekilde 𝛟 ve 𝛙 notasyonlarının; alanin, metiyonin, izolösin, lösin ve valinden oluşan bir gruptan seçilmesi olarak tanımlamıştır. D3 dokümanı bağımlı istemleri istem 8 ve istem 9 ise D3 istem 1’inde sunulan 6-mer amino asit dizisi motifini içeren 10-mer peptidleri açıklamaktadırlar. D3 dokümanı istem 12 ise sunulan peptitin ayrıca bir hidrofilik motif ve/veya bir membran penetrasyon iyileştirici motif domaini içerdiğini belirtmektedir. D3 dokümanı istem 16’ya göre ise söz konusu membran penetrasyon iyileştirici motif domaini 6 aminoasitten oluşmaktadır.
Şekil 2: EP 11775737.7 numaralı temyize konu olan başvuruda peptitlerin amino asit dizileri olarak sunulmasını gösteren temsili görüntü
Temyiz Süreci
Ana talep – İstem 1 – Yenilik (Madde 54(3) EPC)
Temyiz eden tarafın; D3 dokümanının istem 8 ve istem 9’unda sunulan çeşitli 10 amino asit uzunluğundaki (10-mer) peptitlere ilişkin olarak ilk argümanı; söz konusu istemlerde açıklanan 10-mer peptitlerin S100-A1’den bir bütün olarak türetildikleri ve bu nedenle ana talepteki istemde sunulan ve S100-A1’den elde edilen domainin tasarlanmış yapısal (işlevsel) özellikleri ile bağdaşmadığı yönünde olmuştur. Örnek olarak; D3 dokümanın da sunulan SEQ ID NO 100 ve 102 dizileri seçilmiş ve bu dizilerde bulunan VAAL motifinin dizilerin geri kalanından izolasyonda olduğunun D3 dokümanı açıklamalarından çıkartılamayacağı görüşü de belirtilmiştir.
Şekil 3: SEQ ID NO:4 (D3 istem 9’a bakınız.). Söz konusu peptit dizisi, Kurul tarafından çekirdek motife iki ayrı uçtan birleştirilmiş 2 adet 3-mer içeren bir 10-mer olarak yorumlanmıştır.
Kurul, D3 dokümanı İstem 9’da (örn. SEQ ID 4, 6, 7 ve 50) ve aynı dokümanın sayfa 29 ila 34’ünde (örn. SEQ ID 100 ve 102) açıklanan peptitlerin iki adet 3-mer ile birleştirilmiş bir çekirdek motiften (𝛟4-X5-𝛙6-L7) oluşan 10-merler olarak değerlendirmiştir (bkz: Şekil 3).
Kurul; ayrıca örneğin SEQ ID No 100 (I-I-L-V-A-A-L-T-I-A) dizisine sahip olan peptitin ana talep istem 1’de açıklanan S100-A1 proteininden elde edilen peptitin tanımına karşılık geldiği sonucuna aşağıdaki sebeplerden ötürü varmıştır;
SEQ ID No 100 (I-I-L-V-A-A-L-T-I-A) dizisine sahip peptit;
– ana talep istem 1’deki S100-A1’den elde edilen peptitin 4 ila 10 pozisyonlarından oluşmaktadır (örn. 7 ardaşık amino asit; burada pozisyon 8; treonin, pozisyon 9; izolösin ve pozisyon 10; alanin)
– I-I-L trimerini “içermektedir”.
Bu nedenle Kurul, bilhassa ana talepteki istem 1’deki “içermektedir” ifadesi nedeniyle D3 dokümanı İstem 9’un kapsamının, ana talep istem 1’de sunulan peptitlere dahil olduğu sonucuna varmıştır. Dolayısıyla Kurul, temyiz eden tarafın bu argümanını kabul etmemiştir.
Temyiz eden tarafın ikinci argümanına göre ise D3 dokümanı; kas fonksiyonu iyileştirici motifin 10 amino asitinden daha az amino asit içeren peptitlerin pozitif inotropik etkisini açıklamakta başarılı değildir.
Ancak, Kurul ana talep istem 1’in kapsamını değerlendirdiğinde kas fonksiyonu iyileştirici motifin 9 veya daha az amino asit içeren dizileri ile bu motifin çevresindeki amino asit dizilerini de kapsadığı kanısındadır (yukarıda anlatılan SEQ ID NO 100 analizine dayanarak).
Temyiz eden tarafın -yapısal bağlamdan izolasyonda olan bir peptite dayanan- işlevsellik argümanı da böylece Kurul tarafından geçersiz sayılmıştır.
Bu hususlar gereğince, Kurul, ana talep istem 1’in yenilik kıstasına haiz olmadığı sonucuna varmıştır.
Yedek Talep 1
Yedek talebin değiştirilen İstem 1 ve İstem 2’si pozitif inotropik peptitin birinci tıbbi kullanımına ilişkindir.
Temyiz eden taraf; D3 dokümanının, bir S100-A1 proteinin inotropik motifinden elde edilen 10 amino asitten az amino asit içeren peptitlerin terapötik etkilerini, teknik alanda uzman bir kişi tarafından buluşun uygulanabilmesini sağlayacak şekilde yeterince açık ve tam olarak açıklamakta başarısız olduğunu, dolayısıyla da D3 dokümanının söz konusu peptitin herhangi bir tıbbi kullanımını öngöremeyeceğini iddia etmektedir.
Kurul, yapısal ürün istemlerinin yenilik kriterine haiz olmamasının bu ürünlerin birinci tıbbi kullanımlarının da yenilik değerlendirmesine uygulanamayacağı gerekçesiyle temyiz eden tarafa bu konuda katılmıştır.
Dosyanın inceleme safhasına geri gönderilmesi (Madde 111(1) EPC[13], Madde 11 RPBA 2020[14])
Temyize konu olan karar yalnızca ürün istemlerinin yenilik kriteri değerlendirmesine ilişkin olduğu ve birinci tıbbi kullanım istemlerinin yenilik değerlendirmesi konusunda sessiz kaldığı için temyiz safhasında “ilk kez” olarak D3 dokümanını yeterlilik bakımından incelenmesi durumu ile karşı karşıya kalınmıştır.
Kurul, bu durumu Madde 11 RPBA 2020 kapsamında bir “özel sebep” olarak değerlendirmiş ve dosyayı daha ileri bir inceleme için İnceleme Bölümü’ne iade etmiştir.
Bu karardan birkaç ay sonra başvuru sahibine iletilen 05.07.2021 tarihli İnceleme Bölümü yazışması[15] ise birinci tıbbi kullanım açısından yapılan değerlendirme sonucu D3 dokümanında sunulan peptitlerin tedavi amaçlı olarak kullanılabileceklerinin yine söz konusu dokümanda belirtildiklerini söylemektedir.. Dolayısıyla Yedek talep istem 1 de yenilik kriterine haiz bulunmamıştır.
§ § §
Şekil 4: Protein yapısının 4 ayrı seviyesi vardır: Primer, sekonder, tersiyer ve kuaterner (kuaterner yapı şekilde gösterilmemiştir).Primer yapı; proteinlerin yapı birimleri olan amino asitlerin doğrusal sırasıdır. Sekonder yapı, proteinin yerel parçalarının üç boyutlu şekilleridir. Ancak üç boyutlu uzaydaki spesifik atom konumlarını belirtmez. Tersiyer yapı; proteinin atomik koordinatlarla tanımlanmış, üç boyutlu yapısıdır.
Bir proteinin primer yapısından (1 -boyutlu) tersiyer (3-boyutlu) yapısını (bkz Şekil 4) -dolayısıyla da işlevsel özelliklerini öngörmek biyolojinin en karmaşık problemlerinden biridir. Bu bağlamda -kati bir biyolojik perspektiften- bakıldığında Temyiz eden tarafın özellikle birinci argümanındaki geçerli noktaları görmezden gelmek mümkün olmasa da, patent ofislerine, proteinlerin primer yapılarda amino asit dizileri olarak (ST.26 WIPO standartı16) sunulduğu unutulmamalıdır. Bu sebeple, istem yazımının salt biyoloji bilimi perspektifinden ziyade patent ofislerinin mevcut görüşleri doğrultusunda yazılması büyük önem arz etmektedir.
4-mer çekirdek motif etrafınca başka amino asit dizileri eklenerek tasarlanan peptitleri açıklayan ana talep istem 1, -3-boyutlu yapılarının aksine- tek boyutlu dizi düzleminde bakıldığında oldukça geniş bir kapsama sahip olmaktadır. Bu nedenledir ki D3 dokümanında sunulan ve 6-mer motife (4-mer çekirdek motifini içermektedir) sahip peptitler ana talep istem 1 kapsamı içinde görülerek söz konusu istemin yenilik kriterine haiz olmamasına neden olmuşlardır.
Protein (örn. antikor, peptit) buluşlarının istemleri tasarlanırken proteinin yapısal (3-boyutlu) değil tek boyutlu olarak temsil edildiği hususunu hesaba katmak olası başvurular için büyük önem taşımaktadır.
EPO’nun biyolojik diziler içeren buluşlara yönelik genel yaklaşımında, protein dizileri ve bu proteinlerin işlevsellikleri arasındaki öngörülemez ilişki şimdilik hesaba katılmamaktadır. EPO’ya göre bir proteinin (örn. antikor, peptit, vs.) belli bir işlevi biliniyorsa, aynı işleve sahip ancak farklı dizilimde olan proteinler de standart/rutin çalışmalar sonucunda elde edilebilir.
Birleşik Devletler Patent ve Marka Ofisi (USPTO) ise protein işlevselliği konusuna “yapısal aşikarsızlık” (structural non-obviousness) prensibi ile yaklaşmaktadır. Söz konusu prensibi kullanan ofisler bilinen bir proteinin işlevi ile aynı işlevi gösteren farklı dizideki bir proteinipatentlenebilir olarak görmektedirler.
Molekül patentlerinde dahi Markush formülleri sayesinde iki boyutlu yapıların patent dokümanlarında ifade edilebilmesine rağmen, moleküllerden daha karmaşık olan protein ilaç/ilaç öncüllerinin primer (1- boyutlu) yapılarda bir nevi Düz Dünya’da korunmaya çalışılması, farklı patent ofislerinde farklı yaklaşımlara yol açmaya devam edecek gibi gözükmektedir.
[1]Abbott, Edwin Abbott, 1838-1926. Flatland: a Romance of Many Dimensions. New York :Dover Publications, 19531952.
[2]Peptitler; tanımlanmış bir düzende, amino asitlerin birbirine bağlanmasıyla oluşan kısa polimerlerdir. Protein ve peptitlerin temel farkı peptitlerin kısa, polipeptitlerin/proteinlerin ise uzun olmasıdır.
[3] Biyolojinin önemli temalarından biri yapının işlevi belirlemesidir (structure determines function). Bu temaya göre biyolojik yapıların kendi içlerinde nasıl düzenlendikleri, onların spesifik görevlerini nasıl yerine getireceklerini belirler.
[6]Kalp kasının kontraksiyon gücü yani kasılabilirliği inotropizm olarak tanımlanır. İnotropik etki ise kalp kasının kasılma gücünün değişmesidir.
[7]Protein dizisi içinde kısa, korunmuş bir bölge. Motifler genellikle bir proteinin bağımsız olarak katlanabildiği ve çalışılabildiği kabul edilen parçalarının (domain) yüksek derecede korunmuş bölgeleridir.
[8] European Patent Convention – Avrupa Patent Anlaşması
[9]Avrupa Patent Anlaşması 54 üncü madde 3. paragraf kapsamındaki patent/patent başvurusu dokümanları; önceki tekniğe ait “ara” dokümanlar olarak da tanımlanmaktadır. Bu tür dokümanlar patent ofisinin yürüttüğü araştırmadan daha sonraki bir tarihte yayınlanmış ancak araştırmanın nedeni olan patent başvurusunun dosyalanma tarihinden daha önceki bir tarihte dosyalanmışlardır.
(1) Temyizin meşruiyeti hakkındaki incelemeden sonra, z Kurul temyiz hakkında karar verir. Temyiz Kurulu ya temyiz edilen karar yönünden sorumlu olan Bölümün yetki alanı içerisinde faaliyet gösterir veya yeniden karar vermesi için konuyu bu Bölüme geri gönderir.
Fesih: Kurul, özel sebepler oluşmakdıkça, temyiz edilen kararın sahibi bölüme söz konusu kararı ileri bir inceleme için geri göndermeyecektir. Görüşmelerde bariz olan asli hatalar da bu tarz özel sebeplere dahildir.
[15]İnceleme Bölümü’nden gelen komünikasyona buradan ulaşabilirsiniz.
UYARI: Bu yazıdaki değerlendirmeler yazarın kişisel görüşlerini yansıtır ve hiçbir şekilde TÜRKPATENT’in resmi görüşünü ya da uzmanlarının başvurularla ilgili değerlendirmelerini temsil etmez. Yazı yalnızca bilgi amaçlı olup yasal tavsiye niteliği taşımaz. Bu yazının içeriğinin bir sonucu olarak herhangi bir işlem yapmadan veya herhangi bir işlemden kaçınmadan önce profesyonel hukuki tavsiye alınmalıdır. Yazarın verilen bir örnek üzerindeki değerlendirmesi yalnızca o örneğin spesifik koşullarına bağlıdır. Bir başka durum için yazarın alacağı kararlarda bağlayıcılığı yoktur.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa (SMK) göre bir patent başvurusu için araştırma raporu düzenlendikten sonra başvuru sahibi raporun bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde ücretini ödeyerek incelemenin yapılmasını talep eder ve varsa araştırma raporuna ilişkin görüşlerini sunabilir ve tarifname, istemler veya resimlerde değişiklikler yapabilir.[1] Ardından inceleme uzmanı (genellikle araştırma raporunu düzenleyen uzmandır) aşağıdaki unsurları dikkate alarak inceleme işlemini başlatır[2]:
Tarifname takımının orijinali ya da değişiklik yapılmışsa son kabul edilebilir değişen evrak
Yön. m.102(1)’ye göre varsa başvuru sahibinin araştırma raporuna ilişkin görüşleri
SMK m.97(2)’ye göre varsa üçüncü kişilerin patent başvurusuna konu olan buluşun patent verilebilirliğine ilişkin görüşleri
Araştırma raporunda belirtilen dokümanlar
Varsa araştırma raporu düzenlendiği tarih ile inceleme raporu düzenleneceği tarih arasında geçen sürede yayınlanmış ilgili dokümanlar
Varsa uzmanın inceleme aşamasında tespit ettiği diğer dokümanlar
Yapılan değerlendirmenin ardından başvuru ve buna ilişkin buluşun SMK hükümlerine uygun olduğu sonucuna varılırsa (tüm istemler itibariyle patentlenebilir bulunursa) inceleme raporu düzenlenir, patentin verilmesine karar verilir, başvuru sahibine bildirilir, bu karar ve patent Bültende yayımlanır.[3]
Şekil 1: İnceleme Aşaması
Ancak inceleme raporunda bazı düzeltmeler istenmişse (örn. istemin iki parçalı yazılması, açıklık sorunu olan bir istemde düzeltme vb.) bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde değişikliklerin yapılması gerekir. Yapılan değişikliklerin kabul edilmesi hâlinde patentin verilmesine karar verilir, bu durum başvuru sahibine bildirilir, bu karar ve patent Bültende yayımlanır. Değişikliklerin yapılmaması veya yapılan değişikliklerin Kurum tarafından kabul edilmemesi hâlinde başvuru geri çekilmiş sayılır, bu karar başvuru sahibine bildirilir ve Bültende yayımlanır.[4]
Eğer yapılan değerlendirmenin ardından başvuru ve buna ilişkin buluşun SMK hükümlerine uygun olmadığı sonucuna varılırsa inceleme raporu düzenlenmez. Örneğin başvuru bazı ya da tüm istemler itibariyle patentlenebilirlik kriterlerini sağlamıyorsa başvuru sahibine bunun gerekçelerinin açıklandığı bir bildirim yapılır. SMK m.98(3) gereğince, olumsuz rapor düzenlenecekse mutlaka en azından bir bildirim yapılmalıdır. Başvuru inceleme talebi sonrası herhangi bir bildirim yapılmadan doğrudan olumsuz inceleme raporuyla reddedilemez.
Başvuru sahibi, yapılan bildirime cevaben üç ay içinde görüşlerini sunabilir ve başvurunun kapsamını aşmaması şartıyla değişiklik yapabilir. “Gerekli görüldükçe” bu tür bildirimler tekrarlanır. Ancak bu kapsamda yapılacak bildirimlerin sayısı üçten fazla olamaz.[5]
Burada sürecin gereksiz uzatılmasına mahal vermemek adına bildirim sayısının üç ile sınırlandırıldığı görülmektedir. Bunun yanı sıra hükümde geçen “gerekli görüldükçe” ifadesinden de anlaşılacağı gibi uzmanın bildirim sayısını üçe tamamlama zorunluluğu yoktur.[6]
Bu hükümle bildirim sayısının uzmanın takdirine bırakıldığı görülmektedir. Bu takdir yetkisinin kullanılması, özellikle, başvuru sahibinin buluşu için yeterli koruma elde etme konusundaki menfaati ile Kurumun incelemeyi etkili ve hızlı bir şekilde sona erdirme menfaati arasında bir denge sağlamalıdır. Keyfi bir uygulamadan kaçınmak adına başvurunun neden patentlenebilirliği sağlamayacağı gerekçelendirilmelidir.[7]
Burada inceleme sürecinin usul ekonomisine uygun olarak etkili ve hızlı bir biçimde sonlandırılması söz konusudur. Bu yapılırken başvuru sahibini mağdur etmemek adına başvurunun neden patentlenebilirliği sağlamayacağı uygun şekilde gerekçelendirilmelidir.
Kurumun incelemeyi etkili ve hızlı bir şekilde sona erdirme menfaatinin önemini açıklamaya çalışalım. TÜRKPATENT’te araştırma ve inceleme talebi işlemleri hizmet standartlarına uygun şekilde en geç 18 ay içinde tamamlanmaktadır.[8] İşyükünün son yıllarda katlanarak artması nedeniyle hizmet standartlarına uyulamadığı dönemler bulunmakla birlikte uzman sayısındaki artışın da etkisiyle özellikle araştırma raporunun tamamlanma süresi 12 aya kadar çekilmiştir. Ancak inceleme aşamasında yapılan her bir bildirim ayrı bir rapor niteliğinde olduğundan bir başvuru için yapılan her yeni bildirimle başvurunun süreci ortalama 12 ay uzamış olmaktadır. Bu durumun patent belge olma sürelerini ciddi şekilde uzattığı gözlemlenmektedir. Örneğin yapılan istatistiklere göre üçüncü bildirimin sonuçlanmasının başvuru tarihinden itibaren ortalama 5-6 yılı bulacağı tahmin edilmektedir. Kanaatimizce uzmanın patentlenme olasılığı olmayan bir dosyayı tekrar tekrar değerlendirmesindense yeni yapılan bir araştırma talebini cevaplaması sistemin çok daha verimli işlemesini sağlayacaktır. Ayrıca patent başvuru sürecinin uzamasının önüne geçilmesi süreçle ilgili belirsizliğin ortadan kalkmasına ve üçüncü kişilerin haklarını ne şekilde kullanabileceklerine daha kısa sürede karar vermelerine yardımcı olacaktır.
Bu nedenle uzman eğer Birinci Bildirim sırasında yaptığı değerlendirme sonucunda, başvuru sahibinin ciddi bir argüman sunmadıkça buluşun patentlenemeyeceğine kanaat getirmişse bildirimin sonuna aşağıdakine benzer bir paragraf yazabilir:
“Başvuru sahibi yukarıda sayılan olumsuzlukları gidermek adına gerekçeli argümanlar ve/veya orijinal başvurudan dayanağı bulunan değişiklikler yaparak itirazda bulunabilir. Ancak itirazdaki argümanların ikna edici olmaması ve/veya istemlerdeki değişikliklerin yetersiz olması durumunda sonraki adımda SMK m.98(3) ve (8) kapsamında başvurunun reddedilmesi söz konusu olabilir. Ayrıca -buluş konusunun faydalı model ile korunabilir olması şartıyla- başvurunun SMK Yönetmelik m.112(1)’e göre işbu bildirimden itibaren üç ay içinde faydalı modele dönüştürülmesi için talepte bulunulabilir.”
Bu bildirime cevaben başvuru sahibi ikna edici bir argüman oluşturamazsa ve/veya istemlerde anlamlı bir değişiklik ortaya koyamazsa uzman SMK m.98(3) ve (8) kapsamında başvuruyu reddedecektir.
Değişiklik yapılsa bile belge alma olasılığı pek olmayan başvurular için EPO uzmanlarının bildirimlerin sonuna eklediği standart yazıya bir örnek aşağıda verilmiştir:
“At least some of the objections raised above are such that there appears to be no possibility of overcoming them by amendment. Refusal of the application under Article 97(2) EPC is therefore to be expected.”
Uzmanın takdir yetkisinin kullanılması, öncelikle, yeni bir bildirimin patentin verilmesine yol açabileceğine dair makul bir ihtimalin bulunup bulunmadığına bağlıdır.[9] Başvuru sahibinin itirazları aşmak için ciddi bir girişimde bulunması (gerçek bir çaba göstermesi) veya prosedürün devam ettirilmesinin olumlu bir sonuca yol açmasının muhtemel görünmesi durumunda, inceleme uzmanının ilk bildirimden sonra başvuruyu reddetmemesinde yarar vardır.[10]
T 2351/16 sayılı EPO Temyiz Kurulu kararına[11] konu başvuru uzmanın yaptığı bir bildirimin ardından gelen itiraza karşılık uzman tarafından reddedilmiştir. Başvuru sahibi itirazının dinlenilmediği, bu nedenle hukuki dinlenilme hakkının (right to be heard) gasp edildiği gerekçesiyle temyize gitmiştir.
Kurul kararında, inceleme uzmanının EPC m.94(3) uyarınca yalnızca bir bildirimden sonra ret kararı vermesinin temyiz edenin dinlenilme hakkının ihlalini oluşturmayacağını, Temyiz kurullarının içtihatlarına göre, inceleme uzmanının, olumlu bir sonuç ihtimali olduğunu düşünmediği takdirde, tek bir bildirimden sonra başvuruyu reddedebileceğini ifade etmiştir. İlk bildirimden sonra bir başvurunun reddedilmesi, özellikle istemlerin önemli ölçüde değiştirilmediği durumlarda, patentlenebilirliğe karşı kesin itirazlar devam ediyorsa haklıdır.[12] Burada öldürücü dokümanın buluş konusu istemle birebir aynı olması, ya da başvurunun yenilikten öldürülmesi gibi bir zorunluluk yoktur. Buluş basamağı bulunmayan istemler içeren bir başvuru için de uzman takdir yetkisi kullanabilir.[13]
Bununla birlikte, bir bildirime yanıt olarak isteme unsur eklendiği durumlarda, yeni bir bildirim yapılmasında fayda vardır. Ancak eklenen unsur önceki teknikte doğası gereği bulunan ya da yaygın genel bilgi ise yeni bir bildirime gerek olmayabilir.[14] Daha önceden olumsuz olarak değerlendirilmiş, biri diğerine bağlı iki istemin birleştirilmesi söz konusuysa da yeni bir bildirime gerek olmayacaktır.
Olumsuzlukları aşmak için gerçek bir çaba gösterilmeden yapılan itirazlara karşı da yeni bir bildirime gerek olmayabilir. Örneğin başvuru sahibi itirazında salt başvurunun ilk istemini ve D1 dokümanının özetini alt alta yazmak suretiyle D1’in istemi karşılamadığını herhangi bir gerekçe göstermeden belirtmişse bu yeterli bir itiraz olmayacaktır. Yapılacak karşılaştırmada en azından uzmanın araştırma raporunda D1 için atıfta bulunduğu yerlerde geçen hususlara değinilmesi, istem ile D1 arasındaki farkların net bir şekilde ifade edilmesi, bu farkların neden buluş basamağı içerdiğinin de gerekçelendirilmesi tavsiye edilir.
Bazı İstemlerin Patentlenebilir Olduğu Durumlar (Kısmi Olumlu)
Eğer yapılan bildirimde bazı istemler patentlenebilir bulunmazken bazıları patentlenebilir olarak kabul edilmişse, başvuru sahibi yapılan bildirimin ardından üç ay içinde yalnızca olumlu istemlerden oluşan istem seti hazırlayarak belge talebinde bulunabilir. Bu durumda uzman bu olumlu istemler üzerinden olumlu bir inceleme raporu düzenler. Ancak başvuru sahibi eğer olumsuz olarak değerlendirilen istemlerin de sunacağı argümanlarla ya da yapacağı değişikliklerle olumluya dönüşeceğini düşünüyorsa bildirime bu yönde itirazda da bulunabilir.
Üçüncü Bildirimde bazı istemler patentlenebilir bulunmazken bazıları patentlenebilir olarak kabul edilmişse ve bu son bildirimin ardından başvuru sahibi itirazlarına devam ediyorsa son değerlendirme şu şekilde olur: Başvuru sahibinin son itirazları da dikkate alındığında tüm istemler için patentlenebilirlik kabul edilecekse olumlu inceleme raporu düzenlenir, varsa eksiklikler raporda bildirilir ve iki ay içinde düzeltme istenir. Ancak, yapılan değerlendirmede hala bazı istemlerin patentlenebilir olmadığı sonucuna varıldıysa, inceleme raporu düzenlenir, patentlenebilir bulunan istemler için belge verileceği, salt söz konusu istemlerden oluşan istem setinin iki ay içinde sunulması istenir.
Yukarıdaki örnekte eğer uzman birinci bildirimde bazı istemleri patentlenebilir bulmazken bazılarını patentlenebilir olarak kabul etmişse ve sonucun bu yönde gelişeceği kanaatindeyse başvuru sahibine görüş olarak salt olumlu istemlerin yeni istem seti olarak sunulması halinde belge kararı verileceğinden bahsedebilir. Bu teklifi kabul edip etmemek başvuru sahibine kalmıştır.
Bildirimde olumlu istemlerin bulunduğu kabul edilmiş olsa bile üç ay içinde bildirime görüş sunulmadığı ya da değişiklik yapılmadığı takdirde başvuru geri çekilmiş sayılır.[15] Böyle bir durumda, tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde “İşlemlerin devam ettirilmesi ücreti”nin ödenerek işlemlerin devam ettirilmesi talebinde bulunulabilir. Aynı süre içinde söz konusu taleple birlikte görüş veya değişikliklerin de gönderilmesi gerekir. Ayrıca bu talep üç bildirimden biri için ve sadece bir kez yapılabilir.[16]
İnceleme Aşamasında Değişiklik Yapılması
6769 SMK m.103’e göre patent başvurusu ile patentte (patent belgesi) yapılabilecek değişiklikler ve düzeltmeler birbirinden farklı şekilde ele alınmaktadır. Buna göre bir patent başvurusu, Kurum nezdinde yapılan işlemler süresince başvurunun ilk hâlinin kapsamını aşmamak şartıyla, başvuru sahibi tarafından değiştirilebilirken, patente yalnızca m.99’a göre itiraz edilmişse Kurum tarafından itiraza ilişkin nihai karar verilinceye kadar patentin sağladığı korumanın kapsamını aşmamak şartıyla patent, patent sahibi tarafından değiştirilebilmektedir.
Şekil 2: Patent başvurusuna belge kararı verildiğine dair Bültende yapılan yayımla birlikte başvuru Belge haline gelmiş olur.
Bu bakımdan Şekil 2’deki renkli alanlarla belirtilen zaman dilimlerinde yapılabilecek değişiklikler şöyle sıralanabilir:
Sarı bölge (inceleme aşaması): Başvuruda değişiklik ve bariz hata düzeltme talebi yapılabilir.
Gri bölge: Başvuruda bariz hata düzeltme talebi yapılabilir. İnceleme raporu düzenlendikten sonra yeniden inceleme gerektirecek kapsamlı değişiklik yapmak uygun değildir. Bkz. “Belge Aşamasında Değişiklik Yapılması” başlıklı bölüm
Turuncu bölge: Belgede değişiklik yapılamaz, sadece bariz hata düzeltme talebi yapılabilir.
Mavi bölge: Belgede değişiklik ve bariz hata düzeltme talebi yapılabilir, ancak istem kapsamı genişletilemez. Belgeye yeni istem eklemek, yeniden inceleme gerektirecek kapsamlı değişiklikler yapmak uygun değildir. Zira burada istem değişikliği hakkı verilmesindeki amaç, itirazların giderilmesine yönelik olup, bu hak yeniden inceleme sürecini başlatma amacıyla kullanılamaz.[17] Ancak örneğin tarifnameden bir unsur alınarak isteme eklemek suretiyle (açıklık sorunu yaratmamak şartıyla) istem daraltılabilir.
Üst Üste İki Kez Değişiklik Talebinde Bulunulması
Uzmanın yaptığı Birinci Bildirimin ardından üç aylık süre içinde görüşlerinizi sunduğunuzu ve istemlerde değişiklik yaptığınızı farz edelim. Sonrasında fark ettiniz ki istemleri başka türlü değiştirmek daha doğru olacak. Bu durumda üç aylık itiraz süreniz henüz dolmadıysa önceki değişiklikten vazgeçildiğini bildirerek yeniden bir istem değişikliği talebinde bulunabilirsiniz. Ancak değişiklik talebinin uzmanın raporu ya da bildirimi düzenlerken dikkate alabilmesi için, bu değişikliğin uzmanın rapor düzenleme işlemlerine başlamadan önce Kuruma ulaşması gerekir.[18] Bu bakımdan böyle ikinci bir değişiklik yapmayı düşünüyorsanız öncelikle uzmanı arayarak rapor düzenlemeye başlayıp başlamadığını sormakta fayda vardır.
Belge Aşamasında Değişiklik Yapılması
Başvuru sahibinin yaptığı değişikliklerin ardından uzmanın olumlu inceleme raporu gönderdiğini, ancak SMK m.98(6) gereğince patentin verilebilmesi için değişiklik yapılması gerektiğini varsayalım. Bu aşamada başvuru sahibi istenen değişikliklerin dışında bir değişiklik yapmamaya özen göstermelidir. Her ne kadar SMK m.103(1)’e göre Kurum nezdinde yapılan işlemler süresince başvuruda değişiklik yapılabiliyor olsa da sürecin bu geç safhasında daha önceden araştırılmayan/incelenmeyen yapılanmalar ortaya çıkarmak vb. uygun değildir. Zira son anda tüm süreç boyunca talep edilenden daha geniş ya da farklı bir koruma talep edilmesi durumunda bunun kabulü, yeniden incelemeye yol açacak ve sonuç olarak süreci gereksiz yere uzatacağı[19] gibi oluşan belirsizlik üçüncü kişileri de olumsuz yönde etkileyecektir. “Her hakkın kullanımı, kötüye kullanma yasağına tabiidir. Dolayısıyla patent başvuru sahibinin, kötüniyetli olarak patentte değişiklik yapmasına da izin vermemek gerekir.”[20]
İstenen değişiklikler dışında başvuru sahibinin yapabileceği değişiklikler bariz bir hatanın düzeltilmesi, tarifnameye tekniğin bilinen durumunda bulunan dokümanlarla ilgili bilgi eklenmesi, isteme eksik bir referans numarası eklenmesi vb. olmalı, koruma kapsamını genişletecek nitelikte olmamalıdır. İstemlerin koruma kapsamını etkileyecek her türlü değişiklik talebi dikkatle irdelenmelidir. Özellikle istemde belirsizlik yaratan bir ifade varsa ve bu düzeltilmek isteniyorsa, düzeltilmiş istemin koruma kapsamının öncekinden daha geniş olmadığına dikkat edilmelidir. Uzman isteme mevcut haliyle olumlu bir rapor düzenlemişken bu istemin genişletilmesi söz konusu olursa yeni istemin de patentlenebilir olacağının garantisi yoktur ve bazen bunu tespit etmek için yeni bir araştırma/inceleme yapmak gerekir. Bu nedenle belge verme aşamasında istemin genişlemesine neden olacak değişiklikler uygun değildir. Ancak başvuru sahibi tarifnameden bazı unsurlar ekleyerek (açıklık sorunu yaratmadan) istemini daraltabilir. Zira bu yeni bir araştırmayı gerektirmez.
SMK m.98(6) gereğince patentin verilebilmesi için değişiklik yapılması gerekmiyorsa ve uzman m.98(5)’e göre doğrudan patent verilmesine karar verdiyse başvuru sahibi belge kararı Bültende yayınlanıncaya kadar hala patent başvurusunda değişiklik yapma hakkına sahip olacaktır. Ancak yukarıda bahsedildiği gibi bu değişiklik, yeni bir incelemeyi gerektirecek nitelikte olmamalıdır. (Bkz. Şekil 2, gri bölge)
EPO’da da inceleme aşamasının ilerlemiş bir noktasında başvuru sahibinin başvuruda değişiklik yapması talebi, ciddi gerekçeler sunulmadığı sürece reddedilir. Bu aşamada değişiklikler uzmanın talep ettiği düzeltmelerle sınırlıdır.[21] İnceleme uzmanı, ilgili tüm faktörleri, özellikle başvuru sahibinin patent elde etme konusundaki menfaati ve EPO’nun incelemeyi sona erdirme konusundaki menfaatini göz önünde bulundurarak takdir yetkisini kullanmalı ve bunları birbiriyle dengelemelidir.[22] Bu bakımdan belge aşamasında değişiklik imkânı verilmesi bir kural değil, bir istisna olmalıdır.[23]
Kapsam Aşımı
Olumsuz birinci bildirimin ardından başvuru sahibinin istemlerde yaptığı değişikliğin başvuru kapsamını aşmaması gerekir.[24] Eğer bir kapsam aşımı varsa duruma göre aşağıdaki uygulanır:
Tüm istemler itibariyle kapsam aşımı söz konusu ise: İstem değişikliği dikkate alınmaz. Önceki bildirimin aynısı kapsam aşımı gerekçesiyle birlikte ikinci bildirim olarak gönderilir. Başvuru sahibi pratikte bir bildirim hakkını kaybetmiş olur.
Yalnızca bazı istemler itibariyle kapsam aşımı söz konusu ise: İkinci bildirimde kapsam aşımı olmayan değiştirilmiş istemler ve herhangi bir değişiklik yapılmamış istemler değerlendirilir, kapsam aşımı olan değiştirilmiş istemler yalnızca değişiklik öncesi halleriyle değerlendirilir ve kapsam aşımının gerekçesi de bildirilir.
Eğer başvuru sahibi değişiklik yaparken kapsam aşımına neden olduysa ve yaptığı itirazlar da tümüyle bu kapsam aşımına neden olan unsurlar üzerine kuruluysa ilk bölümde bahsedildiği gibi uzman kapsam aşımının gerekçesini belirterek doğrudan inceleme raporu düzenleyip başvuruyu reddedebilir.
Kapsam aşımının söz konusu olduğu durumlarda uzmanla iletişime geçilerek uygun istem değişikliğinin nasıl olabileceği konusunda görüşülürse süreç daha verimli bir şekilde sonlandırılabilir.
Son Yazışmada Yeni Doküman Kullanılması
İnceleme sürecinde uzman yeni bulduğu, daha önce araştırma raporunda belirtilmeyen bir dokümanı da patentlenebilirliğe karşı kullanabilir. (bkz: Yön. m.103(2): “…varsa inceleme aşamasında tespit edilen dokümanlar…dikkate alınarak…”)
Ancak burada başvuru sahibinin dinlenilme hakkının ihlal edilmemesine özen gösterilmelidir. Bu bakımdan öldürücü yeni bir doküman kullanılacaksa, ya da örneğin daha önce itiraz edilenden farklı bir kombinasyon ile buluş basamağına saldırılacaksa, başvuru sahibinin bu yeni atak karşısında argüman geliştirebilmesi için ona bir cevap şansı daha verilmelidir. Bu nedenle üçüncü bildirime cevaben yapılan itiraz sonrasında düzenlenecek olumsuz inceleme raporunda uzman tarafından yeni bir doküman ya da argüman ortaya konularak başvuru reddedilmemelidir. Aynı şekilde, üçüncü bildirimden önce ret söz konusu ise de düzenlenecek olumsuz inceleme raporunda yeni bir doküman ya da argüman ortaya konularak başvuru reddedilmemelidir.
Hukuki dinlenilme hakkı (right to be heard) EPC’de açık bir şekilde yer almasına rağmen[25] 6769 SMK’da bulunmamakla birlikte bu hak “Anayasanın 36. maddesindeki iddia ve savunma hakkının medeni usul hukukundaki görünümüdür. Yani usuli nitelikte bir temel haktır. İddia ve savunma hakkı, Anayasada teminat altına alınmış temel bir hak olduğundan, hukuki dinlenilme hakkı da anayasa tarafından korunan bir temel haktır. Bu bir anayasa kuralı olduğu için, buna aykırı hükümler anayasaya da aykırı olacaktır. Hukuki dinlenilme hakkı, İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenmiş olan adil yargılanma hakkının da bir unsurudur. Yani, hukuki dinlenilme hakkının ihlâl edilmesi, adil yargılanma hakkının da ihlâli sayılır. Bu açıdan hukuki dinlenilme hakkı İnsan Hakları Sözleşmesi ile de teminat altına alınmış bir haktır.”[26] Bu bakımdan yeni sunulan bir argüman karşısında başvuru sahibinin dinlenilme hakkına saygı duyulması gerektiği düşünülmektedir.
İnceleme Aşamasında Faydalı Modele Dönüşüm Talebi
Eğer inceleme sürecinde başvuru sahibi patent başvurusunu faydalı modele dönüştürmek isterse kendisine yapılan son bildirimden (birinci, ikinci ya da üçüncü bildirim) itibaren üç ay içinde dönüşüm talebinde bulunabilir. Zira Yön. m.112(1)’e göre:
“Patent başvurusu sahibi, işlemleri devam eden patent başvurusu için en geç Yön. m.103(2) uyarınca yapılan son bildirime cevap verme süresi olan üç aylık sürenin bitimine kadar faydalı model başvurusuna dönüştürülmesi talebinde bulunabilir.”
Burada kastedilen “son bildirim” elbette ki en son gönderilen bildirim (last Office action) anlamındadır. Nihai bildirim (Final Office action) olma ihtimali yoktur zira başvuru sahibi hangi bildirimin nihai olduğunu bilemez. Bir örnek verelim:
Uzman Birinci Bildirimi gönderirken itirazda gerekçeli bir argüman vb. sunulmadığı durumda başvurunun reddedilmesinin beklendiğini, başvuru sahibinin isterse işbu bildirimden itibaren 3 ay içinde başvurusunu faydalı modele dönüştürebileceğini bildirir. Başvuru sahibi dönüştürme yapmayıp temelsiz bir itirazla yoluna devam ederse uzman gerekçeleriyle inceleme raporu düzenleyerek başvuruyu reddeder. Bu bakımdan bildirim sayısının üçe tamamlanmamış olduğu durumlarda başvuru sahibinin başvurusunu faydalı modele dönüştürme hakkının elinden alınacağı yönündeki görüş doğru değildir. Zira başvuru sahibinin ne zamana kadar başvurusunu faydalı modele dönüştürebileceğini bilmesi ve böyle bir düşüncesi varsa bunu süresi içinde talep etmesi kendi sorumluluğundadır.
Başvuru sahibinin faydalı modele dönüştürme talebi yapmadan önce buluş konusunun faydalı model ile korunabilir olduğuna dikkat etmesinde fayda vardır. Ayrıca bkz: FAYDALI MODEL İLE KORUNABİLİR BULUŞ KONUSU
[6] Bu maddenin EPC’deki karşılığı m.94(3)’tür: If the examination reveals that the application or the invention to which it relates does not meet the requirements of this Convention, the Examining Division shall invite the applicant, as often as necessary, to file his observations and, subject to Article 123, paragraph 1, to amend the application.
[7] EPO BoA, T 246/08: The exercise of a discretionary power has to strike a balance between, in particular, the applicant’s interest in obtaining adequate protection for his invention and the EPO’s interest in bringing the examination to a close in an effective and speedy way. Moreover, the exercise of a discretionary power has to be reasoned, otherwise it would be arbitrary.
[26] Hukuki Dinlenilme Hakkı, Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ, Seyfullah Edis’e Armağan, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, İzmir 2000, s.754.
UYARI: Bu yazıdaki değerlendirmeler yazarın kişisel görüşlerini yansıtır ve hiçbir şekilde TÜRKPATENT’in resmi görüşünü ya da uzmanlarının başvurularla ilgili değerlendirmelerini temsil etmez. Yazı yalnızca bilgi amaçlı olup yasal tavsiye niteliği taşımaz. Bu yazının içeriğinin bir sonucu olarak herhangi bir işlem yapmadan veya herhangi bir işlemden kaçınmadan önce profesyonel hukuki tavsiye alınmalıdır. Yazarın verilen bir örnek üzerindeki değerlendirmesi yalnızca o örneğin spesifik koşullarına bağlıdır. Bir başka durum için yazarın alacağı kararlarda bağlayıcılığı yoktur.
GİRİŞ
Bu yazıda 6769 nolu Sınai Mülkiyet Kanununa (SMK) göre faydalı model ile korunabilir buluş konusu üzerinde durulacak olup, hangi tür başvuru konularına faydalı model verilemeyeceği değerlendirilmeye çalışılacaktır. Faydalı Modelde yenilik kriterinin değerlendirilmesi konulu yazıya ise buradan ulaşabilirsiniz.
Faydalı model koruması genellikle ikinci düzey patent koruması (Second Tier Patent Protection) olarak değerlendirilir. Bunda patentte mevcut olan buluş basamağı kriterinin bulunmaması ya da daha düşük seviyede tutulmuş bir buluş basamağı kriterinin rol oynadığı söylenebilir. Faydalı model korumasının temel amacı patentler ile korunamayan teknik gelişmelere koruma sağlanmasıdır. Bir diğer amaç ise sürecin daha sade olması bakımından patente oranla daha hızlı bir koruma elde edilmesidir. Özellikle kısa yaşam süresi olan buluşlar için hızlı bir koruma elde edilmesi önem arz ettiği için faydalı model koruması tercih edilebilmektedir. (Örneğin pandemi döneminde icat edilen bir yüz maskesi ile ilgili buluş yıllar süren bir patent sürecinden geçerken belge alınıncaya kadar pandemi sona erebilir)
Faydalı model sisteminin kriterlerinin patente göre daha düşük olması zaman zaman faydalı modelin az gelişmişlikle özdeşleştirilmesine neden olmaktadır. Ancak, günümüzde faydalı model sistemine sahip ülkeler göz önüne alındığında faydalı model sistemini uzun yıllar etkili bir biçimde kullanan Almanya ve Japonya’nın yanı sıra İtalya, İspanya, Güney Kore’nin de aralarında bulunduğu pek çok gelişmiş ülkenin bu korumayı benimsediği görülür. Son olarak 2020 sayılarına göre dünyadaki tüm faydalı model başvurularının %97,6’sını tek başına gerçekleştiren Çin’in aktif bir biçimde faydalı model korumasından yararlandığı anlaşılmaktadır.[1]
Türkiye yıllık faydalı model sayısı bakımından dünyada 8. sıradadır. Türkiye’de iller bazında faydalı model sayıları incelendiğinde faydalı model/patent oranının en yüksek olduğu illerin sırasıyla Konya, Trabzon, Denizli, Mersin, Muğla, Antalya, İzmir, Gaziantep, Bursa ve Adana olduğu görülmektedir.[2] Faydalı model başvuru sayılarının en çok olduğu iller ise sırasıyla İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Konya, Kocaeli, Kayseri, Antalya, Gaziantep ve Mersin’dir.[3]
Şekil 1’den de görüleceği üzere Avustralya haricinde hemen hemen her ülkede faydalı model koruması büyük oranda yerli başvuru sahipleri tarafından tercih edilmektedir. Türkiye’de 2018-2021 arası yapılan faydalı model başvurularının da %98’i ülkemiz başvuru sahipleri tarafından yapılmıştır.[4] Türkiye’de faydalı model korumasına en çok başvuran yabancı ülkeler ise sırasıyla Almanya, İtalya, Çin, A.B.D. ve İspanya’dır.
Korumanın kapsamı anlamında faydalı modelin patentten bir farkı yoktur. Bununla birlikte genellikle faydalı modelin koruma süresi patentten daha kısadır.
Şekil 1: 2020 yılında en çok faydalı model başvurusu yapılan ilk 10 patent ofisi[5]
Faydalı model mevzuatının ilk ortaya çıktığı dönemlere baktığımızda tasarım ve modellerin birlikte ele alındığını görmekteyiz. İngiliz Faydalı Tasarımlar Kanunu (Utility Designs Act of 1843) faydalı model ve tasarım karışımı bir kanundur. Gerçek anlamda ilk faydalı model kanunu 1891’de Almanya’da ortaya çıkmıştır. Japonya 1905’te, Çin 1984’te, Yunanistan 1987’de, Avusturya 1994’te, Türkiye ise 1995 yılında faydalı model sistemini kullanmaya başlamıştır. 1985–2000 yılları arasında 25’in üzerinde ülkede faydalı model koruması yürürlüğe girmiştir.[6] 2021 itibariyle 82 ülkede faydalı model sistemi bulunmaktadır.[7]
Ülkemizdeki uygulamaya geçmeden önce faydalı model sistemi olan bazı ülkelerdeki koruma kriterlerini inceleyelim.
Diğer Ülkelerde Faydalı Model ile Korunabilir Buluş Konusu
İlk defa Paris Sözleşmesinde bir sınai mülkiyet koruma türü olarak gösterilen faydalı model[8] ile ilgili üye ülkelere (rüçhan hakkının tanınması ve ulusal ve eşit muamele uygulaması dışında) bir sınırlama getirilmediği görülmektedir.[9] Buna bağlı olarak faydalı model ile korunabilir buluş konusunun kapsamı ülkeden ülkeye (hatta aynı ülkede zaman içinde) değişiklik göstermektedir.
Faydalı model ile korunabilir buluş konusunun kapsamına göre ülkeleri kabaca üçe ayırabiliriz[10]:
Faydalı model ile korunabilir buluş konusunun patent ile aynı olduğu ülkeler
Yalnızca üç boyutlu yapıya sahip nesnelerin faydalı model ile korunabildiği ülkeler
Faydalı model ile korunabilir buluş konusunun patent ile aynı olmadığı, ancak üç boyutluluk kriterinin uygulanmadığı ülkeler
Birinci gruba giren ülkeler patente çok benzeyen faydalı model sistemine sahiptir. Bu ülkeler arasında Belçika, İrlanda, Hollanda ve Fransa sayılabilir. Aslına bakılırsa Fransa ve Belçika’daki sistemin tam anlamıyla bir faydalı model sistemi olduğu da söylenemez. Zira faydalı modeller, patent başvuruları için hızlı rezervasyon sağlamak amacıyla kullanılan bir yönteme dönüşmüştür. Ayrıca, Fransa’da patent başvurusu için süresi içinde inceleme talebinde bulunulmaması durumunda başvuru otomatik olarak faydalı model başvurusuna dönüştürülmektedir. Bu ülkelerde faydalı model için buluş basamağı kriteri patentteki gibidir.
İkinci gruba giren ülkeler faydalı model verilerek korunabilecek buluşların üç boyutlu yapıda (three-dimensional form, spatial form, Raumform) olma kriterini uygularlar. Bu ülkelerden bazıları arasında İtalya, Danimarka, Finlandiya, Yunanistan[11], Portekiz, Japonya, Güney Kore ve Çin Halk Cumhuriyeti sayılabilir. Üç boyutluluk kriterinin faydalı model korumasında dünyada en yaygın kullanılan kriter olduğu söylenebilir. Güney Amerika, Asya Pasifik ve Doğu Avrupa ülkelerinde bu kriterin uygulandığı bilinmektedir.[12]
Bu kritere göre, faydalı model konusu buluş genellikle belirli bir biçime sahip bir nesnenin şekli, yapısı veya bunların kombinasyonuyla ilgilidir. Burada nesneden kastedilen genel anlamıyla her türlü araç, gereç, alet, aygıt, cihaz, makina, makine parçası, mekanizma, teçhizat, aparat ve sistemlerdir. Şekilden kastedilen nesnenin dışarıdan bakıldığında (değişken olmayan) belirli bir şekle sahip olmasıdır. Belirli bir şekle sahip olmayan, sıvı ya da gaz halde bulunan maddeler faydalı model kapsamına girmemektedir.[13]Yapı ile kastedilen ise o nesnenin her bir parçasının birbiriyle ne şekilde düzenlendiği, dizildiği ve ilişkilendirildiğidir. Burada ise moleküler yapı veya bir maddenin bileşeni, metalürjik yapısı ve kompozisyonlar bu kapsama girmemektedir.[14] Sonuç olarak üç boyutluluk kriterini tercih eden ülkeler kimyasal maddeleri ve prosesleri faydalı model kapsamına almazlar.[15] Bu ülkelerde faydalı model için buluş basamağı kriteri patenttekinden ya daha düşüktür ya da hiç yoktur.
