2024-2028 tarihlerini kapsayan On İkinci Kalkınma Planı, 31 Ekim 2023 tarihinde TBMM tarafından kabul edildi ve 1 Kasım 2023 tarihli Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Okurlarımız On İkinci Kalkınma Planı’nı bu bağlantıdan görebilir. Planın bizleri ilgilendiren kısmı ise, tahmin edeceğiniz üzere Fikri Mülkiyet Hakları ile ilgili olan kısmıdır. Bu sebeple, yazıda On İkinci Kalkınma Planı’nı bu çerçevede inceleyecek ve genel hatları ile bilgi vermeye çalışacağım.
Kalkınma planları, 1963’ten beri devlet tarafından hazırlanarak ekonomi, sağlık, eğitim, ulaşım, sosyal güvenlik vs. gibi birçok konuda gelişmeyi, kalkınmayı hedefleyen ve kamuda uygulanacak siyaseti belirleyen planlardır. Bu yıl da olduğu gibi, genelde beşer yıllık periyodlar için hazırlanır.
2024-2028’i kapsayan On İkinci Kalkınma Planı’nın vizyonu “Türkiye Yüzyılında çevreye duyarlı, afetlere dayanıklı, ileri teknolojiye dayalı yüksek katma değer üreten, geliri adil paylaşan, istikrarlı, güçlü ve müreffeh bir Türkiye” olarak belirtilmiştir. Amacı ise “Milletimizin temel değerlerini ve beklentilerini esas alarak ekonomik ve sosyal kalkınmayı sağlamak suretiyle ülkemizin uluslararası konumunun yükseltilmesi ve refahın artırılması”dır.
Planın hedefi ve politikaları ise;
İstikrarlı Büyüme, Güçlü Ekonomi
Yeşil ve Dijital Dönüşümle Rekabetçi Üretim
Nitelikli İnsan, Güçlü Aile, Sağlıklı Toplum
Afetlere Dirençli Yaşam Alanları, Sürdürülebilir Çevre
Adaleti Esas Alan Demokratik İyi Yönetim
olmak üzere beş ana eksenden oluşturulmuş ve Fikri Mülkiyet Haklarına “Yeşil ve Dijital Dönüşümle Rekabetçi Üretim” bölümünde yer verilmiştir. Yeşil ve dijital dönüşümün gerçekleştirilmesiyle ekonomide rekabetçilik ve verimlilik artışının nasıl sağlanabileceğine dair politikalar sunulmuştur. Bu politikaların Fikri Mülkiyet ile ilgili kısmı ise şu şekilde hazırlanmıştır:
Fikri Mülkiyet Hakları Politikaları
“Fikri mülkiyet hakları alanında yenilikçi fikir ortamının geliştirilmesi, hak sahiplerinin haklarının yurt içinde ve yurt dışında etkin şekilde korunması, uygulanacak desteklerle yenilikçiliğe ve katma değerli küresel marka oluşturulmasına imkân sağlanması ve hak ihlallerine karşı etkin mücadele edilmesi” temel amaç olarak belirtilmiştir.
Politika ve Tedbirler ise aşağıdaki maddeler halinde açıklanmıştır:
– Toplumda fikri mülkiyet bilincinin artırılması ve yayılması sağlanacak, hedef odaklı eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri yapılacaktır.
– Fikri mülkiyet hakları alanında farkındalığın artırılması için kamuoyuna, kullanıcılara ve hak sahiplerine yönelik eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları yapılacaktır.
– Fikri Mülkiyet Akademisi Sınai Mülkiyet Hakları Eğitim Merkezi ve Telif Hakları Eğitim Merkezi tarafından çeşitli seviyelerde sertifikalı eğitim programları hazırlanarak devreye alınacaktır.
– Fikir ve sanat eserlerine ilişkin davalara katkı sağlamak amacıyla öncelikli olarak ihtisas mahkemesinde görev yapacak hâkim ve savcılar olmak üzere yargı sürecindeki tüm paydaşlara yönelik eğitim faaliyetleri düzenlenecektir.
– Telif haklarıyla ilgili akademik çalışmalar teşvik edilecek ve TTO’lara yönelik eğitim faaliyetleri düzenlenecektir.
– Çocuklarda ve gençlerde telif hakları bilincinin oluşturulması için ilköğretim ve ortaöğretim müfredatına telif haklarına yönelik içerik eklenecektir.
– Çocukların erken yaşlarda yenilikçi düşünme becerilerini geliştirmeye yönelik çizgi film ve eğitici içerikli bilgisayar oyunları geliştirilecektir.
– Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okul ve kurumlarda görev yapan idareci ve öğretmenlerin fikri mülkiyet bilgi düzeyini artırmaya yönelik faaliyetler gerçekleştirilecektir.
– Mühendislik ve temel bilimler alanında öğrenim gören öğrencilerin patent araştırması konusunda bilgi ve becerilerini artırmaya yönelik faaliyetler gerçekleştirilecektir.
– Üniversite öğrencilerinin fikri mülkiyet alanında staj yapmaları teşvik edilecektir.
– Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Ar-Ge Merkezleri ve Tasarım Merkezlerine yönelik tematik sınai mülkiyet eğitim programları yürütülecektir.
– Telif hakları alanında akademik tez veri tabanı oluşturulacaktır.
– Bitki ıslahçı hakları korumasında yapılan iş ve işlemlerde etkinliğin artırılması ve kamuoyunda farkındalık yaratılması için paydaşlara yönelik eğitim faaliyetleri düzenlenecektir.
– Telif haklarında toplu hak yönetim sisteminin geliştirilmesi ve ülke genelinde adil ve yaygın bir lisanslama sistemi oluşturulmasıyla telif gelirlerinin artırılması sağlanacaktır.
– Meslek birliklerinin profesyonel yönetim ve insan kaynakları dâhil olmak üzere kurumsal kapasitelerinin artırılması amacıyla meslek birliği zorunlu organ üyeleri ile personeline yönelik periyodik eğitimler verilecektir.
– Ülke genelinde yaygın bir lisanslama sistemi kurulabilmesi için toplu hak yönetimi ve meslek birlikleri konusunda kamuoyu bilinçlendirme faaliyetleri yürütülecektir.
– Meslek birliği işlemlerinin daha etkin ve hızlı yürütülmesi amacıyla meslek birliklerinin dijital altyapısının güçlendirilmesine yönelik çalışmalar yapılacaktır.
– Ülkemizin fikri mülkiyet varlıklarının ekonomik değere dönüşümü hızlandırılacak, sektörel temelde ekonomik değer ölçümü yapılacaktır.
– Telif haklarına dayalı endüstrilerin ve alt sektörlerin ülke ekonomisine katkısının ölçümü için temel ekonomik göstergeler ve istihdama katkının ölçülmesine yönelik çalışmalar yürütülecek, düzenli aralıklarla kamuoyuyla paylaşılacaktır.
– Ülkemizde telif gelirlerine ve telif ödemelerine ilişkin sağlıklı veri elde edilmesine yönelik mevcut durum analizi yapılacaktır.
-Telif haklarına dayalı yenilikçi endüstrilerde başarılı ülke örnekleri incelenecektir.
– Sınai mülkiyet haklarından elde edilen gelirin ölçülmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirilecektir.
– Fikri mülkiyet varlıklarının değerlemesine ilişkin hizmet kapasitesi artırılacaktır.
– Sanayicilerin ve yatırımcıların fikri mülkiyet sahipleriyle etkileşimi artırılacaktır.
– Ticarileşme potansiyeli yüksek patentlerin ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtımına yönelik faaliyetler gerçekleştirilecektir.
– Patentlerin ticarileşme sürecinde kullanılmak üzere pazar araştırması araçları geliştirilecektir.
– Fikri mülkiyet varlıklarıyla ilgili devir, lisans, teminat, rehin gibi hukuki işlemlerle ilgili süreçler sadeleştirilerek bu işlemlerin yaygınlaştırılması sağlanacaktır.
– Ülkemizin ihracat potansiyeli yüksek coğrafi işaretli ürünleri için uluslararası markalaşma stratejileri geliştirilecektir.
– Sahtecilik ve korsanla mücadele edilmesine yönelik mekanizmalar oluşturulacaktır.
– Sahtecilik ve korsanlıkla mücadele stratejisi oluşturulması ile kayıt dışılığın ve ekonomik kaybın sayısal olarak ölçülmesi sağlanacaktır.
– Mevzuat ve uygulamalar teknolojik gelişmeler ve ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirilecektir.
– Bitki ıslahçı hakları sisteminin etkinliği artırılacak ve ülkemiz ıslah çeşitlerinin uluslararası alana çıkarılması sağlanacaktır.
– Bitki ıslahçı haklarına ilişkin kurumsal yapı geliştirilecek, personel ve hizmet kalitesi artırılacaktır.
– Bitki ıslahçı hakları alanında faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlarla işbirliği geliştirilecektir.
– Fikri mülkiyet haklarına yönelik destekleme sistemi yeniden yapılandırılacaktır.
– Sanayi kuruluşlarının sınai mülkiyet çıktılarının artırılması için destek ve stratejilerin oluşturulması sağlanacaktır.
– Patent desteklerinin değerlendirilmesi ve güncel gereksinimlere göre yenilenmesi sağlanacaktır.
– TÜBİTAK 1702 programı kapsamındaki desteklerin geliştirilmesi sağlanacaktır.
– Standarda esas patent süreçlerinin desteklenmesi sağlanacaktır.
– Telif haklarına dayalı kültür endüstrileri ile toplu hak yönetim kuruluşlarının kurumsal kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik özel destek programları oluşturulacaktır.
– Fikri mülkiyet varlıklarının değerlemesine ve ticarileştirilmesine yönelik devlet yardımları gözden geçirilecek, kullanımı yaygınlaştırılacaktır.
– Türkçe ibareli markaların uluslararası düzeyde markalaşması teşvik edilecektir.
– Fikri mülkiyet alanında her düzeyde nitelikli insan kaynağının geliştirilmesi sağlanacaktır.
– Fikri ve Sınai Haklar İhtisas Mahkemelerinin personel kapasitesi ve kalitesi geliştirilecektir.
– Fikri mülkiyet hukuku alanında akademik çalışmaların artırılması sağlanacaktır.
– Akademik atama ve yükselme kriterlerinde sınai mülkiyetin kullanılmasına ilişkin mevcut uygulamanın değerlendirilerek güncellenmesi sağlanacaktır.
– Üniversitelerde ve TTO’larda fikri mülkiyet hakları alanında çalışanların sayısını ve niteliğini artırmaya yönelik destekler sağlanacaktır.
– Gümrük personelinin fikri mülkiyet haklarının korunmasına yönelik farkındalığı ve yetkinliği artırılacaktır.
– Fikri mülkiyet alanında çalışan bilirkişiler ve arabulucular ile patent ve marka vekillerinin bilgi ve tecrübelerini artırmaya yönelik faaliyetler gerçekleştirilecektir.
– Ülkemizde yerleşik gerçek ve tüzel kişilere uluslararası düzeyde hizmet sunacak fikri mülkiyet profesyoneli ve Avrupa Patent Vekili sayısını artırmaya yönelik çalışmalar yürütülecektir.
– Kurumsal kapasite geliştirilecek ve işbirliği platformları oluşturulacaktır.
– Fikri ve Sınai Haklar İhtisas Mahkemelerinin yaygınlaştırılması konusunda ihtiyaç analizi yapılacaktır.
– İhtisas mahkemelerindeki hâkim ve savcıların görevlerindeki sürekliliğin sağlanması ve yargılama sürelerinin azaltılmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir.
– Fikri mülkiyet uyuşmazlıklarının çözümünde arabuluculuk ve tahkim uygulamaları yaygınlaştırılacaktır.
– Sınai mülkiyete ilişkin veri, istatistik ve içeriklerin raporlanması ve paylaşımı sağlanacaktır.
– Sınai mülkiyet tescil süreçleri, yapay zekâ teknolojileri kullanılarak hızlandırılacak, karar kalitesi artırılacak ve başarılı uluslararası uygulamalar ülkemize uyarlanacaktır.
– Telif hukukuna dair bölge adliye mahkemeleri ile fikri ve sınai haklar ihtisas mahkemeleri kararlarının erişime açılmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir.
– Yeşil ve dijital dönüşüm alanında geliştirilecek yerli ve milli teknolojilerin uluslararası düzeyde etkin korunması ve ticarileşmesi sağlanacaktır.
– Yeşil ve dijital dönüşüm alanında patent verilerine dayalı teknoloji eğilim raporları hazırlanarak araştırmacıların ve girişimcilerin kullanımına sunulacaktır.
– Yeşil ve dijital dönüşüm alanındaki patent başvurularına yönelik “hızlı inceleme süreçleri” geliştirilecektir.
– Yeşil ve dijital dönüşüm alanında faaliyet gösteren girişimlerin fikri mülkiyet yönetim kapasiteleri artırılacaktır.
– Bilgisayar uygulamalı buluşlarla ilgili bilişim sektörüne yönelik bilgilendirme ve farkındalık faaliyetleri yürütülecektir.
– Yeşil ve dijital dönüşüm alanında geliştirilen teknolojilerin etkin takibi için akademisyen ve araştırmacılara yönelik Otomatik Patent Takip Sistemi geliştirilecektir
Fikri Mülkiyet Hakları Hedefleri
Yukarıda bahsedilen politikaların uygulanması doğrultusunda ise, bu beş yıllık süredeki hedefler ise aşağıdaki tabloda belirtilmiştir:
Tablo incelendiğinde, yeşil ve dijital dönüşümle ilgili tescilli ve geçerli patent sayılarının 2023 yılı tahminlerinde geçtiğimiz yıla göre yaklaşık 1,19 oranında artacağının öngörüldüğü anlaşılmaktadır. Aynı oranda 2028 yılına doğru hesaplama yapıldığında ise bu sayının yaklaşık 7160 olması gerekirdi. Lakin 10.000 gibi bir hedef belirlendiği görülmektedir. Aynı şekilde Türkiye orijinli uluslararası patent başvuru sayısının geçtiğimiz yıla oranla hesaplama yapıldığında yaklaşık 2250 olması gerekirdi, lakin iki katından fazla bir hedef ile 5000 olarak belirlendiği görülmektedir. Belirlenen strateji ve planlar uygulandığında, tabii gelişen teknolojiyi de göz önünde bulundurarak, patent sayılarındaki artış oranının fazla olacağı yönündeki görüş anlaşılabilirdir. Ancak Avrupa Birliği’nde tescilli coğrafi işaret sayısı ile meslek birliklerinin telif geliri hedef sayılarında ise tam tersi bir tablo görülmektedir. Coğrafi işaret sayısı bir önceki yıla göre 2 katı artış gösterirken, aynı oranda bu sayısının 2028 yılında 512 olması gerekirdi. Aynı şekilde telif geliri de geçilen yılın oranından hesaplandığında yaklaşık 12.428 olması gerekirdi.
Sonuç
En nihayetinde belirlenen politikalar tek tek incelendiğinde, hepsinin uygulanması durumunda ülkenin gelişmesine katkı sağlayacağı aşikardır. Ne kadar uygulanabilir olduğunu ise sanıyorum hep birlikte bu beş yıl içinde yaşayarak göreceğiz.
1999 yılında aday ülke statüsü tanınan Türkiye ile Avrupa Birliği (“AB“) arasında, Ekim 2005’ten bu yana katılım müzakereleri yürütülmektedir. Katılım müzakereleri çerçevesinde aralarında fikri mülkiyet hukukunun da bulunduğu 16 fasıl açılmış ve 1 fasıl geçici olarak kapatılmıştır. Bununla birlikte katılım müzakereleri 2018 yılından bu yana duraklama sürecindedir.
Avrupa Komisyonu (“Komisyon“), aday ülkeler ile potansiyel aday ülkeler için her yıl ülke raporları yayımlamaktadır. Bu kapsamda ülkemiz için hazırlanan 25. rapor olan 2023 Türkiye Raporu (“Rapor“) 8 Kasım 2023 tarihinde yayımlanmıştır[1]. Bu yazıda, okuyuculara Türkiye’de fikri mülkiyet hukukunun durumuna ilişkin Komisyon’un tespitleri aktarılacaktır.
B. Rapor’un Fikri Mülkiyet Hukukuna İlişkin Tespitleri
Rapor’da yer verilen tespitler telif hakları ve bağlantı haklar, sınai mülkiyet hakları ve hakların icrası olmak üzere üç ana başlık altında incelenmektedir. AB nezdinde, hem kitapları, filmleri, bilgisayar programlarını veya (radyo-televizyon) yayınlarını koruyan telif hakları ve bağlantılı haklar, hem de patent, marka, tasarım, biyo-teknolojik buluşlar veya ilaçları koruyan sınai mülkiyet hakları ile bu hakların icrasına ilişkin mevzuat çeşitli tüzük[2] ve direktifler[3] ile uyumlaştırılmıştır.
Komisyon, Türkiye’nin AB mevzuatı ile uyumluluk açısından iyi bir noktada bulunduğunu ve fakat bir önceki yılda yapılan tavsiyeler[4] üzerine hiçbir ilerleme kaydedilmediğini[5] ifade etmektedir. Komisyon’a göre Türkiye’nin üzerinde eğilmesini gerektiren başlıca sorunlar mevzuattaki bir kısım tutarsızlıkların yanı sıra adli süreçler başta olmak üzere uygulama ve icraya ilişkin sorunlardır.
Telif hakları ve bağlantı haklara ilişkin olarak, Türkiye’nin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (“FSEK“) yaptığı değişiklik ile teknolojik önlemlerin etkisiz kılınmasına karşı yasal korumayı, bilgisayar programlarına ek olarak eserleri, icraları, fonogramları, yapımları ve yayınları kapsayacak şekilde genişlettiği vurgulanmıştır[6].
Özellikle teknolojik gelişmeler ışığında, FSEK’in telif hakları ve bağlantı haklara ilişkin yeterli koruma sağlayacak şekilde bütünüyle modernizasyonun henüz gerçekleştirilmediğinin altı çizilmiştir. Komisyon’a göre toplu hak yönetimi, meslek birliklerine ilişkin özerklik ve denetim eksikliği ile meslek birliklerinin yönetiminde yabancı hak sahiplerine karşı ayrımcılık yapılması gibi sistematik sorunlar süregelmektedir.
Komisyon ayrıca şahsi kopyalama harçlarının adil dağıtımı, lisanslama zorlukları, çevrimiçi eğitim istisnalarına ilişkin belirsizler, temsil hakkı sorunları, telif hakkı korumasında olan materyallerin çevrimiçi platformlar ve tanınmış e-ticaret siteleri aracılığıyla izinsiz kullanımı gibi bir dizi sorunun çözüme kavuşturulmayı beklediğinin altını çizmektedir. Bu noktada mevzuatımızın Dijital Tek Markette Telif ve Bağlantılı Haklar Direktifi’ne[7] uyumu henüz sağlanmamıştır.
Sınai mülkiyet haklarına ilişkin olarak, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun idari kapasitesini güçlendirme ve hizmetlerini dijitalleştirme çalışmalarının devam ettiği ifade edilmiştir. Komisyon’a göre marka hukukunda “kötü niyet” kavramının kesin bir tanımının bulunmaması, kötü niyetli markalara ilişkin hükümsüzlük prosedürünü etkisiz hale getirmektedir. Markalara ilişkin iptal, itiraz ve hükümsüzlük prosedürlerinin pahalı olduğu ve uzun sürdüğünün altı çizilmiştir. Ülkemizde patentlere ilişkin Ek Koruma Sertifikası’na[8] yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır.
Komisyon’un üzerinde durduğu bir diğer husus, farmasötik ve zirai kimyasal ürünler için ruhsat alma sürecinde üretilen ve açıklanmayan test ve diğer verilerin korunmasına yönelik etkin bir sistemin yokluğudur. Komisyon’a göre Türkiye’de 2005 yılından bu yana bir veri koruma rejimi olsa da, bu rejimin kapsamı sınırlıdır ve biyolojik ürünler ile kombinasyon ürünlerini kapsamamaktadır. Ayrıca öngörülen koruma süresi de sınırlıdır. Mevzuatımızda veri koruma rejiminde süre patent süresi ile ilişkilendirildiğinden, patent süresinin sona ermesi akabinde veri koruması da otomatik olarak kaybedilmektedir.
Rapor’da en çok üzerinde durulan konu fikri ve sınai mülkiyet haklarının icrasıdır. Komisyon’a göre ceza mahkemeleri mevzuatta daha yüksek cezaların varlığına rağmen ticari ölçekteki hak ihlallerine ilişkin nadiren caydırıcı para cezalarına hükmetmektedir. Hak sahipleri, istinaf ve temyiz mahkemeleri de dahil olmak üzere yargı süreçlerinin verimsiz olduğu yönünde görüş bildirmektedir. Hak sahipleri, ihtiyati tedbir kararları ile maddi tazminat taleplerinin karara bağlanmasında zorluklar ve tutarsızlıklarla karşılaşmakta, taklit malların depolanması ve imhasında mali yükler de dahil çeşitli problemler yaşamakta ve bilirkişi görüşlerinin aşırı kullanıldığından yakınmaktadırlar.
Hak sahipleri tarafından sunulan güçlü kanıtlara rağmen, çok az sayıda arama ve el koyma kararı verilmekte ve çok az sayıda taklit mal ele geçirilmektedir. Cumhuriyet savcılarının ve hakimlerin iddiaların ispatı için hak sahiplerinden makul olmayan ek kanıtlar talep ettiği ifade edilmektedir. İhtiyati tedbir kararlarının alınması oldukça güçtür ve yargı makamları tarafından verilen cezaların caydırıcılık seviyesi düşüktür. Başta polisler ve hakimler olmak üzere, icra makamlarının fikri ve sınai mülkiyet haklarının ihlallerine yönelik alınan aksiyonların etkinliğini arttırmaları gerekmektedir.
Komisyon, Türkiye’de son yıllarda fikri ve sınai haklar mahkemelerinin sayısının azaldığını, bu durumun mahkeme kararlarının kalitesi ve tutarlığını olumsuz yönde etkilediğini bildirmektedir. Fiziksel pazar yerlerinde taklitle mücadeleye yönelik eylemler yetersiz kalmaktadır. 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ile uygulama yönetmeliği, uyar-kaldır (notice and take-down) prosedürüne ilişkin yeni hükümler getirerek fikri ve sınai mülkiyet haklarının ihlaline ilişkin şikayetlerde elektronik ticaret hizmet sağlayıcıları ile aracı hizmet sağlayıcılarının sorumluluğuna açıklık getirmiştir. Bununla birlikte tanınmış elektronik ticaret pazar yerlerinde taklit malların satışında artış yaşandığını vurgulayan Komisyon, Türkiye’nin hak ihlallerini önlemek amacıyla uyar-kaldır prosedürlerini uygulamasının önemli olacağını vurgulamaktadır.
El koyma amaçlı gümrük başvuruları 2021 yılında 2.431 iken, bu sayı 2022 yılında 2.637 olmuştur. Bununla birlikte Türkiye, taklit mallarla mücadele etmek için, AB’ye giren taklit mal sayısı bakımından ikinci büyük kaynak ülke olmasına neden olan transit ve ihracat mallarına yönelik gümrük uygulamalarını iyileştirmelidir[9]. Türkiye’den gelen ve AB sınırlarında gümrük makamları tarafından el konulan malların sayısı artmıştır. Taklit mallar, gıda ve alkollü içeceklerden araçlara, araç aksesuarlarına ve yedek parçalara kadar geniş bir ürün yelpazesini ilgilendirmektedir. Türkiye’de yürürlükte bulunan gümrük mevzuatı, AB müktesebatı ile tam olarak uyumlu değildir.
Komisyon’a göre taklit ve korsan faaliyetlerin kamu sağlığı, tüketici güvenliği, hukukun üstünlüğü, işgücü piyasasına yönelik yarattığı tehditler ile fikri ve sınai mülkiyet haklarının yoğun olduğu sektörlerin yarattığı ekonomik faydalar konusunda kamu kurumları tarafından organize edilen farkındalık kampanyaları sınırlıdır. Fikri ve sınai mülkiyet haklarının icrası ile Türkiye’den AB’ye taklit mal ticaretine ilişkin akışın durdurulması için daha güçlü bir siyasi kararlılığa ihtiyaç vardır.
C. Sonuç ve Değerlendirmeler
Komisyon, yukarıda ayrıntılarına yer verilen tespitlerle bağlantılı olarak, Türkiye’nin önümüzdeki süreçte özellikle
Taklit ve korsan malların internet üzerinden satışı da dahil, fikri ve sınai mülkiyet haklarının ihlalleriyle etkin bir şekilde mücadele etmek için icraya yönelik tedbirlerin iyileştirilmesi, fikri ve sınai haklar mahkemelerinde uzmanlık düzeyinin arttırılması ile arama ve el koyma kararlarının alınmasındaki prosedürel zorlukların giderilmesi,
Özellikle hızlandırılmış ve basitleştirilmiş imha prosedürlerine ilişkin fikri ve sınai mülkiyet hakkı sahipleriyle işbirliğinin geliştirilmesi,
Sistematik eksikliklerin analizini kolaylaştırmak amacıyla, özellikle adli süreçlere ilişkin doğru istatistiki verilerin toplanmasının ve işlenmesinin sağlanması
hususları üzerinde yoğunlaşmasını tavsiye etmektedir.
Rapor’da yer alan tespitler, Türkiye’nin mevzuat uyumu noktasında iyi bir noktada bulunduğu ve fakat hakların icrasının zayıf kaldığı çıkarımına dayanmaktadır. Ülkemizin Çin’den sonra AB’ye giren taklit mal sayısı bakımından ikinci büyük kaynak ülke olması da Komisyon’un hak icrasında görülen eksikliklere her yıl geniş bir yer ayırmasına neden olmaktadır. Ayrıca bir önceki rapora göre ilerleme kaydedilmediği belirtildiğinden, Rapor’da yer alan tavsiyeler 2022 yılındaki tavsiyeler ile aynıdır.
2022 raporunda yer verilen tespitler ile 2023 Rapor’unda yer alan tespitler arasında bir kısım farklılıklar göze çarpmaktadır. Geçen yıl Kovid-19 salgınının etkileri üzerinde de durulmuşken, bu yıl Kovid-19’dan hiç söz edilmemektedir. Bu atfın çıkartılmasıyla Komisyon’un salgının fikri ve sınai haklar üzerindeki etkilerinin tamamen veya çok büyük oranda ortadan kalktığı kanaatinde olduğu çıkarımı yapılabilir.
2022 yılındaki tanınmış markalara ilişkin hukuki belirsizliğin devam ettiği tespiti, bu yıl yerini kötü niyete ilişkin tanımın olmamasına bırakmıştır. Buna göre tanınmış markalara ilişkin başvuruların hukuki durumuna ilişkin belirsizlikler sona mı ermiştir? Öte yandan Komisyon’un kötü niyet kavramına ilişkin kesin bir tanım eksikliği ile ne kastettiği belirsizdir. Zira 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda olduğu gibi, AB Marka Tüzüğü’nde de kötü niyete ilişkin bir tanıma yer verilmemiştir. Kaldı ki hukukumuzda iyi niyetin esas olması ve kötü niyetin somut olaydaki durum ve şartlara göre değerlendirilmesi gerekliliği karşısında kanuni bir tanım çok daha farklı zorluklar yaratabilecektir. Her halükarda kötü niyet içtihat yolu ile sınırlarının netleştirilmesi gereken bir kavramdır.
Bir önceki raporda yer alan kamuoyunda taklitçilik ve korsancılığın meşrulaştırılmasının bunların küçük suçlar olduğuna dair köklü inançtan kaynaklandığı ve fakat bu suçların çoğunlukla örgütlü suç şebekeleri tarafından işlendiğine yönelik tespit 2023 Rapor’unda yer almamıştır. Kaldı ki 2022 tarihli raporda yer alan özellikle ilk tespitin hangi bilimsel veriye dayandığı belirsizdir. Son olarak Rapor’da 10 Ocak 2024 itibariyle marka iptaline ilişkin yetkinin Türk Patent ve Marka Kurumu’na geçecek olmasına ve bu durumun ortaya çıkaracağı sonuçlara hiç değinilmemiştir. Komisyon’un bu konuya 2024 yılında yayımlanacak raporda değinmesi beklenebilir.
Diğer pek çok fasıla nazaran ülkemiz fikri mülkiyet hukuku faslında önemli bir aşama kaydetmiştir. Komisyon’un özellikle hak icrasına yönelik tavsiyelerinin hayata geçirilmesi, Türkiye’nin önümüzdeki süreçte fikri mülkiyet hukuku faslını kapatmaya bir adım daha yaklaşmasını sağlayacaktır.
[5] 2022 Türkiye Raporu’nda “sınırlı ilerleme” kaydedildiği belirtilmiştir.
[6] Rapor’da sözü edilen değişiklik, 25 Aralık 2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, 7346 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile FSEK’in 72. maddesinde yapılan düzenlemedir. FSEK md. 72 hükmü şu şekildedir:
Teknolojik önlemleri etkisiz kılma:
Madde 72: Bu Kanunda yer alan hakların korunması amacıyla eser, icra, fonogram, yapım ve yayınların kullanımının kontrolünü sağlamak üzere erişim kontrolü veya şifreleme gibi koruma yöntemi ya da çoğaltım kontrol mekanizması uygulamalarıyla sağlanan etkili teknolojik önlemleri etkisiz kılmaya yönelik;
a) Ürün ve araçları imal veya ithal eden, dağıtan, satan, kiraya veren veya ticari amaçla elinde bulunduranlar,
b) Ürün ve araçların reklam, pazarlama, tasarım veya uygulama hizmetlerini sunanlar,
altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
[7] Directive 2019/790 of 17 April 2019 on copyright and related rights in the Digital Single Market and amending Directives 96/9/EC and 2001/29/EC.
İnsanların yaşamına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma ve icat yeteneğidir.[1]
Mustafa Kemal ATATÜRK
Cumhuriyetimizin 100. Yılını kutladığımız bu günlerde geleceğe bir hatıra bırakmak ve ülkemiz insanının bitmek bilmeyen bir çaba ve özveriyle yüz yıldır ortaya koyduğu buluşlar arasından 100 tanesini geçmişten günümüze bir seçkide derlemek istedim.
Bu listeyi yapmak için kaynakları tararken karşılaştığım buluşlarda şunu fark ettim ki insanımızın sınırsız bir merak ve gelişim arzusu var. Yeter ki potansiyelimizin farkında olalım ve organize bir şekilde çok çalışalım.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yaygın buluş konularının ısınma sistemleri, temizlik gereçleri, cam, tütün, kâğıt ve şeker ile ilgili makine ve teçhizat ile tarım makineleri olduğu görülüyor. Zaman içinde bazı alanlarda veya belli bir zaman diliminde dünyada ilgili tekniğe yön verdiğimiz de olmuş, ancak kabul etmemiz gerekir ki bir inovasyon toplumu olma yolunda kat etmemiz gereken çok mesafe var, zira toplumun geneline yayılmış bir bilinç düzeyi henüz yok. Ancak listeyi incelerken göreceğiniz üzere bu hedefi gerçekleştirememiz için bir neden yok.
Patentlerle ilgili basında yer alan haberlerde genellikle ilginç buluşlara odaklanılıyor. Bu bir bakıma okuyucunun ilgisini arttırmak için iyi niyetli bir yaklaşım olsa da, buluşlarımızla ilgili salt bu tür haberlerin yapılması zamanla insanların mucitlerimizin yaptığı buluşları “zihni sinir” seviyesinde görüp hafife almasına yol açıyor. Oysaki aşağıdaki listede de göreceğiniz üzere ülkemizde gelişmiş ülkelerle yarışan çok sayıda buluşumuz var.
Listeyi oluştururken Türkiye’de gerçekleştirilen ve patent belgesi almış buluşlar arasından seçim yapmaya çalıştım. Bu bakımdan listede bulunan patentler ilgili mucidin en iyi/önemli icadı olmayabilir. Seçim kriterleri arasında Türkiye’de başvuru yapılmış olması, yurtdışında patent belgesi alınmış olması, haberlere konu olması, tarihi değeri olması, ileri teknoloji ile ilgili olması vb. çok çeşitli kıstasları dikkate almaya çalıştım. Mümkün olduğunca farklı alanlardan, farklı zaman dilimlerinden ve farklı mucitlerden seçmeye özen gösterdim. Ancak umarım okuyucularımız da takdir ederler ki, 150.000’in üzerinde Türk patent, ihtira beratı ve faydalı model arasından 100 adet buluş seçmek gerçekten çok zor. Atilla Hülagü, Tacettin Hiçyılmaz, Necip Akar, Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil, Hamit Demirtaş, Emin Bozoğlu, Mennan Aksoy gibi daha pek çok mucidimiz var ancak ya patent başvurusu yapmadıklarından ya da patentlerine erişemediğim için bu listede kendilerine yer veremedim. Yine değerli çalışmalarını yurtdışında gerçekleştirip yalnızca yurtdışında patent almış çok sayıda önemli mucidimiz de bu listede yok. Bu nedenle ismi geçmeyen tüm mucitlerimizden şimdiden özür diliyorum. Kaldı ki bu bir en iyi 100 listesi değil, sizi Türkiye Cumhuriyetinde zamanda bir yolculuğa çıkarmak için hazırlanmış bir liste. Daha fazla sözü uzatmadan sizleri kronolojik olarak listelenmiş buluşlarımızla baş başa bırakıyorum.
Nice yüzyıllara!
Başvuru Tarihi: 10.06.1931
İhtira Berat No.: 1498
Buluş Sahibi: Sabri Halil
Nebatatın hulâsalarını ve şibih kalevilerini tohum ve çekirdeklerin ve hayvani nesiçlerin yağlarını çıkarmağa mahsus cihaz.
Bu cihaz nebatatın tıbbi hulâsalarını ve şibih kalevilerinin istihsaline yarar. Tütünün şibih kalevisi çıkarıldıktan sonra bakiye üzerine reçine ve rezinol gibi kokulu maddeleri iade edilmek suretiyle aynı zamanda nikotinsiz tütün imaline yarar. Yağlı nebatat ve hayvani nesiçlerden yağların tefrikinde muvaffakiyetle istimal edilir.
Başvuru Tarihi: 24.09.1931
İhtira Berat No.: 1317
Buluş Sahibi: Ahmet Agâh Bey
Soba ve sair vesaiti teshiniye bacalarında harici rüzgår tesirlerine rağmen tehit ve muntazam çekiş teminine mahsus baca şapkası tertibatı
Bu ihtiranın mevzuu şiddetli, hafif hava cereyanlarında bacanın muntazam çekişini temindir. A borusunun üzerine e aralığı ile raptedilmiş bir B mahrutu ile haricine müttehidülmerkez raptolunan bir K mahrutu nakısı ve dört adet S lavhasından mürekkeptir. Mahrutun kaidesi bir satıhla mesturdurki çıkacak gazların bu satha çarparak sakin havada üzerinden çıkmakla N aralığını teshin ve dairen çekiş intizamını temin eder. Mezkûr lavhaların sakin havada vazifesi yoktur. Ancak rüzgârlı havalarda cereyan mahrutun alt kısmına doğru duman ve gazları alt kaidesinden çıkarır. Mahrutu nakısın alt kaidesi borunun üzerinden aşağıda bulundurulmakla muhtelif rüzgârların çekişini ihlal etmemesine hizmet edilmiştir.
Makina seyyar otomatik sigara satış makinası olup on kuruş bronz para mahalli mahsusuna atılınca makina kendiliğinden bir sekizlik sigara ile iki kuruş küsuratı ön taraftaki çanağına atar. Diğer nevi sigaraları da satabilmesi için ayni esası tekrar etmek lazımdır. Makina aksamı bir gramofon makinasına ilave edilen bazı müteferri parçalardan ibarettir.
Başvuru Tarihi: 07.12.1932
İhtira Berat No.: 1468
Buluş Sahibi: Salahattin Sami
Otomatik diş fırçası.
Otomatik (Sami) diş fırçası hali hazırda istimal edilmekte olan adi fırçalara sıhhi ve fenni noktai nazardan tevakkuf eder. Adi diş fırçaları vazife esnasında ileri geri seyrederken diş etlerini tahrip ettiği hibi yalnız diş üzerlerindeki kirleri temizleyip bunları kısmen tazyik ile diş aralarını imla etmektedir. Ayni zamanda fırçaların telleri dibine teraküm eden kirlerin tathiri müşkülatla olmaktadır. Dişçilikte: diş çürümesi evvela diş aralarından başlar. Bu da diş aralarının mikroplanmasile olur. Otomatik fırça diş etlerini tahrip etmeksizin dişlerin aralarını dahi sıhhi bir şekilde temizleyüz diş aralarının mikroplanmasına, dolayısile çürümesine maydan vermez. Fırça raptiyeleri birbirlerinden mesafeli ve seyyar olduklarından fırçaların sıhhi şekilde tathiri dahi temin edilir.
Başvuru Tarihi: 23.11.1944
İhtira Beratı No: 4029
Buluş Sahibi: Fikret Kaftan (Kaftanoğlu)
Görçek foto makinası ve aynalı kondansatör
Görçek foto makinası – 1 No. lu resimdeki kabinenin D aynasının arkasına Görçek makinası tesbit edilir. Bu makinanın 500, 1000 adet film alacak muayyen ebadda şasısı vardır. Makinanın kurucu düğmesine basıldığı zaman içerisindeki hususi tertibat opturatörü kurar, şasıdan film yuvasına bir film düşürür ve kabinenin lâmbasını yakar. Fotoğrafını çekecek şahıs aynanın karşısında pozunu alıp çekici düğmeye basınca fotoğrafı çekilir, lâmba söner, ve çekilmiş film de depoya düşer. Aynalı Kondansatör – 3 No. lu resimde görüldüğü üzre karşılıklı aynalar koymak suretiyle aynalardan yekdiğerine akseden lâmbaların ışıklarını opal cam üzerine muntazam ve müsavi surette toplamak ve bu neticeden agrandisman, projeksiyon makina vesaire gibi yerlerde istifade etmek.
Reçine kusan muhtelif sellülöz nevilerini, muhtelif nisbette alüminyüm sülfat, şap ve diğer elektrolitlerle muamele ederek vasatta eloktroistatik bir muvazanet tevlit etmek suretiyle, kağıt imalatı esnasında selülozdan reçine ayrılmaması; makinaların nazik aksamına reçine sıvaşmaması ve sellülozda mevcut reçinenin – bulunduğu hücreler dahilinde – mütecanis şekilde sabit kalması temin olunur.
Başvuru Tarihi: 13.07.1948
İhtira Berat No.: 4867
Başvuru Sahibi: TÜRKİYE ŞİŞE VE CAM FABRİKALARI ANONİM SOSYETESİ
Üfleme usulü ile yapılan cam eşyanın sıcak kesme makinesi.
Müteharrik bir kovanda (9) tesbit edilen cam eşyası (11) ince memelerden (12) püsküren yüksek suhunetli alev (13) teması ile istediğimiz hat üzerinde camını eritim kestiriyor ve ayni zamanda ağzı yakılıyor.
Başvuru Tarihi: 20.12.1948 İhtira Berat No.: 4910 Buluş Sahibi: NUSRET ATUNCU (Makine Mühendisi, Şeker Fabrikası Müdürü Eskişehir)
Kristal şeker santrifujlarında otomatik şurup ayırma tertibatı. Kristal şeker santrifujlarında elde edilen iki nevi şurubu, işçinin taktirine bırakmadan otomatik olarak ayırmaya mahsus tertibat olup, santrifuja buhar vermek üzere kol çekilince şurup, beyaz şurup oluğuna akıtılmakta ve buharı kapatmak üzere kol geriye itilince, şurup yeşil şurup oluğuna akıtılmaktadır.
Küçük çifçinin bir çift hayvanla ve fennî bir şekilde tohum ekebilmesini temin maksadiyle imal edilmiş üç tekerlekli bir çift bıçaklı, demirden mamûl ve yüz on kilo ağırlığında tohum ekme makinesidir. 4 – 5 hayvanla çekilen büyük çaptaki emsaline nazaran daha ucuza malolmakla beraber nadasata çok elverişlidir. Tekerleklerinin alçak tabancalarının sabit ve bileklerinin kısa bulunmasından diğerlerinden çok daha mukavimdir. Başlıca üç kısma ayrılır: 1- Sandık 2- şase 3- tekerlek. İstenildiği takdirde araba gibi nakledilebilir. Lüzumu halinde tekerlekler ve bileği sökülmek suretiyle kolayca nakledilebilip çabuk kurulabilir.
Kolay ve muntazam manikür yapmak âleti. Manikür âleti diklemesine avucun içine alınarak, parmaklar rahatça oyuklara yerleştirilir. Alet parmaklara hâkimiyeti temin ederek, boyanacak tırnağa göre elin çevrilmesiyle, ojenin önünüze gelen tırnağa bir hareketle muntazaman ve aynı kalınlıkta sürülmesini temin eder. Bu esnada ister dirsek, ister bilek bir mesnede dayanarak yorulma önlenir.
Başvuru Tarihi: 17.05.1951 İhtira Berat No.: 5904 Başvuru Sahibi: T. H. K. MOTÖR FABRİKASI MÜDÜRLÜĞÜ Gazi Orman Çiftliği – Ankara
Yol Tesviye Makinası Tip. No: 1 T. H. K. Motör Fabrikası Yol makineleri mevzuu bahis yol makinesi, T. H. K. Motör Fabrikasında imâl edilen yoltes 1tipi olup traktör veya kamyonla çekilmektedirler. Esas yol kenarındaki ufak mikyasta kazı işleri ile yolu tesviye etmektir. Şekilde görüldüğü gibi önden çekilen bu makine, 1 No. lu kepçe vasitasiyle kazı ve yol tesviyesi işleri yapılır. Kepçe bir cok makanizmalar yardımiyle her istikameti alarak yolun her tarafındaki meyillere uydurulabilir. Kepçenin sağa veya sola yatması işi 3 ve 6 No. lu kollarla yapılır. 2 No. lu kasaya 1 No. lu kepçeden intikal edecek darbeler 22 No. daki bir amortisörle amorti edilir. Kepçenin sağa veya sola aşağı yukarı hareketini kolayca temin etmek için 9 No. lu kasnaklarla tahrik edilen 8 No.lu nihayetsiz vida tertibatı vardır. En çok aşınmaya maruz kalan 13 No.lu parça sulanmış çeliktendir.
Batarya tırnak yaslanma plâkası. İlişik resimde (A) ile gösterilen (batarya tırnak yaslanma plâkası) batarya dişlisini, batarya tırnağını ve hey’eti umumiyesiyle bataryanın iyi ve hassas çalışmasında mühim rol oynamaktadır. Şöyle ki; batarya konstürüksiyonu itibarile dokuma tezgâhından aldığı hareketle (B) tırnağı vasıtasıyla (D) dişlisini kesik hareketlerle çevirir ve (D) dişlisi de, üzerine tesbit edilmiş olan (C) gövdesini beraber döndürür Batarya da (A) yaslanma plakası olmadığı takdirde (B) dişlisi daima dışarı doğru (A yalanma plakası tarafına) kayma istidadı göstermekte ve binnetice kısa zamanda (B) tırnağı (D) dişlisi ile birlikte mail bir aşınma meydana getirmekte ve kısa zamanda her ikisinin değişmesini intaç etmektedir. Bahis konusu (A) yaslanma plakası tırnağın kaymasına müsade etmediğinden tırnak ve dişlinin takriben 3 defa daha ömrünü arttırmakta ve söküp takma zamanınıda kazandırmaktadır.
Başvuru Tarihi: 28.05.1964 İhtira Berat No.: 12287 Buluş Sahibi: NECMİ TANYOLAÇ (Dr. Yüksek Mühendis), GÜLTEKİN YILDIZ (Yüksek Mühendis)
Elektro – Odosel
İhtiramız özel olarak kokunun burnumuzu kullanmadan objektif olarak cinsini tâyin ve miktarını ölçme ve genel olarak ta cisimlerin moleküllerinin cinsini tâyin ve miktarını ölçme metodu ve adına Elektro-Odosel dediğimiz ölçme aletidir. Metodumuz koku moleküllerini veya her hangi bir cismin moleküllerini muayyen bir katı veya sıvı üzerinde toplayarak sıvı veya katının yüzündeki potensieli, koku molekülleri’nin veya deneyi yapılan her hangi bir cismin molekülünü üç buudlu şekli ve miktarile ilgili olarak değiştirmek ve bu değişikliği voltaj-zaman veya voltaj-zaman lugaritmik eğrisi olarak tespit etmektir. Aletimiz esas itibarile üç kısımdan ibarettir. Birinci kısım genel olarak yüzeyinde toplanacak moleküllere ve kokuya karşı hassas olan ve yüzeyinde biriken molekülün veya kokunun (koku neşreden cisimlerin molekülünün) cinsine göre bir elektrik potensieli veya değişimi meydana getiren detektör-transdüser. İkinci kısım ise, detektör-transdüserdeki potensieli veya potensiel değişimini çok hassas olarak ölçen bir voltmetre. Üçüncü kısım ise, detektör-transdüserdeki dolayısile voltmetredeki voltajın ve değişikliğin zaman-voltaj eğrisini otomatik olarak kaydeden otomatik kayıt cihazıdır. Bir Elektro-Odoselde detektör-transdüser bir tane olduğu gibi çoklu da olabilir. Otomatik kayıt cihazı da tekli veya çoklu olabilir. Özel tatbikatlar için, cihazda, voltmetre veya otomatik kayıt cihazı kullanılmayabilir. Bu durumda cihaz detektör-transdüser ile voltmetreden veya detektör-transdüser ile otomatik kayıt cihazından ibaret olur.
Başvuru Tarihi: 12.01.1966 İhtira Berat No.: 13343 Buluş Sahibi: ABDULLAH CELKAN (Emekli polis müfettişi)
Debreyaj ve firen kilidi Tarifnamesinde belirtildiği gibi bu alet debreyaj ve firen tertibatı bulunan bütün motorlu vasıtaların debreyaj ve firen pedallarımı kilitliyerek vasıtanın bir yerden bir yere naklini imkânsız hale getirir. Hulasâ vasıta sahibinin müsaadesi olmadan arabanın hareketi mümkün olmaz. Bu suretle araba hırsızlığının önüne geçilmiş olunur.
«Kordon kıskacı.» Kordon kıskacı, yeni doğan bebeklerin göbeğini katküt veya ipekle bağlamak yerine geçen ve naylondan imâl edilmiş tıbbi bir alettir. Görünüş itibariyle küçük bir masaya benzeyen bu kıskaç 55 mm. boyunda ve bu boyun 40 mm. dişli kısmı olup 22’şer dişlisi bulunup ağız açıklığı da 50. mm.’dir. Kapandığında dişlerin yekdiğerine girecek biçimde olması ve testereye benzemesi ve ağızının bir ucunun olta iğnesi gibi kanca biçiminde olup diğer ucunun bu kancaya yuva vazifesi görmesi nedeni ile baş ve işaret parmakları arasında sıkıştırıldığında kilitlenip ve bir daha ancak kesilerek açılması suretiyle fonksiyonunu tamamlamaktadır. Naylondan olması sebebiyle, otaklavda kaynama ile zefiran ve benzeri solüsyonlarda stril edildiğinde kat’iyen deforme olmaz.
Başvuru Tarihi: 30.01.1976 İhtira Berat No.: 18975 Başvuru Sahibi: TÜRKİYE BİLİMSEL ve TEKNİK ARAŞTIRMA KURUMU
Mercek tramlı televizyon ekranı Mercek tranlı televizyon ekranı ile, seyredenlerin özel gözlük ya da başka türden yardımcı bir eleman kullanmadan, doğrudan doğruya, televizyon ekranı üzerinde üç buutlu olarak görmesi mümkün olmaktadır. Buluşun en önemli ve ihtira için müracaat edilmiş olan kısmı mercek tramlı televizyon ekranıdır. Bu ekranlar, özel yayın yapacak olan hem siyah beyaz, hem de renkli televizyonlarda kullanılabileceklerdir.