Üçüncü gruba giren ülkeler yukarıdaki iki uç arasında bir yolu seçmişlerdir. Faydalı model ile korunabilir buluş konusunun kapsamı patent ile aynı olmamasına rağmen üç boyutluluk kriterini uygulamazlar. Almanya, Danimarka ve Avusturya bu ülkelere örnek verilebilir. Ancak hemen belirtelim ki, ilk faydalı model kanununu çıkaran ülke olan Almanya’da 1986-1990 arasında yapılan değişiklikler öncesine kadar yaklaşık 100 yıllık bir sürede buluşun üç boyutlu olması şartı aranmaktaydı.[16] 1891 tarihli Alman Kanununda kullanılan Gebrauchsmuster ifadesi faydalı model/kullanma modeli anlamına gelmekte olup, yarar ve kolaylık sağlayıcı bir kullanımı ifade eder.[17] Tasarım korumasında da aynı “model” kelimesinin kullanıldığı görülmektedir (Geschmacksmuster). Aslına bakılırsa faydalı model ilk başta patente bir alternatif olarak değil, tasarım korumasına tamamlayıcı olmak amacıyla geliştirilmişti. Patent korumasına değer olmayan daha küçük teknik buluşlar genellikle tasarım olarak dosyalanıp, sonuç olarak teknik yenilikler için karşılık gelen koruma sağlanamadığından, yasal korumadaki bu boşluk faydalı model ile kapatılmıştır.[18] 1990 sonrası üç boyutluluk kriterinin kaldırılmasının ardından[19] zaman içinde Almanya’da kimyasal maddelerle ilgili buluşlar da faydalı model kapsamına girmiştir. Günümüzde ise Almanya’da patentle korunabildiği halde faydalı modelle korunamayan tek buluş türü usul buluşları ve biyoteknolojik buluşlardır. Hatta 2005’te Alman Yüksek Mahkemesi, ikincil medikal kullanım dahil, kullanım istemlerini de faydalı model kapsamına almıştır.[20] Son yıllarda Alman Mahkeme kararlarından görüldüğü üzere usul buluşları “üretim yöntemleri” ve “operasyonlar” olarak çok dar bir kapsamda yorumlanmaktadır.[21] Örneğin, vasıta+işlev türü istemlerin (means plus function claims) bir yöntemi tanımlamadığı kabul edilmiştir.[22]
İspanya da Almanya’nın yolundan giderek Nisan 2017’ye kadar üç boyutluluk kriterini uygulamışken bu tarihte faydalı model mevzuatında yaptığı değişiklik ile kimyasal maddeleri de (ilaçlar hariç) faydalı model koruması altına almıştır. Yeni bir tasarıya göre ise ilaçların da faydalı model kapsamına alınması planlanmaktadır.[23]
Şekil 2: Faydalı modellerin saklandığı model deposu, 1929, Alman İmparatorluk Patent Ofisi, Berlin (Mucitlerin tasarladıkları buluşlara ait prototipler bu odada tutulurdu, model sunma zorunluluğu 1936’daki yasa değişikliğiyle kaldırıldı.)
Avrupa ülkelerinin çoğunda ise usul buluşlarının faydalı model korumasına girmediği genel anlayışı hâkimdir. Benzer şekilde Japonya, Güney Kore ve Çin’de de usul buluşları faydalı modelle korunmamaktadır.
实用新型 (Shíyòng xīnxíng) Çincede faydalı modeli ifade etmekte olup, pratik/kullanışlı yeni model anlamına gelmektedir. Çin Patent Yasasında faydalı modeller şu şekilde tanımlanmaktadır: “Faydalı model bir ürünün şekli, yapısı veya bunların kombinasyonuyla ilgili yeni, pratik kullanımı olan, teknik bir çözüm sunar.”[24] Buna göre prosesler (yöntemler, metotlar, işlem adımları) faydalı model konusu kapsamına girmemekte, yalnızca ürünler (ürün, cihaz, aparat, sistem) faydalı modelle korunabilmektedir. Burada proseslere verilebilecek örnekler arasında üretim yöntemleri, kullanım yöntemleri, iletişim yöntemleri vb. sayılabilir. Örneğin, bir vites üretim yöntemi, bir toz ayırma yöntemi, bir veri işleme yöntemi faydalı model kapsamına girmez.[25]
Çin Patent Yasasında “bir ürünün şekli”nden kastedilen ürünün dışarıdan bakıldığında (değişken olmayan) belirli bir şekle sahip olmasıdır. Belirli bir şekle sahip olmayan, sıvı ya da gaz halde bulunan maddeler faydalı model kapsamına girmemektedir.[26]
“Bir ürünün yapısı” ile kastedilen ise o ürünün her bir parçasının birbiriyle ne şekilde düzenlendiği, dizildiği ve ilişkilendirildiğidir. Burada ise moleküler yapı veya bir maddenin bileşeni, metalürjik yapısı ve kompozisyonlar bu kapsama girmemektedir.[27]
Türkiye’de Faydalı Model ile Korunabilir Buluş Konusu
6769 SMK’da hangi tür buluşlara faydalı model verilebileceği tanımlanmamış, ancak faydalı model verilemeyecek buluş konuları m.142(3)’te listelenmiştir:
“a) Kimyasal ve biyolojik maddelere veya kimyasal ve biyolojik usullere ya da bu usuller sonucu elde edilen ürünlere ilişkin buluşlar,
b) Eczacılıkla ilgili maddelere veya eczacılıkla ilgili usullere ya da bu usuller sonucu elde edilen ürünlere ilişkin buluşlar,
c) Biyoteknolojik buluşlar,
ç) Usuller veya bu usuller sonucu elde edilen ürünlere ilişkin buluşlar,
faydalı model ile korunmaz.”
Bunlar dışında patentte olduğu gibi SMK m.82(2) ve (3) kapsamına giren konulara da faydalı model verilmez.[28]
Türkiye Üç Boyutluluk Kriterini Benimsemiş midir?
Türk Hukukuna faydalı modeller ilk defa 1995 tarihli 551 sayılı KHK ile girmiştir. İlgili hükümlerin 1986 tarihli İspanya Patent Kanunu’ndan esinlenildiği ifade edilmektedir. [29] Bahsi geçen İspanyol kanununda faydalı model bir nesneye, kullanımında veya imalatında kayda değer bir gelişme ile sonuçlanan bir konfigürasyon, biçim veya yapı kazandıran buluşlar olarak tanımlanmış ve örnek olarak mutfak eşyaları, araç gereçler, aletler, aparatlar, cihazlar veya bunların parçaları (los utensilios, instrumentos, herramientas, aparatos, dispositivos o partes de los mismos) sayılmıştır.[30]
Üç boyutluluk kriterini benimseyen ülkelerin mevzuatına bakıldığında genelde kanunda açık bir biçimde faydalı modele konu nesnenin şekil ve yapısına atıf yapıldığı (object’s shape or structure or combination thereof), hatta bazılarında yukarıdaki 1986 tarihli İspanyol yasasında görüldüğü üzere örnekler de verildiği görülmektedir. Bu tür kanunlarda faydalı modele konu olmayan buluşlar (usuller, kimyasal maddeler, ilaçlar vb.) ayrıca belirtilmemiştir.
Üç boyutluluk kriterini terk eden İspanya ve Almanya’nın mevzuatta nasıl bir değişikliğe gittiği karşılaştırmalı olarak Şekil 3’te görülebilir. Ülkemizdeki mevzuatın Almanya’nın 1994’te yaptığı değişikliğe kısmen benzerlik gösterdiği söylenebilir.[31]
Şekil 3: Üç boyutluluk kriterini terk eden İspanya ve Almanya’nın mevzuatında yaptıkları değişiklikler[32]
Şekil 3’ten görüleceği üzere üç boyutluluk kriterini terk eden ülkeler genellikle hangi tür buluşların faydalı model kapsamına girmediği üzerinden faydalı model ile korunabilir buluş konusunu tanımlamaktadır.
Önceki bölümde farklı ülkeler için faydalı modele konu buluş konusundan bahsederken ülkeleri üçe ayırmıştık. Türkiye hangi gruba girmektedir? Üç boyutluluk kriterini benimsemiş midir ya da bunu uygulamakta mıdır? Faydalı model mevzuatımızda buluşun şekline, yapısına ya da formuna yönelik bir atıf bulunmamaktadır. Mevzuat faydalı modele konu buluş konusunu yalnızca hariç tutulan konulara göre tanımlamıştır. Bu bakımdan ülkemizin üç boyutluluk kriterini benimsemediği ve önceki bölümde bahsedilen ülke kategorilerinde üçüncü gruba dahil olduğu söylenebilir. Uygulamada da böyle bir kriterin dikkate alınmadığı bilinmektedir. Ancak hariç tutulan konular dikkate alındığında pratikte üç boyutluluk kriterine çok yakın bir konumda olduğumuz da söylenebilir.
Üç boyutluluk kriterinin olumlu ve olumsuz yönleri bakımından farklı görüşler bulunmaktadır. Aşağıda üç boyutluluğu savunan ve karşı gelen görüşlerden örnekler detaylıca sıralanmıştır. Bu tartışma ilginizi çekmiyorsa bir sonraki bölüme geçmeniz tavsiye edilir.
Tekinalp faydalı modele konu olacak buluşun üç boyutlu bir ürüne uygulanabilir nitelik taşıması gerektiğini, bu kriterin mevzuatımızda hüküm olarak bulunmamasına rağmen söz konusu gerekliliğin “model” sözcüğünden geldiğini ifade eder.[33] Faydalı model kavramındaki “model” kelimesi esasen belirli yapısal özelliğe sahip bir modeli ifade etmektedir.
Tüzüner’e göre “Model, her türlü üç boyutlu form veya figür demektir.[34] Faydalı modelin üç boyutlu ürüne uygulanabilir olması, faydalı modelin “model” olmasından ileri gelir.[35] “Model” kavramının doğasında, “uygulanabilirlik, taklit edilebilirlik, üretilebilirlik” bulunur. Model kelimesi, Latinceden Fransızcaya, Fransızcadan da Türkçeye alınmıştır. “Modèle (modulus)” kelimesi, üslup (manière) veya biçim (façon) anlamına gelen “mode(modus)” kelimesinden türemiş olup; bir şeyi uygulamak veya tekrar üretmek için kullanılan taklit nesnesi anlamına gelir.[36]Model kavramının doğası, faydalı model korumasının, üç boyutlu ürüne uygulanabilen buluşlara hasredilmesini zorunlu kılmaktadır.”[37]
Baş’a göre[38] “Faydalı model için ek şart olarak faydalı modelin üç boyutlu olmasını, bir üründe somutlaşmasını arayan görüşler ileri sürülmüştür. Buluşun bir üründe somutlaşmasının üç boyutluluğu gerçekleştirdiği dikkate alındığında, bu şart, buluşun somutlaştığı ürünün katı halde bir madde olması; sıvıların, kimyasal ve formu bulunmayan diğer maddelerin, usullerin faydalı model kapsamında bulunmaması düşüncesinin uzantısı olarak anlaşılmalıdır.”
Suluk ise faydalı model korumasının üç boyutlu buluşlarla sınırlanmasının tasarım hukuku kaynaklı olduğu ve bunun faydalı model korumasının alanını oldukça sınırlandırdığı ve patent korumasından faydalanan tüm buluş konularının, faydalı model korumasından da faydalanabilmesi gerektiği görüşündedir.[39]
Öztürk mevzuatın açıkça nelerin faydalı model koruması dışında kalacağını sınırlı olarak saydığını, bir maddenin ne kadar küçük olursa olsun uzayda bir yer kapladığını ve üç boyuta sahip olduğunu, bir kimyasal bileşiğin de üç boyutlu moleküllerden oluştuğunu ifade etmektedir.[40]
Kanaatimizce burada üç boyutluluk kriterinden kastedilen bir maddenin uzayda yer kaplayıp kaplamaması değil, maddenin belirleyici bir şeklinin olması ve yapısal olarak tanımlanabilmesidir. Örneğin sıvıların belirli bir şekli yoktur ve bulundukları kabın şeklini alırlar ve bu bakımdan üç boyutluluk kriterine göre tek başlarına faydalı modele konu olamazlar. Yine metallerin kristal yapıları veya kimyasal yapıların belirli bir şekli olduğu kabul edilmez, zira moleküler düzeydeki bu yapılar gözle görülür belirleyici bir şekle sahip değildir.[41] Üç boyutluluk kriterini benimseyen ülkelerin mevzuatında lafzi olarak “üç boyutlu” ifadesi genellikle bulunmaz ve bu kavram ürünün şekli ve yapısına atıf yapılarak tanımlanır. Ancak üç boyutluluk çok dar anlamda da yorumlanmamalıdır. Örneğin üzerine kabartmalı Brille alfabesi işlenmiş iskambil kartları da faydalı modele konu olabilir. Bu bakımdan iskambil kartının iki boyutlu olduğu düşünülmemelidir.[42]
AB Komisyonunun Avrupa’da ortak özelliklere sahip bir faydalı model koruması oluşturmak amacıyla yaptığı çalışma sonucu ortaya çıkan yeşil raporda faydalı modelin ilk başta karmaşık olmayan üç boyutlu buluşlar için geliştirildiği, ancak günümüzde artık oldukça karmaşık düzeyde üç boyutlu buluşların da ortaya konabildiği, bunun tersine, üç boyutlu olmadığı için bazı basit ve kısa ömürlü buluşların faydalı model korumasından yararlanamadığı belirtilmiştir.[43] Faydalı modelle korunamayan ancak korunması istenen buluşlara örnek olarak şunlar gösterilmiştir:
katı formu olmayan kimyasallar ve diğer maddeler;
gıda maddeleri, içecek, tütün ve ilaçlar;
buluşun tamamen işlevsel bir açıdan yer aldığı elektrik devreleri; ve
Halihazırda bilinen maddeler için yeni kullanımlar dahil olmak üzere çalışma yöntemleri ve kullanım yöntemleri[44]
Komisyon raporunda ayrıca madde bileşimlerinin (compositions of substances) ve proses buluşlarının hariç tutulması konusunun sıklıkla tartışıldığı dile getirilmiştir. Madde bileşimlerine örnek olarak sızdırmazlık bileşikleri, polimer bağlayıcı maddelerin yapıştırıcı bileşikleri, haşıl maddesi (sizing agents), gıda maddelerinde ve ilaç ve kozmetik endüstrilerinde yaygın olarak kullanılan emülsiyonlar ve dispersiyonlar ile tekstil, deri ve kâğıt ile kullanılan katkı maddeleri gösterilmiş, bu tür ürünlerin hızlı bir şekilde üretilip pazarlanabildiği için hızlı bir koruma türüne ihtiyaçları olduğu belirtilmiştir.[45] Ancak bazı ilaç ve kimyasalların sırf karmaşık buluşlar olması nedeniyle faydalı model kapsamına girmemesinin temelsiz bir argüman olduğu, zira başka alanlarda da hakimlerin değerlendirmekte zorlanacağı çok sayıda karmaşık buluş olduğu belirtilmiştir.[46]
Raporda ayrıca üç boyutluluk kriterinin bazı durumlarda buluşu değil oluşan nesneyi koruduğu görüşünden de bahsedilmektedir.[47] Buna göre, koruma kapsamı işlevsel bir tasarımın yalnızca dış görünümü ile sınırlı olursa, o zaman rakipler çoğu durumda kolayca buluşun etrafından dolaşabilir, böylece dış görünümü değiştirirken işlevi kullanmaya devam edebilir.[48] Böyle bir sistem, korunan formla aynı işlevi yerine getirse bile, üç boyutlu formun diğer (veya hatta benzer) versiyonlarına karşı hiçbir koruma sağlamayacaktır. Öte yandan koruma, yerine getirdiği işlevden bağımsız olarak modelin, aletin veya ürünün yalnızca biçimini kapsayacaktır.[49] Ayrıca, şeklin mi yoksa buluşun mu esas koruma nesnesi olduğu konusunda yanlış anlamalara yol açabileceğinden, KOBİ’ler için bu durum pratikte büyük zorluklara neden olabilecektir.[50]
Ancak söz konusu Komisyona ait faydalı model çalışmaları herhangi bir anlaşmaya varılamaması nedeniyle 2000’de askıya alınmış ve 2006’da tamamen geri çekilmiştir.[51]
Komisyonun yukarıda bahsedilen yeşil raporuna ilişkin raportör Julio Añoveros Trías de Bes tarafından kaleme alınan 26.06.1996 tarihli raporda faydalı modelin üç boyutlu formuna yönelik şu görüşler sunulmuştur[52]:
“Üç boyutlu form şartı, faydalı model konusunun bir yapı, form veya konfigürasyon referans alınarak tanımlanması anlamına gelir. Faydalı modelin, kullanım veya üretim amaçları için yapısal kullanışlılığı karşılaması beklenir. Çoğu ülkede, buluşun üretim için kullanışlılık gerektiren bir yapı oluşturmakla sınırlı olması koşuluyla, faydalı model verme prosedürü hızlıdır. Üç boyutlu form şartı kabul edilmezse, bu, faydalı model başvurusunda bir dereceye kadar karmaşıklık getirmek ve dolayısıyla maliyeti artırmak anlamına gelir. Üç boyutlu form şartı, hızlı ve basit bir prosedürü asgari yasal güvenlik garantisi ile birleştirme ihtiyacını dengeler. Üç boyutlu form şartının kaldırılması, faydalı model ve patent arasındaki ayrımı bulanıklaştırabilir.
Usuller ve maddeler (substances) neden faydalı modele dahil edilmemelidir? Öncelikle vurgulanmalıdır ki, üç boyutlu form şartı kaldırılırsa bu tür buluşların korunması mümkün olacaktır. Usuller söz konusu olduğunda, piyasaya sürülen nihai üründen bir usul belirlemek imkânsız olduğundan, bir usulün kötüye kullanıldığının kanıtlanması zor olacaktır.
Üç boyutlu form şartı, asgari yasal güvenlikle hızlı ve basit bir prosedür tasarlama ihtiyacını dengelemektedir. Ayrıca, hem üç boyutlu form şartı hem de düşük buluş basamağı kriteri, patentleri faydalı modellerden ayırmaya yardımcı olur.”
TÜRKPATENT’te Buluş Konusunun Faydalı Modele Konu Olup Olmadığının Değerlendirilmesi
Yukarıdaki tartışmadan da görüleceği üzere, üç boyutluluk kriterinin kabul edilmesinin ülkemiz için olumlu/olumsuz ne gibi sonuçlarının olduğu/olacağı oldukça karmaşık ve değerlendirmesi güç bir konudur. Almanya’nın 100 yıl kadar kullandığı ve 1990’da terk ettiği sistemin, günümüzde Çin tarafından benimsendiği ve etkili bir şekilde kullanıldığı görülmektedir.
Şimdi bu tartışmayı bir kenara bırakıp, patentte bulunmayan ve faydalı modele özgü olan 6769 SMK m.142(3)(a)-(ç)’de sıralanan faydalı model verilemeyecek buluş konularını inceleyelim. Yazar ülkemizde üç boyutluluk kriteri olmadığını kabul ederek değerlendirmelerini yapacaktır. Ancak üç boyutluluk kriterini sağlayan buluşlar zaten 6769 SMK m.142(3)(a)-(ç) kapsamına girmeyeceği için, örneklerde bu kriterin sağlandığı gösterilerek faydalı model verilebilir buluş değerlendirmesi yapılabilir.
TÜRKPATENT’te 2017-2021 arası başvuru tarihine sahip faydalı model başvuruları arasında yapılan istatistiğe göre faydalı model verilemeyecek buluş konusu olması nedeniyle en çok reddedilen konular ve ret gerekçeleri sırasıyla şöyledir[53]:
bilgisayar tabanlı buluşlar (G06) [usuller]
gıdalar (A23), [usuller]
ölçme ve test ile ilgili buluşlar (G01), [usuller]
kimya ve metalürji ile ilgili buluşlar (C), [kimyasal maddeler, usuller]
ilaçlar ve kozmetik ürünler (A61K, P, Q), [eczacılıkla ilgili maddeler]
eğitim uygulamaları (G09B) [usuller]
SMK m.142(3)(a)-(c) Kapsamında Yapılan Değerlendirme
Bu kapsama giren buluşların tespiti ve değerlendirmesi, özellikle buluşun esası bu kapsamdaysa, nispeten daha kolaydır.
Kimyasal maddeler (örn. sentetik boya, deterjan, diş macunu, sabun, hidroklorik asit, sitrik asit vb.) ve biyolojik maddeler (izole edilmiş bakteriler, prokaryotlar, mantarlar, algler, protozoalar, plazmitler, virüsler, hücre organelleri, biyolojik kaynaklardan elde edilen maddeler örn. serum, toksin vb.) faydalı model ile korunmaz.[54]
Kimyasal usuller (örn. oksidasyon, kataliz, yumurta pişirme, kek yapma vb.) ve biyolojik usuller (örn. adipik asit hazırlamak için bir biyolojik yöntem) de faydalı model ile korunmaz.[55]
Kimyasal usuller sonucu elde edilen ürünler (örn. oksidasyon sonucu üretilen nitrik asit) ve biyolojik usuller sonucu elde edilen ürünler (örn. bir biyolojik yöntem sonucu elde edilen adipik asit vb.) de faydalı model ile korunmaz.[56]
Eczacılıkla ilgili maddeler (örn. ilaç hammaddeleri, etkin madde), eczacılıkla ilgili usuller (örn. ilaç elde etme yöntemleri) ve eczacılıkla ilgili usuller sonucu elde edilen ürünler (örn. ilaçlar) faydalı model ile korunmaz.[57]
Biyoteknolojik buluşlar (örn. genler, yaşam formları, doğal ortamından izole edilmiş veya teknik bir yöntemle üretilmiş biyolojik materyal) da faydalı model ile korunmaz.[58]
Bununla birlikte istemde kimyasal/biyolojik/eczacılıkla ilgili bazı özellikler bulunmakla birlikte buluşun özü itibariyle bu alanda olmadığı durumlarla da karşılaşılmaktadır. Bkz. “Ürünlerin Değerlendirilmesi” başlıklı aşağıdaki bölüm
SMK m.142(3)(ç) Kapsamında Usullerin veya Usuller Sonucu Elde Edilen Ürünlerin Değerlendirilmesi
6769 SMK m.142(3)(ç)’ye göre usuller veya bu usuller sonucu elde edilen ürünlere ilişkin buluşlar faydalı modelle korunmaz. Burada usullerden kastedilenler arasında imalat yöntemleri, kullanım yöntemleri, iletişim yöntemleri, işleme yöntemleri, bilgisayar programları (bilgisayarın belirli işlem adımlarını yerine getirmesi), yemek tarifleri vb. sayılabilir. Örneğin, bir dişli imal etme prosesi, bir atölyede toz giderme yöntemi, bir bilgi işleme yöntemi vb. faydalı modelle korunmaz.[59]
Peki usuller neden faydalı model kapsamından çıkarılmıştır? “Faydalı model korumasında tekniğin bilinen durumunun aşılması gerekmediği dikkate alındığında, tekniğin bilinen durumunu aşmayan yalnızca yenilik ve diğer şartları sağlayan teknik ilerlemelere, bu nitelikteki usullere faydalı model koruması sağlanmasında, koruma ödülünü dengeleyecek toplumsal yararın bulunmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.”[60] Bu bakımdan, daha düşük bir buluş basamağı kriterine sahip “küçük” usul buluşları da faydalı modelle korunmamalıdır. Zira bu tür buluşlar genellikle “know-how” olarak adlandırılan teknik uzmanlığa aittir. Optimal süreç elde edilene kadar üretim döngülerinin verimliliğinin iyileştirilmesi, genellikle birbirini takip eden usul buluşlarının sonucudur. Çoğu zaman, nihai olarak pazarlanan üründen, üretiminde belirli bir usul buluşunun kullanılıp kullanılmadığı anlaşılamaz. Bu tür süreçlerdeki tescilli haklar, sonuç olarak pratikliklerini kaybedebilir, çünkü hak sahibi herhangi bir ihlali kanıtlamakta büyük zorluk çekecektir. Bu bakımdan bu tür usul buluşları, rakipler tarafından doğrudan taklitten kaçınmak için genellikle ticari sır olarak gizli tutulmaktadır.[61] Bu nedenle bu tür bir koruma imkanının verilmesi başvuru sahibinin hem istediği korumayı elde edememesine hem de elindeki know-how’ı açıklamasına neden olması bakımından kendisine olumsuzluk olarak yansıması muhtemeldir.
Patente konu buluş, bir ürünün şekli ve yapısı ile ilgili geliştirmelerin yanı sıra ürünün yapıldığı spesifik yöntemin, işlemin ve malzemenin geliştirilmesi ile de ilgili olabilir. Ancak, faydalı modele konu buluş, yalnızca spesifik yöntem/işlem ile ilgili geliştirilmiş teknik çözümleri korumamalıdır.
6769 SMK m.142(3)’te faydalı model ile korunamayacak buluşlar:
“…kimyasal ve biyolojik usuller sonucu elde edilen ürünlere ilişkin buluşlar,
“…eczacılıkla ilgili usuller sonucu elde edilen ürünlere ilişkin buluşlar,
…
…usuller sonucu elde edilen ürünlere ilişkin buluşlar”
olarak listelenmiştir. Buradan anlaşılacağı üzere Kanun koyucu yalnızca kimyasal, biyolojik ya da eczacılıkla ilgili usuller sonucu elde edilen ürünleri değil, ayrı bir maddede daha geniş haliyle usuller sonucu elde edilen ürünleri de hariç tutmuştur. Bu da gösteriyor ki faydalı modelle korunamayacak ürünler kimyasal, biyolojik ya da eczacılıkla ilgili ürünlerle sınırlı değildir. Burada “usuller sonucu elde edilen ürünlere ilişkin buluşlar” ifadesi nasıl yorumlanmalıdır? Her ürünün hatta cihazın bir usul sonucu üretiliyor olduğunu ileri sürmek hiçbir ürünün/cihazın faydalı modelle korunamayacağını iddia etmek olur ki bu fazlasıyla geniş bir yorumdur. Bir cihaz/aparat yapısal özellikleriyle tanımlanabilirken bazı ürünler belirli bir şekle ve yapıya sahip olmadığı için yapısal özellikleriyle tanımlanamazlar. Örneğin bir masa yapısal olarak istemde şöyle tanımlanabilir:
Örnek 1:
“İstem 1. Bir çalışma masası olup, özelliği, bir üst parça ve bu üst parçaya bağlanmış ve ona destek sağlayan dört adet ayak içermesidir.”
Bu tür bir istem faydalı modelle korunabilir buluş konusuna dahildir. Ancak aynı masa usul sonucu üretilen bir ürün şeklinde tanımlanırsa faydalı model kapsamına giremeyecektir:
Örnek 2:
“İstem 1:
Ahşap türünün ve masa boyutlarının seçilmesi
tahta malzemenin testereyle kesilerek üst parçanın ve dört adat ayağın oluşturulması
her bir ayağın üst parçanın aynı yüzeyinin köşelerine çivi ile bağlanması
işlem adımlarıyla üretilmiş bir çalışma masası.”
Yukarıdaki istem her ne kadar faydalı modelle korunabilir bir ürünle (masa) ilgili olsa da söz konusu ürünü bir üretim yöntemiyle tanımladığı için faydalı modelle korunabilir değildir. Bu örnekten de görüldüğü üzere aynı ürünle ilgili bile olsa istemin yazılış biçimi faydalı modelle korunabilirliği etkilemektedir. Örnek 1’deki istemde masanın yapısal özellikleri buluşun esasıdır. Örnek 2’de ise masanın üretim yöntemi ön plandadır. Bir cihaz/aparat için faydalı modelle koruma sağlanmak isteniyorsa buluşun yapısal özellikleri vurgulanarak buluş tanımlanmalıdır. Bir ürünün yapısal özelliği, her bir parçasının birbiriyle olan ilişkisini ve düzenlenmesi ifade eder.[62]
Usul özelliklerine sahip unsur bulunan bir ürüne/aparata yönelik faydalı model verilebilirlik değerlendirmesi
Bir ürünün/aparatın faydalı model kapsamına girip girmediği tespit edilirken zaman zaman zorluklar yaşanmaktadır. Bu genelde istemde işlevsel, yönteme benzer bazı ifadeler bulunduğu halde buluşun aslında bir aparat/cihaz olması durumunda yaşanmaktadır. Böyle durumlarda buluşun faydalı model kapsamına girip girmediği tespit edilirken buluşun esasının ve istemin yazılış tarzının dikkate alınmasında fayda vardır.
Faydalı modelin istemlerinde bilinen bir yöntemin adı ürünün şeklini veya yapısını tanımlamak için kullanılabilir.
Örnek 3:
Örneğin, perçinleme ya da lehimleme ile iki ayrı parçanın birleştirildiğinden bahseden bir istem (“birinci parçayla perçinlenmiş olan ikinci parça içeren…”) yöntemi korumayıp doğrudan parçaların birbiriyle olan ilişkisini ve yapısal özelliklerini tanımlamakta kullanıldığı durumda faydalı model kapsamında değerlendirilecektir.
Benzer şekilde yukarıda örnek 1’deki çalışma masasında “üst parçaya bağlanmış ayak” unsuru da aynı şekilde buluşu yapısal olarak tanımladığından faydalı model kapsamındadır.
Örnek 4:
Ancak, eğer istem:
“birinci ve ikinci parçanın bir araya getirilmesi,
lehimin iki parça arasına yerleştirilmesi,
lehim tabancasıyla 1 dakika boyunca ısıtılarak lehimin eritilmesi sonucu elde edilmesi…”
şeklinde yazılırsa söz konusu istem salt bir yöntemi ya da bu yöntem sonucu elde edilen ürünü korumaya yönelik yazıldığı için faydalı model koruması kapsamına girmeyecektir.[63]
Bir istem, yapısal özelliklere sahip olsa bile buluşun özü itibariyle ürün yapma veya kullanma yöntemini tanımlayan teknik özellikler veya bilgisayar programını tanımlayan teknik özellikler gibi, yöntemin kendisi ile ilgili geliştirmeleri içeriyorsa, faydalı model kapsamına girmeyecektir.
Örnek 5:
Örneğin istem,
“buluş gövde kısmı silindirik ve uç kısımları konik olan bir tür ahşap kürdan olup özelliği; bahsedilen ahşap kürdanın önceden belirlenmiş bir şekle getirilmesi, 5-10 dakika bakterisit içine daldırılması, ardından bakterisitten çıkarılıp havalandırılması”
şeklinde karakterize ediliyorsa, başlı başına yöntemle ilgili bir geliştirmeyi içerdiğinden, faydalı model ile korunamayacaktır.[64] Burada “gövde kısmı silindirik ve uç kısımları konik olan bir tür ahşap kürdan” faydalı model ile korunabilir bir nesne olmasına rağmen buluşun özü, buluşun karakteristik özelliği bu nesnenin nasıl üretildiğiyle ilgilidir.
Usul özelliklerine sahip unsur bulunan bir ürüne/aparata yönelik yenilik değerlendirmesi
Eğer istem hem usul hem ürün/aparat unsurları içeriyorsa ancak buluş konusu geliştirme faydalı model verilebilir konuyla ilgiliyse araştırma düzenlenir ve bulunan doküman karşısında yenilik değerlendirmesi yapılır. Ancak usulle ilgili kısımlar yenilik değerlendirmesine dahil edilmez.
EPO’da bir ürün isteminde usul ile tanımlanmış özellikler içeren bir unsurun yenilikte nasıl değerlendirildiğine bir örnek verelim:
Örnek 6:
3. İstem 2’ye göre bir ütüleme cihazı olup, taban plakası (1), buharın çıktığı yerden başlayarak buharı dağıtmak için geliştirilen buhar çıkışları (2) ve düşük basınçlı döküm ve cebri hava soğutması ile elde edilen oluklar (3) içerir.[65]
Bir ürün istemindeki yöntem özellikleri, isteme konu ürünün önceki teknikteki bilinen ürünlerden farklı özelliklere sahip olmasına neden oluyorsa yeniliği sağlayabilir.[66] Yukarıdaki örnekte tekniğin bilinen durumunda istemin tüm özellikleri bulunmuş olduğunu ve yalnızca olukların bahsedilen yöntemle üretilmediğini varsayalım. Farklı olan unsur yapısal farklılık yaratıyor mu? Başvuruda yalnızca olukların bu yöntemle üretilmesinin daha kolay olduğundan bahsediliyor olsun. Bunun dışında oluşan yapısal bir farklılıktan bahsedilmediyse bu özellik yenilik sağlayan bir özellik olmayacaktır. Başvuru, ürünün üretilme yönteminin ürüne belirli özellikler kazandırdığını belirtmelidir. Bu belirtilmezse, yalnızca istemdeki yapısal özellikler dikkate alınır zira ürünün tüm teknik özellikleri bilindiği sürece, istem sadece işlem adımları nedeniyle yeni sayılmaz. Yukarıdaki istem 3’teki olukların “düşük basınçlı döküm ve cebri hava soğutması ile elde edilmesi” bu nedenle sınırlayıcı olmayan özellik olarak yorumlanır ve yenilik değerlendirmesinde dikkate alınmaz.
İstem 1: “Bir sürekli filament polyester iplik olup özelliği….”
şeklinde olsun. Başvuru sahibi tekniğin bilinen durumundan farklılaşmak amacıyla isteme yönteme dayalı bir özellik eklemiş olsun:
İstem 1: “En az 7 Km/dak.’lık bir eğirme hızında yüksek hızlı eğirme ile eğrilen bir sürekli filament polyester iplik olup özelliği….”
(istemlerin iki parçalı yazılmadığını varsayınız)
İpliğin “en az 7 Km/dak.’lık bir eğirme hızında yüksek hızlı eğirme ile eğrilmesi” isteme yapısal bir farklılık getirmekte midir? Bu özellik, ipliği D1’de açıklanan iplikten farklı hale getirmekte midir? Zira bir yönteme/işlem adımına ait özellik, yalnızca üründe belirgin ve tanımlanabilir karakteristik bir özelliğe yol açtığı ölçüde, ürün isteminde yeniliğe katkıda bulunabilir.[68]
Başvuru sahibi, D1’de açıklanan polyester elyafların en az 0,90 içsel viskoziteye sahip olduğunu, bunların mevcut istem 1’in gerektirdiği şekilde minimum 7 km/dak’lık bir eğirme hızı kullanılarak bir eğirme işlemi ile filament ipliklere eğrilemeyeceğini ileri sürmüştür. Ancak itiraz sahibi sunduğu dokümanlarla 1,0’a kadar içsel bir viskoziteye sahip olan polyesterlerin 12 km/dk’ya kadar bir hızda eğrilebileceğini göstermiştir. Patentin bu tür yüksek viskoziteleri açıkça tarifnamede açıklamaması, bu tür yüksek viskoziteleri hariç tutmak için meşru olarak yorumlanabilecek hiçbir gerekçe sunmamaktadır. Bunun aksini ispatlamak başvuru sahibine aittir ancak başvuru sahibi buna yönelik bir itirazda bulunmadığı için isteme eklenen söz konusu özelliğin yenilik niteliği kazandırmadığı kabul edilmiştir.
Bazı durumlarda yalnızca yapısal özellikler bir unsuru tanımlamada yeterli olmayabilir. Ancak istemlerde, faydalı modeli tanımlamak için herhangi bir işlev veya etkiye dair özelliği mümkün olduğunca kullanmaktan kaçınılmalıdır. Örneğin istemin karakterize edici kısmı yalnızca faydalı modelin işlevini belirtmemelidir.
Örnek 8:
Bilgisayarlarda kullanılan konektörlerle (bkz. şekil 4) ilgili CN2341286Y sayılı faydalı model için faydalı model ile korunabilir buluş konusuna dahil olmadığı gerekçesiyle hükümsüzlük davası açılmıştır. Faydalı modelin ilk iki istemi şöyledir:
1. Birinci ve ikinci konektörleri içeren, karşılıklı olarak bağlanmış bir konektör düzeneği olup, özelliği birinci konektör, bir birinci terminal grubuna sahip bir birinci gövdeyi içerir;
ikinci konektör, ikinci bir terminal grubuna sahip ikinci bir gövdeyi içerir;
birinci ve ikinci konektörler, önden arkaya, kafa kafaya bir şekilde karşılıklı olarak düzenlenmiştir.
2. İstem 1’e göre konektör düzeneği olup, bir birinci modül düzeneği söz konusu birinci konektöre düz bir şekilde sokulur, ikinci bir modül düzeneği söz konusu ikinci konektöre ters bir şekilde yerleştirilir.
Şekil 4: CN2341286Y sayılı faydalı modele ait şekil 3 (üstte), bir bilgisayar konektör örneği (altta)
Görüldüğü üzere istem 1 buluşu yapısal özellikleriyle tanımlamış olduğu için faydalı model ile korunabilir buluş konusuna dahildir. İstem 2 ise istem 1’deki konektör düzeneğine ait modüllerin nasıl yerleştirildiğini anlatmaktadır.
Mahkeme istem 2’deki ek teknik özelliklerin, modül düzeneklerini ilgili konektörlere yerleştirme yollarını tanımlasa da, istem 2, istem 1’in tüm yapısal özelliklerini içerdiği ve bu nedenle bir bütün olarak ürünün yapısıyla ilgili teknik bir çözümü tanımladığı için istem 2’nin işlem özellikleri içermesine rağmen, faydalı model için uygun bir konuyu tanımladığını ve Çin Patent Yasası m.2(2)’ye uygun olduğuna karar vermiştir.[69]
Burada istem 2’yi bir çalışma prensibinin anlatıldığı istemlerle karıştırmamak gerekir. Zira istem 2’de aslında konektör düzeneğine ait modüllerin birbirlerine göre nasıl konumlandığı tanımlanmaktadır.
Örnek 9:
Çin Yargıtayı yakın tarihli bir davada önemli bir karar vermiştir. Faydalı modele ait istem “dikdörtgen bir conta halkası” ile ilgilidir ve “politetrafloroetilenin kauçuğa sıcak presleme ile bağlandığı” tanımlanmaktadır. Önceki teknikte politetrafloroetilenin soğuk işlemle bir kauçuk halka içine gömüldüğü ve daha sonra ayrılabilir olduğu ileri sürülmüş, istemdeki sıcak presleme özelliği değerlendirme dışı bırakılmıştır. Jiangsu Eyaleti Yüksek Mahkemesi, ikinci derece kararında bu görüşün yanında yer almış, ardından Yargıtay, kararı onamış ve faydalı model sahibinin yeniden yargılama talebini şu gerekçeyle reddetmiştir:
“Faydalı modelde korunacak konu, şekil, yapı veya bunların birleşiminden oluşan teknik bir çözüm olup, şekil ve yapı dışındaki özellikler faydalı model istemlerinin yenilik ve buluş basamağına katkı sağlayamaz. Tekniğin bilinen durumundaki dokümanda şekil ve yapıya yönelik olmayan özelliklerin açıklanıp açıklanmadığı ilke olarak dikkate alınmayacaktır… Bu durumda “sıcak presleme” özelliği ne bir şekil özelliği ne de bir yapı özelliğidir ve bu nedenle faydalı modelin koruma kapsamını tanımlamaz. Önceki teknik “sıcak presleme” özelliğini açıklamasa bile önceki teknik saldırısı bundan etkilenmeyecektir.”
Yargıtay’ın yenilik/buluş basamağı değerlendirmesinde ve faydalı modelin koruma kapsamını belirlemede şekilsel/yapısal olmayan özellikleri reddettiği görülmektedir.[70] Bir başka deyişle, faydalı model ile korunabilir olmayan bir özellik, yenilik değerlendirmesinde dikkate alınmamaktadır.
Ürünlerin Değerlendirilmesi
Daha önce belirtildiği üzere 6769 SMK’ya göre kimyasal/biyolojik/eczacılıkla ilgili maddelere ve kimyasal/biyolojik/eczacılıkla ilgili usuller sonucu elde edilen ürünlere ve usuller sonucu elde edilen ürünlere ilişkin buluşlar faydalı model ile korunamamaktadır.
Bir istemde kimyasal/biyolojik/eczacılıkla ilgili bazı özellikler bulunmakla birlikte buluşun özü itibariyle bu alanda olmadığı durumlarda buluşun faydalı model kapsamına girip girmediği tespit edilirken zaman zaman zorluklar yaşanmaktadır. Böyle durumlarda değerlendirme yapılırken buluşun esasının dikkate alınmasında ve gerekliyse başvuru sahibinin yönlendirilmesinde fayda vardır.
Örnek 10:
Buluş konusu bir katot ışınlı tüp (CRT) ile ilgili ise ve söz konusu buluş televizyonun bir parçası (fiziksel bir unsuru) olarak geçiyorsa, ya da kendi başına fiziksel bir ürün olarak tanımlandıysa faydalı model olarak korunabilirken; tüpün içindeki kimyasallarla ya da onların reaksiyonlarıyla ilgili bir buluş ortaya konduysa söz konusu buluş faydalı model kapsamına girmeyecektir. Burada değerlendirme yaparken dikkat edilmesi gereken buluşun ilgili olduğu alan (örn. katot ışınlı tüpler) değil, buluşun teknikten farklılık yaratan özü ve istemin yazılma biçimidir. Buluşun özü faydalı model verilebilir nitelikte olmasına rağmen istemlerin yazılma biçimi dolayısıyla koruma dışında kalıyorsa, istem düzelttirilmelidir.
Örnek 11:
6769 SMK m.142(3)(a)’ya göre etil alkol kimyasal bir madde olması nedeniyle faydalı model ile korunamıyor olsa da içinde etil alkol bulunan bir termometre faydalı model ile korunabilir[71]:
“İstem 1. Bir etil alkol termometresi olup özelliği; içinde alkolün depolandığı bir şişkin kısım ve bahsedilen şişkin kısımdan uzanan bir boru kısmı ve bu boruyu destekleyen ve bir ölçeği olan bir cam tüp içermesidir.”
Burada buluş konusu, termometrenin cam tüpünün yapısı ile ilgili ise, örneğin, alkolün depolandığı şişkin kısım ile ilgili bir geliştirme ise istem faydalı modele konu olabilir.[72] Ancak istem tekniğin bilinen durumundan yalnızca termometrenin içindeki kimyasal madde (etil alkol) ile ayrılıyorsa, buluş konusu doğrudan kimyasallarla ilgili olamayacağı için yenilik değerlendirmesinde bu özellik dikkate alınamayacaktır.
Tarifnamede çeşitli kimyasallardan ya da yöntemlerden bahsedilmesi, başvurunun faydalı model kapsamı dışına çıkmasına tek başına bir neden olmayacaktır, ancak istemlerde belirtilmeksizin tarifnamede çeşitli kimyasallardan ya da yöntemlerden bahsedilmesi durumunda sonradan istemlere bu özelliklerin eklenmesine izin verilmeyebilir. Tarifnamede bahsedilen kimyasalların ya da yöntemlerin istemlerin yorumlanmasında buluşun özü bunlarmış gibi gösterilmesine izin verilmez. Buluş başlığında da yöntem vb. ifadeler kullanılmamalıdır.
Bir ürünün yapısal özelliği, her bir parçasının birbiriyle olan ilişkisini ve düzenlenmesini ifade eder. Bir ürünün yapısı, mekanik yapı veya devre yapısı olabilir. Mekanik yapı, ürünü oluşturan bileşenlerin veya parçaların göreli konum ilişkisini ve gerekli mekanik eşleşme ilişkisini vb. ifade eder. Devre yapısı ise, ürünü oluşturan bileşenler veya elemanlar arasındaki sabit bağlantı ilişkisini ifade eder.
Örnek 12:
Kompozit katmanlar da bir ürünün yapısı olarak kabul edilebilir. Bir ürünün karbonlanmış katman, oksit katman vb. kompozit katmanları bir ürünün yapısına aittir. Ancak bir maddenin moleküler yapısı, bileşeni ve metalografik yapısı, faydalı model ile korunamaz. Örneğin, sadece lehim pastasının bileşiminde değişiklik içeren bir kaynak teli, faydalı model korumasına konu değildir. [73]
Kendi şekline ve yapısına sahip olan üründe önceki teknikte bilinen bir malzemenin kullanımı, örneğin kompozit döşeme tahtaları, plastik bardak gibi ürünler malzeme ile ilgili olarak başlı başına bir geliştirme değilse, kimyasal maddeler veya kimyasal usuller sonucu elde edilen usul olarak değerlendirilmezler. Bir başka deyişle yapısal özelliğiyle tanımlanan bir plastik bardak (örneğin farklı şekle sahip bir kulp ile tutuş kolaylığı sağlayan bir plastik bardak) ile ilgili bir buluş, sırf plastiğin kimyasal bir madde olması nedeniyle faydalı model verilebilir buluş konusu dışında tutulamaz. Ancak buluşta tam-geridönüştürülebilir yapıda bir plastik bardak geliştirilmişse, buluş salt bir kimyasal maddenin geliştirilmesiyle ilgili olduğu için faydalı model verilebilir buluş konusu dışında kalacaktır.
Örnek 13:
“Buluş eşkenar dörtgen (rhombic) bir tablet olup özelliği; A bileşeninin %20, B bileşeninin %40 ve C bileşeninin %40 oranında bulunması ile karakterize edilmektedir.” şeklinde bir istemde buluş salt belirli bir şekle sahip eşkenar dörtgen bir tablet olmasıyla değil, aslında içerdiği malzemeyle ilgili bir geliştirmeyle ilgilidir.
Örnek 14:
“Pansuman Ekipmanı” başlıklı CN2193720Y sayılı Çin faydalı modeli hakkında faydalı model ile korunabilir buluş konusu olmadığına dair hükümsüzlük davası açılmıştır.
İstem 1, bir tepsi ve bir pens içeren bir pansuman ekipmanı olup, özelliği, söz konusu tepsi ve pensin sert plastikten yapılmış olması ve dıştan ekipmanın üzerini kapatan koruyucu film içermesidir.
Şekil 5: CN2193720Y sayılı Çin faydalı model (üstte), metal bir pansuman ekipmanı örneği (altta)
Mahkeme kararında istem 1’in pansuman ekipmanını tanımlarken, malzemenin özelliğini belirtmesine rağmen, bir bütün olarak ürünün yapısını tanımladığı, bu nedenle, istem 1’in faydalı model ile korunabilir buluş konusuna dahil olduğuna ve Çin Patent Yasası m.2(2)’ye uygun olduğuna karar vermiştir.
Bazı teknik alanlarda, bir ürünün şekli/yapısı malzeme ile yakından ilişkilidir ve başvuru yaparken malzeme özelliklerinden tamamen kaçınmak mümkün değildir. Ancak bir başvurunun faydalı model ile korunabilir buluş konusuna dahil olması için sadece bilinen malzemelerin bir ürüne uygulanmasına izin verilir. Dolayısıyla, geliştirme bir malzeme üzerinde ise faydalı model korumasına uygun değildir.
Gıdaların Değerlendirilmesi
Gıdalar bazı ülke mevzuatında kimyasallar ve ilaçlarla birlikte kategorize edilir.[74] Yemek tarifi şeklinde tanımlanan gıdalar yöntem kapsamında olacağı için faydalı model korumasından yararlanamaz. Belirli bir yemek tarifi sonucu elde edilen bir gıda ürünü ise usuller sonucu elde edilen ürün kapsamında olduğu için faydalı model korumasından yararlanamayacaktır. [75]
Örnek 15:
Menemen yemeği ile ilgili bir gıda başvurusu düşünelim:
1. Bir menemen yemeği olup, özelliği; 2 yemek kaşığı sıvı yağ, 3 adet yeşil biber, 3 adet orta boy domates, yarım çay kaşığı tuz ve 3 adet yumurta içermesidir.[76]
2. Bir menemen yemeği yapma yöntemi olup, özelliği;
-Sıvı yağı ve biberleri tavaya alarak biberlerin rengi dönünceye kadar kavrulması,
-Üzerine kabukları soyulup küçük küçük doğranmış domateslerin ilave edilmesi,
-Kısık ocakta tavanın kapağını kapatarak domateslerin iyice pişirilmesi,
-Domatesler piştikten sonra yumurtaların kırılıp tavaya eklenmesi,
-Tuz ve baharat eklenmesi,
-Yumurtaların pişmesinin ardından ocağın kapatılması
3. İstem 2’de uygulanan işlem adımları sonucunda elde edilen menemen yemeğidir.
4. Bir menemen yemeği olup, özelliği; ağırlıkça %4 sıvı yağ, %15 yeşil biber, %40 domates, %1 tuz ve %40 yumurta içermesidir.
Yukarıda 2 nolu istem bir usul olduğu için SMK m.142(3)(ç) kapsamında faydalı model ile korunamaz. İstem 3 de bir usul sonucu elde edilen ürün olması sebebiyle yine anılan hüküm kapsamında faydalı model ile korunamayacaktır. İstem 1 ve 4 incelendiğinde ise bunlar bir usul içermemektedir, ancak bu haliyle istemin unsurları arasında herhangi bir etkileşim bulunmadığından, bu unsurların ne şekilde bir araya getirilerek menemen yemeğini oluşturduğu belirsizdir. Söz konusu unsurlar (sıvı yağ, yeşil biber, domates vb.) menemen yemeğini oluşturacak şekilde detaylandırıldığında ise bir usul sonucu elde edilen ürün kapsamına girecektir. Buradaki buluş istem 1 ve 4’teki malzemelerin yan yana getirilmesinden ibaret olmayıp, bunların nasıl bir işlemden geçirilerek menemeni oluşturduğudur. (Bkz. Şekil 6) Buradaki durum mekanik unsurlara sahip bir aparattan farklıdır. Zira bir aparatın unsurları bir araya getirildiğinde unsurlarda ciddi anlamda yapısal bir değişiklik olmamakta, son ürün sabit bir şekle sahip olmakta ve kendisini oluşturan unsurlar itibariyle tanımlanabilmektedir. Ancak bir gıda ürününde unsurların sadece yan yana getirilmesi son ürünü oluşturmayacaktır. Gerekli işlemlerden geçirilen unsurlar son ürünü oluşturmaktadır. Yine yumurtanın pişirilmesi vb. işlemlerin kimyasal usule girmesi söz konusudur. Bu bakımdan yazar istem 1 ve 4’ün bir usul sonucu elde edilen ürün (menemen) olduğu kabul edilerek bu istemin SMK m.142(3)’ün hem (a) hem de (ç) bendine göre reddedilebileceği kanaatindedir.
Şekil 6: Menemen yemeği salt malzemelerin yan yana getirilmesinden ibaret olmayıp, bunların nasıl bir işlemden geçirilerek menemeni oluşturduğuyla ilgilidir.
Gıda alanında faydalı model ile korunabilecek örnek konular arasında şunlar sayılabilir:
Bir bisküvi üretme makinesi, belirli bir şekle sahip gıda paketi, gıda şırıngası, gıda yazıcı cihazı, meyve soyma aparatı; üzerinde hamur katmanı, çikolata katmanı, krema katmanı vb. katmanlar bulunan bir gıda ürünü vb.
Ancak TÜRKPATENT uygulamalarına bakıldığında gıda ile ilgili faydalı model başvurularının yalnızca %7’sinin faydalı modelle korunabilir buluş konusuna dahil olmadığı için reddedildiği görülmekte olup, Kurumun yalnızca istem 2 ve 3’teki gibi başvuruları reddettiği, yukarıda istem 1 ve 4’teki türde gıda başvurularını genellikle kabul ettiği gözlemlenmektedir.[78]
Kanaatimizce bu tür başvurular kimyasal usuller sonucu elden ürünler (SMK m.142(3)(a)) ve usuller sonucu elde edilen ürünler kapsamında reddedilmelidir. (SMK m.142(3)(ç))
Bilgisayar Tabanlı Buluşların Değerlendirilmesi
Bilgisayar programı, bilgisayara belirli bir işlemi ya da işlemleri gerçekleştirebilmesi için verilen komut ya da komutlar bütünüdür. Bu bakımdan salt işlem adımlarından oluşan bilgisayar programları faydalı model ile korunamaz.
Bilindiği üzere ülkemizde ve EPO’da bilgisayar programları belli koşullar altında patentlenebilmektedir. Örneğin bilgisayar programının bilgisayarın yaptığı normal fiziksel işlemin dışında daha ileri teknik bir etkiye sebep olması durumunda patentlenebilmesi söz konusudur. Ancak bu tür başvuruların tekniğin bilinen durumundan farkı genellikle fiziksel yapılarından kaynaklanmayıp, farklar uyguladıkları algoritmalar, yönergeler bakımından ortaya çıkmaktadır. Bu da buluşun aslında yöntem/işlem adımlarına yönelik olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Bir diğer deyişle, bilgisayar programının 6769 SMK m.142’ye göre yeni olduğunu kabul etsek bile söz konusu yenilik yöntem/işlem adımlarına yönelik ise SMK m.142(3)(ç) kapsamında faydalı modelle korunamayacaktır. Buna ek olarak, bilgisayar tabanlı buluşların çoğunun yenilik niteliğini sağlarken buluş basamağı kriterine takılmaları sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu tür buluşların faydalı model ile korumasının önünün açılması durumunda yazılım sektörüne yarardan çok zarar getirebileceği de değerlendirilmelidir.
Örnek 16:
Aşağıdaki istem gerçek bir patent başvurusundan alınmıştır, ancak burada hayali bir senaryo üzerinden değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
İstem 1:
“‐ Müteahhit, ürün taşeronu ve bireysel kullanıcılardan oluşan talep kullanıcılarının talep ettiği ürünleri ve veya hizmetleri kendisine özel kategorize ederek işaretleme yaparak talepte bulunduğu, ilgili taleplere gelen teklifleri satıcı profilleri ile birlikte değerlendirme öncesi gözlemledikleri bir talep oluşturma modülü,
‐ Ürün taşeronu, hizmet taşeronu, tedarikçi kullanıcılarından oluşan arz kullanıcılarının, talep kullanıcıları tarafından yayınlanan talepleri gözlemledikleri ve diledikleri talepleri yanıtladıkları bir teklif veren modülü,
‐ Kullanıcıların sisteme girişi aşamasında profillerini oluşturarak kaydını sağlayan, iletilen talepleri ve teklifleri denetleyerek onaylayan, talep oluşturma modülü ve teklif verme modülü üzerinden özel ve resmi ihalelerin bilgilendirmesini, özel talep olması durumunda ihalelerin yaklaşık maliyetini hesaplayarak sonucu talep kullanıcılarına ileten sağlayan bir yönetim kontrol modülü
içermesiyle karakterize edilen inşaat sektöründe arz talep karşılama portalı.”
Yukarıdaki istemde teknik olarak kabul edilebilecek tek unsur portaldır. Talep oluşturma modülü, teklif veren modülü, yönetim kontrol modülü olarak adlandırılan unsurların hangi teknik enstrümanlarla söz konusu işleri yaptığı belirsizdir. Uzman istemde portal unsuru bulunması sebebiyle araştırma yapmış ve genelgeçer bir doküman ile buluş basamağına saldırmıştır. Başvuru sahibinin olumsuz araştırma raporundan sonra patentten faydalı modele dönüşüm talebi yaptığını farz edelim. Uzman faydalı model için araştırmasını yalnızca yenilik kriteri üzerinden yapabilecektir. Teknik olmayan unsurların faydalı modelde yenilik sağladığını kabul edersek, uzman istemde bahsi geçen modülleri bulamadığı için istemi yeni kabul etmek zorunda kalacak ve faydalı modele belge verecektir. Kanaatimizce iş metotlarının dolaylı yollardan korunmasına olanak verecek olan bu tür bilgisayar tabanlı buluşların birer sistem istemi haline getirilerek faydalı model koruması sağlanması doğru değildir. Bu nedenle teknik olmayan unsurların (bilgisayar tabanlı buluşlar da dahil) faydalı modelde yenilik sağlamadığı kabul edilmelidir.[79]
Örnek 17:
Bazı başvurular başvurunun özü bir yöntemi (genellikle bilgisayar programını) tanımlasa da yöntemi uygulayan sistemin unsurları tanımlanarak bir sistem istemi şeklinde yazılabilmektedir. Örneğin:
“Buluş mobil cihazlarda ….. sistemi olup, özelliği;
– ……. –mak üzere yapılandırılan bir mobil cihaz,
– Mobil cihazdan …… –mak üzere yapılandırılan bir sunucu,
– …… verilerin kaydedildiği bir veritabanı,
– Verilerin ….. –mak üzere yapılandırılan bir uygulama içermesidir.”
şeklinde ifade edilmiş bir sistemde aslında buluşa yenilik vasfını kazandıran unsurlar mobil cihaz, sunucu, veritabanı ya da uygulama değildir. Buluş konusu, söz konusu unsurların ne şekilde yapılandırılıp anılan sistemi oluşturduğudur. Bu tür buluşlar, özünde birer yönteme ilişkin yeniliği içerir. Yazar, bu noktada örnek 9’da Çin Yargıtayının aldığı karara paralel olarak faydalı modele konu olamayacak özelliklerin yenilik değerlendirmesine alınmayarak yeniliğe saldırılmasının mümkün olduğu görüşündedir. Böylece mobil cihaz, sunucu, veritabanı ve uygulama içeren ve bir başka amaca yönelik yapılmış bir sistem buluşun yeniliğini ortadan kaldırabilecektir.
Ancak yapılan istatistiklerde G06Q sınıfına sahip bilgisayar tabanlı faydalı model başvurularının sadece %9,3’ünün faydalı modelle korunabilir buluş konusuna dahil olmadığı için reddedildiği görülmekte olup, Kurumun salt yöntem içermedikçe sistem şeklinde yazılmış bu tür başvuruları kabul ettiği gözlemlenmektedir.[80]
Bilgisayar/Elektronik alanında bir faydalı model başvurusunda geliştirilen buluşu kabaca üçe ayırabiliriz:
buluş yalnızca donanım özelliklerinin geliştirilmesi ile ilgilidir
buluş yalnızca yöntem adımlarının geliştirilmesi ile ilgilidir
buluş hem donanım özelliklerinin hem de yöntem adımlarının geliştirilmesi ile ilgilidir
Birinci grup faydalı model ile korunabilir buluş konusuna dahildir, ancak ikinci grup usullerin faydalı modelle korunamaması nedeniyle faydalı model ile korunabilir buluş konusuna dahil değildir. Bununla birlikte ikinci gruptaki çözümün bir donanıma entegre edilmesi durumunda bunun faydalı modele konu olması mümkün olabilir. Bu durumda başvuru sahibi öncelikle yöntem adımlarının bir bilgisayar programına bağlı kalmadan bir donanım ile gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğini belirlemelidir; eğer bu mümkünse ve donanım çözümü de yeni ise, faydalı model koruma sağlanabilecektir.[81]
Örnek 18:
Örneğin tarifnamedeki çözümde, iki cihazın sıcaklıkları karşılaştırılmakta ve iki sıcaklık arasındaki fark önceden belirlenmiş bir eşik seviyesinden büyük olduğunda bir alarm sinyali verilmektedir. Bu buluş bir donanım içinde uygulanabilir. Örneğin ilk olarak, iki cihazın sıcaklığına karşılık gelen elektrik sinyali (analog sinyal) çıkarıcıya (subtractor) girilir ve çıkarıcı tarafından fark elde edilir; ikinci olarak, fark değeri karşılaştırıcıya (comparator) girilir ve karşılaştırıcı, çıktı sonucunu elde etmek için fark değerini önceden belirlenmiş eşiğe karşılık gelen sinyalle karşılaştırır; son olarak, çıktı sonucu alarmı tetiklemek için kullanılır, yani bütün bu işlemler tarifnamede, aslında elektriksel olarak bağlı sıcaklık sensörleri, çıkarıcılar, karşılaştırıcılar ve alarmlar tarafından gerçekleştirilebilir ve bu devre faydalı modelle korunabilir.
Bir başka örnekte buluş bir ürün kalite denetimi ile ilgili olsun. Buluşta, önce ürünü içeren hedef görüntü elde edilmekte, ardından ürünün nitelikli olup olmadığına karar vermek için hedef görüntüyü tanımlamak için bir sinir ağı modeli kullanılmaktadır. Bu durumda buluş konusu esasen, ürünün sinir ağı modeli aracılığıyla nitelikli olup olmadığına karar vermekle ilgilidir. Bu buluş için, bilgisayar programı kullanmadan salt donanım yapısı ile çözümü gerçekleştirmek pek olası değildir. Dolayısıyla bu tür bir buluş faydalı modele konu değildir.
Üçüncü grup buluşların değerlendirmesi daha zordur. Başvuru sahibi buluşunu uygun bir şekilde ikiye ayırarak buluşun bir kısmını birinci grupta verilen örnekteki gibi düzenleyerek (donanım yapısının bu kısmı önceki tekniğe kıyasla yeniyse) faydalı model koruması sağlamaya çalışabilir.
Pratikte, yöntem adımlarını içeren bir çözümün faydalı model için uygulanıp uygulanamayacağını belirlemenin anahtarı, buluşa ait yöntem adımlarının donanım devreleri gibi donanım çözümleri ile gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceğini belirlemektir. Eğer öyleyse ve çözüm yeniyse faydalı model koruması mümkün olabilir.[82]
Ancak bir bilgisayar programıyla gerçekleştirilen bir işleme modüller kullanarak donanım görünümü vermek başvuruyu faydalı modele konu buluş kapsamına sokmada yeterli olmayacaktır, zira söz konusu modüller büyük ihtimalle yalnızca işlevleri ile tanımlanacaktır.[83]
Elektrik devrelerinin faydalı modelle korunması da belli şartlar altında mümkündür. Çeşitli elektronik bileşenler arasındaki belirli bağlantılarla tanımlanan elektronik devre yapıları faydalı modele konu olabilir.[84] Bir devrenin elemanlarının iç yapıları veya işlevleri ya da devrenin üretim yöntemi değil de, örneğin devre üzerinde bulunan elemanların dizilişi ve bu sayede sıcaklığa hassas bir devre elemanının ısı yayan dirençlerden uzağa konumlandırılması vb. somut özelliklere faydalı model verilebilir.[85] Eğer elektronik devre kartları fiziksel özellikleriyle değil, yalnızca üzerine yüklenen programla teknikten farklılık arz ediyorsa faydalı model koruması kapsamında değerlendirilmemelidir.
Almanya’da 1986 sonrası yasa ile elektrik devreleri, “fiziksel olarak somut bir maddenin parçasını oluşturuyorlarsa ve genel devre şemalarını temsil etmiyorlarsa” faydalı model korumasına dahil edilmiştir.[86]
Araştırma Raporu Düzenlenememesi
Başvuru konusunun 6769 SMK m.142(3) kapsamında faydalı model ile korunabilir olmadığı sonucuna varılırsa veya tarifnamenin ya da tüm istemlerin yeterince açık olmaması araştırma raporunun düzenlenmesini engelliyorsa araştırma raporu düzenlenmez ve başvuru sahibinden bu konudaki itirazlarını veya başvurudaki değişikliklerini, bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde sunması istenir. Bu süre içinde itirazda bulunulmaması veya itirazın ya da yapılan değişikliklerin Kurum tarafından kabul edilmemesi hâlinde başvuru reddedilir. İtirazın ve varsa yapılan değişikliklerin kabul edilmesi hâlinde araştırma raporu (tüm istemler veya araştırılabilir istemler için[87]) düzenlenir, başvuru sahibine bildirilir ve Bültende yayımlanır.[88]
Başvurunun bazı istemlerinin yukarıda belirtilen rapor düzenlenememe gerekçeleri kapsamına girmemesi veya tarifnamenin ya da bazı istemlerin yeterince açık olması durumunda araştırma raporu bu istemler itibariyle düzenlenir.[89]
Eğer istemlerin faydalı model ile korunabilir buluş konusuna dahil olması için ciddi değişiklikler yapılması gerekiyorsa uzmanın bunların yapıldığını varsayarak tarifname üzerinden genel bir araştırma yapması tavsiye edilmez. Zira korunmak istenen buluş tarifnameden net bir şekilde anlaşılmayabilir. Böyle bir durumda SMK m.143(7)’ye göre araştırma raporu düzenlenemediği gerekçeleriyle bildirilirse bu, başvuru sahibine istemlerini düzeltmesi için fazladan bir şans daha verecektir. Düzeltilmiş istemler üzerinden yapılan araştırma sonrası eğer belge verilecekse ve düzeltme gerekiyorsa bunlar büyük ihtimalle şekli basit düzeltmeler olacaktır. Ancak istemler düzelttirilmeden doğrudan tarifname üzerinden bir araştırma yapılacaksa, istemlerin ne şekilde yazıldığı varsayılarak araştırma yapıldığı ve istemlerin ne şekilde düzeltilmesi gerektiği başvuru sahibine net bir biçimde anlatılmalıdır.
Buluş bir aparat/cihaz olmasına rağmen istemin gramer olarak yanlış ifade edilmesi nedeniyle buluş bir yöntemmiş gibi görünebilir, bu durumda istemin yöntem olması sebebiyle faydalı model kapsamına girmediği ileri sürülerek rapor düzenlenememesi yerine buluşun yapısal özellikleri üzerinden araştırma yapılarak, raporun görüşler kısmında istemin düzeltilmesi gerektiği bildirilebilir.
Yöntem isteminin aparat/ürün/sistem istemine dönüştürülmesi
Yöntem istemi şeklinde yazılmış bir istemin faydalı modele uygun olması için bir aparat/ürün/sistem istemine dönüştürülmesi kapsam aşımına yol açar mı? Bu tür bir değişiklik yapılabilir mi? Yeni istemde ortaya konan aparatın/ürünün/sistemin orijinal tarifname takımında desteği varsa bu değişiklik kapsam aşımına yol açmayacaktır.[90]
TÜRKPATENT’ten Örnekler
Bu bölümde TÜRKPATENT’te faydalı model ile korunamayacak nitelikte olması nedeniyle kabul edilmeyen buluş konularına örnekler verilmiştir.
Örnek 19:
2017/19127 nolu faydalı model başvurusunun istemi şöyledir:
“- İçine konulacak tencere veya kavanoz için düzgün bir zemin sağlanması amacıyla alt kısmına asgari 2 cm kalınlığında düz bir taban süngeri ve bunun altına ısı yalıtım performansının artırılması için metalize yüzü üste gelecek şekilde bir metalize şilte yerleştirilmesi, – İçine konulacak sıcak malzemelerden etkilenmemesi, erime veya yanma yapmaması için iç kaplamalarda kesinlikle, dış kaplamalarda ise bütünlük sağlaması açısından tercihen pamuklu kumaş kullanılması; – Daha küçük boyutlu malzemeleri de sarabilmesi için dolgu malzemelerinin şişkin olarak doldurulması; – Büzme ipinin bohçanın tamamen açılarak minder amacıyla da kullanılabilmesine imkan sağlayacak şekilde asgari 3 metre 15 santimetre olması; – Pratik bir kapanma sağlamak için ipin içinden geçirileceği ve büzüldükten sonra bırakıldığı gibi kalmasını sağlayacak bir stoper kullanılmasıdır.”
Uzman SMK m.142(3)(ç)’ye dayanarak usullere ilişkin buluşların faydalı model ile korunamayacağı gerekçesiyle araştırma raporu düzenlememiştir. Ardından yapılan istem değişikliği sırasında kapsam aşımı yapıldığı için ise SMK m.143(7) uyarınca başvuru reddedilmiştir.
Örnek 20:
2020/06412 nolu faydalı model başvurusunun istemi şöyledir:
1. Buluş üretim alanları için geliştirilmiş bir veri toplama terminali olup, özelliği;
– iş istasyonlarından dur-kalk sayacı alınması,
– iş istasyonlarından üretim sayacı alınması,
– iş istasyonlarından üretim tamamlandı bilgisi alınması,
– makinelerden veri alma haricinde sesli ve görsel uyarılar verilmesi,
– kablosuz iletişime sahip olması sayesinde kablolama maliyeti bulunmaması,
– kablosuz iletişime sahip olması sayesinde iş istasyonlarının yerlerinin değiştirildiği durumda tekrar kablolama ihtiyacı olmaması,
– tamamen yerli üretime sahip olması,
– toz, sıvı, darbe ve titreşime dayanıklı olmasıdır.
Uzman “veri toplama terminali” ifadesi ile ürün/aparat formatında yazılmış istemin devamında sadece erişilmesi arzulanan sonuç içeren ya da yöntem içeren ifadeler yazıldığı için SMK m.142(3)(ç) gereğince usullere ilişkin buluşların faydalı model ile korunamayacağı için araştırma raporu düzenlenemediğini bildirmiştir. Ardından başvuru sahibi istemi aşağıdaki gibi değiştirmiştir:
1. Buluş, operatör paneli (HMI) ile İş İstasyonu arasında RF iletişimi ile bilgi alışverişi sağlayan bir veri toplama terminali (1) olup, özelliği;
– Plastik malzemeden mamul, kenarları yuvarlatılmış, dikdörtgen şeklinde bir gövdeye (A) sahip olması,
– Gövdenin (A) alt kısmında 2 adet RJ 45 bağlantı soketine (B) ve 1 adet micro USB şarj soketine (C) sahip olması,
– Gövdenin (A) ön kısmında 4 adet fonksiyon tuşuna sahip olması,
– Gövdenin (A) ön kısmında ekrana (D) sahip olması,
– Ekran (D) üstü 200 mikron mat esnek ve ısı, nem ve kimyasallara dayanıklı membrana sahip olması,
– Ekran (D) üstü tuşların 2 milyon basma ömrüne sahip olmasıdır.
Uzman yeniden düzenlenen yukarıdaki isteme yönelik araştırma raporu hazırlamıştır.
Burada istemlerin yazımı ile ilgili bir hususa değinelim. Yukarıdaki istemde “sahip olması” kalıbının çıkarılması istemi daha sade ve anlaşılır hale getirecek ve kapsamında herhangi bir değişikliğe neden olmayacaktır. Örneğin istem:
“1. Buluş, operatör paneli (HMI) ile İş İstasyonu arasında RF iletişimi ile bilgi alışverişi sağlayan bir veri toplama terminali (1) olup, özelliği;
– Plastik malzemeden mamul, kenarları yuvarlatılmış, dikdörtgen şeklinde bir gövde (A),
– Gövdenin (A) alt kısmında 2 adet RJ 45 bağlantı soketi (B) ve 1 adet micro USB şarj soketi (C),
– Gövdenin (A) ön kısmında 4 adet fonksiyon tuşu,
– Gövdenin (A) ön kısmında ekran (D),
– Ekran (D) üstü 200 mikron mat esnek ve ısı, nem ve kimyasallara dayanıklı membran ve
– 2 milyon basma ömrüne sahip ekran (D) üstü tuşları
içermesidir.”
şeklinde yazılabilir. İstemler mümkün olduğunca öz olmalıdır.[91] Yukarıdaki iki istem arasında anlam ve kapsam olarak fark yoktur, bu sebeple kelime kalabalığı yapmadan gramer olarak istemin mümkün olduğunca sade yazılması tavsiye edilir. Zira bir sonraki örnekte görüleceği üzere gereksiz ifadeler anlam kaymasına, belirsizliğe yol açabilir.
Örnek 21:
Bir Yargıtay kararında aşağıdaki istem kullanıma yönelik olduğu gerekçesiyle usul olduğu için (KHK m.155) faydalı model ile korunabilir bulunmamıştır[92]:
“3- İstem-1’de bahsedilen su ısıtma sistemi olup, özelliği; ısıtma kazanı içinde birden fazla yerleştirilen ve her biri müstakil veya birlikte kullanılabilen birden çok rezistansın (04) kullanılmasıdır.”
Kanaatimizce Mahkeme isteme çok katı bir lafzi bakış açısıyla yaklaşmıştır. Ancak bu tür bir sonuçla karşılaşmamak adına istemin şu şekilde bitirilmesi daha güvenli olacaktır: “…birden çok rezistans (04) içermesidir.”
Örnek 22:
2019/13507 nolu faydalı model başvurusunda tarifname başlığında, tarifnamenin büyük bölümünde ve istemlerde “geçiş kontrol sistemi” ifadesi kullanılmasına rağmen özet kısmında ve tarifnamenin bazı yerlerinde buluş için “geçiş sistemi ve yöntemi” ifadelerine yer verilmiştir. Uzman araştırma raporunun görüşler kısmında yöntem ifadelerinin çıkarılmasını istemiştir. Bilindiği üzere faydalı model başvuru sahibi, en geç araştırma raporunun bildirim tarihini takip eden üç aylık sürenin bitimine kadar faydalı model başvurusunun patent başvurusuna dönüştürülmesini talep edebilmektedir.[93] Buna göre eğer başvuru sahibi bu aşamada faydalı modelini patente dönüştürmek istiyorsa istenen değişikliği yapmak yerine dönüşüm talebinde bulunabilir. Ancak faydalı model korumasıyla devam etmek istiyorsa SMK m.142(3)(ç) gereğince söz konusu ifadeleri çıkarmalıdır.[94] Örneğin EPO’da bir başvurunun istem kategorisinde değişiklik yapılırsa, inceleme uzmanı belge vermeden önce buluş başlığında bir değişikliğe gerek olup olmadığını kontrol eder.[95]
Örnek 23:
2021/00078 nolu faydalı model başvurusunda istem 4, istem 1’de belirtilen filtrelerin çalışma prensibini açıkladığı için, söz konusu istemin çıkarılması istenmiştir:
“4. İstem 3 e uygun diş hekimi negatif basınç sistemi olup özelliği; ön filtrede (6) büyük partikülleri hepa filtrede (10) daha küçük partikülleri pm2.5 soğuk katalizör aktif karbon filtre (7) ile kokuları formaldehid (soğuk katalizör) filtre ile zararlı olabilecek gazları ve o anda tedavide kullanılan ilaç atıklarını daha sonra elektrostatik filtreler (11 ve 12) ile havanın içindeki tüm zararlıları (5000v) ayrıştırarak en son uv filtre lamba (5) ile tüm havanın zararlılardan ayrıştırıp dış havaya dış ortama atılması şeklinde çalışan ana makinenin (4) bulunmasıdır.”
Görüldüğü üzere her ne kadar istem 4 bir “ana makine (4)” unsurunu tanımlasa da bunu salt çalışma prensibi olarak yapması istemin faydalı model ile korunmasına engel olmaktadır. Faydalı modele konu bir istem yalnızca cihazın/aparatın nasıl çalıştığını anlatmamalı, onu yapısal özellikleriyle tanımlamalıdır.
Ayrıca, bir aparat istemindeki bazı özellikler, aparatı teknik özellikleri açısından açıkça tanımlamaktan ziyade aparatı kullanma yöntemiyle ilgiliyse, bu özellikle ilgili amaçlanan sınırlamalar net olmayabilir ve bu da istemde açıklık sorunu yaratabilir.
Örnek 24:
2017/08974 nolu faydalı model başvurusunda istemlerin erişilmesi arzu edilen sonuç ve usul olması nedeniyle rapor düzenlenememiştir:
1. Buluş diğer ödeme sistemleri ile entegre edilmiş yemek kartları olup; özelliği, TC kimlik numarası üzerinden kişiye özel tanımlanabilmesidir.
2. Buluş diğer ödeme sistemleri ile entegre edilmiş yemek kartları olup; özelliği, isteğe bağlı olarak yükleme yapılabilmesidir.
3. Buluş diğer ödeme sistemleri ile entegre edilmiş yemek kartları olup; özelliği, tüm pos cihazlarında kullanılabilmesidir.
4. Buluş diğer ödeme sistemleri ile entegre edilmiş yemek kartları olup; özelliği, sadece yemek ücreti değil diğer ücret ve ödeneklerin de yüklenebilmesidir.
5. Buluş diğer ödeme sistemleri ile entegre edilmiş yemek kartları olup; özelliği, kredi kartları gibi tüm alışverişlerde kullanılabilmesidir.
6. Buluş diğer ödeme sistemleri ile entegre edilmiş yemek kartları olup; özelliği, TC kimlik numarası ile kullanıcı tarafından aktivasyon yapılarak güvenliğin sağlanmasıdır.
Örnek 25:
2018/02041 nolu patent başvurusundan dönüşen faydalı model başvurusunda istemlerin “…. kaydın saklanması, … sisteme yüklenmesi, …. fiyat teklif edilmesi aşamalarını içermesidir, … film kayıtlarını yüklemesi aşamalarını içermesidir.” şeklinde usul/yöntem istemleri olması nedeniyle faydalı model ile korunabilir nitelikte bulunmayıp, araştırma raporu düzenlenememiştir.
Örnek 26:
2018/16117 nolu faydalı model başvurusunda istem 1 aşağıdaki gibidir:
“1. Buluş, çay veya bitki çaylarının (2) hızlı bir şekilde servise hazır hale getirilmesi ile ilgili olup özelliği, istenilen geometride oluşturulan kabın (1) içerisine yerleştirilen çay veya bitki çaylarının (2), en az bir buhar ve/veya kaynağından (3) gelen buharın ve/veya basınçlı sıcak suyun, çaya veya bitki çaylarına (2) püskürtülerek, demlemesi ve servise hazır hale getirmesi sağlanır.”
Başvurunun usuller ile ilgili olması nedeniyle faydalı model ile korunabilir nitelikte bulunmayıp, araştırma raporu düzenlenememiştir.
Örnek 27:
2021/00965 nolu faydalı model başvurusuna ait istemler aşağıdaki gibidir:
1. Buluş, incir gövde veya yeşil meyve öz sıvının (sütünün), hayvansal sütlerin mayalanmasında (fermente edilmesinde) kullanılan öz sıvı olmasıdır.
2. İstem 1’e göre hayvansal sütlerin mayalanmasında (fermente edilmesinde) kullanılan öz sıvı olup özelliği; 1 ml sütün içine 15 damla damlatılıyor olmasıdır.
3. İstem 1’e göre hayvansal sütlerin mayalanmasında (fermente edilmesinde) kullanılan öz sıvı olup özelliği; sıvı ya da 10*10 cm bez parçaya incir sütü emdirilerek kurutulmuş bez yapısı şeklinde de mayalanacak sütün içine atılarak mayalamada kullanılabiliyor olmasıdır.
Başvurunun peynir elde edilme usulünün korunması amaçlandığı için 6769 SMK m.142(3) uyarınca usullere ilişkin buluşlar faydalı model ile korunamayacağı gerekçesiyle araştırma raporu düzenlenememiştir.
Örnek 28:
2020/00684 nolu faydalı model başvurusu otomatik kıyı ve su (deniz, göl, akarsu…) yüzeyi temizliği sistemi ile ilgilidir. Araştırma uzmanı buluşun yapısal unsurlarının tanımlandığı başvurunun bağımsız birinci istemini araştırmış, ancak istem 1’e bağlı 2 ve 3 nolu istemlerin cihazın çalışma prensibini ve işlem adımlarını anlatması nedeniyle araştırılamadığını belirtmiştir. Başvuru sahibinin söz konusu istemlerde yaptığı düzeltme yeterli görülmediği için başvuru geri çekilmiş sayılmıştır. Yöntem olmaması sebebiyle kabul edilmeyen söz konusu istemler şöyledir:
2. İstem 1’e uygun ‘‘Otomatik Kıyı ve Su (deniz, göl, akarsu…) Yüzeyi Temizliği Sistemi’’ olup özelliği; kurulumunun;
– Sıvı ortam (1) kıyısında bulunan marina, liman, sahil, iskele vb. gibi yerlere platform (2), Boşaltım ağzı (4) ve Çöp kovasının (5) kurulması,
– Platformun (2) bir ucuna dış kova (11) diğer ucuna da boşaltım ağzının (4) yerleştirilmesi,
– Yine platform (2) üzerine; ray (3), vinç (9), su türbini (7), pompa (13), dış kova (12), döndürme mekanizması (14) ve otomasyon panosunun (6) yerleştirilip, bir sonraki aşamada, tutucu kollar (8), döndürme mekanizması (14), iç kova (12) ve ardından da birbirine bağlanan tutucu kol (8) ve iç kovanın (12) raylara (3) montajlanması,
– Bu işlem de tamamlandıktan sonra, yönlendiricilerin (10) sıvı içerisinde seçilen uygun alanlara yerleştirilmesi,
– Vinç (9), döndürme mekanizması (14), tutucu kollar (8), pompa (13) ve kıyıda bulunan çöp kovanın (5) içindeki hassas kantar sayesinde, çöp ağırlığının kontrol edilmesi ve
– Tüm bu işlemlerin otomasyon panosu (6) ile kontrol edilip çöp ağırlığı ile çöp miktarının, otomasyon panosunun (6) ekranında gözlemlenebilmesi.
ile karakterize edilmesidir.
3. İstem 1’e uygun ‘‘Otomatik Kıyı ve Su (deniz, göl, akarsu…) Yüzeyi Temizliği Sistemi’’ olup özelliği; çalışmasının;
– Pompa (13) çalışmadığında, iç kovanın (12) su yüzeyinin 5cm üzerinde bulunması,
– İç kova (12) ve dış kova (11) arasında kalan hava-sıvı karışımının, pompa (13) ile emilerek, iç kovanın (12) su yüzeyinin 2cm veya daha fazla aşağısına itilmesinin sağlanması,
– Otomasyon panosu (6) içerisinde bulunan yazılım ile işlem kullanıcının seçimine bağlı olarak, piston yardımı ve pompa (13) ile eş zamanlı olarak çalıştırılıp, iç kovanın (12) ağlarla örülü olmasından dolayı oluşan geçirgenliğinden faydalanarak yine suyun 5 cm üzerinde tutulup, zaman ayarlı olarak su yüzeyinin 2cm veya daha fazla aşağısına itilmesi ile çöplerin, iç kova (12) içerisinde toplanmasının sağlanması,
– Böylece su yüzeyinde bulunan yağ ve kirlerin hareketinin, iç kova (12) içerisine doğru olmasının sağlanması,
– Pompa (13) ile emilen sıvının, iç kovada (12) bulunan ağların arasından geçmesi,
– Emilen sıvı, pompanın (13) çıkışında bulunan hortumdan bir yağ tutucuya, oradan su türbini (7) nozzle’ına, şayet yağ tutucu konulmamış ise su türbinindeki (7) nozzle’a gelen sıvı ile su türbininin (7) çalışması,
– Emilen sıvının, su türbininin (7) diğer ucuna bağlanan hortuma ve oradan da emişin yapıldığı sıvı bölgeye veya yönlendiriciye (10) gönderilmesi,
– Otomasyon panosundan (6) verilen düzenli komutlarla çalışan, iç kovaya (12) halatla bağlı olan vincin (9), iç kovayı (12) otomatik olarak çekmeye başlaması,
– İç kova (12), altında bulunan tekerlekler ile ray (3) üzerinde hareket ederek yoluna devam etmesi,
– İç kova (12), boşaltım ağzının (4) ucuna geldiğinde, döndürme mekanizmasının (14) (piston veya helac) iç kovayı (12) döndürmesi ve sallama komutu ile iç kovanın (12) yön değiştirip sallanarak, içerisinde toplanan tüm atıkların çöp kovasına (5) boşaltılmış olması,
– Boşalan iç kovanın (12) tekrar döndürülerek, eski konumuna gelmesi ve raydan (3) aşağı doğru inerek yuvasına oturması ve
– Pompa (13) tekrar çalışarak ve su yüzeyi temizliğinin baştan tekrarlanması
ile karakterize edilmesidir.
SONUÇ
6769 SMK m.142(3)’e göre bir buluşun faydalı modele konu olup olamayacağına dair değerlendirmede şu kriterler dikkate alınabilir:
1) İstem salt aşağıdaki konularla ilgiliyse faydalı modele konu değildir:
Kimyasal maddeler (örn. sentetik boya, deterjan, diş macunu, sabun, hidroklorik asit, sitrik asit vb.) ve biyolojik maddeler (izole edilmiş bakteriler, prokaryotlar, mantarlar, algler, protozoalar, plazmitler, virüsler, hücre organelleri, biyolojik kaynaklardan elde edilen maddeler örn. serum, toksin vb.)
Kimyasal usuller (örn. oksidasyon, kataliz, yumurta pişirme, kek yapma vb.) ve biyolojik usuller (adipik asit hazırlamak için bir biyolojik yöntem)
Kimyasal ve biyolojik usuller sonucu elde edilen ürünler (oksidasyon sonucu üretilen nitrik asit, bir biyolojik yöntem sonucu elde edilen adipik asit vb.)
Eczacılıkla ilgili maddeler (örn. ilaç hammaddeleri, etkin madde)
Eczacılıkla ilgili usuller (örn. ilaç elde etme yöntemleri)
Eczacılıkla ilgili usuller sonucu elde edilen ürünler (örn. ilaçlar)
g) Biyoteknolojik buluşlar (örn. genler, yaşam formları, doğal ortamından izole edilmiş veya teknik bir yöntemle üretilmiş biyolojik materyal)
h) Usuller (örn. imalat yöntemleri, kullanım yöntemleri, iletişim yöntemleri, işleme yöntemleri, bilgisayar programları, yemek tarifleri)
i) Usuller sonucu elde edilen ürünler (örn. gıda ürünleri)
2) İstem yalnızca faydalı modele konu olabilecek unsurlardan oluşuyorsa (1. maddede anılan unsurlar yoksa) normal araştırma prosedürü uygulanır ve yenilik değerlendirmesi yapılır.
3) İstemde hem faydalı modele konu olabilecek unsurlar hem de 1. maddede sayılan unsurlar birlikte yer alıyorsa:
a) İstem ile bilinen teknikteki doküman karşılaştırıldığında arada hiçbir fark yoksa istem yeni değildir.
b) İstem ile bilinen teknikteki doküman karşılaştırıldığında aradaki farklar yalnızca faydalı model ile korunabilir olmayan unsurlar ise istem yeni değildir.
c) İstem ile bilinen teknikteki doküman karşılaştırıldığında aradaki farklar hem faydalı modele konu olabilecek unsurları hem korunamayacak unsurları içeriyorsa, faydalı model ile korunabilir olmayan unsurlar dikkate alınmadan yenilik değerlendirmesi yapılır. Arada fark kalmıyor ise istem yeni değildir. Fark var ise istem yenidir. Bu durumda faydalı modelle korunamayan unsurlar istemden çıkarılmaz.
4) Tarifnamede çeşitli kimyasallardan ya da yöntemlerden bahsedilmesi başvurunun faydalı model kapsamı dışına çıkmasına tek başına bir neden olmaz. Ancak salt faydalı model ile korunabilir olmayan unsurlar istemlerdeki geliştirmeyi oluşturuyorsa buluş faydalı model olarak değerlendirilemeyecektir. Bununla birlikte istemlerde belirtilmeksizin tarifnamede çeşitli kimyasallardan ya da yöntemlerden bahsedilmesi durumunda sonradan istemlere bu özelliklerin eklenmesine izin verilmeyebilir. Tarifnamede bahsedilen kimyasalların ya da yöntemlerin istemlerin yorumlanmasında buluşun özü bunlarmış gibi gösterilmesine izin verilmez. Buluş başlığında da yöntem vb. ifadeler kullanılmamalıdır.
5) Yöntem istemi şeklinde yazılmış bir istemin faydalı modele uygun olması amacıyla bir aparat/ürün istemine dönüştürülebilmesi için yeni istemde ortaya konan aparatın/ürünün tarifnamede desteği bulunması ve bu değişikliğin kapsam aşımına yol açmaması gerekir.
Şekil 7: Faydalı model değerlendirme şeması
Faydalı Model Örnek İstem Değerlendirmesi
“İstem 1. Bir etil alkol termometresi olup özelliği; içinde alkolün depolandığı ve bir cam borunun bir ucunun ısıtılması, sıkıştırılması, kapatılması ve cam üfleme tekniğiyle şişirilmesi sonucu elde edilen bir şişkin kısım ve bahsedilen şişkin kısımdan uzanan cam boruyu destekleyen ve hem Fahrenheit hem de Celcius ölçeği olan bir cam tüp içermesidir.”
İstem 1’de ölçeğin türü (Fahrenheit ve/veya Celcius) bilginin sunumu ile ilgili olması bakımından teknik bir unsur olmadığı için bu özellik yenilik değerlendirmesinde dikkate alınmaz.
İstemde faydalı model ile korunabilir unsurlar bulunduğu için rapor düzenlenebilecektir. Tekniğin bilinen durumunda D1 ve D2 dokümanlarının bulunduğunu varsayalım ve istemi bu dokümanlarla ayrı ayrı karşılaştıralım.
D1: Bir etil alkol termometresi olup özelliği; içinde alkolün depolandığı kapalı bir cam hazne içermesidir.
İstem 1 ile D1 karşılaştırıldığında termometrenin faydalı model ile korunabilir yapısal özelliklerinde farklar olduğu görülmektedir. Bu nedenle yenilik değerlendirmesi yapılır. İstem 1’in D1’den farkı cam haznenin şişkin kısım içermesidir. Şişkin kısmın üretim tekniği (cam borunun bir ucunun ısıtılması, sıkıştırılması, kapatılması ve cam üfleme tekniğiyle şişirilmesi) fark olarak dikkate alınmaz. Sonuç olarak yalnızca “şişkin kısmın bulunması” unsuru sayesinde istem yeni olarak kabul edilir. Ancak istemde bulunan ve faydalı modelle korunamayan unsurlar istemden çıkarılmaz ve istem 1 olduğu gibi yeni kabul edilir.
D2: Bir cıva termometresi olup özelliği; içinde cıvanın depolandığı bir şişkin kısım ve bahsedilen şişkin kısımdan uzanan bir boru kısmı ve cam boruyu destekleyen ve bir ölçeği olan bir cam tüp içermesidir.
İstem 1 ile D2 karşılaştırıldığında aradaki farkların yalnızca termometrede kullanılan kimyasalla (cıva yerine etil alkol) ve şişkin kısmın üretim tekniği (cam borunun bir ucunun ısıtılması, sıkıştırılması, kapatılması ve cam üfleme tekniğiyle şişirilmesi) ile ilgili olduğu ve bunların da faydalı model ile korunabilir buluş konusuna girmediği görülmektedir. Bu farklılıklar dikkate alınmadan yenilik değerlendirmesi yapılır ve istemin D2 karşısında yeni olmadığı kabul edilir.
[2] 2018-2021 arası yapılan başvurulardan faydalı model sayının patent sayısına oranı en yüksek olan iller tespit edilmiştir. Toplam başvuru sayısı 100’ün altında olan iller hesaba katılmamıştır.
[3] 2018-2021 arası yapılan faydalı model başvuru sayıları dikkate alınmıştır.
[9] The Paris Convention For The Protection Of Industrial Property, A Commentary, Sam Ricketson, Oxford University Press, 2015, 7.21.
[10] Şuradaki kriterler üzerinden oluşturulmuştur: The Protection of Utility Models in the Single Market – Green Paper. COM (95) 370 final, 19 July 1995, s.7-8.
[11] Yunan Patent Yasası m.19: The utility model certificate shall be granted for each novel and industrially applicable three-dimensional object with definite shape and form, such as a tool, an instrument, a device, an apparatus or even parts thereof, proposed as novel and industrially applicable and capable of giving a solution to a technical problem.
[12] AB VE TÜRK HUKUKUNDA FAYDALI MODELLERİN KORUNMASI (I), Cahit Suluk, FMR Dergisi, 2002, Cilt 2: Sayı:1, s.80, Dipnot 105, Suthersanen’den naklen.
[16] AB VE TÜRK HUKUKUNDA FAYDALI MODELLERİN KORUNMASI (I), Cahit Suluk, FMR Dergisi, 2002, Cilt 2: Sayı:1, s.63, Dipnot 44; KRASSER, Rudolf: “Developments in Utility Model Law”, IIC, C.26, No:6/1995, s.951
[17] Fikri Mülkiyet Hukuku, Ünal Tekinalp, 4. Bası, s.667.
[18] Gewerblicher Rechtsschutz und Urheberrecht, Jürgen Ensthaler, 2009, s.193.
[19] Alman Faydalı Model Kanunu (Gebrauchsmustergesetz), 1986, m.1(1): “Faydalı modeller, yeni bir tasarım, düzenleme, cihaz veya devreye sahip olan, buluş basamağına dayanan ve ticari olarak uygulanabilir olan iş ekipmanlarını, malları veya bunların parçalarını korur. Faydalı modelin amacı, birbirine ait birkaç bileşenden de oluşabilir.”
Orijinal metin: “Als Gebrauchsmuster werden Arbeitsgerätschaften, Gebrauchsgegenstände oder Teile davon geschützt, die eine neue Gestaltung, Anordnung, Vorrichtung oder Schaltung aufweisen, auf einem erfinderischen Schritt beruhen und gewerblich anwendbar sind. Der Gegenstand des Gebrauchsmusters kann auch aus mehreren zusammengehörigen Bestandteilen bestehen.”
• Keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemler.
• Zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemler.
• Bilgisayar programları.
• Estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri ile bilim eserleri.
• Bilginin sunumu.
• Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olan buluşlar.
• Mikrobiyolojik işlemler veya bu işlemler sonucu elde edilen ürünler hariç olmak üzere, bitki çeşitleri veya hayvan ırkları ile bitki veya hayvan üretimine yönelik esas olarak biyolojik işlemler.
• İnsan veya hayvan vücuduna uygulanacak teşhis yöntemleri ile cerrahi yöntemler dâhil tüm tedavi yöntemleri.
• Oluşumunun ve gelişiminin çeşitli aşamalarında insan bedeni ve bir gen dizisi veya kısmi gen dizisi de dâhil olmak üzere insan bedeninin öğelerinden birinin sadece keşfi.
• İnsan klonlama işlemleri, insan eşey hattının genetik kimliğini değiştirme işlemleri, insan embriyosunun sınai ya da ticari amaçlarla kullanılması, insan ya da hayvanlara önemli bir tıbbi fayda sağlamaksızın hayvanlara acı çektirebilecek genetik kimlik değiştirme işlemleri ve bu işlemler sonucu elde edilen hayvanlar.
[29] Fikri Mülkiyet Hukuku, Ünal Tekinalp, 4. Bası, s.669; Almanya’dan esinlenildiğine dair görüşler de vardır.
[30] Law 11/1986, of March 20, 1986, on Patents, m.143.
[32] İspanya Patent Kanunu 1986, m.143(1)(2); İspanya Patent Kanunu 2018, m.137(1)(2); Almanya Faydalı Model Kanunu 1891, m.1(1); Almanya Faydalı Model Kanunu 2017, m.1(1), m.2(3).
[33] Fikri Mülkiyet Hukuku, Ünal Tekinalp, 4. Bası, s.673.
[34] Tasarım ve buluş brövesi yönlerinden bkz. Greffe/Greffe, p. 20.
[36] Morvan Danièle/Gérardin Françoise/Lanz-Dehais Annick/Vienne Brigitte/Lucot-Sarir Aliette, Dictionnaire de la Langue Française, Le Robert Pour Tous, Paris, 1995, s. 732, 733. Aynı yönde bkz. Kuzu, Faydalı Modeller ve Korunması, s. 8.
[37] FAYDALI MODELİN KORUNMASI VE FAYDALI MODELİN KORUNMASINA UYGULANACAK HUKUK, Özlem TÜZÜNER, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Hukuk Anabilim Dalı, Doktora Tezi, Nisan 2011, s.79.
[38] BULUŞUN FAYDALI MODEL BELGESİ İLE KORUNMASI, Erdal BAŞ, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Doktora Tezi, İstanbul, 2013, s.37.
[39] AB VE TÜRK HUKUKUNDA FAYDALI MODELLERİN KORUNMASI (I), Cahit Suluk, FMR Dergisi, 2002, Cilt 2: Sayı:1, s.79-80.
[40] Türk Hukukunda Patent Verilebilirlik Şartları, Özgür Öztürk, 2008, s.40-41.
[41] Jun Nakajima, Revisions to theJapanese Utility Model Law, PATENT WoRLD 16, 17-18 (May 1994)
[42] The Concept of Small Patent in European Legal Systems and Equivalent Protection under United States Law, Kelsey Martin Mott, Virginia Law Review, Vol. 49, No. 2 (Mar., 1963), s. 240.
[43] The Protection of Utility Models in the Single Market – Green Paper. COM (95) 370 final, 19 July 1995, s.63.
[44] The Protection of Utility Models in the Single Market – Green Paper. COM (95) 370 final, 19 July 1995, s.64.
[45] The Protection of Utility Models in the Single Market – Green Paper. COM (95) 370 final, 19 July 1995, s.65.
[46] The Protection of Utility Models in the Single Market – Green Paper. COM (95) 370 final, 19 July 1995, s.66.
[47] The Protection of Utility Models in the Single Market – Green Paper. COM (95) 370 final, 19 July 1995, s.55.
[48] Second Tier Patent Protection, Mark D. Janis, Harvard International Law Journal, Vol. 40, 1999, s.162, Dipnot 63.
[49] Utility Model Protection in Pakistan An Option for Incentivising Incremental Innovation, Dr. Henning Grosse Ruse–Khan, Max Planck Institute for Intellectual Property and Competition Law, 2015, s.80.