Başvuru Tarihi: 20.05.1977 İhtira Berat No.: 18915 Buluş Sahibi: Ord. Prof. Ata Nutku
Tek veya çift stator – odası ve rotorunda rakkas – damperli bulunan döneysel makineler
İşbu İHTİRA silindirik rotorunun slot yuvalarında milleri etrafında rahseden 1) Segmental veyahutta 2) Sektoryal kesitli prizmatik blok damperleri bulunan ve bu rotorun (ihtira’ın bir kapsatında) 3. Silindrik bir stator içine çevresindeki noktasından temaslı dönmek üzere yataklanmış, diğer kapsatında ise 4) aynı rotorun, birbirine karşıt çift odası bulunan diğer tipten bir stator odası ortasına döner durumda yataklanmasile, ve adıgeçen damperlerin dış uçlarının statorun iç çevre duvarile sürekli kayıcı temasının da rotor göbek parçalarıyle sağlanmasını içermekte, rotorun dönmesile büyüyüp küçülen stator bölmelerinde emme, sıkıştırma ve iş yapılarak kuvvet makinesi, tulumba, kompresör, hidrolik – motoru ve benzeri ödevde makineler elde edilmektedir.
Dolan likit petrol gazı (LPG) Kamping tüplerinin otomatik olarak doldurma tesisini oluşturan dolum Karuselinin dışına itilmesini sağlayan çıkış mekanizması
Likit Petrol Gazı (Lpg) kamping tüplerinin, dolumlarını müteakip, tamamen otomatik olarak, dolum karuselinin dışına itilmelerini sağlayan bir çıkış mekanizması olup mümeyyiz vasfı birbirleriyle irtibatlı olarak çalışan aşağıdaki 3 elemandan oluşmasıdır: a) Dolum karuselindeki (11) dolum terazisi (1) üzerindeki dolumu tamamlanmış kamping tüplerini (2) karusel çıkışı önünde, dolum terazisinin (1) kefesinden (2) iterek zincirli konveyör bandına verilmesini sağlamak olan atıcı kol ünitesi (5), b) Atıcı kol ünitesini (5) bağlı olduğu hava silindiri (7) vasıtasıyla ve itmek suretiyle harekete geçiren ve uç kısmından bir rulman (25) bulunan bir piston (6), c) Görevi hava silindirine (7) ve dolayısiyle atıcı kol ünitesini (5) harekete geçiren pistona (6) kumanda vermek olan ikaz ünitesi (8) ve bu ünitenin bir parçası olan ikaz çubuğu (9).
Başvuru Numarası : 83/021040
Başvuru Tarihi : 28.02.1983
Başvuru/Buluş Sahibi : ALİ RIZA İYİKOÇAK
Devir ve yön değiştirme mekanizmaları
Bir sürtünme tahrikinde tork aktarma elemanı olarak kullanılan bir bilyalı rulman (4).
Başvuru Numarası : 88/22895
Başvuru Tarihi : 02.05.1988
Buluş Sahibi : AMRAM JAK
Platform ve başlık kısımlarının tamamı yardımcı tıraş malzemesi katkısıyla üretilen sulu ortamda kaygan zemin oluşturan bir veya çok bıçak tıraş ünitesi.
Diğer tıraş yardımcı malzemeleri kullanmadan sürtünme ve suyla temas sonucu cilt üzerinde pürüzsüz bir yüzey oluşturan bir veya daha fazla tıraş bıçağına (4) sahip tek kullanımlık tıraş ünitesi, tüm platformun (5) ve kapak bölümünün (7) üretiminde, ağırlıkça %50-90 oranında polistiren olan suda çözünmeyen polimer karışımından oluşan cilde temas eden bir yüzey tanımlayan bir enjeksiyon işlemi kullanılır, polistiren, polietilen, polipropilen ve poliasetal içeren veya içermeyen termoplastik kauçuk (dolgu maddesi içeren veya içermeyen), ağırlıkça %9-40 oranında suda çözünür polimer ve ağırlıkça %1-10 oranında polietilen glikol bulunur.
Başvuru Numarası : 96/00527
Başvuru Tarihi : 24.06.1996
Buluş Sahibi : AHMET DUYAR, OSMAN TUĞRUL DURAKPAŞA, EVREN ALBAS, A. HAKAN ŞERAFETTİNOĞLU
Elektrik motorları için model bazlı hata tespit ve teşhis sistemi.
Bu buluş model bazlı bir hata tespit sistemi ile ve elektrik motorlarının çalışma durumlarının takip ve kontrolu ile bakım gereksinmelerini önceden tahmin etmek için bir yöntemle ilgilidir. Bu buluşun yöntemi ve sistemi yazılım bazında olduğu ve non-intrusiv sisteme müdahale edilmeden yapılan ölçümlerden elde edilen veriler kullanıldığı için tesis ve uygulama masrafları önceki bakım yöntemlerinden daha düşüktür. Sistem, giriş voltajı, akım ve motor hızı ile ilgili sürekli gerçek zaman bilgilerini sağlayan sensorlara bağlı olan bilgisayar sistemini içerir. Sistem ve yöntem, motorun matematiksel bir tanımını elde etmek için çok değişkenli deneysel bir model alma algoritması kullanılır. Algoritma, model alınan sonuçla ölçülmüş bir sonucu karşılaştırır ve karşılaştırma sonucunu ilgili sinyalleri çıkartmak suretiyle üretilen bir artan olarak nicelendirir. Teşhis edici bir gözlemleyici artanı analiz eder ve motorun hatasız olup olmadığını veya hatasız olmadığı halde çalıştığını saptar.
Başvuru Numarası : 1998/00160
Başvuru Tarihi : 02.02.1998
Buluş Sahibi : İBRAHİM SEMİH ERDEN
Patlayan şeker üretiminde yeni bir yöntem.
Bu buluş nötr karbondioksit gazı ile muale edilip içinde gaz baloncukları oluşumuna neden olan ve ağızda minik patlamalar meydana getiren sert şeker üretiminde yeni bir yöntem ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 1999/00813
Başvuru Tarihi : 14.04.1999
Başvuru/Buluş Sahibi : MEHMET AĞRİKLİ
Örgü sökme yöntemi ve makinası.
Sökülecek örgünün ipliklerinin yeniden kullanılabilmesi için; örgü tipi, iplik sayısı ne olursa olsun, ipliklerin gerektiğinde gerdirilip gerektiğinde gevşetilerek, ve gerektiğinde de iplik katlarının birbirine bükülerek sökülmesini sağlayan, germe-gevşetme ve büküm özellikli örgü sökme yöntemleri ve bu yöntemlerle çalışan, istenilen sayıda örgü sökme birimine sahip, her biriminde iplik pasajları, motorlar tarafından hareketlendirilen iki yöne dönebilen iplik besleyicileri ve iplik sarım ünitesi, konumu bir sensörle algılanan, istenildiğinde gerdirilebilen gergi-reservuar kolu, katlı iplikleri bükme mekanizması bulunan; birimlerini tek tek veya istenilen sayıda birlikte kontrol ederek, ipliklerin gerdirilmesini, gevşetilmesini, sökülme sırasını bir kontrol ünitesiyle belirleyip sökebilen bir örgü sökme makinasıdır.
Başvuru Numarası : 2002/01623
Başvuru Tarihi : 24.12.1999
Buluş Sahibi : BURAK ERMAN, OĞUZ OKAY, SELDA DURMAZ
Bütil kauçuk esaslı süper emici malzemeler, bu malzemeleri imal işlemi ve bunların kullanımı
Buluş, bütil kauçuk esaslı polimer membranlar, çubuklar veya boncuklar şeklindeki süper emici malzemelere ilişkin olup, bunlar hidrofobdur, su üzerinde yüzerler ve kuru malzemenin gramı başına 100 grama kadar organik çözücü alarak şişme kapasitesine sahiptirler. Buluş aynı zamanda bu süper emici malzemelerin elde edilmesi için çözelti ve süspansiyon çapraz bağlama işlemlerine ve bu süper emici malzemelerin petrol/yağ içeren atık suların muamelesi için kullanılmasına ilişkindir.
Başvuru Numarası : 2000/01863
Başvuru Tarihi : 22.06.2000
Başvuru/Buluş Sahibi : MEHMET KURT
Elektronik At Eğitim Aracı.
Sunulan buluşun konusu araç, atların binicisi olmadan, içinde özgürce koşabileceği ancak, yapabileceği sürati araç hareketi sağlayan mekanizma tarafından kontrol altında tutulan, aynı anda atın vücuduna yerleştirilen çeşitli elektrotlar ve çeşitli veteriner araçları sayesinde atın fiziki durumunun elektronik uzaktan algılama sistemleri ile monitarize edilerek tespit edilmesini sağlamak üzere geliştirilmiştir.
Başvuru Numarası: 2003/01968
Başvuru Tarihi: 15.03.2001
Buluş Sahibi : HALİT GÜNDÜZ, MEHMET BAHAR , MEHMET GÖKTEPE
Selekoksibin kristal biçimi.
Formül I’ e sahip 4-[5-(4-Metilfenil)-3-(triflorometil) -1H-pirazol-1-il]benzensulfonamit’ in (celecoxib) biçim I olarak tanımlanan yeni bir kristal biçimine ve kristal haldeki biçim I’ in hazırlanmasına ve daha yoğun FORMÜL kristallerin üretimine yönelik bir yönteme ilişkindir.
Başvuru Numarası : 2001/01250
Başvuru Tarihi : 10.05.2001
Buluş Sahibi : KADİR DABAK, EVREN A. ÖZARSLAN, FİLİZ ŞAHBAZ, TUNCER ASLAN
4-amino-1-hidroksibutiliden-1,1-bifosfonik asit veya tuzlarının hazırlanmasına ilişkin proses
Bu buluş, 4-amino-1-hidroksibutiliden-1, 1-bifosfonik asit veya tuzlarının üretimi ile ilgilidir. 4-aminobutirik asidin; fosforus asit ve fosfor triklorür ile, aralkil veya alkil etoksilatları ya da bitkisel veya hayvansal yağlar ve bunların türevleri gibi trigliseritlerin varlığında reaksiyonu, ve 4-amino-1-hidroksibutiliden-1, 1-bifosfonik asit veya tuzlarının elde edilmesi tanımlanmıştır. Buluşun temel özelliği, yukarıda tanımlanan non-iyonik emülgatörlerin, fosfonilasyon reaksiyonlarında kullanımlarıdır.
Başvuru Numarası : 2001/02469
Başvuru Tarihi : 29.08.2001
Başvuru Sahibi : YAŞAR BOZKURT AŞICI, NECATİ OKYAY
Otomatik galoş sarma makinası- Galoşmatik
Galoş sarma makinası, özellikle hijyen, temizlik gerektiren alanlara giren insanların ayakkabı tabanlarına otomatik olarak özel film kağlayarak zeminle ayakkabı tabanının temasını kesmek suretiyle mikrop, çamur, toz, bakteri v.s. kırıntıların taşınmasına engel olacak bir makinadır. Makine, ayakkabı sistem üzerindeki yere ayak ağırlığı ile yapılan baskının bir elektrosiviçi çalıştırması ile çalışmaya başlar. Makine üzerindeki sürücü bir rulodan, filmi ayak tabanının altına sürer. Film tabanı ve uygun yüksekliğe kadar ayakkabıyı sarar. Hava motoru ve rezistans devresi açılarak sıcak hava üflemesi çalışır. Makine üzerindeki uyarıcı bir ses veya ışık işleminin tamamlandığını bildirir. Makine bir sonraki işlem için kendini otomatik olarak hazırlar. Burada önemli olan film malzemeleridir. Bu malzemenin özelliği mümkün olan en düşük sıcaklıktaki hava akımına tepki vererek büzüşmesidir.
Başvuru Numarası : 2004/02719
Başvuru Tarihi : 24.01.2002
Başvuru/Buluş Sahibi : HASAN BASRİ ÖZDAMAR
Biyel kolu döner pernolu motor
Buluş konusu motor, piston (1), silindir (2), biyel kolu (3), biyel kolu döner perno dişli çarkı (4), biyel kolu döner pernosu (5), krank mili (6), krank mili pernosu (7) ve çift yüzlü dişli çark (9) ve dişli çarklardan (10,11 ve 12) oluşmaktadır. Krank mili (6) ve pistona (1), biyel kolu (3) bağlı olmasına rağmen biyel kolu (3), krank mili pernosunun (7) hareketinden bağımsız olarak biyel kolu döner pernosunda (5) hareket eden biyel kolu döner perno dişli çarkı (4) tarafından hareket ettirildiğinden, krank mili (6) biyel kolundan (3) bağımsız hareket etmektedir. Bu durumda, pistonun (1) alt ölü nokta ile üst ölü nokta arasında aldığı yolun krank mili pernosu (7) dönme çapından farklı olması ve biyel kolunun (3), krank mili pernosu (7) üzerinde dairesel hareket yerine eliptik hareket yapması sağlanmaktadır.
Başvuru Numarası: 2002/00962
Başvuru Tarihi : 09.04.2002
Başvuru/Buluş Sahibi: MEHMET NEZİR GENCER
Agrega malzeme işleme için kapalı sistem ünitelerden oluşan bir düzenek ve üretim metodu
Asfalt üretilen tesisler için bir düzenek olup, farklı gradasyon sayısındaki agregayı depolayabilmek için birden çok sayıda çepeçevre bölüntülerden (6) oluşan bir gövde (2) ve bu gövdeyi üzerinde taşıyan ayaklar (1) bahsedilen bölüntülerin (6) depolanması istenen agreganın hacmi ve bir ya da birden fazla gradasyon sayısına bağlı olarak tek bir depolama hacmi gibi kullanılabilmesi için çepeçevre bölüntüler (6) ve bu bölüntüler (6) arasında yapılandırılan geçişler (7) ve içinde agreganın homojen bir şekilde dağılmasını sağlayan kanallar (15) ve bu kanallar (15) üzerinden bahsedilen bölüntüler (6) içine farklı seviyelerde verilen dolum ağızları (14) içermektedir.
Başvuru Numarası : PCT/TR2003/000063
Başvuru Tarihi : 29.07.2003
Başvuru/Buluş Sahibi : TURHAN ALÇELİK
GÖZ KAMAŞTIRICI ETKILER OLMADAN SÜREKLI UZUN MESAFE AYDINLATMASINA SAHIP BIR FAR
Özellikle motorlu taşıtlar için geliştirilmiş, ışık kaynağını ve tüm doğrudan ve dolaylı yansıtıcı yüzeyleri tamamen gizleyerek ve bu buluşta açıklanan yarım lens aydınlatma prensibini kullanarak ışık düzleminin yüksekliğinin tam olarak ayarlanmasına dayanan bir far. Bu buluşun en çok tercih edilen uygulaması tek bir standart ışık kaynağı (1), üç birimden oluşan bir reflektör grubu (2,3; 12,13; 22,23), her bir birimin kendi ışık yoluna sahip olduğu yonca yaprağına benzer bir yapı oluşturan üç plano-konveks mercek (27,7,17), üç düz ayna (25,5,15), plano-konveks merceklerin üst yarılarını kaplayan üç hareketli yarı kapatıcı (26,6,16) ve bu düzenlemenin ileriye bakan kısmında bir kalkan (9) ve yansıtıcı bir yüzeyden oluşmaktadır. Yukarıda tanımlanan temel aydınlatma prensibi, tekli veya çoklu reflektörlü veya far yapısında mercek bulunmayan far tasarımlarına ve reflektörlerin sayısı veya yönünde herhangi bir sınırlama olmaksızın uygulanabilir.
Başvuru Numarası : 2007/02164
Başvuru Tarihi : 01.08.2003
Buluş Sahibi : İZMİR KEYAN MAMEDBEYLİ, FİKRET HACIZADE
Renk ve renk farklılıklarını ölçen cihaz ve bu cihaz ile gerçekleştirilen bir renk ölçme metodu.
Buluş konusu olan tek renkli ve tek renkli olmayan (örneğin kot) pürüzlü kumaş, iplik ve parçacık halinde olan her tür malzemenin renk ve renk farklılıklarını ölçme metodu, buluş konusu olan renk ve renk farklılıklarını ölçme cihazını kullanarak genelde üç değişkenli yansıma katsayılarını R(lambda,theta,phi) tek değişkenli R(lambda) yansıma katsayıları haline getirmektir. Bu metotla hesaplanan renk koordinatları pürüzlü malzemelerde tekrarlanabilir biçimde ölçüm yapılmasını sağlamaktadır.
Bu buluş, geleneksel pişirme yöntemlerinden esinlenerek gerçekleştirilmiş, kısa sürede, istenilen miktarda, alışılmış tadına ve kıvamına uygun olarak Türk kahvesi pişiren, pişirme işlemi esnasında ısıtıcının (4) temas etmesini, pişirme işlemi dışında ısıtıcı (4) ile temasının kesilmesini sağlayan ve temizlenmesi kolay pişirme hazneleri (2) içeren bir otomatik kahve makinası (1) ile ilgilidir.
Bu buluş, sıvılaştırılmış petrol gazları ya da diğer hidrokarbonların taşınması ve saklanmasında kullanılan basınçlı tüpler ile ilgilidir. Buluş konusu tüp, en temel halinde, özellikle sıvılaştırılmış petrol gazının (LPG) taşınmasında ve saklanmasında kullanılan çelik bir gövde, gazın dışarı çıkmasını sağlayan bir regülatör, bir valf, üst kısmında kullanıcı tarafından kolayca taşınmasına olanak sağlayan bir tutamak, tutamak üzerinde boşlukları kapatan ve estetik bir görüntü sağlayan bir kapak, alt kısmında tüpün dengede durmasını sağlayan bir taban içermekte, dış darbeleri sönümleyen, tüpü dış etkenlerden koruyan, tutamak ve taban için en az birer ara parça ile karakterize edilmektedir.
Başvuru Numarası: 2005/03780
Başvuru Tarihi: 21.09.2005
Buluş Sahipleri: HAKAN KONUKOĞLU, AHMET GÖKHAN AYDIN
Vater (iplik makinesi) otomatik iğ durdurucusu
Bu buluş, iplik makinelerinde dönen iğin, ipin kopması sonrasında durdurulmasını sağlayan iğ durdurucu ile ilgilidir. Bu buluşla geliştirilen vater (iplik makinesi) otomatik iğ durdurucusu; sargılı parça (2), alan arka kutu (5) ve kutu kapağından (4) oluşan (14), kilit mekanizması (8 ve 9); üzerinde T ve l kanallar (12 ve 13) bulunan durdurucu kol (7), ana bağlantı parçası (1) ve bağlantı elemanından (15) oluşması ile karakterize edilmektedir.
Başvuru Numarası : 2005/04376
Başvuru Tarihi : 02.11.2005
Buluş Sahibi : OSMAN CAKIR, YÜCEL BİROL
Tane küçültücü ön alaşım üretmek için bir proses
Titanyum borit ve titanyum alüminit partikülleri içeren, aluminyum-titanyum-bor tane küçültücü ön alaşım üretmek için bir proses geliştirilmiştir; proses aluminyumun ergitilmesi, 750°C ile 900°C arasındaki sıvı alüminyuma, sıvı alüminyumda 5’den 20’ye kadar Ti/B oranı sağlanacak şekilde önceden karıştırılmış KBF4 ve K2TiF6 tuzlarının ilave edilmesi, bu tuzların karıştırma uygulanmadan banyoya yedirilmesi, sıvı alaşımın bir elektrik direnç fırınına aktarılması, bu fırında 750°C ile 800°C arasındaki bir sıcaklıkta bekletilmesi, tuz reaksiyonun yan ürünü olan potasyum alüminyum florür tuz eriyiğinin banyo yüzeyinden akıtılarak alınması, KA1F4 tuzunun yüzeyden sıyrılarak alınması, sıvı alaşımın sıcak ekstrüzyonla 9.5mm çapındaki çubuk şekline şeklillendirilmek üzere biyet şeklinde dökülmeden önce grafit çubuklarla iyice karıştırılmasından ibarettir. Bu ön alaşımla 0.02% Ti seviyesinde aşılamadan sonraki döküm tane boyutu aşılamadan sonra 60 dakikaya kadar 200 mikrondan küçük olmaktadır.
Aralıksız süreli düzensiz osilatörlerin esasında yenilikçi rast gele sayı üretim yöntemleri ve rastgele sayı üreticiler (RNG)`ler sunulmaktadır. Ofset ve frekans telafi döngüleri, çıktı sekansının istatistiksel kalitesinin maksimuma çıkartılması için ve parametre varyasyonlarına ve ataklarına karşı dayanıklı olması için eklenmektedir. Bir boyutlu kesit, dağılıma göre bölgelere ayrıldığında, üretilen bit akışlarının, işlem sonrası olmaksızın FIPS-140-2 ve NIST 800-22 istatistiksel test kurgularında kullanılan testleri geçtiğini sayısal olarak ve deneysel olarak doğruladık. İnovasyonda sunulan sayısal ve deneysel sonuçlar, sadece önerilen devrelerin uyumluluğunu onaylamaz, ayrıca yüksek performanslı bir IC TRNG`sinin merkezi olarak bunların kullanımlarını da destekler. Zamanda ayrık düzensiz eşleşmelerin RNG`lerle olan kıyaslamasında, bir ses kaynağının ve gecikmeli osilatör örneklendirmesinin güçlendirilmesi esasında olan kıyaslamada, aralıksız süreli kaotik osilatörlerin esasında olan RNG`lerin, işlem sonrası olmaksızın çok daha yüksek ve sabit veri oranlarını önerebildiği görülmektedir. Sonuç olarak, önerilen devrelerin, entegre devrelerde oluşturulabildiği ve önerilen inovasyonlarla aralıksız süreli düzensizliğin kullanımının, oldukça yüksek veri hacmi ile rastgele sayıların üretilmesinde oldukça umut vaat edici olduğu sonucu varabiliriz.
Başvuru Numarası : 2009/07716
Başvuru Tarihi : 29.12.2006
Başvuru/Buluş Sahibi : EMRAH BOZKURT, ENDER BOZKURT
Patinaj önleme düzenekleri için bir merkezi sıkma sistemi ve buna sahip bir patinaj önleme düzeneği.
Patinaj önleme ve çekiş arttırma düzeneklerinde kullanılmak üzere kayışlara sahip bir sıkma sistemi tarif edilmektedir. Sıkma sistemi bir tekerlek aksının ana ekseninde konumlandırılmış olan ve çevresi boyunca bir dizi merkez doğrultusunda uzanan kayışları bağlayacak şekilde uyarlanmış olan bir dizi uzantıya sahip olan bir merkezi bağlantı alanını ihtiva etmektedir. İlk uçlarından bir yüzey temas elemanına bağlı olan ve ikinci uçlarından merkezi bağlantı alanına bağlı olan bir dizi merkez doğrultusunda uzanan esnek kayış patinaj önleme düzeneğini sıkmak üzere kullanılmaktadır Söz konusu esnek kayışlar, yüzey temas elemanları üzerindeki dışa doğru belvermeyi elimine etmenin yanında kayış sisteminde eksen kaçıklığını önlemek üzere yüzey temas elemanlarını merkez doğrultusu yönünde sıkmak için bir tokanın içinden geçirilmektedir.
Başvuru Numarası : 2009/06792
Başvuru Tarihi : 06.03.2007
Başvuru/Buluş Sahibi : ALİ DOĞAN BOZDAĞ
Anoskop
Bu buluş, arka parçası (3) üzerinde yer alan; uzunlamasına aksı, anoskopun (1) ön parçasını (2) bilhassa kayar kapağı (5) ve kapak (5) açıldığında oluşan pencereyi (11) görecek doğrultuda olan bir sap (6), sapın (6) ön parça (2) ile birleştiği orta kısımda yer alan, ön parçanın (2) üzerine oturan genişçe (7) bir kısım, genişçe (7) kısmın avlu (23) yüzeyinde bir yuva (8), genişçe (7) kısmın içerisinde silindirik bir uzantı (17), ön parçası (2) üzerinde yer alan; istenilen ölçüde açılarak istenen açıklıkta pencere (11) oluşturabilen veya tamamen ön parçadan (2) ayrılabilen sürgülü bir kapak (5), sürgülü kapağın (5) iç yüzeyinde tutulmasını ve çekilmesini kolaylaştıran bir çıkıntı (12), yuvaya (8) oturan ve ön parçanın (2) arka parçaya (3) kilitlenip açılmasını sağlayan ve ön parçanın (2) distal tarafına doğru konumlandırılmış bir dil (9) ve ön parçayı (2) çevirmek ve çıkarmak için dilin (9) iki farklı kenarında çıkıntılar (21,22) içeren bir anoskop (1) ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2007/03816
Başvuru Tarihi : 04.06.2007
Buluş Sahibi : AHMET NEZİR IŞIKLAR
Temizlik kağıdı üretiminde bir kojenerasyon uygulaması
Bu buluş, temizlik kağıdı üretiminde enerji tasarrufu sağlarken aynı zamanda şebeke elektriğinden kaynaklanan ve üretimin aksamasına neden olan sorunları da bertaraf eden bir temizlik kağıdı üretim yöntemi gerçekleştirmektir. Bu amaçla, bir türbin sayesinde yanma gazlarından elektrik üretildiği, türbinden çıkan sıcak yanma gazlarının ise temizlik kağıdı kurutmasında kullanılarak değerlendirildiği ve temizlik kağıdı kurutma prosesinden çıkan gazların bir absorpsiyonlu soğutucu ile soğutulduğu bir temizlik kağıdı üretim yöntemi gerçekleştirilerek soruna çözüm bulunmuştur.
Başvuru Numarası: 2007/06652
Başvuru Tarihi: 27.09.2007
Buluş Sahibi: MEHMET NEZİR GENCER
Bir sıcak asfalt geri dönüşüm sistemi ve metodu.
Buluş, bir sıcak asfalt geri dönüşüm sistemi olup, özelliği; ısı izoleli taşıyıcı bir gövde (2) içerisinde en az üç kenarlı bir şekil oluşturacak şekilde yapılandırılmış bir taşıma kanalı (2.1), bahsedilen taşıma kanalı (2.1) içerisinde hareket eden bir taşıma hattı (2.3), taşıma hattına (2.3) geri dönüştürülecek GKA’yı ileten bir besleme tertibatı (2.6), taşıma hattındaki (2.3) GKA’yı ısıtmak için ısıtma vasıtaları, taşıma hattını (2.3) hareket ettirmek için bir tahrik tertibatı, yeterli sıcaklığa ulaşan depolandığı, taşıyıcı gövde (2) içerisinde oluşturulmuş bir toplanma haznesi (2.7), bir boşaltma tertibatı (2.8) ve taşıma hattındaki GKA’nın gerektiğinde tahliyesini sağlayacak bir tahliye (2.9) tertibatını içermesidir.
Bu buluş, yeni ışığa duyarlı rutenyum kompleksi boyar maddeler ve bu boyar maddelerin nanokristal metal oksit film ihtiva eden boyayla duyarlılaştırılmış güneş pillerinde kullanımı ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2008/02780
Başvuru Tarihi : 22.04.2008
Buluş Sahibi : UFUK SAKARYA, EROL TUNALI, UĞUR MURAT LELOĞLU
Kovan dip tablası üzerinde otomatik bölge bölütleme yöntemi ve kovan karşılaştırma için en uygun iz bölgesi seçimi.
Suç bilim çalışmaları kapsamında karşılaşılan önemli problemlerden birisi ateşli silahlardan merminin ateşlenmesinden sonra, atılan kovanların üzerindeki izler temel alınarak otomatik olarak başarılı bir şekilde eşleştirilmesidir. Bu problemin çözümünde yer alması muhtemel basamaklardan birisi de kovan üzerinde tanımlı olan bazı bölgelerin bölütlenmesi işlemidir. Bu buluş, kovan dip tablasına ait yüzey yükseklik matrisi bilgisi kullanılarak bölütlenmesi yöntemi ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2010/01523
Başvuru Tarihi : 23.05.2008
Buluş Sahibi : ÜMİT ÇİFTER, HASAN ALİ TURP, ALİ TÜRKYILMAZ
Valsartan formülasyonları.
Mevcut buluş, etken madde olarak valsartan, prejelatinize nişasta ve mikrokristalin selülozdan oluşan tablet şeklinde yeni bir farmasötik formülasyona dairdir.
Başvuru Numarası : 2008/05221
Başvuru Tarihi :15.07.2008
Buluş Sahibi : HÜSEYİN CAHİT FIRAT
Antimikrobik etkili bitkisel kompozisyon
Urtica Dioica, Vitis vinifera, Glycyrrhiza Glabra, Alpinia Officinarum ve Thymus Vulgaris bitkilerinin tanımlanmış kısımlarından oluşan bitkisel drogların ekstraksiyonu ile elde edilen antimikrobik etkili bitkisel kompozisyondur.
Başvuru Numarası : 2011/04301
Başvuru Tarihi : 18.08.2008
Buluş Sahibi : ERGIN ÖZGEN
Eliptik baş kısımlarına sahip sürgüleri olan geliştirilmiş bir kilit
Mevcut buluş, kapı kasası üzerinde kapının kilitlenmesi için sürgünün hareket ettiği yönde bulunan kilitleme yuvalarına bağlanmaya uygun şekilde düzenlenmiş baş kısımlarına sahip en az bir sürgü ihtiva eden bir kilitleme mekanizması önermektedir. Söz konusu baş kısımlarının söz konusu yuvalar ile bağlanması, sürgünün kilit mekanizması ya da kapı kasası yönünde zorla ilerletilmeye çalışılması girişimlerinin önlenmesini sağlamaktadır. Mevcut buluşa göre doğrusal yapıya sahip sürgüler, sürgü gövdesi üzerine bağlanan ve doğrusal olmayan bir kanal içerisinde kılavuzlanmış olan birer pim vasıtasıyla kendi eksenleri etrafında dönecek şekilde düzenlenmişlerdir.
Başvuru Numarası : 2008/07794
Başvuru Tarihi : 16.10.2008
Başvuru/Buluş Sahibi : CENK ÖZDEMİR
Yol enerji sistemi
Bu buluş, yollarda seyir halinde bulunan araçların ağırlıkları vasıtası ile yola uyguladıkları basıncı enerjiye çeviren bir yol enerji sistemi (1) (YES) ile ilgilidir. Söz konusu buluşun amacı; yol üzerinde hareket eden araçların ağırlıklarının kullanılması ile hava basıncı ile elektrik enerjisi elde eden bir enerji yol sisteminin sağlanmasıdır.
Başvuru Numarası : 2008/08268
Başvuru Tarihi :03.11.2008
Başvuru/Buluş Sahibi : HÜSEYİN YAVUZ KOCAOVA
Bir gökyüzü yelkenlisi
Bu buluş taşıyıcı kanat olarak paraşüt bulunduran insanlı ve/veya insansız olarak kullanılan uzaktan kumandalı bir gökyüzü yelkenlisidir. Gökyüzü yelkenlisi (1) ile hassas manevra kabiliyeti sağlanmakta ve kaldırma kapasitesi artırılmaktadır. Ayrıca gökyüzü yelkenlisi (1) ile zorlu hava koşullarında paraşütlerin (2) kapanması engellenmektedir.
Başvuru Numarası : 2019/07167
Başvuru Tarihi : 23.12.2008
Buluş Sahibi : FATİH TİRYAKİOĞLU
ANONİMLİK VE ŞEFFAFLIK SAĞLAYAN DOĞRULANABİLİR ELEKTRONİK OY VERME YÖNTEMİ
Buluş, oy anonimliği korunurken oy veren kişinin kullandığı oyların doğru şekilde sayıldığını doğrulamasına olanak sağlamaktadır. Anonimlik ve şeffaflık dengelenmektedir ve bu şekilde oy veren kişiler, kullandıkları oyların doğru bir şekilde sayıldığını gösteren kanıtlara sahip olmaktadır, ancak aynı kanıtlar diğerleri için bir anlam ifade etmemektedir. Bu şekilde, oy veren kişi gizliliği açığa çıkmadan şeffaflık elde edilmektedir. Oy veren kişiler, örneğin bir oy verme makinesinde oylarını kullanırken, oyun doğru bir şekilde sayıldığını doğrulamak için bir şahide ihtiyaç duyulmaktadır. Şahit tarafından kanıtlanan oy veren kişi gizliliği, oy verme sistemi üzerinde oy veren kişi üstünlüğünü kullanarak uygulanmaktadır. Bu güç, şeffaflık-anonimlik sorununu çözmek için kullanılmaktadır: Oy verme sistemi, oy veren kişinin bir sonraki adımını tahmin edememektedir ve adımların tamamı ortaya çıktığında, sistemin geri dönmesine izin verilmemektedir. Oy veren kişiler, oy verme prosesindeki her bir oy verme tercihi ile birlikte önceden belirlenmiş rastgele tercihler kümesinden bir rastgele tercih sunmaktadır ve oy verme tercihleri ile oy verme tercihlerinin rastgele tercihlerini içeren bir kanıt olarak bir algoritma çıktısı beklemektedir. Algoritma çıktısını aldıktan ve bunun ilerdeki adımlarda değişmeyeceğinden emin olduktan sonra oy veren kişi, olası her bir tercih için bütün rastgele tercihlerini sunmakta ve oy verme sisteminden sunulan rastgele tercihleri almaktadır. Oy verme sisteminin diğer olası tercihlerin rastgele tercihlerini bilememesinden dolayı, sistemdeki olası kötü amaçlı yazılım kodu, oy veren kişinin oy verme tercihlerini değiştirmeye kalkışamamaktadır. Bu kötü amaçlı yazılım kodunun bu tercihleri değiştirme girişiminde bulunması durumunda, eğer yazılımın seçtiği oy verme tercihi için yaptığı rastgele tercih, oy veren kişinin algoritma çıktısını aldıktan sonra bütün olası oy verme seçenekleri için bir rastgele tercih yaptığı aşamada yazılım tarafından seçilen oy tercihi için yapmış olduğu rastgele tercih ile aynı değil ise bu yasadışı değişiklik/manipülasyon ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkma olasılığı, oy verme sisteminin yasadışı değiştirilmiş oyları arttıkça üssel olarak artmaktadır. Algoritma çıktısı, oy verme tercihlerini ve oy verme tercihlerinin rastgele tercihlerini girdi olarak alan ve bir parola kullanan bir kriptografik algoritmanın çıktısıdır.
Başvuru Numarası : 2008/09970
Başvuru Tarihi : 30.12.2008
Başvuru/Buluş Sahibi : FATMA GÜLRU ERDOĞAN
VİDALI TIRNAK DÜZELTME TERTİBATI
Buluş; insanların ayak ve/veya el tırnaklarında yaşanan tırnak batmasının tedavisi amacıyla kullanılan vidalı bir tırnak düzeltme aparatı ile ilgilidir. Aparatın amacı değişik tırnak genişliklerine ve aynı tırnakta zaman içinde gelişebilecek değişikliklere uyum sağlamak ve tırnağın ihtiyaca uygun bir kuvvetle çekilmesini pratik bir şekilde mümkün kılmaktır. Aparat yekpare olmayıp her iki tırnak kenarından ayrı ayrı takılabilmesi kullanım kolaylığı sağlarken, ortasındaki vidalı hareketli kısmı da gerginliğin tırnağın o andaki ihtiyacına göre ayarlanmasına yardım etmektedir.
Başvuru Numarası : 2013/03104
Başvuru Tarihi : 27.02.2009
Buluş Sahibi : YÜCEL BİROL
Alüminyum döküm alaşımları için gelişmiş tanecik inceltici alüminyum-titanyum-bor temel alaşımları üretmek
Mevcut buluş ile AI3TI partikülleri ve AIB2 partiküllerini içeren Al-Ti-B tanecik inceltici temel alaşımlar üretmek için bir yöntem sunulmaktadır. Yöntem harmanlanmış bir karışım elde etmek üzere Al-B alaşımı tozunun K2TIF6 tuzuyla tamamen karıştırılmasını; böylece elde edilen karışmış toz harmanının alüminyumun erime sıcaklığının birazcık altına bir inert gaz fırınında, yaklaşık 650 santigrat dereceye ısıtılmasını; ve bunun yeterince uzun süre boyunca bu sıcaklıkta tutmasını ve ısıtılmış toz karışımın tabletler şeklinde sıkıştırılması adımlarını içermektedir.
Başvuru Numarası: 2013/06351
Başvuru Tarihi : 06.07.2009
Buluş Sahibi : FAHRETTİN GÜLENER
Vücut ergonomisi sağlayan oturma aparatı.
Buluş, ayak (34), kişinin üzerine oturduğu, ayak (34) üzerinde konumlandırılan bir oturma bölümü (33), kişinin sırtını yasladığı, oturma bölümü (33) ile irtibatlı bir arkalık bölümü (32), oturma bölümünün (33) yan kısımlarında konumlandırılan kolçaklar (35), arkalık bölümünün (32), arkalık taşıyıcı profili (36) üzerine sınırlı dönme hareketi yapacak şekilde bağlanan ve kişi sırtını yasladığında senkronize hareket yaparak kişinin sırtını tam olarak kavrayan en az iki adet arkalık parçası (7), oturma bölümünün (3), kışı üzerine oturduğunda oturma parçası taşıyıcı profili (17) üzerindeki sabitleme milleri (26) etrafında sınırlı dönme hareketi yapan en az iki adet oturma parçasına (18) sahip olduğu bir oturma aparatı (30) ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2009/05721
Başvuru Tarihi : 23.07.2009
Başvuru/Buluş Sahibi : SEVAN BIÇAKCI
Taş içi üç boyutlu görüntü oluşturma metodu
Buluş, şeffaf taş (1) içinde üç boyutlu görüntü oluşturma metodu olup, bahsedilen şeffaf taşın (1) iç kısmının oyularak boşluk oluşturulması ve dış kabuk (1.1) bırakılması; bahsedilen dış kabuğun (1.1) içe bakan yüzeyine en az bir desenlendirme yapılması; bahsedilen dış kabuğun (1.1) içe bakan yüzeyine en az bir şeffaf dolgu katmanı (2) yapılması, bahsedilen dolgu katmanının (2) içe bakan yüzeyine en az bir desenlendirme yapılması; bahsedilen dolgu katmanının (2) içe bakan yüzeyinde desenlendirme ve dolgu katmanının (2) desen tasarımına göre alt alta tekrarlanması; bahsedilen en alt kat kat dolgu katmanının (2) içe bakan yüzeyine en az bir üç boyutlu nesne (5) irtibatlanması ile taş (1) alt kısmının kapatılması işlem adımlarını içermektedir.
Başvuru Numarası : 2016/10924
Başvuru Tarihi : 12.11.2009
Buluş Sahibi : ÇAĞATAY BÜYÜKTOPÇU
Enerji tüketim miktarı kontrol edilen bir ev cihazı.
Bu buluş, kullanıcının belirlediği hedef enerji tüketim miktarına (Et) göre program parametrelerini belirleyerek programın gerçekleştirilmesini sağlayan bir kontrol ünitesi (5) içeren bir ev cihazı (1) ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2012/09797
Başvuru Tarihi : 22.12.2009
Başvuru/Buluş Sahibi : CÜNEYT FEHMİ BAZLAMAÇCI, OĞUZHAN ERDEM
Hızlı IP arama için sistolik dizilim mimarisi.
Bu buluş, ilk olarak çoklu boru hatlarının paralelleştirilmesi fikrini kullanan bir SRAM tabanlı sistolik dizilim mimarisi içeren SRAM tabanlı internet protokolü (IP) arama mimarisini sunar ve temel mimarinin ayrıntılarına inerek avantajlarını vurgular. Bu temel mimaride, farklı uzunluklarda ve birbirini kesen çoklu boru hatları, işlem elemanlarından oluşan bir iki boyutlu dizi üzerine döngüsel biçimde inşa edilmiştir. Bu mimari geleneksel ikili ontakı ağacı yerine herhangi bir çeşit ontakı arama ağacının kullanımını destekler. Bu buluş, ikinci olarak önemli ölçüde performans artışı kazanmak için alternatif ve daha avantajlı iki terimli kapsayan ağaç tabanlı ontakı ağacının kullanımını önerir. Bu yeni yaklaşım, dört taraflı giriş ve üç işaretçili kullanım gibi iyileştirmeler ile temel mimarinin arama kapasitesini ve paralelliği arttırmakta ve 7 Tbps yönlendirici IP arama hızı ile tüm mevcut IP arama yaklaşımlarından daha yüksek çıkan iş oranı sağlamaktadır. Bu sistolik dizilim yapısında, arama gecikmesi en kötü durumda teorik olarak yüksek olmasına rağmen, ortalama gecikme oldukça düşüktür, büyük gecikmeler nadiren gözlenmektedir. Bu yapı, yeni formu ile işlem elemanları bakımından ölçeklenebilir ve IPv6 adresleme yapısı için uygundur.
Başvuru Numarası : 2013/08706
Başvuru Tarihi : 16.03.2010
Buluş Sahibi : TURGAY ŞERBET
Mobilya ve mobilya elemanları üzerine pratik takılıp sökülebilen amortisör içeren adaptör.
Buluş, kapak çekmece gibi hareketli mobilya parçalarının (1) sabit mobilya üniteleri (2) üzerinde hızlı kapanma durumlarında karşı tarafa çarpmasını engelleyerek gürültüyü önleyen, bahsedilen hareketli parçaların yavaş kapanmasını sağlayan, mobilya elemanlarından herhangi biri üzerindeki deliğe 10 (3.1) pratik olarak sökülüp takılabilen, ez az bir hava veya sıvı sıkıştırmalı amortisör içeren bir adaptör (5) yapılanmasıdır.
Başvuru Numarası : 2018/00480
Başvuru Tarihi : 18.06.2010
Buluş Sahibi : GÜLŞEN ÇELİKER, HİLMİ VOLKAN DEMİR, HÜSEYİN ÇELİKER
Bor ile yapılandırılmış fotokatalitik nanokompozit.
Mevcut buluş, borla yapılandırılmış bir işlevsel inorganik-organik hibrid nanokompozitle ilgilidir. Mevcut buluşla, bir nano boyutlu malzeme, gelişmiş UV ve Görünür bölge aktivitesi ile elde edilmektedir, burada bor bileşikleri ile metal-oksit nanoparçacık kombinasyonları kullanılmaktadır.
Başvuru Numarası : 2013/08475
Başvuru Tarihi : 16.07.2010
Buluş Sahibi : BESİM TAHİNCİOĞLU
Mekanik termostatlı çift hazneli tam otomatik çay makinası.
Mevcut buluşa göre sunulan elektrikli ev aleti, suyun kaynatılması için bir birinci hazne ve ısıtılmış su ile içerisine yerleştirilmiş bitki yapraklarının demlendiği, söz konusu birinci haznenin üstüne konulmaya uygun bir ikinci hazne ihtiva etmektedir. Söz konusu birinci hazne, kendisi ile irtibatlı olacak şekilde eşleşecek söz konusu birinci haznenin itici mekanizmasının mevcudiyeti durumunda, söz konusu ikinci hazneye isteğe bağlı olarak sıvı akışını oluşturan bir çift yönlü valf ihtiva etmektedir.
Başvuru Numarası : 2011/02791
Başvuru Tarihi : 24.03.2011
Buluş Sahibi : EKMEL ÖZBAY, HONGBO YU, HÜSEYİN ÇAKMAK, MUSTAFA ÖZTÜRK
Bir GaN temelli yüksek elektron mobiliteli transistör yapısı ve bunun büyütme yöntemi.
Bu buluş, metal organik kimyasal buhar biriktirme yöntemi ile elde edilen temel olarak bir attaş (1), bir AIN tampon katmanı (2), bir birinci aktif katmanı (3), bir ikinci aktif katman (5), bir GaN üst katmanı (6) içeren bir galyum nitrat temelli yüksek elektron mobiliteli transistör (100) yapısı ve bu transistörü (100) elde etme yöntemi ile ilgilidir. Söz konusu AIN tampon katmanı (2), bir düşük sıcaklıklı AIN ince film tabakası (21) ve bu tabakanın (21) üzerinde bir yüksek sıcaklıklı AIN ince fllm tabakası (22) içermektedir. Bununla birlikte adı geçen birinci aktif katmanı (3), bir birinci GaN tampon katmanı (31), tercihen derecelendinlmiş bir AlGaN tampon katmanı (32) ve bir ikinci GaN tampon katmanı (33) içermektedir. Söz konusu birinci aktif katman (3) ile söz konusu ikinci aktif katman (5) arasında iki boyutlu elektron gazı (4) oluşmaktadır. Adı geçen ikinci aktif katman (5) da bir AIN bariyer katmanı (51) ve bu katmanın (51) üzerinde bir AlGaN bariyer katmanı (52) içermektedir. Bu buluş, söz konusu yapıyı içeren bir yüksek elektron mobiliteli transistör (100) ve bu transistörü (100) elde etme yöntemini anlatmaktadır.
Başvuru Numarası :2015/07296
Başvuru Tarihi :05.01.2012
Buluş Sahibi : SEDA GİRAY, CAN ERKEY, SEDA KIZILEL
Yüzeyden başlayan fotopolimerizasyon yolu ile peg-hidrojel ile kaplanmış hidrofobik ve hidrofilik aerojeller.
Mevcut buluş; silika aerojelin ve bir hidrojelin yeni bir bileşimi ve bunlarla ilgili sıralı oluşum için bir yöntem ile ilgilidir. Bileşim, ışıkla başlatılmış polimerizasyon yoluyla hidrofobik aerojellerin PEG hidrojelleriyle kapsüllenmesi ile sentezlenmiştir. Mevcut buluşun aerojel-hidrojel bileşimi iki katman içermektedir: dış hidrojel katman hidrofiliktir, iç aerojel çekirdek ise hidrofobiktir.
Başvuru Numarası : 2012/00495
Başvuru Tarihi : 16.01.2012
Buluş Sahibi : MEHMET DEMİREZEN, GÖKHAN TURHAN
Çift çıkışlı emniyetli setüstü gaz musluğu.
Buluş ile evsel pişirici ocak veya fırınlarda kullanıma uygun, küçük boyutlu ve hafif bir çift çıkışlı emniyetli setüstü gaz musluğu(1) açıklanmaktadır. Bahsedilen gaz musluğu(1); en genel olarak bir gaz girişi(1.6) ve iki adet gaz çıkışı(1.7,1.8), yekpare üretilen bir gövde(1.1), bahsedilen gövde(1.1) içerisinde konumlanan bir erkek(1. 4), bir kapak(1.3), bir mil(1.2), ve bir emniyet ventilinden(1.5) oluşmakta, söz konusu emniyet ventili (1.5) b açısı 400 ila 600 arasında olacak şekilde açılı konumlandırılmakta ve aynı düzlemde konumlandırılan birinci gaz çıkışı(1.7) ve ikinci gaz çıkışı(1.8) arasında boşluk (1.18) bulunmaktadır.
Başvuru Numarası : 2012/03218
Başvuru Tarihi : 21.03.2012
Buluş Sahibi : ERSOY ATİLLA
Tam otomatik Türk kahvesi pişirme ve servis yapma makinesi.
Buluş, tam otomatik türk kahvesi pişirme makinesi (a) ve pişen kahveyi içecek kaplarına (5) servis yapma yöntemi ile ilgili olup özelliği, kahve içeriği ve miktarının tuş takımı (1) ile seçilmesi, seçilen kahve içeriği ve miktarına göre su deposundan (6) gerekli suyun, kahve ve şeker dozajlama haznelerinden (7,8) kahve ve şekerin pişirme haznesine (21) gönderilmesi, pişirme haznesinde (21) karıştırıcı (34) vasıtasıyla kahve içeriğinin karıştırılması, ısıtıcı (32) ile kahve karışımının pişirilmesi, pişirme sıcaklığı aralığında pişirme işleminin bitmesinden sonra kahve servis pistonu (30) ile ayarlanan miktarda kahvenin hazne çıkışlarından (22) içecek kaplarına (5) servis edilmesi işlem aşamalarını içermesidir.