[50] Utility Model Protection in Pakistan An Option for Incentivising Incremental Innovation, Dr. Henning Grosse Ruse–Khan, Max Planck Institute for Intellectual Property and Competition Law, 2015, s.82.
[52] REPORT on the Green Paper presented by the Commission on the protection of utility models in the single market, (COM(95)0370 – C4-0353/95), Committee on Legal Affairs and Citizens’ Rights, Rapporteur: Mr Julio Añoveros Trías de Bes, 26 June 1996, https://www.europarl.europa.eu/doceo/document/A-4-1996-0216_EN.html, s.9, 12.
[53] Kaynak: Nisan 2022’de TÜRKPATENT veritabanından elde edilen veriler
[59] Guidelines for Examination of China, 2010, Part I, Chapter 2, Section 6.1.
[60] BULUŞUN FAYDALI MODEL BELGESİ İLE KORUNMASI, Erdal BAŞ, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Doktora Tezi, İstanbul, 2013, s.50.
[61] The Protection of Utility Models in the Single Market – Green Paper. COM (95) 370 final, 19 July 1995, s.66-67.
[62] Guidelines for Examination of China, 2010, Part I, Chapter 2, Section 6.2.2.
[63] Guidelines for Examination of China, 2010, Part I, Chapter 2, Section 6.1.
[64] Guidelines for Examination of China, 2010, Part I, Chapter 2, Section 6.1.
[71] Guidelines for Examination of China, 2010, Part I, Chapter 2, Section 6.2.1.
[72] Aynı yönde: Üç boyutluluk kriterini sağlamayan bir buluşun kabul edilebilir bir dış forma sahip bir başka unsura dahil edilmesiyle söz konusu buluş için dolaylı faydalı model koruması sağlanabilir. Bkz. The Concept of Small Patent in European Legal Systems and Equivalent Protection under United States Law, Kelsey Martin Mott, Virginia Law Review, Vol. 49, No. 2 (Mar., 1963), s. 239, şuradan naklen: “Crotti, The German Gebrauchsmuster, 39 J. Pat. Off. Soc’y 566,569 (1957)”
[73] Guidelines for Examination of China, 2010, Part I, Chapter 2, Section 6.2.2.
[74] chemical and food products; pharmaceutical and food products; product patents in food, medicines, chemicals; medicinal, chemical and food products.
[94] EPO’da faydalı model koruması olmadığı için faydalı modelle korunamayan yöntemlerin tarifnameden çıkarılmasıyla ilgili bir hüküm yoktur. Ancak EPC m.53(c) kapsamına giren patentlenemeyecek konuların tarifnameden çıkarılması ya da patentlenebilirlik istisnaları kapsamına girmeyecek şekilde yeniden yazılması istenmektedir. Bkz. EPO Guidelines for Examination, Part F – Chapter IV – 4.3 Inconsistencies, https://www.epo.org/law-practice/legal-texts/html/guidelines/e/f_iv_4_3.htm
UYARI: Bu yazıdaki değerlendirmeler yazarın kişisel görüşlerini yansıtır ve hiçbir şekilde TÜRKPATENT’in resmi görüşünü ya da uzmanlarının başvurularla ilgili değerlendirmelerini temsil etmez. Yazı yalnızca bilgi amaçlı olup yasal tavsiye niteliği taşımaz. Bu yazının içeriğinin bir sonucu olarak herhangi bir işlem yapmadan veya herhangi bir işlemden kaçınmadan önce profesyonel hukuki tavsiye alınmalıdır.Yazarın verilen bir örnek üzerindeki değerlendirmesi yalnızca o örneğin spesifik koşullarına bağlıdır. Bir başka durum için yazarın alacağı kararlarda bağlayıcılığı yoktur.
Yazının bu ikinci bölümünde bir patent başvurusunun tarifname takımıyla ilgili hangi tür hataların düzeltilebileceği (ya da düzeltilemeyeceği) ve ne gibi değişiklikler yapılabileceği TÜRKPATENT’ten verilen örnekler üzerinden gösterilmeye çalışılacaktır. EPO’dan örneklerin verildiği birinci bölüme buradan ulaşabilirsiniz. Patent başvurusunda tarifname takımı dışında yapılan hata düzeltme, eksik evrak tamamlama ve telafi işlemleri ile ilgili bkz: https://iprgezgini.org/2022/02/08/patent-basvurusunda-hata-duzeltme-eksik-evrak-tamamlama-ve-telafi-islemleri/
2. TÜRKPATENT Örnekleri
Örnek 2.1
2019/18994 nolu PCT ulusal aşamadan ülkemize giren başvurunun tercümesinde sehven yazım hatası yapılmıştır. Tarifnamede geçen rüçhan numarası “201711386165.7” yerine “01711386165.7” olarak yazılmıştır. Böyle bir durumda eğer orijinal yabancı dildeki evraktan hata anlaşılabiliyorsa düzeltme kabul edilebilir. Bu tür bir hata genellikle orijinal başvuruyla karşılaştırma imkânı olmayan durumlarda da kolaylıkla teyit edilebilecek türdendir. Zira bir dosya numarasının yılı temsil etmesi açısından “017” değil de “2017” ile başlaması daha olasıdır. Kaldı ki dosya numarası araştırıldığında “017” ile başlayan dosya bulunamıyorsa ya da böyle bir dosya varsa bile tamamen farklı alanda başka bir dosya çıkıyorsa ve “2017” ile başlayan dosyanın içeriği belirtilen açıklamalarla uyumluysa düzeltme yapılabilir. Ancak çeviride yapılan hata buluşun içeriğine (esasına) yönelik olursa değerlendirme daha sıkı kriterlerle yapılır.
Yanlışlıkla tekrar yazılmış aynı ifadeler hata düzeltme talebiyle çıkarılabilir. Kapsam aşımına yol açacak yeni bir anlam kazandırmayan ya da muğlaklığa neden olmayacak gramer hataları da düzeltilebilir. Örneğin “…bekleme konumuna geçmesinin, cihaz içindeki güç ünitesi…” ifadesi yerine “…bekleme konumuna geçmesini sağlayan cihaz içindeki güç ünitesi…” olarak değiştirilmesi söz konusu güç ünitesinin bekleme konumuna geçirme özelliği başvurunun orijinal halinden çıkarılıyorsa kabul edilecektir.
Türkçe tarifname verilirken sınırlı sayıda bazı ifadelerin yanlışlıkla çevrilmemiş olması söz konusu olabilir. Böyle bir durumda hata düzeltme talebi yapılabilir. Ancak bu hata sunulan evrakın küçük bir kısmını kapsamalıdır.
Örnek 2.2
Akrep sokmasına karşı panzehir etkili tek içimlik oral aşı ile ilgili 2018/18645 nolu başvuruda başvuru sahibi tarifname ve istemlere rezene ekstraktı unsurunu eklemek istemiştir. Ancak orijinal tarifname takımında rezene ekstraktı veya onunla eş anlamlı herhangi bir ifade/yapılanma bulunmadığı için kapsam aşımına neden olacak bu değişiklik kabul edilmemiştir.
Bu örneği biraz değiştirelim. Orijinal tarifnamede aşının birinci yapılanmasının fındık içi tozu, tarçın ekstraktı ve zencefil ekstraktından oluştuğu, ikinci yapılanmasının zencefil ekstraktı, kakao yağı ve rezene ekstraktından oluştuğundan bahsedilsin. Böyle bir durumda başvuru sahibi birinci yapılanmaya rezene ekstratını eklemek isterse fındık içi tozu, tarçın ekstraktı ve zencefil ekstraktı ve rezene ekstratından oluşan bu yeni yapılanma orijinal tarifnamede bulunmadığı için kabul edilmeyecektir. Görüldüğü üzere rezene ekstraktının orijinal tarifnamede bulunuyor olması, onun bir başka yapılanmaya eklenebileceği anlamına gelmemektedir. Ayrıca bkz. “Patent İstemlerinin Değerlendirilmesi – Bölüm I” – Örnek 2: https://iprgezgini.org/2021/04/19/patent-istemlerinin-degerlendirilmesi-bolum-i/
Örnek 2.3
2017/18499 nolu başvuruda başvuru sahibi tarifname takımında “indüksiyon bobini” olarak geçen ibarenin, “ısıtma bobini” olarak değiştirilmesini talep etmiştir. Kurum değişiklik yapılmış sayfaların sunulmadığı gerekçesiyle talebi usulen reddetmiş, ancak esasa yönelik bir yorumda bulunmamıştır. Buluş alüminyum ekstrüzyon presleri için kalıp ısıtma ve kalıp yükleme işlemlerinin yapılmasını sağlayan bir düzenek ile ilgilidir. Buluş, prese yüklenmeden önce ısı kaybını önlemek için aralıklarla çalıştırılan indüksiyon bobini (18) içermektedir. Ancak tarifname takımının hiçbir yerinde “ısıtma bobini” ifadesi kullanılmamıştır. Kalıpların bir indüksiyon bobini (18) yardımıyla ısıtılması veya sıcak tutulmasının sağlandığından bahsedilmektedir. (bkz. Tarifname sayfa 4, satır 24-29) Buna göre indüksiyon bobininin ısıtma amacıyla kullanıldığı bellidir. Ancak değişikliğin kabul edilebilmesi için teknikte uzman kişiye “indüksiyon bobini” ve “ısıtma bobini” terimleri aynı şeyi ifade etmelidir. Her ne kadar piyasada “indüksiyon bobini” yerine “ısıtma bobini” kullanılan örnekler bulunsa da ısıtma bobininin (heating coil) rezistansları da kapsayacak şekilde geniş değerlendirilmesi mümkündür. Bu nedenle kapsam aşımına sebebiyet verebilecek söz konusu değişiklik kabul edilebilir değildir.
Örnek 2.4
2018/01305 nolu faydalı model başvurusunda araştırma öncesi yapılan değişiklikler kapsam aşımına yol açtığı gerekçesiyle kabul edilmemiştir. Araştırma raporu ve itirazların değerlendirilmesinin ardından başvuru reddedilmiştir. Başvuru sahibi 6769 SMK m.100 kapsamında YİDD’ye itirazda bulunmuştur. Söz konusu değişiklik tarifnamenin ilk sayfasına eklenen “Reçine tipi yapıştırıcılar ve bu yapıştırıcıların çözülmesini sağlayan reçine çözücü sıvılar teknikte bilinmektedir.” cümlesidir. Ancak bu cümle Kurul tarafından buluşa ek bir unsur getirmeyen, yalnızca tekniğin bilinen durumuna katkı sunmak amacıyla eklenmiş bir ifade olarak değerlendirilmiştir. YİDD Kurulu başvuru sahibinin yaptığı bu değişikliğin kapsam aşımına yol açmadığını bildirmiştir.
Örnek 2.5
2018/11476 nolu başvuruda ise “240 mg/200 ml” olan şakayık bitki ekstraktı miktarı “480 mg/200 ml” olarak değiştirilmek istenmiş ve içeriğe Gliserol E 422 (kıvam arttırıcı) eklenmiştir. Ancak söz konusu unsurlar orijinal başvuruda bulunmadığı için kapsam aşımına yol açacağından kabul edilmemiş, araştırma raporu orijinal başvuruya göre düzenlenmiştir. Burada bir husustan bahsetmeden geçmeyelim. Başvurunun orijinal özetinde Gliserol E 422 (kıvam arttırıcı)’nın yardımcı madde olarak kullanıldığı görülmektedir. Ancak özet kısmı yalnızca teknik bilgi verme amacını taşır ve koruma kapsamını etkilemez.[1] Bu nedenle özet kısmından alınan bir bilginin tarifnameye aktarılması mümkün değildir. Ancak örneğin istemlerden ya da resimlerden tarifnameye bilgi aktarılması mümkündür.[2] (Yine de farklı yapılanmalarda bulunan unsurların bir araya getirilmesinin kapsam aşımına yol açabileceği unutulmamalıdır. Bkz. Örnek 2.2 ikinci paragraf)
Örnek 2.6
2017/12101 nolu başvuruda başvuru sahibinin tarifnamede değişiklik talebinde bulunduğu görülmektedir. Yapılan değişikliğin bazı eksik referans numaralarının tamamlanması ve bazı yerlerde yapılan tanımlamaların netleştirilmesi olduğu görülmektedir. Örneğin:
“Pim, bu deliklerden merkeze yakın olana girmektedir. Dış kısımda yer alan deliğe ise pozisyonlama piminin (6) uç kısmı girmektedir.”
ifadesi
“Pozisyon pimi (6), bahsedilen dayama parçasında bulunan deliklerden merkeze yakın olana girmektedir. Dış kısımda yer alan deliğe ise pozisyonlama piminin (6) uç kısmı girmektedir.”
olarak değiştirilmiştir. Başvurunun orijinal şekil 1’i de söz konusu değişikliği desteklemektedir. Orijinal ifadedeki “pim” başvuruda (1) referansla gösterilen bir başka parçayı ifade ettiği için söz konusu değişikliğin yapılması buluşun anlaşılırlığı açısından önem arz etmektedir. Yine “bu deliklerden” ifadesinin “bahsedilen dayama parçasında bulunan deliklerden” olarak değiştirilmesi de şekil 1’den destek bulmaktadır. Bu nedenlerle söz konusu değişikliğin yapılması kapsam aşımına yol açmadığı için talep kabul edilmiştir.
Şekil 5: 2017/12101 nolu başvuruya ait şekil 1
Bir başvuruya tamamen yeni resimler eklemek SMK m.103(1) kapsamında normalde pek olası değildir, çünkü çoğu durumda yeni bir resim sadece tarifnameden açık bir şekilde türetilemeyecektir. Bu nedenle, resimlerde yapılan değişikliklerin kapsam aşımına yol açıp açmadığı iyi irdelenmelidir.[3]
Başvuru yapıldıktan sonra resim eklenmek isteniyorsa söz konusu resimler incelendiğinde orijinal başvuruda yapılan açıklamaları aşan bir unsurun/yapılanmanın bulunmaması gerekir. Eğer resimlerde tarifnamede anlatılandan daha genel ve kapsayıcı bir resim varsa ya da tarifnamede anlatılmayan bir unsur/yapılanma resimde bulunuyorsa kapsam aşımı söz konusu olacaktır. Bu tür bir durumda başvuru sahibi eklenen resmin neden kapsam aşımına yol açmadığına dair ağır bir ispat yükü taşır.
Örnek 2.7
2019/12952 nolu başvuru buhar kazanıyla ilgilidir. Başvuru sahibi başvurudan bir hafta sonra resimlerde düzeltme talebinde bulunmuştur. Ancak yeni resimde eklenen detaylar önceki resimde bulunmadığı gibi tarifnameden de çıkarılamamaktadır.
Şekil 6: 2019/12952 nolu başvuruya ait orijinal şekil 1 (solda) ve ilk değişiklik talebine ait şekil 1 (ortada) ve ikinci değişiklik talebine ait şekil 1 (sağda)
Bu ilk değişiklik talebine ait şeklin (şekil 6, ortadaki görsel) orijinal şekle yandan bakılarak oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Ancak ölçeklendirme yapıldığı ve orijinal resimde olmayan bazı unsurların eklendiği görülmektedir. Ayrıca referans numaraları da eksiktir.[4] Söz konusu değişiklik talebi kabul edilmemiştir. Süreç devam ederken başvuru sahibi resimlerde bir kez daha değişiklik talebinde bulunmuştur. Bu ikinci değişiklik talebine ait şekilde (şekil 6, sağdaki görsel) ölçeklendirmenin kaldırıldığı ve referans numaralarının eklendiği görülmektedir. Ancak bu son resimde orijinal tarifname takımında bulunmayan “Su tahliye çıkışı (13)” ve “Brülör yanma sistemi (14)” unsurlarının bulunduğu görülmektedir. Yine tarifnameye de söz konusu iki unsurun yanı sıra “Helezon alev duman boruları” unsurunun eklendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenlerden ötürü söz konusu değişiklik talebi kabul edilmemiştir.
Örnek 2.8
2018/14655 ve 2018/11795 nolu başvurularda ise mevcut resimlere yeni resim olarak fotoğraf ekleme talebinde bulunulmuştur. Ancak söz konusu talepler kabul edilmemiştir. Zira zorunlu haller dışında resimlerde fotoğraf kullanılamaz.[5] Şekli eksiklik incelemesinin tamamlanmasından sonra, şekli şartları sağlamayan değişiklik talepleri dikkate alınmaz ve bu durum başvuru sahibine bildirilir.[6]
Örnek 2.9
2017/21168 nolu başvuruda başvuru sahibinin resimlerdeki hata düzeltme talebi yeni gönderilen resimlerin net olmaması (daha kötü kalitede olması) nedeniyle kabul edilmemiştir.
Örnek 2.10
2019/03839 nolu faydalı model başvurusu yapıldıktan dört gün sonra hata düzeltme talebi ile mevcut resimlere ek iki adet resim eklenmek istenmiştir. Bu kapsamda eklenen şekil 5 ve şekil 6’nın yanı sıra tarifnamede şekillerin isimlerinin belirtildiği 2 numaralı tarifname sayfasına da aşağıdaki metin eklenmiştir:
“Şekil 5- Buluş konusunun kesecik (sachet) ile korunmuş formunun genel görünümüdür.
Şekil 6- Buluş konusunun kesecik (sachet) ile korunmuş formunun üst görünümüdür.”
Şekil 7: 2019/03839 nolu başvuruya ait orijinal Şekil 1-4Şekil 8: 2019/03839 nolu başvuruya sonradan eklenen şekil 5-6
Söz konusu Şekil 5 ve 6’daki kesecik (sachet) yapılanmasının gerek diğer şekillerde gerekse tarifnamede desteği bulunması sebebiyle kapsam aşımına yol açmadığı değerlendirilmiş ve değişiklik kabul edilmiştir.
Örnek 2.11
Dosya uzmanları başvuruların şekli inceleme aşamasında tespit ettikleri minör eksiklikleri süreci uzatmamak adına bazen şekli eksiklik bildirimi kapsamında değerlendirmeyip şekli eksiklik yoktur yazısının sonunda not olarak düzeltilmesini tavsiye ederler. Örneğin 2018/01951 ve 2018/16517 nolu dosyalardaki referans numarası hataları için şekli eksiklik bildirilmemiş, eksiklik gönderilen yazının altında not olarak belirtilmiştir. Ardından başvuru sahipleri hata düzeltme talebi olarak düzeltilmiş evrakı göndermiştir. Yanlış referans numarası kullanımının düzeltilmesi sırasında düzeltmenin de bariz olması gerekecektir. Örneğin 2018/16517 nolu başvurunun bazı yerlerinde hem uygulama (3) hem de sunucu (3) aynı referans numarasıyla gösterilmiştir. Ancak gerek referans numaraları listesinden gerekse tarifnamenin diğer sayfalarından sunucunun (3), uygulamanın ise (4) ile gösterildiği açık bir şekilde anlaşıldığı için düzeltme kabul edilebilirdir. Ancak anılan başvuruda yapılan düzeltme sırasında düzeltme yapılan sayfaların kendisinden önce ve/veya sonra gelen sayfalar ile devamlılık sağlamadığı tespit edildiğinden ilk düzeltme talebi reddedilmiş, düzgün sayfaların gönderildiği ikinci düzeltme kabul edilmiştir. Bu bakımdan yapılan herhangi bir düzeltme sonrası yalnızca düzeltilen sayfa gönderiliyorsa, değişen sayfanın önceki ve sonraki sayfalarla olan devamlılığı sağlanmış olmalıdır.
Örnek 2.12
2019/02697 nolu faydalı model başvurusunun şekli eksiklik yoktur yazısının sonunda not olarak şekil 5’e dair açıklamanın tarifnameye eklenmesi istenmiştir. Başvuru sahibi hata düzeltme talebi olarak ilgili tarifname sayfasına şu satırı eklemiştir:
“Şekil 5. Tam sızdırmaz otomatik kapı tekerlek detay görüntüsü”
Orijinal tarifname ve resimler dikkate alındığında söz konusu eklemenin kapsam aşımına neden olmadığı görüldüğünden söz konusu değişiklik kabul edilmiştir.
Örnek 2.13
2020/01602 nolu başvuruda şekli eksiklik giderilirken tarifname takımının yeni baştan oluşturulduğu görülmüş ve kapsam aşımı nedeniyle değişiklikler kabul edilmemiştir. Yarım sayfadan daha kısa olan orijinal tarifname değişiklik sonrası 3.5 sayfaya çıkmıştır. Elbette ki sayfa sayısının artması tek başına kapsam aşımı olduğunu göstermeye yeterli değildir, ancak bu çapta bir değişikliğin içerik itibariyle kapsam aşımına yol açma ihtimalinin yüksek olacağı unutulmamalıdır. Uzmanların kapsam aşımıyla ilgili bilgilendirmede kapsam aşımına neden olan unsurların ne olduğunu belirtmesi başvuru sahibi açısından da yararlı olacaktır. Bu örnekte roket motor borusunun üretim yönteminin daha önce anlatılmayan detayları yeni tarifname sayfa 3’te ve yeni resimlerde görülmektedir. Ayrıca “istenilen çap ve boyda uygun metalden üretilmiş bir boru” ifadesinin “dikişsiz çelik boru (2)” olarak, “uygun çap ve ölçülerde üretilmiş metal kapak” ifadesinin ise “motor borusu kapağı (1)” olarak değiştiği görülmektedir. Yapılan değişiklikler kabul edilmemiş ve başvurunun araştırması orijinal tarifnameye göre yapılmış, ancak tarifname yetersizliği nedeniyle araştırma raporu düzenlenememiştir.
Örnek 2.14
2019/22888 nolu başvurunun tarifnamesi üç satırdan oluşmakta ve buluşla ilgili çok az bilgi vermektedir. Dört adet istemin her biri ise bir işlem adımı olarak yazılmıştır. Şekil olarak da bir adet fotoğraf sunulmuştur. Başvuruya şekli eksiklik bildirimi yapılmış ve buna cevaben 3.5 sayfalık tarifname, 6 adet istem ve 3 adet şekil gönderilmiştir. Şekli incelemeyi yapan uzman şekli eksikliğin giderildiğine dair yazı yazmış, ardından da başvuru sahibi araştırma talebinde bulunmuştur. Ancak araştırma uzmanı kapsam aşımı tespit etmiş ve iki ay içinde değişiklik yapması için başvuru sahibine süre vermiştir. Süresi içinde değişiklik yapılmaması sebebiyle araştırma için orijinal tarifname takımı dikkate alınmış ve tarifname yetersizliği nedeniyle rapor düzenlenememiştir. Bu örnekte görüldüğü üzere, yapılan değişiklikle şekli eksikliğin giderilmesi söz konusu olsa bile bu, yapılan değişikliğin onaylandığı anlamına gelmemektedir. Zira şekli inceleme adı üstünde yalnızca başvurunun dosya uzmanı tarafından şeklen incelenmesini içerir. Kapsam aşımı olup olmadığının değerlendirilmesi ise araştırma uzmanı tarafından yapılır.
Örnek 2.15
2021/004506 nolu faydalı model başvurusundan dokuz gün sonra yeni tarifname ve istemler sunulmuştur. Tarifname 6. sayfaya şu kısımların eklendiği görülmektedir (paragraf numaraları yazar tarafından eklenmiştir):
[1] “Buluş konusu diskte (2) yer alan kanallar (2.1), diskin (2) hacim kazanarak zımparanın (3) daha iyi sıkıştırılmasını sağlamaktadır. Böylece disk (2) üzerine sıkı geçme yöntemiyle takılan zımparanın (3) daha stabil ve daha sağlam olması sağlanmaktadır. Ayrıca disk (2), özellikle kış aylarında soğuktan büzüşme eğiliminde olmasına rağmen kanallar (2.1) sayesinde zımparayı (3) sıkıca tutmaktadır. Böylece, olası büzüşmeler ile zımparanın (3) diskten ayrılmasının önüne geçilmektedir.
[2] Günümüzde belirli standart ölçülerde diskler (2) kullanılmaktadır. Kanallardan (2.1) dolayı normale göre daha fazla sıkışan disk (2), zımpara (3) takıldığında standart ölçüde olmaktadır. Örneğin; 30 santimetre çapında kullanılacak bir disk (2), 31-32 santimetre olarak üretilmektedir. Kanallar (2.1) açıldıktan sonra baskı ile sıkıştırılarak zımpara (3) yerleştirildiğinde 30 santimetre çapına gelmektedir.”
…..
[3] “Buluş, kesici aletleri bilemede kullanılan elektrikli motorlarda zımparanın takıldığı disk olup; kauçuk gövdeden müteşekkil olması ve soğuk havalarda olabilecek büzüşmeden kaynaklanacak problemlerin bertaraf edilmesi ve zımparanın (3) disk (2) üzerinde daha sıkı tutunmasını sağlamak üzere en az bir kanal (2.1) içermektedir.”
Yukarıda verilen [3] nolu paragraf aynı zamanda yeni istem 2 olarak istemlere eklenmiştir.
Yeni eklenen istem 2 ile orijinal istem 1 arasındaki farkın diskin gövdesinin elastomer değil de kauçuk olmasıdır. Orijinal tarifname sayfa 4, satır 6-14’te disk gövdesinin elastomer olduğundan bahsedilmektedir. Alternatif uygulama olarak ise EVA ve kauçuk gövde de verilmiştir. Bu bakımdan yeni eklenen istem 2’nin ve paragraf [3]’ün kapsam aşımına yol açmadığı görülmektedir.
Yeni eklenen [2] nolu paragrafta geçen diskin 30 cm çapında olduğu bilgisi orijinal tarifnamede bulunmaktadır. (bkz. sayfa 5) Ancak “31-32 santimetre olarak üretildiği ve kanallar (2.1) açıldıktan sonra baskı ile sıkıştırılarak zımpara (3) yerleştirildiğinde 30 santimetre çapına geldiği” bilgisi orijinal tarifnamede bulunmamaktadır. Burada bu bilginin teknikte uzman kişinin başvuru tarihindeki genel bilgisini ve orijinal başvurunun içeriğini dikkate alarak doğrudan çıkaracağı bir bilgi olup olmadığı değerlendirilir. Eğer başvuru tarihinde kesici aletleri bilemede kullanılan elektrikli motorlarda zımparanın takıldığı diskin istenen çaptan 1-2 cm daha geniş olacak şekilde seçildiği yaygın olarak bilinen bir bilgiyse söz konusu ekleme kapsam aşımına yol açmayacaktır. Aksi takdirde kapsam aşımı söz konusudur.
Yeni eklenen [1] nolu paragrafta geçen ve kanalların sağladığı faydaları belirten kısımlar ise genel olarak kapsam aşımına yol açacak nitelikte değildir. Aynı paragrafta zımparanın (3) disk (2) üzerine sıkı geçme yöntemiyle takıldığı ifade edilmiştir. Ancak bu bilgi orijinal başvuruda bulunmadığı için kapsam aşımı olarak değerlendirilmiş ve talep kabul edilmemiştir.
Burada bir hususu belirtelim. Bahse konu başvurunun rüçhanı bulunmaktadır. Ancak rüçhanda bulunan bir bilgi yeni başvuru yapıldıktan sonra rüçhandan yeni başvuruya eklenememektedir. Zira SMK m.103(1)’e göre yapılacak değişiklik, “başvurunun ilk hâli”nin kapsamını aşmamalıdır. Rüçhan dokümanı başvurunun ilk haline dahil değildir.[7]
Örnek 2.16
2019/22670 nolu başvuruda şekli eksiklik giderme işlemi sırasında yapılan değişiklikler kapsam aşımı olarak değerlendirilmiş ve kabul edilmemiştir. Tarifnameye eklenen “diş macunu içeriğinde ozon yağının ağırlıkça %1.5-2.5, karboksipolimetilen ağırlıkça % 0.5-1.5, doğal kaynaklı bifazik (hidroksiapatit+trikalsiyum fosfat) ağırlıkça % 0.5-3.0 olması” özelliğinin orijinal başvuruda bulunmadığı görülmektedir. Orijinal tarifnamede “ozon yağı ve doğal kaynaklı bifazik (hidroksiapatit+trikalsiyum fosfat) biyoseramik takviyeli diş macunu”ndan genel olarak bahsedilmekte, spesifik değerler bulunmamaktadır. Bu bakımdan yapılan değişikliğin kapsam aşımına yol açtığı görülmektedir. Bu nedenle araştırma, orijinal tarifname ve istemlere göre yapılmıştır.
Şekil 9: 2020/08132 nolu başvuruda yapılan düzeltme
Örnek 2.17
2020/08132 nolu başvuruda şeklin kenarı sayfaya sığmamış (bkz. Şekil 9), takip eden sayfaya geçmiştir. Orijinalinde var olan bilgilere ekleme yapılmadığı sürece resmin tek sayfaya sığacak şekilde yeniden ayarlanması kapsam aşımına neden olmayacaktır.
Örnek 2.18
2017/07067 nolu başvuru yapıldıktan iki gün sonra buluş başlığı ve tarifnamede değişiklik ile yeni bir istem ekleme talebinde bulunulmuştur. Buluş, hidrojen yakıtlı yemek pişirme fırını ile ilgilidir. Yapılan değişiklikle buluş “hidrojen yakıtlı yemek pişirme sistemi” haline getirilmiş ve eklenen 18. istemde fırın (F) yerine kaynatma kazanı veya devrilir tava veya ızgara olan yeni yapılanmalar eklenmiştir. Ancak hem fırın yerine daha geniş kapsamlı sistem ifadesinin kullanılması hem de yeni isteme eklenen ve orijinal başvuruda bulunmayan yapılanmalar kapsam aşımına neden olduğundan söz konusu talep kabul edilmemiştir. Bunun üzerine başvuru sahibi işlemlerin başvurunun ilk haline göre devam etmesi talebinde bulunmuştur.
Başvuruda bir kapsam aşımı olması durumunda uzman aşağıdakine benzer bir yazı ile başvuru sahibinden başvurunun ilk haliyle devam etmek isteyip istemediğini bildirmesini, yeni bir değişiklik yapmak istiyorsa bunu sunmasını ister:
“İlgide kayıtlı başvurunuzla ilgili olarak … tarihinde gönderilen tarifname/istem değişikliği talebiniz incelenmiş ve başvurunun ilk hâlinin kapsamının aşıldığı tespit edilmiştir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 103 üncü maddesinin birinci fıkrası ve anılan Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 108 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca başvurunuzun ilk hâlinin kapsamını aşan değişiklikler kabul edilmemiş olup, söz konusu Kanunun 146 ncı maddesi uyarınca bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde başvuruda değişiklik yapılmak isteniyorsa başvurunun ilk halinin kapsamını aşmayacak şekilde yapılacak değişikliklerle veya başvurunun ilk haliyle devam edilmesi talebinin bildirilmesi gerekmektedir.
Aksi takdirde yapılan değişiklik talebi yapılmamış sayılarak başvurunun ilk haliyle işlemlerine devam edilecektir.”
Ancak bu tür bir işlem genelde sadece şekli kontrol sonrası ve araştırma öncesindeki süreçte yapılır. Araştırma ve inceleme aşamasında karşılıklı yazışmalar yapılırken böyle bir kapsam aşımı yazısı yazılmaz. Örneğin 1. Bildirimin ardından başvuru sahibi değişiklik yaparken kapsamı aştıysa uzman yukarıdaki gibi bir yazı yazmayıp 2. Bildirimi kapsam aşımı olmayan istemlere göre ya da istemlerin en son kabul edilen haline göre değerlendirir. Her yapılan bildirimin ardından zaten süre verildiği için yukarıdaki yazıyla ayrıca bir süre daha verilmesi doğru olmayacaktır. Aksi takdirde başvuru sahibi defalarca kapsam aşımı gerçekleştirerek süreci istediği kadar uzatma yoluna gidebilir.
Başvurunun ilk halini aşan değişikliklerle devam edilmek istendiği takdirde, ilk başvuru geri çekilip yeni bir başvuru yapılmalıdır. Ancak burada mevcut başvuru yayınlandıysa, yeni yapılacak başvuruyu öldürebileceği unutulmamalıdır. Eğer iki başvuru arasındaki fark 12 ayı geçmiyorsa önceki başvuru rüçhan olarak gösterilebilir. Bir başka seçenek ise ilk başvuruya dayalı bir ek patent başvurusu yapılmasıdır.
Örnek 2.19
2019/00226 nolu başvuruda başvuruyla aynı gün değişiklik talebinde bulunularak toksin temizleme macun şurubu içeriğine sarımsak ekstraktı eklenmek istenmiştir. Talep başvuruyla aynı gün yapılmış olsa bile SMK m.103(1)’e göre yapılacak değişiklik, “başvurunun ilk hâli”nin kapsamını aşmaması gerektiğinden söz konusu değişiklik kabul edilmemiştir.
Örnek 2.20
2019/22684 nolu patent başvurusu yapıldıktan üç hafta sonra hata düzeltme talebiyle, tarifname, istemler ve resimlerde değişiklik yapılmıştır. Orijinal istemler ikinci istemden başladığı için istem numaralarının düzeltildiği görülmektedir. (2-18 nolu istemler 1-17 olarak düzeltilmiştir) Şekil 1’de silik çıkmış kutular netleştirilmiştir. (bkz. Şekil 10) Bu haliyle şekil 1 kabul edilebilir olmasına rağmen şekil 2’ye “araç/akıllı cihaz sensörü eğim ve jiroskop bilgisi” adlı girdi ile “araç/akıllı cihaz ekranına bilginin yansıtılması” kutularının eklendiği görülmektedir. (bkz. Şekil 11) Tarifnamede desteği bulunmayan bu özellikler kapsam aşımına neden olmaktadır.
Şekil 10: Şekil 1’de silik çıkmış kutulara yönelik düzeltme kabul edilebilirŞekil 11: Şekil 2’deki düzeltme kapsam aşımı nedeniyle kabul edilemez
Ayrıca tarifname-istem değişikliği talebi sırasında eklenen:
Çevrimiçi harita uygulamalarından aracın park ettiği yerin fotoğraflarının aracın olduğu bölgenin işaretlenerek kullanıcıya gönderilmesi (sayfa 3, paragraf 5 ve sayfa 4 paragraf 5),
Kişisel akıllı cihaz üzerinden açık/kapalı otopark teyidinin yapılması (sayfa 5, paragraf 10),
Kişisel akıllı cihazların jiroskoplarından alınan veriler ile kat bilgisinin algılanması (sayfa 5, satır 21-23),
özelliklerinin de orijinal tarifnamenin kapsamını aşması nedeni ile ilgili talep kabul edilmediğinden, araştırma raporu orijinal tarifname takımı dikkate alınarak hazırlanmıştır.
Eğer tarifnameye eklenen bu özellikler orijinal resimlerde bulunuyor olsaydı, ya da tam tersi şekil 2’ye eklenen kutulara ait özellikler doğru sırasıyla tarifnamede anlatılıyor olsaydı kapsam aşımı söz konusu olmayacaktı. Burada “doğru sıra”ya vurgu yapma nedenimiz şekil 2’nin işlem adımlarına dayalı bir algoritma olmasından ileri gelmektedir. Zira tarifnameye dayanarak şekil 2’ye bir işlem adımı eklenecekse, bu adımın hangi adımdan sonra ve hangi adımdan önce olduğunun tarifnameden net bir şekilde anlaşılıyor olması gerekir. Zira salt işlem adımının ilgili yöntemden bağımsız bir şekilde tarifnamenin ilgisiz bir yerinde ya da bir başka yapılanmada bulunuyor olması yeterli olmayacaktır.
Örnek 2.21
2018/12284 nolu başvuru yapıldıktan iki hafta sonra tarifname ve istemlerde değişiklik talebinde bulunulmuştur. Tarifnamenin orijinalinde “whey protein çeşitleri (peynir altı su proteini) ilaveli, şeker ilavesiz, doğal tatlandırıcılı, prebiyotik katkılı, düşük kalorili ve yüksek proteinli bir dondurma”dan bahsedilirken değişiklik sonrası bu kısım “whey protein çeşitleri (peynir altı su proteini) veya süt protein konsantresi veya bitkisel protein ilaveli, şeker ilavesiz, doğal tatlandırıcılı, prebiyotik katkılı, düşük kalorili ve yüksek proteinli bir dondurma” olarak değişmiştir. Yeni eklenen istem 2 ve 3’te ise daha önce orijinal tarifnamede olmayan “100 gr üründe 5-30 gr arasında süt protein konsantresine sahip … dondurma” ve “100 gr üründe 5-30 gr arasında bitkisel proteine sahip … dondurma”dan bahsedilmektedir. Kapsam aşımına yol açan söz konusu değişiklikler kabul edilmemiştir. Anılan başvurunun rüçhanı da bulunmaktadır. Ancak eklenen özelliklerin rüçhan gösterilen dokümanda bulunması kapsam aşımını ortadan kaldırmayacaktır. Zira daha önce bahsedildiği üzere SMK m.103(1)’e göre “başvurunun ilk halinin” kapsamı aşılmamalıdır. Rüçhan dokümanının içeriği başvurunun ilk haline dahil değildir.[8]
Örnek 2.22
2018/13577 nolu başvuruda araştırma talebi yapılmadan önce tarifname ve istemlerde değişiklik talebi yapılmıştır. “Mikroişlemci ile donanmış etiket (5)” unsurunun tarifnameye, istemlere ve resimlere eklendiği görülmektedir:
“…altın ve altın alaşımları içeren elle tutulur bir ödeme aracı(banknot benzeri) en temel halinde:
-üzerinde en az bir altın veya altın alaşımına(1) sahip en az bir gövde(3)
-altının gövdeye(3) sabitlenmesini, güvenliğini sağlayan içten veya dıştan en az bir altına bağlantılı tutacaklar(2) ve mikroişlemci ile donanmış etiket(5)
-üzerinde en az bir harf ve sayı(4) ile kullanılan birime sahip en az bir gövde(3)
içermektedir.”
Ayrıca yeni istem 2 ve 3’te mikroişlemciye ait özellikler belirtilmiştir. Tüm bunlar başvurunun orijinal halinde bulunmadığından ve orijinal halinden teknikte uzman kişi tarafından genel yaygın bilgi dahilinde çıkarılamayacağından kapsam aşımına neden olmaktadır.
Şekil 12: Üstte 2018/13577 nolu başvuruya ait orijinal Şekil 1, altta değiştirilen Şekil 1. “Mikroişlemci ile donanmış etiket (5)” unsuru eklenmiş. Orijinal tarifnamede dayanağı bulunmadığı için kapsam aşımına neden olur.
Örnek 2.23
2018/18503 nolu başvuruda şekli eksiklik giderme işlemi sırasında tarifname ve istemlerde geçen kuş gıda takviyesinin içeriğine “ağırlıkça %1 oranında incir çekirdeği yağı” eklenmiştir. Ancak söz konusu unsur başvurunun orijinal halinde bulunmadığı için araştırma aşamasında bu değişiklik kabul edilmemiş ve raporda dikkate alınmamıştır.
Bu örnekte gıda takviyesinde verilen oranların toplamının %100 etmediğini, toplamın %99’da kaldığını varsayalım. Böyle bir durumda bile hatayı düzeltip %100’ü tamamlamak adına %1 oranında incir çekirdeği yağının gıda takviyesine eklenmesi kabul edilebilir olmazdı, zira “%1 oranında incir çekirdeği yağı”ndan orijinal başvuruda hiç bahsedilmediği bir yana, önerilen düzeltme, teknikte uzman kişinin aklına gelebilecek farklı seçeneklerden sadece biridir. Birkaç düzeltme seçeneği olduğu sürece, “düzeltme, düzeltme olarak sunulandan başka hiçbir şeyin amaçlanmayacağı anlamında açık olmalıdır” kriteri sağlanamayacaktır.[9]
Örnek 2.24
2018/16358 nolu başvuruda başvuru sahibi başvurudan bir hafta sonra tarifnameye tekniğin bilinen durumunda bahsedilen doküman ile ilgili detay eklemek istemiştir (eklenen kısım kalın olarak gösterilmiştir):
“TR2010/08975 numaralı patent başvurusunda “Tütünsüz, nikotinsiz bitkisel nargile melası” anlatılmıştır. Buluş konusu ürünün içeriğinde ısıtılmış gliserin, ısıtılmış glikoz, aroma çeşitleri (elma, Bahreyn, spesical, elfakhir, vişne, çilek, mix, kavun, nar, nane, üzüm, muz, şeftali, kapuçino, çikolata, portakal, karpuz, Hindistan cevizi, gül, mango, vanilya, böğürtlen, kivi, kayısı, damlasakızı, ananas, limon),ve buna benzer diğer aromaların işlemden geçmiş şeker kamışı (bitkisel), işlemden geçmiş meyve posası (elma kabuğu), gıda boyası, ada çayı (işlemden geçmiş), kekik çayı mevcuttur.”
Tekniğin bilinen durumundaki dokümanla ilgili olması ve başvuru konusu buluşa yönelik bir kapsam aşımı söz konusu olmadığı için söz konusu değişiklik kabul edilmiştir.
Örnek 2.25
2018/03810 nolu başvurunun dilekçesinde ve tarifnamede başlık olarak “Ayvalık Kavurma” yazılmıştır. Başvuru sahibi iki hafta sonra hata düzeltme talebinde bulunarak buluş başlığının “Ayvalı Kavurma” olarak değiştirilmesini talep etmiştir. Tarifnamenin tümü dikkate alındığında buluşun gerçekten de ayvalı kavurma ile ilgili olduğu anlaşıldığından söz konusu talep kabul edilmiştir.
Örnek 2.26
2018/17095 nolu başvuru tarifname, istemler ve özet ile yapılmış, bir ay sonra başvuru unsurları tamamlama talebi yapılarak iki adet resim eklenmek istenmiştir. Ancak orijinal tarifnamede resimlere herhangi bir atıf bulunmadığı için resimlere ilişkin açıklamalar da tarifnamenin içine eklenmiştir. Orijinal tarifname takımında resimlerle ilgili bir açıklama bulunmadığı, başvurunun tam yapılmış bir başvuru olarak zaten işleme alındığı (minimum unsurla değil) ve eklenen resimler başvurunun kapsamını aştığı için değişiklik kabul edilmemiştir.
Örnek 2.27
Hataların düzeltilmesi yalnızca başvuru sahibinin talebiyle olmaz. Araştırmayı yapan uzman da başvuruda tespit ettiği hataların başvuru sahibi tarafından düzeltilmesini isteyebilir. 2021/01417 nolu başvuru portatif fındık kavurma fırını ile ilgilidir. Tarifname ve istemlerde fırının parçalarının “304 kalite paslanmaz krom malzeme”den yapıldığı belirtilmiştir. Uzman, üretim aşamasında çeliğe paslanmazlık özelliği kazandırmak için çeliğin içerisine belli oranda krom elementi konulduğunu, ayrıca 304 kodunun çeliklerin sınıflandırılmasında kullanıldığını, bu nedenle istemlerde ve tarifnamede belirtilen “304 kalite paslanmaz krom” malzemenin “304 kalite paslanmaz çelik” olduğu kabul edilerek araştırma yapıldığını ifade etmiş, tarifname ve istemlerde belirtilen “304 kalite paslanmaz krom malzeme” ifadesinin “304 kalite paslanmaz çelik” olarak düzeltilmesini istemiştir. Görüldüğü üzere bu örnekte hatanın mevcut olduğu açıktır, teknikte uzman kişi başvuru tarihindeki yaygın genel bilgisiyle (common general knowledge) ve orijinal evrakla hatalı bilgiyi fark edebilmektedir ve hatanın düzeltilmesi barizdir, düzeltme olarak sunulandan başka hiçbir şeyin amaçlanmadığı açıktır.
Sisteme Yüklenen Dosya ile İlgili Oluşan Hatalar
Nadiren de olsa bazen sisteme yüklenen PDF dosyalarında standarttaki uyumsuzluklar nedeniyle bozukluk meydana gelmekte ya da bozuk bir dosya sisteme yüklenmektedir. Bu tür bir durumda hata Kurumdan kaynaklanıyorsa Bilgi İşlem Dairesi dosyanın çalışır durumdaki ilk haline ulaşacaktır ve herhangi bir hak kaybı yaşanmadan dosya kurtarılacaktır. Ancak hata başvuru sahibinden kaynaklanıyorsa (örn. yüklenen evrak bozuksa) sağlam dosyanın yeniden yüklenmesi talebi dosyanın niteliğine bağlı olarak kabul edilmeyebilir. Örneğin yeniden yüklenmek istenen evrak başvuru esnasında gönderilen tarifname ise bu talep kabul edilmez. Zira SMK m.103(1)’de “başvurunun ilk halinin kapsamını aşmamak şartıyla” ifadesi bulunmaktadır. Söz konusu hata aynı gün içinde düzeltilse bile başvurunun ilk halinin kapsamı aşılmış olacaktır. Böyle bir durumda mevcut başvuruyu geri çekip hemen yeni bir başvuru yapmak daha iyi olacaktır.
Örnek 2.28
2017/15984 nolu patent başvurusunun yapıldığı andan birkaç saat sonra hata düzeltme talebi ekinde başka bir tarifname takımı gönderilmiş, ancak talep kabul edilmemiştir.
Başvuru sahibinin istemler ya da resimler dosyası olarak yanlışlıkla bir başka başvuruya ait dosyayı sisteme yüklediğini farz edelim. Örneğin resimler dosyasını yanlış yüklemiş olsun. Tarifnameye ve istemlere bakıldığında resimlerin bu dosyaya ait olmadığı bariz olsa bile bu tür bir hata düzeltme kabul edilemeyecektir.[10] Böyle bir durumda mevcut başvuruyu geri çekip hemen yeni bir başvuru yapmak mümkündür. Bir başka olasılık ise eğer başvurudan itibaren iki aylık süre henüz geçmemişse SMK m.90(1) ve 95(2)’ye dayanarak minimum unsurları tamamlama talebi kapsamında gerçek resimler sunulabilir. Ancak bu durumda resimlerin başvuru kapsamını aşıp aşmadığı kontrol edilecektir ve kapsam aşımı söz konusuysa (büyük ihtimalle söz konusu olacaktır) resimler dikkate alınmayacaktır. Bu bakımdan yeni bir başvuru yapmak daha iyi bir seçenek olarak değerlendirilebilir.
İlk başvuru anında verilen tarifnamenin yeni bir tarifname ile değiştirilmesi de mümkün değildir. Zira SMK m.90(3)’e göre yapılan bir başvuruda tarifname bulunmalıdır. Örneğin istemler ve resimlerle yapılan bir başvurunun ardından iki ay içinde yapılacak başvuru unsurlarını tamamlama talebi ile tarifnamenin gönderilmesi mümkün değildir.[11]
Örnek 2.29
2017/13652 nolu başvuruda EPATS kaynaklı bir sorun nedeniyle 17/01/2020 tarihli evrak ekleri görünmediğinden itiraz olmadığı düşünülerek araştırma raporu düzenlenmiş ve sonrasında başvuru reddedilmiştir. Ancak Kurum Bilgi İşlem Dairesince sorunun çözülmesinin ardından evraklar görüntülenebilmiş ve önceki yazı geçersiz kılınarak itiraz ışığında yeniden rapor düzenlenmiştir.
Örnek 2.30
2019/03992 nolu başvuruda başvuru sahibinin 30/05/2019 tarihli talebine ait PDF dosyası açılamamıştır. Kurum talebin işleme alınabilmesi için dosyanın tekrar sisteme yüklenmesini istemiştir. Başvuru sahibi talebi yeniden sisteme yüklemiş ve talep işleme alınmıştır. Ancak söz konusu talep süreli bir talep olsaydı ve başvuru sahibinden kaynaklı bir sebepten dosya açılamıyor olsaydı, ancak ikinci talebin de süresi içinde yapılmış olması durumunda talep işleme alınabilirdi.
Örnek 2.31
2017/17141 nolu başvuruda da gönderilen evrak sistemden açılamamış, Kurum talebin işleme alınabilmesi için dosyanın tekrar sisteme yüklenmesini istemiştir. Başvuru sahibi talebi yeniden sisteme yüklemiş ve talep işleme alınmıştır.
Bazen de yüklenecek dosya PDF’ye çevrilirken bazı karakterlerin birbirine karışması, üst üste binmesi söz konusu olabilmektedir. Eğer yüklenen orijinal evraktan yazılar anlamlı bir şekilde okunabiliyorsa düzeltme yapılabilir, ancak yazılar anlaşılmıyorsa düzeltme kabul edilmeyecektir.
[7] Benzer yönde bkz. EPO BoA, T 0260/85: For the purpose of Article 123(2) EPC, “the content of the application as filed” does not include any priority documents, even if they were filed on the same day as the European patent application.
[8] Benzer yönde bkz. EPO BoA, T 0260/85: “For the purpose of Article 123(2) EPC, “the content of the application as filed” does not include any priority documents, even if they were filed on the same day as the European patent application.”
Ancak EPC’de Yön. m.56 kapsamında ve PCT’de ise Yön. m.4.18 ve 20.6 kapsamında, belli koşullar altında rüçhan dokümanından başvuruya ekleme yapmak söz konusu olabilmektedir.
UYARI: Bu yazıdaki değerlendirmeler yazarın kişisel görüşlerini yansıtır ve hiçbir şekilde TÜRKPATENT’in resmi görüşünü ya da uzmanlarının başvurularla ilgili değerlendirmelerini temsil etmez. Yazı yalnızca bilgi amaçlı olup yasal tavsiye niteliği taşımaz. Bu yazının içeriğinin bir sonucu olarak herhangi bir işlem yapmadan veya herhangi bir işlemden kaçınmadan önce profesyonel hukuki tavsiye alınmalıdır.Yazarın verilen bir örnek üzerindeki değerlendirmesi yalnızca o örneğin spesifik koşullarına bağlıdır. Bir başka durum için yazarın alacağı kararlarda bağlayıcılığı yoktur.
Giriş
Patent gibi hem hukuki hem de teknik olarak oldukça çetrefilli bir süreçte hata yapmadan süreci tamamlamak azami çaba ve dikkat gerektirir. Zira kimi hataların telafisi mümkün olsa bile bazılarının düzeltilmesi mümkün değildir ve hak kaybına yol açabilir. Bu yazı dizisinde bir patent başvurusunun tarifname takımıyla ilgili hangi tür hataların düzeltilebileceği (ya da düzeltilemeyeceği) ve ne gibi değişiklikler yapılabileceği bu birinci bölümde EPO’dan ve ikinci bölümde TÜRKPATENT’ten verilen örnekler üzerinden gösterilmeye çalışılacaktır. Patent Başvurusunda tarifname takımı dışında yapılan hata düzeltme, eksik evrak tamamlama ve telafi işlemleri ile ilgili bkz: https://iprgezgini.org/2022/02/08/patent-basvurusunda-hata-duzeltme-eksik-evrak-tamamlama-ve-telafi-islemleri/
Mevzuat
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununda (SMK) bir patent başvurusunda yapılabilecek değişiklikler ve düzeltmeler şöyle ifade edilmiştir (vurgu eklenmiştir):
“Patent başvurusu, Kurum nezdinde yapılan işlemler süresince başvurunun ilk hâlinin kapsamını aşmamak şartıyla, başvuru sahibi tarafından değiştirilebilir.”[1]
Buna göre bir patent başvurusunda yapılan değişiklik, orijinal başvuruya kıyasla kapsam aşımına neden olmamalıdır.
Ancak patent başvurusu belge olduktan sonra, yalnızca SMK m.99 kapsamında patente itiraz edilmişse YİDD tarafından itiraza ilişkin nihai karar verilinceye kadar patentin sağladığı korumanın kapsamını aşmamak şartıyla patent sahibi tarafından değiştirilebilmektedir.[2]
Bununla birlikte bir patent başvurusu veya patent dokümanlarında yer alan imla hataları ve açık maddi hatalar talep üzerine düzeltilebilmektedir.[3] Buna göre Kuruma verilen dokümanlardaki çeviri hataları, yazım hataları, kopyalama hataları ve yanlışlıklar düzeltilebilir. Ancak düzeltme talebinin tarifname, istemler veya resimlerle ilgili olması durumunda düzeltmenin, bu maddede sayılanlar dışında bir amaç taşımadığı açık olmalıdır.[4]
Bu bakımdan tarifname takımı dışında yapılan hata düzeltme taleplerinden farklı olarak tarifname takımının içeriğiyle ilgili yapılacak düzeltmeler daha sıkı kriterlere bağlanmıştır.
Hata düzeltme talebi için bir süre kısıtlaması bulunmamakla birlikte hatanın fark edilmesinin hemen ardından düzeltme talebi yapılmasında fayda vardır. Ancak özellikle başvuru yayınından ya da patent belgesi alındıktan sonra yapılacak hata düzeltme taleplerinin üçüncü kişiler için hukuki kesinliği zedeleyici etkisi olmayacağından emin olunmalıdır.[5]
Değişiklik Talebi ile Hata Düzeltme Talebi Arasındaki Farklar
Tarifname takımında yapılan bir değişiklik talebiyle yine tarifname takımında yapılan bir hata düzeltme talebi arasında ne fark vardır?
Değişiklik talepleri değerlendirilirken yalnızca SMK m.103(1) anlamında kapsam aşımına yol açıp açmadığı irdelenirken, hata düzeltme taleplerinde kapsam aşımının yanı sıra hatanın ve düzeltmenin bariz olup olmadığı da sorgulanır.
Bazı değişiklikler yalnızca hata düzeltme talebiyle yapılabilirken, bazıları ise hata düzeltme şartlarını sağlamadığı için değişiklik talebi ile yapılabilir. Ancak tarifname takımında yapılacak her türlü hata düzeltme/değişiklik işlemi kapsam aşımı değerlendirmesine tabidir. Yapılacak düzeltme/değişiklik yalnızca teknikte uzman kişinin, başvuru tarihi itibariyle yaygın genel bilgiyi kullanarak nesnel olarak, başvuru evrakının tamamından doğrudan ve açık bir şekilde elde edebileceği sınırlar dahilinde mümkün olabilir. [6]
Yukarıda belirtildiği üzere bir patent başvurusu belge olduktan sonra patent sahibinin kendi talebiyle yapacağı değişiklikler kabul edilmemektedir.[7] Bir patent belgesi için başvuru sahibinin inisiyatifiyle yalnızca hata düzeltme talebiyle değişiklik yapılabilmektedir.
Mevzuatımızda PCT ve EPC’ye kıyasla, tarifname takımında yapılabilecek değişikliklerle ilgili bazı farklılıklar vardır. Örneğin TÜRKPATENT’te araştırma raporu öncesinde tarifname takımında değişiklik yapılabilmektedir. Zira “Patent başvurusu, Kurum nezdinde yapılan işlemler süresince başvurunun ilk hâlinin kapsamını aşmamak şartıyla, başvuru sahibi tarafından değiştirilebilir.”[8] Bu bakımdan başvuru sahipleri değişiklikler konusunda daha az kısıtlıdır. Örneğin başvuru sahibi şekli eksiklik incelemesinin tamamlanmasından sonra gerekli gördüğü değişiklikleri başvurunun ilk kapsamını aşmamak ve şekli şartları sağlamak koşuluyla yapabilir.[9] Ancak PCT’de araştırma öncesi tarifname takımında yapacağınız değişiklik yalnızca bariz bir hatanın düzeltilmesi ile ilgili olabilir ve bu tür bir düzeltme talebi PCT Yön. m.91’e göre sıkı bir şekilde denetlenir (hem hatanın hem de düzeltmenin bariz olması gerekir). Yine EPC’de Yön. m137(1)’e göre başvuru sahibi araştırma raporu öncesinde hata düzeltme talepleri (ve başvuru unsurlarını tamamlama talebi) hariç kendi inisiyatifiyle değişiklik yapamamaktadır. EPO’da başvuru sahibine, kendi arzusuyla tarifname takımını değiştirmesi için en az bir defa fırsat verilmektedir.[10] Ancak Yönetmelikte belirtilen durumlar dışında yapılmak istenen değişiklikler inceleme uzmanının onayını gerektirir.[11]
Alman patent sisteminde ise başvuru belge olana kadar kapsamı aşmadığı sürece değiştirilebilmektedir. Ancak inceleme talebinde bulunulmadan önce, yalnızca bariz hataların düzeltilmesi, inceleme uzmanınca belirtilen eksikliklerin giderilmesi veya patent istemlerinde yapılan değişikliklere izin verilmektedir.[12]
Görüldüğü üzere SMK m.103(1) başvuru sahibine diğer ofislerce sunulmayan bir serbesti vermiştir. Bu sayede başvuru sahipleri örneğin araştırma öncesi tarifname/istem değişikliği talebinde bulunarak kapsamı aşmayan fakat hata olarak kabul edilemeyecek değişiklikleri de yapabilmektedir. Örneğin tarifname veya istemlerde hatalı bir hesaplamadan kaynaklanan bariz olmayan bir hata, hata düzeltme talebi yapılarak düzeltilemez. Böyle bir hatanın düzeltilmesine, değişiklik başvurunun ilk halinde açıkça ima edilmiş olması durumunda SMK m.103(1) uyarınca izin verilebilir. [13] Ancak, birden fazla aritmetik düzeltme olasılığı öngörülebiliyorsa, seçilen düzeltme, başvurunun bir bütün olarak açıkça ima ettiği düzeltme olmalıdır. [14]
Bir örnek verelim:
3. İstem 4’e göre ….
4. İstem 3’e göre …
İstem 3’te hata olduğu barizdir. Zira bir istem kendisine bağlı bir isteme bağlanamaz. Ancak her ne kadar hata bariz olsa bile düzeltme bariz olmayabilir. İstem 3 ne şekilde düzeltilebilir? “İstem 2’ye göre” olarak mı “İstem 1’e göre” olarak mı yoksa bir başka şekilde mi? Burada istem 3’ün düzeltmeden sonra hangi isteme bağlanacağı belirsiz olacağından hata düzeltme talebi kapsamında düzeltilemez. Bunun yerine istem değişikliği talebinde (tarifname takımında değişiklik) bulunulabilir, ancak burada ortaya çıkan yeni istemin başvurunun kapsamını aşıp aşmadığı değerlendirilmelidir. Örneğin “3. İstem 2’ye göre ….” şeklinde yapılacak bir istem değişikliği talebi istem 3’e ait yapılanmanın orijinal başvuru tarafından tercih edilen bir yapılanma olarak desteklenmesi durumunda kabul edilebilirdir. Görüldüğü üzere hata düzeltme talebiyle kabul edilemeyen bir düzeltme, bazı durumlarda tarifname takımında değişiklik talebi yapılarak düzeltilebilmektedir. Yukarıda bahsedildiği üzere araştırma öncesi EPC’de ve PCT’de bu tür bir değişiklik mümkün değildir.
Bu bakımdan uzmanın yapılan talebin gerçekte bir hata düzeltme mi yoksa bir değişiklik talebi mi olduğunu iyi tahlil etmesi gerekir. Bir değişiklik talebi başvuru sahibinin fikrini değiştirmesi veya durumunu iyileştirmeye yönelik yaptığı plan sonucu gerçekleştirdiği bir değişiklik olarak yorumlanabilir. Öte yandan, hata düzeltme talebi, örneğin yanlış bir ifadeyi düzeltmek veya atlanan bir konuyu eklemek gibi, başvuru sahibinin başvuruyu gerçek niyetine uygun hale getirmesi olarak yorumlanabilir.[15]
Buna göre, “ifade edilmemiş bir irade” (“bir niyet”) ile ilgili bir düzeltme, orijinal başvuruda açıklanmayan bir şeyi içerebilir. Bu nedenle, talep edilen düzeltme, başvuru sahibinin bir fikir değişikliğini gizleyip gizlemediğini veya başvurunun gerçek niyetine uygun olarak fiilen restorasyonunu temsil edip etmediğini belirlemek için çok dikkatli bir şekilde incelenmelidir.
EPATS’tan Hata Düzeltme Talebinde Bulunma
Tarifname takımında (tarifname, istemler, özet, resimler) bir hata düzeltme talebinde bulunmak istiyorsanız EPATS’ta “Benim Sayfam” ekranında sayfayı aşağı doğru kaydırdığınızda göreceğiniz “Sahip/Ücret/Diğer İşlemler” bölümünde “Eksik Evrak Tamamlama/Bilgi Düzeltme/Ek Belge Sunma” seçeneğini kullanınız. (bkz. Şekil 1)
Şekil 1: EPATS Hata Düzeltme işlemi
Tarifname takımında hata düzeltme harici bir değişiklik yapmak istiyorsanız “Başvuru sonrası işlemler” kısmını kullanınız. Örneğin araştırma ya da inceleme raporuna cevaben değişiklik yapılmak isteniyorsa bunlar bilgi düzeltme talebi olarak değil, duruma uygun olarak “Araştırma Raporuna İtiraz/Görüşe Cevap Sunma” veya “İnceleme Bildirimine Cevap Verme” seçenekleri kullanılarak gönderilmelidir. Bunların dışında örneğin SMK Yönetmelik m.108(2) kapsamında araştırma öncesi tarifname takımında bir değişiklik yapılmak isteniyorsa “Tarifname Takımında Değişiklik” seçeneği kullanılmalıdır. (bkz. Şekil 2)
Şekil 2: EPATS Tarifname Takımında Değişiklik işlemi
Tarifname takımında değişiklik yapılırken bu değişikliklerin metin içerisinde nerelerde yapıldığının açık ve anlaşılır bir şekilde gösterildiği sayfalar da Kuruma sunulmalıdır.[16] Dosyalarınızı yüklerken değişiklik yapılan evrakın yanı sıra “Değişikliğin Gösterildiği Doküman” kısmına şekil 3’te bir örneği görülen evrak da eklenmelidir.
Şekil 3: Başvuruda yapılan değişikliklerin metin içerisinde nerelerde yapıldığının açık ve anlaşılır bir şekilde gösterildiği sayfalar (solda), yeni sayfalar (sağda) ile birlikte sunulmalıdır.
Tarifname Takımında Yapılan Açık Maddi Hataların Düzeltilmesi
Yukarıda belirtildiği üzere tarifname takımındaki bir hatanın düzeltilebilmesi için:
Hata bir imla hatası veya açık maddi hata olmalı
Düzeltmenin, çeviri hataları, yazım hataları, kopyalama hataları ve yanlışlıklar dışında bir amaç taşımadığı açık olmalıdır.[17]
Buna göre bir hata düzeltme işlemi değerlendirilirken iki şeye dikkat edilmelidir. Birincisi hatanın niteliği, ikincisi ise yapılacak düzeltmenin niteliği. Bir başka deyişle, tek başına hatanın niteliği dikkate alınarak karar verilemez, yapılacak düzeltmenin de değerlendirilmesi gerekir. Örneğin
2 + 2 = 5 ifadesinin bariz bir hata olduğu doğrudur. Ancak her bariz hata düzeltilebilir olmayabilir. Zira burada yapılacak düzeltme teknikte uzman kişi için açık ve yalnızca tek bir yolla olmalıdır. Alternatifler bulunmamalıdır. Bu örnekteki düzeltme 2 + 2 = 4 şeklinde olabileceği gibi 2 + 3 = 5 ya da 3 + 2 = 5 şeklinde de olabilir. Hatta 2 + 2 < 5 bile olabilir. Eğer orijinal başvurudan bu olasılıklardan hangisinin kastedildiği bariz olarak anlaşılamıyorsa -hata bariz bile olsa- düzeltilemeyecektir.
Buna göre tarifname takımında yapılan hata düzeltme talepleri şu kriterlere göre değerlendirilir[18]:
(i) Sunulan evrakta bir hatanın mevcut olduğu açıktır, teknikte uzman kişi başvuru tarihindeki yaygın genel bilgisiyle ve orijinal evrakla hatalı bilgiyi fark edebilmelidir.
(ii) Hatanın düzeltilmesi barizdir, düzeltme olarak sunulandan başka hiçbir şeyin amaçlanmadığı açıktır. Farklı şekilde düzeltme olasılıkları yoktur.
2 + 2 = 5 bariz bir hatadır ancak yapılacak düzeltme bariz değildir. Kısaca hata da düzeltme işlemi de bariz olmalıdır.
Eğer yukarıdaki (i) ve (ii) koşulları sağlanıyorsa yapılan düzeltmenin SMK m.103(1) anlamında kapsam aşımına yol açmadığı da kabul edilir.[19]
Eğer hata sadece önerilen düzeltmenin ışığında görünür hale geliyorsa, o zaman düzeltme aşikâr değildir ve kabul edilmemelidir.[20]
Çeviri, yazım ve kopyalama hatalarının tespiti ve düzeltilmesi genelde diğer yanlışlıklara göre daha kolaydır. Örnek verecek olursak:
“…zıparanın disk üzerinde daha sıkı tutunması sağlamak üzere bir kanal içeren…”
ifadesindeki “zıparanın” kelimesinin “zımparanın” olarak düzeltilmesi, “sıkı tutunması sağlamak üzere” ifadesinin “sıkı tutunmasını sağlamak üzere” olarak düzeltilmesi mümkündür.
Çeviri hataları genellikle yabancı ülkelerden gelen başvuru sahiplerinin ya da ilk başvurusunu yabancı dilde yapmış başvuru sahiplerinin başvurularını Türkçeye çevirirken gerçekleşmektedir. Bir örnek verelim:
“a tool for driving nails” (çivi çakmak için bir alet) ifadesinin “tırnakları çekmek için bir alet” olarak çevrildiğini varsayalım. İngilizcede “nail” kelimesinin hem çivi hem de tırnak anlamına gelmesi nedeniyle yapılan bu çeviri hatası, orijinal başvuruda kastedilenin ne olduğu net bir şekilde anlaşıldığı sürece düzeltilebilir.
Çevirinin orijinal dilde yapılan başvuruya uygun hale getirilmesi için yapılacak düzeltme Kurum nezdinde işlemler devam ederken gerçekleştirilebilir. Bununla birlikte, başvuru belge olduktan sonra, örneğin SMK m.99 (EPC m.100) kapsamında itiraz işlemleri sırasında çevirinin düzeltilmesine, SMK m.103(2)’e (EPC m.123(3)) aykırı olması halinde, yani istemlerde sağlanan korumayı genişleten bir değişiklik talebine izin verilmez.
Kopyalama hataları da çeşitli şekillerde meydana gelebilir. Örnek vermek gerekirse:
“…zımparanın disk üzerinde daha sıkı tutunmasını sağlamak üzere zımparanın disk üzerinde daha sıkı tutunmasını sağlamak üzere bir kanal içeren…” ifadesindeki tekrarlayan kelimeler çıkarılabilir.
Yine yanlışlıkla metin içinde unutulan başvuru konusuyla ilgili olmayan notlar, ilgisiz veya gereksiz olduğu açıkça belli olan ifadeler veya diğer unsurlar SMK Yönetmelik m.79 ve 109(1) kapsamında başvurudan çıkarılabilir. Ancak çıkarılacak metin sonrası kalan metinden buluş konusu/kapsamı başvurunun ilk halinden farklı şekilde anlaşılıyorsa bu tür bir değişikliğe izin verilmez.
Başvuruya kopyalanması unutulduğu için sehven eklenmeyen bir paragrafın/ifadenin sonradan hata düzeltme ile eklenmesi pek olası değildir. Zira eklenmek istenen bilginin orijinal tarifname takımından çıkarılamayacak yeni bir bilgi olmaması gerekir. Cümlenin yarım kaldığı bariz olarak anlaşılsa bile, hatanın bariz olması, düzeltmenin de bariz olduğu anlamına gelmeyeceğinden (cümlenin ne şekilde biteceği belli değildir, farklı olasılıklar mümkündür) bu tür bir kopyalama hatası düzeltilemeyecektir.
Yönetmelikte “çeviri hataları, yazım hataları, kopyalama hataları ve yanlışlıklar” ifadesinde geçen “yanlışlıklar”ın diğer sayılanlara göre daha genel bir ifade olduğu anlaşılmaktadır. Bu yazıda verilecek örneklerle bu yanlışlıkların nasıl değerlendirildiği gösterilmeye çalışılacaktır.
Şekli Eksiklik Giderme Talebi Esnasında Yapılan Hata Düzeltme Talepleri
Orijinal tarifname takımında yapılmış bir maddi hatanın (özellikle kapsam aşımı ihtimali varsa) şekli eksiklik giderme talebi esnasında düzeltilmeye çalışılması tavsiye edilmez. Zira şekli kontrolü yapan uzmanların o alanda teknik bilgiye sahip olması beklenemeyeceğinden, talep edilen düzeltmenin, hata düzeltme dışında bir amaç taşımadığının açık olup olmadığı (Yön. m.109) bu aşamada tespit edilemeyecektir. Bu nedenle eğer şekli eksiklik giderme talebi ile birlikte -şekli kontrol uzmanının belirttikleri dışında- bir hata da düzeltilmek isteniyorsa bunun ayrı bir taleple yapılması tavsiye edilir. Böylece söz konusu hata düzeltme talebi araştırma uzmanının önüne geldiğinde geri çevrilse bile şekli kontrolü giderilmiş haliyle başvuruya devam edilebilir.[21]
Ayrıca şekli inceleme aşamasını tamamlamış bir başvuruda yapılan değişikliğin şekli şartları sağlamaması durumunda değişiklik talebi dikkate alınmaz ve bu durum başvuru sahibine bildirilir.[22]
Araştırma ÖncesindeYapılan Hata Düzeltme Talepleri
Eğer araştırma öncesi bir hata düzeltme talebinde bulunduysanız dosyanızın işlemlerini yürüten uzman talebinizi işleme alacaktır ancak eğer talep tarifname takımında bir düzeltme ile ilgiliyse kapsam aşımı olup olmadığının değerlendirilmesi için kararı araştırma uzmanına bırakacaktır (Sistemde “Tarifname İstem Değişikliği Talebi Alındı” kodu atılır). Araştırma uzmanı da dosyanızın araştırmasına başladığı sırada düzeltme talebinizi görecek ve o esnada değerlendirmesini yapacaktır (Sistemde “Tarifname İstem Değişikliği Talebi Kabul Edildi” ya da “Tarifname-İstem Değişikliği Talebi Kabul Edilmedi (Kapsam Aşımı Var)” kodu atılır). Eğer talebiniz kabul edilmezse uzman raporu başvurunun orijinalini (ya da kabul edilmiş son halini) dikkate alarak düzenleyecektir. Patent araştırma öncesi talep edilen ve kapsam aşımı nedeniyle kabul edilmeyen değişikliklere örnek şunlar verilebilir: 2020/16983, 2020/08818, 2018/06793, 2020/08132, 2020/10979, 2018/12284, 2018/13577.
Faydalı model araştırma öncesi talep edilen ve kapsam aşımı nedeniyle kabul edilmeyen değişikliklere örnek şunlar verilebilir: 2018/13425, 2018/18503, 2018/18646, 2019/21011, 2018/11795.
Eğer araştırma uzmanının rapor düzenlemeden önce yaptığınız değişikliği değerlendirmesini istiyorsanız, ilgili uzmanı arayarak değişikliğin kapsam aşımına yol açıp açmadığını kendisine sorabilirsiniz. Böylece eğer bir kapsam aşımı varsa ve raporun başvurunun orijinal haline göre düzenlenmesini istemiyorsanız yeniden bir değişiklik talebinde bulunabilirsiniz. Değişikliklerin araştırma raporu düzenlenirken dikkate alınabilmesi için, bu değişikliklerin araştırma raporunun düzenlenmesi işlemine başlamadan önce Kuruma ulaşması gerekir.[23]
Şimdi sırasıyla EPO’dan ve TÜRKPATENT’ten hata düzeltme talebi örneklerini inceleyelim.
EPO Örnekleri
EPC Yönetmelik m.139’a göre EPO’ya sunulan herhangi bir belgedeki dilsel hatalar, yazım hataları ve yanlışlıklar talep üzerine düzeltilebilir. Bununla birlikte, bu tür bir düzeltme talebi tarifname, istemler veya resimlerle ilgiliyse, düzeltme olarak sunulandan başka hiçbir şeyin amaçlanmadığının hemen açıkça anlaşılıyor olmalıdır. Yön. m.140’a göre ise EPO kararlarında sadece dilsel hatalar, yazım hataları ve bariz hatalar düzeltilebilir.
Örnek 1.1
Başvurudaki kritik bir parametre tarifname boyunca tutarlı bir biçimde şöyle ifade edilmiştir: 104 – 109 Ohm/cm2.
Ardından başvuru söz konusu parametre 10-4 – 10-9 Ohm/cm2 olacak şekilde değiştirilmek istenmiştir. Orijinal başvurunun hiçbir yerinde bu yeni aralık bulunmamaktadır.
Orijinal başvurudaki bilgiler, başvuru tarihi itibariyle teknikte uzman kişi tarafından hatalı bilgi olarak nesnel bir şekilde tanınıyorsa ve yaygın genel bilgiler kullanılarak doğru bilgi doğrudan ve açık bir şekilde elde ediliyorsa başvurunun kapsamının aşılmadığı kabul edilebilir.[24] Buna göre mevcut örnekte teknikte uzman kişiye göre ilgili parametre için 104 – 109 Ohm/cm2 mantıklı bir aralık olmayıp, söz konusu parametrenin 10-4 – 10-9 Ohm/cm2 aralığında olması teknikte örneği bulunan ve bilinen bir durumdur. Bu nedenle söz konusu değişikliğin kapsam aşımına yol açmadığı ve kabul edilebilir olduğu sonucuna varılmıştır.[25]
Daha basit bir örnek üzerinden durumu somutlaştıralım. Başvuruda bir damla suyun hacminin yanlışlıkla 5×10-8 m3 yerine 5×108 m3 olarak yazıldığını ya da Atlantik okyanusundaki toplam suyun hacminin 3,1 x 1017 m3 yerine 3,1 x 10-17 m3 olarak yazıldığını farz edelim. Böyle bir durumda düzeltme talebi kabul edilebilirdir.
Ancak tamamen farklı ve teknikte yaygın genel bilgiyle desteklenemeyecek düzeltmeler kabul edilmez. Örneğin yukarıdaki 104 – 109 Ohm/cm2 ifadesi 5×103 – 3×1020 Ohm/cm2 olarak değiştirilmek istenirse bu kabul edilmeyebilecektir. Zira bu yeni aralığın teknikte bir karşılığı yoktur ve yapılanın bir yazım hatası olduğu açık değildir. Düzeltme, düzeltme olarak sunulandan başka hiçbir şeyin amaçlanmayacağı anlamında açık olmalıdır.
Örnek 1.2
Orijinal başvuruda “…kapalı kabın %80 nem ve 72EF koşullarında bir odaya yerleştirilmesi” ifadesinde “72EF” olarak geçen kelime “72°F” olarak düzeltilmek istenmiştir. Kurul, teknikte uzman kişi için mevcut başvuru bağlamında teknik bir anlamı olan tek olası düzeltmenin sıcaklık olduğuna karar vermiştir. Sonuç olarak, uzman kişi “F”nin “Fahrenheit” anlamına geldiğini hemen düşünecek ve düzeltmeyi buna göre yapacaktır.[26]
Örnek 1.3
Bir başka kararda, istemde bulunan “respectfully” ifadesinin “respectively” olarak değiştirilmesi gramer hatası olarak görülmüş ve kabul edilmiştir.[27]
Türkçe olarak benzer bir örnek vermek gerekirse şöyle olabilir:
“birinci ve ikinci elektrotlara sorusuyla elektriksel olarak bağlanmış çok sayıda aralıklı elektrik kontağı” ifadesinin
“birinci ve ikinci elektrotlara sırasıyla elektriksel olarak bağlanmış çok sayıda aralıklı elektrik kontağı” olarak düzeltilmesi kabul edilebilirdir.
Örnek 1.4
Şekil 3d tarifnamede “tekniğin bilinen durumu” olarak tanımlanmış ve ilgili şeklin altına da “önceki teknik” ifadesi yazılmıştır. Başvuru sahibi söz konusu ifadeyi silip şekil 3d’yi buluşa ait bir örnek olarak göstermek istemiştir. İnceleme uzmanı bunu kabul etmemiştir ancak itiraz sonrası değerlendirme yapan Kurul tarifnameden ve diğer şekillerden, şekil 3d’nin “önceki teknik” olarak nitelendirilmesinin, teknikte uzman kişiler için açık bir hatayı temsil ettiğine karar vermiş ve başvuru sahibini haklı bulmuştur.[28]
Örnek 1.5
“Vanadyum” ifadesinin “vanadyum oksit” olarak değiştirilmesi talebi kapsam aşımı olarak görülmüştür, zira önerilen düzeltme, teknikte uzman kişinin aklına gelebilecek farklı seçeneklerden sadece biridir. Birkaç düzeltme seçeneği olduğu sürece, “düzeltme, düzeltme olarak sunulandan başka hiçbir şeyin amaçlanmayacağı anlamında açık olmalıdır” kriteri sağlanamayacaktır.[29]
Örnek 1.6
Patent sahibi tarafından tarifnamede 200 mg/cm3 olarak yazılmış olan toz konsantrasyonunun aslında 200 mg/m3 olması gerektiği ileri sürülmüş ve D23, D24, D25 ve D30 dokümanları ışığında teknikte uzman kişinin bu hatanın tek olası düzeltmesinin bu şekilde olacağını bileceği iddia edilmiştir.[30] Ancak bu düzeltme kabul edilmemiştir. Bu kadar yüksek bir toz konsantrasyonunun mantıksız ve dolayısıyla hatalı olduğu kabul edilse de, teknikte uzman kişi için düzeltmenin ne olması gerektiği açık değildir. D23, m3 başına bir konsantrasyon vermesine rağmen, konsantrasyon ağırlık/hacim yerine parçacık/hacim olarak ifade edilmiştir. D24 ve D25, 200 mg/m3‘ü açıklamamaktadır. D30, konsantrasyonu mg/m3 cinsinden açıklamaktadır. Teknikte uzman kişi muhtemelen bundan en olası birimin mg/m3 olduğunu çıkaracaktır, ancak 200 değerinin de düzeltilmesi gerekip gerekmediğini bilemeyecektir. Dolayısıyla düzeltme olarak önerilenden başka bir şeyin kastedilmediğinin hemen anlaşıldığı kabul edilemez.
Bu dosyadaki düzeltme talebinin zamanlaması ile ilgili yapılan değerlendirmeden de bahsedelim. EPC Yönetmelik m.139 ile ilgili olarak oluşturulan ilkelerden biri de düzeltme talebinin gecikmeksizin yapılması gerektiğidir.[31] Mevcut durumda düzeltme talebi, itiraza verilen cevaptan on yedi ay sonra yapılmıştır. Ancak, bununla ilgili herhangi bir süre sınırı belirlenmediğinden, “gecikmeksizin” ifadesi, düzeltmenin itiraz eden tarafından fark edilir edilmez derhal yapılması gerektiği anlamına gelebilir. İtiraz eden bunu yaptığını belirttiğinden, yukarıda belirtilen ilkeye uygunluğu kabul edilmiştir.
Örnek 1.7
Orijinal başvuruda formül (1)’de geçen π (pi) ifadesi 2π olarak değiştirilmek istenmiş, ancak bu talep kapsam aşımı olarak değerlendirilmiştir[32]:
Ardından başvuru sahibi karara itiraz etmiş, teknikte uzman kişinin bir dairenin çevresinin 2πr olduğunu ve dolayısıyla artan halkanın alanının 2πrdr olduğunu bileceğini, bu nedenle, π’nin 2π olarak düzeltilmesi gerektiği, hem formülün yanlış olduğu hem de nasıl düzeltileceğinin açık olduğunu ileri sürmüştür. Kurul talebi haklı bulmuş ve hatanın düzeltilmesine izin vermiştir.
Örnek 1.8
Başvuru sahibi “karboksilaz” terimini “karboksilat” olarak düzeltmek istemiştir.[33] Orijinal başvuruda sayfa 4’te geçen “karboksilaz” teriminin, teknikte uzman kişilerce bariz bir hatayı temsil ettiğinin anlaşılacağı ileri sürülmüştür. Buna göre uzman kişi, enzimleri ifade eden “karboksilaz” teriminin “karboksilat” anlamına geldiğini anlar, çünkü sayfa 4’teki ifade organik gruplara atıfta bulunmaktadır:
“Aktif ürün Pa veya koku yok edici, gaz halindeki atıklarda bulunan kötü kokulu molekülleri, örneğin atıl tuzlar şeklinde sabitleyebilen nükleofilik bir üründür. Böyle bir aktif ürün Pa genellikle, kötü kokulu organik bileşiklerle, özellikle kükürt bileşikleri ve azot bileşikleri ile kimyasal ve geri dönüşümsüz olarak reaksiyona giren ve böylece suda çözünür, kararlı, toksik olmayan ve atıl tuzlar üreten karboksilaz ailesinden organik gruplardan oluşur.”
Ayrıca, “karboksilat” teriminin, aktif bileşiğin sülfirik asit ile bir asit/baz reaksiyonuna girmesi gereken bir nükleofilik aktif olduğu dikkate alındığında “karboksilaz” terimi için tek olası düzeltmenin bu olduğunun anlaşılacağı ileri sürülmüştür. Ancak Kurul bu gerekçeyi kabul etmemiştir. Zira başvuru sahibinin, teknikte uzman kişinin, başvurunun 4. sayfasında belirtildiği gibi bir organik grubun karboksilaz gibi bir enzime atıfta bulunmadığının farkında olacağı iddiasını kabul etsek bile, aktif ürün prensipte karboksilaz ailesinin bir üyesi olabileceğinden, bu bağlamda “organik gruplar” mı yoksa “nükleofilik” teriminin mi hatalı olduğu açık değildir.
Uzman kişi, başvuru sahibinin iddia ettiği gibi “karboksilaz ailesi” teriminin yanlış olduğunu anlasa bile, “karboksilat”ı bariz bir düzeltme olarak kabul edip etmeyeceği de şüphelidir. Zira Karboksilik asitlerin tuzları genellikle katıdır ve başvurunun birinci isteminde belirtildiği gibi sıvı bir ürün değildir. Bu nedenle, uzman kişi, aktif ürünü tanımlayan diğer özelliklerle çelişeceğinden, karboksilik asit tuzları anlamında “karboksilat”ı “karboksilaz” teriminin tek olası düzeltmesi olarak kabul etmeyecektir. Ayrıca başvuruda, nükleofilik aktif ürün tarafından amaçlanan reaksiyonun, başvuru sahibinin tekrar tekrar iddia ettiği gibi aslında bir asit/baz reaksiyonu olduğuna dair hiçbir öğreti bulunmamaktadır. Bu nedenle, teknikte uzman kişi “karboksilaz” terimini mutlaka bir asit/baz reaksiyonu bağlamında okumayacaktır. Buna göre “karboksilat” teriminin, orijinal olarak başvurudaki “karboksilaz ailesi” teriminin yerine kullanılması, EPC Yönetmelik m.139 uyarınca açık bir düzeltme olarak kabul edilemez.
Örnek 1.9
Başvuru sahibi “sonsuz” (infinite) teriminin “sonlu” (finite) olarak düzeltilmesi talebinin, EPC Yönetmelik m.139 kapsamındaki bariz bir hatanın düzeltilmesi olduğunu ileri sürmüştür[34].
Buna göre istem 1’de geçen “sonsuz eleman yöntemi” ifadesinin “sonlu eleman yöntemi”; “sonsuz eleman model(ler)i” ifadesinin “sonlu eleman model(ler)i”; ve “sonsuz elemanlar” ifadesinin ise “sonlu elemanlar” olarak düzeltilmesi talep edilmiştir. Benzer şekilde tarifnamenin pek çok sayfasındaki ve resimlerdeki ilgili ifadeler de düzeltilmek istenmiştir.
Başvuruda bir hatanın gerçekten bariz şekilde mevcut olup olmadığı, yani teknikte uzman kişinin başvuruda sunulan bilgilerin doğru olmadığı konusunda şüphesi olup olmadığı irdelenmelidir. Buna göre teknikte uzman kişi başvuruyu okuduğunda “sonsuz eleman yöntemi”nin kullanımının hatalı olduğunu bariz bir şekilde anlaması gerekir. Ayrıca burada düzeltme olarak sunulan “sonlu eleman yöntemi”nden başka bir seçeneğin amaçlanmadığı da bariz olmalıdır. Ancak mevcut durumda başvuru sahibinin asıl niyeti hemen belli olmadığı için, başvuru sahibi, ağır bir ispat yükü taşımaktadır.
EPC Yönetmelik m.139 ile ilgili oluşturulan ilkelerden biri de düzeltme talebinin gecikmeksizin yapılması gerektiğidir. Ancak düzeltme talebi başvuru yapıldıktan 8 yıl sonra gerçekleştirilmiştir. Başvuru sahibi mevcut durumda sadece teknikte uzman kişinin bir düzeltmenin gerekli olduğunu anlayabileceğini ve düzeltmenin gerekli olduğu anlaşıldıktan sonra vekilin derhal düzeltme talebinde bulunduğunu ileri sürmüştür. “Gecikmeksizin” ifadesinin, “kusurlu bir erteleme olmadan” olarak yorumlanması gerektiği, ilgili konuda uzman olmayan vekilin süreç boyunca düzeltmenin gerekliliği hakkında hiçbir bilgisinin olmaması nedeniyle bir kusurunun olmadığı ileri sürülmüştür.
Ancak, başvuru sahibinin inceleme uzmanına cevaben yazdığı yazıda argümanını “sonsuz elemanlar”a dayandırdığını ve özellikle D1 dokümanını bir kablo demetini modellemek için sonsuz eleman yöntemini açıklamadığını ileri sürdüğü görülmektedir. İnceleme uzmanı da bu argümana cevaben sonsuz eleman modellemenin bilgisayar destekli tasarım alanında bilgisayar modelleri oluşturmak ve analiz etmek için iyi bilinen bir teknik olduğunu, bu nedenle, teknikte uzman kişi için, bu yöntemin problemi çözmek için buluş yapma becerisi olmaksızın koşullara göre seçebileceği birkaç basit olasılıktan sadece birisi olduğunu ileri sürmüştür. Buna göre sonlu/sonsuz eleman yönteminin başvuru için oldukça önemli bir özellik olduğu ortaya çıkmaktadır.
Kurul, buluşun bu tür temel ayırt edici özellikleri hakkında en yakın önceki teknikle ilgili argümanlar sunarken müşterisine (başvuru sahibine) danışması vekilin sorumluluğunda olsa bile, değişikliklerin hazırlanmasında ve dosyalanmasında işbirliği yapmak ve vekile açık talimatlar vermek konusunda nihai sorumluluğun başvuru sahibine ait olduğunu belirtmiştir. Genel olarak, bu ayırt edici özellikler esas olarak sunulduktan sonra, artık bariz hatalar olarak kabul edilemez. Bu nedenle Kurul, düzeltme talebinin “gecikmeksizin” yapılmış sayılamayacağı kanaatindedir.
İspat yükü başvuru sahibine ait olduğundan, Kurul başvuru sahibinden buluş için neden sadece “sonlu elemanlar yöntemi”nin uygun olduğunu ve neden “sonsuz” kelimesinin buluş bağlamında anlamsız olduğunu ve bu yöntemin çalışmayacağını açıklamasını talep etmiştir.
Başvuru sahibi de, sonsuz eleman yönteminin “akustik sorunları çözmek için yaygın olarak kullanıldığını” savunmuştur. Kanıt olarak Wikipedia’dan bir alıntı ve Münih Teknik Üniversitesi’nden, açık odalar için akustik sorunları simüle etmek için sonsuz eleman yönteminin kullanıldığı bir açıklama sunmuştur. Ancak, Kurul farklı bir alanda bilinen bir yöntemin uygulanması birçok meşru buluşun özü olduğundan, bu argümanın inandırıcı olmadığı konusunda inceleme uzmanıyla hemfikir olmuştur.
Başvuru sahibi, orijinal tarifnamenin 15. sayfasının son cümlesinin, tekniğin bilinen durumunda atıfta bulunduğu dokümanın sonlu eleman yöntemini kullandığını ileri sürmüştür. Ancak Kurul, söz konusu doküman bir sonlu elemanlar yöntemi kullanıyor olsa bile, bu durum mevcut buluşun da aynı zamanda bir sonlu elemanlar yöntemi kullandığı anlamına gelmediği konusunda inceleme uzmanıyla hemfikirdir. Zira Kurul, “bir hatayı tespit etmek için başka bir dokümanı bulma, okuma, analiz etme ve yorumlama ihtiyacının, hatayı aşikâr kabul etmemek için bir neden olduğu” görüşündedir.
Sonuç olarak, Kurul, tarifname boyunca “sonsuz” kelimesinin “sonlu” olarak değiştirilmesinin EPC Yönetmelik m.139 uyarınca hataların bariz bir şekilde düzeltilmesi kapsamına girmediği için talebin EPC m.123(2)’nin gerekliliklerini karşılamadığı (değişiklik talebinin kapsam aşımına neden olduğu) sonucuna varmıştır.
Örnek 1.10
Başvuru sahibi tarifnamede geçen “telefon numarası ve isim” ifadesini “telefon numarası” olarak değiştirmek istemiştir.[35] İlgili kısımda “telefon numarası ve isim gibi yetkilendirme verisinin değişimi”nden bahsedilmektedir. Bu değişiklikle birlikte başvuru sahibi istem 1’i de değiştirmiş ve yetkilendirme verisinin kullanıcının cep telefonu numarası olduğuna yönelik açıklamayı eklemiş, istemin bir başka yerindeki “yetkilendirme verisi” ifadesini “kullanıcının cep telefonu numarası” olarak değiştirmiştir. Başvuru sahibi bu yapılanın bariz bir hatanın düzeltilmesi olduğunu ileri sürmüş, kullanıcının herhangi bir kayıt olmaksızın sadece cep telefonu numarasını kullanarak bilgilere doğrudan erişmesine izin verilmesinin buluşun kilit özelliği olduğu göz önüne alındığında hatanın bariz olduğunun ortaya çıkacağını ileri sürmüştür.
“Yetkilendirme verisi” ifadesi “kullanıcının cep telefonu numarası” olarak değiştirilebilir mi?
Tarifnamede geçen “telefon numarası ve isim gibi yetkilendirme verisi” ifadesi orijinal istem 1’de de aynı şekilde geçmektedir. Şekil 1’de telefon numarasının ve MInfo kodunun, alınan bir SMS’den SMS ağ geçidi tarafından “çıkarıldığını” ve daha sonra MInfo portal bilgisayarına gönderildiğini gösteriyor olsa da buradan yalnızca kullanıcının cep telefonu numarasının, kullanılan erişim “yetkilendirme verisi”ni temsil ettiği çıkarılamaz.
Başvuru sahibi, başvuruda bir kullanıcının kaydettirilmesi gerektiğinden açıkça bahsedilmemesi nedeniyle özelliğin desteklendiğini iddia etmiştir. Ancak Kurul, başvuruda kullanıcının adıyla birlikte her zaman kullanıcının cep telefonu numarasını belirttiği göz önüne alındığında, bunun otomatik olarak kullanıcının kaydettirilmesi gerekmediği anlamına gelmediği görüşündedir. Bu nedenle Kurul, düzeltmenin EPC Yönetmelik m.139’e uygun olmadığını ve EPC m.123(2)’nin (G 11/91) gerekliliklerine uymadığı sonucuna varmış ve düzeltme talebini reddetmiştir.
Örnek 1.11
Orijinal istem 10’daki “0.020-0.20 pound” ifadesinin, mevcut istem 3’teki “0.088N ila 0.88N (0.020-0.20 pound)” ile değiştirilmesi talep edilmiştir.[36] “Değerler ve tüm veriler uluslararası standartlara uygun birimler kullanılarak, uygun olduğu yerlerde uluslararası birimler sisteminin kullanıldığı metrik sistem cinsinden ifade edilir.” hükmüne[37] uygun olan bu ekleme kabul edilebilir bulunmuştur ve EPC m.123(2)’ye de aykırı değildir.
Örnek 1.12
Başvuru sahibi tarifnamenin 47. paragrafında, “astar tabakası (12) tercihen 13.5 mil (3.4 mm) kalınlığındadır” ifadesini içerdiğini, ancak 13,5 mil’in 3,4 mm’ye değil 0,34 mm’ye karşılık geldiği için, bariz bir hata yapıldığının hemen belli olduğunu ileri sürmüştür.[38] Şekillerde ve ayrıca tarifname paragraf [0039], [0042] ve [0047]’de, astar tabakasının (12) ince – yani alt tabakadan daha ince – olduğu konusundaki tutarlı öğreti göz önüne alındığında, 0.34 mm’lik bir kalınlık değerinin düşünüldüğü hemen bellidir. (1 mil, bir inçin binde biridir) Zira 3.4 mm’lik kalınlık tarifnamedeki diğer açıklamalarla çelişecektir. Söz konusu düzeltme talebi kabul edilmiştir.
Örnek 1.13
Bu örnekteki durum Türkçede karşılığı olmayan bir İngilizce gramer kuralı içerdiği için istemin tercümesi değil, orijinali kullanılacaktır. İstem 1 şöyledir:
“1. A capsule for containing beverage ingredients, the capsule (1) being designed for insertion in a beverage production device (2) in order to have a liquid under pressure have enter the capsule (1) in order to interact with the ingredients (3) in the capsule (1), wherein the exterior of the capsule (1) presents a resiliently deflectable sealing member (8) by the [deleted: fluid] liquid under pressure, wherein the sealing member is part of a flange-like rim (6) of the capsule, characterized in that …”
Başvuru sahibi yukarıda altı çizilen ilk “liquid under pressure” ifadesinin önünde belirsiz öncül (a) bulunması ve “fluid under pressure ” ifadesinden önce belirli öncül (the) kullanılması önceki “liquid under pressure” terimine atıfta bulunduğu ve bu terimle aynı olduğunun açık olduğunu ileri sürmüştür.[39] İstemde yer alan “fluid” kelimesi yerine “liquid” kelimesinin kullanılması talep edilmiştir.
Kurul bu gerekçeyi haklı bulmuş ve ayrıca “liquid under pressure” ifadesinin “fluid under pressure” ifadesinden daha dar olduğunu ve bu nedenle düzeltilmiş istem 1’in EPC m.123(3)’ü de ihlal etmediğini ifade etmiştir. (fluid (akışkan) hem gazlar hem sıvılar için kullanılabilirken, liquid (sıvı) sadece sıvılar için kullanılmaktadır)
Örnek 1.14
Patent sahibi tarafından istem 1’de geçen “outboard branch” ifadesinin “overboard branch” olarak düzeltilmesi talep edilmiştir.[40] “outboard branch” ifadesi tarifnamede geçmemekte, ancak “overboard branch” geçmektedir.
Kurul, patent sahibinin “outboard” ve “overboard” terimlerinin patentte teknik sorunu çözmek amacıyla başvuruda belirtildiği şekilde benzer bir düşünce ifade ettiği yönündeki argümanını desteklememektedir. Kurul, her iki özelliğin de birbirine açıkça atıfta bulunmaması nedeniyle teknikte uzman kişi, EPC Yönetmelik m.139 anlamında bir düzeltmeyi haklı çıkarabilecek herhangi bir çelişki tespit etmeyeceği görüşündedir. Düzeltme, patent sahibi tarafından önerildiği gibi, düzeltme olarak sunulandan başka hiçbir şeyin amaçlanmadığı hemen belli olacak şekilde açık olmalıdır. Sonuç olarak, Kurul, teknikte uzman kişinin düzeltilmemiş istem 1’i okuduğunda bariz bir hatayı fark etmeyeceğine karar vermiştir.
Örnek 1.15
Tarifnamede “Çözgü ipliklerinin çapı 0.20 mm-0.80 mm arasında değişmektedir. Atkı ipliklerinin çapı 0.20 mm-1.00 mm arasında değişmektedir.” bilgisi bulunmaktadır.[41] Orijinal istem 4’te çözgü ipliklerinin çapının 0.20 mm-0.80 mm arasında olduğu, istem 5’te ise atkı ipliklerinin çapının 0.20 mm-1.00 mm arasında olduğu korunmaktadır.
Başvuru sahibi süreç içinde istemlerde yaptığı değişiklikle istem 1’e “Çapı 0.20 mm ila 0.80 mm aralığında olan çözgü iplikleri ve atkı iplikleri” özelliğini eklemiştir ve başvuru bu şekilde patent belgesi almıştır. Patente yapılan itirazın ardından itiraz birimi yapılan bu değişikliğin EPC m.123(2)’e aykırı olduğunu, eklenen bu özelliğin orijinal tarifnamede açık ve net bir açıklamasının bulunmadığını ifade etmiş ve patenti iptal etmiştir.
Ardından patent sahibi yapılan değişikliğin bir hata sonucu oluştuğunu, istemde yazılmak istenenin aslında “çözgü ipliklerinin çapının 0.20 mm-0.80 mm arasında, atkı ipliklerinin çapının ise 0.20 mm-1.00 mm arasında” olduğunu iddia etmiştir.
İstem 1’de belirtilen değer aralığı, patent sahibinin gerçekte istediği aralık olmayabilir ve bu gerçekten kasıtlı olmadan yaptığı bir hata da olabilir, ancak yapılan bu hatanın kendisi bariz değildir, çünkü istem 1 bu haliyle açık ve anlaşılır olduğundan, içeriğinde herhangi bir tutarsızlık yoktur. İstem 1’deki değer aralığı, orijinal tarifnamedeki aralığın içindedir. Bu nedenle, teknikte uzman kişinin, verilen aralıktan şüphe etmesi için herhangi bir nedeni olmayacaktır. Teknikte uzman kişi, atkı ipliklerinin çap aralığı ile ilgili bariz bir hatanın mevcut olduğunu fark etmeyeceğinden, düzeltme talebine izin verilmemiştir.