Başvuru Numarası : 2012/04773
Başvuru Tarihi : 24.04.2012
Buluş Sahibi : ALİ CAN SAHİLLİOĞLU, NESRİN ÖZÖREN
Bir antijen gönderim yöntemi.
Bu buluş, antijen ve/veya biyoaktif molekül gönderimi için yeni bir yöntem ve antijen ve/veya biyoaktif molekül gönderim sisteminde görevli, ASC zerre taşıyıcısı ve ASC zerre taşıyıcısı tarafından taşınan antijen veya biyoaktif molekül içeren bir kompozisyon ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2018/07071
Başvuru Tarihi : 21.06.2012
Buluş Sahibi : VOLKAN PATOĞLU
DIŞ İSKELET
İnsanlara yönelik bir dış iskelet, bir uç-uyarıcı destek vasıtasıyla bir insanın eklemi ile doğrudan veya dolaylı olarak etkileşime giren bir eklem elemanını içerir burada uç-uyarıcı destek, eklem elemanının bir gövdesi ile ilgili olarak uç-uyarıcı desteğin üst üste koyulmuş çevirisel ve dönüşsel hareketlerine olanak sağlayarak, bir düzlemde rastgele bir düzlemsel paralel hareketi gerçekleştirmek üzere düzenlenir. Dış iskelet, aynı anda çevirisel ve dönüşsel hareketlerin etkilenmesine yönelik eklem eksenlerinin, diğer bir deyişle dış iskeletin ve insanın ekleminin kusursuz ayarına olanak sağlar. Özel olarak, dış iskelet, dış iskeletin gövdeye bağlanmasındaki farklılıklardan ve hastaların anatomik farklılıklarından bağımsız olarak bir insanın ekleminin hareketlerine kendiliğinden hizalanmaktadır.
Başvuru Numarası : 2012/08055
Başvuru Tarihi : 11.07.2012
Buluş Sahibi : ÖZGÜR DOKUYUCU, BÜLENT BAYRAK, MEHMET ERYİĞİT, ÖMER VARLIK ÖZERCİYES, BURAK TİMOÇİN, ENDER KIZILTAN
Bir kilit mekanizması.
Bu buluş; hava araçlarında ray içerisinde hareket eden kapının uçuş sırasında veya park halinde iken güvenli şekilde açık konumda kalmasını ve istendiğinde serbest bırakılmasını sağlayan bir kilit mekanizması (1) ile ilgilidir. Hava araçlarında kapının yukarı doğru kaydırılarak önceden belirlenmiş pozisyonda kilitlenmesini sağlayan bu mekanizma (1), kapıyı tam açık konumda kilitleyerek kapının asılı kalabilmesini ve istenildiğinde serbest bırakılabilmesini sağlamaktadır.
Mevcut buluşla geliştirilen kemik plağı (P), kırığın bir tarafına sabitlenen, bu sabitleme için en az bir bağlantı elemanının takılmasına uygun en az bir deliği (la) içeren en az bir ana gövdeyi (1), ana gövdeyle (1) bağlantılı olan, kırığın bir diğer tarafına sabitlenen, bu sabitleme için en az bir bağlantı elemanının takılmasına uygun en az bir deliği (2a) içeren, ana gövdeye (1) göre hareket edebilen en az bir hareketli parçayı (2), hareketli parçanın (2) ana gövdeye (1) göre hareketini sağlayan, ana gövdenin (1) orta kısmında konumlu en az bir hareket mekanizmasını, hareket mekanizmasının çalışmasını durdurarak hareketli parçanın (2) hareketim sınırlandıran bir kilitleme elemanını (4) ve mekanizmanın dışarıdan kontrol edilmesi için mekanizmasıyla bağlantılı bir hareket elemanını (5) içermektedir.
Başvuru Numarası : 2012/10250
Başvuru Tarihi : 07.09.2012
Buluş Sahibi : RAHMI OĞUZ ÇAPAN
Bir buhar yoğunlaştırma ve su damıtma sistemi.
Mevcut buluşla geliştirilen buhar yoğunlaştırma ve su damıtma sistemi, su kaynağından alınan suyun buharlaştırıldığı, içerisinde vakum ortamı bulunan buharlaştırma bölmesini (3b) ve yüksek yoğunluklu suyun toplandığı birinci kolonu (3a) içeren birinci kısmı (3); bir kısmı buharlaştırma bölmesinde (3b) yer alan buhar hattını (B1); buhar hattındaki (B1) buharın iletildiği yoğunlaştırma havuzunu (2a); buharlaştırma bölmesindeki (3b) buharının aktarıldığı, içerisinde vakum ortamı bulunan yoğunlaştırma bölmesini (5c), buharın yoğunlaştırılmasıyla oluşan damıtılmış suyun toplandığı ikinci kolonu (5a), bir miktar temiz su bulunan, içerisinde yoğunlaştırma bölmesinin (5c) konumlandırıldığı damıtılmış su bölmesini (5b) içeren ikinci kısmı (5); damıtılmış su bölmesiyle (5b) ve ikinci kolonla (5a) bağlantılı olan, buralardan gelen suyun soğutularak tekrar damıtılmış su bölmesine (5b) iletildiği birinci damıtılmış su hattını (A1); damıtılmış suyun kullanım için iletildiği ikinci damıtılmış su hattını (A2) içermektedir.
Başvuru Numarası : 2013/00456
Başvuru Tarihi : 14.01.2013
Buluş Sahibi : ALİ YÜKSEL
Lokasyon bazlı bir bilgilendirme sistemi.
Buluş, kapalı ve/veya küçük alanlarda abonelerin (A) lokasyonlarının mobil cihazlar (2) aracılığıyla belirlenmesini ve belirlenen bu lokasyon bilgisine göre mobil cihaz (2) üzerinden abonelere (A) özel bilgilendirmelerin yapılmasına olanak sağlayan bir sistem ile ilgilidir. Buluş konusu sistem (1); mobil cihaz (2), alıcı (3), algılama birimi (4), ses yayma aparatı (5), geniş alan lokasyon izleme birimi (6), veri tabanı (61), küçük alan lokasyon izleme birimi (7), veri tabanı (71) ve bilgilendirme platformu (8) içermektedir.
Başvuru Numarası : 2013/01396
Başvuru Tarihi : 05.02.2013
Buluş Sahibi : SÜLEYMAN VEDAT SARIGÖL, HATİCE TÜRKÖZ, SEFA MANAV, RECEP HOCAOĞLU, NİHAT BALTACI
Klozet haznesi yıkama sistemi.
Buluş konusu, vitrifiye ürün üzerinde rezervuardan gelen temiz su girişi kanalı ucuna, bu bolümde konumlandırılmış yuvaya (16a) monte edilerek klozet haznesinin yıkanmasını sağlayan bir yıkama sistemi, montajı ve bu sistemin kullanımı ile klozet haznesinin yıkanmasına ilişkin yöntem ile ilgilidir Buluş konusu yıkama sistemi; taharet boru sistemi (1), taharet boru sisteminde kullanılan açılı conta (2), taharet borusu içeren yıkama sisteminde kullanılan, vitrifiye ürün ile uyumu sağlayan kapak (3a), taharet borusu içermeyen yıkama sisteminde kullanılan vitrifıye ürün ile uyumu sağlayan kapak (3b), yıkama sistemi iç gövdesi (4), sızdırmazlık elemanı (5), sistem dış gövdesini (7) vitrifiye ürüne sabitleme vidası (6), yıkama sisteminin dış gövde kısmını (7), sistem dış gövdesini (7) vitrifiye ürüne sabitlemeye yarayan parça (8), vitrifiye ürün ile dış gövde (7) arasında sızdırmazlığı sağlayan eleman (9), taharet sistemim temiz su borusuna bağlayan parçayı (10) içermektedir. Buluş konusu sistem vitrifiye urunun temiz su giriş kanalı ucuna monte edilmekte ve ürüne sonradan monte edilip kolaylıkla demonte edilebilmektedir. Ürün demonte edilebilen yapıda olduğundan temizliği kolaylıkla gerçekleştirilebilmektedir. Buluş konusu yıkama sisteminin taharet boru sistemi ile birlikte kullanımı mümkün olduğu kadar taharet sistemi olmadan da kullanımı mümkündür.
Başvuru Numarası : 2013/07719
Başvuru Tarihi : 26.06.2013
Buluş Sahibi : SEDA KIZILEL, RIZA KIZILEL, ADEM LEVEND DEMİREL, SELİN KANYAS, DERYA AYDIN, RAMAZAN OĞUZ CANIAZ
Bir iyonik tuzun bir hidrofobik polimer matriksinde nano partiküller ve jelleşme ile stabilleştirilmiş fonksiyonel kompozitleri
Mevcut buluş, bir hidrofobik sürekli ortam (5) olarak hidrofobik stiren-bütadien-stiren blok kopolimeri (2) ve bir hidrofilik dağınık ortam (6) olarak da silika nano partiküllerin (8) bünyesine katılmış hidrofilik fonksiyonel maddeler içeren kontrollü salimli bir kompozit membran ve bu membranın hazırlanmasına yönelik bir proses ile ilgilidir.
Doku onarımı sağlayan mikropartikül içeren sinerjik etkili dermal matriks ve üretim yöntemi.
Bu buluş, en temel halinde dermal matriks sisteminin hazırlanması (11), mikropartiküUerin oluşturulması (12), mikropartiküllerin dermal matriks sistemi ile birleştirilmesi (13) adımlarını içeren; kronik yara tedavilerinde kullamlan, dermal dokunun hızlı bir şekilde onarılmasını sağlayan, yapısında sinerjik etkili antioksidan madde yüklü mikropartiküller içeren dermal matriksler ve bunların üretim yöntemi ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2014/04844
Başvuru Tarihi : 29.04.2014
Buluş Sahibi : ARİF ÇAĞLAR PINAR, GÖKTAN KURNAZ
Supap zamanlama sistemi.
Buluş konusu, içten yanmalı motorlarda, kayıp hareket gerektirmeyen, birbirinden bağımsız emme ve egzoz supapları için kam tasarımı yapılarak mevcut alan yerleştirilebilmelerine olanak sağlayan, değişken supap zamanlama aktüatörlerinin ucuz ve hafif olarak teminine olanak sağlayan, supap boşluğu ayarlama ihtiyacını ortadan kaldıran ve aşınma konusunda zayıf olan külbütör parçalarının kullanımını kaldıran bir supap zamanlama sistemi (1) ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2014/07615
Başvuru Tarihi : 30.06.2014
Buluş Sahibi : ÖZGÜR CAN KORKMAZ, ALPER SARIOĞLAN, FEHMİ AKGÜN, GAYE SAĞLAM, HÜSEYİN ÇAMKERTEN, EGEMEN AKAR, YILDIZ SUCU
Bir hibrid homojen-katalitik yakma sistemi.
Bu buluş, zengin homojen yanma ile fakir katalitik yanmanın ardışık olarak gerçekleştirildiği, sıfır NOx emisyonu sağlayan ve evsel sıcak su eldesinde kullanılan bir hibrid yakma sistemi (1) ile ilgilidir. Bu buluş zengin homojen yanma ünitesi ile fakir katalitik yanma ünitesi çıkışlarında yer alan ısı değiştirici ünitelerin 10 birbirine seri olarak bağlandığı ve yanma reaksiyonlarında ortaya çıkan ısının evsel radyatör ısıtma suyuna ve/veya kullanım suyuna aktarıldığı bir yakma sistemi ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2014/12471
Başvuru Tarihi : 23.10.2014
Buluş Sahibi : YAVUZ DÜŞMEZKALENDER, HASAN AYARTÜRK
Bir geri görüş sistemi
Bu buluş, aracın arkasında tercih edilen bir bölgeye yerleştirilmiş olan ve aracın arka tarafında kalan görüntünün çekilmesini sağlayan en az bir arka kamera (2), kalan görüntünün çekilmesini sağlayan en az iki yan kamera (4), aracın iç tarafında görülebilir bir alanda bulunan ve arka kameradan (2) alınan görüntülerin gösterilmesini sağlayan en az bir arka görüş ekranı (6), göz bebeklerinin (P) koordinatları ve hareketlerinin ölçülebilmesini sağlayan en az bir göz sensörü (8), göz sensöründen (8) aldığı veriler doğrultusunda, arka görüş ekranındaki (6) görüntüyü kaydırması için uyarlanmış en az bir araç kontrol sistemi (9) içeren bir geri görüş sistemi (1) ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2020/08799
Başvuru Tarihi : 18.11.2014
Başvuru/Buluş Sahibi : MEHMET BUDAK, GÜRER GÜVEN BUDAK
PAPAVER RHOEAS’TAN ELDE EDİLEN BİR YENİ MOLEKÜLE SAHİP DOKU VE HÜCRE BOYA FORMÜLÜ
Histopatoloji, mikrobiyoloji ve sitolojide mikroskopik değerlendirmeye yönelik çekirdeği spesifik olarak boyayan bir yeni biyoflavonoid içeren bir Papaver rhoeas hücre ve doku boyası formüle edilmektedir. Bu, rutin kullanıma yönelik hematoksiline bir alternatif olarak görünmektedir. Bu bileşiğin biyokimyasal adı aşağıda yer almaktadır; tetrahidro-3,4,5- trihidroksi-6-metil-2H-piran-2-iloksil)metil)2H-piran-2,3,4,5-tetraol)-4- metoksifenil) -7- metoksi-4H-kromen-4-on. NMR analizi molekülün biyokimyasal yapısının biyoflavonoid olduğunu göstermektedir (şekil 4,5). Sinerjik ve diğer moleküllerle birlikte Papaver rhoeasın içindeki molekül, biyolojik ve biyolojik olmayan numunelere nüfuz etmektedir. Diğer sinerjik mekanizmalarla birleştirilerek boya formülü hazırlanmaktadır. Mordanın türü ve miktarı ve pH, boyama sonuçlarının zamanlamasını ve kalitesini etkileyen parametrelerdir. Papaver rhoeas formülü, özellikle laboratuvarlar ve hastanelerde tanı amaçlı dokuların incelenmesi için hazırlanmaktadır ve rutin olarak kullanılması amaçlanmaktadır. Dünya çapında cerrahi preparatlar için milyonlarca biyolojik numune gözden geçirilmektedir ve biyolojik olanlar, tanı için boyanmış numunelerdir. (Hematoksilin doku boyası, rutin olarak kullanılmaktadır, dünyadaki yağmur ormanlarının bir üyesi olan Hematoxylin campechianum (bakkam ağacı) olarak adlandırılan ağaçlardan üretilmektedir. Her yıl 3000 Bakkam ağacı ve ayrıca ormanlar, yaklaşık 1200 ton toz ve 70.000 ton sıvı hematoksilin boyası üretmek için yok edilmektedir. ($ 15 milyar / yıl). Papaver rhoeas, çekirdeğin görünür hale gelmesinde etkili ve spesifik boyama sonuçları sağlamaktadır. Bariz ekonomik katkısının yanı sıra, Papaver rhoeas, yaygın olarak yetişmektedir, kolaylıkla toplanabilmektedir ve üretilebilmektedir. Ayrıca Papaver rhoeas Formülü, Dünya üzerinde önemli ve değerli bir endüstriyel ürün olmasına olanak sağlayacak bir ekolojik etkiye sahiptir.
Başvuru Numarası : 2015/07790
Başvuru Tarihi : 24.06.2015
Buluş Sahibi : MURAT BAHADIR KILINÇ, MURAT BALABAN
SELÜLOZ ÇAMURUNDAN BİYOGAZ HAMMADDESİ ELDE ETME YÖNTEMİ
Selüloz atığından hızlı şekilde biyogaz üretimine uygun ve pompalanabilir hammadde üretilmesini sağlayan biyolojik mikroorganizma içeren ve buna ilaveten süreç koşullarını içeren bir buluştur.
Başvuru Numarası : 2015/11621
Başvuru Tarihi : 17.09.2015
Buluş Sahibi : MEHMET SADETTİN FİDAN, NESLİHAN GÜL, KÜRŞAT AKSOY
BİR KUŞAK ÜSTÜ GÜÇLENDİRME KORDU
Bu buluş, pnömatik radial araç lastiğinde sırtla kuşak paketi arasında yer alan, kuşak paketi üzerine ekvatoral düzlemle 0 ila 5° arasında açı yapacak şekilde tek kord veya birbirine parallel birden fazla korddan meydana gelen şerit halinde spiral olarak sarılarak oluşturulan kuşak üstü güçlendirme katmanındaki, doğrusal yoğunlukları 1300-1500 dtex ve 850-1000 dtex aralıklarında olan iki farklı doğrusal yoğunluk eğerine sahip iplikleri içeren bir kuşak üstü güçlendirme kordu ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2019/13359
Başvuru Tarihi : 22.10.2015
Buluş Sahibi : ALİ KOŞAR, MUSTAFA PINAR MENGÜÇ, İBRAHİM KÜRŞAT ŞENDUR
Parçacık topaklanmasını önlemeye yönelik akış sistemi.
Mevcut buluş, akışkan sınırlayıcı elemandan çıkmasıyla akışkanda kavitasyonun meydana geleceği şekilde, kullanım sırasında akışkana ani genişleme sağlayan bir akış sınırlayıcı eleman içeren nano akışkanlarda parçacık topaklanmasını önlemeye yönelik bir akış sistemini önermektedir.
Başvuru Numarası : 2016/01023
Başvuru Tarihi : 26.01.2016
Buluş Sahibi : AHMET HACIMÜFTÜOĞLU, ORHAN ATEŞ, FARROKH LAFZI, ALI TAGHIZADEHGHALEHJOUGHI, NURULLAH SARAÇOĞLU
Nöron Hücrelerinde Çeşitli Sebepler Sonucu Görülen Nörotoksisiteyi Ortadan Kaldırıcı Bir Molekül ve Bahsedilen Molekülün Üretim Metodu
Buluş, nöron hücrelerinde çeşitli sebepler sonucu görülen nörotoksisitenin ortadan kaldırılmasını sağlayan bir molekül ile ilgilidir.
JELATİN VEYA PEKTİN BAZLI ANTİMİKROBİYAL YÜZEY KAPLAMA MALZEMESİ
Bu buluş, antimikrobiyal özellikte jelatin veya pektin bazlı yüzey kaplama malzemesi ile ilgilidir. Buluşta bor bileşikleri, jelatin veya pektin ile karıştırılarak film şeklinde yüzey kaplaması elde edilmektedir. Söz konusu kaplama malzemesi başta gıda olmak üzere hijyen gerektiren tüm ambalaj sanayisinde kullanılabilmektedir. Buluş ile ambalajların, antifungal, antikandidal ve antibakteriyel olması sağlanmaktadır.
Başvuru Numarası : 2016/14314
Başvuru Tarihi : 12.10.2016
Buluş Sahibi : MEHMET ALAEDDİN AKGÜN
BİR MAYIN TARAMA ARACI
Bir kol mekanizması (18), kol mekanizmasına (18) entegre ve bir yörüngesel hareket ile zemin altını tarar şekilde bir tarama elemanına (10) sahip hava yastıklı bir mayın tarama aracı (1) açıklanmaktadır. Mayın tarama aracı (1), tarama elemanı (10) ile algılanan mayınların bir konum belirleme sistemi tarafından sağlanan konum bilgisini bir görüntüleme elemanına (26) sağlar şekilde en az bir veri kayıt elemanı (21) içermektedir.
Başvuru Numarası : 2016/17639
Başvuru Tarihi : 01.12.2016
Buluş Sahibi : ALPER YAMAN, TUĞÇENUR BAHADIR
BİR EKSTERNAL FİKSATÖR
Bu buluş; darbeleri sönümleyen; iki ucunda bağlantı delikleri bulunan ve bu delikler karşılıklı denk gelecek şekilde iki adedinin bir araya gelmesiyle tam bir çember oluşturan, yarım çember şeklinde, üzerinde çemberin eksenine paralel eksende açılmış belirli aralıklarla rod delikleri bulunan, rod delikleri ile çemberin dış kenarı arasında rod deliklerinden daha dar olacak şekilde kanal bulunan, iki adet tam çember oluşturacak şekilde en az dört yarım çember (2), yarım çemberleri bağlantı deliklerinden birbirine bağlayan en az dört bağlantı elemanı (3), rod deliklerine giren, rod deliklerinin çapında, çapın karşılıklı iki yanından kanalın kalınlığına eşit olacak şekilde kesilmiş, sonsuz vida dişleri açılmış çubuklar şeklinde en az üç rod (4), rodları (4) yarım çemberlere (2) sabitleyen somunlar (5), tedavi edilen dokuların sabitlenmesi için en az bir Kirschner teli (6), Kirschner telini (6) her iki ucundan rod deliklerinden yarım çemberlere (2) sabitleyen en az iki tel tutucu (7), Kirschner telinin (6) uçlarının kıvrılması için bir ucu teli tutan ve diğer ucu telin kolaylıkla kıvrılabilmesi için bir tutamağa sahip bir aparatı (8) içeren bir eksternal fiksatör ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2017/05596
Başvuru Tarihi : 14.04.2017
Buluş Sahibi : ALİ KOŞAR, DEVRİM GÖZÜAÇIK, YUNUS AKKOÇ, AHMAD REZA MOTEZAKKER, ABDOLALI KHALILI SADAGHIANI
İYİLEŞTİRİLMİŞ ISI AKTARIM YÜZEYLERİ BULUNAN ISI DEĞİŞTİRİCİSİ
Mevcut buluş, Archaea cinslerinden olabilen, ayrıca Sulfolobus cinsinden olabilen ve ayrıca Sulfolobus solfataricus türünden olabilen hipertermofilik bakterilerle donatılmış bir ısı aktarım yüzeyi olan bir ısı değiştiricisini önermektedir. Isı değiştiricisi havuz kaynaması ısı aktarımına uyarlanabilmektedir.
Başvuru Numarası : 2017/05906
Başvuru Tarihi : 20.04.2017
Buluş Sahibi : AYKUT BİLİCİ
CAM SİLME ROBOTU
Buluş konusu cam silme robotu sensörleri ile, dış cephelerde bulunan çerçeve, pervaz, kompozit kaplama malzemeleri gibi çıkıntıları algılayarak, temizlik fırçalarının konumunu cam yüzeye eşit şekilde temas edecek şekilde ayarlayabilen yapay zeka kontrollü hareketli yıkama sistemine sahiptir. Rüzgâr hızı ve yönüne göre eksenel itiş kuvvetini ayarlayan fanlar ile temizlik yüzeyinden ayrılmadan yüksek binalarda dış cephe temizliğini güvenli hale getirmektedir. Dış cephe temizliğinde zamandan, iş gücünden ve maliyetten tasarruf etmeyi sağlamaktadır. İnsana ihtiyaç olmadan cam ve dış yüzeylerde güvenli temizlik imkânı sağlayan robottur.
Başvuru Numarası : 2017/11450
Başvuru Tarihi : 03.08.2017
Buluş Sahibi : SELÇUK ÖZYURT, BÜLENT AYDIN, NİL GİRGİN KALIP, CANSIN ÇOKOL, SÜLEYMAN ŞEMSİOĞLU, SENA KARALİ, KAAN ALPER
SUYUN SOĞURMA KABİLİYETİNİ ANALİZ ETMEK İÇİN BİR SUALTI ANALİZ CİHAZI
Suyun soğurma kabiliyetini analiz etmek için bir sualtı analiz cihazıdır (10). Buna göre sızdırmaz yapıda bir aydınlatma penceresini (111) barındıran sızdırmaz yapıda bir birinci mahfazaya (110); sızdırmaz yapıda bir ölçüm penceresini (131) barındıran sızdırmaz yapıda bir ikinci mahfazaya (130); bahsedilen birinci mahfaza (110) ile bahsedilen ikinci mahfaza (130) arasında sağlanan ve bir birinci ağzı (121) bahsedilen aydınlatma penceresine (111), bir ikinci ağzı (122) bahsedilen ölçüm penceresine (131) bakacak şekilde düzenlenmiş, prizmatik formda içi boşaltılmış bir su haznesine (120) sahip bir gövdeyi (100) içermesi, bahsedilen su haznesinin (120), çoklu sayıda su transfer açıklığını (123) içermesi, bahsedilen birinci mahfazanın (110), aydınlatma penceresinden (111) ölçüm penceresine (131) doğru test ışığı yayacak şekilde düzenlenmiş bir ışık yayma birimini (113) içermesi, bahsedilen ikinci mahfazanın (130), su haznesindeki (120) sudan geçen test ışığını en azından kısmen alacak şekilde düzenlenmiş ve aldığı test ışığının bileşenlerinin yoğunluğuna göre sinyal üretecek şekilde yapılandırılmış bir ışık algılama birimini (133) içermesidir.
Başvuru Numarası : 2017/21292
Başvuru Tarihi : 22.12.2017
Buluş Sahibi : HÜNKAR KEMAL YURT, EKREM FIRTINAOĞLU, İSMAİL GÜLER
BİR KATLANABİLEN ANTEN SİSTEMİ
Mevcut buluşla, özellikle radar sistemlerinde kullanıma uygun olan bir katlanabilen anten sistemi geliştirilmektedir. Bahsedilen anten sistemi, sinyal alış verişi sağlayan en az bir birinci anteni (1) ve en az bir ikinci anteni (2); en az bir gövde parçasını (4); en az bir eyleyiciyi (3); en az bir birinci bağlantı elemanını (5); en az bir ikinci bağlantı elemanını (6); en az bir üçüncü bağlantı elemanını (7) ve en az bir taşıma parçasını (8) içermektedir.
Başvuru Numarası : 2017/23427
Başvuru Tarihi : 31.12.2017
Buluş Sahibi : JEHAD MAHMOUD AMIN HAMAMREH, HÜSEYİN ARSLAN
Kablosuz Ağlarda Mutlak Güvenlik Ve Kimlik Doğrulaması Sağlaması İçin Otomatik Tekrar Talep Sistemi
İleri düzey kablosuz haberleşme sistemleri için gizli dinlemelere karşı güvenlik ve kimlik taklidi (spoofing) ataklarına karşı kimlik doğrulaması sağlanmasına yönelik güvenli bir sistem ve yöntem açıklanmaktadır. Yöntem, gizliliğin elde edilmesi için maksimal oran birleştirmesi (MRC) yardımıyla birlikte, MAC katman mekanizması olarak otomatik tekrar talebi (ARQ) ve fiziksel katman (PHY) mekanizması olarak yapay gürültüden (AN) faydalanmaktadır. Temel olarak kanal içerisinde sınıf uzay gerektirmeyen özel bir yapay gürültü, hizmet kalitesi (QoS) gereklilikleri ve meşru taraflar arasındaki kanal koşulu esas alınarak tasarlanır ve veri paketine eklenir. Meşru alıcı (Bob) tarafından aynı paketin talep edilmesi durumunda, bir yapay gürültü iptal sinyali uygun şekilde tasarlanarak bir sonraki pakete eklenir. Ardından, Bon tarafından MRC süreci kullanılarak yapay gürültü bulunmayan bir paket elde edilir ve bu sırada gizli dinleme yapan tarafın performansı yapay gürültü tarafından bozulur.
Başvuru Numarası : 2018/01262
Başvuru Tarihi : 30.01.2018
Buluş Sahibi : HÜSEYİN YETİK
OKÜLER CERRAHİ OPERASYON SIRASINDA, NEMLENDİRİLMİŞ VE KONTROLLÜ YÜKSEK-BASINÇLI HAVA BESLEME SİSTEMİ
Buluş, cerrahi aletler alanı ile ilgili olmakla birlikte, daha çok, oküler cerrahi operasyonlar sırasında nemlendirilmiş ve kontrollü, yüksek-basınçlı hava beslemeye yönelik bir cihaz ile ilgilidir. Oküler cerrahi operasyon sırasında, göze yüksek-basınçlı hava verilmesine yönelik bir sistem söz konusu olup, bu sistem, bir adet hava tüpü, bir adet 1 parçası, bir adet 2 parçası ve hava tüpüne uygun açıklıklardan oluşmaktadır. 1 parçası, bir dizi 1 parçası besleme borusu, 1 parçası ayarlanabilir açıklıklarından ve hava boşaltma memelerinden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra, 2 parçası, bir adet 2 parçası hava besleme borusu, bir adet 2 parçası ayarlanabilir açıklığı, bir adet çap-kontrollü ayarlanabilir açıklık ile vanalardan oluşmaktadır. 1 parçası ve 2 parçası, ayrı ayrı veya birlikte kullanılabilmektedir. 1 parçası yatay ve 2 parçası dikey olarak kullanılmaktadır. Nemlendirilmiş ve yüksek-basınçlı hava, 1 parçası ile 2 parçasına, hava kaynağından gelecek, hava besleme boruları ile aktarılmaktadır. Aktarılan yüksek-basınçlı hava, nemlendirilmiş ve kontrollü, yüksek-basınçlı havadır.
Başvuru Numarası : PCT/TR2018/050040
Başvuru Tarihi : 05.02.2018
Buluş Sahibi : Mahmut Gazi YAŞARGİL, Dianne Cathryn Helena YAŞARGİL, Başar ATALAY
BİR CERRAHİ PED VE BUNUN ELDE ETME YÖNTEMİ
Cerrahi operasyonlarda, özellikle beyin ve omurilik operasyonlarında kullanılmak üzere X-ışınında görülebilen bir malzeme içeren bir ara tabaka (113) bulunan bir baş kısmına (11) sahip bir cerrahi ped (10) açıklanmaktadır. Cerrahi pedde (10), ara tabakanın (113), %100 pamuk bir malzemeden imal ve el yordamıyla şekillendirilen bir geometrik şekle sahip tabakalar (111, 112) arasında sağlanmaktadır.
Başvuru Numarası: 2018/02472
Başvuru Tarihi : 21.02.2018
Buluş Sahibi : NEVZAT ERGİÇAY, İSMET YÜCETAŞ
GAZ ENJEKSİYON SİSTEMİ
Mevcut buluşla, en az bir üretim kuyusu ile bir jeotermal enerji kaynağından alınan jeotermal akışkanın, işlemden geçirildikten sonra jeotermal enerji kaynağına tekrar iletilmesini sağlayan en az bir reenjeksiyon kuyusunu (1) içeren bir jeotermal santralde kullanıma uygun gaz enjeksiyon sistemi geliştirilmektedir. Bahsedilen sistem, pompadan (5) alınan basıncı arttırılmış reenjeksiyon suyu ile kompresörden (4) gelen basıncı arttırılmış gazların bir araya geldiği ve bahsi geçen reenjeksiyon kuyusu (1) ile rezervuara iletildiği en az bir birinci hattı (6); basıncı arttırılmış olan gazın birinci hatta (6) iletilmesini sağlayan en az bir birinci iletim hattını (7); basıncı arttırılmış reenjeksiyon suyunun birinci hatta (6) iletilmesini sağlayan en az bir ikinci iletim hattını (8); birinci hatla (6) bağlantılı olan, bir diğer tarafı reenjeksiyon kuyusunun (1) bir alt bölümüne açılan ve birinci hattan (6) alınan karışımın reenjeksiyon kuyusunun (1) alt bölümüne iletilmesini sağlayan en az bir birinci çıkış hattını (11); santralden reenjeksiyon suyunun basınçlandırılmayan bölümünün alınmasını sağlayan en az bir su iletim hattını (9); su iletim hattından (9) alınan nispeten düşük basınçlı reenjeksiyon suyunun reenjeksiyon kuyusuna (1) iletilmesini sağlayan en az bir ikinci çıkış hattını (12) içermektedir.
Başvuru Numarası : 2018/06277
Başvuru Tarihi : 03.05.2018
Buluş Sahibi : DENİZ KUŞASLAN
PENCERE ÇOCUK GÜVENLİK SİSTEMİ
Buluş, özellikle çocukların açık camlardan sarkmasını ve düşmesini engellemek üzere pencereye zarar vermeden pratik şekilde sökülüp takılabilen, her türlü pencere ebadında kullanılabilen, seri olarak üretilebilen, montajı yapan kişi tarafından ince çelik halat (3) ile pencere açıklığının dikey ve yatay olarak montajın yapıldığı yerde örülmesi ve söz konusu halatların (3) birbirine sabitlenerek pencerede emniyetli bir güvenlik ağı oluşturulması prensibine dayanan estetik ve emniyetli pencere çocuk güvenlik sistemi (A) ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2022/002500
Başvuru Tarihi : 21.05.2018
Buluş Sahibi : BARBAROS KİRİŞKEN, CİHAN TOPAL
Bir görüntüleme cihazını kafa hareketleri yoluyla uzaktan kontrol etmeyi sağlayan yöntem, sistem ve bilgisayar programı.
Bir bilgi işlem cihazını (120) uzaktan kontrol etmeyi sağlayan bir yöntem olup, bir video karesinden tekrar tekrar bir görüntü yakalanmasını; yakalanan görüntüde bir insan yüzünün tespit edilmesini; tespit edilen insan yüzünün daha önce tespit edilen bir insan yüzüyle eşleştirilmesini; eşleşen tespit edilmiş insan yüzünden yüz işaretlerinin (140) çıkarılmasını; üç boyutlu (3D) kafa pozu, egosantrik bir koordinat sisteminde (150) insan yüzünden yönlendirilen bir 3D poz vektörü tarafından temsil edilecek şekilde, 3D poz vektörü, ilgili dönüş matrislerini kullanarak egosantrik koordinat sisteminin (150) x, y ve z eksenleri etrafında dönmekte serbest olacak ve bir öteleme vektörü kullanarak x, y ve z eksenleri boyunca öteleme yapmakta serbest olacak şekilde, çıkarılan yüz işaretlerine dayalı olarak eşleşen tespit edilmiş insan yüzünün üç boyutlu kafa pozunun tahmin edilmesini; ve tahmin edilen 3D kafa pozuna göre bilgi işlem cihazına (120) ait bir görüntüleme ekranında (170) bulunan bir kullanıcı arayüzünün kontrol edilmesini içermektedir.
Başvuru Numarası : 2018/07464
Başvuru Tarihi : 25.05.2018
Buluş Sahibi : ERDEN BANOĞLU, BURCU ÇALIŞKAN, ÖZGE AKBULUT, DENİZ LENGERLİ, ÖZGÜR ŞAHİN
ANTİ-KANSER AJANI OLARAK KULLANILABİLECEK YENİ POTANSİYEL TACC3 İNHİBİTÖRÜ (BRP-OZG-264)
Buluş, meme kanseri dahil birçok kanser türünde onkogenik olarak etki gösteren TACC3 proteinini inhibe eden yeni bir TACC3 inhibitör molekülü (BRP-OZG-264) ve bunun anti-kanser ajanı olarak kullanımı ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2018/08475
Başvuru Tarihi : 13.06.2018
Buluş Sahibi : ONUR ŞEN, ESRA ÖZÇELİK
Kardan Millerinde Filtreleme Özellikli, Çift Yönlü Hava Sirkülasyon Kapağı
Buluş, kardan milinin (8) çatallı kayıcı mili (9) ile kayıcı çatalı (10) arasındaki iç hacim (12) ile dış ortam arasındaki hava sirkülasyonunun sağlanmasını ve yabancı maddelerin iç hacme (12) girişini önleyen hava sirkülasyon kapağı (1) olup, orta kısmı hava geçişini sağlayan halka formlu ana gövde (2), bahsedilen ana gövdeyi (2) kapak montaj yuvasına (11) oturtan gövde destek elemanı (3), bahsedilen gövde destek elemanının (3) orta kısmına monte edilen bir diyafram (2.2), bahsedilen diyaframın (2.2) gövdesi üzerinde hava geçişi sağlayan hava yarıkları (2.2.1), geniş yüzeyli filtre elemanı (6), filtre destek elemanı (7) ve gövde dış kenarı (2.1) içermektedir.
Başvuru Numarası : 2018/14010
Başvuru Tarihi : 26.09.2018
Buluş Sahibi : ZEKERİYA BIYIKLIOĞLU, HÜSEYİN BAŞ, BURAK BARUT, ARZU ÖZEL
DNA ile etkileşebilen, topoizomeraz inhibisyonu gösteren ve antikanser etkili suda çözünebilen, agregasyon göstermeyen yeni bir silisyum ftalosiyanin bileşiği ve sentez yöntemi.
Metal içeren bileşiklere karşı direnç gösteren kanser hücrelerinde aktivite gösteren, etki spektrumu metal içerikli bileşiklere göre daha geniş olan ve toksik etkisi metal içerikli bileşiklere göre daha düşük olan, yan etkileri azaltılmış, potansiyel antitümör ilacı olarak kullanılabilecek, anti-kanser (kanser tedavi edici) ve anti-oksidan etkilerine sahip, DNA hedefli (3,5-bis{3-[3-(dimetilamino)fenoksi]propoksi}fenil)metoksi fonksiyonel gruplar içeren silisyum ftalosiyanin bileşikleri ve bu bileşiklerin sentez yöntemleri ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2018/19751
Başvuru Tarihi : 18.12.2018
Buluş Sahibi : HASAN HAVITÇIOĞLU, BORA UZUN
STEMSİZ GENİŞLEYEBİLEN KALÇA PROTEZİ
Buluş, herhangi bir nedenle kalça kemiğindeki (K) femur başı (F) zarar görmüş hastalarda, femur başının (B) yerine geçebilen, stemsiz ve trokanter içerisinde hareketi sınırlayacak şekilde yapılandırılmış genişleyebilen kalça protezi (1) olup, özelliği; bir yivli şaft (15) içermesi, bahsedilen yivli şaft (15) alt bölümünde, ortasında bulunan delikte yiv içeren bir alt plaka (4) içermesi, yivli şaftın (15) yivli kısmının yer almadığı üst bölümüne sabitlenmiş bir üst plaka (3) içermesi, üst plaka (3) alt yüzeyinde ve alt plaka (4) üst yüzeyinde yer alan, küre başlıklı hareket kollarının (9) ve yuva ve küre başlıklı hareket kollarının (8) ilişkilendirildiği çok sayıda küre yuvası (5) içermesi, üst plaka (3) alt yüzeyinde ve alt plaka (4) üst yüzeyinde yer alan küre yuvalarına (5) yerleştirilmiş, birbirleri ile eklem yerlerinden (16) hareket edebilir şekilde ilişkilendirilmiş çok sayıda yuva ve küre başlıklı hareket kolu (8) ve küre başlıklı hareket kolu (9) içermesi, yivli şaftın (15) üst ucundaki boyuna (10) takılan, femur başı (F) anatomisine uygun bir küresel baş (2) içermesi ile karakterize edilmesidir.
Başvuru Numarası : 2019/06799
Başvuru Tarihi : 07.05.2019
Buluş Sahibi : DUYGU YILMAZ, MEHMET EMİN ÖZ, AHMET FATİH AYAŞ
Buluş daha özel olarak, zeytinyağı fabrikalarından alınan zeytin çekirdeği atıklarının iki farklı kimyasal parçalama işlemine tabi tutulması, parçalanan zeytin çekirdekleri atığının içinden biyoplastik üretimi için gerekli maddenin alınması ve içerisine doğal polimerleştirici form tutucular eklenmesi adımlarını içeren biyoplastik granül üretim yöntemi ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2019/07000
Başvuru Tarihi : 09.05.2019
Buluş Sahibi : LEVENT ERKOÇAK
Birden fazla eksende hareket edebilen güvenliği artırılmış kontrol çubuğu.
Mevcut buluş, bir üst sensörü (79) olan bir üst devre kartının (74) sağlandığı bir buton gövdesi (70) içeren, kontrol çubuğunun (100) bir uzunlamasına yönü boyunca uzanan bir merkezi eksen etrafında dönebilen bir tutma asamblesi (50); bir alt sensörü (47) olan bir alt devrenin (44) sağlandığı bir alt gövdesi (41) olan bir kontrol asamblesi (30) ve tutma asamblesine (50) kısmen sokulan ve alt gövdeye (41) göre eksensel hareket için bir eksensel elemanın (40) üzerine monte edilen bir kontrol kolu (80) içeren, bir makineyi birden fazla eksende kontrol etmeye yönelik bir kontrol çubuğuyla (100) ilgilidir. Söz konusu kontrol kolu (80) en azından kısmen bir enjeksiyon kalıplama işleminde plastikten yapılmaktadır ve bir kontrol kısmının (50) alt devresinin (44) yakınında sağlanan kalıplanmış bir alt mıknatısa (20) sahiptir, burada kontrol kolu (80) tutma asamblesinin (50) üst devresinin (74) yakınında sağlanan bir başka üst mıknatısa (87) sahiptir.
Başvuru Numarası : 2019/10146
Başvuru Tarihi : 08.07.2019
Buluş Sahibi : HALİL SAYIR
Bulaşık makineleri için bir fıskiye tertibatı.
Mevcut buluşla geliştirilen ve bulaşık makinesinde, sepetin tabanına paralel düzlemde dönebilecek şekilde konumlandırılarak bir temizleme sıvısının, bulaşıklara püskürtülmesi için kullanıma uygun olan fıskiye tertibatı, hazne yapısındaki ana gövdeyi (1); bir kısmının, ana gövdeden (1) dışarı uzandığı, üzerinde açılı delik (2a) bulunan, bir geçiş açıklığı vasıtasıyla içerisinden geçen temizleme sıvısının açılı delikten (2a) püskürtülmesiyle ana gövdenin (1) dönmesini sağlayan, ileri-geri yönde hareket edebilen püskürtme kolunu (2); ana gövdenin (1) dönme hareketini püskürtme koluna (2) aktararak püskürtme kolunun (2) hareketini sağlayan hareket mekanizmasını; bir kaynaktan alınan temizleme sıvısının, püskürtme kolundaki (2) delikler vasıtasıyla bulaşıklara gönderildiği sıvı girişini (1f); açıklığın üstünde konumlandırılan, püskürtme kolunun (2), açıklıkla arasındaki boşluğa yerleşik olduğu, püskürtme kolunun (2) hareketini kılavuzlayan tutucu yatağı (1a); sıvı girişinden (1f) gelen temizleme sıvısının püskürtme koluna (2) dağıtıldığı sıvı dağıtım parçasını (5); geçiş açıklığıyla bağlantılı olan, püskürtme kolunun (2) kapalı pozisyonunda sıvı dağıtım parçasının (5), geçiş açıklığına bakan tarafının bir karşı tarafından olacak şekilde sıvı dağıtım parçasına (5) bağlanan, sıvı dağıtım parçasına (5) gelen temizleme sıvısının püskürtme koluna (2) aktarıldığı iletim hattını (6) içermektedir.
Başvuru Numarası : 2019/13129
Başvuru Tarihi : 29.08.2019
Buluş Sahibi : NİHAT KAVAKLI, AHMET AKGÖZ, EYÜP ÇUĞALIR, ERSİN ÖZKAN, HAKKI NAZLI, MEHMED AKİF PAKSOY
ARACA TAKILI METAL VE MAYIN DEDEKTÖRÜ
Buluş, askeri veya insani amaçlı mayın temizleme veya mayından arındırma faaliyetlerinde yer yüzeyine yakın veya yer altında gömülü halde bulunan metal içeriği yoğun mayınlar ve minimum metal içerikli plastik mayınlar ile her türlü el yapımı patlayıcılar, mühimmatlar ve patlayıcı maddelerin tespitinde; arkeoloji araştırmalarında gömülü durumdaki arkeolojik yapı kalıntılarının herhangi bir hasar verilmeden yerlerinin belirlenmesinde; jeofizik araştırmalarında maden yatakları, endüstriyel mineral ve kayaç oluşumlarının aranmasında; yer altındaki boru hatları ve kablolar gibi altyapı elemanlarının tespitinde kullanılabilen, araca takılı metal ve mayın dedektörü ile ilgilidir. Sistem; insanlı ya da insansız bir kara aracı (8), araç alt kabuğuna (7) arka kollar (10) vasıtasıyla döner bağlantı ile bağlı olan alt kol (2) ve üst kol (3), içerisine elektromanyetik indüksiyon sensörü bobinleri (12) ile yere nüfuz eden radar sensörü antenlerinin (11) iç içe geçmiş şekilde yerleştirildiği bir arama başlığı (1), arama başlığının (1) direkt üzerine veya üzerindeki federlere (13) sabitlenen ve arama başlığının (1) çabuk sökülüp takılabilen bağlantı elemanları vasıtasıyla alt kol (2) ve üst kola (3) döner bağlantı ile bağlanmasını sağlayan ön kollar (9), arama başlığının (1) zeminden olan yüksekliğini ayarlamak üzere alt kol (2) veya üst koldan (3) herhangi birine döner bağlantı ile bağlantılandırılan bir lineer aktüatör (5) ve kaldıraç kolu (4) ile bu mekanizmaların dış etkenlerden korunması için üzerini örten bir üst kabuktan (6) oluşmaktadır. Arama başlığının (1) zeminden olan yüksekliği ayarlanırken aynı zamanda zemine göre paralelliği de korunmakta ve bu iki işlev tek bir lineer aktüatör (3) kullanılarak sağlanmaktadır. Sensörlerin arama başlığı içerisinde iç içe geçmiş şekilde dizilmesi sayesinde arama başlığı boyutları olabildiğinde küçük tutularak tarama faaliyetinin yürütüleceği dar alanlarda kullanım rahatlığı imkanı sunulmaktadır. Arama başlığının (1) alt kol (2) ve üst kola (3) çabuk sökülüp takılabilir bağlantı elemanları vasıtasıyla bağlanması sayesinde arama başlığının darbe alması durumunda bağlantı elemanlarının kendiliğinden kırılarak arama başlığının araçtan kopması ve aracın geri kalanının darbe etkisinden korunarak zarar görmesi engellenmektedir. Ayrıca zarar gören arama başlığının değiştirilerek yerine yenisinin takılması, özel bir ekipmana gerek duymaksızın sahada hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştirilebildiğinden araç uzun süre operasyon yapabilme kabiliyetine sahiptir.
Başvuru Numarası : 2019/17533
Başvuru Tarihi : 12.11.2019
Buluş Sahibi : CAHİT UTKU ARAL
TABANCA KILIF KİLİT SİSTEMİ
Buluş, göğüs, bacak ve bele yerleştirilebilen ve içerisine tabanca konulduğunda tabancanın kullanıcı isteği dışında çıkmasına engel olan bir tabanca kılıf sistemi ile ilgilidir.
Başvuru Numarası : 2019/20558
Başvuru Tarihi : 18.12.2019
Başvuru/Buluş Sahibi : HASAN KUM
KENDİSİNE ÇAYIR BİÇME, KAR KÜREME VE MİBZER APARATI AKÜPLE EDİLEBİLEN ÇOK FONKSİYONLU TARIM ARACI
Buluşumuz tarımsal amaçlı olarak kullanılan farklı tür makinalar yerine tek bir gövde ve kendisine eklemlenen farklı aparatlar ile farklı tarım makinası haline getirilebilen çok fonksiyonlu tarım aracına ilişkindir. Buluşumuz olan çok fonksiyonlu tarım aracı temel olarak; tarım aracının tahrik gücünü sağlayan bir motor (1), devir ayarını motor kayışı (3) ile sağlayan bir redüktör (4), makara (6) ile varyatörlü kasnağın (5) üzerine baskı oluşturarak aracın hızını değiştiren vites (25), aracın kontrollü bir şekilde sürülmesini sağlayan tutma kolları (13) ve sağ-sol dönüş manevra kabiliyetini sağlayan diferansiyel sisteminden oluşmaktadır.