Örnek 1.16
Yine benzer bir kararda başvuru sahibi istemdeki “bileşimdeki (a)-(c) bileşenlerinin toplamına göre” ifadesini “bileşimdeki (a)-(d) bileşenlerinin toplamına göre” olarak değiştirmiş ve tarifnamede bulunan 2 ila 6 arasındaki örneklerin, orijinal istemlerin kapsamına girmediğini, bu nedenle, teknikte uzman kişi için istemdeki ifadenin hata içerdiğini açık olarak anlayacağını iddia etmiştir. [42]
İstemlerin dayanağı tarifname olup, istemler korunması talep edilen konuyu tanımlamalı ve tarifnamede tanımlanan buluşun kapsamını aşmamalıdır. Ancak, istemlerin kapsamının tarifnamede açıklanan tüm yapılanmaları kapsaması zorunlu değildir.
Bu nedenle, başvuruda örneklenen bileşimlerin çoğunun istemler kapsamında olmaması, istemlerde mutlaka bir hata olduğu anlamına gelmez. Ayrıca, mevcut durumda istemlerin ifadesi açıktır, bu nedenle istemleri yorumlamak için tarifnameye bakmaya bile gerek yoktur. Sonuç olarak, istem 1‘i okuyan teknikte uzman kişi istemde bariz bir hata tespit etmeyeceğinden, hata düzeltme talebi kabul edilmemiştir.
Örnek 1.17
Şekil 4: Orijinal şekil 3 (solda) ve değişen şekil 3 (sağda)
Referans numaralarının yerinin bile değişmediği çok küçük gibi görünen bir şekil değişikliğinin EPO’da nasıl kabul edilmediğine bir örnek verelim.[43] Başvuru konusu buluş bir göz içi mercekle ilgilidir. Göz içi merceğin (1) içbükey bir ön yüzü vardır, böylece hem merceğin (1) siliyer oluğa (7) hem de kapsüle (6) sabitlenmesiyle merceğin iristen (5) uzağa konumlanması sağlanmaktadır. Merceğin (1) dışbükey arka yüzü, kapsülü (6) bükmeden, gerdiği kapsülün (6) üzerine nazikçe oturmaktadır. Değiştirilen Şekil 3 (bkz. şekil 4 sağda) kabul edilmemiştir. Bunun nedeni, merceğin arka tarafının ve bu şekilde gösterilen kapsüler torbanın eğriliğinin orijinal başvurudan doğrudan ve net olarak çıkarılamamasıdır. Orijinal tarifname sayfa 6, 8 ve 10’da, mercek sırtının dışbükey eğriliği açıklanmıştır. Bununla birlikte, 8. sayfada, bu bağlamda, yüksek kırma güçleri için gerekli olan dışbükey eğriliğin, arka mercek kapsülünün doğal eğriliğini taklit ettiği de açıklanmıştır. Bu, merceğin arkasındaki eğriliğin, yaklaşık olarak doğal merceğin eğriliğine karşılık geldiği anlamına gelir. Bundan, merceğin arka tarafının, yeni Şekil 3’te gösterildiği gibi, doğal merceğin arka tarafında olduğundan daha kavisli olduğu çıkarılamayacaktır. Yeni şekilde gösterilen durum, sadece camsı gövdenin istenen stabilizasyonuna değil, aynı zamanda bir sıkıştırmaya da yol açacaktır. Şekil 3’te gösterilen merceğin arka tarafının eğriliğinin, orijinal başvurudan doğrudan ve açık bir şekilde ortaya çıkarılamadığına dair başka bir gösterge, sayfa 8’deki son paragraftan kaynaklanmaktadır. Mercek kenarını içeren göz içi merceğin iç kısmı merceğin önüne doğru açılıdır, böylece haptik elemanlar merceğin kubbe benzeri şeklini sürdürür. Değiştirilmiş Şekil 3’ten, haptik elemanların hiçbir şekilde merceğin kemer benzeri şeklini sürdürmediği açıkça görülmektedir.
Bu örnekten de görüleceği üzere, bir başvurunun şekillerinde yapılan değişiklik değerlendirilirken orijinal başvuruda anlatılan buluş değerlendirilmeden salt şekillerin karşılaştırılması doğru olmayacaktır.
[4] 6769 SMK Yönetmelik, m.109(1). Bu madddenin EPC ve PCT’deki karşılıkları şunlardır: EPC Yönetmelik m.139: “Correction of errors in documents filed with the European Patent Office
Linguistic errors, errors of transcription and mistakes in any document filed with the European Patent Office may be corrected on request. However, if the request for such correction concerns the description, claims or drawings, the correction must be obvious in the sense that it is immediately evident that nothing else would have been intended than what is offered as the correction.”
PCT Yönetmelik m.91:
91.1 Rectification of Obvious Mistakes
(a) An obvious mistake in the international application or another document submitted by the applicant may be rectified in accordance with this Rule if the applicant so requests.
(c) The competent authority shall authorize the rectification under this Rule of a mistake if, and only if, it is obvious to the competent authority that, as at the applicable date under paragraph (f), something else was intended than what appears in the document concerned and that nothing else could have been intended than the proposed rectification.
[5] The Annotated European Patent Convention, D. Visser, 25th Revised Edition, p.682-683.
[12] Alman Patent ve Marka Ofisi, Guidelines for the Examination Procedure 2019, 2.3.3.3 Amendment of documents/impermissible extension (section 38 of the Patent Act)
[13] The Annotated European Patent Convention, D. Visser, 25th Revised Edition, p.687.
[27] EPO BoA, T 34/03: a first electrical contact and a second electrical contact of the plurality of spaced-apart electrical contacts being respectfully electrically coupled to the at least first and second electrodes
Gelişmiş toplumlar, 15. yüzyılda başlayan ve günümüzde de devam eden süreçte, teknolojik gelişmelerin en önemli dinamiğini oluşturan fikri ve sınaî buluşların devamlılığını ve kalitesini
artırmak amacıyla gerek hukuki, gerekse iktisadi anlamda birçok düzenleme geliştirmişler, hem ulusal hem de uluslararası alanda söz konusu düzenlemeleri kurumsal bir disiplin içerisinde sistematik hale getirme ihtiyacı duymuşlardır.[1]
Tarihi süreç içerisinde resmi anlamda fikri ve sınaî buluşların korunmasına yönelik olarak bilinen en eski uygulama 1474 yılında uygulamaya konulan Venedik Patent Kanunu’dur. Dünyada buluşların korunmasına yönelik ikinci hukuki uygulama da 1623 yılına ait İngiliz Tekel Kanunu’
dur. Bu kanunla patent süresi sınırlandırılmakta ve bu süre en fazla 14 yıl olarak belirlenmekteydi. 1623 Tekel Kanunu ile mülkilik ilkesi, yani kanunun yalnızca o ülke için geçerli olacağı ilkesi de getirilmişti.[2]
İngiliz modelinden yoğun bir şekilde etkilenmiş olan Amerikan patent sistemi de 1790 yılında kuruldu. Bağımsızlığını kazandıktan hemen sonra ABD, 1787 yılında yürürlüğe koyduğu Anayasasına, “faydalı teknoloji ve bilimlerin geliştirilmesini teşvik için… Parlamento… buluş yapanlara… belirli bir süreyle sınırlı olmak üzere münhasır haklar verecektir” hükmünü koydu ve bu hüküm gereği 1790 yılında “Patent Kanunu” yürürlüğe girdi.[3]
1791 yılında yürürlüğe giren “Fransız Patent Kanunu” ise buluşları incelemeksizin patent (buluş belgesi) verme esasına dayanmaktaydı. 1815 yılında Rusya, 1864 yılında İtalya ve 1877 yılında incelemeli patent verme ilkesini benimsemiş olan Almanya Patent Kanunları yürürlüğe girdi. Japonya’da ise buluşlar, 1885 “Patent Tekeli Kanunu” ile korunmaya başlandı.
O dönemin Fransız Patent Kanunundan olduğu gibi çevrilmiş olan “Osmanlı İhtira Beratı Kanunu” ise 1879 tarihinde yürürlüğe girdi ve bu kanun bazı değişiklikler yapılmak kaydıyla 1995 yılına kadar yürürlükte kaldı.[4]
Yukarıda görülebileceği üzere Patent hakları, soyut bilginin giderek önemli hale gelmesi ve bilginin ekonomik değerinin artması ile giderek önemli hale gelmiştir.
Sanayi Devrimi, ekonomik değer üretimini makineleşme ve endüstriyel üretim üzerine kurmuştur. Bu durumun sonucu olarak endüstriyelleşmeye ve ilgili kaynakların ulusal ve uluslararası düzeyde dağılımına hizmet edecek fikirlerin ve bu fikirlerin mekanik olarak ortaya konulmasının korunmasının önemi giderek artmıştır. Ayrıca fikri ve mekanik anlamda üretim faaliyetlerinde bulunacak kişilere maddi anlamda teşvik sağlayacak bir sistem inşası zorunlu hale gelmiştir.
Şekil 1 – 2020 senesinde en fazla patent başvurusuna sahip 5 patent ofisinin 2011-2020 arasındaki toplam patent başvurularına göre patent başvuru yüzdeleri (WIPO IP Statistics Data Center)
Yukarıdaki verilerden anlaşılabileceği üzere dünya ekonomisinde önemli yere sahip ülkeler, aynı zamanda patent başvurularında da ilk sıradadırlar. Bu veriler şaşırtıcı değildir. Patentlerdeki teknik bilgiler, özellikle 21. yüzyılda bilgi merkezli haline gelmiş olan dünya ekonomisinin temel taşlarını oluşturmaktadır. Patentlerin içerdiği bilginin çeşitli sektörlerdeki aktörler tarafından hukuki sınırlar çerçevesinde kullanılması, ilgili devir ve lisanslama işlemleri ve özellikle son yıllarda gelişen Patent Analitiği metotlarının kullanılması ile patent verilerinden değer elde edilmesi konuları, ekonomik ve hukuki anlamda büyük önem arz etmektedir.
Patentlerdeki teknik bilgilerin ve ilgili lisans ve mülkiyet haklarının hukuki bir çerçeve içerisinde dağılımı, inovasyonu ve ekonomik anlamda değer üretimini tetikleyecek ve bilginin daha rahat bir şekilde ulaşılabilir olmasını sağlayacaktır. Bu dağılımın bireylerin haklarını, özellikle de mülkiyet hakkını ihlal etmeden gerçekleşmesi elzemdir. Bireylerin mülkiyet hakkı ve teknolojinin gelişmesi ve rekabetin sağlanması saikleri arasındaki dengeyi sağlamak için çeşitli modeller ve regülasyonlar geliştirilmiş ve ortaya konmuştur. Bu makalede bu regülasyon ve modellerden zorunlu lisans sistemi ve patent havuzları üzerinde durulacaktır.
2. Zorunlu Lisans Sistemi
Patent hakkı elde etmiş olanların güçlü yetkilerinin belli sınırları bulunmaktadır; bu sınırlardan biri de kuşkusuz, zorunlu lisans (compulsory license) uygulamalarıdır. Zorunlu lisans patent hakkı sahibini kısıtlayıcı niteliktedir. Zorunlu lisans uygulamasında, patent hakkı sahibinin isteği dışında, buluşun belirli bir süre kullanılmaması, patentler arasında bağımlılık, kamu yararı gibi sebeplerle bir lisans verme işlemi söz konusudur. Zorunlu lisans hükümleri uyarınca, devlet ve/veya üçüncü kişiler, patentlerden patent sahiplerinin rızası dışında yararlandırılır (SMK 129-137 maddeler). Zorunlu lisansa yetkili merci tarafından hükmedilir ve teknolojik ürün sahibi, bu ürün uyarınca üçüncü kişilere ilgili teknolojik ürün üzerinde lisans hakkı tanır. Çünkü; hakkın sadece üçüncü şahısları patenti kullanmaktan men etmek için kullanılması, hakkın amacına, rekabet hukuku ilkelerine ve kamu yararına aykırı görülmektedir.[5]
SMK 129. madde uyarınca zorunlu lisans kural olarak mahkemeden istenir, ancak patent sahibinin, patent kullanılırken rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı faaliyetlerde bulunması halinde ise Rekabet Kurulundan istenir. Öte yandan kamu yararı kapsamında SMK 132. maddeye göre zorunlu lisansa Bakanlar Kurulu karar vermektedir.[6]
SMK 131. madde, ilgili patentin kullanılmaması durumunda zorunlu lisans talebini kısıtlamamış, herkesin bu talepte bulunabilmesinin önünü açmış ve herkese bu hakkı tanımıştır. Patentler arasında bağımlılık ilişkisinin mevcudiyeti söz konusuysa bu talep sadece ilgili patentin sahibine tanınmıştır.
Kullanmama Sebebiyle Doğan Zorunlu Lisans Talebi Hakkı
SMK madde 130/2’ye göre, patentin verilmesi kararının Bültende yayımlanmasından itibaren üç yıllık veya patent başvurusu tarihinden itibaren dört yıllık sürelerden hangisi daha geç sona eriyorsa, o sürenin bitiminden itibaren ilgili herkes zorunlu lisans talebinin yapıldığı tarihte, patent konusu buluşun kullanılmaya başlanmamış olduğu veya kullanım için ciddi ve gerçek girişlerde bulunulmadığı ya da kullanımın ulusal pazar ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmadığı gerekçesiyle zorunlu lisans verilmesini talep edebilir. Söz konusu durum, haklı bir neden olmaksızın, buluşun kullanımına aralıksız olarak üç yıldan fazla ara verildiği hallerde de uygulanır. [7]
İlgili hüküm şöyledir: “Patentin verilmesi kararının Bültende yayımlanmasından itibaren üç yıllık veya patent başvurusu tarihinden itibaren dört yıllık sürelerden hangisi daha geç sona eriyorsa, o sürenin bitiminden itibaren ilgili herkes zorunlu lisans talebinin yapıldığı tarihte, patent konusu buluşun kullanılmaya başlanmamış olduğu veya kullanım için ciddi ve gerçek girişimlerde bulunulmadığı ya da kullanımın ulusal Pazar ihtiyacını karşılayacak düzeyde olmadığı gerekçesiyle zorunlu lisans verilmesini talep edebilir. Söz konusu durum, haklı bir neden olmaksızın, buluşun kullanımına aralıksız olarak üç yıldan fazla ara verildiği hallerde de uygulanır.”
Rekabet edenler, zorunlu lisans talep ettiklerinde, patentin kullanımına henüz başlanılmaması ve patentin kullanımındaki gecikmenin haklı bir sebebi olmaması gerekçesine dayanacaktır. Asıl olan patentin kullanılması, sanayiye ve ticarete uygulanması olup, patentin zorunlu lisansa konu yapılabilmesi, patenti kullanmanın yaptırımıdır.[8]
Uygulamada patent sahiplerinin yatırıma girişme ve patenti korumada yaşadıkları tereddütler zorunlu lisans ila karşılaşma riskindendir. Yatırım ve üretim için hazırlık işlemleri, idari izinler, piyasa araştırması, üretim şartlarının ayarlanması zaman almaktadır. Bu gibi kararların verilmesi pazar şartları ve yapılarına göre değişen özellikler arz etmektedir. Eğer patent sahibi üretime geçmekte gecikmesini haklı sebeplere dayanarak açıklarsa, gecikmenin kendi kusurundan değil, müdahale edemeyeceği mercilerin işlemlerinden ileri geldiğini kanıtlarsa, zorunlu lisansın şartlar oluşmaz. SMK madde 130/1’e göre kullanımın değerlendirilmesinde pazar şartları ve patent sahibinin kontrolü ve iradesi dışındaki şartlar göz önünde tutulur. Mülga Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ise bu konuda sadece pazar şartlarının dikkate alınacağını öngörmekteydi. Patent konusu buluşun kullanılmasını engelleyecek nitelikte kabul edilen bu sebepler, patent sahibinin kontrolü ve iradesi dışındaki sebeplerdir. [9]
Patent Konularının Bağımlılığı
Rekabet, pek çok bileşeni olan zor bir denklem olabilir; üretime geçmek isteyen patent sahibi, patentinin önceki bir başka patente bağımlı olması halinde zorunlu lisans yoluna gidebilir. Ancak bunun için, patent konusu buluşun, önceki bir patentten doğan hakka tecavüz edilmeksizin kullanılmasının mümkün olmaması gerekir. Sonraki patent sahibinin, kendi patentinin önceki patentten daha değişik bir sınai amaca hizmet ettiğini veya kendi patentinin önemli bir teknik ilerleme gösterdiğini ispat etmesi şarttır. Ancak konunun bir de diğer yüzü bulunmaktadır; SMK madde 131’e göre bağımlılığı olan patent konusu buluşlar, aynı sınai amaca hizmet ediyor ve bağımlı patentlerden biri lehine zorunlu lisans veriliyor ise, zorunlu lisansa konu olan patentin sahibi de diğer patentin kullanılması için kendisi lehine zorunlu lisans verilmesini mahkemeden isteyebilir.[10]
Kamu Yararı
İdari bir kararla patent sahibinin zorunlu lisans muhatabı olması, mecbur tutulması mümkündür. İlgili Bakanlığın teklifi ile Bakanlar Kurulu’nun kamu yararını gerekçe göstererek bir buluşun kullanımını zorunlu lisans konusu yapmak yetkisine sahip olması, SMK’nın 132. maddesinde düzenlenmiştir. Patent konusu buluşun kullanımının millî savunma veya halk sağlığı bakımından
önemli olması halinde, Milli Savunma veya Sağlık Bakanlıklarının görüşü alınarak ilgili Bakanlıkça teklif hazırlanır. Millî savunma bakımından önemli olması dolayısıyla, zorunlu lisans verilmesine ilişkin karar, buluşun bir veya birkaç işletme tarafından kullanılması ile sınırlandırılabilir. Kamu yararının varlığı şu durumlarda kabul edilir:
• Kamu sağlığı veya millî savunma nedenleriyle buluşun kullanılmaya başlanılması, kullanımın artırılması veya genel olarak yaygınlaştırılması veya yararlı bir kullanım için ıslah edilmesi büyük önem taşıyorsa;
• Patent konusu buluşun kullanılmamasının veya nitelik veya miktar bakımından yetersiz kullanılmasının ülkenin ekonomik veya teknik gelişmesi bakımından ciddi zararlara sebep olacağı hallerde. [11]
Mahkemeye Başvuru
Zorunlu lisans başvuruları, SMK madde 129 uyarınca şartları karşılayan ilgili herkes tarafından yetkili mahkemede yapılabilir. SMK’da hangi mahkemenin yetkili olduğu açıkça belirtilmemişse de, işin niteliği gereği patent sahibinin mukim olduğu yerde mevcut ihtisas mahkemesi veya HSK kararı ile görevlendirilmiş belli Mahkemeyi yetkili kabul etmek gereklidir. [12]
Mahkeme, ancak objektif nitelikteki teknik veya ekonomik sebepleri, patentin kullanılmaması için “haklı sebepler” olarak değerlendirir. Bunların patent sahibinin kontrolü ve iradesi dışında olması şarttır. Örneğin; üretim için alınması gereken ruhsatların idari işlem, test ve araştırmaların uzun sürmesi nedeniyle gecikmesi ve bu gecikmede patent sahibi veya temsilcilerinin rolünün bulunmaması gereklidir.[13]
Genel olarak bakıldığında, zorunlu lisans sistemi mevzuatımızda kapsamlı bir şekilde düzenlenmiştir. Aynı şekilde dünya genelinde de bu sistemin uygulandığını söylemek yanlış olmaz.[14] Ancak tek başına zorunlu lisans sistemi, patentler açısından inovasyonu ve sağlıklı bir rekabet ortamını desteklemeye yetmemektedir. Zorunlu lisans sistemi, kullanmama ve patentlerin bağımlılığı durumunda oldukça nadiren kullanılmalı, asıl olarak kamu yararı çerçevesinde, özellikle de ilaçlar ve tıbbi ürünler söz konusu olduğunda tercih edilmelidir. Zorunlu lisans sisteminin sıkı bir şekilde uygulandığı durumlarda pazardaki bireyler, patent stratejilerine başvurmayı ve patent haklarına erişememekten dolayı ortaya çıkan problemlere kendi içlerinde, organik bir çözüm getirmeyi daha az tercih edeceklerdir.
3. Patent Havuzları
Türkiye’nin gelişen ekonomisinde fikri mülkiyete ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Özellikle teknoloji alanında Patent ve Faydalı Model başvuruları bu duruma örnek verilebilir. Ancak bu durum, bazı dezavantajları da yanında getirmektedir. Özellikle “Patent Çalılığı” (Patent Thicket) durumu, dezavantajların başında gelmektedir. Patent sayısının artması, yeni patent alımlarında tecavüz riskini de arttırmakta ve bunun sonucu olarak buluşçunun lisans alma ve dava masraflarını da katlanılamaz biçimde arttırmaktadır. Bu durum ise AR-GE faaliyetlerinin önünü kesmekte ve belirli patent sahiplerini tekelleştirmektedir. Bu durumu engellemek için getirilen Zorunlu Lisans düzenlemesinin fazlaca kullanılması ise devletin “kamu yararı” adı altında patent hakkına müdahalesinin önünü açmakta, patent sahibini dezavantajlı konuma düşürmektedir.
Zorunlu lisans düzenlemesi yerine alternatif olarak hem önceki patent sahiplerinin hem de AR-GE faaliyetlerinin yararına olacak bir model ortaya konulabilir. Ülkemizde pek yaygın olmayan ancak özellikle ABD’de kullanılan “Patent Havuzu” modelinin ülkemize getirilmesi ve tanıtılması, hem hold-out problemi gibi çeşitli problemlere bir çözüm sunacak hem de zorunlu lisans gibi müdahalelerin gerekliliğini ortadan kaldıracaktır. Ayrıca patent havuzları, bilginin, özellikle bu bağlamda patent ve fayda modellerin biriktirilmesini ve rahat bir şekilde çeşitli paydaşlara lisanslanmasını sağlayacak, ülkemizde gelişmekte olan Start-Up ekosistemini ise ekonomik rekabete zarar vermeden işbirliğine yöneltecek ve her iki tarafın kazançlı çıkmasını sağlayacaktır.
Patent havuzları, havuzdaki sınaî mülkiyet haklarını bir bütün olarak ya da daha küçük gruplar halinde, havuzun taraflarına ya da çoğunlukla üçüncü kişilere lisans olarak vermekte ve bu hakları yönetmektedir. Patent havuzları; üretim yapmayı amaçlayan taraflar bakımından, ürünün üretilebilmesi için gerekli patentlerin sahipleriyle ayrı ayrı anlaşma yapmak zorunluluğunu ortadan kaldırmakta, yüksek işlem maliyetlerini düşürmekte ve üretim yapmayı rasyonel hale getirmektedir. Aynı şekilde, ürünlerin üretilebilmesi için gerekli olan teknolojilere tek bir noktadan erişim sağlama gibi fonksiyonlar icra etmektedir. [15]
Patent havuzları; olası ve aşırı maliyetli ihlal davalarının önüne geçilmesi, üyeler arasında AR-GE faaliyetlerinden kaynaklanabilecek risklerin paylaşılması, ilgili teknolojilere bir noktadan erişim sağlanarak üretimin teşvik edilmesi ve teknolojinin yayılması gibi etkinlik doğurucu özellikler taşımalarına karşın; havuza dahil edilecek teknolojilerin niteliğine göre rekabetin kısıtlanması, fiyat tespiti, havuza konu ürünlerin arzının kısıtlanması, rekabete hassas bilgi değişimi, lisans verilmesinin reddedilmesi ya da kısıtlayıcı koşullar içeren lisansların verilmesi, piyasaya girişin zorlaştırılması, alt ürün piyasalarında rekabetin kısıtlanması, üyelerin havuz kapsamında elde ettikleri piyasa gücünün kötüye kullanılması gibi rekabet engelleri de yaratabilen mekanizmalardır. Dolayısıyla patent havuzlarının rekabete zarar vermelerinin önlenmesinde ve etkinlik yaratan bir sistemin sağlanabilmesinde rekabet otoriteleri odak noktada bulunmaktadır.[16]
Patent havuzu, çeşitli teknolojilere sahip olan tarafların, söz konusu teknolojileri bir paket halinde lisansladıkları anlaşmalardır. Anderwelt ise patent havuzlarını, patent sahiplerinin ellerindeki inhisarı patent haklarından feragat ettikleri karşılıklı anlaşmalar olarak tanımlamaktadır. Belli bir patent stokunun münhasır haklarının üçüncü taraflarla karşılıklı olarak ortak kullanımını sağlayan, iki veya daha çok hak sahibi arasında yapılan sözleşmeye dayalı düzenlemelere patent havuzu denilmektedir. Başka bir tanıma göre ise patent havuzu iki veya daha fazla patent sahibinin, anlaşma konusu patentlerini toplulaştırarak birbirlerine ve üçüncü taraflara lisansladıkları düzenlemelerdir. Merges ise tanımlamasında hakların devredildiği yönetim birimine atıfta bulunulmakta, patent havuzunu iki veya daha fazla patent sahibinin ayrı bir yönetim birimi kurarak belirlenmiş patent haklarını söz konusu yönetime devrettiklerinde, ortaya çıkan düzenleme olarak tanımlamaktadır.[17]
Patent havuzlarının genellikle ABD’de yaygın olması ve ilk patent havuzunun ise yine bu ülkeden çıkması ise üzerinde durulması gereken bir durumdur. Devletin ekonomiye müdahalesinin istenmediği, merkeziyetçilikten uzak ve birey merkezli bir sosyal yapıya sahip olan ABD’de zorunlu lisans sistemi yerine patent havuzlarının gelişmiş olması, şaşırtıcı karşılanmamalıdır. Her ne kadar bazı patent havuzları kamu eliyle kurulmuş olsa da[18], sonuçta yine de pazar içerisinde rekabet ve dayanışma teşvik edilmiş, kamunun mülkiyet haklarına müdahalesinden ise kaçınılmıştır. Zira kamu eliyle patent havuzu kurulması, mülkiyet hakkının bir tezahürü olan lisanslama hakkı ile ilgili bir zorunluluk doğurmaktan çok, bu hakkın kamunun ve bireylerin yararı için kullanılması adına hukuki bir sistem önerisi anlamına gelmektedir. Rekabet hukukundan doğan çekincelerin giderildiği ve adil rekabet koşullarının sağlandığı bir durumda bireylerin market içerisinde doğan problemleri (patent çalılığı) otonom bir şekilde, devlet veya herhangi bir otoritenin etkisi altında olmadan, rekabeti destekler bir biçimde kendi kendilerine çözüme kavuşturmaları, uzun vadede serbest pazar ve rekabet kültürünün gelişmesinde olumlu bir rol oynayacaktır.
4. Sonuç
Fikri mülkiyet hukuku, özellikle de patent hukuku, hem ekonomik anlamda hem teknolojik anlamda inovasyonun tetiklenmesi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Özellikle de ekonomik aktivitelerin ve inovasyonun desteklenmesinde ilgili fikri mülkiyet rejimi ve tercih edilen yapısal hukuki sistemler ve çözümler önemli bir yere sahiptir.
Kanımızca, patent havuzu ve zorunlu lisans sistemi karşılaştırıldığında, hem özel sektörün hem de kamunun patent havuzu ve çapraz lisanslama gibi özel sektörün içerisindeki aktörlerin kendi aralarında ilgili sorunlara çözüm üretebilmesini sağlayacak hukuki yapıların desteklenmesi, teşvik edilmesi ve kurulması, zorunlu lisans sisteminin uygulama alanını daraltacak ve özel sektör üzerindeki kamu etkisinin azalması ve sektörün bağımsızlaşması açısından olumlu bir etkiye sebep olacaktır.
Ancak bu durum, zorunlu lisans sisteminin tamamen ortadan kaldırılması anlamına gelmemektedir. Özellikle kamu yararının söz konusu olduğu durumlarda zorunlu lisans sisteminin gündeme gelmesi, tıbbi veya askeri konularda kamuyu etkileyecek sorunlara hızlı çözümler üretmek bağlamında oldukça olumlu olacaktır.
Sonuç olarak denilebilir ki, özel sektörün sınai mülkiyet haklarını ilgilendiren konularda ortaya çıkabilecek problemleri hukuki sistemlerle kendi içerisinde çözmesinde yarar vardır. Meğer ki bu durum, kamuyu doğrudan ilgilendiren, kamu yararını içeren ve hızlıca çözüme kavuşturulması gereken bir konu olmasın.
[1] Gökovalı, U. & Bozkurt, K. (2006). FİKRİ VE SINAÎ MÜLKİYET HAKKI (FSMH) OLARAK PATENTLER: DÜNYA VE TÜRKİYE AÇISINDAN TARİHSEL BİR BAKIŞ . Muğla Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , (17) , 135-146 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/tr/pub/musbed/issue/23522/250615
Bolar istisnasını bitki koruma ürünleri bakımından değerlendireceğimiz bu yazıda detaylara girmeden önce, bir ilacın patent hakkı kapsamında korunması ve ruhsatlandırılması arasındaki farkı açıklamak faydalı olacaktır. Şöyle ki; bir ilacın patent ile korunması ve ruhsat alarak piyasaya sunulması birbirinden farklı iki sisteme tabidir.
Patent hakkı, hak sahibine tescil sağlanan ülkede ürünün başkaları tarafından üretilmesini ve pazarlanmasını engelleme hakkı vermektedir. Ancak, patent hakkına sahip olunması ürünün piyasaya sunulabilmesi izni için yeterli değildir. Ürünün piyasaya sunulabilmesi için ulusal mevzuat çerçevesinde yetkili makamlarda ruhsatlandırılması gerekmektedir.[1]
Tarımsal ilaçlara ilişkin araştırmaların zararsız bir şekilde yapılabilmesi için en az iki deneme gerçekleştirilmesi gerekmektedir. İlgili kuruluşlar bu denemeleri yapabilmek için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin almak zorundadır. Bu araştırmalar sonunda tarımsal ilaçlar da tıpkı tıbbi ilaçlar gibi belirli bir başvuru sürecinden geçirilerek ruhsatlandırılırlar. Ülkemizde şu an itibariyle 5000’i aşkın bitki koruma ürünü ruhsatı bulunmaktadır.
Ayrıca, ülkemizde Bayer, Sumitomo Chemical, Novartis gibi firmalar başta olmak üzere, pek çok firma adına kayıtlı bitki koruma ürün patentleri bulunmaktadır.
Bitki Koruma Ürünlerinde Bolar İstinası
Bilindiği üzere patentin koruma süresinin dolması itibariyle patent hakkı sona ermektedir. Türk Hukukunda patent koruması başvuru tarihinden itibaren 20 yıl olup, bu süre dolduğunda koruma sona ermektedir. Ancak, patent süresinin dolması ile patentin herkes tarafından kullanılabilir hale gelmesi ve halkın patent hakkı bulunan ilaca tek başına erişimi mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, patent korumasının sona ermesinden sonra eşdeğer ilaçlar[2] piyasaya sunulmaktadır.
Ancak, eşdeğer ilaçların da patent hakkına konu olmamakla birlikte ruhsatlandırılması gerekmektedir ve ruhsatlandırma çalışmaları çok uzun sürmektedir. Hukuk dünyası orijinal ilacın patent süresinin sona ermesi ile başlayan eşdeğer ilaçlar ve orijinal ilaçlar arasındaki rekabet için bazı düzenlemeler getirmiştir. Böylelikle, Türk Hukukunda buluşu yapan kişi ile kamu menfaati arasında bir denge sağlanmaya çalışılmıştır.
Eşdeğer ilaçların patent süresinin dolmasının hemen ardından piyasaya sunulmasının sağlanması için, henüz patent süresi dolmadan patent sahibinin izni olmaksızın deney ve test amacıyla buluşun kullanılmasına izin verilmiştir.
Bu ruhsat çalışmaları sırasında patent sahibinin izni olmaksızın buluş üzerine test ve deneyler yapılmasına izin verilmesine “Bolar istisnası” denilmektedir.
Bu istisnanın düzenlenmesi ilk defa A.B.D.’nde ilaç üreticisi olan “Roche” isimli şirket ve jenerik ilaç üreten “Bolar” isimli şirket arasındaki bir uyuşmazlıktan kaynaklanan “Roche vs Bolar” isimli davaya dayanmaktadır. Roche, patentli etken maddesi üzerinde denemeler yaparak patent hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle Bolar aleyhine dava açmıştır. Federal Mahkeme yaptığı incelemede bu deneylerin ekonomik amaçla yapılması nedeniyle deneme amaçlı fiillerin patent hakkını ettiğini belirtmiş ve başka bir hukuki istisna getirilmesi gerektiği görüşüne varılmıştır. Bu kararı takiben “Hatch-Waxman Act” adıyla bilinen kanunla değişiklik yapılmış ve Bolar İstisnası yasalaşmıştır.[3]
Türk Hukukunda ilk defa 22 Haziran 2004 tarihinde 551 sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (Pat. KHK) 75 (f) bendinde ilaçların ruhsatlandırılması ve bunun için gerekli test ve deneyler de dahil olmak üzere, ruhsat konusu buluşu içeren deneme amaçlı fiiller patent ile tanınan hakkın kapsamı dışında bırakılmıştır.
10 Ocak 2017 tarihinde Pat. KHK mülga olmuş ve yerine 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunda da 85/3-c bendi KHK’ya paralel şekilde düzenlenmiştir.[4]
Türk hukuku uyarınca patentin koruma süresi dolmadan numune üretimi, etkin madde hazırlanması, üretilmesi, geliştirilmesi, seri üretim yapılması ve depolanması Bolar istisnasının kapsamına girmemekte, Bolar istisnası sadece ruhsatlandırma aşamasındaki test ve deneyleri kapsamaktadır. Başka bir deyişle, numune üretimi, etkin madde hazırlanması üretilmesi geliştirilmesi patent hakkına ihlal oluşturmakta, ancak ruhsatlandırma aşamasındaki test ve deneyler ihlal oluşturmamaktadır.[5]
Bitki koruma ürünlerinin ruhsatlandırılması için beşeri ilaçlardan farklı düzenlenmeler bulunmaktadır. Bitki Koruma Ürünlerinin Ruhsatlandırılması ve Piyasaya Arzı Hakkında Yönetmelik’in 5. maddesine göre Bakanlıktan bitki koruma ürünü ruhsatı alacak bütün firmaların yönetmelikte yer alan Bitki Koruma Ürünleri İştigal İzin Belgesini almaları zorunludur. Belgenin geçerlilik süresi iki yıldır. Bu Yönetmeliğe göre ruhsatlandırılmamış bitki koruma ürünlerinin ülke sınırları içerisinde piyasaya arzı ve kullanılması yasaktır. Bakanlığa hangi belgelerin verilmesi gerektiğine ilişkin belgeler de ayrıntılı olarak yönetmelikte düzenlenmiştir.
Zira, bitki koruma ürünleri için ruhsat başvurusunda bulunulmasının ve ruhsat başvurusu nedeniyle gerçekleşen test ve deneylerin kanunda istisna olarak düzenlenen ‘deneme amaçlı fiiller’ kapsamında olması nedeniyle patent hakkını ihlal etmediğine ilişkin emsal Yargıtay kararları bulunmaktadır.
Aşağıda bu kararlardan önemli bulduğumuz ikisi hakkında kısa açıklamalar yapılacaktır:
Yargıtay’ın 11. Hukuk Dairesi’nin 03.03.2015 tarihli kararı[6]:
X1 sc 240 ilacının aktif maddesi olan “spiro diklofen” maddesinin patent hakkı sahibi ve Tarım ve Orman Bakanlığında da ruhsatlandıran X firması, aktif maddesi spiro diklofen olan X2 adlı ürünü tanıtıp ruhsat başvuru aşamasında olduğu gerekçesiyle davalının haksız rekabetinin tespitiyle menine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkeme, davalının ruhsatlandırma için Tarım Bakanlığı’na yaptığı başvurunun 551 sayılı Pat. KHK’nın 75/1-f maddesi uyarınca patent sahibinin patent belgesinden doğan haklarının ihlali mahiyetinde olmadığı ve davacının diğer iddialarını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddi kararının ONANMASINA karar vermiştir.
Yargıtay’ın 11. Hukuk Dairesi’nin 21.12.2016 tarihli kararı[7]:
İlaç başvurusunun davacı şirkete ait ilaç patentine tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle dava açılmıştır. Mahkeme kararında 551 sayılı Pat. KHK’nın 75/f bendi gereğince, ilacın ruhsatlandırılması ve bunun için gerekli test ve deneyler de dahil olmak üzere, ruhsat konusu buluşu içeren deneme amaçlı fiiller patentten doğan hakların sağladığı koruma kapsamı dışında kaldığı ve davalının ilaç ruhsat başvurusu dışında tecavüz tehlikesi oluşturan başkaca bir eylemi bulunduğu kanıtlanamadığından, ilaç ruhsatı için başvuruda bulunmuş olmasının tek başına davacıların patent hakkına tecavüz yaratmayacağı belirtilmiştir.
Deneme amaçlı test ve deneylerin patent hakkını ihlal etmeyeceğine ilişkin istisna “Bolar istisnası” olarak adlandırılmaktadır ve bu istisna kapsamında ilaç patentlerinin ruhsat başvuruları için gereken test ve deneyler patent hakkına tecavüz oluşturmamaktadır. Tıbbi beşeri ilaçlarda olduğu gibi, zirai ilaçların da kullanımı için ruhsatlandırılması gerekmekte olup, emsal kararlarda bu ruhsat başvuruları için yapılan test ve deneylerin de Bolar istisnası kapsamında değerlendirildiği görülmektedir. Bu bağlamda, Bolar istisnası olarak adlandırılan hem 551 sayılı KHK’da hem de SMK’da düzenlenen ilaçların ruhsatlandırılması ve bunun için gerekli test ve deneylerin patent hakkına ihlal oluşturmayacağı yönündeki istisnanın kapsamının tıbbi beşeri ilaçlarla sınırlı olmadığı ve istisnanın zirai ilaçlara ilişkin ruhsat başvurularında da uygulandığı anlaşılmaktadır.
[4]6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Patent hakkının kapsamı ve sınırları başlıklı 85. maddesi:
MADDE 85- (1) Patent sahibi, buluşun yeri, teknoloji alanı ve ürünlerin ithal veya yerli üretim olup olmadığı konusunda herhangi bir ayrım yapmaksızın patent hakkından yararlanır.
(2) Patent sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Patent konusu ürünün üretilmesi, satılması, kullanılması veya ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması.
b) Patent konusu olan bir usulün kullanılması.
c) Kullanılmasının yasak olduğu bilinen veya bilinmesi gereken usul patentinin kullanılmasının başkalarına teklif edilmesi.
ç) Patent konusu usul ile doğrudan doğruya elde edilen ürünlerin satılması, kullanılması, ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle elde bulundurulması.
(3) Aşağıda sayılan fiiller patentin sağladığı hakkın kapsamı dışındadır:
a) Sınai veya ticari bir amaç taşımayan ve özel maksatla sınırlı kalan fiiller.
b) Patent konusu buluşu içeren deneme amaçlı fiiller.
c) İlaçların ruhsatlandırılması ve bunun için gerekli test ve deneyler de dâhil olmak üzere, patent konusu buluşu içeren deneme amaçlı fiiller.
ç) Sadece bir reçetenin oluşturulması için eczanelerde yapılan ilaçların seri üretim olmadan hazırlanarak kullanılması ve bu şekilde hazırlanan ilaçlara ilişkin fiiller.
“Pek azı hatırlasa da yetişkinler de bir zamanlar çocuktu.”
Antoine de Saint-Exupery
Haydi gelin patent dokümanlarına ait resimler üzerinden 80’ler ve 90’larda oynadığımız oyuncaklarla biraz nostalji yapalım. (Yazıyı uzatmamak adına bu listeye video oyunları, spor aletleri, kutu ve masa oyunları ile şaka malzemeleri dahil edilmemiştir.)
Akülü Araba
US4709958 (22.09.1986) Ridable vehicle and assembly method (solda)
USRE36225 (10.02.1992) Battery recharge interconnection system with safety cut-out (sağda)
80’lerin sonunda ve 90’larda zenginlik sembolüydü akülü arabalar. Çocukluğu o döneme rastlayan pek çok kişinin içinde bir ukde olarak kalmıştır “Akülü araba sevdası”. Şimdilerde daha yaygın olduğunu söyleyebiliriz, hatta lunapark, AVM vb. yerlerde kiralanabiliyorlar.
Çek-bırak/volanlı oyuncak arabalar
US4443967 (12.02.1982) Flywheel driven toy car
US2795294 (27.08.1953) Keyless device for winding up clockwork mechanism
Çek-bırak (pullback) motorlu ilk oyuncak arabayı 1953’te Bertrand ‘Fred’ Francis’in geliştirdiği biliniyor. Yalnızca ileri yönde hızlanabilen çek-bırak arabaların aksine volanlı (friction motor/flywheel) oyuncak arabalar her iki yönde hızlanabilir ve daha yüksek bir ses çıkarır. Bir de herhangi bir motor aksamı bulunmayan arabalar vardı ki bunlar daha yaygındı.
Kuş düdüğü
US2437024 (17.10.1947) Whistle
US4127962 (31.07.1975) Whistle having angularly joined cylindrical chambers
İçine su doldurduktan sonra üfleyerek kuş sesi çıkardığımız düdüklerin geçmişi 17. Yüzyıla kadar gidiyor. 80‘lerde kullandığımız toprak malzemeden yapılma kuş düdüklerinin yerini günümüzde plastik olanlar aldı.
Sürünen oyuncak asker
ES1014352U (08.06.1990) Toy Soldier
Nuri Bilge Ceylan’ın “Uzak” filmini izleyenler hatırlayacaktır, rahmetli Mehmet Emin Toprak’ın bulup geldiği sürünen komando oyuncağı çocukluğumuzda oldukça popülerdi: https://youtu.be/2jI3-jKotKU?t=101
Bateri çalan maymun
GB2063691 (28.11.1979) Drummer doll
Geçmişte bir pil reklamına da konu olan bateri çalan tavşan, ayı, maymun vb. pelüş oyuncakların günümüzde plastik versiyonları da hala piyasada satılıyor. Fazla gürültü sevmeyen ebeveynlerin korkulu rüyasıdır: https://www.youtube.com/watch?v=43VhRKJX_sk
Balık tutma oyunu
US4224761 (22.11.1978) Toy fishing play unit
Mekanik olarak kurulan ve dönen bir platform üzerinde balıkların ağzını açıp kapadıkları sırada mıknatıslı oltayla en çok balığı yakalayan kazanır! Günümüzde daha çok pilli versiyonları hala satılıyor.
Gözleri kapanan oyuncak bebek / bez bebekler
US1276590 (13.05.1918) SLEEPING-EYES MOUNTING FOR DOLLS
CA2116049 (21.02.1994) DOLL
TR200705812U (22.08.2007) Bez bebeklerde yenilik
Yatırıldığı zaman gözleri kapanan bebeklerin geçmişi de 1800’lere dayanıyor. Yukarıda oyuncak bebeklere yönelik üç farklı zamana ait başvuruları görüyorsunuz. İlk Barbie bebeği patenti ise 1959’a dayanmaktadır. Barbie’nin rakibi Sindy bebekler de 1963’te piyasaya çıkmış, bir dönem Türkiye’de de oldukça popüler olmuştur.
Sesle yürüyen bebek/ Emekleyen ve ses çıkaran bebek
GB1138443 (06.01.1966) Improved toy
US4878870 (19.02.1988) All-fours walking doll
Elinizle alkış sesi çıkardığınızda ya da bir gürültü yaptığınızda yürümeye başlayan bebekler Türkiye’de 90’larda popüler olmaya başlamıştı. Emekleyen ve ses çıkaran bebekler de aynı yıllarda yaygınlaşmıştı.
Bebek evi
US4219960 (16.02.1978) Doll House
Bebek evleri kız çocuklarının rüyasını süsleyen oyuncaklardan biridir. Eskiden akülü araba gibi bebek evi sahibi olmak da bir statü göstergesiydi.
El kuklası
US2302349 (17.02.1941) Instruction outfit for the making, play, and use of puppets or dolls
US3106041 (24.01.1962) Multiple character hand puppet
Parmaklarınızla kuklanın kollarını ve başını oynatabildiğiniz el kuklaları 1800’lerden itibaren popüler olmuştur. Özellikle teatral yeteneği olanların zevkle seslendirdiği bu kuklalar küçük çocukların ilgisini çekmekte zorlanmazdı. Kurbağacık en popüler el kuklalarındandı.
Palyaço külah kukla
US3471966 (27.07.1966) MANIPULATORY PUPPET
US4245428 (30.07.1979) Hand-controlled puppet
Külahın ucuna takılı bir çubuğu aşağı/yukarı çekerek kuklanın içeri/dışarı çıkması sağlanan bir oyuncak. Açıkçası el kuklası patentlerine bakarken şans eseri karşılaştım ve bir anda hatırladım bu oyuncağı. Özellikle 1 yaş civarı çocuklarda ce-e oyunu (peek-a-boo) gibi bir etki bırakabilir.
Kukla bebekler
USD186119 (17.10.1958) Puppet doll or similar article
USD186120 (17.10.1958) Puppet doll or similar article
Kuklalardan örnekler verip 80’lerin en popüler yapımlarından Susam Sokağı ve Muppet Show’dan bahsetmeden geçmek olmaz. Jim Henson’ın efsane karakterleri Kurbağacık Kermit, Edi, Büdü ve daha niceleri. Yukarıda gördüğünüz iki kukla Henson’a ait en eski tasarım başvuruları. Wilkins ve Wontkins adlı bu kuklalar bir kahve markasının reklamlarında oynamışlar: https://www.youtube.com/watch?v=LmhIizQQol0
Obur hipopotamlar
US4119312 (28.01.1977) Game board
ABD’de 1978’de, Türkiye’de de 90’larda piyasaya sürülen bu oyunda hipopotamıyla en çok misketi yakalayan oyunu kazanır. Reklam müziğini hatırlayacağınızı tahmin ediyorum: https://youtu.be/VoDieqqHOog?t=112
Eklemli oyuncak yılan
ES61501U (24.08.1957) Toy
Ahşap ya da plastik versiyonları olan bu oyuncak genellikle birilerini korkutmak için kullanılırdı.
Kumbara
US1700732 (20.03.1924) Coin bank (solda)
ES81985U (07.07.1960) Piggy bank toy phone (sağda)
Oyuncak kategorisine koymak doğru değil belki ama eskiden hemen her çocuğun bir bankadan hediye kumbarası olurdu. Palyaço şeklinde, tır şeklinde ve telefon şeklinde kumbaralarım olduğunu hatırlıyorum.
Kurmalı fare ve kuş
US1738604 (09.01.1928) Toy
GB362780 (10.06.1930) Improvements in or relating to mechanically propelled toys
Her türlü kurmalı oyuncak ilgimi çekmiştir eskiden beri. Kurmalı fareye çizgi filmlerden oldukça aşinaydık, bende de metal bir kurmalı tavuk vardı gıdaklamaya benzer bir ses çıkarırdı kafasını indirip kaldırırken.
Lego ® yapı blokları
US3005282 (28.01.1958) Toy building brick
US4205482 (29.08.1977) Toy figure
Modern anlamdaki ilk lego patent başvurusu 1958’de yapılmış. Benim legoyla tanışmam ise 80’lerde babamın yurtdışından getirdiği bir uzay setiyle olmuştu.
Bay Patates Kafa
US3660926 (15.05.1970) MAGNETICALLY COUPLED TOY ASSEMBLY
US6257948 (13.07.1999) Talking toy with attachable encoded appendages
“Mr. Potato Head” 1949’da George Lerner tarafından icat edilmiş ve ilk başlarda gerçek bir patates üzerine takılabilen parçalar olarak satılmış, 15 yıl sonra oyuncak patates kullanılmaya başlanmış. Bay patates kafa 1995’te Oyuncak Hikâyesi filmiyle şöhretinin doruklarına ulaştı. Yaşıtlarımdan oynayan var mıydı bilmiyorum ama Türkiye’de popüler olduğu zaman benim çocukluğuma yetişmedi diye hatırlıyorum.
Viewmaster
US2511334 (28.04.1947) Stereoscopic viewer
Bilimsel (!) adı stereoskop olan bu aletin Türkçede bir ismi var mı bilmiyorum ama Türkiye’de 80’lerin en karakteristik aygıtlarında biriydi. İlk kez 1939’da New York Dünya Fuarında tanıtılan bu icat (bkz. US2189285) bizim zamanımızda genellikle yurtdışından getirilirdi. Getirilen ülkeye bağlı olarak Kabe’den tutun da Eyfel kulesine kadar farklı fotoğrafların olduğu filmler bulunurdu içinde.
Pelüş oyuncaklar
USD283237 (07.02.1984) Toy clown doll
US5613892 (31.03.1995) Inflatable plush toy
Pelüş oyuncaklar 80’lere özgü değildi ama her dönem en popüler oyuncaklar arasında olduğu için 80’lerde de popülerdi. Eski ABD başkanlarından Theodore Roosevelt’in adıyla anılan oyuncak ayıların (Teddy Bear) geçmişi 1900’lerin başına dayanıyor. Tabi günümüzde binbir çeşit figüre ait pelüş oyuncak bulmak mümkün. 80’lerde palyaço bebeklerin özellikle yaygın olduğunu hatırlıyorum.
Transformers
US4516948 (22.09.1983) Reconfigurable toy assembly
80’lerin çizgi dizisine konu bu robot araçlar günümüzde 2007’de başlayan film serisi ile yeniden popüler oldu.
Kağıttan ne de çok oyun çıkıyor! Kağıt uçağın geçmişi kağıdın icadına kadar dayanıyor. Daha uzun süre havada kalan, daha uzun menzilli kağıt uçaklar yapmaya çalışmak ve uçakları yarıştırmak ayrı bir zevktir.
Troll Bebek
USD378308 (20.02.1996) Troll lure
1959’da Danimarkalı balıkçı ve marangoz Thomas Dam tarafından geliştirilen Troll bebekler 90’larda oldukça popülerdi. Yukarıda bir yapay olta yemine ait tasarım başvurusunu görüyorsunuz.
Sürpriz Yumurta
WO9300267 (27.06.1991) A CONTAINER FOR SURPRISE GIFTS AND THE LIKE, FOR EXAMPLE, FOR CHOCOLATE EGGS
GB1421516 (19.02.1973) HOLLOW UNITS CONSISTING OF OR CONTAINING CHOCOLATE
“Hem çikolata istiyorum hem oyuncak istiyorum hem sürpriz istiyorum.” repliğinin geçtiği reklamı hatırlıyor musunuz? Çikolata şeklinde yumurtanın içinden çıkan oyuncaklar 90’ların sonuna doğru yaygınlaştı sanırım ve oldukça pahalıydı.
Çim adam
US5549500 (24.02.1994) Animalian figurine
GB902550 (28.06.1960) A novelty article
Bir başka 90’lar furyası da çim adamdı. Nereden ne zaman geldiğini anlamadan bir de baktık ki herkes çim adam yetiştirmeye başlamış evinde. Günümüzde küçük emoji figürlü çim adamlar da türedi.
Dans eden çiçekler
US4983890 (29.09.1988) Rotating drive device
Yanlış hatırlamıyorsam çim adamla yakın dönemlerde popüler olan bir başka aparat da dans eden çiçeklerdi.
Yo-yo
US59745 (20.11.1866) Buluş başlığı yok (solda)
US4207701 (11.12.1978) Dismantlable tethered top with reversible halves (sağda)
2500 yıllık bir geçmişe sahip yoyo oyuncağı, 1920’li yıllarda dünya çapında popüler olmaya başlamış. 1970’lerde oynadığı plastik yoyosunun dolanıp durmasından rahatsız olan Thomas Kuhn (sonraları Doktor Yo olarak anılmış) yukarıda sağda gördüğünüz patentteki yoyoyu geliştirmiş.
Walkie-Talkie
JPS4325301Y (30.06.1966)
USD299664S (09.08.1985) Toy walkie-talkie
Oyuncak telsizler, arkadaşlarınızla aranızda kablolu olmayan bir iletişim kurabildiğiniz teknoloji harikası bir üründü. Görevimiz Tehlike!
K’Nex® oyuncak inşaat setleri
US5913706 (22.06.1999) Articulated sectional toy figure (solda)
US5061219 (11.11.1990) Construction toy (sağda)
Gittiği bir düğünde Joel Glickman gerçekten çok sıkılmış olacak ki, önündeki içecek pipetlerini birleştirerek yeni bir şeyler tasarlanabileceğini düşünmeye başlamış. O ve kardeşi Bob birlikte K’Nex şirketini kurmuşlar. 1993 yılında piyasaya sürülen oyuncakların Türkiye’de ilk kez ne zaman satışa sunulduğunu bilmiyorum ama 90’ların sonunda bir gazetenin hediye ettiği K’Nex oyuncaklarıyla ilgili reklama bakılırsa o tarihlerde oynandığını söyleyebiliriz: https://youtu.be/cPEeOy0u_UE?t=1116
Oyuncak çay seti
US1573190 (05.03.1925) Toy dish playing set
US3583090 (14.10.1968) TRAVELING TOY TEA TABLE
Kızların vazgeçilmez evcilik oyuncağı çay setleri son yüz yılın en popüler oyuncaklarından. Yukarıda solda bir oyuncak bebek evine ait mutfak ekipmanı dolabı ve sağda ise taşınabilir bir oyuncak çay sehpası seti görüyorsunuz.
Koosh
US4756529 (11.06.1987) Generally spherical object with floppy filaments to promote sure capture
Türkçe adının olup olmadığını bilmediğim bir başka oyuncak daha. Scott Stillinger’in çocuklarıyla top yakalama oyunu oynarken çocukların küçük elleriyle kolayca kavrayabileceği bir top geliştirmek istemesiyle ortaya çıkmıştır.
Küçük bir not: EPO Patent Teaching Kit’e aşina olanlar bu patenti hatırlayacaktır.
Slinky
US2415012 (21.08.1946) Toy and process of use
US4120929 (28.12.1976) Method for producing a spirally wound plastic article
Yine adı pek kimse tarafından bilinmese de herkesin tanıyacağı bir başka oyuncak. Türkçede stres yayı olarak bilinen bu oyuncağın özellikle plastik olanları satın alır almaz dolanır ve açması oldukça zahmetli olabilir. Stres atmak için aldıysanız açmaya çalışırken daha çok strese girebilirsiniz. 1940’ların başında Richard James tarafından icat edilen bu oyuncak (soldaki görsel) 1976’da plastik olarak üretilmeye başlandı. Sağdaki görselde plastik Slinky üretme makinesini görüyorsunuz. Dolanmış bir Slinky’i açmak için internette pek çok video bulabilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=hol1kfXayqI
ES112364U (24.03.1965) New structure for children’s tricycles (orta üstte)
ES181966U (29.12.1971) Improved child tricycle, of reducible volume (sol üstte)
US4787647 (26.11.1985) Four wheel cycle (sağ üstte)
DE29722664U (22.12.1997) Rahmenkonstruktion für ein mehrspuriges Kinderfahrzeug (sağ altta)
Delta olarak ifade edilen önde tek arkada iki tekeri bulunan çocuk bisikletleri 80’lerde de günümüzde olduğu kadar popülerdi. Güneşlikli, ebeveyn kontrollü, ses efektli versiyonları eskiden yoktu ama bazı modellerde arka tekerleği durduran metal çubuk şeklinde basit bir fren mekanizması vardı.
Özellikle 70’lerin sonu 80’lerin başında Düldül adıyla meşhur olmuş dört tekerli pedallı çocuk bisikletleri ise o dönem için bir statü sembolüydü.
Sapan
US3983860 (10.10.1975) SLINGSHOT
US2995129 (13.01.1959) Slingshot
Avlanma amacıyla kullanımının azalarak bitmesini temenni ettiğimiz, modern versiyonunun 1800’lerde geliştirildiği bu oyuncak neyse ki günümüzde eskisi kadar popüler değil. Ya da ben öyle zannediyorum, zira internetten aratınca ışıklı sapandan bilek destekli sapana kadar ne çok çeşit çıkmış!
Sıkıştırınca öten oyuncak
US1668785 (18.04.1925) Hollow rubber toy
US3702038 (29.10.1971) TOYS WITH SOUND PRODUCING MEANS
İngilizcesi “squeaky toy” olan ve uzun yıllardır çok yaygın olarak kullanılan bu oyuncağın Türkçesini bilen varsa bana söylerseniz çok sevinirim 🙂 Herhalde en meşhuru ördek şeklinde olanlar.
Uzaktan kumandalı araba
US4563162 (05.04.1983) Toy car remotely controllable by fiber optic means
GB1074445 (12.08.1965) A remotely controllable, electrically driven toy car set
Uzaktan kumandalı oyuncak arabalar dünyada 1960’lardan beri popüler bir oyuncaktır. Arabaya kabloyla bağlı bir kumandayla sağa sola, ileri-geri hareket ettirdiğim bir arabam vardı. Tabi araba uzaklaştıkça peşinden koşmak gerekiyordu 🙂 Kablosuz kumandası olanlardan da vardı. Böyle modellerin arabası üzerinde oldukça ince kırılmaya/kopmaya yer arayan uzunca bir anten olurdu. Kumanda antenleri ise teleskobik yapıda ve daha kalın metalden olurdu. Daha az yaygın olmasına rağmen sesle kontrol edilen arabalar da mevcuttu.(bkz. US4165581)
Yarış arabaları
US4479650 (26.04.1982) Toy-racing express motor road
Üzerinde iletken rayların bulunduğu yolları birbirine ekleyerek oluşturduğumuz yarış pisti üzerinde vızır vızır giden araçları yarıştırırdık. Arabaların altındaki metal fırçalar eskidikçe temassızlık sorunları yaşanırdı.
Engelle karşılaşınca takla atan araba
JPS459872Y (16.09.1968)
ABD’de 1960’larda popüler olan bu oyuncak, ülkemizde sanırım 90’larda yaygınlaşmaya başladı. Gövdesine oranla büyük olan tırtıklı tekerleriyle hangi engele çarparsa çarpsın takla atmak dahil, bir şekilde kendini toparlayıp yoluna devam edebilen bu canavarlar pek çok çocuğa güzel vakit geçirtmiştir sanırım.
Takla atan figür
US4705487 (16.01.1985) Movable toy automatically swingable between an up position and a down position
US3744182 (08.12.1969) SELF-PROPELLED TOY
Takla atan, ip atlayan kurmalı/pilli oyuncaklar eskiden çok yaygındı. Kanguru, maymun, robot, çocuk figürlü vb. pek çok versiyonu vardı.
Playmobil® mekanik figürler
US3874113 (02.02.1973) Doll wherein head connects to a support member, thereby locking on body and limbs
Türkiye’de Pilsan’ın ürettiği “mekanik” adıyla bilinen minik oyuncak figürlerin olduğu setler 80’lerde çok popülerdi. Küçükken en çok oynadığım oyuncaklar arasındaydı.
Model Uçak
US3594946 (06.02.1969) PLASTIC MODEL CONSTRUCTION
Genellikle plastik malzemeden parçaların birleştirilerek uçak, gemi, tank vb. özellikle savaş araçlarının modellerini yapmak pek çok gencin hobisiydi.
Yıldız Savaşları Figürleri
USD251628 (12.09.1977) Robot
USD265754 (18.04.1980) Toy figure
80’lere damgasını vuran Yıldız Savaşları film serisinin hayranları filmin karakterlerine ait oyuncak figürleri oynamaktan çok sanırım koleksiyon olarak bulundurmayı seviyorlardı. Yukarıda iki adet tasarım başvurusunu görüyorsunuz.
Kaydırmalı yapboz
GB1544621 (24.01.1978) SLIDE PUZZLE
DE622838C (16.08.1933) Schiebespiel
Plastik kaydırmalı yapbozlar 80’lerde çok modaydı, şimdi artık karton yapbozlar kadar yaygın olmasa da hala piyasada çeşitli türleri bulunabiliyor. İçerdiği bir adet boşluk sayesinde parçaları kaydırarak yapbozdaki görseli tamamlamaya çalışıyorsunuz.
Topaç, arkeolojik alanlarda tespit edilebilen en eski oyuncaklardan biriymiş. Sokak oyunlarının olmazsa olmaz unsurlarından biri olan bu oyuncağın ipli versiyonunun yanı sıra fırıldak olarak adlandırılan ipsiz versiyonları da yaygındır.
Rubik küp
US4378116 (28.10.1980) Spatial logical toy
Macar Ernoe Rubik tarafından icat edilen Rubik küp, günümüzde hala popüler. Hatta en hızlı Rubik küp tamamlama yarışmaları düzenleniyor. Şimdilerde dünya rekoru 5 saniyenin altındaymış: https://www.youtube.com/watch?v=M5yjKpMXChI
Kızılderili tacı
FR1092379 (08.10.1953) Coiffure indienne à plumes
80’lerde western ve Kızılderili filmleri oldukça popülerdi. Yakari çizgi filmi bizim kuşağın unutulmazları arasındadır.
Vantuzlu ok
ES21090U (04.10.1949) Toy bow
ES211386U (09.04.1975) A toy weapon fire device
Kızılderili olunur da ok atılmaz mı? Vantuzlu ok atan yaylar ve silahlar günümüzde eskisi kadar popüler değil sanki.
Oyuncak kılıç
KR900002609U (25.07.1988) SWORD TOY
Belki şimdiki kadar malzeme çeşitliliği olmasa da eskiden He-Man kılıcı, korsan kılıcı vb. pek çok çeşit plastik kılıç bulmak mümkündü. El yapımı tahtadan kılıçlar da yaygındı.
Suda Halka Geçirme Oyunu
US4032141 (29.10.1975) Amusement device
Düğmeye bastıkça suda oluşan akımla hareket eden halkaları çubuklara geçirmeye çalışırdık. Sanki akvaryum suyu değiştirircesine içindeki suyu boşaltıp tekrar doldurmak ayrı bir zevkti.
Toplu oyuncak pipo
US2542100 (14.02.1946) Combined bubble pipe and tethered ball
US2118609 (03.03.1937) Blow ball
Pipoya benzer kısmın ucundan üfleyerek topu havada tutmaya çalışıyorsunuz. Güçlü bir nefes gerektiren bu oyuncak uzun süre oynanırsa baş dönmesi yapabilir 🙂 https://www.youtube.com/watch?v=bfX60Iokon0
Mantar tabancası
US5229531 (03.08.1992) Toy cap gun with light transmitting, glow in the dark chamber
US5256100 (22.05.1992) Toy gun having a replaceable firing mechanism
İçinde disk şeklinde yerleştirilmiş 8 adet mantar bulunan tabancalar. Pat! Paat! Paat!
Su tabancası
ES1009114U (06.03.1989) Water gun
US5074437 (06.09.1990) Pinch trigger pump water gun
Su tabancaları yaz aylarının vazgeçilmez oyuncağıydı. Soldaki patentte olduğu gibi oldukça basit yapıda su tabancaları kullanırdık. Sağda ABD’de 1990’da piyasaya sürülen Super Soaker su tabancası bizim çocukluğumuza yetişmemişti. Super Soaker’ın hikayesinden kısaca bahsedelim: 1982’de NASA mühendisi Lonnie Johnson, yeni tip bir soğutma sistemi için deneyler yaparken banyosunda güçlü bir su akışı elde ettiği sırada aklına basınçlı su tabancası fikri gelmiş. Başlangıçta oyuncağı kendisi üretmek istese de maliyetleri karşılayamayacağı için oyuncak şirketleriyle ortaklıklar kurmaya çalışmış, ancak 1989’a kadar başarıya ulaşamamış. Sonunda 1990’da piyasaya sürülse de ilk başta fazla bir etki yaratmamış. Ardından Super Soaker adıyla yayınlanan reklamlar satışların patlamasına sebep olmuş ve sadece 1991’de 2 milyondan fazla oyuncak satılmış. Şu anda, toplam satışlardan 1 milyar dolardan fazla gelir elde edildiği tahmin ediliyor. Orijinal reklam filmini şuradan izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=CYFma2IDwak
Sallanan at
US873533 (16.10.1906) TRAVELING ROCKING-HORSE
CA32526 (15.10.1889) GALLOPING ROCKING HORSE
Çok eskiden beri sevilen ve hemen her küçük çocuğun kullandığı bir oyuncak. 80’lerde metal ve ahşap aksamları ile oldukça ağır olan bu atlar günümüzde daha çok plastikten yapılıyor. Ses çıkaranları da var.
Taso
US5340113 (22.09.1993) Method of playing a board game
US5443270 (14.02.1994) Game piece for playing milk cap or pogs
US5752336 (18.05.1998) Display case and display for game and collector articles
Tasolar bir döneme damgasını vurmuştu. Yukarıda tasoların kullanıldığı üç farklı patent başvurusu görüyorsunuz.
Cırt cırtlı top yakalama oyunu
US4017076 (25.08.1976) Target game
Cırt cırtlı top yakalama oyunu günümüzde hala bulabileceğiniz, patent koruma süresi dolduğu için pek çok firmanın üretebildiği bir başka oyuncak.
Sallanan kafalı çek-çek kaplumbağa
GB589597 (10.03.1944) Improvements in or relating to toys for children
Tekerlek mekanizmasıyla bağlantılı olduğu için hareket ettikçe kafasını oynatan hayvan figürlü oyuncaklar günümüzde de halen popüler. Özellikle köpek ve kaplumbağa figürlüleri hatırlıyorum.
Ekranlı oyuncak robot
ES254583U (21.11.1980) Toy Robot
Önündeki ekranı, ışıldayan gözleri ve kafası üzerinden attığı oklarla Saturn robot benim için tam bir teknoloji harikasıydı. D tipi kocaman pillerle çalışırdı.
İpli Raket
US1529600 (01.08.1921) Ball and bat toy
Rakete iple bağlı bir topu sektirdiğiniz bu oyuncak 1921’de icat edilmiş, 80’lerde popüler olduğunu hatırlıyorum.
İpli müzik kutusu
US5320573 (11.06.1991) Spiral spring toy with a pulling string
Bir halkaya bağlı ipi çekerek müzik kutusunu kurduğunuz bu oyuncaklarda genelde ninni benzeri bir melodi olur ve bebeklerin uyuması için kullanılırdı. Günümüzde müzik kutusu mekanizması amigurumi’lerin içine yerleştirmek maksadıyla tek olarak da satılıyor.
Misket kaydırağı
US3638350 (02.09.1970) TOY
US4713038 (05.07.1985) Marble race game
Misket (bilye) eski Mısır ve Yunanda taş, fındık vb. ile oynandığı bilinen oldukça eski bir oyuncak. Farklı kurallara sahip pek çok oyun türetilmiştir misketle oynanan. Eskiden sokaklarda misket oynamak çok yaygındı. Misket kaydırakları ise 70’lerden sonra ABD’de popüler olsa da bizim zamanımızda bu tür oyuncaklar şimdiki kadar yaygın değildi.
Twister
US3454279 (14.04.1966) APPARATUS FOR PLAYING A GAME WHEREIN THE PLAYERS CONSTITUTE THE GAME PIECES
Türkiye’ye tam olarak ne zaman gelmişti bilmiyorum ama 90’larda televizyonda reklamlarının yayınlandığını hatırlıyorum.
Oyuncak iş makinesi
US3462874 (17.01.1968) TOY LOADER
Kepçe, kamyon, buldozer vb. iş makinesi her dönem genellikle erkek çocuklarının favorisi olmuştur. Sokakta kepçeyle kazdığı toprakları kamyonuna yükleyen neslin çocukları AVM’lerdeki kum havuzlarında aynı geleneği sürdürüyor 🙂
İpli fırfır
US3010248 (03.08.1959) Spinner toy with sparking device
US4189862 (05.05.1978) String top
İçinden ip geçen diski döndürdüğünüz bu oyuncakları bulduğumuz uygun malzemelerden kendimiz de yapardık.
Furby
US6544098 (15.12.1998) Interactive toy
Bu listenin belki de en genç üyesini en sona bıraktım. 90’ların sonunda popüler olan Furby’leri hatırlarsınız. Pek çok değişik renk ve türde olan bu oyuncaklar bana hep Gremlinleri hatırlatır.
AÇIKLAMALAR
Yazıda patent numaralarının ardından parantez içinde başvuru tarihleri (varsa rüçhan tarihi) ve ardından (varsa) buluş başlıkları gösterilmiştir.
Verilen patent dokümanları o buluşla ilgili ilk patent başvurusu olmayabilir. Genellikle buluşu görsel olarak daha iyi tanımlayan örnekler seçilmiştir. Bazı oyuncaklar ilk icat edeni bilinmediği ya da çok eskiden icat edildiği için patent başvurusu bulunmadığından bunların modern versiyonları kullanılmıştır.
Listede neden Türk patentlerine bu kadar az yer verildiğini sorgulayabilirsiniz. 90’lı yıllarda maalesef yerli patent başvuru sayılarımızın yıllık 100’lü sayılarda, 80’lerde ise 100’ün altında olduğunu, bunlar arasından oyuncaklar konusunda yapılan patent başvurularının ise yok denecek kadar az olduğunu söyleyebiliriz. Yerli patent ve faydalı model başvuru sayılarının 12.000’leri geçtiği günümüzde ise oyuncak alanından yıllık ortalama 40-60 civarında yerli patent/faydalı model başvurusu yapılmaktadır.
Patent konusuna yabancı olanlar geçmişi çok eskiye dayalı olan bazı oyuncaklara nasıl oluyor da patent veriliyor diye düşünebilir. Öncelikle yapılan her patent başvurusunun patent belgesi almaya hak kazanmadığını belirtelim. Yani yeni olmayan bir oyuncakla ilgili patent başvurusu yapılabilir ve başvuru yayınlanabilir, ancak bu patent alındığı anlamına gelmeyecektir. Patent ofisindeki uzmanların yapacağı değerlendirmenin ardından buna karar verilmektedir. Bir başka husus ise, oyuncağın geçmişi çok eskiye dayanıyor olabilir, ancak siz ona bir yenilik getirdiyseniz bu patentle korunabilecektir. Örneğin yoyo 2500 yıllık çok eski bir oyuncaktır[1] ancak, 1970’lerde oynadığı plastik yoyosunun dolanıp durmasından rahatsız olan Thomas Kuhn yeni bir yoyo geliştirerek bunun patentini almıştır.
Şubat 2022 itibariyle patent veritabanlarında oyuncak sınıfına ait 230.000 civarı patent başvurusu olduğu tahmin edilmektedir. Bu dokümanları incelediğimizde burada yalnızca birkaç örneğini gördüğümüz binlerce farklı yaratıcı fikirle karşılaşıyoruz. Bu bakımdan özellikle ilkokul ve ortaokul seviyesindeki çocukların sevdikleri oyuncaklara ait patent dokümanlarıyla basit düzeyde de olsa tanıştırılmasının, bir icadın zaman içinde nasıl değişiklikler gösterdiğinin gözlenmesinin, onlarda icat yapma isteği ve patent bilinci uyandırması açısından faydalı olacağına inanılmaktadır.
Aşağıda dünyada en çok patent başvurusu yapılan oyuncak kategorilerini ve şimdiye kadar yapılmış yaklaşık başvuru sayılarını bulabilirsiniz[2]:
[2] Buradaki sayıların toplamı oyuncak sınıfındaki tüm patentlerin sayısı olan 230.000’den fazla edecektir. Zira bir patent birden çok sınıfa dahil olabilmektedir. Örneğin ses çıkaran bir bebekle ilgili bir patent başvurusu hem “Bebekler” kategorisinde hem de “Ses çıkaran oyuncaklar” kategorisinde değerlendirilir.
UYARI: Bu yazıdaki değerlendirmeler yazarın kişisel görüşlerini yansıtır ve hiçbir şekilde TÜRKPATENT’in resmi görüşünü ya da uzmanlarının başvurularla ilgili değerlendirmelerini temsil etmez. Yazı yalnızca bilgi amaçlı olup yasal tavsiye niteliği taşımaz. Bu yazının içeriğinin bir sonucu olarak herhangi bir işlem yapmadan veya herhangi bir işlemden kaçınmadan önce profesyonel hukuki tavsiye alınmalıdır.Yazarın verilen bir örnek üzerindeki değerlendirmesi yalnızca o örneğin spesifik koşullarına bağlıdır. Bir başka durum için yazarın alacağı kararlarda bağlayıcılığı yoktur.
GİRİŞ
Herkes hata yapar. Konu patent gibi hem hukuki hem de teknik olarak oldukça çetrefilli bir süreçle ilgiliyse hata yapmadan bu süreci tamamlamak için azami çaba ve dikkat gerekir. Zira kimi hataların telafisi mümkün olsa bile bazılarının düzeltilmesi mümkün değildir ve hak kaybına yol açabilir. Bu yazıda TÜRKPATENT’te bir patent başvurusu ile ilgili yapılan hangi tür prosedürel hataların/eksikliklerin düzeltilebileceği (ya da düzeltilemeyeceği) örnekler üzerinden gösterilmeye çalışılacaktır. Tarifname takımında yapılan hata düzeltme işlemleriyle ilgili yazıya ise buradan ulaşabilirsiniz.
Patent sürecinde yapılan hata ve eksiklikler pek çok farklı şekilde meydana gelebilmektedir. Örneğin bir bilginin/evrakın eksik ya da yanlış sunulması ya da verilen bir süreye uyulamaması söz konusu olabilir.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununa (SMK) göre bir “patent başvurusu veya patent dokümanlarında yer alan imla hataları ve açık maddi hatalar[1] talep üzerine düzeltilir.”[2] İlgili Yönetmelik maddesi ise şöyledir: “Kuruma verilen dokümanlardaki çeviri hataları, yazım hataları, kopyalama hataları ve yanlışlıklar talep üzerine düzeltilebilir.”[3]
Ayrıca Sınai Mülkiyet Kanununda (SMK) pek çok talep süre ile sınırlandırılmıştır. Genellikle spesifik bir talep için verilen süre ve süreye uyulmaması durumunda ne olacağı mevzuatta açık bir şekilde belirtilmiştir. Ancak SMK’da veya ilgili yönetmelikte süresi belirtilmeyen bir işlem varsa, bu süre standart olarak bildirim tarihinden itibaren iki aydır. Bu süreye uyulmaması hâlinde talep yapılmamış sayılmaktadır.[4] Örneğin başvuru sahibi sehven eklemeyi unuttuğu bir buluş sahibi için buluş sahibi ekleme talebinde bulunsun ancak gerekli evrakları (bkz. sonraki bölüm) eksik olsun. Mevzuatta bu eksiklikle ilgili spesifik bir süre belirtilmediği için SMK m.146’ya göre uzman bir yazı göndererek iki ay içinde eksik evrakın tamamlanmasını isteyecektir. Bu süre içinde evrak tamamlanamazsa talep yapılmamış sayılır.
Ocak 2017’den 2021 Eylül başına kadar olan başvuruların yaklaşık %3’üne hata düzeltme talebi gelmiştir. Hata düzeltme taleplerinin yaklaşık %13’ü reddedilmiştir.[5]
TÜRKPATENT EPATS sisteminde hata düzeltme talebi yapmak için Şekil 1’de görüldüğü gibi EPATS’ta “Benim Sayfam” ekranında sayfayı aşağı doğru kaydırdığınızda göreceğiniz “Sahip/Ücret/Diğer İşlemler” bölümünde “Eksik Evrak Tamamlama/Bilgi Düzeltme/Ek Belge Sunma” seçeneğini işaretleyerek “Git” butonuna basınız.
Şekil 1: EPATS Bilgi Düzeltme işlemi
Tarifname takımında (tarifname, istemler, özet, resimler) bir hata düzeltme talebinde bulunmak istiyorsanız da burayı seçebilirsiniz. Ancak tarifname takımında hata düzeltme harici bir değişiklik yapmak istiyorsanız “Başvuru sonrası işlemler” kısmını kullanınız. Örneğin araştırma ya da inceleme raporuna cevaben değişiklik yapılmak isteniyorsa bunlar bilgi düzeltme talebi olarak değil, duruma uygun olarak “Araştırma Raporuna İtiraz/Görüşe Cevap Sunma” veya “İnceleme Bildirimine Cevap Verme” seçenekleri kullanılarak gönderilmelidir. Bunların dışında örneğin SMK Yönetmelik m.108(2) kapsamında araştırma öncesi tarifname takımında bir değişiklik yapılmak isteniyorsa “Tarifname Takımında Değişiklik” seçeneği kullanılmalıdır. (bkz. Şekil 2)
Şekil 2: EPATS Tarifname Takımında Değişiklik işlemi
Şekli eksiklik giderme talebi yapıyorsanız “Şekli eksiklik giderme” seçeneğini kullanınız. “Tarifname takımında değişiklik” ya da “Eksik Evrak Tamamlama/Bilgi Düzeltme/Ek Belge Sunma” seçeneklerini kullanmayınız. (bkz. Şekil 2)
Kurum tarafından yapılmış bir hata varsa ve başvuru sahibi bunu düzelttirmek istiyorsa bu talep de bir bilgi düzeltme talebi olarak gönderilebilir.
Şimdi en sık yapılan hataları örnekler üzerinden inceleyelim.
Buluş Sahibi İle İlgili Hatalar
Başvurularda en sık yapılan hatalardan biri buluş sahipleri ile ilgili hatalardır. Sehven buluş sahibinin eklenmemiş/unutulmuş olması bunların başında gelir. Mevcut bir başvuruya yeni bir buluş sahibi eklenmek isteniyorsa, dilekçede mevcut buluş sahiplerinin ve eklenmek istenen kişinin onayları, ayrıca eklenmek istenen kişinin açık adresi ve başvuru sahibinin bu yeni buluş sahibinden başvuruyu yapma hakkını ne şekilde elde ettiğine ilişkin beyan (örn. sözleşme gereği, hizmet ilişkisi v.b.) da bulunmalıdır.[6] Yeni buluş sahibi aynı zamanda başvuru sahibi olacaksa beyana gerek yoktur, ancak bu durumda devir talebi yapılmalıdır.
Devir nedeniyle bir başka şirkete geçen bir başvuruda yeni şirketin yetkilisi/çalışanı kendi adını buluş sahibi olarak ekleyemez. Zira buluş sahipliği devir işlemi ile değişmez. Buluşu yapan kimlerse buluş sahipleri onlardır.
Başvuruda buluşu yapan olarak yanlışlıkla belirtilen kişinin izni ile birlikte başvuru sahibinin talebi üzerine söz konusu kişi sicilden çıkarılabilir.[7]
Mevcut bir buluş sahibi çıkarılıp, yerine yeni biri eklenecekse yukarıda sayılan diğer bilgilerin yanı sıra hem çıkarılanın hem de eklenenin onayları da bulunmalıdır.
Eğer buluş sahibinin isminde bariz bir düzeltme yapılacaksa, yanlış isimli kişiden onay istemeye gerek yoktur, zira bu isimde biri var olmayabilir. Bu durumda kimlik fotokopisi ile düzeltme yapılabilir. Eğer nüfus sisteminde kişinin TC numarasıyla sorgu yapıldığında doğru isim görünüyorsa kimlik fotokopisine de gerek olmayabilir. Örneğin 2017/10777 nolu başvuruda buluş sahibinin ikinci soyadı eklenmek istenmiş, nüfus sisteminde kişinin TC numarasıyla sorgu yapıldığında ikinci soyadı görüldüğü için söz konusu değişiklik kabul edilmiştir.
2018/21107 ve 2018/20708 nolu başvurularda yabancı uyruklu buluş sahibinin adıyla soyadının yer değiştirmesi için değişiklik talebinde bulunulmuştur, ancak söz konusu değişikliği kanıtlayıcı belge bulunmadığı için talepler kabul edilmemiştir.
Buluş sahibi ekleme/çıkarma talebinde bir eksiklik varsa Kurum eksik evrakın iki ay içinde gönderilmesini ister.[8] Eksiklik tamamlanmazsa ilgili talep yapılmamış sayılır.
2017/13379 nolu başvuruda buluş sahibi adının eksik yazıldığı belirtilmiş, ekte gönderilen nüfus cüzdanı fotokopisi dikkate alınarak buluş sahibinin ikinci isminin de sisteme eklenmesi talebi yapılmış, söz konusu talep kabul edilmiştir.
2017/12813, 2017/14474, 2017/16162, 2017/16297, 2017/18856, 2017/22530, 2018/01595, 2018/02259, 2018/14265, 2018/19012, 2018/20911, 2017/11557 nolu başvurularda buluş sahibi ekleme talebi eksik yapılmış, sonrasında gerekli evrak gönderilerek işlem tamamlanmıştır.
2017/11253 ve 2017/10393 nolu başvurularda buluş sahibi çıkarma talebi eksik yapılmış, sonrasında gerekli evrak gönderilerek işlem tamamlanmıştır.
2018/20472 nolu PCT’den ulusal aşamaya giren başvuruya sonradan buluş sahibi eklenmek istenmiştir. PCT uluslararası aşamada söz konusu kişi buluş sahibi olarak göründüğü için imzaya/beyana gerek duyulmadan talep kabul edilmiştir. 2020/07034 nolu PCT’den ulusal aşamaya giren bir başka başvuruda buluş sahibi adındaki yazım hatasının düzeltilmesi istenmiş, söz konusu kişinin adı PCT uluslararası aşamada teyit edilebildiği için ek kanıta gerek duyulmadan talep kabul edilmiştir.
2018/19191 nolu başvuruda isim benzerliğiyle başka bir çalışanın TC numarası kullanılarak yanlış buluş sahibi adıyla başvuru yapılmıştır. Düzeltme talebine cevaben sehven buluş sahibi olarak yazılan şahsın imzalı onayı istenmiştir.
2017/23150 nolu başvuruda buluş sahibinin bir başkasıyla değiştirilmesi talebi yapılmış ancak mevcut buluş sahibinin imzalı beyanı varsa da yeni eklenecek kişinin bulunmadığı için talep kabul edilmemiş, söz konusu eksiklik tamamlandıktan sonra işlem gerçekleştirilmiştir.
2018/01109 nolu başvuruda buluş sahipliğinden feragat ve yeni buluş sahibi ekleme talebi kabul edilmiştir.
2020/02754, 2020/00825, 2019/22439 nolu başvurularda buluş sahibi ekleme talepleri çeşitli eksiklikler nedeniyle reddedilmiştir.
2018/12720 nolu başvuruda başvuru sırasında hiçbir buluş sahibi belirtilmemiş, sonrasında adres ve TC kimlik no bilgileri ile birlikte buluş sahipleri eklenmek istenmiştir. Ancak başvuru sahibinin buluş sahiplerinden başvuruyu yapma hakkını ne şekilde elde ettiğine ilişkin beyan (örn. sözleşme gereği, hizmet ilişkisi v.b.) bulunmadığı için söz konusu talep yerine getirilememiştir.
Başvuru Sahibi ile İlgili Hatalar
Başvuru sahibi olan firmanın adı başvuru yapıldıktan sonra değişmişse bu değişiklik talebi, bilgi/hata düzeltme ile değil unvan değişikliği talebiyle yapılmalıdır. Yeni bir başvuru sahibi eklenmek isteniyorsa bu işlem devir talebi olarak yapılmalıdır.
EPATS’tan yerli gerçek ve tüzel kişiler adına yapılan unvan değişikliği talepleri, MERNIS ve MERSIS servislerinden kontrol edilerek otomatik gerçekleştirilmekte ve işlemin yapıldığı bilgisi, talep sonucunda oluşturulan evrakta belirtilmektedir. Yabancı gerçek ve tüzel kişiler adına yapılan unvan değişikliği talepleri için taleple birlikte sunulan belge kontrol edileceğinden işlemler Kurum tarafından gerçekleştirilerek gerekli bilgilendirme yapılmaktadır.[9] Bu nedenle unvan değişikliği işlemleri Patent Dairesi bünyesinde yapılmadığından, eğer böyle bir talep (işlemde bir hata olmadığı halde) bilgi/hata düzeltme talebi olarak yapılırsa yerine getirilemeyecektir.
2018/13764 nolu başvuruda yeni başvuru sahibi eklenmesi talebi kabul edilmemiş, devir talebi yapılması istenmiştir. Sonrasında başvuru sahibi devir talebi yapmıştır.
2017/17512 nolu başvuruda ise yeni buluş sahibi ekleme talebi kabul edilmiş, ancak söz konusu kişinin başvuru sahibi olarak da eklenmesi için devir talebinde bulunması gerektiği bildirilmiştir.
2018/15141 nolu başvuruda başvuru sahibi olarak yanlışlıkla aynı holdinge ait bir başka şirketin adı kullanılmıştır. Başvurunun üzerinden 20 ay geçtikten sonra fark edilen hata sonrası vekil yapılan hatayı destekleyici kanıt olarak buluş sahiplerinin başvuru sahibi olması gereken söz konusu şirkette çalıştığını ileri sürerek hata düzeltme talebinde bulunmuştur. Kurum talebe cevaben başvuru sahibi değişikliğinin yerine getirilebilmesi için durumun mevcut başvuru sahibince başvurunun kendilerine ait olmadığını beyan ve teyit eden, şirket yetkilisi tarafından onaylanmış bir yazıyla ispatlanması, bu yapılamadığı takdirde dosya üzerinde devir işlemi yapılması gerektiğini bildirmiştir. Ardından orijinal başvuru sahibi başvurunun kendilerine ait olmadığına dair bir beyanda bulunmuş, asıl başvuru sahibi olduğunu iddia eden şirket de başvurunun kendilerine ait olduğunu beyan etmiştir. Bunun üzerine Kurum talep edilen düzeltmeyi yapmıştır. Bu tür hatalarda fazla gecikmeden düzeltme talebinde bulunulması esastır.[10]
2020/01045 nolu başvuruda başvuru sahibinin e-mail adresini düzeltme talebinde bulunulmuş, söz konusu talep yerine getirilmiştir.
Rüçhan İle İlgili Hatalar
Rüçhan hakkı talebi, ilgili ücret ödenerek başvuruyla birlikte veya başvuru tarihinden itibaren iki ay içinde yapılmalıdır. Başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde ise rüçhan hakkı belgesinin sunulmuş olması gerekir.[11]
2018/04806 nolu başvuru rüçhansız yapılmış ve aynı gün hata düzeltme talebi yapılarak rüçhan talebi eklenmek istenmiştir. Ancak sonrasında üç ay içinde rüçhan hakkı talebi ücreti yatırılmadığı için rüçhan hakkı talebi kabul edilmemiştir.
2018/15421 nolu başvuru 2017/18081 nolu başvuruya ek patent olarak yapılacakken sehven önceki başvurunun rüçhan olarak gösterilerek başvuru yapıldığı belirtilmiş ve düzeltme talep edilmiştir. Ancak başvuru dilekçesinde söz konusu rüçhan bilgileri bulunduğu için ve hatanın bariz olmaması nedeniyle söz konusu talep kabul edilmemiştir. Başvuru daha sonra başvuru sahibi tarafından geri çekilmiştir. Ancak ücret iade talebi kabul edilmemiştir.
2018/03260 nolu başvuruda rüçhan hakkı talep edilmiş ancak rüçhan dokümanı eksik sunulmuştur (yalnızca kapak sayfası bulunmaktadır). Başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde rüçhan hakkı belgesinin tamamı gönderilmediği için rüçhan hakkı talebi yapılmamış sayılmıştır.[12] Ardından hakların yeniden tesisi kapsamında rüçhan belgesinin tamamı sunulmuş, ancak söz konusu talebin süresi içinde yapılmadığı gerekçesiyle talep reddedilmiştir. Başvuru sahibi konuyla ilgili YİDD’ye itirazda bulunmuş ancak YİDD de itirazı aynı gerekçeyle reddetmiştir.
TÜRKPATENT’teki iş yoğunluğuna bağlı olarak rüçhan talepleri ile ilgili belgelerin ve ücretlerin kontrolü 2-3 aylık sürede gerçekleşemeyebilmektedir. Böyle bir durumda rüçhan ile ilgili yapılan hata ya da eksiklik, süresi içinde açığa çıkmayabileceğinden rüçhan hakkının kaybı söz konusu olabilmektedir. Bu nedenle rüçhan ile ilgili belge ve ücretlerin eksiksiz ve zamanında gönderilmesine azami özen gösterilmelidir. Eğer rüçhan talebinizin bir sebepten kabul edilmeyebileceğini düşünüyorsanız, dosyanızın uzmanını arayarak süresi içinde varsa pürüzü gidermeniz tavsiye edilir.
Yanlış başvurunun rüçhan olarak gösterildiği bir EPO örneği inceleyelim. P1 ve P2 başvuruları B1 başvurusundan önce yapılmış, aynı başvuru sahibine ait, aynı konuda, rüçhan olarak gösterilebilecek başvurulardır. Başvuru tarihleri şöyledir:
P1: Haziran 2010
P2: Eylül 2010 (P1’den bölünmüş başvuru)
B1: Mayıs 2011
B1 başvurusu yapılırken P1 yerine yanlışlıkla P2 rüçhan olarak gösterilmiştir. Başvuru sahibi aslında P1’i rüçhan göstermek istediklerini, zaten P1’in rüçhan olarak tercih edilmesinin bariz olduğunu, zira P2’nin başvuru tarihi ile B1’in arasının 8 ay olduğunu, üstelik P2’nin P1’den bölünmüş başvuru olduğu için P1’in rüçhan gösterilmesinin her açıdan daha mantıklı olduğunu ileri sürmüştür. Ancak Kurul yayınlanmış bir başvuruda böyle bir değişikliğin üçüncü kişileri olumsuz etkileyebileceğini, üçüncü kişilerin bu tür avantaj hesapları yapacak patent mühendisliği bilgisine sahip olduğunun varsayılamayacağını belirterek söz konusu talebi kabul etmemiştir.[13]
Burada sergi rüçhanından bahsetmeden geçmeyelim zira çoğu sergi rüçhanı talebi maalesef usulüne uygun yapılmadığı için kabul edilmemektedir. Bir sergi rüçhanının kabul edilmesi için aşağıdakiler gerekir[14]:
Patent veya faydalı model konusunu kapsayan ürünün teşhir edildiği sergi, Türkiye’de açılan ulusal veya uluslararası bir sergi ya da Paris Sözleşmesine taraf ülkelerde açılan resmi veya resmi olarak tanınan uluslararası bir sergi olmalıdır.
Teşhir tarihinden itibaren on iki ay içinde Türkiye’de başvuru yapılmalıdır.
Rüçhan hakkı talebini teşhiri yapan gerçek veya tüzel kişiler yapmış olmalıdır.
Başvuru konusunu kapsayan ürünü sarih ve eksiksiz bir şekilde gösteren en az bir fotoğrafı olmalıdır. Söz konusu fotoğraf, patent veya faydalı model konusu buluşun ilgili alanda uzman kişi tarafından açık ve şüpheye yer vermeyecek şekilde anlaşılmasını sağlayacak yeterlikte sergide sunulan ürünün özelliklerini göstermelidir. (Örneğin bir cihazın iç mekanik aksamını ilgilendiren bir buluşta, iç detayı gözükmeyecek şekilde cihazın sadece dış görünüşünün fotoğrafının bulunması yeterli değildir)
Başvuru konusunu kapsayan ürünün teknik özellikleri ile bu ürünün sergide görünür şekilde konulduğu tarihi ve resmi açılış tarihini gösterir, sergiyi düzenleyen kuruluş tarafından onaylanmış bir belge sunulmalıdır.
Buna göre yukarıdaki özellikleri taşımayan sergi rüçhanı talepleri kabul edilmemektedir. Bu bakımdan, başvurudan önceki on iki ay içinde yayınlanmış bile olsa bir proje dokümanı, başvuru sahibinin bir makalesi, bir gazete haberi, başvuru sahibine ait bir YouTube videosu, fotoğrafsız salt fuar katılım belgesi vb. ile rüçhan hakkı talep edilemez.
Kabul edilmiş sergi rüçhanlarına örnek olarak 2018/00743, 2017/06315 ve 2018/04615 nolu başvurular verilebilir.
Sehven Yapılan Bir Talepten Vazgeçilmesi
2019/19549 nolu başvuruda kayda giren “Başvuru Unsurlarını Tamamlama” işlemi sehven gerçekleştirildiği ve söz konusu işlemin dikkate alınmaması ve geçersiz kılınması başvuru sahibi tarafından talep edilmiştir. 2017/15886 nolu başvuruda “Tarifname Takımında Değişiklik Yapmak İstemiyorum” ifadesi içeren dilekçenin sehven gönderildiği ve talebin geri alınması istenmiştir. 2018/04825 nolu başvuruda da yapılan yanlış talebin geri alınması istenmiştir. Söz konusu talepler kabul edilmiştir.
2018/02833 nolu başvuru yapıldıktan iki ay sonra geri çekme talebi yapılmış, bu talepten iki hafta sonra geri çekme işleminin sehven yapıldığı belirtilmiş ve talepten vazgeçildiği ifade edilmiştir. Söz konusu geri çekme talebi iptal edilmiş ve başvurunun işlemleri kaldığı yerden devam etmiştir. 2018/19776 nolu başvuruda da benzer şekilde geri çekme talebi iptal edilmiş ve başvurunun işlemleri kaldığı yerden devam etmiştir. Anılan başvuruların geri çekildiğine dair yayın henüz Bültende yayınlanmadığı için talepler kabul edilmiştir. Ancak, başvurunun geri çekildiği Bültende yayımlandıktan sonra geri çekme talebinden vazgeçilemez.[15] Ayrıca yayınlanmış bir başvuru geri çekilirse, aynı buluş konusunda yeniden başvuru yapılamayacağı da unutulmamalıdır.[16]
2017/12109 nolu başvuruda başvuru tipi faydalı model olması gerekirken, sehven patent olarak başvurulmuştur. Alındı yazısı (şekli inceleme yazısı) gönderilmeden talep geldiği için kabul edilmiş ve başvurunun işlemleri faydalı model olarak devam etmiştir. Benzer bir durum 2018/10085 nolu dosyada da gerçekleşmiştir. Ancak alındı yazısı gönderildikten sonra böyle bir talepte bulunulmuş olsaydı dönüşüm ücreti yatırılarak dönüşüm talebinde bulunulması gerekecekti.
Sehven yapılan bir talebin düzeltilmesi özellikle üçüncü kişileri olumsuz etkileyecek sorunlara/karışıklığa yol açacak nitelikteyse, makul bir süre içinde talep edilmediyse ya da mevzuatla çelişiyorsa kabul edilmez. Kabul edilecek düzeltmenin, hukuki kesinliği ve üçüncü şahıslar ile kamunun çıkarlarını zedelemediğinden emin olunmalıdır.[17]
Şimdi sehven yapılan bir talepten vazgeçilmesine EPO’dan bir örnek verelim. Bir Avrupa patent başvurusu EPO tarafından reddedildikten sonra başvuru sahibi karara iki aylık sürenin son gününde itiraz (appeal) etmiş ve sonrasında istem setleri sunarak sözlü görüşme (oral proceedings) talep etmiştir. Ancak sözlü görüşmeden bir süre önce başvuru sahibi vekili itirazlarını geri çektiklerini belirten bir dilekçe sunmuştur. Bunun üzerine EPO sözlü görüşmeyi iptal etmiştir. Bir ay kadar sonra ise vekil itirazın geri çekilmesi işleminin bir hata sonucu olduğunu ve EPC Yönetmelik m.139’a göre (SMK karşılığı: Yön. m.109(1)) hata düzeltme talebinde bulunmak istediklerini belirtmiştir. Buna göre vekile verilen itirazın geri çekilme talimatı, başvuru sahibinin şirketi içinde, itirazın geri çekilmesinin yanlışlıkla yapılmasının iç işleyişteki bir iletişim sorunundan kaynaklanmıştır. Ancak Kurul bu tür bir yanlışlığın m.139 kapsamında bir hata olarak kabul edilemeyeceğine hükmetmiştir. Zira burada vekilin yaptığı bir hata bulunmamaktadır. Vekil, sonradan ortaya çıktığı üzere, başvuru sahibinin gerçek niyetini temsil etmeyen karara yönelik talimatı uygulamıştır. Bir başka deyişle hata, EPO nezdinde değil, başvuru sahibi şirket içinde gerçekleşmiştir. Eğer vekilin bir hatası nedeniyle bu sorun gerçekleşseydi, yanlışlık m.139 kapsamına girebilirdi.[18]
EPC Yönetmelik m.139’un ilk cümlesi kapsamındaki hata düzeltme ilkeleri şöyle özetlenebilir[19]:
(a) Düzeltme, başlangıçta amaçlananı ortaya çıkarmalıdır. Düzeltme olasılığı, bir kişinin fikir değişikliğine veya bir plan geliştirmesine imkân vermek için kullanılamaz. Göz önünde bulundurulması gereken, tarafın görünürdeki niyetinden ziyade fiili niyetidir.
(b) Asıl niyetin hemen belli olmadığı durumlarda, talepte bulunan ağır bir ispat yükü taşır.
(c) Düzeltilmesi gereken hata, yanlış bir ifade veya eksiklik olabilir.
(d) Düzeltme talebi gecikmeksizin yapılmalıdır.