Başvuru Numarası : 2022/002568
Başvuru Tarihi : 24.02.2022
BİYOTEK15 ARGE EĞİTİM VE DANIŞMANLIK SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
Buluş Sahibi : GÜLŞEN ALTUĞ
Akuatik alanlarda organik madde birikimi ile denizlerde müsilaj oluşumunun engellenmesine ve giderilmesine yönelik yöntem
Mevcut buluş; akuatik alanlardaki organik madde birikimi ile denizlerde müsilaj oluşumunun engellenmesine ve giderilmesine yönelik bir yöntem ile ilgilidir. Söz konusu yöntem; deniz bakterilerinin deniz suyundan, sedimentinden veya biyotadan izole edilmesi, organik madde birikimi ve/veya müsilajı ayrıştırmaya uygun bakteri izolatlarının belirlenmesi ve bakteri izolatlarının veya bunların çeşitli kombinasyonlarının akuatik alanlardaki organik madde birikimi veya denizlerdeki müsilaj üzerine uygulanması adımlarını ihtiva etmektedir.
DİPNOT
[1] 1930 (Afet İnan, Atatürk Hakkında H.B., s. 270)
Markaların iptali ve hükümsüzlüğü süreçleri; bizatihi kavramlar, hükümlerin uygulanma şartları, uygulayıcıları, sonuçları bakımından 24.06.1995 tarihli ve 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (556 sayılı KHK) döneminde çokça tartışılmış, tartışılan bu konular ise 22.12.2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ile normatif düzeyde çözüme kavuşturulmuştu.
Markaların iptali bakımından birçok sorunu çözüme kavuşturan SMK; m.26 hükmü ile “markaların idari iptali” olarak ifade edilen yeni bir kavramı ve beraberinde bu kavrama ilişkin birçok tartışmayı da Türk marka hukukuna kazandırmıştı. Ne var ki bu tartışmalar, SMK m.192 hükmüyle, SMK m.26 hükmünün yürürlüğünün, SMK’nin Resmî Gazete’de yayımlandığı 10.01.2017 tarihinden itibaren yedi yıl süreyle, bir başka ifadeyle 10.01.2024 tarihine kadar ertelenmesiyle güncelliğini yitirmişti. Bu yedi yıllık erteleme süresi boyunca, Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) tarafından, sektör paydaşlarına yönelik, sürecin uygulanmasına ilişkin hazırlık yapılıp yapılmadığı yönünde resmî bir bilgilendirmede bulunulmaması nedeniyle, hükmün yürürlüğünün bir kere daha ertelenebileceği, hatta hükmün ilga edilebileceği dahi konuşulmaktaydı. Markaların idari iptal sürecine yönelik bu belirsizlik ve tartışmalar, SMK m.26 hükmünün yürürlüğe girmesine çok az bir süre kala, TÜRKPATENT’in 20.10.2023 tarihinde yaptığı Duyuru ile son buldu. Gerçekten söz konusu Duyuru ile SMK m.26 ve m.192 hükümleriyle marka iptal yetkisinin TÜRKPATENT’e verildiğine işaret edildikten sonra, bu yetkinin uygulanmasına yönelik usul ve esasların belirlenmesi için “Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Taslağı (Taslak) hazırlandığı ve görüşe açıldığı belirtilmiş; Taslak ve Görüş Bildirme Formu paylaşılarak, görüşlerin 03.11.2023 tarihine kadar mevzuatgorus@turkpatent.gov.tr adresine gönderilebileceği ifade edilmiştir.
Duyuru ile birlikte markaların idari iptalinin belirlenen tarihte uygulanmaya başlayacağı yönünde yaygın bir kanaat oluşmuştur. İdari iptal prosedürü bir kısmı, kanun düzeyinde değişikliği gerektiren bazı sorunları bünyesinde barındırmaktadır. Örneğin; sınai mülkiyet haklarının ortadan kalkması sonucunu doğuracak yargı kararları kesinleşmeden icra edilememesine rağmen, TÜRKPATENT tarafından verilen idari iptal kararı derhal uygulanacak, bu kararın iptali sitemiyle açılan davada verilen karar kesinleşinceye kadar, iptal edilen marka Sicil’de hüküm doğurmayacak, bu sürede üçüncü kişilere ait aynı ya da benzer mal ve hizmetlerde tescil edilmek üzere aynı veya benzer marka tescil başvuruları yapılabilecek hatta bu başvurular tescille sonuçlanabilecektir. TÜRKPATENT’in idari iptale ilişkin kararının mahkemece iptal edilmesi durumunda ise marka hakkı iptal edilen ve iptal kararı sonradan ortadan kaldırılan marka sahibi bakımından telafisi imkansız zararlar ortaya çıkabilecektir. Bu sadece bir örnektir ve çeşitli düzeylerde düzenleyici işlemi gerektiren başkaca sorunlar da mevcuttur. Ancak bu yazıda Taslağın içeriğine ilişkin başkaca bir değerlendirmede bulunulmayacaktır.
TÜRKPATENT’in Taslağı görüşe açması; katılımcı yaklaşımın benimsenmesi, uygulamanın getireceği muhtemel sorunların tespit edilebilmesi ve bunların çözümüne yönelik adımlar atılabilmesi, markaların idari iptalinin 10.01.2024 tarihinde uygulanmaya başlayacağı kanaatinin oluşması ve ilgililerin gerekli hazırlıkları yapması bakımından önem arz etmektedir. Markaların idari iptalinin, 2024 yılında Türk sınai mülkiyet hukukunun başlıca tartışma konusunu oluşturacağı tartışmasızdır. Biz de gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz.
2013 yılının Ekim ayında kurulan IPR Gezgini, Ekim 2023’te 10 yaşına girdi ve ne güzel tesadüf ki 1000. yazımız da doğum günümüzle rastlaştı. Bizler için önemli ve mutluluk verici bu günü okuyucularımızla da paylaşmak ve 1000. yazımızı mevcut ve eski yazarlarımızın kalemlerinden özel bir katkıyla taçlandırmak istedik.
Özel yazımız, IPR Gezgini’nde yazarlık yapan/yapmış dostlarımızdan bazılarının IPR Gezgini’yle ilgili görüş ve duygularını içeriyor. Elbette siteye emek verenlerin bu kişilerle sınırlı olmadığının da farkındayız; bu yazıda ismini görmediğiniz yazarlarımızın, yazar statüsüne geçmemiş olsalar da sitede yazılarını paylaşmış arkadaşlarımızın, siteyi merakla takip eden okurlarımızın, sosyal medya takipçilerimizin ve IPR Gezgini’ne sempatilerini her fırsatta ifade eden fikri haklar camiamızın 10. Yıl ve 1000. Yazımıza gelişimizde emeği ve/veya payı var.
Sözü daha fazla uzatmadan kürsüyü yazarlarımıza bırakıyoruz, onların görüş ve duyguları bizi daha iyi anlamanızı sağlayacak!
Önder Erol ÜNSAL
1997 yılının sonlarında o dönemdeki ismiyle Türk Patent Enstitüsü’nde marka uzman yardımcısı olarak çalışmaya başladığım andan itibaren başlıca motivasyonum bana verilen görevlerle sınırlı kalmadan kendimi ve yaptığım işi geliştirmek oldu. 2000’li yılların başlarında yurtdışında yayın yapan fikri mülkiyet bloglarını takip etmeye başladım ve geçen yıllar içinde benzeri platformların Türkiye’de de olması gerektiğini düşünmeye başladım. Düşlediğim platform; ticari kaygısı olmayan, bağımsız, akademik sıkıcılıktan uzak, önemli ve güncel yurtdışı karar ve gelişmeleri okuyuculara hızlıca aktarma potansiyeline sahip, fikir/ifade özgürlüğünü esas alan, kendi kuralları olsa da alabildiğince özgür bir yapıydı. Devlet memuru olmanın verdiği çekingenliği bir tarafa bırakarak 2011 yılında ilk bloğumu kurdum, ilk blog yavaşça gelişirken, hedeflerime ulaşmak için platformu ve ismini değiştirmem gerektiğini fark ettim ve 2013 yılının sonbahar aylarında IPR Gezgini projesini hayata geçirdim.
2013’ten bu yana geçen 10 yıllık süre içerisinde IPR Gezgini gelişerek ve büyüyerek hayatına devam etti. Tek başıma çıktığım yolda, Gülcan’la başlayıp diğer yazarlarımızla devam eden yol arkadaşlarım oldu/olmaya devam ediyor; IPR Gezgini’ne katkı verenler yazarlarla da sınırlı kalmadı, kendi bilgi ve birikimlerini bu platform aracılığıyla dışarıya aktaran çok sayıda konuk yazarımız oldu/olmaya devam ediyor. Kapımız da herkese açık, fikri haklar alanında yazmak isteyen herkes, site kural ve standartlarına uygun bulunduğu sürece, görüşlerini IPR Gezgini aracılığıyla özgürce paylaşabilir.
IPR Gezgini yolculuğunda kuruluş ilkelerinden sapmadan yürümüş olmak bana ayrıca mutluluk ve gurur veriyor. IPR Gezgini kurulduğu günden bu yana:
Kimseden maddi destek almadı ve tüm masraflarını yazarları karşıladı.
İçeriğe erişmek için ücret veya ücretli abonelik gibi düşünceler aklımızın ucundan geçmedi.
Reklam veya sponsorluk ilişkisi içine girmedi ve hiçbir kişi veya kuruluşun borazanlığını yapmadı.
Sürekliliği sağladı, dönemsel olarak motivasyon kayıpları veya durağanlık olsa da, on yıl boyunca hiç yazı çıkmayan tek bir ay bile olmadı.
Eleştiri yapmaktan korkmadı ve ifade özgürlüğünü esas aldı, ama eleştirilerini kişi veya kuruluşları hedef tahtasına oturtarak değil, fikri haklar sistemimizi geliştirmek adına yaptı.
Hepsi fikri haklar camiamızın üyesi olan, ancak birbirlerini mesleki anlamda tam olarak anlayamayan kamu, özel sektör, yargı, akademi çalışanlarının ve sivil toplum örgütlerinin birlikte takip ettiği, kendilerine mesleki anlamda ders çıkarttıkları bir platform niteliğine büründü. Son yıllarda yaptığı buluşmalarla IP dünyamızın farklı çevrelerini bir araya getirdi ve birçok dostluğun başlamasına da vesile oldu😊
Kolaycılıktan kaçındı, başkalarının yazılarının önüne kısa bir not ekleyerek repost etme veya kopyalama yerine, kendi özgün içeriklerini oluşturdu.
Kapısı herkese açıktı ve açık olmaya devam edecek.
Fikri haklar alanında yurtdışında verilmiş yüzlerce önemli karar veya gelişme, Türkiye’de ilk olarak IPR Gezgini yazarlarının kaleminden fikri haklar camiamıza aktarıldı. Elbette ki, bu yazıların kararların çevirisinden ibaret olmadığını, analiz ve karşılaştırmalar içerdiğini belirtmek de yerinde olacak.
Türkiye’de fikri haklar alanındaki gelişme veya yeniliklerin çoğu, IPR Gezgini yazarlarının kaleminden takipçilerimizle buluştu.
Sosyal medya özellikle de Instagram hesabında, yazı duyurularına ilaveten daha hafif/komik kimi zaman sivri dilli bir içeriği yerleştirmeye çalışıyor, henüz bunu tam anlamıyla başardı diyemeyiz, gelecek günler ve ayırabildiğimiz zaman bunu gösterecek.
10. Yıla ve 1000. Yazıya erişebileceğimizi 2013 yılında hayal edemezdim, ama bunu başardık. Bunu birlikte başardığımız yol arkadaşlarıma, IPR Gezgini’ne katkı veren herkese ve tüm okuyucularımıza içtenlikle teşekkür ediyorum. Bu andan itibaren, yeni on yıllara konsantre olmak ve IPR Gezgini’ni nasıl geliştirebileceğimizi düşünmek gerekiyor.
Bizi takip etmeye devam edin ve gelişmeleri gelecek yıldan itibaren beraber görelim. Hatta, takip etmekle yetinmeyin, bizlere yazılarınızla veya fikirlerinizle katkı verin. Bu gemide herkese yetecek kadar yer var!
Gülcan TUTKUN
IPR Gezgini’nin 10 yıldır hiçbir maddi menfaat olmaksızın bilgiyi istikrarlı, düzeyli ve profesyonel şekilde paylaşması, günümüz dünyası için erdemli bir örnektir. Bu 10 yıllık özveri neticesinde, ülkemizdeki fikri ve sınai mülkiyet hakları camiası içinde “itibarlı ve güvenilir bilgi kaynağı” payesini alan IPR Gezgini’nin hak ettiği bir tahta oturduğunu görmekten gurur duyuyorum. Ayrıca IPR Gezgini mimarı ve kurucusu Önder ile yolumun kesişerek IPR Gezgini’nin ilk yazarlarından biri olmak kişisel kariyer tarihçemde gururla andığım bir deneyimdir. Bu başarılı ve erdemli projenin, yeni yazarlarla beslenerek daha fazla büyümesini ve yazıların daha geniş kitlelere ulaşarak ülkemizdeki fikri ve sınai mülkiyet haklarının gelişimine katkıda bulunmaya devam etmesini içtenlikle dilerim. Nice 10 yıllara!
Özlem FÜTMAN
IPR Gezgini zihnimin çiçekli bahçesidir. Benim adeta çocukça sayılabilecek, her şeyden bağımsız ve elbette ki bu yüzden de biraz etrafta ne olduğunu umursamaz, ama biteviye yazma isteğim için bir alan yaratmıştır. Bunu yaparken bir de üstüne mesleğimizle ilgili gelişmeleri takip eden, okuyan, dahası yazılar yoluyla bunları takipçilerle paylaşan bir yazar grubuyla beraber olmak ayrı güzel. Hemen hiçbir şeyi sürdürememekten muzdarip bir toplumda IPR Gezgini’nin 10 yıldır, üstelikte artan bir güç ve takipçi sayısıyla, varlığını devam ettirerek bugünlere gelebilmiş olması başarıdır. Başta kurucusu olmak üzere katkıda bulunan herkesi tebrik ediyorum ve bir parçası olmaktan memnuniyet duyuyorum.
Osman Umut KARACA
IPR Gezgini’ni, genel anlamda, fikrî ve sınai mülkiyet hukuku alanında faaliyet gösteren, isteklilerin içerik üretebildiği ve yine isteklilerin üretilen içeriğe açık şekilde erişebildiği bir blog olarak tanımlayabiliriz. Ancak IPR Gezgini’ni bu genel tanımla sınırlamanın, onun hak ettiği değeri ifade etmekte yetersiz olacağı kanaatindeyim. Zira IPR Gezgini içeriklerini incelediğimizde, bünyesinde yürütülen faaliyetleri; ajans, mevzuat incelemesi, karar incelemesi, popüler konuların fikrî ve sınai mülkiyet hukuku bağlamında ele alınması gibi çeşitli kategorilere ayırabiliriz. Bütün bunların yanında IPR Gezgini çatısı altında yüz yüze etkinlikler, çevrim içi toplantılar da gerçekleştirilmektedir. IPR Gezgini şüphesiz fikrî ve sınai mülkiyet hukuku anlamında önemli bir boşluğu doldurmuş; okuyucularına, yazarlarına fikrî ve sınai mülkiyet hukuku alanına katkı sağlayarak büyümüş ve 10. yılını kutlarken 1000. yazıya erişmiştir.
IPR Gezgini’nde içerik üretirken temel akademik etik ve fikrî mülkiyet kuralları mutlak şekilde gözetilmekle birlikte, akademik kaygılardan arınılmış olması, formatının esnek olması sayesinde hızlı şekilde içerik üretilebilmesi, içerik üreticilerin çoğunluğunun fikrî mülkiyet hukuku alanında kayda değer bir düşünceyi ortaya koyma yeterliliğine sahip olması, finansman için reklam ve sponsorluk almaması, içerik üretmek ve içeriğe erişmek için herhangi bir bedel talep edilmemesi IPR Gezgini’nin elde ettiği istikrarlı başarıda önemli rol oynamaktadır.
Kuruluş aşamasına tanıklık ettiğim, bünyesinde yazmaktan büyük keyif aldığım IPR Gezgini’nin yeni katılımcılarla ve yeni formatlarla varlığını ve değerini koruyacağına inanıyorum. Başta Önder Erol ÜNSAL olmak üzere IPR Gezgini’nin bu günlere gelmesinde emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.
Güldeniz DOĞAN ALKAN
Tüm okurlarımıza merhaba,
IPR Gezgini’nde yazmak benim için gerçekten çok gurur ve mutluluk verici 😊
Yazı yeteneğim her zaman güçlü yanlarımdan birisi olmuştur, eğitim hayatımda da, mesleki hayatımda da bu hep böyleydi. IPR Gezgini’nde başta ABAD kararlarına odaklı olmak üzere, soft IP alanında muhtelif konulu yazılar yazıyorum ve bu sayede değişik konuların irdelendiği kararları derinlemesine inceleme ve bunları başkalarına da aktarma fırsatı buluyorum. İş veya kişisel yoğunluğum ne olursa olsun, bu mecrada yazmaya vakit ayırmayı çok önemsiyorum. Okuyucularımıza keyifli okumalar diliyorum! 😊
H. Tolga KARADENİZLİ
IPR Gezgini 10. yılını tamamladı ve bu süre zarfında Türkiye’nin fikri mülkiyet alanındaki en önemli bilgi kaynaklarından, bu alanda en çok ziyaret edilen internet sitelerinden birisi haline geldi. Üstelik kurumsal bir internet sitesi olmaksızın ve ilk kurulduğu günden bugüne kadar herhangi bir maddi kazanç amacı gütmeksizin tamamen gönüllülük esasıyla bunu başarmış olması da ayrıca övgüyü hak ediyor.
Önder Bey ile TÜRKPATENT’te uzun yıllar aynı birimde çalışmış ve aynı odayı paylaşmış, bu nedenle sürece başından itibaren tanıklık etmiş kişilerden birisi olarak filmi biraz daha geriye, yani 10 yıldan daha öncesine sararak IPR Gezgini’nin kuruluş aşamasından kısaca bahsetmek isterim. Önder Bey tamamen meslekî bir ilgi, heves ve çabayla yazmış olduğu marka hukuku alanındaki yazılarını bir arada toplamak, derli toplu hale getirmek ve bunları alana ilgi duyan daha geniş kitlelere ulaştırmak için “cinscesitvasif” isimli kişisel bir blog sitesi (internet bloğu) oluşturarak ilk adımı attı. Blog yazılarında, marka hukukunun çeşitli konuları hakkında güncel AB Adalet Divanı kararlarını, özellikle EUIPO (o dönemki adıyla OHIM) ve USPTO gibi yabancı fikri mülkiyet ofisinin karar ve uygulamalarını, birebir çeviri yerine konunun can alıcı noktalarına temas ederek ve çoğu kez kendi yorumunu da katarak aktarıyordu. Bence kamuda çalışan bir uzmanın, kendi mesleki alanıyla ilgili yabancı karar ve uygulamalara yer veren böylesi bir blog kurması başlı başına önemli bir adımdı. Zira hafızam beni yanıltmıyorsa o yıllarda Türkiye’de sosyal medya platformları henüz yaygınlaşmamıştı. Bu açıdan Cinscesitvasif, IPR Gezgini’ne giden yolda önemli bir kilometre taşı oldu. Nitekim blog belli bir süre sonra, Önder Bey’in yine vizyoner bir hamlesiyle “IPR Gezgini” ismiyle Türkiye’de fikri mülkiyet alanında önemli internet sitelerinden birisine dönüştü. Zaman içinde sitenin bir yazar kadrosu da oluştu ve Önder Bey dışında farklı yazarlar da sitede yazılarına yer vermeye başladı. Yazı kurallarının oluşturulması ve yeni yazarlarla birlikte konu çeşitliliği de artmaya başladı ve marka dışında coğrafi işaret, telif hakkı, patent gibi alanlarda da yazılar yayımlanmaya başladı. Ben de sitenin ilk yazar ekibi içinde yer aldığım için kendimi şanslı hissediyorum. Bugün de yazar olarak olmasa da sitenin bir takipçisi olarak, yayınlanan yazıları büyük bir ilgiyle okuyorum, pek çok yazıdan yeni şeyler öğreniyorum. Bundan sonraki süreçte de fırsat buldukça siteye yeni yazılarla katkı vermekten her zaman mutluluk duyacağım.
Bu yazı vesilesiyle IPR Gezgini’nin 10. yılını kutluyor, çizgisini hiç bozmadan yayın hayatına devam etmesini, fikri haklar alanında önemli bir kaynak olma işlevini nice 10 yıllar boyunca sürdürmesini temenni ediyorum.
Gonca ILICALI
Sınai mülkiyet alanında çalışmak; her an yeni gelişmelere, hatta sürprize hazırlıklı olmayı da gerektirir. Çok çalışır, araştırır, düşünür durursunuz ama bazen bir bakarsınız ki bazı şeyler, doluya koyunca almaz, boşa koyunca dolmaz.
Marka ve patent sistemlerine kıyasla coğrafi işaret, kendine özgü bir sisteme oldukça geç kavuştu. İstisnai durumlar haricinde birden fazla sahibinin bulunması, tarafların birlikte ve “ortak bir anlayış içinde” hareket etmesini gerektirmekte.
Coğrafi işaretin bu yapısına benzeyen ama içerik olarak bir o kadar da farklı olan “geleneksel ürün adı” koruma sistemi ise ülkemizde, 2017 yılından itibaren mevcut. Sınai mülkiyet sistemiyle birlikte anılması, bu sistemin içinde olduğunu düşündürse bile, sınai mülkiyet hakkı olmadığı kanun hükmüyle sabit.
Coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı kavramlarına kanunla çizilen çerçevenin özümsenmesi, özel bir çaba gerektiriyor. Kavramlara yüklenen anlamlar, bazen yasal çerçevenin dışında kalabiliyor. Bu kavramlara konu ürünlerin sürdürülebilirliği için, ürün özelinde geliştirilip uygulanabilecek teknolojilere de ihtiyaç duyuluyor. Ancak konu coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı olunca, konunun teknoloji ile bağdaştırılabilirliğine ikna olunması biraz zaman alabiliyor.
İşte bu gözlemler beni, öncelikli ihtiyacın “coğrafi işaret ve geleneksel ürün adı okuryazarlığının kazandırılması” olduğuna inandırdı. Günlük hayatta hemen herkesin ilgi duyduğu bu tür ürünlere farklı perspektiflerden yaklaşma ve genellikle serbest yazım şekli kullanma tercihiyle, temeli 10 yıl önce atılan IPR Gezgini ailesine katıldım.
IPR Gezgini kendi ayakları üzerinde duruyor; tamamıyla gönüllülük esasıyla içerik sağlıyor, site giderlerini site yazarları karşılıyor ve herhangi bir yerden maddi destek almıyor. Siteye olan yerli ve yabancı ilgi gün geçtikçe artıyor. Zaman zaman gerçekleştirilen “IPR Gezgini Buluşmaları”na üniversite öğrencilerinin de katılmaları ve sınai mülkiyet alanıyla ilgili çokça soru sormaları, gelecek planlaması yapan gençlerimize iyi örnek olduğumuzun göstergesi olarak mutluluk verici.
Bir parçası olmaktan gurur duyduğum IPR Gezgini’nin kurucusu sevgili arkadaşım Önder’e, kalem arkadaşlarıma ve değerli okurlarımıza çok teşekkür ederim. IPR Gezgini’nin 10. Yaşını kutlarken, 29 Ekim’e de çok yaklaştık. Bu sebeple emeklerim, emeklerimiz, Türkiye Cumhuriyeti’mizin 100. yılına armağan olsun!
Alara NAÇAR SEÇKİN
IPR Gezgini ile sanıyorum –daha da erken değilse– henüz bir stajyer avukatken gerçek anlamda tanışmıştım. Avukatlık stajımı yapmakta olduğum alan olmasının yanı sıra zaten son derece ilgili olduğum fikri mülkiyet hukuku konusunda okuması çok keyifli ve öğretici birçok yazının hem kişisel merakımın giderilmesinde hem de mesleki olarak ihtiyaç duyduğum bilgilerin büyük çoğunluğuna erişebilmemde büyük katkısı vardır. Doğrusu fikri mülkiyet hukukunda bir konuyu araştırırken mutlaka baktığım bir kaynak olan bu sitede diğer saygıdeğer ve alanında uzman yazarlarla bir arada benim de yazılarımın yayımlanması, bu güzel topluluğun bir parçası olmak, sıcaklık ve içtenlikle sitede yazar olarak kabul edilmek, yazdığım yazılar için güzel yorumlar ve yapıcı eleştiriler almak ve başkalarının bilgi birikimine ufak da olsa katkıda bulunabilme fırsatı edinmek benim için son birkaç yıldır aynı zamanda bir mutluluk kaynağı diyebilirim. Sayesinde ulaşabildiğim veya tanışabildiğim her bir insan, araştırıp yazarak merakımı giderip bilgi birikimime ekleyerek kendimi ifade edebildiğim her bir yazı ve bana kattığı her şey için IPR Gezgini’ne ve onun parçası olan herkese bir teşekkür borçluyum.
İyi ki varsın IPR GEZGİNİ! Nice 10 yıllara birlikte.
Elif AYKURT KARACA
Türk Fikri Mülkiyet Hukuku’nda önemli bir boşluğu dolduran IPR Gezgini, yayınları ve etkinlikleriyle fikri mülkiyet hukuku alanına sağladığı katkı bakımından yadsınamaz bir öneme sahiptir. Bu anlamda, fikri mülkiyet hukuku alanındaki bilgi ve tecrübelerin topluma yayılması ve herkes için ulaşılabilir hale getirilmesi konusunda etkin rol oynayan IPR Gezgini’nin önemini ve değerini gelecekte de koruyacağına inanıyorum.
Kuruluşunun 10 uncu yıl dönümünde başta Önder Erol ÜNSAL olmak üzere IPR Gezgini’nin bu günlere gelmesinde hiçbir karşılık beklemeden emek veren tüm yazarlara teşekkür ediyor, nice 1000 yazılar olmasını temenni ediyorum.
Mustafa Güney ÇALIŞKAN
IPR Gezgini’nin on yılının son iki yılında patent alanında yazmaya başlamış olmama rağmen, bu önemli külliyatta yazılarımın bulunmasını çok önemsiyorum. IPR Gezgini fikri ve sınai mülkiyet alanında belki de en geniş okuyucu kitlesine sahip platform ve ondan hem yazar hem de okuyucu olarak çok faydalanıyorum. Bunun gerçekleşmesini sağlayan başta Önder Erol ÜNSAL olmak üzere herkese şükranlarımı sunuyorum. Nice onlarca yıla, nice binlerce yazıya, nice yüzyıllara!
Poyraz DENİZ
IPR Gezgini ile tanışmam meslek hayatımın ilk yıllarına dek uzanıyor. WordPress temelli bir blog sayfasından mesleki gelişim ve araştırma yöntemlerimi biçimlendirmede, bunca yıldır ve halen bana bu denli katkısı olan bir içerik elde etmeyi hiç düşünmezdim herhalde. O dönemler kendince yazılar yazan, yabancı mahkeme ve ofis kararlarını çeviren, uygulamaya dönük bilgiler veren ve henüz yüz yüze tanışmadığım Önder Bey’e (aslında Önder Abi) ne kadar teşekkür etsem azdır. Siteyi ilk keşfettiğimde “yazarlar” bölümünde “Site kurucusu ve (şimdilik tek) yazarı Önder Erol Ünsal 1974 doğumludur. “ yazmaktaydı. Bugün çok sayıda yazar ve katkı sağlayanı ile fikri haklar ve sınai haklar alanında, alan gelişimine en çok faydası dokunan bir platform haline geldi IPR GEZGİNİ. 10. Yaşına gelmiş ve daha nice yaşları olur umarım.
Eylül YALÇIN
Öğrenciyken okumaya başladığım ve fikri mülkiyet alanına olan ilgimin artmasında katkısı olan bu platformun, daha sonrasında yazarları arasında olmak benim için harika bir deneyimdi. Bu alana ilgi duyan pek çok kişiye ilham vermeye devam edeceğine emin olduğum IPR Gezgini’ne daha nice 10 yıllar diliyorum.
Büşra BIÇAKCI
IPR Gezgini efsanedir. Hatırlıyorum da avukatlığa ilk başladığımda, ki doğrudan fikri mülkiyet alanında gözlerini açmış bir bebek gibiydim, yaptığım araştırmalar sırasında şunu duyardım: “Aa evet o konu IPR Gezgini’nde de yazılmıştı.” Öyle bir yerdi ki sanki fikri mülkiyetin Temel Britannica Ansiklopedisi. Heyecanla okurdum, takip ederdim. Kendi içimdeki yazmaya olan genel merakın da etkisiyle kendimi özdeşleştirirdim okurken. Zaman geçti, deneyimim arttı birikimim derinleşti derken içimdeki bitmek bilmeyen yazma isteği tekrar kendini hatırlattı. Tam ne yapsam nasıl yapsam derken birden belirdi orada: IPR Gezgini’nde yazsam? Nasıl olur ki? Sonra cevap yine IPR Gezgini’nde geldi: Güzel olur! Oldu da! Bir baktım burada yazıyorum keyifle, neşeyle, en önemlisi de sevgiyle. Sonra baktım sadece yazmıyorum, kollarını açan tüm ekibin varlığıyla, harika bir oluşumun bir parçasıyım keyifle, neşeyle, en önemlisi de sevgiyle.
Neden bu kadar güzel peki burada yazmak, burada olmak?
Bir kere tam sektöre yönelik objektif bir mecra. Fikri mülkiyetin her şeyi var burada ve gerçekten de sadece fikri mülkiyet ile var. Baktığınızda ne fazladan bir kurum övgüsü/ yergisi ne bir sevgi gösterisi ne bir eleştiri var. Tabii ki herkesin bir fikri var, ama bu fikirler platformun değil. Platformun kendisi özgür ve tarafsız, yazılanlar gerçeği gerçek olarak veriyor. Üstelik tüm bu objektifliğinin yanında samimi. Hem yazıların hem yazarların tarzına eşlik ederken, o net objektiflik içinde kaybolmuyor bir yandan bir parçası olabiliyorsunuz. 10 yıldır var olan bir platform için büyük meziyet.
Güncel. Yeni bir regülasyon mu çıktı hoop burada. Yeni bir yaklaşım mı yerleşiyor, sansasyonel bir karar var mı var, hemen IPR Gezgini’ne tıklıyorsunuz, hoop karşınızda. Fikri mülkiyet gibi hukukun görece daha küçük bir alanını kaplayan ama içinde uçsuz bucaksız bir kuyu olan bir alan için çok önemli bir nitelik. Dahası bu güncellik sağlanırken kaliteden ödün vermek gibi bir yaklaşım yok. Sahiden de her bir yazının arkasında ilmek ilmek işlenen hazırlık süreçleri var. Örneğin benim en iyi bildiğim konudan başka bir ülkede görülen en yeni dosyaya kadar tekrar araştırmadan, kaynakları, güncel durumu yoklamadan yazdığım bir yazı bile yok. Güncellik korunurken emeğin de bu kadar korunabilmesi çok büyük bir değer. 10 yıldır var olan bir platform için büyük meziyet.
Çok yönlü. Sınırlılığı koruyan bir sınırsızlık içinde. Sadece şu konuları yazabiliriz ve haliyle okuyabiliriz gibi keskin bir sınırı yok, fikri mülkiyete değen her şey sınırsızca burada. Haliyle çeşitliliğini korurken yukarıda değindiğim adeta temel ansiklopedi olma yönünü de sağlamlaştırıyor. Yazım şekli için de aynısı geçerli. İsterseniz tam bir makale niteliğinde, isterseniz daha hafif tonda yazılar okuyabilir ve yazabilirsiniz. Bu okuyucuya çeşitlilik sunduğu kadar yazarı de özgürleştiren bir özellik. Özellikle de benim gibi yazarken bazen daha ciddi bir anlatım bazense masalsı bir anlatım kullanmayı seven bir yazar için cevher. 10 yıldır var olan bir platform için büyük meziyet.
Keyifli. Öyle tatlı bir ekiple ilerliyor ki IPR Gezgini, keyifli hissetmemek, gülümsememek mümkün değil. Bunu sağlayan yazarların kendisi tabii ki. Yeri gelmişken güzel yazar arkadaşlarıma da selam olsun. Bu tamamen yazarlarda olan bir konu da, bu canım yazarları bir araya getiren kim, enerjiyi tutturan ve koruyan kim? IPR Gezgini’nin ta kendisi değil de ne? 10 yıldır var olan bir platform için büyük meziyet.
IPR Gezgini efsanesi benim için budur işte, hepsi birlikte, çoğu var azı yok. Bunlar 10 yıldır var olan bir platform için büyük meziyet. Emeği geçen herkesin meziyeti harikulade. Tüm yazarlar birbirinden şahane. Ben de böyle bir platformda yazar olduğum, arkadaşlarımla harika bir oluşumun bir içinde olduğum için sadece mutlu, keyifli ve -yalan yok- biraz da gururluyum 😊
Nice 10 yıllara keyifle, neşeyle, en önemlisi de sevgiyle.
Görüş ve yorumlarını bizlerle paylaşmak isteyen okuyucularımızı, bu yazının altında veya sosyal medya hesaplarımızda yorum yapmaya davet ediyoruz. Sizlerin geri dönüşleri bizleri daha da motive ediyor.
Nice 10 yıllara, iyi ki doğdun ve hayatımızın bir parçası oldun IPR Gezgini!
Avrupa Komisyonu, 11 Temmuz 2023 tarihinde “Web 4.0 ve Sanal Dünyalar Üzerine bir AB Girişimi: Bir Sonraki Teknolojik Geçişte Avantajlı Bir Başlangıç” başlıklı Strateji Belgesini (“Strateji Belgesi“) yayımlanmıştır[1]. Strateji Belgesi’nin hedefi teknolojik gelişmeleri yönlendirerek Avrupa Birliği (“AB“) vatandaşları, işletmeleri ve kamu idareleri için açık, güvenilir, adil ve kapsayıcı bir dijital ortam yaratmak amacıyla kullanılacak stratejileri belirlemektir.
Salt okunur web olarak ifade edilen ve internetin ilk dönemi Web 1.0 akabinde, kullanıcılar tarafından yaratılan içeriklerin ve insanların birbirleriyle etkileşimlerinin arttığı sosyal web dönemine geçilmiş, 2010’lu yıllardan itibaren de bilgi odaklı, ana özellikleri açıklık, tek bir merkezden yönetilmeme ve kullanıcıların tam yetkilendirilmesi olan semantik web, yani Web 3.0 teknolojisi yaygınlaşmıştır. Web 4.0 ise dijitalleşmeye odaklanarak insanlar ile makinalar arasında daha karmaşık bir etkileşime izin vermekte, dijital ve gerçek nesne ve ortamlar arasında entegrasyonu önemli ölçüde arttırmaktadır.
Avrupa Komisyonu, dijitalleşmenin 2030’dan itibaren AB ekonomisinin temel itici güçlerinden birisi olacağını, özellikle sağlık, yeşil geçiş, sanayi, sanat ve tasarım ile eğitim alanlarında giderek önem kazanacağını, küresel sanal pazar büyüklüğünün 2030 yılında 800 milyar Euro’nun üzerine çıkacağını ve 2025 yılına kadar 860.000 yeni iş hacmi yaratacağını tahmin etmektedir[2].
AB vatandaşları, işletmeleri ve akademi ile yürütülen önceki çalışmaları temel alan Strateji Belgesi, 4 ana sütun üzerinde; (1) farkındalığı arttırmak, güvenilir bilgiye erişimi teşvik etmek ve sanal dünyalara ilişkin uzmanlar yetiştirmek amacıyla insan kaynağı odaklı, (2) AB genelinde yeknesak bir ekosistem oluşturarak yeniliği teşvik eden işletme odaklı, (3) sanal kamu hizmetlerini desteklemek üzere kamu idareleri odaklı ve (4) Web 4.0 ve sanal dünyaların birkaç büyük piyasa oyuncusu tarafından domine edilmesini önlemek amacıyla açıklığı temel alan küresel standartların şekillendirilmesi ve yönetişimi odaklı bir yaklaşım benimsemektedir.
B. Strateji Belgesi’nde Fikri Mülkiyet Haklarının Geleceği
AB’de yürürlükte olan başta Marka Tüzüğü[3], Know-How ve Ticari Sır Direktifi[4], Dijital Tek Markette Telif ve Bağlantılı Haklar Direktifi[5] ve Bilgisayar Programlarının Korunması Direktifi[6] gibi fikri ve sınai mülkiyet haklarına ilişkin temel mevzuat, kural olarak Web 4.0 ve sanal dünyalar için de geçerli ve uygulanmaktadır.
Strateji Belgesi’nde fikri mülkiyet haklarına ilişkin öngörülen yeniliklerden ilki, vatandaşların sanal dünyalarda kimliklerini, sanal yaratımlarını, varlıklarını ve verilerini nasıl koruyup yöneteceklerini anlamalarını sağlamak, onlara yol göstermek ve AB mevzuatı kapsamındaki haklarına ilişkin rehberlik etmek amacıyla sanal dünyalar araç kutusu (toolbox) kurulmasıdır. Sanal dünyalar araç kutusu, telif hakları ve diğer fikri ve sınai mülkiyet haklarının yanı sıra, güvenilir kimlik doğrulama için dijital kimlik ve dijital cüzdan çözümleri, sanal işlemler, dijital veri ve varlıkların yönetimi, veri koruma ve gizlilik, tüketicilerin korunması ve siber güvenlik alanlarını da kapsayacaktır.
Avrupa Komisyonu’na göre gerçek dünyada olduğu gibi, sanal dünyalarda da sanal varlıkların izinsiz çoğaltılması ve dağıtılması, hem tüketiciler hem de fikri ve sınai mülkiyet hak sahipleri için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Özellikle hak sahipleri yönünden sanal dünyalarda sahtecilik, ciddi bir gelir kaybı ve marka değerinin aşınmaya uğraması riski barındırmaktadır. Strateji Belgesi ile sahtecilikle mücadele kapsamında, sanal dünyalar da dahil olmak üzere çevrimiçi ve çevrimdışı ortamlarda fikri ve sınai mülkiyet haklarının icra edilmesine ilişkin hak sahiplerine rehberlik etmek üzere bir araç kutusu yaratılması öngörülmektedir.
Her ne kadar Strateji Belgesi’nde fikri ve sınai mülkiyet haklarına ilişkin araç kutusu yaratımı hariç başka bir açıklama yer almasa da, Strateji Belgesi’ne eşlik eden Komisyon Personeli Çalışma Belgesi (“Çalışma Belgesi“)[7] daha detaylı bir inceleme içermektedir.
Sanal dünyalar insan yaratıcılığını destekleme ve yeni iş fırsatları yaratma potansiyeline sahip olmasının yanı sıra, fikri ve sınai mülkiyet haklarıyla korunan içeriğin yaratımı ve işlenmesine ilişkin yeni yöntemler de sağlamaktadır. Bu kapsamda Çalışma belgesinde, Web 4.0 ve sanal dünyaların özellikle telif hakları, markalar, tasarımlar, ticari sırlar ile fikri ve sınai mülkiyet haklarının icrasına etkileri değerlendirilmiştir.
Telif hakları ve bağlantılı hakların korunması ve yönetimi, hem yazılım, bilgisayar programları, internet sitesi tasarımı gibi sanal dünyaların mimarisiyle; hem de sanat eserleri, avatarlar, müzik, hikaye gibi geliştiriciler, kullanıcılar veya yapay zeka tarafından sanal dünyalar için yaratılan eserlerle yakından ilişkilidir. Özellikle ekonomik haklar ile telif haklarının istisnalarına ilişkin kurallar AB nezdinde uyumlaştırılmışsa da, manevi haklar gibi AB ülkelerinde farklılık gösteren kuralların sanal dünyalarda ulusal mahkemeler tarafından nasıl ele alınacağı belirsizdir.
Nitelikli Fikri Tapuların (NFT – Non-Fungible Token) kullanımı da telif haklarına ilişkin çeşitli sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Örneğin NFT’lerin blok zincirinde (blockchain) depolanmasının telif hakkı tecavüzü teşkil edip etmediği, eğer ediyorsa hak ihlali yaratan NFT’lerin nasıl yok edileceği önemli bir konudur.
Ayrıca yapay zeka ile telif hakkı arasındaki etkileşim de karmaşık bir yapıdadır ve hem yapay zekaların eğitilmesi sırasında telif hakkı korumalı içeriğin kullanımı, hem de yapay zeka tarafından yaratılan eserlerin telif hakkıyla korunup korunmayacağı hukuki fikir ayrılıklarına yol açmaktadır. 2019/790 sayılı Dijital Tek Markette Telif ve Bağlantılı Haklar Direktifi genel bir metin ve veri madenciliği istisnası içermekteyken, yapay zeka yaratımlarının telif hakkı ile korunamayacağı; zira, AB mevzuatının Türkiye’deki düzenlemelere benzer şekilde eser sahibinin kendi entelektüel yaratımı şartı gerektirdiği değerlendirilmektedir.
Telif haklarıyla ilgili bir diğer husus, sanal dünyalara ilişkin platformların içerik yaratan kullanıcıları kendilerine veya üçüncü kişilere münhasır olmayan ücretsiz lisanslar vermeye zorlayıp zorlayamayacağıdır. Çalışma Belgesi’nde bu tür uygulamaların kullanıcıları kendi içeriklerinden doğan kardan mahrum bırakmaması gerektiği üzerinde durulmaktadır.
AB nezdinde sanal malları veya NFT’leri kapsayan marka başvurularında önemli bir artış görülmektedir. Ancak bir markanın sanal mallar üzerindeki kullanımının, kapsamında yer alan fiziksel mallara ilişkin gerçek/ciddi kullanım teşkil edip etmeyeceği belirsizliğini sürdürmektedir. Benzer şekilde sanal ve fiziksel mal veya hizmetlerin karşılaştırılmasını gerektiren uyuşmazlıkların nasıl ele alınacağı da net değildir.
Sanal dünyalarda marka tecavüzü fiillerindeki artış nedeniyle[8], Avrupa Komisyonu sanal ortamlarda marka korumasına ilişkin mevzuatın revize edilerek güçlendirilmesinin gerekip gerekmediğinin değerlendirileceğini ifade etmektedir.
Tasarımlara ilişkin mevcut AB mevzuatı, Tasarımlara ilişkin Direktif Taslağı[9] ile Birlik Tasarımlarına ilişkin Tüzük Taslağı’nın[10] yürürlüğe girmesiyle değişikliğe uğrayacaktır. Sanal dünyaların tasarımlara ilişkin getirdiği hukuki tartışmaların başlıcaları NFT’ler de dahil olmak üzere sanal ürünlerin tasarım olarak tescili ve korunması, tescilsiz tasarımların kamuya ifşası, ürünlerin sınıflandırılması, sanal dünyalarda tescilli veya tescilsiz tasarımların kullanılması ve sanal tasarımlara ilişkin tecavüz davalarında hukuki belirliliğin sağlanmasıdır.
Ticari sırlar 2016/943 sayılı Know-How ve Ticari Sır Direktifi ile düzenlenmektedir. Gerçek dünyada olduğu gibi, bir sanal ofis bağlamında üretilen ticari açıdan hassas bilgilerin de sanal dünyaların sahibi veya sağlayıcısı tarafından, üçüncü kişilerce yasa dışı ele geçirilmesinden korunması gerekmektedir.
Fikri mülkiyet haklarının icra edilmesi noktasında sanal dünyaların yarattığı en büyük sorun sınır ötesi doğasıdır. Bu husus hak ihlallerinde bölgesel bir belirleme yapılmasını güçleştirmektedir. Çalışma Belgesi’nde, hem sanal dünyalarda kullanıcıların belirlenemiyor olmasının hak ihlallerine ilişkin sorumluluğun tespit edilmesine engel olmaması, hem de sanal dünyada etkileşime giren tüm paydaşların fikri ve sınai mülkiyet haklarının icrasına dair kurallara tabi olması gerekliliğinin üzerinde durulmuştur.
C. Sonuç ve Değerlendirmeler
İnternetin doğuşunda olduğu gibi, yapay zeka ve sanal dünyalarda meydana gelen yenilikler fikri ve sınai mülkiyet haklarına ilişkin yeni hukuki tartışmaların doğuşuna zemin hazırlamaktadır. Başta marka, tasarım ve telif hakları olmak üzere fikri ve sınai mülkiyet haklarının sanal dünyalarda etkin bir şekilde tescili, koruması ve icrasının sağlanması hem hak sahipleri, hem de kullanıcılar ve sürdürülebilir bir fikri ve sınai mülkiyet hak sistemi için çok önemlidir.
Strateji Belgesi’nde Web 4.0 ve sanal dünyalara ilişkin Avrupa Komisyonu’nun ilk somut planının hem vatandaşlara, hem de hak sahiplerine fikri ve sınai mülkiyet haklarının korunması ve icrasına ilişkin yol gösterecek araç kutularının yaratımıdır. Strateji Belgesi’nde sözü edilen araç kutularının 2024 yılından itibaren kullanıma hazır hale geleceği öngörülmektedir.
Öte yandan Çalışma Belgesi’nde çeşitli hukuki sorunlara değinilmiş ve özellikle marka korumasına ilişkin mevzuatın revize edilerek güçlendirilmesinin gerekip gerekmediğinin değerlendirileceği ifade edilmişse de, bu bağlamda tam olarak hangi düzenleme ve değişikliklerin öngörüldüğüne ilişkin ayrıntıya girilmemiştir.
Web 4.0 ve sanal dünyalar AB’de olduğu gibi Türkiye’de de fikri ve sınai mülkiyet haklarına yönelik benzer problemleri gündeme getirmektedir. Ülkemizde bu hukuki sorunlar halihazırda ağırlıklı olarak akademik ortamda tartışılmaktadır. Her ne kadar 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nu ile birlikte marka, tasarım ve patent haklarına ilişkin ulusal mevzuatın AB mevzuatıyla uyumu noktasında önemli bir adım atılmışsa da, başta 5.12.1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu olmak üzere telif haklarına ilişkin mevzuatın uluslararası anlaşmalar ve AB mevzuatı ile uyumlaştırılması için gereken modernizasyon çalışmaları henüz tamamlanamamıştır. Web 4.0 ve sanal dünyaların özellikle telif hakları ile karmaşık bir ilişkisi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, uyumlaştırılma çalışmaları sırasında AB ve diğer ülkelerde bu alanda atılan adımların dikkatle takip edilmesinin önemli olacağı değerlendirilmektedir.
Hak sahipleri açısından Web 4.0 ve sanal dünyalara ilişkin etkin bir fikri ve sınai mülkiyet hakkı politikasının belirlenmesinde, hem regülasyon çalışmalarının, hem de mahkeme içtihatları ile ulusal ve uluslararası fikri mülkiyet ofislerince verilen kararların yakından takip edilmesi oldukça değerli olacaktır.
[1] European Commission, Communication, an EU initiative on Web 4.0 and virtual worlds: a head start in the next technological transition, Strasbourg, 11.7.2023, COM(2023) 442/final.
[2] European Commission, EU competitiveness beyond 2030: looking ahead at the occasion of the 30th anniversary of the Single Market, Brussels, 16.3.2023.
[3] Regulation 2017/1001 of 14 June 2017 on the European Union trade mark.
[4] Directive 2016/943 of 8 June 2016 on the protection of undisclosed know-how and business information (trade secrets) against their unlawful acquisition, use and disclosure.
[5] Directive 2019/790 of 17 April 2019 on copyright and related rights in the Digital Single Market and amending Directives 96/9/EC and 2001/29/EC.
[6] Directive 2009/24/EC of 23 April 2009 on the legal protection of computer programs.
[7] European Commission, Commission Staff Working Document, accompanying the document: An EU initiative on Web 4.0 and virtual worlds: a head start in the next technological transition, Strasbourg, 11.7.2023, SWD(2023) 250 final.
[9] European Commission, Proposal for a Directive on the legal protection of designs, Brussels, 28.11.2022 COM(2022) 667 final.
[10] European Commission, Proposal for a Regulation amending Council Regulation No 6/2002 on Community designs and repealing Commission Regulation No 2246/2002, Brussels, 28.11.2022 COM(2022) 666 final.
Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi tarafından T-568/21[1] sayılı dosya hakkında verilen 01.02.2023 tarihli Genel Mahkeme kararında, dünya çapında tanınmış Google markası gerekçe gösterilerek 12. sınıf kapsamında “araçlar ve taşıtlar” mallarında tescili istenen marka başvurusunun reddi kapsamında karıştırılma ihtimali ve tanınmışlık kavramları değerlendirilmiştir.
09 Ocak 2019 tarihinde markasının 12. sınıf kapsamında “araçlar ve taşıtlar” mallarında tescil ettirmek amacıyla başvuruda bulunulmuştur. Söz konusu marka başvurusuna Google LLC. tarafından, 2017/1001 sayılı Tüzük’ün karıştırılma ihtimalini düzenleyen 8(1)(b) maddesi ve tanınmışlık korumasını düzenleyen 8(5) maddesi dayanak gösterilerek itiraz edilmiştir. İlk etapta itiraz, tanınmışlık korumasını düzenleyen 8(5) maddesine dayalı olarak İtiraz Birimi tarafından kabul edilmişse de, başvuru sahibi bu kararı Temyiz Kurulu’nun önüne taşımıştır. Temyiz Kurulu da başvuru sahibinin temyiz iddialarını reddetmekle beraber somut olayda Tüzük’ün 8(5) maddesinde yer alan koşulların oluştuğuna ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştur. Şöyle ki;
Temyiz Kurulu, itiraza gerekçe gösterilen önceki tarihli markaların özellikle bilgi teknolojileri bakımından yüksek ve güçlü tanınmışlığa sahip olduğunu,
Taraf markaları arasında orta derecede benzerliğin var olduğunu,
Taraf markaları arasında bağlantı kurulabileceğini,
Başvuruya konu markanın kullanımı halinde itiraza gerekçe gösterilen markaların itibarının gücü ve markalar arasındaki benzerlik, başvuruya konu markanın açıkça önceki tarihli markalara atıfta bulunduğu dikkate alındığında önceki markanın tanınmışlığından haksız yararlanma ihtimalinin olduğunu belirtmiştir.
Temyiz Kurulu tarafından verilen bu karara binaen başvuru sahibi, kararı Genel Mahkeme’ye taşımıştır. Başvuru sahibi karara karşı yaptığı itirazda; taraf markaları arasındaki görsel ve kavramsal değerlendirmelerin, söz konusu markalar arasında bir bağlantının varlığının değerlendirilmesinin ve haksız yarar sağlama ihtimaline ilişkin değerlendirmelerin hatalı olduğuna ilişkin iddialarda bulunmuştur. Başvuru sahibinin iddialarını sırasıyla inceleyen Genel Mahkeme, yapılan itirazın reddine karar vermiştir.
Bu noktada başvuru sahibinin iddialarına ve Genel Mahkeme’nin bu iddialara karşı yapmış olduğu hukuki değerlendirmelere yer vermek gerekmektedir. Zira söz konusu değerlendirmeler tanınmış markalara atfedilen koruma seviyesini, markalar arasındaki görsel ve kavramsal benzerliğin ele alınış şeklini ve haksız yarar sağlama ihtimalinin varlığını detaylı bir biçimde içermektedir.
Genel Mahkeme’nin Değerlendirmeleri
Görsel Benzerlik Bakımından
Marka hukuku ile ilgilenenlerin bildiği üzere, markalar arasındaki görsel, kavramsal ve işitsel benzerlik değerlendirmesi, özellikle ayırt edici ve baskın unsurlar göz önünde tutularak söz konusu markaların bütünsel izlenimine dayandırılmalıdır.
Başvuru sahibi, Temyiz Kurulu tarafından yapılmış görsel benzerlik değerlendirmesinin hatalı olduğunu, zira “GOOGLE” ibaresinin markanın genel izleniminde göz ardı edilebilecek bir ibare olduğunu belirtmişse de Temyiz Kurulu da aynı şekilde “GOOGLE” ibaresini markanın baskın unsuru olmadığı kanaatine varmıştır. Ek olarak, görsel benzerlik değerlendirilmesinde “GC” ibaresinin markada esas ve baskın unsur olduğunu, lakin önceki tarihli “GOOGLE” markasının başvuruya dahil edilmesi ile bu ibarenin bağımsız bir unsur olarak var olmasının markalar arasında görsel benzerliğe sebebiyet verdiği kanaatine varmıştır.
Genel Mahkeme, 20 Nisan 2018 tarihli T-439/16 sayılı holyGhost v. EUIPO – CBM (holyGhost) kararına atıfta bulunarak önceki tarihli markayı oluşturan kelimenin, tamamen sonraki tarihli marka başvurusuna dahil edilmesi halinde bu iki markanın benzer olduğu anlamına geleceğini belirtmiş ve bu çerçevede önceki tarihli “GOOGLE” markasının “GC Google Car” başvurusuna eklenmiş olması sebebiyle markalar arasındaki görsel benzerliğin var olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Başvuru sahibi yukarıda yer alan iddialarına ek olarak tüketicilerin genellikle markanın başında yer alan unsurlara daha çok dikkat edeceğini, “GOOGLE” ibaresinin markanın genelinde ihmal edilebilir düzeyde olduğunu iddia etmiştir. Temyiz Kurulu kararında, tüketicilerin markaların başında yer alan unsurlara dikkat edeceğini desteklemekle ve başvuruya konu markada yer alan büyük harflerle yazılmış “GC” ibaresinin markanın baskın unsuru olduğu noktasındaki değerlendirmesinin yanı sıra, “GOOGLE” ibaresinin tüketicilerin dikkatinden kaçmayacağını, zira altında bulunduğu “GC” kelime öğesi ile aynı genişliğe sahip olduğunu ve net okunabilir durumda olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle de ihmal edilebilir bir unsur olmadığı noktasında değerlendirme yapılmış, söz konusu değerlendirmelere Genel Mahkeme de katılmış ve markalar arasında görsel açıdan benzerlik olduğu kararına varılmıştır.
Kavramsal Benzerlik Bakımından
Her ne kadar Temyiz Kurulu tarafından taraf markaları arasında kavramsal benzerliğin yüksek olduğuna dair verilen karara başvuru sahibi itiraz etmiş, “GOOGLE” ibaresinin hiçbir anlamı olmadığını ve bu nedenle de kavramsal benzerlik incelemesi yapılmasının yanlış olduğunu iddia etmişse de Genel Mahkeme, itiraz sahibi ile aynı kanıyı paylaşmamıştır.
Temyiz Kurulu, “GC” ibaresinin ilgili tüketiciler nezdinde “GOOGLE CAR” ibaresinin kısaltılmış hali olarak algılayabileceğini tespit etmiş, Genel Mahkeme de Temyiz Kurulu’nun bu değerlendirmesini doğru bularak halkın, ticari işaretleri bir ifadeyle, o ifadenin baş harflerinin kısaltmasını birleştirerek algılamaya ve yorumlamaya alışık olduğundan bahsetmiştir. Kurul’un bu karara varmasında, EUIPO vekilinin duruşmada yer verdiği tanınmış ve kısaltılmış markaların da sebep olduğu değerlendirilebilir, zira EUIPO vekilinin özellikle otomobil sektörü bazında örnek olarak verdiği BMW (Bayerische Motoren Werke), VW (Volkswagen) ve GMC (General Motors Company) tanınmış markaları, ilgili tüketicinin “GC” ibaresini “GOOGLE CAR” olarak algılayabilme iddiasını güçlendirmiştir.
İtiraza konu marka başvurusunda yer alan “CAR” ibaresinin tescil edilmek istenen mal sınıfı için tanımlayıcı olduğu ele alınmışsa da Genel Mahkeme, markada yer alan biri tanımlayıcı olmak üzere iki kelimenin birleşiminden doğan kısaltmada, bu tanımlayıcı unsurun eklenmesinin, tanınmışlığı ve itibarı nedeniyle bağımsız olan diğer ibarenin marka üzerindeki etkisini zayıflatmayacağına karar vermiştir. Kısacası, “GC” ibaresinde yer alan “CAR” ibaresinin kısaltımı olan “C” ibaresinin varlığı, tüketiciler nezdinde “GOOGLE” ibaresini göz ardı edebilecek bir unsur olmayacaktır. Aksine, markanın diğer unsurlarının baş harflerini temsil eden bir kısaltmanın varlığı, tüketiciler nezdinde markanın hatırlanmasını kolaylaştırarak ilgili tüketicinin kelimelere olan algısını destekleyecektir. Bu doğrultuda Genel Mahkeme de, “GC” ibaresinin, tanınmış ve önceki tarihli “GOOGLE” markasına yapılan atıfları vurguladığı kanaatine ulaşmıştır.
Diğer yandan, Temyiz Kurulu tarafından “GOOGLE” ibaresinin bir anlamı olmadığına ilişkin verilen karar Genel Mahkeme tarafından uygun görülmemiş ve “GOOGLE” ibaresinin İngilizce sözlüklere girmiş olan bir kelime olduğu vurgulanmış, bu durum da Genel Mahkeme tarafından taraf markaları arasındaki kavramsal benzerliği destekleyici bir unsur olarak değerlendirilmiştir.
Markalar Arasında Bağlantı Kurulabilmesi Bakımından
Başvuru sahibi, “GOOGLE” markalarının arama motoru hizmetlerinde tanınmış olduğunu, tarafların faaliyet gösterdiği sektörler nazara alındığında bağlantı kurulma ihtimalinin olmadığını ileri sürmüştür. Genel Mahkeme bu hususu değerlendirirken çarpıcı değerlendirmelerde bulunmuş ve 06.07.2012 tarih ve T-60/10 sayılı Jackson International v. OHIM-Royal Shakespeare kararına atıfta bulunarak, markalar arasındaki bağlantının varlığının uyuşmazlığın tüm faktörlerinin dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, bu faktörleri aşağıdaki şekilde sıralamıştır:
Markalar arasındaki benzerlik derecesi,
İlgili tüketici çevresi,
Markaların kapsamındaki mal ve hizmetler,
Önceki markanın tanınmışlık gücü,
Önceki markanın ayırt ediciliği,
Karıştırılma ihtimalinin varlığı.
Anlaşılır bir şekilde, başvuru sahibi, “GOOGLE” markalarının tanınmışlığını sorgulamamıştır ve mallar arasındaki farklılığa vurgu yapmakla yetinmiştir. Bu noktada Genel Mahkeme, taraf markalarının kapsamındaki malların farklı olduğunu kabul etmekle birlikte “GOOGLE” markasının yüksek tanınmışlığına koruma sağlayarak ilgili tüketicinin “GOOGLE” markasını göz ardı edemeyeceğini ve başvuruya konu markayı yazılımı internete bağlı olan Google LLC.’ye ait bir araba ile ilişkilendirebileceğini veya Google LLC. ile işbirliği halinde Google sistemi teknolojilerine sahip bir araç olarak değerlendirebileceğini belirtmiştir.
Ek olarak başvuru sahibi, itiraz sahibine ait 12. sınıf arabalar emtiasında tescilli “WAYMO” markası bulunduğunu, bu nedenle tüketicilerin taraf markaları arasında bağlantı kurma ihtimalinin olmadığını da belirtmiştir. Bu noktada Genel Mahkeme, itiraz sahibinin otomotiv sektöründe kendi projesi için farklı bir isim (WAYMO) kullanmış olmasını ilgili tüketiciler nezdinde bağ kurup kurmama konusunda hiçbir etkisinin olmayacağını belirtmiştir. Google LLC. tarafından sunulan delillerde de söz konusu projenin basında genellikle “Google’ın arabası”, “Google’ın WAYMO’su” veya “Google’ın sürücüsüz arabası” olarak anılması da Genel Mahkeme’nin bu kararını desteklemiştir. Sonuç olarak, Genel Mahkeme, tüketicilerin taraf markaları arasında bağlantı kurabileceği ihtimalinin var olduğuna hükmetmiştir.
Haksız Yararlanma İhtimali Bakımından
Temyiz Kurulu, itiraza konu marka başvurusunda güçlü bir itibara ve ayırt ediciliğe sahip bir markaya yapılan referansın haksız yararlanma teşkil edeceğini belirtmiştir[2]. Genel Mahkeme de somut olayda, önceki tarihli yüksek tanınmışlığa sahip bir markanın kullanılmış olmasından ötürü haksız yararlanma riskinin aşikâr olduğunu belirtmiştir. Ek olarak, itiraz sahibine ait otomotiv sektöründe kullanılmak üzere tescil edilmiş “WAYMO” markasının varlığını da haksız yararlanma riskini engelleyici bir unsur olarak da görmemiştir.
Değerlendirme ve Sonuç
İşbu karar, tanınmış markalara atfedilen yüksek korumanın bir göstergesidir. Tanınmış markaların tüketicilerin zihnindeki baskın varlığı ve markalar arasındaki bağlantı kurma ihtimalinin, ticari hayatın dinamiklerine yansıdığı da bu karardan açıkça anlaşılmaktadır. Zira Google LLC. otomotiv sektöründe “GOOGLE” markası ile ticari faaliyette bulunmamaktadır ve hatta itiraz konusu markada dahi “GOOGLE” ibaresi baskın unsur olarak değerlendirilmemiştir. Bunlara rağmen tüketiciler, otomotiv sektöründe “GOOGLE” ibaresini gördüğü takdirde markanın tanınmışlığı ve yüksek ayırt ediciliği nedeni ile şüphesiz “GOOGLE” markasını akıllarına getirecektir. Bu durum da tanınmış markaların gücünü faaliyet alanından öteye taşıyabileceğini, bu nedenle de tanınmış markalara tanınan koruma seviyesinin daha yüksek olması gerektiğini göstermektedir. Bir markanın tanınmışlığı ne kadar artarsa, farklı mal ve hizmetlerde tüketicilerin zihninde tanınmış marka ile bağlantı kurma ihtimali artacaktır. Tanınmış bir marka ile bağlantı kurma ihtimali artan bir markanın da tanınmış markanın itibarından ve ayırt ediciliğinden yararlanma ihtimali de o derecede de yüksek olacaktır.
[2]The more immediately and strongly the earlier mark is brought to mind by the later mark, the greater the likelihood that the current or future use of the later mark is taking unfair advantage of, or is detrimental to, the distinctive character or the repute of the earlier mark”, prg. 60; 07.12.2010 tarih ve T-59/08 sayılı Nute Partecipazioni and La Perla v OHIM – Worldgem Brands (NIMEI LA PERLA MODERN CLASSIC) kararı (parag. 53).
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin 5-14 fıkralarında düzenlenen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (“HAGB”) kurumu Anayasa Mahkemesi’nin (“AYM”) 1 Haziran 2023 tarih, 2022/120 E. 2023/107 K. Sayılı iptal kararı ile (“AYM Kararı”) ile yürürlükten kaldırılmıştır. AYM Kararı, 1 Ağustos 2023 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmış olup, yürürlük tarihi 1 Haziran 2024 olacaktır.
AYM Kararının özellikle fikri mülkiyet haklarına (“FMH”) karşı işlenen suçlara ilişkin yargılamaları nasıl etkileyeceği şu an için belirsizliğini korumakla birlikte, TBMM’nin bu konuda yeni bir yasal düzenleme yapmaması halinde FMH suçlarına ilişkin yargılamaların bu karardan olumsuz etkilenmesi ihtimali düşüktür.
HAGB Düzenlemesi ve Hukukumuzdaki Uygulaması
HAGB kurumu, Türk hukuk sistemine ilk defa 2005 yılında 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile girmiştir. 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun’un 23. maddesiyle ise 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (“CMK”) m. 231’e eklenen 5 ila 14. fıkralar ile çocuk olmayanlar yani yetişkinler hakkında da kabul edilmiştir.
CMK 231 m. 5-14 hükümleri ışığında bir sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
(1) Hükmolunan cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması,
(2) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
(3) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
(4) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesinin ilgili hükümleri iptal etmesi ile HAGB kurumu, yetişkinler yönünden uygulamadan kaldırılmıştır.
HAGB Hükümlerinin İptaline İlişkin Anayasa Mahkemesi Kararı
AYM Kararı ile CMK’nın HAGB kurumunu düzenleyen 231. maddesinin 5-14 numaralı fıkralarının iptaline karar verilmiş ve bu kararın 1 Haziran 2024 tarihi itibariyle yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.
AYM kararı detaylı olarak incelendiğinde iptal gerekçeleri aşağıdaki şeklide özetlenebilir:
Sanığın HAGB uygulamasından yararlanabilmesi için İstinaf hakkından feragat etmesi, bu durumun hükmün denetlenmesini talep etme ve mahkemeye ulaşma hakkını sınırlandırması,
Sanığa HAGB uygulanıp uygulanmamasının ne zaman sorulacağının kanunen düzenlenmemesi ve bu sebepten dolayı ölçülülük ilkesinin sağlanamaması,
HAGB ile birlikte verilecek müsadere kararının infaz zamanının belirtilmemesi, bu nedenle mülkiyet hakkına yapılacak sınırlamanın ölçüsüz olması,
HAGB kararının ceza değil, ceza tehdidi olması sebebiyle caydırıcılık unsuru içermemesi, öte yandan mağdurun zararının giderilmesi konusunda yetersiz kalması,
İşkence ve eziyet suçlarında HAGB uygulanamayacağına dair bir kanuni düzenleme yapılmamış olması.
Anayasa Mahkemesi sayılan gerekçeler doğrultusunda HAGB kurumunu düzenleyen CMK’nın 5 ila 14. maddelerini iptal etmiş ve yasa maddesini HAGB uygulaması öncesindeki haline döndürmüştür.
Uygulamada Marka Hakkına Tecavüz ve Eserden Doğan Haklara Tecavüz olarak vücut bulan FMH Suçlarına ilişkin yapılan ceza yargılamaları bu iptal kararından nasıl etkilenecektir?
Suçların kanuni tanımlarında Marka Hakkına Tecavüz suçunun 1-3 yıl, Eser Sahibinin Mali ve Manevi Haklarına Tecavüz Suçunun ise 1-5 yıl aralığında hapis cezası öngörmesine rağmen, uygulamada Mahkemelerce genellikle 2 yıldan daha az bir hapis cezasına hükmedildiği, hükmedilen bu ceza ile ilgili de HAGB kurumunun uygulandığı görülmektedir.
Hakkında HAGB uygulanmasını kabul eden sanık, karara karşı istinaf hakkından feragat ettiği için, HAGB kararına karşı ancak Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itirazda bulunabilir. Bu itiraz da esasa girilmeksizin, yalnızca HAGB kurallarının hukuka uygun bir şekilde tatbik edilip edilmediğinin denetlenmesine dair olduğu için, itirazlar yaklaşık bir ay içerisinde karara bağlanarak hüküm gecikmeye yer verilmeksizin kesinleşmektedir.
Ceza Mahkemesi kararının süratle kesinleşmesinin hak sahibine sağladığı en büyük avantaj ise, “eşya müsaderesi” gibi tali hükümlerin de bu kararla birlikte kesinleşmesidir. Ceza Mahkemesinde müsadere konusu edilen eşyaların hemen hemen tamamına yakını, tecavüz mahsulü (mütecaviz) olarak tanımlanan taklit ve korsan ürünlerdir. Hukuken, el konulan eşyanın bulunduğu yerin mali teşkilatına teslim edilmesi gereken taklit ve korsan ürünler, yer sıkıntısı ve bölgelere göre değişen uygulamalar nedeniyle özel yedieminlerde de muhafaza edilmekte, bu süreçte tahakkuk eden depo ücretleri de hak sahipleri tarafından karşılanmaktadır.
Eşya Müsaderesini düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 54/4 maddesi “Üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması, alım ve satımı suç oluşturan eşya, müsadere edilir” hükmünü amir olduğundan, tescilli bir markaya veya eser sahibinin mali ve manevi haklarına tecavüz yaratarak üretilmiş her türlü ürün bu hüküm doğrultusunda müsadere edilmektedir.
Nihai kararın süratle kesinleştiği HAGB uygulamasında, mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmesi ile birlikte “müsadere” kararı da kesinleşir ve mütecaviz eşyanın mülkiyeti devlete geçerek ürünlerin tasfiyesi süreci başlatılır. Fikri ve Sınai Haklara tecavüz edilerek imal edilen bu eşyanın imha süreci de, kararın kesinleşmesi ile daha hızlı bir şekilde başlamaktadır.
Neyse ki, mütecaviz eşyanın imha edilebilmesi sadece “müsadere” kararı verilmesine bağlı değildir. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 163/2 maddesinin “suça konu eşyanın, … muhafazasının ciddi külfet oluşturması hâlinde bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının talebi üzerine hâkim, kovuşturma aşamasında hükümden önce mahkeme tarafından imhasına karar verilir. ….” hükmü doğrultusunda mütecaviz ürünlerin nihai karar öncesi verilecek bir ara karar ile imhası da mümkün kılınmıştır.
Günümüzde “hızlı imha prosedürünün” mahkemeler nezdinde bir uygulama birliği henüz oluşmamış ise de, AYM Kararı doğrultusunda müsadere kararlarının kesinleşme sürelerinin uzayacağı beklendiğinden; bu prosedürün uygulamasının yaygınlaştırılması ile taklit ve korsan ürünlerin yargılama boyunca tutulması nedeniyle hem devlet hem de hak sahibi için oluşan külfetli durumun ortadan kaldırılabileceği değerlendirilmektedir.
HAGB kurumunun sanıklar yönünden sağladığı en büyük avantaj ise, mahkûm olunan hükmün açıklanmasının ertelenmesi ile sanığın hükümlü statüsüne girmemesidir. Hakkında HAGB uygulanmış bir sanığın, yargılandığı ve aslında mahkûm olduğu dava adli sicil kayıtlarında görülmez. Dahası, mahkemece tayin edilen denetim süresince herhangi bir kasıtlı suç işlememiş olan sanık hakkında verilen Mahkûmiyet hükmünün denetim süresi bitiminde düşmesine karar verilir.
Sanık hakkında HAGB uygulanmadan önce kanuni şartlardan biri olan mağdurun zararının karşılanması gerekmekte ise de, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, HAGB için maddi zararın “…Kanaat verici basit bir araştırma ile belirlenecek maddi zarar olması gerekir…” şeklindeki içtihadı doğrultusunda Ceza Mahkemeleri uygulamada zarar için detaylı bir inceleme yapmamakta ve mağdurun da rızası ile (ki bazı mahkemelerce mağdur tarafın rızasının alınmadığı da gözlemlenmektedir) sanık hakkında HAGB kurumunu uygulamaktadırlar.
Hal böyle olunca, fikri ve sınai hakkı ihlal edilen mağdurun zararı tam olarak giderilmeksizin sanık hakkında HAGB uygulanması, sanığın cezasız kalması eleştirilerini getirmekle birlikte Anayasa Mahkemesi tarafından iptal gerekçesi olarak belirtilen sebeplerden biri olarak sayılmıştır.
Bu aşamada TBMM tarafından AYM Kararı gözetilerek yeni bir düzenleme yapılmadığı takdirde, 1 Haziran 2024 tarihi itibariyle “Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması” kurumu CMK’dan ve FMH Suçlarına ilişkin yargılama usulünden tamamen çıkarılmış olacaktır.
Değerlendirme ve Sonuç
Nihayetinde böyle bir durumda, FMH sahipleri açısından müsadere hükümlerinin daha geç tatbik edilmesi gibi bir sonuç ortaya çıkmaktadır ki, yukarıda ifade ettiğimiz gibi, hızlı imha prosedürünün uygulanması ile bu süreç eskisinden de daha kısa hale getirilebilir ve FMH sahibi açısından olumsuz bir durum söz konusu olmayabilir.
Diğer yandan, sanıklar hakkında hükmedilen hapis ve adli para cezalarının infaz edilmesi ve mahkûmiyet hükümlerinin sanıkların adli sicil kayıtlarında görülmesi gibi hukuki sonuçların FMH suçlarında caydırıcılığı arttıracağı ve hukuki korumanın daha etkin bir şekilde uygulanmasını sağlayacağı kanaatindeyiz.
A. Raporun Kapsamı ve Avrupa Komisyonu’nun Önemli Tespitleri
Avrupa Komisyonu, 17 Mayıs 2023 tarihinde “Üçüncü Ülkelerde Fikri Mülkiyet Haklarının Korunması ve İcrası” başlıklı raporunu (“Rapor“) yayımlanmıştır[1]. İlki 2006 yılında yayımlanan ve Avrupa Komisyonu’nun Avrupa Birliği (“AB“) üyesi olmayan ülkelerde fikri mülkiyet haklarının korunması ve icrasını güçlendirme çalışmalarının bir parçası olan rapor iki yılda bir yayımlanmaktadır.
Raporun temel amacı, hem çevrimiçi, hem de fiziki ortamda fikri mülkiyet haklarının korunmasına ve icrasına ilişkin eksikliklerin AB’ye ekonomik anlamda negatif etki ettiği değerlendirilen üçüncü ülkelerin öncelikli bir listesini oluşturarak Avrupa Komisyonu’nun bu eksikliklerin giderilmesine yönelik çaba ve kaynaklarının odak noktalarını belirlemektir. Rapor ayrıca, hem üçüncü ülkelerdeki paydaşları, hem de hak sahiplerini, özellikle de bu ülkelerde ticari faaliyet yürüten küçük ve orta ölçekli işletmeleri fikri mülkiyet haklarına ilişkin potansiyel riskler hakkında bilgilendirmek ve yeterli koruma elde edebilmeleri için stratejiler geliştirmelerine olanak sağlamayı amaçlamaktadır.
Fikri mülkiyet haklarının etkin bir şekilde korunması, ekonomik büyüme ve rekabetçilik için kritik bir öneme sahiptir. Nitekim Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (“EUIPO“) ve Avrupa Patent Ofisi (“EPO“) tarafından Ekim 2022’de yayımlanan rapora göre imalat, teknoloji ve ticari hizmetler gibi fikri hak yoğun endüstriler[2], AB’de 6.4 Trilyon Euro değerindeki gayrisafi yurtiçi hasılanın (“GDP“) %47’sini ve tüm işlerin %39.4’ünü (toplam 81 milyon) yaratmaktadır. Benzer şekilde, 2019 yılında AB ithalatının %80.5’i ve AB ihracatının %80.1’i fikri hak yoğun endüstriler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Raporda, zorunlu teknoloji transferi, usul eksiklikleri, etkili icra politikalarının yoksunluğu, sicil kayıtlarındaki gecikmeler, belirli hakların tescil edilemiyor oluşu, mevcut yaptırımların caydırıcılıktan uzak olması, uzmanlık eksikliği, yolsuzluk, farkındalık ve şeffaflık eksiklikleri gibi hususların AB şirketleri için üçüncü ülkelerde fikri mülkiyet haklarının korunması ve icrasında karşılaşılan en büyük sorunlar olduğu belirtilmiştir.
Raporda dikkat çekilen en önemli konulardan birisi taklit ve korsan ürün ticaretidir. Fikri mülkiyet haklarını ihlal eden taklit ve korsan ürünler, 2019 yılında dünya ticaretinin %2.5’ini ve yaklaşık 19 milyar Euro ile AB ihracatının %5.8’ini oluşturmuştur. Organize suç örgütlerinin de ilgili alanına giren taklit ve korsan ürün ticareti, son yıllarda özellikle çevrimiçi ortama kaymıştır. Taklit ve korsan özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeleri ciro kaybı, itibar zedelenmesi, rekabet gücünün kaybı ve hatta iflasa neden olacak kadar ciddi şekilde etkilemektedir. Bu işletmelerin %40’ı ürünlerinin taklitlerine yönelik piyasa izlemesi de yapmamakta veya yapamamaktadır.
B. Raporun Türkiye’ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeleri
Raporda ülkeler önceliklerine göre üçe ayrılmıştır. Çin, birinci öncelikli ülkeyken, Türkiye ve Hindistan ikinci öncelikli ülkelerdir. Arjantin, Brezilya, Ekvator, Endonezya, Malezya, Nijerya, Suudi Arabistan ve Tayland üçüncü öncelikli ülkeleri oluşturmaktadır. Avrupa Komisyonu tarafından, Türkiye ve Hindistan’da fikri mülkiyet haklarının korunması ve icrasına ilişkin AB menşeli hak sahiplerine ciddi zarar veren sistematik sorunlar bulunduğu ve fakat 2021 tarihli bir önceki rapora kıyasla bu sorunların aşılmasına yönelik sınırlı bir ilerleme kaydedildiği ifade edilmektedir.
Türkiye’ye ilişkin 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK“) tanınmış markaların korunması ve kötü niyetli tescillerin hükümsüz kılınması gibi konularda olumlu yenilikler getirdiği, ayrıca coğrafi işaretlerin korunma kapsamının genişletildiği ifade edilmiş; hak sahiplerinin özellikle tanınmış markalarının korunmasının daha hızlı ve etkili hale geldiğini ifade ettikleri belirtilmiştir. Türk Patent ve Marka Kurumu’nun (“TÜRKPATENT“) çağrı merkezi de dahil çevrimiçi başvuru ve işlem servisini geliştirdiği, bununla birlikte fikri mülkiyet haklarının iyileştirilmesi yönünde Türkiye’nin geçmişte etkili adımlar atmasına karşın raporlama döneminde[3] önemli bir ilerleme kaydedilmediği not edilmiştir.
Raporlama döneminde hem gümrük idarelerine hak sahipleri tarafından iletilen başvuru sayısında, hem de gümrük idarelerinin el koyma sayılarında artış görülmüş, ayrıca bu dönemde gerek gümrük memurlarına, gerekse fikri ve sınai haklar hukuk ve ceza mahkemeleri hakimlerine (taklit ve korsan ürünlerin) yakalanma sayılarının arttırılmasına yönelik eğitimler verilmiştir. Bununla birlikte – mevzuatta ciddi yaptırımların varlığına karşın – fikri ve sınai haklar ceza mahkemelerince caydırıcı düzeyde para cezalarına nadiren hükmedilmektedir.
Telif hukuku alanında 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (“FSEK“) meslek birlikleri ve bandrole ilişkin hükümlerde değişiklikler yapıldığı, bu değişikliklerin meslek birliklerinin kuruluş, üyelik ve çalışma esaslarına ilişkin yenilikler getirdiği belirtilmiştir.
Raporda, Türkiye’de fikri mülkiyet haklarının korunması ve icrasına ilişkin olarak;
SMK ile belirlenen uluslararası tükenme rejiminin, Türkiye’nin AB ile gümrük birliği içinde olması nedeniyle, AB’den farklı bir tükenme rejimine sahip olmasının, hak sahiplerinin piyasaya sürülen malların kullanımını kontrol etmesini zorlaştırdığı,
Hak sahiplerinin marka tescil süreçlerinin öngörülemez ve belirsiz olduğu, ayrıca markalara ilişkin itiraz, iptal ve hükümsüzlük süreçlerinin orantısız bir şekilde pahalı ve uzun olduğunu bildirdikleri,
Kötü niyetli başvurulara ilişkin kesin bir tanım olmamasının, bu başvuruların itiraz ve hükümsüzlüğüne yönelik alınan aksiyonları etkisiz kıldığı,
Telif hakları ile bağlantılı haklara ilişkin olarak, Türkiye’nin WIPO Telif Hakkı Anlaşması ve WIPO İcralar ve Fonogram Sözleşmesi’nin gerektirdiği şekilde, hem eser sahipleri, icracı sanatçılar ve fonogram yapımcıları için teknik koruma önlemlerinin etrafından dolaşılmasına karşı, hem de hak yönetimi için yeterli koruma sağlamadığı,
Telif haklarına ilişkin uluslararası anlaşmaların uygulanabilmesi için gereken reform ve modernizasyonların on yılı aşkın süredir beklediği,
Eser sahiplerinin, dağıtım hakkına ilişkin hükümde yapılacak olası bir değişikliğin, edebi eserlerin nüshalarının eser sahibinin izni gerekmeksizin ithal edilebilmesiyle sonuçlanmasından ciddi bir endişe duydukları,
Beşeri tıbbi ürünler ile zirai kimyasal ürünler için ruhsat almak üzere yaratılan açıklanmamış testler ve diğer verilere ilişkin etkili bir koruma sisteminin olmadığı, mevcut veri koruma rejiminin kapsamının sınırlı olduğu,
Türk hukukunda veri koruma süresinin patent koruma süresi ile ilişkilendirildiği, bu nedenle bir ürünün patent hakkı kapsamı dışında değerlendirilmesi durumunda otomatik olarak veri korunmasının da kaybedildiği,
Korsan yayıncılığın yerli ve yabancı hak sahiplerini etkileyen önemli bir sorun olmaya devam ettiği, çevrimiçi telif hakkı ihlallerine karşı yaptırımların etkisiz olduğu, ayrıca İngilizce kitapların korsan tercümeleri gibi fiziksel kitap korsanlığının da ciddi bir ekonomik kayba neden olduğu,
Türkiye’nin, Çin’den AB’ye taklit/sahte ürünlerin geçişi için bir aktarma merkezi olarak kullanıldığı, özellikle pandemi döneminde hem iç hem de ihracat pazarları için taklit/sahte ürünlerin üretim ve satışında büyüme yaşandığı, İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (“OECD“) ve EUIPO tarafından Haziran 2021 tarihinde yayımlanan Küresel Taklit Ticaret Raporuna göre Türkiye’nin 2017 ila 2019 yılları arasında taklit, sahte ve korsan ürünlerin gümrüklerde ele geçirilmesi sayısına göre üçüncü sırada yer aldığı, benzer şekilde OECD ve EUIPO tarafından Mart 2022’de yayımlanan Tehlikeli Taklit Ürünler Raporunda Türkiye’nin tehlikeli taklit/sahte ürünlerin ana kaynak ekonomilerinden birisi olarak tespit edildiği,
Türkiye’nin etiket ve ambalaj malzemeleri için de önemli bir aktarma merkezi olduğu, ürünlerden ayrı olarak AB’ye ihraç edilen bu etiket ve ambalaj malzemelerinin AB içindeki fikri mülkiyet hak ihlallerinin tamamlanması amacıyla kullanıldığı, SMK’nın 30. maddesinde[4] ithalat ve ihracata atıfta bulunulmakla birlikte gümrük idarelerinin transit geçiş yapan ürünlere el koyma yetkisinin açıkça düzenlenmemesinin hak sahipleri yönünden belirsizliğe yol açtığı, Yargıtay Ceza Kurulu’nun taklit ürünlerin transit ticaretinin suç teşkil ettiğine ilişkin kararının[5] olumlu bir gelişme olduğu,
Türkiye’nin AB’ye yönelik taklit giyim, parfüm, kozmetik ürünleri, gıda maddeleri ve diğer içecek ürünlerine ilişkin ana kaynak ülkesi olduğu, Türk makamlarının halk sağlığı ve tüketici güvenliği kapsamında ve organize suçla mücadele çerçevesinde belirli durumlarda taklit ve korsan ürünlere re’sen el koyma yetkisine sahip olduğu, bununla birlikte bu yetkinin nadiren re’sen kullanıldığı,
Hak sahiplerinin iddialarını destekleyecek makul düzeyde kanıt sunsalar dahi savcılık makamları ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemeleri tarafından nadiren arama ve el koyma kararları verildiği, bazı durumlarda hak sahiplerinden makul olmayan ek kanıtlar talep edildiği,
İhtiyati tedbir kararı almanın güç olduğu ve adli makamlarca uygulanan yaptırımların caydırıcılık seviyelerinin düşük olduğu,
Gümrük makamlarınca, marka sahiplerine alıkonulan ürünlerin sahte olduğunu ispatlamaları için üç günlük bir süre tanındığı, AB hukuku kapsamında bu sürenin on gün olduğu,
Yeni bitki çeşitlerinin ihlallerine yönelik – artan çabalara rağmen – etkin önlem alınması noktasında gümrük makamlarının yeterli kaynak ve eğitime sahip olmadığı,
Polis güçlerinin ve adli makamların fikri mülkiyet haklarının ihlaline yönelik etkin önlem almak için yeterli kaynağa sahip olmadığı, özelleşmiş fikri ve sınai haklar hukuk ve ceza mahkemelerinin sayısının azalmasının mahkeme kararlarının kalitesi ve tutarlılığı üzerinde olumsuz bir etki yarattığı,
tespit edilmiş ve bu hususların öncelikli iyileştirilmesi gereken alanlar olduğu vurgulanmıştır.
Tespitlere yönelik iyileştirme çalışmaları kapsamında AB ve Türkiye arasında yıllık fikri mülkiyet hakları çalışma grubu toplantıları düzenlenmekte, fikri mülkiyet mevzuatı ve uygulanması hakkında fikir alışverişinde bulunularak öneriler belirlenmekte, fikri mülkiyet hakları ayrıca AB nezdinde Gümrük Birliği Ortak Komitesi’nde ve İç Pazar Alt Komitesi’nde de ele alınmaktadır.
C. Sonuç ve Değerlendirmeler
Raporda yer alan tespitlerin taklit ve korsanla mücadeleye yönelik uygulamadaki eksikler ile gümrüklerde fikri mülkiyet haklarının korunmasına yoğunlaştığı görülmektedir. Bu durumun Türkiye’nin taklit ve korsan ürünlere ilişkin hem bir üretim, hem de aktarma merkezi olmasından kaynaklandığı ve özellikle AB ekonomisine zarar verdiği tespit ve kanaatinden kaynaklandığı değerlendirilebilir. Raporda etiket ve ambalaj malzemelerine ayrıca dikkat çekilmiş, bunların AB içerisinde fikri mülkiyet hak ihlallerinin tamamlanması amacıyla kullanıldığı ifade edilmiştir.
SMK’nın yürürlüğe girmesiyle marka, tasarım ve patent haklarına ilişkin kanun hükmünde kararnameler yürürlükten kaldırılmış, ulusal mevzuatın AB mevzuatıyla uyumu noktasında önemli bir adım atılmıştır. Bununla birlikte uygulamada uzun yargılama süreçleri bir sorun olarak karşımıza çıkmaya devam etmektedir. İhtiyati tedbir kararları ile ceza yargılamalarında ve arama ve el koyma kararlarının alınmasında hak sahiplerinin karşılaştıkları zorluklar da iyileştirilmesi gereken önemli alanlar olarak görünmektedir.
Raporda büyük bir yer ayrılan bir diğer husus telif hukukuna ilişkindir. Hem FSEK’in ilgili uluslararası anlaşmalar ve AB mevzuatı ile uyumlaştırılması için gereken modernizasyon çalışmalarının henüz tamamlanmamış olması, hem de uygulamada çevrimiçi ve fiziki ortamda korsanla mücadelede karşılaşılan güçlükler Türkiye’nin üzerinde eğilmesi gereken öncelikli konulardan birisidir.
Fikri hak yoğun endüstrilerin yarattığı GDP ve iş gücü, fikri mülkiyet haklarının korunması ve icrasının ekonomik ilerleme için önemini göstermektedir. Fikri mülkiyet haklarının korunması ve etkin icrası yalnızca AB menşeli şirketler için değil, Türk şirketleri için de kritik öneme sahiptir. İlerleyen dönemde gerek telif hukuku alanında, gerekse de diğer fikri mülkiyet haklarına ilişkin mevzuat ve uygulamadaki eksikliklerin giderileceği çalışmaların yoğunlaşacağı ve Türkiye’de fikri mülkiyet haklarının korunmasını ve icrasında AB standardına ulaşılacağı değerlendirilmektedir.
[2] Fikri hak yoğun endüstriler, diğer endüstriler ile karşılaştırıldığında, çalışan başına ortalamanın üzerinde fikri mülkiyet hakkı kullanılan endüstriler olarak tanımlanmaktadır.
[4] SMK m. 30/1: Başkasına ait marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek mal üreten veya hizmet sunan, satışa arz eden veya satan, ithal ya da ihraç eden, ticari amaçla satın alan, bulunduran, nakleden veya depolayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
[5] 2017/67 E., 2020/253 K., 2 Haziran 2020 tarih.
IPR Gezgini Ankara Buluşmaları artık gelenekselleşti ve Fikri Haklar camiamızca beklenen bir etkinlik haline geldi diyebilir miyiz?
Yanıt bizce kesinlikle evet ve IPR Gezgini ekibi için de buluşma günü yılın en keyifli günlerinden birisi!
Beklenen gün gelmek üzere, programı uygun olan herkesi 5 Mayıs Cuma akşamı Ankara’da bizlerle birlikte olmaya davet ediyoruz.
Detaylar aşağıda!
Fikri Haklar camiamız 5 Mayıs Cuma akşamı Ankara’da yapılacak IPR Gezgini buluşmasında yeniden bir araya geliyor!
Daha önceki buluşmalarımızda birbirlerini özleyen IP severlerin yeniden görüşmelerine, birçok yeni tanışmaya ve uzun sohbetlere vesile olmuştuk. Bu kez buluşmaya daha çok ihtiyacımız var; çünkü Türkiye’nin geleceğini belirleyeceğinden şüphe duymadığımız seçim yaklaşıyor, çoğumuz gerginiz, ülkemiz gereğinden fazla stresli, dolayısıyla birbirimizi görmek hepimize iyi gelecek ve birkaç saatliğine de olsa kendi küçük IP dünyamıza ve arkadaşlarımıza konsantre olabileceğiz.
Son IPR Gezgini buluşmasını Mayıs 2022’de Ankara’da yapmıştık. Oldukça kalabalık, aynı zamanda çok neşeli bir geceydi ve iyi zaman geçirmiştik.
Havanın ısınmaya başladığı bugünlerde kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz. 2023 yılının ilk IPR Gezgini buluşmasını Ankara’da 5 Mayıs Cuma akşamı saat 19.00’da başlayacak şekilde yapacağız.
Buluşma mekanı son buluşmamızı yaptığımız Passkal olacak (https://www.instagram.com/passkalpub/ — Tunalı Hilmi Cad, Park İçi No:114/J D:1 – En basit tarif: Tunalı’nın sonunda Kuğulu Park’a gelmeden sağa dönüyorsunuz, Kıtır’ın yanındaki merdivenlerden inerek Passkal’a ulaşıyorsunuz). Geçen buluşmada olduğu gibi işletme bize kendimize ait bir alan tahsis edecek (Bize tahsis edilecek alanın tavanı açılıp kapanabiliyor ve tavan açık olduğu (yağmur yağmadığı) sürece oldukça havadar bir mekanda olacağız).
Katılım taleplerini 3 Mayıs Çarşamba günü bitene dek almaya devam edeceğiz. Taleplerde kişi sayısını ve katılımcıların adlarını bildirmeyi unutmayın lütfen. Katılımcı sayısını biraz kestirebilmek adına bize ne kadar erken haber verirseniz o denli mutlu oluruz.
Katılım talebinizi iprgezgini@gmail.comadresine e-postayla veya sosyal medya hesaplarımıza mesaj göndererek bildirebilirsiniz. Talebi almamızın ardından sizi katılımcı listesine ekleyeceğiz.
Önemli Not: Katılacağını söyleyip, ismini bildirip sonradan da hiç bilgi vermeden gelmeyenlere bozuluyoruz, onu da belirtelim.
Konsept: Bolca IP sohbeti, yeniden kavuşanlar, ilk kez tanışanlar, IPR Gezgini hakkında her şey, sitenin yazarları ve okurları, beklentiler, Türk IP camiası gelişmeleri, IP dedikoduları… Gece sonunda herkes kendi yediğini – içtiğini öder.
IPR Gezgini Ankara Buluşmaları artık gelenekselleşti ve Fikri Haklar camiamızca beklenen bir etkinlik haline geldi diyebilir miyiz?
Yanıt bizce kesinlikle evet ve IPR Gezgini ekibi için de buluşma günü yılın en keyifli günlerinden birisi!
Beklenen gün gelmek üzere, programı uygun olan herkesi 5 Mayıs Cuma akşamı Ankara’da bizlerle birlikte olmaya davet ediyoruz.
Detaylar aşağıda!
Fikri Haklar camiamız 5 Mayıs Cuma akşamı Ankara’da yapılacak IPR Gezgini buluşmasında yeniden bir araya geliyor!
Daha önceki buluşmalarımızda birbirlerini özleyen IP severlerin yeniden görüşmelerine, birçok yeni tanışmaya ve uzun sohbetlere vesile olmuştuk. Bu kez buluşmaya daha çok ihtiyacımız var; çünkü Türkiye’nin geleceğini belirleyeceğinden şüphe duymadığımız seçim yaklaşıyor, çoğumuz gerginiz, ülkemiz gereğinden fazla stresli, dolayısıyla birbirimizi görmek hepimize iyi gelecek ve birkaç saatliğine de olsa kendi küçük IP dünyamıza ve arkadaşlarımıza konsantre olabileceğiz.
Son IPR Gezgini buluşmasını Mayıs 2022’de Ankara’da yapmıştık. Oldukça kalabalık, aynı zamanda çok neşeli bir geceydi ve iyi zaman geçirmiştik.
Havanın ısınmaya başladığı bugünlerde kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz. 2023 yılının ilk IPR Gezgini buluşmasını Ankara’da 5 Mayıs Cuma akşamı saat 19.00’da başlayacak şekilde yapacağız.
Buluşma mekanı son buluşmamızı yaptığımız Passkal olacak (https://www.instagram.com/passkalpub/ — Tunalı Hilmi Cad, Park İçi No:114/J D:1 – En basit tarif: Tunalı’nın sonunda Kuğulu Park’a gelmeden sağa dönüyorsunuz, Kıtır’ın yanındaki merdivenlerden inerek Passkal’a ulaşıyorsunuz). Geçen buluşmada olduğu gibi işletme bize kendimize ait bir alan tahsis edecek (Bize tahsis edilecek alanın tavanı açılıp kapanabiliyor ve tavan açık olduğu (yağmur yağmadığı) sürece oldukça havadar bir mekanda olacağız).
Katılım taleplerini 3 Mayıs Çarşamba gününe dek almaya devam edeceğiz. Taleplerde kişi sayısını ve katılımcıların adlarını bildirmeyi unutmayın lütfen. Katılımcı sayısını biraz kestirebilmek adına bize ne kadar erken haber verirseniz o denli mutlu oluruz.
Katılım talebinizi iprgezgini@gmail.comadresine e-postayla veya sosyal medya hesaplarımıza mesaj göndererek bildirebilirsiniz. Talebi almamızın ardından sizi katılımcı listesine ekleyeceğiz.
Önemli Not: Katılacağını söyleyip, ismini bildirip sonradan da hiç bilgi vermeden gelmeyenlere bozuluyoruz, onu da belirtelim.
Konsept: Bolca IP sohbeti, yeniden kavuşanlar, ilk kez tanışanlar, IPR Gezgini hakkında her şey, sitenin yazarları ve okurları, beklentiler, Türk IP camiası gelişmeleri, IP dedikoduları… Gece sonunda herkes kendi yediğini – içtiğini öder.
Yazımızın dün yayımlanan ilk bölümü, fikri mülkiyetteki kadın temsiliyetinin yetersizliğini ortaya koyuyor olsa da; aşağıda sadece bazılarına yer verdiğimiz kadınların, üstelik de ayrımcı tutumlarla mücadele ederken kazandıkları başarılar ilham kaynağı, daha nicelerinin tarihe not düşülmesi de ağaca astığımız dileğimiz olsun!