Ayrıca yukarıda değinildiği üzere yapılacak düzeltmenin hukuki kesinliği ve üçüncü şahıslar ile kamunun çıkarlarını zedelemediğinden emin olunmalıdır.[20]
Yayın İle İlgili Hatalar
Yayınlanması istenmeyen bir başvurunun yaptığınız bir hata nedeniyle yayınlanması geri dönülmez bir hak kaybına neden olabileceğinden başvurunun yayınlanmasına ya da yanlış yayınlanmasına neden olabilecek hatalardan kaçınılmalı ve bu tür işlemler çok dikkatlice ele alınmalıdır.
2019/14201 nolu başvuruda erken yayın talebi geri çekilmiş ancak taleple ilgili işlem yapılıncaya kadar başvuru yayınlanmıştır. Bu tür taleplerde TÜRKPATENT’in hizmet standartları gereği cevap verme süreleri göz önüne alınmalıdır. Örneğin “Patent/Faydalı Model Başvuru Sonrası İşlem Taleplerinin İncelenmesi ve Yerine Getirilmesi” için süre 90 gündür.[21] Eğer bu süre bitmeden başvuru yayınlanacaksa, bu noktada dosyanın uzmanını arayarak söz konusu talebin yayından önce gerçekleştirilmesini istemekte yarar vardır. İş yoğunluğuna göre bazen hizmet sürelerinin de aşılabildiği unutulmamalıdır.
Resmi Patent Bülteni her ayın 21’inde yayınlanmaktadır. Eğer o ayın 21’i resmi tatilse takip eden ilk iş gününde yayın yapılmaktadır. Ayın 15’inde yayın listesi çekilmektedir. İstisnai durumlarda ayın 20’sine kadar bile değişiklik yapılabilmektedir. Yayın ile ilgili talepler için patent-bulten@turkpatent.gov.tr adresine e-mail gönderebilirsiniz. Talebinizle ilgili dilekçenizi EPATS’tan iletmiş olsanız bile yayınla ilgili aciliyeti olan işlerde telefonla ilgili kişiye ulaşıp işlemin yayın öncesi yapılacağından emin olmakta fayda vardır.
Adres Düzeltme/Değişiklik Yapma
Eğer başvuru/buluş sahiplerinin adresi başvuru yapıldıktan sonra değiştiyse EPATS’taki “Sahip/Ücret/Diğer İşlemler” menüsünden “Adres Değişikliği” işlemi seçilmelidir. “Bilgi Düzeltme” olarak talep edilmemelidir. Eğer başvuru dilekçesindeki adresin sisteme yanlış aktarılması söz konusuysa, hata TÜRKPATENT’ten kaynaklandığı için “Bilgi Düzeltme” talebi yapılmalıdır. Böyle bir durumun dilekçede açıklanmasında fayda vardır.
EPATS üzerinden yapılacak işlemlerde süreçlerin kısaltılması amacıyla yerli gerçek ve tüzel kişiler için adres bilgisine ihtiyaç duyulması halinde kişilerin Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNIS) ve Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSIS) bilgileri kullanılmaktadır.[22] Bu nedenle adres değişikliği işlemleri Patent Dairesi bünyesinde yapılmadığından, eğer böyle bir talep (işlemde bir hata olmadığı halde) bilgi/hata düzeltme talebi olarak yapılırsa yerine getirilemeyecektir.
2017/12832, 2017/14023, 2017/23127, 2018/00340, 2018/08123, 2018/08224, 2018/20936, 2019/10756 ve 2018/09349 nolu dosyalarda istenen adres değişikliği talepleri hata düzeltme talebi olarak yapıldığı için işleme alınmamış, adres değişikliği talebi yapılması istenmiştir.
2017/13379 ve 2017/11892 nolu dosyalarda ise başvuru aşamasında sunulan evrakta belirtilen adresler ile sistemdekilerin tutmaması sebebiyle hata düzeltme talebinde bulunulmuş ve talep yerine getirilmiştir.
Buluş Başlığını Düzeltme
Buluş başlığı değiştirilmek isteniyorsa dilekçenin ekinde yeni buluş başlığıyla düzenlenmiş tarifnamenin ilk sayfası da bulunmalıdır. Eğer buluş başlığı başvuru sahibi tarafından şekli inceleme aşamasında bir sebepten istenilen şekilde değiştirilemediyse ya da sonradan değiştirilmek istendiyse, söz konusu talep araştırma öncesi araştırma uzmanına da iletilebilir. Zira uzman araştırma raporunun düzenlenmesi esnasında başvuruya ait özeti ve/veya buluş başlığını değiştirebilmektedir.[23]
2018/11899, 2018/19350, 2017/09836, 2018/07828, 2018/07898 nolu başvurularda başvuru sahibi tarafından buluş başlığının değiştirilmesi talep edilmiş, ancak ilgili düzeltilmiş sayfalar gönderilmediği için işlem gerçekleştirilememiştir. 2018/00019 nolu başvuruda da benzer bir durum olmuş ardından düzeltilmiş sayfalar gönderildikten sonra değişiklik işlemi gerçekleşmiştir.
2020/02109 nolu başvuruda ise başvuru sahibi buluş başlığını değiştirmek istemiş, ancak yeni buluş başlığının içeriği orijinal başvurudan destek almadığı için kapsam aşımı nedeniyle kabul edilmemiştir.
2018/21046 nolu başvuruda başvuru sahibi buluş başlığını orijinal tarifnamedeki buluş başlığına uygun olarak değiştirmek istemiş, talep kabul edilmiştir.
2017/04098 nolu başvuruda başvuru sahibi buluş başlığını değiştirme talebinde bulunmuştur, ancak yeni başlık marka unsuru içerdiğinden talep kabul edilmemiştir.[24]
Ücretlerle İlgili Hatalar
Ödemelerle ilgili sıklıkla ve çok çeşitli şekillerde hata yapılabilmektedir. Burada sadece birkaç örnek üzerinde durulacaktır.
2020/02225 nolu başvuruda ikişer defa (mükerrer) araştırma ve inceleme ücretleri yatırılmıştır. Hata düzeltme talebi yapılarak fazla ücretin iadesi istenmiş, sonrasında ücret iadesi onaylanmıştır. Mükerrer veya hatalı yapılan ödemeler ile fazla yapılan ödemelerin fazlaya ilişkin kısmı, talep edilmesi halinde iade edilmektedir.[25]
Bir başvuruda tarifname, istemler, özet ve resimler kısımlarına marka başvurusu görselleri yüklenmiş, daha sonra başvuru sahibi durumu fark ederek ödediği ücretlerin iadesini istemiş ve iade talebinde gerekçe olarak marka yerine sehven patent başvurusu yaptığını belirtmiştir. Eğer uzman henüz “tarifname yok, işleme alınmadı” şeklinde bir yazı göndermediyse başvuru ücreti (ve yatırıldıysa araştırma ve inceleme ücretleri) iade edilebilir. Ancak eğer yazı yazıldıysa yalnızca –varsa- araştırma ve inceleme ücretleri iade edilir.
2017/18214 nolu başvuruda başvuru sahibi “İnceleme Raporu Düzenlenmesi Ücreti”ni “Patent Dosyası Yerinde İnceleme Ücreti” ile karıştırdığı için tam yatırdığını sanmış, ancak eksik ücret nedeniyle inceleme talebi yapılmamış sayılmıştır. İnceleme talebinin ücreti de ödenerek süresi içinde yapılmaması nedeniyle başvuru geri çekilmiş sayılmıştır. Bu bildirimin yapıldığı tarihten itibaren iki ay içinde “İşlemlerin devam ettirilmesi ücreti” ile birlikte inceleme ücreti de ödenerek işlemlerin devam ettirilmesi talebinde bulunulabilir.
2019/09547 nolu başvuruda ise başvuru sahibi sistemden araştırma ücreti olarak “Patent Dosyası Yerinde İnceleme Ücreti” seçeneğini işaretlediği için talep yapılmamış görünmüştür. Ancak ardından başvuru sahibi süresi içinde ücretini yatırıp araştırma talebinde bulunmuştur.
2017/10589 nolu başvuruda başvuru sahibi ücret ödemesi yaparken araştırma talebi ücreti yerine belge düzenleme ücreti yatırmıştır. Bu sırada araştırma talep süresi de geçtiği için araştırma talebi yapılmadığı gerekçesiyle başvuru geri çekilmiş sayılmıştır.
2018/12622 nolu başvuruda vekil değişikliği nedeniyle sehven süresinde yatırılmayan araştırma ücretini sonradan tamamlama talebi kabul edilmemiştir.
2019/09185 nolu başvuruda başvuru sahibi araştırma ücretini ödediği halde sistemde gözükmediğini, sorunun banka ile Kurum arasında olduğunu ileri sürerek gereğinin yapılmasını talep etmiştir. Ancak muhasebeden yapılan kontrolde ücretin yatmadığı görüldüğünden talep kabul edilmemiştir.
Yukarıdakilere benzer durumlarda koşulların sağlanması şartıyla süresi içinde “işlemlerin devam ettirilmesi” talebinde bulunulabilir. (bkz. sonraki bölüm)
Burada anılan konu başlıklarına girmeyen çok çeşitli hata düzeltme talepleri de mümkündür. Örneğin 2018/06298 nolu başvuruda başvuru sahibi istem 4’ü çıkarırken üstü çizili bırakmış, değişikliklerin gösterildiği işaretli bu kopyayı sunup, temiz kopyayı sunmayı unutmuştur. Eksik Evrak Tamamlama/Bilgi Düzeltme talebi ile temiz kopya gönderilmiştir.
Sürelere Uyulamaması Durumunda Başvurulabilecek Yöntemler
Çeşitli nedenlerden bir işlemin süresi içinde yapılamaması durumunda başvuru sahibine hatayı telafi etmesi için SMK’da iki farklı yol sunulmuştur: “İşlemlerin devam ettirilmesi” ve “hakların yeniden tesisi”. Ancak bu yollara başvurmak için bazı kriterlerin sağlanıyor olması gerekir.
İşlemlerin Devam Ettirilmesi Talebi
Başvuru sahibi patent başvurusuna ilişkin işlemlere dair sürelere uymaması hâlinde, süreye uyulmamanın sonucunun bildirildiği tarihten itibaren iki ay içinde, ücretini ödeyerek işlemlere devam edilmesini talep edebilir. Aksi takdirde bu talep reddedilir. Talebin kabul edilmesi hâlinde süreye uyulmamış olmanın getirdiği hukuki sonuçlar doğmamış sayılır.[26]
Ancak, aşağıda yer alan maddelerde verilen sürelere uyulmaması halinde işlemlere devam edilmesi talep edilememektedir[27]:
– İlk başvurunun yapıldığı tarihten itibaren on iki aylık rüçhan süresi
– Yıllık ücretlerin ödenmesi ile ilgili süreler
– Hak sahipliğine ilişkin dava sonucunda verilecek kararın davacı lehine kesinleşmesi hâlinde, dava açan hak sahibinin SMK m.110(3) kapsamında yapacağı taleplerle ilgili süre
– Başvuru unsurlarının tamamlanması ile ilgili süreler
– Biyolojik materyal içeren buluşun açıklanması ve biyolojik materyalin tevdi edilmesi ile ilgili süreler
– Rüçhan hakkı talebi ile ilgili süreler (Yön. m.84(1))
– Şekli eksiklik giderme için verilen süre
– Araştırma raporu düzenlenememesi durumunda verilen süreler (Yön. m.99(1) veya m.120(14))
Kurum, talebe ilişkin olarak yaptığı değerlendirme sonucunu başvuru sahibi ya da patent sahibine bildirir. Talebin kabul edilmesi halinde başvuru yayımlanmışsa bu durum Bültende yayımlanır.[28]
Bir eksik ücret ya da eksik evrak tamamlama süresine uyulamaması durumunda ilgili süreye uyulamama hangi maddede bahsediliyorsa o madde gereğine göre değerlendirme yapılmaktadır. Örneğin, araştırma ücreti ödenmemesi nedeniyle geri çevrilme söz konusuysa işlemlerin devam ettirilmesi ile ilgili SMK m.96(1)’e göre değerlendirme yapılır.
Araştırma ve inceleme talebi yapma süreleri kaçırıldığı için başvuru geri çekilmiş sayıldığına dair bildirimin yapıldığı tarihten itibaren iki ay içinde “İşlemlerin devam ettirilmesi ücreti” ile birlikte ilgili ücret (araştırma ya da inceleme ücreti) de ödenerek işlemlerin devam ettirilmesi talebinde bulunulabilir.
Patent inceleme aşamasında başvuru sahibine görüş sunma ve değişiklik yapma için verilen süreye uyulamaması durumunda (en fazla bir bildirim için ve bir kez olmak üzere) işlemlerin devam ettirilmesi talebi yapılabilmektedir.[29]
2018/07789 nolu başvuruda süresi içinde inceleme talebi yapılmadığı ve ücret ödenmediği gerekçesiyle başvuru geri çekilmiş sayılmıştır. Bildirim tarihinden iki ay içinde başvuru sahibi “İnceleme Raporu Düzenlenmesi Ücreti” ile “İşlemlerin Devam Ettirilmesi Ücreti”ni yatırarak inceleme talebinde bulunmuştur. Talep kabul edilmiş ve süreye uyulmamış olmanın getirdiği hukuki sonuç doğmamış sayıldığı için başvurunun inceleme işlemine geçilmiştir.
Mevzuatta belirtilmeyen ancak talebin niteliğine göre işlemlerin devam ettirilmesinin mevzuat hükümlerine göre uygun olmadığı durumlarda işlemlerin devam ettirilmesi talebi Kurum tarafından işleme alınmamaktadır.[30]
İşlemlerin devam ettirilmesi talebine yönelik hükümler, işlemlerin devam ettirilmesi veya hakların yeniden tesisi ile ilgili süreler açısından uygulanmaz.[31] Örneğin işlemlerin devam ettirilmesi talebi için geçerli olan iki aylık süreye uyulamaması nedeniyle hakların yeniden tesisi talebinde bulunulamaz.
2. Hakların Yeniden Tesisi Talebi
Patent başvurusu veya patentle ilgili işlemlerde şartların gerektirdiği özen gösterilmesine rağmen, uyulması gereken bir süreye uyulamamasının patent başvurusunun reddine, geri çekilmiş sayılmasına, 99 uncu madde uyarınca patentin hükümsüz kılınmasına veya diğer herhangi bir hakkın kaybına yol açması hâlinde, hakların yeniden tesisi talep edilebilir. Bu talep, uyulamamış olan sürenin bitiminden itibaren bir yılı geçmemek üzere (rüçhan hakkı için iki ayı geçmemek üzere[32]), süreye uyulamama nedeninin ortadan kalkmasından itibaren iki ay içinde ücreti ödenerek yapılır. Aksi takdirde bu talep reddedilir. Talebin kabul edilmesi hâlinde süreye uyulmamış olmanın getirdiği hukuki sonuçlar doğmamış sayılır.[33]
Şekil 3: Hakların yeniden tesisi talebinde bulunulabilecek zaman dilimi yeşil renk ile gösterilmiştir.
Hakların yeniden tesisi yapılabilecek zaman dilimini bir örnek üzerinden inceleyelim. Başvuru sahibi 20.09.2021’de patent verilebilmesi için patent inceleme raporunda belirtilen değişikliklerin istendiği yazıyı tebliğ almış olsun.[34] Buna göre 20.11.2021’e kadar değişiklikleri yapmak için süresi olmasına rağmen bu süreyi hastalığı nedeniyle kaçırmış ve sonuç olarak başvurusu geri çekilmiş sayılmış olsun. Başvuru sahibinin 20.11.2022’yi geçmemek şartıyla süreye uyulamama nedeninin ortadan kalktığı gün itibariyle 2 ay içinde hakların yeniden tesisi talebinde bulunma hakkı vardır. Örneğin başvuru sahibinin 01.11.2021’de bir ameliyat geçirdiğini ve hastanede yattığını, 10.12.2021’e kadar raporlu olduğunu varsayalım. Bu durumda 10.12.2021’den itibaren 2 ay içinde, yani 10.02.2022’ye kadar gerekli ücretler ödenerek ve kanıtlar sunularak hakların yeniden tesisi talep edilebilir. Ancak eğer rapor tarihi örneğin 25.11.2021-15.12.2021 arasında olsaydı hakların yeniden tesisi talebi kabul edilmezdi, zira istenen değişiklikleri yapmak için verilen iki aylık süre içinde başvuru sahibinin herhangi bir mazereti yoktur.
Ancak, ilk başvurunun yapıldığı tarihten itibaren on iki aylık rüçhan süresi kaçırılmışsa bu sürenin bitiminden itibaren en geç iki ay içinde (on iki ay değil) hakların yeniden tesisi talebinde bulunulabilir.[35]
Patent inceleme aşamasında yapılan olumsuz bildirimlerde verilen üç aylık süreye uyulamadığı için yapılamamış olan işlem hakların yeniden tesisi talebi yapılarak telafi edilememektedir.[36] Böyle bir durumda işlemlerin devam ettirilmesi talebi yapılabilir. (bkz. Önceki bölüm)
Hakların yeniden tesisi talebine yönelik hükümler, işlemlerin devam ettirilmesi veya hakların yeniden tesisi ile ilgili süreler açısından uygulanmaz.[37] Örneğin hakların yeniden tesisi için talep yapılabilecek süreye uyulmadığında, bu gecikme bir başka hakların yeniden tesisi talebiyle telafi edilemez.
“Hakların yeniden tesisi” talebinde bulunabilmek için şunlar gereklidir:
Durum hakların yeniden tesisine konu olmalı
Hakların yeniden tesisi ücreti ödenmeli
Hakların yeniden tesisine ilişkin ispat belgesi sunulmalı
Hakların yeniden tesisi ile ilgili sürelere uygun olarak talep yapılmış olmalıdır (Hakların yeniden tesisi talebi, eki olan ispat belgelerinin tarihlerine göre, uyulamamış olan sürenin bitiş tarihinden itibaren bir yıl içinde ve sebebin sona erdiği tarihten itibaren iki ay içinde olmalıdır)
Görüldüğü üzere “işlemlerin devam ettirilmesi” talebinde kanıtlayıcı bir evrak istenmemesine rağmen “hakların yeniden tesisi” talebine ilişkin ispat belgesi sunulmalıdır.
Hakların yeniden tesisi talebi yapılabilecek bazı durumlar şunlardır:
Patent inceleme raporu düzenlendikten sonra patent verilebilmesi için değişikliklerin istendiği süreye uyulamaması[45]
Faydalı model araştırma raporu düzenlendikten sonra patent verilebilmesi için değişikliklerin istendiği süreye uyulamaması[46]
Patent verilmesine yapılan itirazın incelenmesi sonucunda değişikliklerin istendiği süreye uyulamaması (YİDD Başkanlığı)[47]
Asıl patentin hükümsüz kılınması durumunda ek patentin bağımsız patente dönüştürülmesi süresine uyulamaması[48]
Yıllık Ücretlerin Ödenmemesi
Patent başvurusu veya patentin korunması için gerekli olan yıllık ücretler, başvuru tarihinden itibaren üçüncü yıldan başlamak üzere patentin koruma süresi boyunca her yıl vadesinde peşinen ödenir. Vade tarihi, başvuru tarihine tekabül eden ay ve gündür.[49]
Yıllık ücretlerin belirtilen bu sürede ödenmemesi hâlinde, ek ücretle birlikte vadeyi takip eden altı ay içinde de ödeme yapılabilir.[50] Bu sürede de ödenmemesi hâlinde, patent hakkı bu ücretin vade tarihi itibarıyla sona erer, patent hakkının sona erdiğine ilişkin bildirim yapılır (bu geçersizlik yazısı ile birlikte telafi ücreti de istenir) ve bu durum Bültende yayımlanır.[51]
Patent hakkının sona erdiğine ilişkin bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde Tebliğde belirtilen telafi ücretinin ödenmesi halinde patent hakkı, ücretin ödendiği tarih itibarıyla yeniden geçerlilik kazanır ve Bültende yayımlanır. Patent hakkının yeniden geçerlilik kazanabilmesi için telafi ücretinin ödendiğini gösterir bilginin talep formuyla birlikte, bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde Kuruma sunulması gerekir. Patent hakkının sona erdiğine ilişkin bildirim en geç patent hakkının sona erdiği vade tarihinden başlayan bir yıllık sürenin bitimine kadar yapılır.[52]
Ancak, telafi ücreti de ödenmediğinde, “Hakların yeniden tesisi” talebinde bulunmak mümkündür.
Hakların Yeniden Tesisi ile İlgili Örnek Dosyalar
TÜRKPATENT’e yapılan bir patent başvurusunda rüçhan hakkı belgesi süresi içinde gönderilememiştir. Hakların yeniden tesisi için yapılan talep ise rüçhan hakkı belgesinin Kuruma sunulması gereken son tarihten itibaren bir yıl içinde yapıldığı, ancak vekil firma çalışanının “İş Göremezlik Raporu”nda çalışabilir olduğu tarihten itibaren iki ay içinde hakların yeniden tesisi talebinin yapılmadığı görüldüğünden süresi içinde yapılmamış olan hakların yeniden tesisi talebi reddedilmiştir. Söz konusu itiraz YİDD’ye de yapılmış ancak aynı gerekçelerle talep kabul edilmemiştir.
TÜRKPATENT’e yapılan bir patent başvurusunda başvuru sahibinin açık talimatına rağmen, patent vekilinin yazılımındaki sistem arızasından dolayı EP validasyon işlemi gerçekleştirilen ve harçları yatırılan Avrupa patentinin Türkçe çevirisi gerekli süre içerisinde sunulamamıştır. Süresi içerisinde ulusal aşamaya girişi yapılan başvuru sahibine ait patentin, sadece başvuru evrakının tercüme işlemlerinde, şartların gerektirdiği özen gösterilmiş olmasına rağmen elde olmayan sebeplerle gecikmeye düşülmüş olması nedeniyle meydana gelen durumun müvekkil aleyhine telafisi imkânsız bir hak kaybı doğuracağı ileri sürülerek hakların yeniden tesisi talebinde bulunulmuştur. Kanıtlayıcı evrak olarak ise çalıştıkları yazılım şirketinden alınan teknik servis raporu örneği ve şirket ile vekil firma arasında imzalanmış olan bakım ve servis sözleşmesi sunulmuştur. Buna göre vekil firmanın ana sunucu ve bilgisayar sistemlerine siber saldırı gerçekleştirildiği ve bunun sonucu yaşanan teknik sistem arızasından ötürü bir hafta boyunca süreli işlemlere ilişkin bazı veri kayıpları yaşandığı anlaşılmaktadır. Patentin Türkçe çevirisinin sunulması için verilen sürenin son gününün belirtilen arızanın olduğu tarihlere denk gelmesi sebebiyle söz konusu talep kabul edilmiştir.
TÜRKPATENT’e PCT’den ulusal aşamaya giren bir patent başvurusunun şekli eksiklik giderme işlemi süresi içinde yapılamamıştır. Patent vekili şekli eksiklik giderme süresinin son gününden bir hafta önce zatürre teşhisiyle tedavi altına alındığını ve 14 günlük istirahat süresi verildiğini raporla kanıtlamıştır. Tedavisinin ardından müvekkil ile irtibata geçme çabasının, küresel COVID-19 salgını sebebiyle sekteye uğradığını, müvekkilin yaşadığı ülkenin o dönem pandemiden en çok etkilen ülkeler arasında olduğunu verilerle göstermiştir. İki aylık süre bitmeden hakların yeniden tesisi talebinde bulunulmuş olması ve kanıtların yeterli bulunması sebebiyle söz konusu hakların yeniden tesisi talebi kabul edilmiştir.
TÜRKPATENT’e yapılan bir faydalı model başvurusu yıllık ücretlerin süresi içinde yatırılmaması sebebiyle geçersiz olmuştur. Başvuru sahibi iki yıl boyunca babasının kanser hastalığı ile ilgilendiğini ve babasının vefat sürecinde yaşadığı ruhsal ve sağlık sorunlarının işlerinin aksamasına neden olduğunu, evrak ve raporlarla ispatlamıştır. Süresi içinde hakların yeniden tesisi talebinde bulunulmuş olması ve kanıtların yeterli bulunması sebebiyle söz konusu hakların yeniden tesisi talebi kabul edilmiştir.
TÜRKPATENT’e yapılan bir patent başvurusu sırasında rüçhan hakkı talebinde bulunulmuş, üç aylık sürenin son günü rüçhan hakkı belgesi teslimi talebi yapılmış, ancak dilekçenin ekine rüçhan dokümanı eklenmemiştir. Bu nedenle rüçhan hakkı kaybedilmiştir. İki hafta sonra patent vekili rüçhan belgesinin, başvuru sahibinin her türlü özeni göstermesine karşın zamanında ellerine ulaşmadığı, dolayısıyla rüçhan belgesi tesliminin süresi içerisinde yapılamadığını belirterek hakların yeniden tesisi talebinde bulunmuştur. Dilekçe ekinde ayrıca EPO’yla yapılan yazışmalar, kargo evrakları, rüçhan dokümanı ve hakların yeniden tesisine ilişkin ücret ödeme dekontu bulunmaktadır. Rüçhan dokümanının EPO tarafından hazırlanıp kendilerine iletilmek üzere kargoya verilmiş olmasına rağmen rüçhan belgesi teslim tarihinin son günü mesai saati bitiminden sonra kendilerine ulaştığı için rüçhan belgesi Kuruma zamanında teslim edilememiştir. Süresi içinde ve kanıtlarıyla yapılan söz konusu talep kabul edilmiştir.
Bir EP patent fasikülün Türkçe Çevirilerinin, Avrupa Patentinin verildiğinin ilan edildiği tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma verilmediğinden ve yine bu süre içinde ek süre talebinde de bulunulmadığından, söz konusu Avrupa Patentinin Türkiye’de başından beri geçersiz olduğu kabul edilmesi üzerine hakların yeniden tesisi talebinde bulunulmuş, ancak söz konusu talep kabul edilmemiştir. Patent sahibi YİDD’ye itiraz etmiştir. YİDD Kurulu kararında SMK m.107(2)’de, patent başvurusu veya patent sahibi tarafından, patent başvurusu veya patentle ilgili işlemlerde şartların gerektirdiği özen gösterilmesine rağmen, uyulması gereken bir süreye uyulamamasının patent başvurusunun reddine, geri çekilmiş sayılmasına, 99 uncu madde uyarınca patentin hükümsüz kılınmasına veya diğer herhangi bir hakkın kaybına yol açması hâlinde, hakların yeniden tesisi talep edilebileceğini, dolayısıyla, anılan madde hükmünün uygulanabilmesi için, Türkiye’de geçerli bir patent başvurusunun veya patentin sahibinin olması ve bir hak kaybının oluşması gerekmekte olduğunu belirtmiştir. Kurul özetle şu argümanları ifade etmiştir:
Avrupa Patentlerinin Verilmesi İle İlgili Avrupa Patent Sözleşmesinin (EPC) Türkiye’ de Uygulama Şeklini Gösterir Yönetmeliğin 12nci maddesinin son fıkrası uyarınca Türkçe çevirinin, Kuruma öngörülen süre içerisinde verilmemesi veya ücretinin ödenmemesi halinde, Avrupa patenti Türkiye’de başından beri geçersiz kabul edildiğinden, anılan patentin Türkiye’de verilen bir ulusal patent olarak kabul edilmesinin, Avrupa patentinin verildiğine ilişkin ilanın yapıldığı tarihten itibaren gerekli işlemlerin yasal süreler içinde yerine getirilmesi kaydıyla mümkün olacağı açıkça anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Avrupa Patentinin verildiğinin ilan edildiği tarihten itibaren üç ay içinde Kurumumuza Avrupa Patenti Fasikülünün Türkçe Çevirisi sunulmadığından ve yine bu süre içinde ek süre talebinde de bulunulmadığından hareketle, söz konusu Avrupa Patentinin “ulusal patent” statüsü kazanmamış olduğu ve Türkiye’de başından beri geçersiz olacağı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Yukarıda belirtilen tüm hususlar ışığında, anılan Avrupa Patentinin validasyonun süresinde yapılmamış olması durumunda anılan patent için Türkiye’de hakların oluşmayacağı, validasyonun süresi içinde yapılması gerekliliği, başvuru işlemleri süresince Türkiye’nin belirtilmiş ülkeler arasında bulunmasının yeterli olmadığı, bu sebeple de “ulusal patent” statüsü kazanmamış bir Avrupa Patentinin 6769 sayılı Kanunun 107 nci maddesi hükmü kapsamına girmediği ve hakların yeniden tesisi talebinin işleme alınamayacağına ilişkin Kurum kararı yerinde görülmüş ve patent sahibinin talebi reddedilmiştir.
Kurulun ret kararına karşı Ankara Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi nezdinde açılan davada Mahkeme patent sahibinin lehine karar vermiş ve Kurul kararının iptaline hükmetmiştir. Gerekçeli kararda mahkeme, Avrupa Patent Sözleşmesinin (EPC) ve özellikle 64, 66[53] ve 67. maddelerinin üstünlüğüne atıfta bulunmuş ve uluslararası başvuru/patent statüsünün bir ulusal başvuru / patent olarak alınmasına ilişkin uluslararası hükümlerin Kurul tarafından eksik değerlendirildiği sonucuna varmıştır. Karar hâlihazırda temyiz aşamasındadır.[54]
Kurum Tarafından Yapılan Hataların Düzeltilmesi
Kurum tarafından yapılmış bir hata varsa ve başvuru sahibi bunu düzelttirmek istiyorsa bu talep de bir bilgi düzeltme talebi olarak gönderilebilir. Örneğin başvuru dilekçesindeki başvuru sahibi ya da buluş sahibi bilgisinin vb. sisteme yanlış aktarılması söz konusuysa, hata TÜRKPATENT’ten kaynaklandığı için “Bilgi Düzeltme” talebi yapılmalıdır.
TÜRKPATENT’in patent veya faydalı model başvurusunun ya da belgesinin SMK’da belirtilen şartları karşılamamasına rağmen hatalı olarak başvurunun veya belgenin işlemlerine devam etmesi söz konusuysa ve bu durum itiraz üzerine ya da resen tespit edilirse, hatalı işlem ile devamındaki işlemler iptal edilerek işlemlere hatanın yapıldığı aşamadan devam edilir.[55]
Burada hatalı işlemden kasıt Kurumun verdiği bir kararın yanlış olduğuyla, örneğin uzmanın buluş basamağını yanlış değerlendirdiğiyle ilgili değildir. Bu tür itirazlar Kurum kararlarına itiraz olarak SMK m.100 kapsamında YİDD’ye yapılmalıdır.
Hatalı işleme bir örnek verelim: 2017/13652 nolu başvuruda EPATS kaynaklı bir sorun nedeniyle 17/01/2020 tarihli evrak ekleri görünmediğinden itiraz olmadığı düşünülerek rapor olumsuz düzenlenmiş ve başvuru reddedilmiştir. Ancak Kurum Bilgi İşlem Dairesince sorunun çözülmesinin ardından evraklar görüntülenebilmiş ve önceki yazı geçersiz kılınarak itiraz ışığında yeniden rapor düzenlenmiştir.
Başvuru sahibinin araştırma öncesi patentten faydalı modele dönüşüm talebinde bulunduğunu farz edelim. Bu işlemin dosya uzmanı tarafından sehven atlandığını ve araştırma uzmanının patent başvurusuna yönelik araştırma yaptığını varsayalım. Bu durumda patente ait araştırma raporu geçersiz kılınarak dönüşüm sonrası faydalı model olan başvuruya araştırma raporu düzenlenir.
Bir hatalı işlem Patent Dairesi tarafından başvuru işlemleri sırasında tespit edilememişse ve YİDD’ye itiraz sırasında durum ortaya çıkmışsa YİDD Kurulu önemli ve ağır usul hataları ile Patent Dairesinin resen incelemesi gereken hususları, taleple ve gerekçeyle bağlı olmaksızın, resen dikkate alabilir.[56] Yine Kurul, esas hakkında sağlıklı ve eksiksiz bir inceleme ve değerlendirme yapılmasını engelleyen ya da nihai karar verilmesini ve uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasını ciddi derecede etkileyen bir usul hatası veya eksiklik bulunması durumunda, gerekçelerini belirtmek suretiyle dosyanın Patent Dairesine gönderilmesine de karar verebilir.[57]
YİDD Kurulunun yaptığı bir hata söz konusu ise, Kurul kararının tarafı olan kişiler, gerekçelerini yazılı olarak belirtmek suretiyle karardaki maddi hataların düzeltilmesini isteyebilir. Kurul, herhangi bir talep olmaksızın maddi hata tespit etmesi halinde, maddi hataları resen düzeltir.[58]
Nadiren de olsa bazen sisteme yüklenen PDF dosyalarında standarttaki uyumsuzluklar nedeniyle bozukluk meydana gelmekte ya da bozuk bir dosya sisteme yüklenmektedir. Bu tür bir durumda hata Kurumdan kaynaklanıyorsa Bilgi İşlem Dairesi dosyanın çalışır durumdaki ilk haline ulaşacaktır ve herhangi bir hak kaybı yaşanmadan dosya kurtarılacaktır. Ancak hata başvuru sahibinden kaynaklanıyorsa (örn. yüklenen evrak bozuksa) sağlam dosyanın yeniden yüklenmesi talebi yalnızca belli şartlar altında kabul edilebilir. Örneğin bozuk dosya başvuru esnasında yüklenen tarifname ise dosyanın yeniden yüklenmesi mümkün değildir. Zira SMK m.103(1)’de “başvurunun ilk halinin kapsamını aşmamak şartıyla” ifadesi bulunmaktadır. Söz konusu hata aynı gün içinde düzeltilse bile başvurunun ilk halinin kapsamı aşılmış olacaktır. Böyle bir durumda mevcut başvuruyu geri çekip (bu başvuru zaten işleme alınmaz ama yine de işinizi sağlama almak için geri çekme talebinde bulunmakta fayda vardır) hemen yeni bir başvuru yapmak daha iyi olacaktır.
Bozuk dosya bir araştırma/inceleme talebiyse ve talep için hala süre varsa yeni bir talep yapılabilir.
2019/17464 nolu başvuruda başvurunun ilk haliyle gelen evraklar eksik görüntülenebilmiş, Bilgi İşlem Dairesinin incelemesiyle eksik evrakların aslında başvuru sahibince yüklendiği ancak sistemden kaynaklı sorunlar nedeniyle görülemediği anlaşılmıştır. Evraklara ulaşılıp başvurunun işlemleri aksamadan devam ettirilmiştir.
SONSÖZ
Görüldüğü üzere bir başvuru esnasında çok sayıda ve farklı türde hata meydana gelebilmektedir. Her hatanın kendine özgü koşulları olabileceğinden, yapacağınız hata düzeltme talebinin anlaşıldığından emin olmak için talebinizle birlikte detaylı bir açıklama yazmanız yararınıza olacaktır.
Ayrıca EPATS’ta bir işlem yaptıktan sonra yaptığınız işlemi tekrar kontrol etmenizde büyük fayda vardır. Yanlış dosyayı yüklemiş olabilirsiniz, talebi ya da ücreti yanlış başlık altında yapmış olabilirsiniz. Eğer yapılan hatayı uzman süresi içinde göremezse, süreyi kaçırdığınız için düzeltme yapma imkânınız da olmayabilir. Özellikle kabul edilip edilmeyeceğinden emin olamadığınız taleplerle ilgili vakit kaybetmeksizin ilgili uzmanla görüşmenizde fayda vardır.
[3] 6769 SMK Yönetmelik, m.109(1). Bu madddenin EPC ve PCT’deki karşılıkları şunlardır:
EPC Yönetmelik m.139: “Correction of errors in documents filed with the European Patent Office
Linguistic errors, errors of transcription and mistakes in any document filed with the European Patent Office may be corrected on request. However, if the request for such correction concerns the description, claims or drawings, the correction must be obvious in the sense that it is immediately evident that nothing else would have been intended than what is offered as the correction.”
PCT Yönetmelik m.91:
91.1 Rectification of Obvious Mistakes
(a) An obvious mistake in the international application or another document submitted by the applicant may be rectified in accordance with this Rule if the applicant so requests.
(c) The competent authority shall authorize the rectification under this Rule of a mistake if, and only if, it is obvious to the competent authority that, as at the applicable date under paragraph (f), something else was intended than what appears in the document concerned and that nothing else could have been intended than the proposed rectification.
[5] Kaynak: TÜRKPATENT veritabanı. “Şekli eksiklik giderme” vb. taleplerin de bazen “hata düzeltme talebi” olarak işlendiği gözlendiğinden, reddedilen taleplerin oranının biraz daha yüksek olması muhtemeldir.
UYARI: Bu yazıdaki değerlendirmeler yazarın kişisel görüşlerini yansıtır ve hiçbir şekilde TÜRKPATENT’in resmi görüşünü ya da uzmanlarının başvurularla ilgili değerlendirmelerini temsil etmez. Yazı yalnızca bilgi amaçlı olup yasal tavsiye niteliği taşımaz. Bu yazının içeriğinin bir sonucu olarak herhangi bir işlem yapmadan veya herhangi bir işlemden kaçınmadan önce profesyonel hukuki tavsiye alınmalıdır.Yazarın verilen bir örnek üzerindeki değerlendirmesi yalnızca o örneğin spesifik koşullarına bağlıdır. Bir başka durum için yazarın alacağı kararlarda bağlayıcılığı yoktur.
GİRİŞ
Bilindiği üzere bir buluş için patent belgesi almak genellikle yıllarca sürer, zira patent süreci çeşitli aşamalardan oluşur ve hangi aşamanın ne kadar süreceği ve patent belgesinin ne zaman alınacağı tahmin edilemeyebilir. Hal böyleyken patent sürecinde olumlu rapor alınarak son aşamaya kadar gelmiş başvurularda istenen değişikliklerin yerine getirilmemesi nedeniyle başvurunun geri çekilmiş sayıldığı pek çok örnekle karşılaşılmaktadır.
Bu yazı başvuru sahiplerinin emek, para ve zaman harcayarak belge aşamasına getirdikleri bir patent başvurunu son aşamada kaybetmemeleri için tavsiye niteliğinde kaleme alınmıştır.
MEVZUAT
SMK’ya göre bir patent başvurusu için olumlu inceleme raporu düzenlenecekse, ancak belge alabilmek için bazı düzeltmeler gerekiyorsa uzman istenen değişiklikleri raporun görüşler kısmında belirtecektir. Bu durumda “bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde değişikliklerin yapılması istenir. Yapılan değişikliklerin kabul edilmesi hâlinde patentin verilmesine karar verilir, bu durum başvuru sahibine bildirilir, bu karar ve patent Bültende yayımlanır. Değişikliklerin yapılmaması veya yapılan değişikliklerin Kurum tarafından kabul edilmemesi hâlinde başvuru geri çekilmiş sayılır.”[1]
Faydalı model için de araştırma raporu olumluysa “Yapılan değerlendirme sonucunda faydalı modelin verilebilmesi için değişiklik yapılmasının gerekli olduğu durumda bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde değişikliklerin yapılması istenir. Yapılan değişikliklerin kabul edilmesi hâlinde faydalı model verilmesine karar verilir, bu durum başvuru sahibine bildirilir, bu karar ve faydalı model Bültende yayımlanır. Değişikliklerin yapılmaması veya yapılan değişikliklerin Kurum tarafından kabul edilmemesi hâlinde başvuru geri çekilmiş sayılır.”[2]
Görüleceği üzere mevzuat açık kapı bırakmaksızın, net bir şekilde değişikliklerin yapılmadığı veya kabul edilmediği durumlarda başvurunun geri çekilmiş sayılacağını hükmetmektedir. Bu nedenle uzmanın inisiyatif kullanarak resen başvuruda düzeltme yapması ya da verilen süreyi uzatması mümkün değildir.
Uzmanın başvuru sahibine iki aylık süre içinde bir hatırlatma göndermek gibi bir yükümlülüğü de yoktur. Zira uzman başvuru sahibinin ne tür bir stratejiyle hareket ettiğini bilemez, belki başvuru sahibi artık bu buluş konusunda patent belgesi alma fikrinden vazgeçmiş olabilir. Örneğin istenen koruma kapsamı elde edilememiş olabilir, patentin getirisinin hedeflenenin altında olacağı öngörülmüş olabilir, başvurunun bir başka patentin koruma kapsamıyla örtüşmesi söz konusu olabilir ya da daha önce bilinmeyen bir öldürücü doküman fark edilmiş olabilir. Bu tür nedenler belge aşamasında başvuru sahibinin başvurudan vazgeçmesine neden olmuş olabilir. Bu sebeple eğer başvuru sahibi patent belgesi almayı istiyorsa yazışmaları iyi takip ederek iki aylık süreyi kaçırmadan gerekli değişikliklerin yapıldığına emin olmalıdır. Bunun için gecikmeden gerekiyorsa araştırma uzmanı aranarak düzeltmenin yerinde olup olmadığının sorulmasında fayda vardır.
SMK bu yönüyle Avrupa Patent Sözleşmesinden (EPC) farklıdır. EPC’de uzman Avrupa patentini vermeye karar vermeden önce, başvuru sahibine, patent vermeyi amaçladığı metin ve ilgili bibliyografik veriler hakkında bildirimde bulunur ve dört ay içinde, ilgili ücreti ödemeye ve istemlerin tercümesini sunmaya davet eder.[3] (Uzman gönderdiği tarifname takımı metninde yaptığı basit düzeltmeleri metin üzerinde elle çizerek gösterir.[4] Kapsamlı değişiklik yapılacaksa başvuru sahibiyle iletişime geçilir) Başvuru sahibi istenen ücretleri ve çevirileri süresi içinde sunarsa metni de kabul etmiş sayılır. Eğer önerilen metni kabul etmiyorsa gerekçeleriyle bunu bildirir ve kendi önerisini sunar. Görüldüğü üzere EPC’de belge aşamasındaki düzeltmeyi uzman yapmaktayken, SMK’da bu yükümlülük başvuru sahibine verilmiştir. Bu bakımdan başvuru sahipleri (istenen düzeltmenin çok basit ya da önemsiz görünüp görünmemesine bakmaksızın) resmi bir Kurumdan gönderilen yazıyı dikkatlice ele alarak süresi içinde istenen düzeltmeyi yerine getirmelidir. Aksi takdirde, Kanun gereği, belge olacak bir başvurunun tümden kaybedilmesi söz konusu olacaktır.
Şimdi kurmaca bir örnek verelim. TÜRKPATENT uzmanı patent başvurunuza olumlu bir araştırma raporu düzenledi ve görüşler kısmında sizden bazı değişiklikler istedi. Siz de süresi içinde ücretini yatırarak inceleme talebinde bulundunuz, ancak araştırma raporunun görüşler kısmında düzeltilmesi istenen hususları dikkate almadınız. Uzman olumlu inceleme raporunu düzenlerken araştırma raporunda düzeltilmesini istediği hususları görüşler kısmına yeniden yazacaktır. Üstyazı olarak da aşağıdakine benzer bir metin tarafınıza gönderilir (vurgu eklenmiştir):
“İlgide kayıtlı başvurunuzla ilgili olarak Kurumumuz tarafından düzenlenen İnceleme Raporu ilişikte gönderilmektedir.
Anılan başvurunuza ait inceleme raporu değerlendirilmiş olup, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 98 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca başvurunuza patent verilebilmesi için söz konusu raporda belirtilen gerekli değişikliklerin yapılarak yeniden düzenlenecek evrakın bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde Kurumumuza gönderilmesi gerekmektedir.
Yapılan değişikliklerin kabul edilmesi hâlinde patentin verilmesine ilişkin karar tarafınıza bildirilecektir. Anılan süre içinde değişikliklerin yapılmaması veya yapılan değişikliklerin Kurum tarafından kabul edilmemesi hâlinde başvurunuz geri çekilmiş sayılacaktır…”
Bu aşamada beş değişik durum meydana gelebilir:
Yazıya cevap verilmemesi
İstenilen değişikliklerin süresi içinde yapılmaması (örneğin düzeltmenin iki ay üç gün sonra gönderilmesi)
İstenilen değişikliklerin tam olarak yerine getirilmemesi (örneğin değişikliklerin bir kısmının süresi içinde yapılmış olmasına rağmen iki aylık süre dolduktan sonra hala düzeltilmeyen kısımların bulunması)
Yapılan değişikliklerin kabul edilmemesi (örneğin yapılan değişikliğin kapsam aşımına yol açması ya da bir istemin patentlenebilir olmayan konular kapsamına girecek şekilde değiştirilmesi ya da istenen değişiklikler dışında başka değişiklikler de yapılması)
İstenilen tüm değişikliklerin süresi içinde yapılması (bu durumda patentin verilmesine karar verilir, durum başvuru sahibine bildirilir ve bu karar ve patent Bültende yayımlanır)
Eğer yukarıdaki (1) ve (2) nolu durumlar söz konusuysa ve sürenin kaçırılması elinizde olmayan sebeplerden ötürü olduysa hakların yeniden tesisi talebinde bulunabilirsiniz. Zira (1) ve (2) nolu durumlarda uyulması gereken bir süreye uyulamamasının patent başvurusunun geri çekilmiş sayılmasına neden olması söz konusu olduğu için SMK m.107(2) kapsamında hakların yeniden tesisi talebinde bulunulabilir. Ancak bunun için:
Hakların yeniden tesisi ile ilgili sürelere uygun olarak talep yapılmış olmalı, (Hakların yeniden tesisi talebi, eki olan ispat belgelerinin tarihlerine göre, uyulamamış olan sürenin bitiş tarihinden itibaren bir yıl içinde ve sebebin sona erdiği tarihten itibaren iki ay içinde olmalıdır)
Hakların yeniden tesisi ücreti (2022 yılı için 3550 TL) ödenmeli ve
Hakların yeniden tesisine ilişkin ispat belgesi sunulmalıdır.
Hakların yeniden tesisi talepleri TÜRKPATENT’te yukarıdaki kriterlere göre sıkı bir şekilde incelenmektedir. Eğer süreye uyulamama nedeni kanıtlarıyla uygun şekilde ispatlanmazsa söz konusu talep kabul edilmeyecektir.
Yukarıdaki (3) ve (4) nolu durumlarda kaçırılan bir süre olmadığından hakların yeniden tesisi talebi bu durumlar için yapılamamaktadır. Bu iki durumda yapılan değişiklikler kabul edilmediği için başvuru geri çekildiğinden geriye kalan tek seçenek olarak SMK m.100 kapsamında geri çekilme kararının bildirim tarihinden itibaren iki ay içinde YİDD’ye itirazda bulunulabilir. Örneğin yaptığınız değişikliğin kabul edilebilir olduğunu düşünüyorsanız gerekçeleriyle bunu itirazınızda dile getirebilirsiniz. Ancak başvuru sahibinin istenen değişikliği gereksiz ya da önemsiz bulduğu için süresi içinde cevap vermeyip ardından alınan red kararını YİDD’ye götürmesi tavsiye edilmez, zira başvuru sahibinin böyle bir iddiası varsa bunu iki aylık süresi içinde uzmana yapmasında fayda vardır. Uzman bunu değerlendirip belki fikrini değiştirebilir ya da ortak bir noktada uzlaşılabilir. (Böyle bir itiraz yapılacaksa sürecin sıkı şekilde takip edilmesi tavsiye edilir, itirazdan vazgeçilmesi durumunda iki aylık süre dolmadan değişikliklerin yapılabilmesi önem arz eder) Bu yapılmadan YİDD’ye itiraz edilmesi süreci gereksiz uzatabileceği gibi olumsuz sonuca da neden olabilir.
SONUÇ
Eğer uzmanın sizden bazı düzeltmeler istediği olumlu bir rapor aldıysanız ve belge almak istiyorsanız verilen iki aylık sürenin başında gerekli düzeltmeleri yapınız. Mümkünse öncesinde uzmanla iletişime geçerek düzeltmelerin kabul edilebilir olup olmadığını kontrol ettiriniz. Zira iş yoğunluğu nedeniyle uzmanın sizin gönderdiğiniz düzeltme metnini iki aylık süre içinde değerlendirmesi çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bu da olumsuz bir duruma müdahale etme şansınızı ortadan kaldıracaktır.
Örneğin istenen düzeltmeleri ilk haftanın sonunda gönderdiniz ve uzmana ulaşıp düzeltmenin uygun olup olmadığını sordunuz. Uzman da değişiklikleri yeterli bulmadı ya da kabul etmedi. Bu durumda iki aylık süre dolmadan yeniden tarifname/istem değişikliği talebinde bulunarak istenen düzeltmeyi tam olarak yerine getirebilirsiniz. Başvurunuz bu son değişiklik metni ile belge olur. Bu bakımdan süreci hızlı bir şekilde tamamlamak ve uzmanla iletişimde olmak büyük fayda sağlayacaktır.