June Almeida[1]: Glasgow İskoçya’da yaşayan June Hart, maddi imkansızlıklar nedeniyle 16 yaşında okulunu bırakıp laboratuvar teknisyeni olarak çalışmaya başlar. Evlenip Almeida soyadını alır, Kanada’ya göç eder ve 1963 yılında Toronto’daki Ontario Kanser Enstitüsünde elektron mikroskoplarıyla çalışılan bir iş bulur. Yeni teknikler geliştirir, virüslerin daha önce görülmemiş yapılarını açıklayan makaleler yayımlar ve 1 yıl sonra yeni bir virüs keşfeder. Almeida’nın bu virüs hakkındaki çalışmaları, ilerleyen yıllarda farklı ortamlarda başka bilim insanlarıyla da devam eder. Virüsün etrafında haleler vardır. Bu sebeple ona, Latince taç anlamına gelen “Corona” adını verirler ve böylelikle, koronavirüsü keşfeden ilk kişi Almeida olur. Almeida’nın 34 yaşında elde ettiği bu başarı dikkat çekicidir, çünkü örgün eğitimini tamamlamamıştır.
Katherine Johnson[2]: NASA’da çalışan ilk Afrika kökenli Amerikalı bilim kadınlarından olup uzay araçlarının uçuş yollarını hesaplayıp analizini yapan matematikçidir. Amerikalıların ilk kez Dünya’nın yörüngesine girmesine ve aya ayak basmasına izin veren hesaplamaları yapmasıyla tanınır.
Marie Curie: Varşova’da doğan Manya Skłodowska, Pierre Curie ile evlendikten sonra Marie Skłodowska-Curie adını alır. Radyum ve polonyum elementlerinin kâşifi olması ve radyoaktivite alanındaki sıra dışı çalışmaları nedeniyle 1903 yılında fizik, 1911 yılında da kimya olmak üzere iki Nobel Ödülüne layık görülür. Böylelikle Marie Curie ismi, Nobel Ödülünü kazanan ilk kadın olmasının yanı sıra iki bilim dalında Nobel Ödülü kazanmış tek kişi olarak tarihe geçer.
“Kanser ve benzeri hastalıklardan muzdarip kadınların radyolojik tedavisi” için tıp alanında çalışan kadınlar tarafından kurulan bir hastane, 1929 yılında Londra’da açılır. Marie Curie projeyle yakından ilgilenir ve hastaneye adının verilmesine izin verir. The Marie Curie Hospital[3], daha modern ekipmanlarla donatılacak yeni bir binaya taşınmak üzere 1967’de kapatılır ve süreç içinde birçok değişime uğrar.
Valentina Tereşkova: Mühendis olan Tereşkova, uzaya giden ilk kadın kozmonottur. Uzay görevine tek başına çıkıp sadece üç günde Dünya’nın yörüngesinde 48 kez döner.
Elizabeth Garrett Anderson: Kadınların doktorluk yapmasına izin verilmeyen bir dönemde, İngiltere’deki ilk kadın doktor olur. Kadınlar için bir tıp okulu açar, liderlik pozisyonlarına öncelikle kadınları atar ve böylelikle Büyük Britanya’da tıpta kadınların öncüsü olur. Tıp fakültesindeki ilk kadın dekanlık görevinden sonra da İngiltere’deki ilk kadın belediye başkanı olur.
Chien-Shiung Wu: Amerika Birleşik Devletleri Princeton Üniversitesi fizik bölümünde işe alınan ilk kadın öğretim üyesidir. Columbia Üniversitesinde nükleer silahların yaratılmasıyla sonuçlanan Matthan Projesine katılır ve özdeş parçacıkların her zaman aynı şekilde davranmadığını kanıtlayan Wu deneyini yürütmesiyle tanınır. 1978’de ilk Wolf Fizik Ödülünü alınca “Fiziğin First Lady’si” lakabı takılır.
Ada Lovelace: 1880’lerde, bir bilgi işlem makinesi fikrinin geliştirilmesine yardımcı olarak bilgisayarın icadından çok önce bilgisayar için bir algoritma icat eder. Bu icat onun, dünyanın ilk bilgisayar programcısı olarak kabul edilmesini sağlar. Katkılarını onurlandırmak isteyen ABD Savunma Bakanlığı, 1990’larda yeni bir bilgisayar diline “Ada” adını verir.
Sally Ride: 1983’te uzaya çıkan ilk Amerikalı kadın astronottur. NASA’nın ikinci ve üçüncü Uzay Mekiği görevlerinde, uyduları uzaya yerleştirmek için robotik kolu çalıştırır. NASA’dan ayrıldıktan sonra, Dünya’nın fotoğraflarını çekme ve onları inceleme fırsatı veren NASA’nın EarthKam Projesini kurar. 2003 yılında Astronot Onur Listesine adı yazılır. Bilim ve matematikte kadınlar ve kız çocukları için kariyer ve eğitim fırsatları yaratmada etkili olur.
Mae Jemison: 1992’de uzaya giden Afrika kökenli ilk kadın NASA astronotudur. Aynı zamanda doktor ve mühendistir. “Star Trek: The Next Generation”nın bir bölümünde yer alır. Ulusal Kadın Onur Listesine ve Uluslararası Uzay Onur Listesine alınır. ABD Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı aracılığıyla, gelecek 100 yıl içinde başka bir yıldıza insan yolculuğunu konu alan 100 Yıllık Yıldız Gemisi Projesini yönetir.
Ruth Rogan Benerito[4]: Biyoürünlerde öncü olan Amerikalı kimyager; kırışmayan, leke tutmayan ve ateşe dayanıklı pamuklu kumaş üretmeyi keşfederek İkinci Dünya Savaşı sonrası Amerika’da pamuk endüstrisini kurtarmasıyla tanınır. Ayrıca, hastaların intravenöz beslenmesinde kullanılmak üzere tohumlardan yağ çıkarmak için geliştirdiği yöntem, günümüzde kullanılan yöntemin temeli olur.
Ellen Ochoa[5]: Optik sistemler hakkında üç patente sahip olan araştırmacı bir mühendistir. Daha sonra Discovery uzay mekiğindeki göreviyle uzaya giden ilk Hispanik kadın olur. Uzaya 4 kez giderek yörüngede yaklaşık 1.000 saat kayıt yapar. NASA’nın Johnson Uzay Merkezi müdürlüğüne seçilen ikinci kadındır.
Barbara McClintock[6]: Amerikalı genetikçi, 1983’te zıplayan geni, yani genlerin kromozom üzerindeki pozisyonunu değiştirme yeteneğini keşfederek Nobel Fizyoloji Ödülünü kazanır.
Dorothy Hodgkin[7]: İngiltere’nin Suffolk bölgesinde sadece erkeklerin kimya çalışmasına izin verilen bir devlet ortaokuluna, sistemle mücadele ederek kayıt yaptırır. 1932’de kimya alanında onur derecesi aldığı Oxford’a kabul edilir. 1950’lerden itibaren, insülin molekülünün ilk modelini inşa ederek insülinin yapısına odaklanır. 1964 yılında, “önemli biyokimyasal maddelerin yapılarının, X-ışını teknikleriyle belirlenmesi” konulu çalışmasıyla Nobel Kimya Ödülünü kazanır. Marie Curie ve kızı Irène Joliot-Curie’den sonra Nobel Kimya Ödülü kazanan üçüncü, bilim Nobel Ödülü kazanan beşinci kadın olur. 1965 yılında, Florence Nightingale’den sonra, devlet üstün hizmet madalyasıyla onurlandırılan ikinci kadın olarak tarihin sayfalarına yazılır. Hodgkin aynı zamanda, siyasi yaşamında “Demir Lady” olarak anılan Margaret Thatcher’ın, kimya öğrenimi gördüğü yıllardaki hocasıdır[8].
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli IPCC (Intergovernmental Panel on Climate Change)[9] nezdinde yürütülen çalışmalarda hatrı sayılı katkılar sunan bilim kadınlarından bazılarını ve çalışma alanlarını aşağıda sıralıyoruz.
Kathryn Bowen: Sera gazı emisyonları
Aditi Mukherji: Su güvenliği
Rawshan Ara Begum: İklim finansmanı
Sherilee Harper: Yerel bilgi
Yukiko Hirabayashi: Su tehlikeleri
Rita Adrian: Biyoçeşitlilik
Gretta Pecl: Mercan ağartma
Marie-Fanny Racault: Okyanuslar
Michelle Mycoo: Küçük adalar
Shobha Maharaj: İklim verileri
Elham Ali: İklimsel riskler
Rupa Mukerji: İklim ve yoksulluk
Hedy Lamarr[10]: Viyana’da Hedwig Eva Maria Kiesler olarak doğar, 17 yaşında sinema hayatı başlar ve Hollywood’a adım attıktan sonra adını Hedy Lamarr olarak değiştirir. Birçok ünlü isimle birlikte çok sayıda filmde başrol oynar. Beyaz perdede sıklıkla “filmdeki en güzel kadın” olarak anılır. Ancak Lamarr’ın bu yazımıza konu olmasının asıl nedeni başarılı bir aktris olması değil, aynı zamanda yetenekli bir matematikçi, bilim kadını ve yenilikçi olması. II. Dünya Savaşı sırasında Lamarr, komşusu olan Amerikalı avangart besteci George Antheil[11] ile birlikte “gizli iletişim sistemi” icat eder ve bu patent, 1942 yılında Amerika Patent Ofisinde koruma elde eder. Kısaca frekans atlama olarak bilinen buluş, savaş sırasında düşmanın gizli askeri stratejileri, sinyalleri ve mesajları engellemesini engellemeyi amaçlar. Buluş aynı zamanda, günümüzün WiFi, GPS ve Bluetooth teknolojilerinin de temeli olarak kabul edilir. Yazımızın konusu bilim kadınları olmasına rağmen, Lamarr’ın bu önemli buluştaki ortağının da hakkını teslim etmeden geçmek olmaz. George Antheil 6 yaşında piyano çalmaya başlar, lise mezuniyeti yoktur ancak ünlü bestecilerle çalışır ve bu yüzden bolca seyahat eder. Antheil’in 300’den fazla eseri bulunuyor ve en meşhurunun Ballet mécanique olduğunu yazıyor kaynaklar. Lamarr ile geliştirdiği buluştaki katkısı ise, yenilikçi tarzda müzik üretmek için sahip olduğu müzik teknolojisi.
Amelia Mary Earhart[12]: Sayısız uçuş başarıları olsa da, 1928 yılında gerçekleştirdiği solo uçuşla, Atlas Okyanusunu geçen ilk kadın pilot olarak şöhret kazanır. 1937 yılında meslektaşlarıyla başladığı dünya turunda, uçağı Pasifik Okyanusu ortalarında kaybolur ve kendisinden bir daha haber alınamaz. Bir sene sonra da öldüğü ilan edilen Amerikalı kadın pilot, 1968’de Ulusal Havacılık Onur Listesine ve 1973’te Ulusal Kadınlar Onur Listesine alınır. Earhart, aynı zamanda başarılı bir yazardır. 1928’den 1930’a kadar Cosmopolitan dergisinde havacılık editörü olarak görev yapar. Çok sayıda dergi makaleleri, gazete köşe yazıları, denemeleri ve yayımlanmış iki tane de kitabı bulunur.
Frida Kahlo[13]: Yakalandığı çocuk felcinin izlerini taşıyan Kahlo, 18 yaşında geçirdiği elim bir trafik kazası nedeniyle hayali olan tıp eğitimini alamaz. Bu kaza onu bilim dünyasından uzak tutar ama tuvalinde yeşerttiği acı ve tutku, zamanın ötesinde bir sanatçı olarak anılmasını sağlar. Cesur ve canlı renkler kullanır, yansımalarında Meksika’nın yerli kültürünü ihmal etmez. Hastalık, kaza ve aşk acıları en çok otoportrelerinde okunur. 200 kadar eserin yanı sıra, özlü sözleriyle de tarihe iz bırakır.
Fikri mülkiyet dünyasında 26 Nisan günleri, doğum günü edasında yaşanır…
26 Nisan 1970 tarihinde yürürlüğe giren Sözleşme ile doğan Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı WIPO tarafından yıllık olarak belirlenen temalarda etkinlikler yapmak üzere dünyanın fikri mülkiyet ofisleri, uluslararası kuruluşlar, ulusal kuruluşlar ve sivil toplum kuruluşları bir yıl boyunca çalışırlar ve perdeler, 2000 yılından itibaren her 26 Nisan’da coşkuyla açılır.
Bu yılın Dünya Fikri Mülkiyet Günü teması “Kadın ve İnovasyon: İnovasyonu ve Yaratıcılığı Hızlandırma” (Women and IP: Accelerating innovation and creativity). Fikri mülkiyetteki kadın etkisi söz konusu olunca, IPR Gezgini’nin erkek yazarları kalemlerini, kadın yazarlara bıraktı. Kalem arkadaşlarımıza bu centilmenliklerinden dolayı teşekkür ediyor ve fikri mülkiyet camiamızın doğum gününü kutluyorum!
İki bölümden oluşan yazımızın ilk bölümünü, kadınların fikri mülkiyet alanındaki temsilini gösteren sayısal verilere ve kadınlarla ilgili bazı çalışmalara ayırdık.
***
Yüksek kaliteli Avrupa Birliği (AB) istatistikleri sağlamakla görevli EUROSTAT[1] verilerine göre; 2021 yılında AB’deki bilim kadını sayısı, 2020’ye göre 369.800 artarak 6,9 milyona ulaştı. Bu sayı, toplam istihdamın %41’i.
Bilim kadınlarının erkeklere en yakın olduğu sektör, %46’lık temsille hizmet sektörü. Diğer sektörlerdeki temsili ise yetersiz olarak değerlendiriliyor.
Bilim kadını temsiliyetinde en düşük pay; %8 su yolu taşımacılığı, %12 ulaşım ekipmanları imalatı ve %13 motorlu taşıtlar imalatı sektörlerinde kaydedildi.
Bilgi yoğun hizmetlerde %46, yüksek teknoloji üretiminde ise %22.
AB üyesi ülkelerde bilim kadını sayısı en fazla olan ülke, %52 ile Litvanya. Takip eden sıralarda Bulgaristan, Letonya ve Portekiz’in her biri %51, Lüksemburg %35, Almanya ve İtalya’nın her biri %34, Macaristan %33 ve Finlandiya %31 ile yer alıyor.
***
Avrupa Patent Ofisi EPO’nun 2010-2019 yılları arasını baz alarak yürüttüğü “Kadınların Yaratıcı Faaliyetlere Katılımı” (Women’s participation in inventive activity: Evidence from EPO data)[2] isimli çalışması, Kasım 2022’de yayımlandı. Çalışmaya göre 2019’da EPO ülkelerinden Letonya, %30,6 ile en fazla kadın buluşçuya sahip ülke. Türkiye ise %17,7 ile 10. sırada. Kadın buluşçular en fazla kimya alanında çalışıyor, payı %22. Kimya alanı içinde biyoteknoloji ve farmasötiklerdeki toplam payı %30. Kadın buluşçu oranı bakımından 1990’lı yıllarda 16. sırada bulunan Türkiye’nin 2010’lu yıllarda 6. sıraya sıçramasının, EPO ülkeleri içinde dikkat çeken bir durum olduğu ifade ediliyor.
AB Komisyonu, tarihin sayfalarına adını yazdıran Marie Curie’nin anısına Marie Skłodowska-Curie Eylemleri[1] projesi yürütüyor. Başarılı genç araştırmacılar finanse edilerek, ilgi duydukları bir konuyu derinlemesine incelemelerine destek sağlanıyor. 2015 yılında başlayan “Science is Wonderful!” (Bilim Harikadır!) isimli araştırma projelerini, AB’deki okullarla birleştiriyor. Bu kapsamda en son, 13 Eylül 2023 tarihine kadar başvuru imkânı bulunan çağrı açıldı ve 260 milyon Euro’luk bütçe, doktora sonrası burslar için ayrıldı.
***
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, Ar-Ge alanında araştırma ve eğitim kurumlarının yetenek ve kapasitelerini sınırlayan önemli bir engel. Dünyanın birçok yerinde büyük çabalar gösterilmesine rağmen, araştırma ve eğitim kurumlarının özellikle fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (science, technology, engineering and mathematics – STEM) alanlarında belirgin cinsiyet eşitsizliği var. AB’nin, diğer birçok alanın yanı sıra tarım alanında başladığı AGRIGEP[2] (Agricultural Gender Equality Project – Tarımsal Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Planları) projesinin bütçesi 998.237,5 Euro. 1 Ocak 2023 – 31 Aralık 2025 arasında yürütülecek olan AGRIGEP, Macaristan Tarım ve Yaşam Bilimleri Üniversitesi (Magyar Agrar- Es Elettudomanyi Egyetem) tarafından koordine ediyor.
***
Kadınlar, küresel tarımsal iş gücünün %43’ünü oluşturuyor ve sürdürülebilir gıda güvenliğinde (food security[3]) kritik noktada yer alıyor. Örneğin yabani otları ayıklama, ağaç dikme, hasat, tohum ekimi, sığ sularda balıkçılık, hayvan yetiştirme ve özellikle süt ürünlerinin üretimi ile pazarlamasında kilit rol oynuyor.
Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda gıdanın %60-80’ini kadınlar üretiyor ve dünyadaki gıda üretiminin yarısını da kadınlar üstlenmiş durumda.
Ancak tüm bunlara rağmen arazi ve hayvan sahipliği, eşit ücret alma, karar alma organlarına katılım, finansal hizmetlere erişim vb hususlarda önemli ayrımcılığa maruz kalıyorlar. Bu zorluklar, ne yazık ki kadınları toplumun gelişimine zarar verecek şekilde ikincil bir role zorlayan bir dizi sosyal, ekonomik ve kültürel faktörün ürünü.
Özellikle Meksika’daki 1975 Dünya Kadın Konferansından itibaren geliştirilen uluslararası çabalar, kadınların kırsal ve diğer kalkınma alanlarına kilit katılımına katkıda bulunmuştur.
FAO, 1990 tarihli Tarımsal Kalkınmada Kadınlar, Gelişmekte Olan Ülkelerde Kırsal Gıda Güvenliğinde Toplumsal Cinsiyet Sorunları (FAO Women in Agricultural Development, Gender Issues in Rural Food Security in Developing Countries, Rome. 1990) isimli çalışmasında; çoğu kırsal alanda, kadınların en çok zaman alan iki faaliyetinin su ve yakacak odun taşımak olduğunu ve bazı durumlarda kadınların, bu faaliyetlerin yükünün bir kısmını genellikle kız çocuklarına devrettiği belirtiyor. Bu işlere ayrılan zaman, kadınları daha çok gelir getiren ve katma değer yaratan işlerden, çocukları ise okula gitmekten alıkoyuyor.
Bu sebeplerle FAO[4], politikaların toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmesini sağlaması amacıyla hükümetler düzeyinde; kadınları daha bağımsız olmaları ve yerel ekonomiye katılabilmeleri için girişimcilik ve iş planlama becerilerini güçlendirmek amacıyla da bireysel düzeyde çalışıyor.
FAO[5], toplumsal cinsiyet eşitliği sağlamak amacıyla yürüttüğü çalışmalarda kadınlara ve kız çocuklarına odaklanmanın, erkekleri ve erkek çocuklarını geride bırakmak anlamına gelmediğini de önemle vurguluyor.
Kırsal kesimde toprak, genellikle tarımsal üretimi desteklemek ve gıda güvenliği ile beslenmeyi sağlamak için en önemli hane halkı varlığı. Tarım arazileri üzerinde mülkiyet, yönetim, devir ve çeşitli ekonomik haklar mevcut. Tarımda güvenli arazi kullanım hakkı, daha fazla yatırım ve üretkenlik gerektiriyor, üstelik getirisi de yüksek. Ancak dünyanın birçok yerinde, kadınların bu haklara erişimi de oldukça yetersiz.
Bazı ülkelerde resmî belgeler, bazı ülkelerde ise beyana dayalı olarak elde edilen verilerin[6] gösterdiği eşitsizlikleri aşağıda sıralıyoruz.
– Kadınların arazi sahipliğini gösteren yasal belgeler erkeklere göre daha az.
– Küresel olarak, tüm arazi sahiplerinin %15’inden azı kadınlar.
– Kadın arazi sahiplerinin dağılımı Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da %5, Latin Amerika ve Karayipler’de %18, Honduras, Nijerya, Tacikistan ve Peru’da %20’den az, Ekvador ve Malavi’de de %50’nin biraz üzerinde.
FAO, kadınların toprak haklarını elde etmelerini etkileyen başlıca siyasi, yasal ve kültürel faktörleri belirlemek ve konu hakkındaki çalışmalara ışık tutmak için Cinsiyet ve Toprak Hakları Veri Tabanı (Gender and Land Rights Database[7]) GLRD’yi 2010 yılında kullanıma açtı. GLRD’de, düzenli olarak güncellenen ve aralarında Brezilya, Çin, Fransa, İtalya, Japonya, İspanya ve Birleşik Krallık bulunan toplam 84 ülkeye ait bilgiler yer alıyor.
***
Alman Patent ve Marka Ofisi Başkan Yardımcısı Christine Moosbauer, 2019 yılı Kadınlar Günü konuşmasında[8]; “19. yüzyıla kadar kadına ait olan her şeyin erkeğin malı olmasının, buluşlar için de geçerli olduğunu; bu yüzden geçmişte birçok kadının buluşlarını ve deneylerini gizlice gerçekleştirmeye zorlandığını; kadınların buluşlarının erkek takma adlarıyla ya da kocalarının adlarıyla yayımlanıp patent başvurusunda bulunduklarının bilindiğini” ifade eder. Ayrıca kısaca, “kütle numarası çok büyük olan bir atom çekirdeğinin parçalanarak kütle numarası küçük iki çekirdeğe dönüşmesi” olarak açıklanan “füzyon” olayını Lise Meitner ve Otto Hahn birlikte keşfetmesine rağmen Nobel Kimya Ödülünün sadece Otto Hahn’a verilmesi ve Hahn’ın da bu yanlışı düzeltmek için çaba sarfetmemesi, bilim kadınlarına karşı yapılan haksızlıklara somut bir örnek olarak verilir. Moosbauer’in konuşmasında; Josephine Cochrane’in bulaşık makinesinin, Marion Donovan’ın tek kullanımlık çocuk bezinin, Bette Graham’ın düzeltme sıvısının, Mary Anderson’un otomobil ön cam sileceğinin ve paraşüt paketinin, Katharina (“Käthe”) Paulus’un ilk katlanabilir paraşütün ve Marga Faulstich’in 300’den fazla optik cam türünün mucidi oldukları bilgisi de yer alır.
***
“Women in IP”[9] (Fikri Mülkiyet Alanında Çalışan Kadınlar) Derneği, 2011 yılında platform olarak kurulur ve 2014 yılında da kâr amacı gütmeyen bir dernek haline gelir. Derneğin çatısı altında patent vekilleri ve avukatları, hakimler, patent denetçileri, profesörler, patent mühendisleri, stajyerler ve Avrupa Patent Ofisinin itiraz ve temyiz kurullarının üyeleri gibi alan uzmanları var. Mesleki ve sosyal paylaşımlar için düzenli olarak Almanca ve İngilizce etkinlikler düzenliyor.
***
Mayıs 2018’de Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika tarafından WIPO Geliştirme ve Fikri Mülkiyet Komitesine (CDIP) yapılan teklif kabul edilerek Ocak 2019 – Aralık 2022 tarihleri arasında “Kadınların İnovasyon ve Girişimcilikteki Rolünün Artırılması, Gelişmekte Olan Ülkelerde Kadınların Fikri Mülkiyet Sistemini Kullanmasının Teşvik Edilmesi[10]” konulu proje yürütülür. 415 bin CHF bütçeli Projeden Meksika, Uganda, Umman ve Pakistan faydalanır.
Proje çalışmalarında bilimde cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik çabalara rağmen, Afrika’da fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarındaki araştırmacıların üçte birinden azının kadın olduğu ve cinsiyet ayrımcılığı bulunduğu; bilim kadınlarının önündeki engellerden birinin de “güvenilirlik eksikliği algısı” olduğu ve ayrıca siyah ırktan olan bilim kadını ve girişimcilerin, kendilerini kanıtlamak için her zaman erkeklerin en az iki katı çalışmak zorunda kaldıklarına dair satırlar dikkatleri çekiyor.
***
L’Oréal ve UNESCO İş Birliği[11]kapsamında bilim kadınlarının desteklenmesi 1998’de başlar ve 2023 yılına kadar 122 destek verilir. Destekler fizik, matematik ve bilgisayar alanında olup her bir alan için 100 bin Euro bütçe ayrılır. 2023 yılı burs başvurularında son tarih, 30 Mayıs.
Bu iş birliği için yapılan açıklamalarda yine çarpıcı veriler mevcut. Bilim kadınları dünya çapında çığır açan araştırmalara öncülük etmesine rağmen dünya çapındaki araştırmacıların yalnızca %33,3’ünü temsil ediyor ve çalışmaları nadiren hak ettiği takdiri kazanıyor. Nobel Bilim Ödüllerinin şimdiye kadar %4’ten azı kadınlara verildi ve Avrupa’da üst düzey araştırma rollerinin yalnızca %11’i kadınlar tarafından yürütülüyor.
***
1971’de kurulan Bilim Kadınları Derneği AWIS[12] (Association for Women in Science), ticari büyüme, sosyal değişim ve yenilik elde etmek için fen, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarındaki kadınlara rehberlik yapıyor.
IPR Gezgini Ankara Buluşmaları artık gelenekselleşti ve Fikri Haklar camiamızca beklenen bir etkinlik haline geldi diyebilir miyiz?
Yanıt bizce kesinlikle evet ve IPR Gezgini ekibi için de buluşma günü yılın en keyifli günlerinden birisi!
Beklenen gün gelmek üzere, programı uygun olan herkesi 5 Mayıs Cuma akşamı Ankara’da bizlerle birlikte olmaya davet ediyoruz.
Detaylar aşağıda!
Fikri Haklar camiamız 5 Mayıs Cuma akşamı Ankara’da yapılacak IPR Gezgini buluşmasında yeniden bir araya geliyor!
Daha önceki buluşmalarımızda birbirlerini özleyen IP severlerin yeniden görüşmelerine, birçok yeni tanışmaya ve uzun sohbetlere vesile olmuştuk. Bu kez buluşmaya daha çok ihtiyacımız var; çünkü Türkiye’nin geleceğini belirleyeceğinden şüphe duymadığımız seçim yaklaşıyor, çoğumuz gerginiz, ülkemiz gereğinden fazla stresli, dolayısıyla birbirimizi görmek hepimize iyi gelecek ve birkaç saatliğine de olsa kendi küçük IP dünyamıza ve arkadaşlarımıza konsantre olabileceğiz.
Son IPR Gezgini buluşmasını Mayıs 2022’de Ankara’da yapmıştık. Oldukça kalabalık, aynı zamanda çok neşeli bir geceydi ve iyi zaman geçirmiştik.
Havanın ısınmaya başladığı bugünlerde kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz. 2023 yılının ilk IPR Gezgini buluşmasını Ankara’da 5 Mayıs Cuma akşamı saat 19.00’da başlayacak şekilde yapacağız.
Buluşma mekanı son buluşmamızı yaptığımız Passkal olacak (https://www.instagram.com/passkalpub/ — Tunalı Hilmi Cad, Park İçi No:114/J D:1 – En basit tarif: Tunalı’nın sonunda Kuğulu Park’a gelmeden sağa dönüyorsunuz, Kıtır’ın yanındaki merdivenlerden inerek Passkal’a ulaşıyorsunuz). Geçen buluşmada olduğu gibi işletme bize kendimize ait bir alan tahsis edecek (Bize tahsis edilecek alanın tavanı açılıp kapanabiliyor ve tavan açık olduğu (yağmur yağmadığı) sürece oldukça havadar bir mekanda olacağız).
Anonsumuzu erken yapıyoruz, çünkü şehir dışından katılmak isteyenler, planlarını ayarlaması gerekenler olacaktır. Gelecek günlerde birkaç hatırlatma daha yapacağız.
Katılım taleplerini 3 Mayıs Çarşamba gününe dek almaya devam edeceğiz. Taleplerde kişi sayısını ve katılımcıların adlarını bildirmeyi unutmayın lütfen. Katılımcı sayısını biraz kestirebilmek adına bize ne kadar erken haber verirseniz o denli mutlu oluruz.
Katılım talebinizi iprgezgini@gmail.comadresine e-postayla veya sosyal medya hesaplarımıza mesaj göndererek bildirebilirsiniz. Talebi almamızın ardından sizi katılımcı listesine ekleyeceğiz.
Önemli Not: Katılacağını söyleyip, ismini bildirip sonradan da hiç bilgi vermeden gelmeyenlere bozuluyoruz, onu da belirtelim.
Konsept: Bolca IP sohbeti, yeniden kavuşanlar, ilk kez tanışanlar, IPR Gezgini hakkında her şey, sitenin yazarları ve okurları, beklentiler, Türk IP camiası gelişmeleri, IP dedikoduları… Gece sonunda herkes kendi yediğini – içtiğini öder.
IPR Gezgini Ankara Buluşmaları artık gelenekselleşti ve Fikri Haklar camiamızca beklenen bir etkinlik haline geldi diyebilir miyiz?
Yanıt bizce kesinlikle evet ve IPR Gezgini ekibi için de buluşma günü yılın en keyifli günlerinden birisi!
Beklenen gün gelmek üzere, programı uygun olan herkesi 5 Mayıs Cuma akşamı Ankara’da bizlerle birlikte olmaya davet ediyoruz.
Detaylar aşağıda!
Fikri Haklar camiamız 5 Mayıs Cuma akşamı Ankara’da yapılacak IPR Gezgini buluşmasında yeniden bir araya geliyor!
Daha önceki buluşmalarımızda birbirlerini özleyen IP severlerin yeniden görüşmelerine, birçok yeni tanışmaya ve uzun sohbetlere vesile olmuştuk. Bu kez buluşmaya daha çok ihtiyacımız var; çünkü Türkiye’nin geleceğini belirleyeceğinden şüphe duymadığımız seçim yaklaşıyor, çoğumuz gerginiz, ülkemiz gereğinden fazla stresli, dolayısıyla birbirimizi görmek hepimize iyi gelecek ve birkaç saatliğine de olsa kendi küçük IP dünyamıza ve arkadaşlarımıza konsantre olabileceğiz.
Son IPR Gezgini buluşmasını Mayıs 2022’de Ankara’da yapmıştık. Oldukça kalabalık, aynı zamanda çok neşeli bir geceydi ve iyi zaman geçirmiştik.
Havanın ısınmaya başladığı bugünlerde kaldığımız yerden devam etmek istiyoruz. 2023 yılının ilk IPR Gezgini buluşmasını Ankara’da 5 Mayıs Cuma akşamı saat 19.00’da başlayacak şekilde yapacağız.
Buluşma mekanı son buluşmamızı yaptığımız Passkal olacak (https://www.instagram.com/passkalpub/ — Tunalı Hilmi Cad, Park İçi No:114/J D:1 – En basit tarif: Tunalı’nın sonunda Kuğulu Park’a gelmeden sağa dönüyorsunuz, Kıtır’ın yanındaki merdivenlerden inerek Passkal’a ulaşıyorsunuz). Geçen buluşmada olduğu gibi işletme bize kendimize ait bir alan tahsis edecek (Bize tahsis edilecek alanın tavanı açılıp kapanabiliyor ve tavan açık olduğu (yağmur yağmadığı) sürece oldukça havadar bir mekanda olacağız).
Anonsumuzu erken yapıyoruz, çünkü şehir dışından katılmak isteyenler, planlarını ayarlaması gerekenler olacaktır. Gelecek günlerde birkaç hatırlatma daha yapacağız.
Katılım taleplerini 3 Mayıs Çarşamba gününe dek almaya devam edeceğiz. Taleplerde kişi sayısını ve katılımcıların adlarını bildirmeyi unutmayın lütfen. Katılımcı sayısını biraz kestirebilmek adına bize ne kadar erken haber verirseniz o denli mutlu oluruz.
Katılım talebinizi iprgezgini@gmail.comadresine e-postayla veya sosyal medya hesaplarımıza mesaj göndererek bildirebilirsiniz. Talebi almamızın ardından sizi katılımcı listesine ekleyeceğiz.
Önemli Not: Katılacağını söyleyip, ismini bildirip sonradan da hiç bilgi vermeden gelmeyenlere bozuluyoruz, onu da belirtelim.
Konsept: Bolca IP sohbeti, yeniden kavuşanlar, ilk kez tanışanlar, IPR Gezgini hakkında her şey, sitenin yazarları ve okurları, beklentiler, Türk IP camiası gelişmeleri, IP dedikoduları… Gece sonunda herkes kendi yediğini – içtiğini öder.
Öncelikle IPR Gezgini okurlarından avukat olanların 5 Nisan Avukatlar Gününü kutluyorum. Dünya ile eş zamanlı biçimde ülkemizde de mesleğe ve geleceğine dair önemli gelişmeler ortaya çıkmaya devam ediyor.
Reuters’ın 15 Mart 2023 tarihli haberine[1] göre; yapay zekâ, avukat adaylarının Amerika Birleşik Devletleri’nde avukatlık yapmak için geçmek zorunda oldukları baro sınavında çoğu hukuk fakültesi mezununu geride bırakabiliyor.
Microsoft destekli OpenAI tarafından piyasaya sürülen yükseltilmiş yapay zekâ modeli GPT-4, iki hukuk profesörü ve hukuk teknolojisi şirketi Casetext çalışanları tarafından yürütülen bir deneyde baro sınavından 297 puan aldı. Araştırmacılara göre bu puan, sınava giren kişilerin pek çok eyalette avukatlık yapabilmesi için yeterli.
GPT-3 aynı sınavın çoktan seçmeli sorularında %50 oranında başarı sağlamışken, çok kısa bir süre sonra geliştirilen yeni versiyon GPT-4 yalnızca çoktan seçmeli soruların değil, aynı zamanda klasik soruların da yer aldığı sınavda başarı skorunu artırarak %76’ya çıkarttı. 1 yıl gibi kısa bir sürede bu sonuca ulaşılması teknolojinin nasıl bir hızla geliştiğinin en önemli göstergelerinden.
Chicago-Kent Hukuk Fakültesi’nde profesör olan, çalışmanın ortak yazarı Daniel Martin Katz, verdiği bir röportajda GPT-4’ün büyük ölçüde ilgili ve tutarlı kompozisyon ve performans testi cevapları üretme becerisinin kendisini çok şaşırttığını söyledi.
Çoktan seçmeli bölümü tasarlayan Ulusal Baro Denetçileri Konferansı yaptığı açıklamada, avukatların eğitim ve deneyim yoluyla kazandıkları benzersiz becerilere sahip olduklarını ve yapay zekanın şu anda bu beceri ve tecrübelerle rekabet halinde olamayacağını belirtti.
Elbette, yapay zekanın bu testlerde başarı elde etmiş olması avukatların mesleki beceri ve tecrübelerini ikame edebileceği sonucunu doğurmuyor. Ancak, yapay zekanın doğru kullanılması halinde hukukçuların işlerini kolaylaştırabileceği ve ciddi bir destek mekanizması olabileceğini gösteriyor.
Bakalım CHATGPT konu hakkında ne diyor:
Yapay zekanın dost mu düşman mı olduğunu gelecek günler gösterecek!
Bir ülkenin sembolü haline gelen nadir “marka – ürün” ikililerinden olan Toblerone çikolatasının kısmen Slovakya’da üretileceğine ilişkin haberler, “Toblerone’nun Swissness, yani İsviçrelilik kimliğini kaybetmekte olduğu” tartışmalarını gündeme getirmişti. Konuyu ele almaya; IPR Gezgini’nde 3 ve 4 Haziran 2020 tarihlerinde iki bölüm halinde yayımlanan Mistik Çikolata Dünyası isimli yazımızdan da alıntı yapıp Toblerone markasının hikâyesini anlatarak, dün yayımlanan Bölüm I ile başlamış olduk.
Matterhorn’un Toblerone paketlerinden çıkarılarak onun yerine sıradan bir zirve görselinin kullanılmasının neden bu kadar önemli olduğunu ve Mondelēz’in bunu yapmaya neden mecbur kaldığını anlamak için Matterhorn’a biraz daha yakından bakmak iyi olabilir.
İsviçre – İtalya sınırında yer alan Matterhorn, İsviçre’nin en ikonik dağı. İtalyan kimliğinde Monte Cervino, Fransız kimliğinde ise Mont Cervin yazıyor.
“İsviçre Alplerinin mücevheri” olarak bilinen bu dağ dünyaya 4.478 metre yüksekten bakıyor ve eşsiz konumuyla çok sayıda cazibe merkezine kucak açıyor.
Rothorn, Matterhorn manzalarını seyretmek için en elverişli yerlerden biri. Matterhorn Glacier Paradise, 3.883 metre yüksekliği ile Avrupa’nın en yüksek kayak bölgesi ve yılın her günü açık.
Müzeseverler Zermatt’ın, bir dağ köyünden Alp tatil beldesine dönüşüm yolculuğunu ve büyük zorluklarla 1865’te gerçekleştirilen Matterhorn’a ilk tırmanışın tarihini Matterhorn Müzesinde soluyor. Müzede ayrıca, üç kuşaktan uzun bir süredir sipariş üzerine dağ botu üreten Burgener Ailesinin üretimde kullandığı bazı el aletleri ile eski üretim dağ botları da küçük bir kunduracı kulübesinde sergileniyor. El yapımı botların tabanlarında, tırmanılacak dağın yüzey özelliklerine göre seçilen kramponlar kullanılıyor.
Matterhorn’da 25’in üzerinde tırmanış rotası ve varyasyonları var. En popüler rotasının eteğinde, 3.260 metrede Hörnlihütte (Hörnli Kulubesi) yer alıyor. 1880 yılında inşa edilen bu kulübeden, hava koşulları uygun olduğu takdirde, günde yaklaşık 300 dağcı tırmanışa başlıyor. 3.100 metre rakımlı Gornergrat ise en iyi gezi rotalarından biri olarak kabul ediliyor.
Zermatt’ta, 3.820 metre ile Alpler’in en yüksek teleferik istasyonu var ve 150’den fazla göl bulunuyor. Bu göllerden Riffelsee, hava koşullarının uygun olduğu zamanlarda Matterhorn’u bir ayna gibi yansıtıyor ve sırf bu sebeple ziyaretçisi çok fazla. Hatta birçok akıllı telefonda duvar kâğıdı olarak da kullanılıyor. Minnacık bir yer olan Zermatt’a giderken tavanı camdan bir trende yolculuk yapıyorsunuz ve varış noktasına ulaştığınızda Matterhorn’un görünümünden büyüleniyorsunuz gerçekten.
Matterhorn, Covid 19 pandemisinin ilk zamanlarında ikonik bir projede de rol aldı. Pandemiyle mücadelede insanlara umut işareti göndermek için “Light is hope![1]” (Işık umuttur!) temasıyla, Zermatt’tan Matterhorn aydınlatıldı. 24 Mart – 26 Nisan 2020 tarihleri arasında yürütülen projede, 24 Nisan günü saat 23:40’ta Matterhorn üzerinde Türk Bayrağı dalgalandı.
İsviçre, gezginleri çağırmak için poster kullanmaya başlayan ilk ülkelerden. Seyahat posterlerinin en ünlülerinden biri, sanatçı Emil Cardinaux’nun fırçasından 1908 yılında çıkan ünlü Matterhorn zirvesinin posteri olup, bir müzayedede yaklaşık 10.000 Dolara satıldığı rivayet ediliyor.
Şöyle söyleyelim; Matterhorn İsviçre için bir ulusal miras ve korunması gereken bir ulusal emanet gibi, ülke ile bütünleşmiş simgelerden biri. Dolayısıyla Toblerone paketlerinde yer almasının ciddi bir anlamı var. Matterhorn’un paketlerde yer alması kendi başına Toblerone’un İsviçreli kimliğini anlatmaya yetiyor ve çikolatayı İsviçre ile bütünleştiriyor.
Yapılan araştırmalar, üzerinde “Swiss made”, “Swiss quality”, “Swiss”, “Made in Switzerland” gibi ibarelerin veya İsviçre bayrağının kullanıldığı ya da bir biçimde ürünün kaynağının İsviçre olduğunu işaret eden / öyle olduğunu düşündürten ürünlerin satışının, piyasadaki muadillerine göre %20 daha fazla olduğunu gösteriyor. Yani İsviçre kelimesi tüketiciye güven telkin ediyor ve satışların artmasında ciddi bir fonksiyonu var. Bu durum, yaratılan ekonomik ve kültürel katma değerden haksız fayda sağlamak isteyenlerin iştahını kabartırken, suiistimalleri de yaygınlaştırıyor.
Günden güne artan istismarların önüne geçmek, mevcut piyasa avantajını ve tüketicileri korumak, hukuki durumu netleştirebilmek gibi amaçlarla İsviçre, 01 Ocak 2017’de yürürlüğe giren ve kısaca “Swissness” (İsviçrelilik) diye anılan bir Kanun çıkardı.[2]
Uzun ve çetrefilli tartışmalar neticesinde hazırlanan Kanun, “Swiss”, “Swiss made” gibi kaynak olarak İsviçre’yi işaret eden ibarelerin, İsviçre’ye özgü şekillerin/sembollerin vs hangi hallerde kullanılabileceğine dair kriterler getirdi; bir yandan da bu tip işaretlerin yapılan ikili veya çoklu anlaşmalarla yabancı ülkelerde korunmasını hedefliyordu.
Kanun, her ne kadar “İsviçrelilik” biçiminde Türkçe’ye tercüme edebileceğimiz “Swissness” diye anılsa da, kaynağını İsviçre’den almayan (yabancı) coğrafi işaretler / kaynak işaretleri hakkında da düzenlemeler getiriyor ve İsviçre marketinde tanınan kaynak gösterir yabancı işaretlerin korunmasını ve düzenlenmesini de amaçlıyor.
Kanunun ana mantığı şöyle özetlenebilir belki; coğrafi işaret / coğrafi kaynak belirten işaret ancak yanıltıcı olmamak ve doğru olmak kaydıyla kullanılabilir.
Kanun ile getirilen ana standart; coğrafi orijinin, esaslı üretimin gerçekleştiği lokasyona göre belirlenmesi. Buna ek olarak, örneğin gıda ürünlerinde ürünün hammaddesinin en az %80’inin orijin olarak gösterilen coğrafi yerden kaynaklanması gerekiyor ve ancak bu kritere uyuyorsa bir ürün üzerinde “Swiss” ibaresi kullanılabiliyor. %80 oranının hangi kriterlere göre hesaplanacağına dair ise bir kurallar bütünü yaratılmış durumda. Örneğin kakao, kahve gibi İsviçre’de üretilmeyen maddeler hesaplamada göz önüne alınmıyor.
Endüstriyel ürünlerde ana üretim aşamalarının önemli bölümünün İsviçre’de gerçekleşmiş olmasının yanında, ürünle ilgili üretim masraflarının (Ar-ge masrafları dahil) en az %60’ının İsviçre’de yapılmış / harcanmış olması şartı aranıyor. Ancak paketleme ve dağıtım masrafları bu hesaplamada göz önüne alınmıyor. Aynı %60 koşulu saatler için de geçerli (akıllı saatler dahil) ve saatin teknik geliştirmesinin de İsviçre’de yapılmış olması gerekiyor.
Doğal ürünlerde ürünün nerede yetiştiğine ve hasat edildiğine göre belirleme yapılırken etler için hayvanın yaşam sürecinin ne kadarlık bölümünü İsviçre’de geçirdiği bakılan kıstaslar arasında.
Swissness’in getirdiği önemli bir yenilik ise hizmetlerin de bu kanun kapsamında değerlendirilmesi. İsviçre’yi kaynak gösteren ibare / sembollerin hizmetlerde kullanılabilmesi için hizmeti verenin İsviçre’de yerleşik ve yönetiminin İsviçre’de olması şartı aranıyor.
Swissness ile kanun koyucu, her tür ürünü kapsar biçimde coğrafi işaretler / kaynak gösteren işaretler için yeni bir ulusal tescil sistemi getirdi. İsviçre’de tarım ürünleri için mevcut tescil sistemi yanında Swissness ile ayrı ve yeni bir tescil sicili yaratıldı.
Swissness Kanunu ile İsviçre, bizi yeni türde bir marka tescili ile de tanıştırdı; “coğrafi marka” (geographical mark).
Swissness Kanunu uyarınca aşağıdaki işaretlerin İsviçre’de coğrafi marka olarak tescili mümkün[3].
İsviçre’de veya İsviçre dışında halihazırda coğrafi işaret olarak tescil edilmiş işaretler.
İsviçre’nin şarap konusundaki mevzuatına uygun olmak şartıyla, şaraba ilişkin coğrafi işaret olarak tescil edilmiş işaretler.
Bir resmi düzenlemenin konusu olmuş kaynak belirten işaretler. Örneğin saatler için “Swiss made” kullanımı gibi veya İsviçre’dekinin muadili bir düzenlemeye dayanan kaynak belirten yabancı işaretler.
Coğrafi markayı adına tescil ettiren, markanın ticarette aynı / benzer ürünler üzerinde yasaya aykırı kullanımını engelleme hakkına sahip. Bu markanın devri veya lisanslanması ise mümkün değil.
Swissness’e göre coğrafi markanın kendinden sonraki başvurulara karşı bir itiraz gerekçesi olması mümkün değil; ancak diğer taraftan daha evvel tescil edilmiş markaların coğrafi marka başvurusuna itiraz hakkı da mevcut değil.
Kanuna göre klasik anlamdaki markalara uygulanan kullanma zorunluluğu ve bu zorunluluğa uyulmaması halinde doğacak neticeler, coğrafi marka için geçerli değil.
Başvuru sahibinin başvuruyla birlikte markanın kullanım koşullarını düzenleyen teknik bir yönetmelik sunması gerekiyor. Teknik yönetmeliğin coğrafi işaretin şartnamesine veya önceki mevcut uygulama kurallarına uygun olması şartı aranıyor. Teknik yönetmelikte coğrafi markanın kullanımı için bir ücret belirtilmesi gerekmiyor.
Kanun koyucunun nihai amacının (coğrafi) adlandırmaları markaya dönüştürerek bunlarında diğer markalar gibi uygulanabilirliğini sağlayacak bir yol açmak olduğu görülüyor.
İşte bu Swissness Kanunundan dolayıdır ki üretimi Slovakya’ya taşıyan Mondelēz, bundan sonra artık Toblerone çikolatalarının üstüne “Swiss chocolate” (İsviçre çikolatası) yaz(a)mayacak, onun yerine “Established in Switzerland in 1908” (1908 yılında isviçre’de kuruldu) yazacak. Diğer yandan paketlerden Matterhorn’un çıkarılması da Mondelēz’in kararı değildir aslında; çünkü üretimi artık İsviçre’de yapmayacaklarına göre, Swissness Kanunu uyarınca İsviçre’nin bu ikonik dağının görselini kullanmaları mümkün değil.
“Çikolata çikolatadır, tadı aynı sonuçta!” diyenler olabilir elbet, ama bazıları için 2023’ten sonra Toblerone aynı Toblerone olmayacak artık. Markalar geçmişi ve hikayeleriyle var olur ve yaşar çünkü.
Bir varmııış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Pireler berber iken, develer tellal iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, Dünya diye bir gezegende İsviçre adıyla anılan bir ülke varmış. İsviçre ülkesi, halkı tarafından kalpten sevilen ve adeta anıt gibi mütalaa edilen göllerle ve dağlarla doluymuş, bir de çikolatasıyla pek meşhurmuş bu küçük ülke.
İşte bu İsviçre ülkesinde Toblerone diye bir çikolata markası varmış. Toblerone çikolatası Bern şehrinde Theodore Tobler ve fabrikanın üretim müdürü Emil Baumann tarafından geliştirilmiş. Hayır yanıldınız, fabrika müdürünün adı Charlie değilmiş! Toblerone ismi de zaten Theodore’un soyadı olan “Tobler” ile İtalyanca “ballı bademli nugat” anlamına gelen “torrone” kelimelerinin birleştirilmesiyle yaratılmış.
Toblerone çikolatası biçim olarak diğer çikolatalara benzemiyormuş, üçgenler halindeymiş. Bu üçgenleri koparıp koparıp yermiş Dünya’nın insanları. Çikolata, İsviçre’nin en ünlü dağı olan Matterhorn’dan esinlenilerek “üçgen zirveler” halinde tasarlanmış. Bir de bir rivayete[1] göre, Bay Tobler’in Paris’te Folies Bergères’te izlediği gösterinin son sahnesinde dansçıların bir insan piramidi oluşturmasından gelmişmiş çikolatanın şekli. Biz söyleyenin yalancısıyız, ama bu yazının yazarları olarak ilk teoriye daha bir inanıyoruz sanki.
Neyse efendim, Bay Tobler bu sıra dışı tasarıma sahip çikolatasının üretim prosesi için insan zamanıyla 1906 senesinde Bern’de patent başvurusunda bulunmuş ve kaynaklara göre dünyanın ilk patentli çikolatasının sahibi olmuş. Yapılan başvuruyu İsviçre Patent Ofisi’nde inceleyen patent uzmanı ise insanlık camiasında herkesin adını bildiği bir bilim insanıymış; Albert Einstein!
Takvimler 1909 yılını gösterdiğinde Bay Tobler, Toblerone kelimesine, İsviçre’nin ünlü dağı Matterhorn ile Bern şehrinin simgesi olan ayı figüründen oluşan müthiş bir kombinasyonu da ekleyerek markasını tescil ettirmiş.
Yıllar su gibi akarken Toblerone çikolatasının üretim prosesine ilişkin birçok başka patent başvurusu da yapılmış. “Prizma şekilli çikolata parçalarını ayırma pensleri” için yapılan 2013 tarihli ve DE202013104051U1[2] sayılı patent başvurusunun dokümanında; Toblerone’nun İsviçre çikolatası olduğu ve özel şeklinin, üç boyutlu Topluluk Markası olarak Avrupa Birliği nezdinde tescilli olduğu da belirtilmiş.
Tabii Toblerone çikolatasının şekliyle ilgili birçok tescilli marka da varmış. Bunlardan bir tanesi, aşağıda örneğine yer verilen ve Birleşik Krallık Sınai Mülkiyet Ofisi nezdinde WO0000000727788[3] sayıyla tescilli olan üç boyutlu marka imiş.
Çocuklar büyükler herkes bu çikolatayı pek çok sevip yerken, şimdi masalda biraz ileri sarıp 2015 senesine gelelim. 2015 yılında Toblerone’nun sosyal medyasında yer alan bir haber, Toblerone severlerin tepkilerine neden olmuş; çünkü firma, “Bu değerli İsviçre çikolatasını daha fazla kişiye ulaştırmak için; Birleşik Krallık’taki çikolata barlarının üçgen piramitleri arasındaki mesafeyi biraz daha açıp ağırlıklarını 400’den 360 ve 170’ten 150 grama düşüreceğim” diyormuş[4]. “Aaaa!” demiş tüketiciler, “neden gramajı düşürüyorsunuz çok ayıp ama”, sonra da başlamışlar aralarında müstehzi müstehzi fısıldaşmaya: “Yeni tasarımıyla çikolata, daha küçük zirveleri ve daha fazla vadileriyle İsviçre Alpler’inden ziyade Hollanda ülkesine benzedi!”. İsviçre ülkesi küçük, sakin ve çok sessiz bir yermiş; öyle ki bir yerinde biri bir şey fısıldayınca memleketin diğer tarafından duyuluyormuş. Nitekim bu fısıltılar Toblerone fabrikasından duyuluvermiş bir gün ve üretici firma, müşterilerine teşekkür ederek değişiklikten vazgeçmiş. Öyleymiş orda usul, teşekkür edilirmiş.
Toblerone’un şekli ve ağırlığı hakkındaki değişiklik girişimi sırasında başka bir tartışma daha gündeme gelmiş; “Toblerone orijinal şeklini Birleşik Krallık ülkesinde kullanmaktan vazgeçerse, Birleşik Krallık’ta üç boyutlu olarak tescil edilmiş marka, 5 yılın sonunda geçerliliğini yitirir ve üçüncü kişilerce tehdide maruz kalır mı?”. Ancak hukuki süreçten çok daha hızlı işleyen “sosyal tepki” mekanizması sayesinde sorun daha doğmadan ortadan kalkmış zaten.
Toblerone güzel çikolataymış ama dünya çapındaki başarısında şüphesiz ki “İsviçreli” olmasının payı büyükmüş; dedik ya, İsviçre ülkesi çikolatasıyla meşhurmuş diye! Gerçi gezegenin Avrupa Kıtasına çikolata, ilk kez İtalya ülkesinin Torino şehrine gelmiş ve ilk çikolatacı burada açılmış ama olsun, İsviçreliler İtalyanları adeta sollayıp geçmiş bu konuda. “Swiss Chocolate / Schweizer Schokolade” İsviçre’de, “tescilsiz” olarak sui generis[5] bir sistemle korunuyormuş. Ayrıca imzalanan uluslararası anlaşmalar[6] kapsamında da Rusya’da 1995, Jamaika’da ise 2014 yılından itibaren koruma altındaymış.
“Swiss Chocolate / Schweizer Schokolade” hakkındaki teknik ürün düzenlemeleri, 1901 yılında kurulan ve “İsviçre çikolata endüstrisi”ni temsil eden Chocosuisse[7] derneği tarafından hazırlanıyormuş. Anlayın işte, çikolata ne kadar önemliymiş İsviçre ülkesinde.
Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da “Switzerland”, “Suisse”, ve “Swiss” ibarelerinin sertifika ve kolektif marka sahibi[8] olan Chocosuisse, Nis Sınıflandırmasının 30 uncu sınıfında gerçekleşen marka tescillerini dünya genelinde sistematik olarak kontrol ederek, gerekirse ilgili sınai mülkiyet ofisi nezdinde itirazda bulunuyormuş. Ayrıca rekabetçi ve yeniliği teşvik eden çerçeve koşulları destekliyor, ihtiyaç odaklı eğitimde ve sürdürülebilirlikte bütüncül bir yaklaşım sergiliyormuş.
Toblerone’un sahibi, uzun yıllar boyunca sadece Tobler firması olarak kalmış. Ancak firma, 1970 yılında Milka’nın üreticisi Suchard ile birleşince Interfood kurulmuş ve ortaklar, dünya çapında üretim yaptıkları ürünler için Multifood adıyla yola devam etmeye karar vermişler. 1982’de Jacobs adlı bir kahve firmasıyla birleşince Jacobs Tobler & Suchard oluşmuş. Toblerone da dâhil olmak üzere bu birliktelik hisselerinin çoğu, 1990 yılında Kraft Foods Inc. tarafından alınmış ve 2012 yılından itibaren de Mondelēz International’ın çatısı altında konumlanmış.[9]
Amerika merkezli olan Mondelēz International[10], 80’den fazla ülkede faaliyet gösteriyormuş ve 150’den fazla ülkede tüketicisi varmış. Toblerone’nun haricinde bünyesinde bir yığın başka küresel ve yerel ikonik marka varmış.
Sonra birden ortada bazı haberler dolaşmaya başlamış; neymiş efendim Toblerone kısmen Slovakya’da üretilecekmiş de, buna ilişkin çalışmalar 2023 yılı sonlarında tamamlanacakmış da, hatta bu üretimler aynı zamanda Milka ile Suchard çikolatalarının da üretildiği Bratislava’da yapılacakmış da filan[11]. Ne olsa beğenirsiniz, tevatürler doğru çıkmış! Mondelēz International yetkilisi[12] açıklama yapıp demiş ki; “En çok satan 100 gramlık çikolata barlarının üretimi, Toblerone’nun hikayesinin merkezi olan Bern’de devam edecek ama marka örneğindeki Matterhorn yerine jenerik bir zirve görseli kullanacağız, ambalajda “of Switzerland” (İsviçre’nin)” yerine “established in Switzerland” (İsviçre’de kuruldu) yazacağız, ambalajda Theodor Tobler’in imzasına yer verip ürünün kökenine saygı duruşunda bulunacağız, ileri bir tarihte açıklanacak yeni ambalajın tasarımında birçok kayıp olacak elbette ama üretim maliyeti düşeceği için daha çok miktarda Toblerone sunacağız siz tüketicilere ve dolayısıyla “sayısal” olarak kazançlı çıkacak (herkes)”!
Kelime – şekil kombinasyonunda ve ayırt edicilik gücü yüksek bir marka olması; yaratılan marka ile özdeşleşen özel bir şeklinin bulunması; çikolataya dair dünyanın ilk patenti de dahil olmak üzere üretim prosesi için birçok patente sahip olması; sui generis bir sistemle coğrafi işaret korumasında bulunan bir ürün olması gibi nedenlerle “Swissness” (İsviçrelilik) imajı yerleşik olan Toblerone’nun, “en çok satan 100 gramlık barlarının orijinal üretim yerinde yoluna devam edeceği”nin ifade edilmesi, bir nebze de olsa yüreklere su serpmiş ama 100 gramlık barların dışındaki ürünlerin ambalajından Swissness izlerinin silinmesinden üzüntü duyan birçok insan oğlu olmuş…
Noktamızı bugünlük buraya koyuyor ve arkası yarın diyoruz.
Fikri haklar alanında Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın çok sayıda kararına aşina olduğumuz gibi, bu kararların birçoğunu da IPR Gezgini’nde aktarıp yorumladık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin fikri haklar alanındaki kararlarının sayısı elbette ki çok daha az ve dolayısıyla da bu kararlarla karşılaşmak bizleri heyecanlandırıyor. AİHM’nin fikri haklar alanındaki son kararlarından birisi olan ve taraflardan birisinin Türkiye Cumhuriyeti olması nedeniyle dikkatimizi daha da çeken “TOKEL v. TÜRKİYE” kararı IPR Gezgini’nde Betül ÖZBEK tarafından Şubat 2021’de kaleme alınmıştı, anılan yazıyı da bu vesileyle okurlarımıza hatırlatmak isteriz.
Bu yazının konusunu ise AİHM’in “SAFAROV v. AZERBAYCAN” kararı oluşturuyor. Azerbaycan vatandaşı Rafiq Firuz oglu Safarov’un (yazının kalanında kısaca “Safarov” olarak anılacaktır); İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye (“Sözleşme”) Ek 1 No’lu Protokol’ün “Mülkiyetin Korunması” başlıklı 1. maddesinin ve Sözleşme’nin “Adil Yargılanma” başlıklı 6. maddesinin ihlal edildiği gerekçeleriyle, Azerbaycan Devleti’ne karşı yaptığı başvuru AİHM tarafından incelenmiş ve karar 1 Eylül 2022 tarihinde taraflara bildirilmiştir.
İhlal Başvurusuna Konu Süreç ve İlgili Mevzuat
Kararın aktarılmasından önce ihlal başvurusuna konu olayın özetlenmesi yerinde olacaktır:
Safarov, 2009 yılında yayımlanan “Erivan Bölgesi Halkının Etnik Kompozisyonunda 19. ve 20. Yüzyıllardaki Değişiklikler” başlıklı bir kitabın yazarıdır. 2010 yılında bir sivil toplum kuruluşu olan Irali Halk Birliği (bundan sonra kısaca “Irali”), www.history.az isimli web sitesinde bu kitabın elektronik bir versiyonunu yayımlamıştır. Aynı yıl içerisinde Safarov bu yayından haberdar olmuş ve kitabın o ana dek 417 kez indirildiğini fark etmiştir. Safarov, gene 2010 yılı içerisinde kitabın internet sitesinde yayından kaldırılmasını talep etmiş ve bu talep üzerine Irali kitabı yayından kaldırmıştır.
Safarov, 3 Ağustos 2010 tarihinde, Irali’ye karşı Sabail Yerel Mahkemesi’nde dava açmıştır. Davanın gerekçesi, davalının, davacıya ait kitabın dijital versiyonunu izinsiz biçimde ve yazara ücret ödemeden çoğaltmak ve web sitesinde yayımlamak suretiyle Telif Hakları ve Bağlantılı Haklar Kanunu’nu ihlal etmesidir. Safarov, bu ihlal nedeniyle davalıdan Euro cinsinden karşılığı yaklaşık 47.460 Euro olan maddi, 27.300 Euro tutarında da manevi tazminat talep etmektedir.
Sabail Yerel Mahkemesi, 13 Ekim 2010 tarihinde verdiği kararda, davacının kitabının Irali’nin web sitesinde yayımlandığını tespit etmiş, ancak Azerbaycan Telif Hakları ve Bağlantılı Haklar Kanunu’nun 18/1 maddesini esas alarak davacının taleplerini reddetmiştir. Mahkeme kararında ayrıca, davalının, davacının talebi üzerine kitabı yayından kaldırdığı ve davacının maddi veya manevi açılardan uğradığı zararı ispatlayamadığı da tespit edilmiştir. Kararda değinilen madde 18/1’in Türkçeye çevirisi kabaca aşağıdaki şekilde yapılabilir:
“Eserlerin kütüphaneler, arşivler ve eğitim kurumları tarafından reprografik biçimde çoğaltılması
“1. Eserinden yararlanılan yazarın adının ve kaynağın belirtilmesi ve herhangi bir kazanç amacı olmamasışartlarıyla, özel bir amaç için gerekli bir eserin belirli bir miktara kadar reprografik biçimde çoğaltılmasına, eser sahibinin izni olmadan ve telif ücreti ödenmeden izin verilecektir:
a) İlgili nüshaların normal şartlarda başka yollarla elde edilmesi mümkün değilse, Kanuna uygun olarak yayımlanmış eserlerin çoğaltılması amacıyla, kütüphane ve arşivler için, diğer kütüphane ve arşivlerin kaybolan, bozulan veya kullanılamaz hale gelen nüshaların yerine geçmek üzere nüshalar çıkarması,
b) yasal olarak yayımlanmış bir makalenin ve diğer küçük eserlerin veya bir eserin kısa bir bölümünün veya yazılı eserlerin (bilgisayar programları hariç) kısa bölümlerinin gerçek kişilerin talebi üzerine eğitimsel, bilimsel veya kişisel amaçlarla kütüphaneler tarafından tek bir nüsha halinde çoğaltılması,
…
v) genel eğitim kurumlarındaki eğitim kursları için, yasal olarak yayımlanmış makalelerin ve diğer küçük çalışmaların veya yazılı eserlerden (bilgisayar programları hariç) kısa alıntıların çoğaltılması.”
Maddede geçen “reprografik biçimde çoğaltma” terimi, yazılı veya grafik orijinal bir eserin veya onun kopyasının baskı yolu dışında kalan tekniklerle (fotokopi veya diğer teknik yollarla) çoğaltımı anlamına gelmektedir.
Safarov bu kararı Bakü Yüksek Mahkemesi nezdinde temyiz etmiştir. Temyiz talebinin gerekçeleri, davacının eserine ilişkin hak ihlali durumunun ilk derece mahkemesinin kararını dayandırdığı 18. maddede sınırlı biçimde sayılmış hallerin kapsamına girmemesi ve anılan maddenin yalnızca kütüphaneler, arşivler ve eğitim kurumları için geçerli olmasıdır. Buna karşın Temyiz Mahkemesi, ilk derecesi mahkemesinin kararını onamış ve söz konusu kararda sayılan gerekçelere ilaveten Kanunun 17/1 maddesine de dayanmıştır.
Azerbaycan Telif Hakları ve Bağlantılı Haklar Kanunu’nun 17/1 maddesini de kabaca aşağıdaki şekilde Türkçeye çevirebiliriz:
“Eserlerin ve Fonogramların Kişisel Kullanımı
1. Yasalara uygun olarak yayımlanan bir eserin gerçek bir kişi tarafından yalnızca kişisel amaçlarla, herhangi bir kazanç amacı güdülmeden tek bir nüsha halinde çoğaltılmasına, yazarın veya başka bir telif hakkı sahibinin izni veya telif ücreti ödemesi olmaksızın izin verilir…
2. Bu maddenin 1. paragrafı aşağıdaki durumlarda uygulanmaz:
…
kitapların orijinal hallerinin bütün olarak reprografik biçimde çoğaltılması…”
Safarov, son olarak Yüksek Mahkeme önünde kararın düzeltilmesini talep etmiştir. Ancak, bu talebi de reddedilmiştir. Yüksek Mahkeme, önceki mahkemelerin dayandığı maddelere ilaveten kanunun 14/1(q) ve 15/3 maddelerine de referans yapmıştır. Mahkeme’ye göre davalı, kitaba web sayfasının kütüphane bölümünde yer vermiştir ve bununla güttüğü amaç Azerbaycan tarihi hakkında bilgi vermektir.
Azerbaycan’daki iç hukuk yollarını bu şekilde tüketen Safarov, eserinin kanunsuz biçimde çoğaltılması ve çevrimiçi şekilde yayımlanması suretiyle telif haklarına tecavüz edilmesi fiili kapsamında, Azerbaycan Devleti’nin fikri mülkiyet haklarını koruma yükümlülüğünü yerine getirmediğini iddia ederek konuyu AİHM önüne taşımıştır. Safarov başvurusunda Sözleşme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün “Mülkiyetin Korunması” başlıklı 1. maddesine ve Sözleşme’nin “Adil Yargılanma” başlıklı 6. maddesine dayanmaktadır. Safarov’un başvurusuna ilişkin dokümanlar, AİHM kararı da dahil olmak üzere bu bağlantıdan görülebilir.
Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.”
Safarov, ihlal başvurusunda Sözleşme’nin Adil Yargılanma başlıklı 6. maddesinin de ihlal edilmiş olduğunu iddia etse de, AİHM bu madde bakımından inceleme yapmaya ihtiyaç duymadığından, yazıda bu maddeye ilişkin ek açıklamada bulunulmayacaktır.
AİHM Nasıl Bir Değerlendirme Yaptı?
AİHM öncelikle, iddianın kabul edilebilir olduğunu beyan ederek başvurunun esasını incelemeyi kayda değer bulmuştur. Dosyada başvurucu yani eser sahibi, aslında eserinin çevrimiçi yayınlanması ile sayısız kişi tarafından indirilmesine izin verildiğini belirtmiş ve bu durumun Sözleşme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinde bahsi geçen mülkiyet hakkını ihlal ettiğini iddia etmiştir. Bu nedenle karşı tarafın herhangi bir ticari çıkarı olmasa dahi, yerel mahkemenin iç hukuka uygun olmayan kararının telif hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Öte yandan Azerbaycan Devleti, Safarov’un eserinin ticari amaçla değil, halkın kitapla tanışabilmesini sağlamak için internete koyulduğunu ileri sürerek başvurucunun somut bir zararı olmadığını beyan etmektedir.
Mahkeme, telif haklarının korunması da dahil olmak üzere fikri mülkiyet haklarının korunmasının, mülkiyet hakkını koruyan 1 No’lu Protokolün 1. maddesi kapsamına girdiğini ve başvuranın bu madde kapsamında bir mülkiyet hakkına sahip olduğunu belirtmiştir. Bu kapsamda, mahkemenin ilk olarak değindiği nokta, devletin Sözleşme ile koruma altına alınan mülkiyet hakkını koruması gerektiğidir. Şöyle ki; her ne kadar uyuşmazlıklar özel kişiler arasında olsa da devletin, zarara uğrayan taraf açısından mülkiyet hakkını koruyabilecek birtakım hukuki düzenlemeleri sağlaması ve gerekli önlemleri alması gerektiği vurgulanmaktadır. Yani kişiler arasındaki herhangi bir anlaşmazlığı etkin ve adil bir şekilde karara bağlamasını sağlayan mekanizmaları sunmak devletin görevidir. Bu nedenle de AİHM, ihlal başvurusunu incelerken makul ve mantıklı bir yargılama yapılmış mı sorusuna cevap arar. AİHM’nin buradaki rolü, yerel mahkemenin yerini alarak karar vermek değil, iç hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığını sorgulamakla sınırlıdır.
Mahkeme bu davadaki değerlendirmesinde; Azerbaycan Hukuku’nun yeterli olduğunu, ancak bunu uygulayan yerel mahkemenin hukuka aykırı bir yol izlediğini belirtmektedir. İç hukuka göre, eser sahibinin izni olmaksızın ve telif ücreti ödenmeksizin eserin kullanılması hak ihlali teşkil etmektedir. Ancak yerel mahkemenin yaklaşımı, bu kurala istisna olan durumların mevcut olduğu kanaatiyle söz konusu olayın bir ihlal oluşturmadığına yöneliktir. Başvurucu ise söz konusu istisnaların bu olay nezdinde uygulanabilir olmadığını iddia etmektedir.
Azerbaycan Telif Hakları ve Bağlantılı Haklar Kanunu’nun 17. maddesi birinci fıkrası, yukarıda da değinildiği üzere, bir eserin sahibinin izni olmaksızın çoğaltılmasının kabul edilebilir olması için bu çoğaltmanın münhasıran kişisel bir amaçla olması gerektiğine ilişkindir. AİHM bu noktada, söz konusu davada davalının bir tüzel kişilik olduğunu ve başvuru sahibine ait eseri kişisel amaçlı değil, sınırsız sayıda kişinin kullanımı için çoğalttığının altını çizmektedir.
Buna ek olarak bir diğer istisna ise 18. maddede yer almaktadır. Bu maddeye göre; kütüphaneler ve arşivler, mevcut kaynaklarından birinin zarar görmesi halinde bu eseri çoğaltarak yerine koyabilecektir. Bu durum da genel kurala bir istisna olup eser sahibinin rızasının aranmadığı spesifik durumlardan biridir. Başvurucu, davalının bu kategorilerden hiçbirine dahil olmadığını ileri sürerek istisnalardan yararlanamayacağını iddia etmektedir.
Azerbaycan Yüksek Mahkemesi ise bu istisnanın somut olayda mevcut olduğunu ve başvuranın kitabının, davalının web sitesinin kütüphane bölümünde yayımlandığını ve amacının Azerbaycan tarihi hakkında bilgi vermek olduğunu beyan etmiştir. Devlet tarafında da buna benzer bir savunma gelmiş ve çoğaltmanın davalı tarafından ticari bir amaçla yapılmadığı ileri sürülmüştür. Ancak ne yerel mahkeme ne de Yüksek Mahkeme, bu konuda somut olayın istisnalara ne şekilde dahil olduğunu yeterince açıklamamıştır. Bu noktada belirtmek gerekir ki; bir eserin çevrimiçi olarak milyonlara sunulması fiziki bir kütüphaneye koyulmasıyla eşdeğer değildir. Bu nedenle AİHM’ye göre somut olayın bu istisnaya nasıl dahil olduğunun detaylandırılması gerekmektedir.
Azerbaycan Yüksek Mahkemesi ayrıca, Telif Hakları ve Bağlantılı Haklar Kanunu’nun 15. maddesinin üçüncü fıkrasına da değinmiş ve bu hükmün dağıtım hakkının tüketilmesi kuralıyla ilgili olduğunu iddia etmiştir. Maddenin aktardığı husus WIPO Telif Hakları Andlaşması’nın 6. maddesi ile de bağlantılı olup, ilgili madde, eser sahibinin, eserlerinin özgün nüshasının veya kopyasının satılması ya da el değiştirmesi hususunda münhasır bir yetkisinin olduğunu söyler. Somut olayda da görüldüğü üzere başvurucu kitabını fiziki olarak halka sunmuştur ve eseri halk tarafından ulaşılabilir haldedir. Ancak bu durum, eserinin kendisinin izni dışında çoğaltılmasını veya dijital olarak halka mal edilmesini kabul ettiğini göstermemektedir. Yüksek Mahkeme, bu maddenin somut olayla bağlantısını tam açıklayamasa da, mevcut durum aslında eserin dağıtımından ziyade söz konusu eserin sahibinin rızası dışında yeni, dijital formda çevrimiçi olarak yeniden yayımlanması ile ilgilidir.
Sonuç olarak AİHM’ye göre; Azerbaycan mahkemelerince verilen kararlar, Telif Yasası’nın değinilen hükümleri kapsamında somut olayda bir ihlalin olmadığına ilişkin istisnalar bağlamında yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle, AİHM huzurunda davalı olan Azerbaycan Devleti, Mülkiyeti konu edinen 1. madde kapsamında etkili önlemler alamamış ve bu hakkı korumaya yönelik pozitif yükümlülüğünü yerine getirememiştir. Bu durum da açıkça Sözleşmeye Ek 1 No’lu Protokolün 1. maddesinin ihlal edildiğini göstermektedir. Bu ihlal kararı ile birlikte AİHM, Azerbaycan Devleti’nin sözleşmeye aykırı davranarak Mülkiyet Hakkını korumadığı gerekçesiyle başvurucu Safarov’un zararının tazminine yönelik karar vermiştir.
Son Söz
Bu kararda dikkat çeken husus, telif hakkının bir temel hak olan Mülkiyet kavramı kapsamında değerlendirilmesidir. Genel olarak bakıldığında mülkiyet kavramının özünde bireye ait bir egemenlik alanının bulunduğu görülmektedir. Bu bakımdan, yalnızca kişi ile şey arasında bir bağı olmayıp, aslında pozitif hukuk düzenlemelerinden daha ötedir. Bu yüzden Mülkiyet hakkı birçok anayasa ve uluslararası sözleşmelerde temel hak olarak düzenlenmiştir. Bu noktada, fikri mülkiyet hakları ile insan hakları ve temel anayasal haklar nasıl bağdaşıyor şeklinde soru işaretleri oluşabilir. Fikri ürünler çoğu zaman ticari bir araç olarak değerlendirilse de, onu meydana getiren kişiler bakımından manevi değer taşımakta ve bu yüzden klasik ‘mülkiyet’ hakkı düşüncesinden ayrılmaktadırlar. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 27. maddesinin ikinci fıkrasında da “Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.” ibaresi yer almaktadır. Bu nedenle anayasal düzenlerde korunan “Mülkiyet Hakkı” kavramını gelişen düzene uyum sağlayarak yorumlamak daha doğru olabilecektir. Zira Mülkiyet yalnızca “eşya”dan ibaret olmayıp aynı zamanda incelediğimiz kararda da olduğu gibi bir fikir ürünü olarak ortaya konan eserleri de kapsamaktadır.
6 Şubat 2023’te 9 saat arayla Gaziantep ve Kahramanmaraş’ta gerçekleşen ve 11 ilimizi derinden etkileyen iki depremin ardından üç hafta geçmesine rağmen ülke olarak yaşadığımız derin üzüntü ve travma kolay kolay geçeceğe benzemiyor. Depremde hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyor, yaralanan ve zarar görenlerin en kısa sürede iyileşebilmelerini arzu ediyoruz.
Böyle bir ortamda bir şeyler yazmak gerçekten çok güç. Baba tarafından bir Antakyalı olarak pek çok yakın akrabamız depremden etkilendi, bazıları hayatını, pek çoğu evlerini kaybetti. Görenler, yaşayanlar Antakya’nın haritadan silindiğini anlatıyorlar.
Kendi adıma konuşursam, ben ne bir deprem uzmanıyım, ne inşaat mühendisiyim ne de arama kurtarma hakkında bir uzmanım. Türkiye Cumhuriyeti’nin sıradan bir vatandaşı olarak, bildiğim bir konu olan patentlerle ilgili bu hususta nasıl bir yardımım olabilir diye düşündüğümde dünyada ve Türkiye’de deprem ile ilgili ne gibi teknolojilerin bulunduğunu araştırabileceğim aklıma geldi. Belki okuyan birilerine fikir verir, bu alanda çalışmalarına vesile olur ümidiyle.
Patent İstatistikleri
Ülkemizde son yıllarda depremle ilgili yapılan patent ve faydalı model başvuru sayıları aşağıdaki gibidir.
Beklendiği üzere, yaşanan depremleri takip eden yıllarda başvuru sayılarında artış gözlemlenmektedir. Dünyada bu alanda en çok patent başvurusu yapan ülkelere baktığımızda da başı çeken ülkelerin depremden etkilenen coğrafyalardan geldiği görülmektedir.
Gerek ülkemizde gerekse dünyada depremle ilgili yapılmış bazı patent başvurularını belli konu başlıkları altında aşağıda listeledim. Listeyi hazırlarken tarihi öneme sahip eski patentleri değil, güncel teknolojiden örnekleri derlemeye çalıştım. Bahsedilen patentlerle ilgili bulabildiğim haber, video ya da uygulama örneklerini de ekledim.
Depreme Dayanıklı Binaların Yapılması için Geliştirilen Teknolojiler
Bu alanda dünyada patent başvuru sayısı oldukça fazladır. En aktif ülkeler Japonya ve Çin’dir. Yazıyı uzatmamak adına yalnızca birkaç örnek verilecektir.
Son zamanlarda en çok gündemde olan teknolojilerden sismik izolatörlerin (deprem izolatörü) Türkiye’de ilk uygulaması 2001’de Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nin Sismik Modernizasyonu Projesi kapsamında yapılmış.[1]
Dünyadan birkaç patent örneği verecek olursak:
EP3614017 (Yayın tarihi: 26.02.2020) (OILES INDUSTRY CO LTD [JP]) Sismik Yalıtım Destek Cihazı
EP3614017
JP2016056875 (Yayın tarihi: 21.04.2016) (OILES INDUSTRY CO LTD [JP]) Titreşim Kontrol Fonksiyonlu Deprem Taban Yalıtım Yapısı
2015/14200 (Yayın tarihi: 22.05.2017) (SİSMOLAB İNŞ. PROJE YAZILIM ARGE SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.) (Omurga Sönümleyici)
2015/14200
WO2014092662 – (Yayın tarihi: 19.06.2014) (Cemalettin KAYA) Depreme dayanıklı bina sisteminde hareket mekanizması.
WO2014092662
WO2010093337 – (Yayın tarihi: 19.08.2010) (Murat DİCLELİ; Ali MILANI SALEM) Çok Yönlü Burulmalı Histeretik Damper
WO2010093337
WO2017082839 – (Yayın tarihi: 18.05.2017) (Uğur GÜNDÜZ) Deprem sırasında farklı eksenlerde oluşan kuvvetleri sönümleyebilen izolatör yapılanması ve ilgili izolatörün üretim yöntemi
WO2019203766 – (Yayın tarihi: 24.10.2019) (Murat DİCLELİ) Çok Yönlü Uyarlanabilir Yeniden Merkezleyici Burulmalı İzolatör
WO2019203766
2010/04524 (Yayın tarihi: 21.12.2011) (SGM SİSMİK GÜÇLENDİRME MRK. İNŞ. TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ.) Yapıları depremden koruma sistemi ve sistemin oluşturulmasına yönelik yöntem
2010/04524
EP3779101 (FLEXANDROBUST SYSTEMS SPOLKA Z O.O. [PL]) Karka Binalarda Çerçeve ve Dolgu Duvarların Anti-Sismik Koruma Yöntemi (Buluş sahipleri arasında Alper İlki bulunuyor)
EP3779101
Dünyadan bazı patent başvuruları:
CN115182442 (Yayın tarihi: 14.10.2022) (CHINA CONSTR 5TH ENG DIVISION) Çelik kiriş ve beton dolgulu çelik boru demeti kombine elemanı
CN115182442
CN115110636 (Yayın tarihi: 27.09.2022) (TAICHANG CONSTRUCTION CO LTD) Bina inşaatı için darbeye dayanıklı tam cıvatalı çelik yapı karkası
CN115110636
CN217680875U (Yayın tarihi: 28.10.2022) (GUANGDONG GUIGUAN CONSTRUCTION GROUP CO LTD) Bina için kesme önleyici yük taşıyan çelik yapı
CN217680875U
JP2016172870 (Yayın tarihi: 29.09.2016) (KOMATSU SEIREN CO) Yüksek Mukavemetli Fiber Tel ve Kompozit Malzeme
Orta-Katlı Betonarme Binanın Lifli Karbon Polimerleri Kullanarak Güçlendirilmesi ile ilgili yapılan proje sayesinde depremde ayakta kalan bina ile ilgili haber:
CN115492267 (Yayın tarihi: 20.12.2022) (UNIV FUZHOU) Çok takviyeli fabrikasyon çelik-beton kompozit perde duvar ve yapım yöntemi
CN115492267
CN214622114U (Yayın tarihi: 05.11.2021) (GUIZHOU CONSTRUCTION SCIENCE RES & DESIGN INSTITUTE LIMITED COMPANY OF CSCEC) Bina deprem direnci tespiti için beton kesme test cihazı
CN217461586U (Yayın tarihi: 20.09.2022) (HUBEI PROVINCIAL ACADEMY OF BUILDING RES AND DESIGN CO LTD; HUBEI PROVINCIAL CENTER FOR QUALITY SUPERVISION AD TEST OF CONSTRUCTION ENG CO LTD) Hasarlı çerçeve kirişi için onarım yapısı
CN217461586U
US2013055660 (Yayın tarihi: 07.03.2013) (CHANG CHUN HO [KR]; KEIMYUNG UNIVERSITY ACADEMIC COORPERATION FOUNDATION [KR]) Bina Kolon Yapılarının Güçlendirilmesi için Yapı
US2013055660
KR20130003421 (Yayın tarihi: 09.01.2013) (PUSAN NAT UNIV IND COOP FOUND [KR]) Piloti için sismik güçlendirme yapısı
KR20130003421
RU2761795C1 (Yayın tarihi: 13.12.2021) (FEDERALNOE GOSUDARSTVENNOE BYUDZHETNOE OBRAZOVATELNOE UCHREZHDENIE VYSSHEGO OBRAZOVANIYA KUBANSKIJ G [RU]) Deprem Bölgelerinde İnşaat için Yük Taşıma Kapasitesi Artırılmış Fore Kazık Kurma Yöntemi
RU2761795C1
US6758018 (Yayın tarihi: 07.08.2003) (STANLEY FASTENING SYS LP [US]) Daha iyi tutma için geniş çaplı kafalara sahip kaplama için güç tahrikli çiviler (Piyasada HurriQuake markasıyla biliniyor)
Deprem Anında Kişiyi Korumaya Dayalı Sistemler
(CPC Sınıfı: A47C31/002, A62B31)
Deprem anında insanları koruma amaçlı geliştirilen sistemler arasında depreme dayanıklı yataklar, panik odaları, kapsüller vb. sayılabilir.
2019/20842 (Yayın tarihi: 21.06.2021) (NETAŞ TELEKOMÜNİKASYON A.Ş.) Deprem anında hayat üçgeni oluşturan bölmeli bir dolap sistemi
2019/20842
2020/14466 (Yayın tarihi: 21.03.2022) (Hatice SARITAŞ) Yaşam Yatağı
2020/14466
CN104905595 (Yayın tarihi: 16.09.2015) (HEFEI CITY KECHUANG RAPID TOOLING TECHNOLOGY DEV CO LTD) Yeni deprem güvenliği koruma yatağı
CN104905595
CN111109922 (Yayın tarihi: 08.05.2020) (QINGDAO DIDU LIFE SUPPORT AND RESCUE EQUIPMENT TECH CO LTD) Deprem kişisel kurtarma koruma yatağı
CN111109922
CN201861190U (Yayın tarihi: 15.06.2011) (WENXI WANG) Deprem için otomatik afetten koruma can kurtarma yatağı
CN115166815 (Yayın tarihi: 11.10.2022) (NATIONAL DEFENSE UNIV OF CHINESE PEOPLES LIBERATION ARMY) Coğrafi bilgilere ve kenar algoritmasına dayalı deprem afet değerlendirme karar modeli
CN114492989 (Yayın tarihi: 13.05.2022) (NANJING SCIENCE AND TECHNOLOGY UNIV) Deprem felaketine müdahale için kentsel trafik acil durum çalışma yöntemi ve sistemi
WO2021006824 – (Yayın tarihi: 14.01.2021) (Barbaros KAÇMAZ) Seyyar Portatif Askeri Operasyon ve Doğal Afet Hastanesi
WO2021006824
İnsansız hava aracı baz istasyonları:
CN103051373 (Yayın tarihi: 17.04.2013) (BEIJING AEROSPACE SCIENCE & INDUSTRY CENTURY SATELLITE HI TECH CO LTD) Kendinden rotorlu insansız hava aracı tabanlı hava acil durum haberleşme sistemi
CN103051373
CN113938830 (Yayın tarihi: 14.01.2022) (UNIV BEIJING POSTS & TELECOMM) İnsansız hava aracı baz istasyonu dağıtım yöntemi ve cihazı
Bunlar arasında deprem detektörleri, ölçüm cihazları, alarmlar, uyarı sistemleri sayılabilir. Ancak bu detektörler depremi maalesef önceden bildirmezler, sadece deprem olduğu sırada insanları uyarmak amacıyla kullanılır. Her ne kadar dünya genelinde depremi gerçekleşmeden önce tahmin edebilen cihazlar geliştirdiğini iddia eden çok sayıda insan olsa da maalesef henüz dünyada bunu etkili bir şekilde gerçekleştiren bir teknoloji yoktur.
US2022380204 (Yayın tarihi: 01.12.2022) (KOREA METEOROLOGICAL ADMINISTRATION [KR]; KYUNGPOOK NAT UNIV IND ACADEMIC COOP FOUND [KR]) MEMS Tabanlı Yardımcı Sismik Gözlem Ağında Deprem Tespiti için Cihaz
CN115240369 (Yayın tarihi: 25.10.2022) (TIANJIN JUNMIAOAN DISASTER REDUCTION TECH CO LTD) Deprem erken uyarısına dayalı Nesnelerin İnterneti korna sesli yayın sistemi
CN115240369
WO2022192125 (Yayın tarihi: 15.09.2022) (FIBER SENSE LTD [AU]; LINDSEY NATHANIEL J [US]) Dağıtık Fiber-Optik Algılama ile Deprem Oluşumunda Sağlayan Cihazlar
EP4024090 (Yayın tarihi: 06.07.2022) (KAMSTRUP AS [DK]) Sismik Olayları Tespit Yöntemi
CN114167487 (Yayın tarihi: 11.03.2022) (INSTITUTE OF ENGINEERING MECH OF CHINA BUREAU OF EARTHQUAKE) Karakteristik dalga formuna dayalı deprem büyüklüğü tahmin yöntemi ve cihazı
Türkiye’den bir örnek:
WO2018139980 (Yayın tarihi: 02.08.2018) (KURUKAMO DEPREM SISTEMLERI AR-GE BILISIM [TR]) Birleşik Sensör Sistemiyle Deprem Yönetimi
2022/000392 (Yayın tarihi: 21.02.2022) (Mehmet BARAN, Doğancan ÜNALAN) Gece Arama-Kurtarma Faaliyetlerinde Kullanılan Sınırsız Süreli Uçuş Kabiliyeti Olan Kablolu Aydınlatmalı İnsansız Hava Aracı
2022/000392
Enkazda Canlı Tespiti
(CPC Sınıfı: G08B21/22, B25J19)
CN211741601U (Yayın tarihi: 23.10.2020) (SHANNENG ENG SURVEY AND DESIGN CO LTD) Deprem sonrası oluşan enkaz için çok fonksiyonlu yaşam detektörü
CN211741601U
Türkiye’den iki örnek:
WO2020139206 – (Yayın tarihi: 02.07.2020) (SIGNALTON TEKNOLOJI LTD. STI.) Afet Acil Arama ve Kurtarma için Canlı İnsan Tespit Sistemi ve Yöntemi
2022/002283 (Yayın tarihi: 21.10.2022) (Ahmet Safa ÇOLAK, Anıl Aydın KOL, Mustafa MURAT) Deprem Sonrası Enkaz Altında Kalan Depremzedelerin Sayısını ve Yaşam Belirtilerini Tespit Edebilen Cihaz
Deprem Sonrası Ortam Güvenliğini Sağlamaya Yönelik Teknolojiler
(CPC Sınıfı: G01V1, G01R31/50)
Depremden sonra zarar gören binalarda oluşan elektrik, gaz vb. tehlikeli kaçakların önüne geçmek amacıyla geliştirilen sistemlerdir.
KR20220072548 (Yayın tarihi: 02.06.2022) (KOREA ELECTRIC POWER CORP [KR]) Elektrik güç ekipmanı için deprem güvenlik değerlendirme yöntemi ve cihazı
CN101708357 (Yayın tarihi: 19.05.2010) (UNIV TIANJIN TECHNOLOGY) Deprem kurtarma için kaldırma veya destekleme makinesi
Sonsöz
Ülkemiz deprem bölgesi ve biliyoruz ki binaların zemine ve depreme uygun yapılması durumunda gelecekteki büyük bir depremde en az hasarla depremi atlatmamız mümkün. Deprem sonrası yaşadığımız sıkıntıları, kaybedilen canları düşündükçe bunları yeniden yaşamamak için uygulayabileceğimiz en kolay çözümün kurallara uygun binalar yapmak olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.
Yeni binaları kurallara ve zemine uygun yapmak, uygun olmayan eski binaları güçlendirmek, gerekiyorsa yıkıp yeniden yapmak, bütün bunlar belki büyük masraf olabilir ama bunları yapmadığımızda ödediğimiz ve ödeyeceğimiz bedelle karşılaştırdığımızda bunun hiçbir şey olduğunu görüyoruz. Yanlış yapılmış bir işi düzeltmeye çalışmak her zaman daha zordur. Bu yüzden yanlışın yapılmadan önlenmesi için gerekli kontrol mekanizmalarının işletilmesi önemlidir.
Umarız bu bizim son deprem felaketimiz olur ve gelecekteki depremlere hazırlıklı oluruz.
Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO) ile Avrupa Komisyonu Vergilendirme ve Gümrük Birliği Genel Müdürlüğü (DG TAXUD), 2020 yılında beri fikri mülkiyet uygulamalarına ilişkin tüm otoriteleri tarafından gösterilen çaba ve yapılan işler sonucu ortaya çıkan sonuçları her sene bir belge halinde yayımlama konusunda anlaşmışlardır. Bunun sonucunda hazırlanan ikinci belge Aralık 2022’de yayımlanmış olup AB sınırında gümrük otoriteleri tarafından ve iç pazarda yetkili makamlarca durdurulan taklit ürünlere ilişkin hem yerel otoritelerin sağladığı hem de AB çapında taklitle mücadele bilgi sistemi olan COPIS aracılığıyla toplanan 2021 verilerini içermektedir.
Neredeyse 100 sayfalık belgede, AB sınırlarından edinilen sonuçlar ile iç pazardan edinilen sonuçlara dosya sayısı, durdurulan/el konulan ürün sayısı, ürün kategorisi, taşıma yöntemi, fikri mülkiyet türü, işlem türü, ürünlerin menşei/geldiği yer, durduruldukları ülke/yer gibi farklı başlıklarda yer verilmiş ve bunların karşılaştırması da yapılmıştır.
Belirtmek gerekir ki, AB hukukunda hak sahipleri gümrüklerden fikri mülkiyet haklarının korunması için aksiyon almaları talebinde (“Application for Action” veya “AFA”) bulunabilmektedir. Bu sistem söz konusu belgede açıklanmıştır. Hak sahiplerinin ilgili talepleri, COPIS veritabanına kaydedilmektedir. Esasen, IPEP olarak anılan fikri mülkiyet uygulamaları portalından hak sahipleri bu taleplerine ilişkin ilgili başvuruları yapabilmekte, bu talepler otomatik olarak COPIS’e aktarılmakta ve AB çapındaki uygulayıcılar bu başvuruları yöneterek aksiyon alabilmektedir. Bu başvuruların geçerlilik süresi 1 yıldır. Ayrıca, IPEP’in çift yönlü bir iletişim sistemi de sağladığı, bu kapsamda hak sahiplerinin yetkililere güvenli bir şekilde ihlallere ilişkin uyarılar gönderebilmesinin de mümkün olduğu belirtilmiştir. Önemle belirtmek gerekir ki, fikri mülkiyet ihlalinden şüphelenmeleri halinde AB gümrüklerinin re’sen harekete geçme yetkisi de mevcuttur. Bu durumda, gümrükler hak sahiplerini belirlemekte ve bu hak sahipleri gümrükteki ürünlerin durdurulmasına devam edilebilmesi veya salıverilmesinin ertelenmesi için 4 iş günü içerisinde ulusal başvuruda bulunmaktadır.
Aşağıda raporun önemli bulduğumuz kısımlarını özetlemek suretiyle kısaca bilgi vermekteyiz:
Öncelikle belirtmek gerekir ki, belgenin başındaki özette AB sınırlarındaki durdurmalara dair 27 üye ülkeden 26’sının bilgi sağladığını, bilgi edinilemeyen üye ülke Yunanistan’ın ise tarihsel olarak durdurulan taklit ürünlerin hem sayı hem değer olarak yaklaşık %5-6’lık bir kesimini oluşturduğu vurgulanarak bu sene söz konusu bilgi eksikliğine rağmen COVID öncesine göre bile sayılarda bir artış görülmüştür.
Ürün kategorileri ise genel hatlarıyla en çok kıyafet ve ayakkabı gibi yaygın tüketici ürünleri ile ambalaj malzemeleri (sigara), oyuncak veya çanta, cüzdan, parfüm, kozmetik, saat gibi lüks ürünlerden ve cep telefonu aksesuarlarından oluşmaktadır.
AB’ye gelen taklit ürünlerin kaynaklandığı ülkeler bakımından ise en çok Çin (yaklaşık %70), ardından Türkiye (yaklaşık %9), ve Hong Kong (yaklaşık %6-6,5) belirtilmiştir. Kamboçya yaklaşık %3 olarak belirtilirken kalan tüm ülkeler toplamda yaklaşık %7’lik bir dilime sahiptir. En çok taklit ürünün geldiği ülke olan Çin’den çoğunlukla ambalajlama malzemelerinin durdurulduğu, Türkiye’den gelenlerde ise kıyafet ürünlerinin ağırlıklı olduğu, son olarak Hong Kong’dan gelenlerin daha çok etiket, sticker gibi ürünler olduğu belirlenmiştir.
Taşıma türü bakımından 2021 yılında en çok durdurulmanın posta veya ekspres kurye yoluyla taşınan ürünlerde gözlemlendiği belirtilmiştir. Geçtiğimiz yıllarda posta yoluyla gelen ürünlerdeki durdurmanın azaldığı, ekspres kurye yoluyla gelen ürünlerde ise arttığı tespit edilmiştir. Deniz yoluyla ve karar yoluyla ulaşımda taklit ürünlerin durdurulması hala el konulan ürünlerin çoğunluğunu oluşturmaktayken hava yolu, ekspres kurye ve posta yolunda da bu yönden artış not edilmiştir.
Taklit ürünlerin ihlal ettiği fikri mülkiyet hakkı türü yönünden de en çok ulusal, uluslararası ve AB olmak üzere marka hakkının en çok ihlal edildiği belirtilmiştir.
Gümrüklerde durdurulan ürünlerin, AB sınırları içerisine giren taklit ve korsan ürünlerin çok küçük bir kısmını oluşturduğu da vurgulanmış, örneğin 2019 yılında gümrükte durdurulan taklit ürünlerin toplam geçen taklit ürünlerin ancak %0,45’i değerinde olduğu belirtilmiştir.
AB iç pazardaki taklit ürünlere el koyma verileri ise polis, gümrük, pazar araştırma otoriteleri tarafından sağlanmakta olup el konulan taklit ürünlerin sayısı 2020 yılına kıyasla 2021’de yaklaşık 7 milyon artmıştır. Bu artış bazı otoritelerin 2020’de veri sağlayıp 2021’de sağlamamasına rağmen gözlemlenmiştir. Ancak, ürün sayısı artsa da kategori olarak daha çok ucuz ürünler bulunması nedeniyle alıkonulan ürünlerin değeri azalmıştır (Değer olarak 46 milyon Euro azalma gözlemlenmiştir).
El konulan ürünlerin sayısı ve değeri bakımından 6 tane üye ülke iç pazardaki toplam durdurmaların %95’ten fazlasından ve sayı olarak neredeyse %99’undan sorumlu olup ürün sayısının neredeyse %62’si ve değerinin %63’ü ile İtalya açık ara öndedir. Hollanda, Fransa, Portekiz, İspanya ve Macaristan onu takip etmektedir.
İç pazarda el konulan ürün kategorileri bakımından ise sigara ve etiketler, sticker, kıyafet ve devamında daha az da olsa ses/görüntü cihazı bulunmaktadır.
İç pazarda el konulan taklit ürünlerin yaklaşık %93’ü marka, %6’sı telif/eser ve yaklaşık %0,7’si tasarım haklarını ihlal etmektedir.
Genel itibarıyla, 2021 yılında el koyma suretiyle AB’ye girişi engellenen sahte ürünlerin sayısı yaklaşık 86 milyondur. Bu sayı 2020 yılına göre yaklaşık %31 artmıştır. Toplamın yaklaşık %62’si iç pazarda el konulmuş sahte ürünler olup kalanı AB sınırında durdurulmuştur.
AB’de el konulan sahte ürünlerin yaklaşık değerinin toplam 1,9 milyar Euro’yu aştığı belirtilmektedir. Bu rakam bir önceki yıla göre ürün sayısında artış olmasına rağmen yaklaşık %3 azalmıştır.
Durdurulan tüm sahte ürünler değerlendirildiğinde sayı olarak en çok ambalajlama malzemesi, sigara, etiket, sticker, kıyafet ve oyuncak görülmekte, bu beş alt kategorinin kaydedilen malların %53’ünü oluşturduğu belirtilmektedir. Değer yönünden ise en çok kıyafet, saat, ses/görüntü cihazları, tekstil ve spor olmayan ayakkabılar neredeyse %54’ünü oluşturmaktadır.
Gerçekleştirilen durdurma/el koyma işlemlerinde %90’ından fazlasının ya standart prosedür ya da “small consignment” yoluyla imha edildiği, ihlalin belirlenmesi için dava açıldığı veya cezai soruşturma geçirdiği, bir de dava dışı sulh yoluyla çözüme kavuşturulduğu belirtilmiştir. %7,14’ü bakımından ise hak sahibi tarafından gümrük bildiriminin ardından hiçbir aksiyon alınmaması nedeniyle malların salıverildiği görülmüştür. Bu oranın %2’si zaten re’sen yapılmış işlemlerdir. El koyma işlemlerinin %2,81’inde ise gümrük otoriteleri ortada bir ihlal olmadığı ve mallar ihlal yaratmayan orijinal ürünler olarak görüldüğü için malları bırakmıştır.
Son olarak sınırlarda ve iç pazarda durdurulan ürünler karşılaştırıldığında, cep telefonu aksesuarı ve ambalaj malzemelerine sınırda daha çok el konulurken sigara ve tekstil ürünlerine ise AB iç pazarında daha çok el konulduğu gözlemlenmiştir.
Fotoğraf: Brett Jordan, Unsplash
Bu belgenin amacı, AB’de fikri mülkiyet uygulamalarına ilişkin yapılacak analizin verilerle desteklenmesi ve alınacak uygun önlemlerin geliştirilmesinde bilgi sağlanması olarak belirtilebilir. Benzer şekilde, AB’de karar vericilere konu hakkında yol göstermesi ve öncelikler ile politika belirlenmesi bakımından yararlanılabilecek bir kaynak oluşturmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Yukarıda, genel hatlarıyla ufak bir özet verilmeye çalışılmış olup daha detaylı bilgiye belgenin kendisinden ulaşılabilir (Belgenin kendisine bu adresten erişmek mümkündür.) Konuya ilgi duyan IPR Gezgini okurlarına faydalı olmasını dileriz.
2023 yılına merhaba demek üzereyken, tüm okurlarımızın yeni yılını kutluyor, yeni yılın hepimize mutluluk, sağlık, huzur ve başarı getirmesini diliyoruz.
2023, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için özel bir yıl olacak, çünkü Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünü kutlayacağız. Cumhuriyeti ve muasır medeniyet seviyesine erişme hedefini içselleştirmiş tüm vatandaşların, bu özel yılı daha büyük bir gururla karşılayacağından ve Mustafa Kemal Atatürk başta, bizlere özgür bireyler olma yönünde ilk fırsatı tanıyan kurucu kadroları daha özel saygıyla anacağından eminiz.
2023 yılı IPR Gezgini için de özel bir yıl olacak, çünkü bizler de IPR Gezgini’nin yayına başlayışının 10. yılını kutlayacağız. Bu yıla, Onuncu Yıl Marşı’na gönderme yaparak “Çıktık açık alınla on yılda her terslikten…” diyerek başlayabiliriz, çünkü gerçekten de on yıl boyunca üretme ve paylaşma yolumuzda bizleri hiçbir güç durduramadı, yayın hayatımıza başladığımızdan bu yana büyüyerek ve daha fazla okuyucuya ulaşarak ilerlemeye devam ediyoruz. Tüm okurlarımızın bildiği üzere, geçtiğimiz on yıl boyunca hiçbir ekonomik destek, reklam veya sponsor desteği almadık, sitenin tüm masraflarını yazarlarımız karşıladı, hiçbir kurum, kuruluş, şirket veya kişiyle organik bir bağımız olmadı ve gururla ifade edebiliriz ki, ilk günden belirlenen bağımsızlık ilkemizi zedeleyecek ve okurlarımızın gözünde itibarımızı düşürecek hallerin oluşmasına imkan vermedik. Bağımsızlık ve özgürlük hissi, hiç şüphesiz bizleri daha yaratıcı kılıyor ve gerektiğinde eleştirel dil kullanmaktan kaçınmamamızı sağlıyor.
2022 yılı pandemi koşullarından normal yaşama dönüşü de simgeliyordu, özgürlüğe kavuşmanın heyecanı bizleri de (en azından bazılarımızı) biraz tembelleştirmiş olabilir, bu hissiyatı fazlasıyla yaşayan yazarlarımız oldu; ancak hepimizin beklentisi 2023 yılında daha fazla üretmek ve bunları okuyucularımızla paylaşmak olacak.
Her zaman söylediğimiz gibi IPR Gezgini yeni yazarların katkılarına açık, bizlerle iprgezgini@gmail.com adresinden temasa geçmekten çekinmeyin, yazılar standartlarımızı karşıladığı sürece sitede yer bulacaktır.
Sözü daha fazla uzatmadan 2023 yılının tüm okurlarımıza ve IPR Gezgini ekibine sağlık, başarı, mutluluk ve huzur getirmesini diliyoruz. Umarız ki 2023 yılında IPR Gezgini’nin 10. yıldönümü etkinliklerinde yüz yüze de görüşebiliriz.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu 16 Aralık 2022 tarihli basın açıklamasında; sürdürülebilir ve yüksek kaliteli tarım ve gıda ürünlerinin tanıtımını gerek iç pazarında gerekse dünya çapında finanse etmek için 2023 yılında 185,9 milyon Euro tahsis edeceğini beyan etti. 2023 yılı tanıtım politikası çalışma programı, özellikle Tarladan Çatala (Farm to Fork) stratejisi olmak üzere, 2019-2024 dönemi için AB’nin siyasi önceliklerine katkıda bulunacak.
Tanıtım projeleriyle; AB tarımının sürdürülebilirliği, hayvan refahını artırma, taze meyve ve sebze tüketiminin artırılması ile sağlıklı ve sürdürülebilir beslenmenin teşvik edilmesi hedefleniyor. Projeler; AB tarım ürünlerine yeni pazar imkanlarının bulunması, mevcut işlerin güçlendirilmesi, sürdürülebilir üretim ve tüketimin artırılması ile AB tarım-gıda sektörünün, ekonomik açıdan sürdürülebilir şekilde toparlanmasını da destekleme amacını güdüyor.
Tanıtım bütçe kalemleri iç ve dış pazarlarda “basit programlar” ve “çoklu programlar” olarak iki temel gruba ayrılıyor ve alt gruplar da söz konusu. Fazla detaya girmeden, dikkati çeken hususları aşağıda özetliyoruz.
Coğrafi işaretler, kalite göstergesi programlarının içinde yer alıyor. Bu programlar için iç pazarda basit programlara 7 milyon Euro, çoklu programlara ise 4,2 milyon Euro ayrılmış durumda. Ayrıca özellikle üçüncü ülkeler için öngörülen programlar gibi diğer bazı alt başlıklardaki programlara, coğrafi işaretlerin de dahil edilebileceğini düşünüyoruz.
AB iç pazarındaki tanıtım 83,3 milyon Euro, üçüncü ülkelerdeki tanıtım ise 83,1 milyon Euro bütçeye sahip. AB dışı tanıtımda ana tanıtım hedefi “büyüme potansiyeli”. Çin, Japonya, Güney Kore, Singapur ve Kuzey Amerika bu kategoriye dahil. AB’nin, bu kategorideki ülkelerden Çin dışındakiler ile coğrafi işaretleri de konu alan serbest ticaret anlaşmaları var. Çin ile yaptığı ve sadece coğrafi işaret korumasına yönelik olan anlaşma ise; ilk etapta taraflara ait 100’er coğrafi işareti korumayı öngörmüş, süreç içinde toplam sayının 350’ye kadar artması hedeflemiş durumda. Anlaşmanın resmi olarak yürürlüğe girdiği 1 Mart 2021 tarihinde yapılan basın açıklaması, AB’nin 2023 yılı tanıtım bütçesinde Çin (Hong Kong ve Makao dahil), Güney Kore, Tayvan, Güneydoğu Asya ve Güney Asya için toplam 16,3 milyon Euro’luk büyük bir bütçe ayırmasının nedenine de işaret ediyor. Çünkü Çin pazarı, 2020 yılı Ocak-Kasım ayları arasında 16,3 milyar Euro ile AB gıda ve tarım ürünlerinin 3. varış noktası. Ayrıca bu değerlendirme içindeki şarap, distile alkollü içkiler ile gıda ve tarım ürünlerini kapsayan coğrafi işaretli ürünler, toplam değerin %9’unu oluşturarak 2. sırada yer alıyor. Çinli tüketiciler güvenlik, kalite ve otantiklik bakımından AB’nin tarım ve gıda ürünlerini takdir ediyorlar. AB’li tüketiciler ise Çin’e ait özel ürünlerin orijinallerini deneyimlemek istiyorlar.
Yeni Zelanda ve Avustralya, AB’nin ihracatçıları için yeni pazar fırsatı olarak görülüyor. Brexit’ten sonra Birleşik Krallık, gıda ve tarım ürünleri için %25’lik payla AB’nin ana ihracat pazarlarından biri.
Tanıtım kampanyaları hem AB’li hem de küresel tüketicileri coğrafi işaret ve organik ürünler gibi AB’nin kalite programları hakkında bilgilendirecek. Organik ürünlere ayrılan bütçe 28 milyon Euro.
İklim, çevre ve hayvan refahı için faydalı sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesini ve sürdürülebilir şekilde üretilmiş tarımsal gıda ürünlerinin tüketimini desteklemek için ayrılan bütçe 36 milyon Euro.
Daha sağlıklı ve dengeli beslenmeyi teşvik etmek için taze meyve ve sebzelerin tanıtım bütçesi 19 milyon Euro’dan fazla.
2023 kampanyaları için teklif çağrıları, Avrupa Araştırma Yürütme Ajansı (European Research Executive Agency) tarafından Ocak 2023’te yayımlanacak.
AB Komisyonu, AB tarım ürünlerini dünya çapında tanıtmaya yönelik kampanya ve çeşitli etkinliklerinde, “Enjoy, it’s from Europe” (Keyfini çıkarın, Avrupa Birliği’nden)” sloganını kullanıyor. Ayrıntılara önem veren okurlarımız için bu sloganın kullanılmasını da ilgilendiren kuralların, AB’nin iç pazarında ve üçüncü ülkelerde yürüteceği tanıtım çalışmaları hakkındaki 3/2008 sayılı Konsey Tüzüğü ve 501/2008 sayılı Komisyon Tüzüğü ile düzenlendiği bilgisini verelim.
Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi EUIPO; Avrupa Fikri Mülkiyet Hakları İhlalleri Gözlemevi (European Observatory on Infringements of Intellectual Property Rights) aracılığıyla ve Avrupa Patent Ofisi EPO iş birliğinde hazırladığı “AB’de Fikri Mülkiyet Hakları Yoğun Endüstriler ve Ekonomik Performansları” hakkındaki 2022 yılı analiz raporunu, 11 Ekim 2022 tarihinde yayımladı. Rapor, iklim değişikliğini azaltma teknolojilerini (climate change mitigation technologies -CCMT) konu alan patent ile yeşil marka başvuruları hakkında ilk kez yapılan analizleri de içermesi nedeniyle bir hayli önemli. EUIPO’ya yapılan ve “yeşil markalar” olarak adlandırılan markalara; 1996-2020 yılları arasındaki marka başvurularının mal ve hizmetlerine yönelik analiz içeren çalışmaya da atıfta bulunduğumuz ve 21 Temmuz 2022 tarihinde IPR Gezgini’nde yayımladığımız “Avrupa Birliği’nin Sürdürülebilir ve Döngüsel Tekstil Ürünleri Stratejisi” başlıklı yazımızda kısaca değinmiştik.
2017-2019 dönemini kapsayan 2022 yılı raporu; 2013 (2008-2010 arası), 2016 (2011-2013 arası) ve 2019 (2014-2016 arası) yılı raporlarıyla benzer bir metodoloji içinde hazırlanmış olup marka, tasarım, patent, telif, coğrafi işaret ve bitki çeşitlerine ilişkin haklara ait çeşitli ekonomik göstergeleri içeriyor.
Raporun metodolojisi, her bir fikri mülkiyet hakkı için ayrıntılı biçimde açıklanıyor. Hepsine yazımızda yer vermek mümkün değil ancak, gerek kapsamının diğer fikri mülkiyet haklarına nazaran biraz farklı olması gerekse alanında veri toplamanın ve işlemenin çok kolay olmaması nedenleriyle, sadece coğrafi işaretlere ilişkin metodolojiyi aşağıda özetliyoruz.
Coğrafi işaret yoğun endüstrilerin tanımlanması metodolojisi, önceki üç çalışma ile benzer olup 2017 yılı için güncellenmiş ürün satış bilgileri kullanılmıştır. Metodoloji tasarlanırken temel olarak iki karakteristik özellik dikkate alınmıştır.
Doğası gereği coğrafi işaretlerin tek sahibi yoktur ve tescil başvurusu genellikle ilgili üretici birliği tarafından yapılır. Bu durum, ekonomik verilerle ilişkilendirilebilecek hak sahipliği bakımından mukayese edilebilirliği güçleştirir. Bu açıdan telif haklarına benzediğinden, Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı WIPO’nun, telif hakları için kullandığı yöntemler uygulanabilir niteliktedir.
Bu çalışmada kullanılan NACE (AB’nin, ekonomik faaliyetleri istatistiki sınıflandırma sistemi) sınıflandırmasının oranı, coğrafi işaretli ürünler bakımından AB üyesi ülkelerde birbirinden önemli ölçüde farklılaşmakta. Bu durum, aynı endüstrinin bir ülkede coğrafi işaret yoğun olmasına rağmen diğer bir ülkede yoğun olmadığı anlamına geldiğinden ve neticede, 2022 raporundaki diğer fikri mülkiyet haklarına ilişkin yaklaşımlarla tezat oluşturduğundan, coğrafi işaretlerle ilgili yaklaşım ülke bazında yapılmıştır.
Ayrıca, coğrafi işaret endüstrileri genellikle dikey olarak entegredir. Örneğin AB için en önemli coğrafi işaret sektörü olan şarapların üretimi; belirli bir alanda yetiştirilen ve işlenen üzümlere dayanıyor, yani üzüm yetiştiriciliği ve şarap üreticiliği olmak üzere iki alana yayılan bir istihdam şekli mevcut. Bu durum, girdi-çıktı tablolarının dolaylı istihdamı hesaplamak için uygun olmadığı anlamına geliyor. Dolayısıyla tarımsal istihdam istatistiklerinde boşlukların bulunması nedeniyle, coğrafi işaret yoğun endüstrilerin istihdama katkısının hesaplanamadığı ifade edilmekte.
AB’nin coğrafi işaretli ürünlerine ilişkin verileri esasen, AB Komisyonunun Tarım Genel Müdürlüğü DG Agri tarafından sağlanmış ve EUROSTAT’ın malların uluslararası ticareti ile ilgili COMEXT veri tabanından elde edilen verilerle birleştirilmiş.
Rapordaki ilgi çekici bilgilerin bazıları, özetle aşağıdaki gibidir.
Raporun önsözü; inovasyonun, AB ve AB üyesi ülkelerce benimsenen büyüme stratejisinin temel bileşeni olduğunu; daha fazla istihdam ile daha rekabetçi bir ekonomi yaratma amacına hizmet eden birçok faktörün bulunduğunu ancak etkin bir fikri mülkiyet sisteminin, amacı gerçekleştirmede ilk sırada yer aldığını vurguluyor. Raporda ayrıca, Brexit sonrası artık AB üyesi olmayan Birleşik Krallık ile Avrupa Serbest Ticaret Birliği olan EFTA ülkelerinden İzlanda, Norveç ve İsviçre’ye ait bazı veriler de mevcut.
2019 yılı raporunda 353 olarak belirtilen fikri mülkiyet hakları yoğun olan sektör sayısı, 357’ye yükselmiş. Bu endüstrilerden 229’u (%64’ü) birden fazla fikri mülkiyet hakkı açısından yoğun.
2022 yılı raporuna göre, fikri mülkiyet yoğun sektörlerin AB ekonomisine katkısı her açıdan 2008-2010 döneminden bu yana en yüksek seviyede. 81 milyondan fazla iş imkânı yarattığı; yüksek sayıda fikri mülkiyet hakkına sahip şirketlerin, neredeyse her 10 işten 4’ünü oluşturduğu ve diğer sektörlere göre %41 daha yüksek maaşlar ödediği; bu endüstrilerin, AB’nin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) %47,1’lik dilimine sahip olarak 6,4 trilyon Euro değerinde olduğu ifade ediliyor.
AB’nin GSYİH’sının %14’ünden fazlasına sahip olan fikri mülkiyet hakları yoğun endüstriler, küresel ekonomide AB için bir rekabet avantajı oluşturuyor.
AB iç ticaretinin %75’inden fazlasını oluşturan fikri mülkiyet yoğun endüstriler, AB tek pazarının belkemiği olarak kabul ediliyor. AB ülkelerinde yaklaşık 7 milyon iş, diğer AB üyesi ülkelerdeki şirketler tarafından yaratıldığından ve bazı ülkelerde, fikri mülkiyet hakları yoğun sektörlerde bu tür işlerin payı %30’u aştığından, sınır ötesi iş yaratmada da önemli bir itici güç.
Almanya, Fransa, İtalya ve Hollanda, yeni fikri mülkiyet haklarının oluşturulmasında lider konumda.
Sürdürülebilir inovasyonda aktif olan fikri mülkiyet hakları yoğun endüstriler arasında, iklim değişikliğini azaltma teknolojileri içeren patentler ile yeşil markaların geliştirilmesiyle uğraşan sektörler de büyüyerek istihdamın %9,3’ünü ve GSYİH’nın %14’ünü oluşturmuş durumda. Avrupa patent başvurularının yaklaşık %10’u, sera gazı emisyonunu azaltmayı ya da önlemeyi amaçlıyor.
Fikri mülkiyet hakları yoğun endüstrilerin istihdam seviyesine olan katkısı İzlanda’da AB ile aynı iken Norveç, İsviçre ve Birleşik Krallık’ta AB’nin altında. GSYİH seviyesine olan katkı ise Norveç’te AB’nin üzerinde ancak diğer üç ülkede AB’nin altında kalıyor.
AB’nin coğrafi işaretli ürünlerinin yaklaşık %90’ı Fransa, Almanya, İtalya, Portekiz ve İspanya tarafından üretiliyor ve AB’nin yiyecek içecek sektörü satışlarının %7,1’ini oluşturuyor.
AB’nin coğrafi işaretli ürünlerinin 2017 yılı satış verilerine göre, 26.819 milyon Euro’luk üretim değeri ile Fransa ilk sırada. Fransa’nın tarımsal gıda ürünleri %15’lik, şarapları %72’lik, distile alkollü içecekleri %13’lük, gıda ve içecek sektöründeki coğrafi işaretleri %14,9’luk ve AB içi ve dışı toplam ticaretindeki coğrafi işaretleri ise %43’lük değere sahip. AB iç ve dış ticaretindeki coğrafi işaretli ürünler, AB düzeyinde toplam %39’luk paya sahip. Verilerin yer aldığı tabloda, bazı ülkelere ait bazı verilerin, gizlilik nedeniyle yayımlanmadığı belirtiliyor.
NACE tanımlamasına göre; “telif hakkıyla korunan eserler hariç fikri mülkiyet ve benzeri ürünlerin kiralanması”, her 1000 çalışan bakımında yapılan istihdam açısından patent, marka, tasarım ve bitki çeşitlerine ilişkin haklar yoğun sektörlerin her dördünde de ilk sırada. Telif hakları yoğun endüstrilerin ilk sırası gazete basımına ait. Coğrafi işaret yoğun endüstriler ise mandıraların işletilmesi ve peynir üretimi; alkollerin damıtılması ve harmanlanması; üzüm yetiştiriciliğinin bir kısmı da dahil olmak üzere şarap üretimi ile bira üretimi şeklinde sıralanıyor.
EUIPO ve EPO iş birliğinde hazırlanmış olan raporun, politika önerisinde bulunmak amacıyla tasarlanmadığı ancak politika yapıcılara yol gösterici niteliği bulunduğu belirtiliyor. Konuya ilgi duyan IPR Gezgini okurlarına faydalı olması dileğiyle.
Fikri ve sınaî mülkiyet haklarına ilişkin ceza yargılamasında önemli bir yeri olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması (“HAGB”) müessesesine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesi çok önemli iki karara imza attı. 22 ve 23 Eylül 2022 tarihli Resmî Gazetelerde yayımlanan bu kararlar ile Anayasa Mahkemesi, HAGB kurumunun eksiklerini ortaya koyduğu gibi hem kanun koyucu hem de uygulayıcılar bakımından adeta bir kılavuz oluşturdu.
HAGB Kararlarına Karşı İtiraz Kanun Yolunu Öngören Hükmün İptaline İlişkin Karar
23 Eylül 2022 tarihinde yayımlanan 2021/121 E. sayılı kararında Anayasa Mahkemesi, somut norm denetimi ile mahkemeye taşınan ve Anayasa’ya aykırılığı iddia edilen 5271 s. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (“CMK”) 231. maddesinin 12. fıkrası ilgili incelemesini ve kararını paylaşmıştır. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi (“Başvurucu Mahkeme”) tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne taşınan kanun hükmü “hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir” cümlesinden (“Karara Konu Hüküm”) oluşmaktadır.
Başvurucu Mahkeme tarafından iletilen itirazın temelinde; HAGB kararlarına hukuki sonuç bağlanmaması gerektiği halde son yıllarda HAGB kararlarına sonuç bağlayan kanun ve yönetmeliklerin çıkması, buna karşılık HAGB kararlarına karşı öngörülen tek kanun yolu olan itiraz kurumunun dosya üzerinden yapılan incelemeyle sınırlı kalması ve esasa yönelik bir değerlendirme olmaması yer almaktadır. Başvurucu Mahkeme bunun iki dereceli yargılama sistemine aykırı olduğunu ve etkin başvuru ile adil yargılama haklarını ihlâl etmesi sebebiyle Karara Konu Hükmün iptalini talep etmiştir.
Anayasa Mahkemesi yaptığı incelemede, HAGB kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunu düzenleyen bu hükümle ilgili uygulamada oldukça değişiklik yaklaşımlar olduğuna ve Yargıtay daireleri arasında dâhi içtihat birliği bulunmadığına dikkat çekmiştir. Bireysel başvuru müessesesinin yürürlüğe girmesinden sonra verilen birçok kararına da atıf yapan Anayasa Mahkemesi, HAGB kararlarına karşı yalnızca itiraz kanun yolunun öngörülmesinin ifade hürriyeti, devletin yaşamı koruma yükümlülüğü, işkence ve kötü muamele yasağı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme yasağı dahil birçok temel hak ve hürriyet ihlâline ilişkin talep ve davalarda sorun teşkil ettiğine de dikkat çekmiştir.
Anayasa Mahkemesi’ne göre kanun yolunun amacı, yargı yerleri tarafından verilen kararların kural olarak başka bir yargı yeri tarafından denetlenmesine imkân tanımak suretiyle daha güvenceli bir yargı hizmeti sunmaktır (AYM E.2014/164, K.2015/12, 14/1/2015). Türk yargı sisteminde asıl derece kanun yolları istinaf ve itiraz olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Hüküm dışındaki kararlar için öngörülen kanun yolu ise itirazdır. HAGB kararları da hüküm niteliği taşımadığından itiraz kanun yoluna tabii olmuştur. Ancak Anayasa Mahkemesi’ne göre uygulamadaki farklılıklar, HAGB kararları için itiraz kanun yolunun işlevselliği ve anayasallığını sorgulanabilir hâle getirmektedir.
Görece yeni olmasına karşın Türk yargı sisteminde geniş bir yere sahip olan HAGB kararlarına karşı kanun yolu olarak seçilen itiraz kurumunun, uygulamadaki eksikler ile temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması konusunda elverişli bir yargısal mekanizma olmaması sebebiyle, bu hak ve hürriyetlerin ihlâline yol açabileceğine dikkat çeken Anayasa Mahkemesi, HAGB kararlarına itiraz üzerine verilen kararların çoğunlukla bir cümlelik gerekçe içeren ret kararlarını olduğuna değinmektedir.
Tüm bu sebeplerle Anayasa Mahkemesi, Karara Konu Hükmün Anayasanın 40. maddesinde yer alan etkili başvuru hakkına aykırı olması sebebiyle iptaline karar vermiştir. Ancak hükmün iptali kararının ertelenmesine de karar veren Anayasa Mahkemesi, söz konusu iptal kararın Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihten itibaren dokuz ay içinde yürürlüğe gireceği yönünde karar vermiştir. Bu vesileyle Anayasa Mahkemesi, oluşacak kanun boşluğunu doldurmak için kanun koyucuya 23 Haziran 2023 tarihine dek süre tanımıştır.
HAGB Kararlarına Yönelik İtirazların Reddi Üzerine Yapılan Bireysel Başvurulara İlişkin Karar
Yukarıdaki aktarmış olduğumuz iptal kararından bir gün önce, 22 Eylül 2022 tarihinde, Resmî Gazete’de yayımlanan 2016/1635 başvuru sayılı Anayasa Mahkemesi kararında da yine HAGB konusu değerlendirilmiştir. Başvurucuların kendileri hakkında verilen HAGB kararlarına karşı yapmış oldukları itirazlar kısa gerekçelerle reddedilmiştir.
Anayasa Mahkemesi tarafından yapılan incelemede, öncelikle bireysel başvuru kapsamında hak ihlâli oluşturduğu iddia edilen hükümler ve HAGB’ye karşı itiraz kanun yoluna ilişkin uygulamanın özellikleri incelenmiştir. İptal kararında olduğu, Yargıtay daireleri de dahil olmak üzere, HAGB kararlarına ilişkin itiraz incelemesinin kapsamı ve yöntemi hakkında bir uygulama birliği olmadığına dikkat çeken Anayasa Mahkemesi, hem kendi içtihatları içinde hem de diğer yargı organları tarafından verilen kararlar arasında bu sebeple doğan hak ihlâllerine ilişkin de örnekler paylaşmıştır.
Başvurucular tarafından sunulan talep kapsamında, HAGB kararının sonucu olan denetim süresinin başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı da dâhil olmak üzere birçok hakkını ihlâl ettiği iddiası yer almaktadır. Hem bu konuda hem de HAGB kararlarının mahiyeti ile ilgili detaylı bir inceleme yapan Anayasa Mahkemesi, başvurucuların yargılanması ve haklarında verilen HAGB kararları bakımından gerekçeli karar hakkı, silahların eşitliği ilkesi, savunma için gerekli zaman ve kolaylığa sahip olma gibi hak ve ilkeler bakımından ihlâllerin oluştuğuna dikkat çekmiştir.
HAGB kararlarına karşı itiraz kanun yolunu ise “usul istismarının bir görünüm şekli” olarak değerlendiren Anayasa Mahkemesi, uygulamadaki sorunların varlığına bir kez daha vurgu yapmıştır. Mahkemeye göre bu istismarın temel sebeplerinden biri arasında sanıkların HAGB kararını kabulüne ilişkin beyanlarının alınma usulü yer almaktadır. Bilindiği üzere, HAGB kararı verilebilmesi için sanığa HAGB şartlarının açıklanması ve sanığın da bunu kabul etmesi gerekmektedir. Uygulamada çoğunlukla sanıklara kendileri hakkında mahkumiyet kararı verilecek olması durumunda HAGB kararını kabul edip etmeyeceği şeklinde bir soru sorulmasının sanık üzerinde baskı yaratacağına dikkat çeken Anayasa Mahkemesi, sanıkların bilinmeyenler arasında seçim yapmaya ve hayatlarıyla ilgili adeta kumar oynamaya itildiğini de açıkça belirtmektedir.
Tüm bu sebepler ve diğer açıklamaları ışığında Anayasa Mahkemesi, başvuruculardan bir kısmı hakkında ifade hürriyeti ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlâl edildiğine ve bu kişiler hakkında yeniden yargılama yapılması sebebiyle dosyanın ilk derece mahkemelerine gönderilmesine karar vermiştir.
Sonuç
Anayasa Mahkemesi’nin yukarıdaki kararlarında ve uygulamada da bire bir olarak karşılaşıldığı üzere, HAGB kurumu hem yasal düzeyde hem de uygulamada birçok sorunu barındırmaktır. İptal kararının yürürlük tarihinin ertelenmesi ile kanun koyucudan beklenen HAGB kararlarının da hükümler gibi istinaf kanun yoluna dâhil edilmesi yönünde bir düzenleme getirilmesidir. Sanıyoruz ki, kanun koyucunun bu karara karşı ne şekilde harekete edeceği önümüzdeki aylarda daha da netleşecektir.
Kanımızca, uygulamadaki sorunların giderilmesi için yalnızca HAGB kararlarına karşı kanun yoluyla ilgili yasal düzenlemede değişiklik yapılmasının yeterli olmadığı da açıktır. Öyle ki, tüm HAGB kurumunun yeniden ele alınması ve mahkemelerin inceleme pratiği ve kararları arasında yeknesaklığın sağlanması oldukça önemlidir. Tüm ceza yargılaması bakımından önemli olan bu hususun, fikri ve sınaî haklara ilişkin ceza yargılaması bakımından ayrıca bir öneme sahip olduğunu da vurgulamak gerekir. Zira, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 2021 yılı Adalet İstatistikleri uyarınca ülke genelinde Fikri ve Sınaî Haklar Ceza Mahkemeleri tarafından verilen toplam 8200 karardan 1704 tanesi HAGB kararıdır[1]. Bunun da mahkumiyet kararından sonra en çok verilen karar olduğu ve tüm kararların %20’sinden fazla olduğu düşünüldüğünde, HAGB kurumunun fikri ve sınaî haklara ilişkin ceza yargılamasında çok önemli olduğu şüphesizdir. Bu nedenle de HAGB konusundaki gelişmelerin ve kanun koyucunun alacağı tutumun yakından takip edilmesi tavsiye edilir.
Avrupa Birliği (AB) nezdinde yapılan araştırmalara göre sahte ve korsan mallar; AB ekonomisinin kilit sektörlerinde yılda 83 milyar Euro’dan fazla gelir kaybına ve 670.000 iş kaybına neden olurken, AB genelinde hükümetlere 15 milyar Euro’ya kadar kamu gelirine de mal olmakta.
Bu mallar aynı zamanda, bir taraftan çevreye zarar veriyor diğer taraftan tüketicilerin sağlığını ve güvenliğini tehlikeye atabiliyor. Ayrıca kara para aklama, dolandırıcılık, siber suçlar, uyuşturucu ve insan kaçakçılığı gibi diğer suç faaliyetlerini desteklediği için kurbansız suç olarak da sayılmıyor.
Bedeli bu denli ağır olan taklit ile mücadeleye yardımcı olmak için AB’nin ulusal ve bölgesel fikri mülkiyet ofislerini, belediyeleri ve yerel kuruluşları bir araya getirip güçlendirmeyi amaçlayan bir proje, Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (European Union Intellectual Property Office) EUIPO tarafından AB İş Birliği Faaliyetleri ve 2025 yılı Stratejik Planı çerçevesinde başlatılmıştı.
Proje; en etkin mücadelenin ilgili kurum, kuruluş ve tüketicilerle birlikte ve yerel düzeyde verilmesi gerektiği temeline dayanıyor. Bu kapsamda EUIPO; her biri ulusal marka birliği olan İspanya’dan ANDEMA, Fransa’dan UNIFAB ve İtalya’dan INDICAM ile birlikte hareket ederek Sertifikalı Otantik Şehirler AB Ağını (European Network of Certified Authenticities) kurdu.
Pilot aşamada Fransa’danParis, İtalya’dan Roma, Ravenna ve Cervia, İspanya’danAlicante ve Malaga şehirlerine “otantiklik (authenticity)” unvanı verildi. Peki “otantiklik” ne anlama geliyor ve bu unvan nasıl kazanılıyor?
Taklitle mücadelede kararlı olan AB içindeki herhangi bir fikri mülkiyet ofisi, ilgisini EUIPO’ya bildiriyor. Söz konusu fikri mülkiyet ofisi ve konuyla ilgilenen belediye arasındaki taahhüt, bir mutabakat zaptı ile resmileştiriliyor. Daha sonra yerel makamlar ve paydaş kuruluşlar güçlerini birleştirerek Proje amacına uygun olarak başarılı uygulamaların da paylaşıldığı bir dizi medya etkinlikleri, bilinçlendirme kampanyaları ve farklı hedef kitlelere göre özel tasarlanmış eğitim faaliyetleri yürütüyor. Bu faaliyetlerin yürütüldüğü şehirler de “otantiklik” sertifikasını elde ediyor.
Mevcut durumda, fikri mülkiyet sistemini güçlendirme çabası göstererek otantiklik sisteminin bir parçası haline gelen 6 tane AB şehri var: Yunanistan’da Selanik ve Mikanos, Bulgaristan’da Filibe ve Sofya, Slovakya’da Banska Bystrica ve İspanya’da Madrid.
Sisteme dahil olan belediyelere ve diğer paydaşlara, Proje kapsamında yürütülecek etkinlikleri tasarlamak ve uygulamada kullanmak üzere birçok kaynak sunulmuş durumda. Bu kaynaklar, esasen EUIPO’nun internet sitesinde yer alan kapsamlı çalışmalara dayanmakta olup aşağıda özetliyoruz.
Fikri mülkiyet ile ilgili araştırma ve veriler: Bu kısımdaki çalışmalar; fikri mülkiyetin ekonomiye ve istihdam yaratmaya katkısı, özellikle gençler ve işletmeler olmak üzere toplum tarafından nasıl algılandığı ve ihlalinin yol açtığı zarar üçlemesine odaklanıyor.
AB Gözlemevi (Observatory) yayınları: AB Gözlemevi ve ortakları tarafından yürütülen tüm çalışmalar; ekonomik çalışmaları, pazar araştırması analizlerini ve ihlale ilişkin çok yönlü değerlendirmeleri içeriyor.
Diğer yayınlar: AB Gözlemevinin kamu ve özel sektör ortaklarından fikri mülkiyetle ilgili çok çeşitli konulardaki yayınlar da dahil olmak üzere araştırma ve yayın kataloğu bulunuyor.
AB’de fikri mülkiyet: Bu kısımda yer alan AB haritasının üzerinde AB üyesi ülkelere tıklandığında, ilgili ülkeye ait ilgi çekici fikri mülkiyet verilerine ulaşılıyor.
AB Fikri Mülkiyet Ağı (European Union Intellectual Property Network) EUIPN: Marka ve tasarımlarla ilgili sınıflandırma, arama motorları vb birçok alana ilişkin uygulamaları içeren araçtır.
Güçlendirilmiş Fikirler (Ideas Powered) Girişimi: Bu girişimin esas hedef kitlesi, AB’li gençlerdir. Doğrudan gençlik etkinliklerinde veya sosyal medya üzerinden fikri mülkiyetin hayatlarını nasıl etkilediği, yaratıcılıklarını, yenilikleri ve girişimciliklerini artırmak için nasıl kullanılabilecekleri konularında bilgi veriliyor.
Güçlendirilmiş Fikirler Okulda (Ideas Powered@School) Girişimi: 2018 yılında AB Eğitim Konseyi, fikri mülkiyet konularının, AB’nin tüm eğitim sistemi içinde yer almasına ilişkin tavsiyelerde bulunarak EUIPO’nun bu alandaki çalışmalarını uygun bulmuştur. EUIPO, Konseyin tavsiyelerinin ulusal düzeyde eyleme dönüştürülmesine yardımcı olmak amacıyla ulusal fikri mülkiyet ofisleri ve milli eğitim bakanlıklarıyla yakın iş birliği içinde olup Eğitim Ağında Fikri Mülkiyet (IP in Education Network) Portalını oluşturmuştur. Tüm AB’yi kapsayan Eğitim Ağı, düzenli toplantılar yaparak fikri mülkiyet bilincini okul sınıflarına taşımakta ve hazırlanan eğitim materyallerine Portalda yer vermektedir.
İş İçin Güçlendirilmiş Fikirler (Ideas Powered for Business) Girişimi: EUIPO, AB’deki küçük ve orta ölçekli işletmelere (KOBİ’lere) marka ve tasarım tescillerini yaptırmaları ile genel fikri mülkiyet konularında bilgi verme desteği sağlıyor. Bu girişimin bir parçası olarak ayrıca; marka ve tasarım başvuru ücretlerinin geri ödemesi ile araştırma hizmetlerinin desteklenmesi için AB Komisyonu ve üye ülkelerin fikri mülkiyet ofislerinin iş birliğinde 20 milyon Euro’luk bir KOBİ Fonu oluşturulmuş. Fon, işletme başına en fazla 1500 Euro’ya kadar destek sağlıyor.
Fikri Mülkiyet Uygulama Portalı IPEP (IP Enforcement Portal): Kullanıcı dostu, etkileşimli ve güvenilir olma prensipleri göz önünde bulundurularak hazırlanan Portal; hak sahipleri ve yasal temsilcileri, AB icra makamları (gümrük ve polis), AB Komisyonu ve dünya çapındaki AB delegasyonları arasında güvenli bir iletişim aracı. Çok dilli ve ücretsiz olan IPEP, AB Fikri Mülkiyet Hakları İhlallerine İlişkin Gözlemevi tarafından ve 386/2012 sayılı AB Tüzüğü kapsamındaki yetkinin bir parçası olarak oluşturulmuş. AB’li hak sahipleri; ürünlerine ve fikri mülkiyet haklarına ilişkin verileri paylaşarak; üçüncü ülkelerdeki haklarının ihlal edildiğini AB Komisyonunun Ticaret Genel Müdürlüğüne raporlayarak ve gümrüklerde Eylem Başvurularını (Application for Action – AFA) elektronik olarak yaparak IPEP vasıtasıyla ürünlerini ve haklarını korumak için girişimde bulunabiliyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin arasındaki gerginliklerin Fikri Mülkiyet camiasına, buluşların kopyalanması, ticari sırların çalınması, verilerin sızdırılması gibi birçok farklı boyutta yansımaları olmuştu. Bugün paylaşacağımız konu ise her ne kadar ABD Fikri Mülkiyet (IP) çevrelerinde Çin’in bir başka “saldırısı” olarak yorumlansa da, yazarın herhangi bir ülkeyi dilin yapısından kaynaklı kurduğu “gerçeklik” temelinde nefret söylemiyle ötekileştirme niyeti bulunmamaktadır. (Bkz. Çinli/Çinliler)
ABD Patent ve Marka Ofisi’nin (USPTO) 25.08.2022 tarihinde yayınladığı bildiriye[1] göre Çinli bir ajans 2021’de vefat etmiş olan marka vekili Jeffrey Firestone adını kullanarak USPTO nezdinde 300’ün üzerinde uygunsuzluğa cevap sunmuş ve marka tescil başvuru yapmıştır. Üstelik sözü edilen marka vekili 2020 yılında 7.000’in üzerinde Çin menşeili marka tescil başvuru yapmış ve yılın en çok marka başvurusunu yapan vekilleri listesinde 7. sırada belirtilmiştir. Yayınlanan rapor, ihlalin yalnızca vekilin vefatı sonrasında yapılan işlemleri kapsadığı için geçmişe yönelik dosyalarda da aynı durumun söz konusu olup olmadığı şu an için belirsizdir.
Söz konusu suçun bir başka boyutu ise, aynı ajans tarafından, “Jackson George” isimli kurmaca bir marka vekili yaratılması ve bu isim üzerinden USPTO nezdinde 2.500’ün üzerinde markanın temsilciliği yapılmasıdır. Bu markaların büyük bir kısmında sözde vekil, Illinois eyaletinde yetkiliyken, bir kısmında ise aynı vekilin New York kanunları uyarınca yetkili marka vekili olduğu belirtilmiştir. Durumun fark edilmesi üzerine, USPTO tarafından yapılan araştırmada ABD kayıtlarında avukat olarak kayıtlı olan Jackson George isimli yetkili tespit edilmemiş, en yakın benzer olarak tespit edilen George Jackson’a (George Jackson III) konu hakkında bildirim yapılmıştır. Kendisi, marka konusunda veya bağlantılı herhangi bir alanda daha önce hiç çalışmadığını kuruma bildirmiştir.
Bunun üzerine, USPTO yaptığı araştırmalarda Jeffrey Firestone ve Jackson George isimleri üzerinden yapılan başvuruların izini sürerek, aynı zamanda aynı bağlantılardan yapılan elektronik imzalar ve aynı e-posta adreslerinin kullanılması gibi başka ortak noktaları da birleştirilerek aralarındaki bağlantıyı kanıtlayacak örnekler bulmuştur. Tüm bunlara ek olarak, aynı vekiller tarafından sunulan kullanım beyanlarında da sahte faturaların tespiti yapılmış ve bunlardan da ayrıca ayrıntılı olarak bildiride bahsedilmiştir.
USPTO, raporda elindeki tüm kanıtlara dayanarak, eşgüdümlü şekilde devam eden bu kasıtlı çabanın bilerek ve isteyerek işlenmiş nitelikli bir suç olduğu kanaatinde olduklarını açıkça belirtmiştir. Daha önce benzer durumlarda, markaların ve bağlantılı tüm işlemlerin sicilden terkin edildiği bilinmektedir. Fakat bu durum daha çok marka sahibini cezalandırmak anlamına geldiği için bu ayrı bir tartışma konusudur. Dolayısıyla, sadece marka sahiplerini cezalandırmanın ötesinde, ihlali gerçekleştiren kişilerin yargılanması ve ne gibi yaptırımlar uygulanabileceğine ilişkin olasılıklar üzerinde konuşulmaktadır. Daha önce ABD’nde ikamet eden ve benzer suçlara girişen kişilerin hapis cezası aldığı bilinse de, denizaşırı bir ülkede gerçekleşen suçlara ilişkin yaptırımların hangi yönde olacağı merakla beklenmektedir.
ABD’nin geçmiş örneklerine bakarsak, genel olarak marka vekili olmayan ancak marka vekili gibi hareket eden dolandırıcılar konusunda vermiş olduğu kararların hakkaniyetinden bahsetmek mümkündür. Mevcut durumda, ihlali yapanın da Çin menşeili olduğu düşünüldüğünde yine caydırıcı olarak adlandırılabilecek bir hükme varılacağı beklenmektedir.
Türkiye’de ise, bilindiği üzere, marka ve patent vekillerinin eylemlerinin mesleğin gereklikleri ve erdemleri çerçevesinde yürütülmesi için Türk Patent ve Marka Kurumu Patent Vekilleri ve Marka Vekilleri Meslek Kuralları ve Disiplin Yönetmeliği[2] mevcuttur. Yönetmelik kapsamında bir marka ve/veya patent vekilinin suç kapsamında sayılabilecek eylemlerinin çerçevesi net olarak çizilmişken, yetkili olmayanların veya vekillik yetkisi olmadığı halde yetkiye sahipmiş gibi davrananların karşılaşabileceği yaptırımlar mevzuat çerçevesinde net olarak belirtilmemiştir. ABD’nde karşılaşılan vakanın bir benzeri Türkiye’de vuku bulduğunda, Türk Ceza Kanunu nitelikli dolandırıcılık hükümleri kapsamında eylemin suç olarak sayılabileceği bilinmektedir. Fakat özellikle Türk Patent ve Marka Kurumunda (Kurum) başvuru ve taleplerin e-devlet üzerinden kolayca işleme alındığı da düşünüldüğünde, eylemlerin yetkili olmayanlar tarafından yapılması ihtimali oldukça artmıştır. Nitekim Kurum düzenlemiş olduğu son vekillik istişare toplantısında marka/patent vekili olmamasına rağmen e-devlet üzerinden başvuru ve diğer işlemleri yapanları tespit ettiğini bildirmiştir.
Daha önce de birçok marka ve patent vekili tarafından dile getirildiği üzere, vekillerin kusurlu davranışlarına ilişkin yaptırımların belirlendiği gibi, mesleğin dışında kalanlar için de yaptırımların ne yönde/düzeyde olacağını belirten düzenlemelere ihtiyaç bulunmaktadır. Kanaatimizce, bu yazının konusunu oluşturan USPTO bildirimi, tescil ofisleri nezdinde yukarıda bahsedilen tipte sahtekarlıkları yapanlara karşı ilgili Kurumların mücadele yönteminin dikkate alınması gereken bir örneğini teşkil etmektedir.
Fikrî mülkiyet hukuku[1], çeşitli gayrimaddi hakların elde edilmesi, sona ermesi ve korunması ile bu haklar üzerinde tasarrruf edilmesine ilişkin kurallar bütününü ifade etmektedir. Bu yapı içerisinde farklı menfaatleri koruyan çeşitli haklar; marka, tasarım, faydalı model vb. adlarla sınıflandırılmaktadır. Sektör profesyonellerinin büyük çoğunluğu tarafından, söz konusu sınıflandırmaya takıntı düzeyinde riayet edilmekte ve bu sözcüklerin başkaları tarafından kullanıldığı durumlarda da benzer şekilde hassasiyet gösterilmesi beklenmektedir. Ancak bu adlandırmalardan yazımızın konusunu da oluşturan “patent” sözcüğünün hatalı kullanımı, diğerlerinden farklı şekilde “geri iade” anlatım bozukluğunda olduğu gibi bir irkilmeye sebep olmaktadır. IPR Gezgini’nde geçtiğimiz yıllarda yayınlanan “Folklorik Türk Marka Terminolojisi” başlıklı yazının bir bölümünde[2] de “ismin patenti”, “markanın patenti” örnekleriyle bu duruma değinilmiştir. Örnekler; “bu işin patenti bende”, “o resim onun patentli hakkı”, “tasarımın patenti” şeklinde çoğaltılabilir.
Patent sözcüğünün hatalı kullanımı, anılan sözcüğün, bir gayrimaddi hak üzerinde tekel hakkı elde edilmesinin genel adı olduğu yanılgısından kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından hazırlanan ve güncellenen Güncel Türkçe Sözlük’te, “patent” sözcüğünün dördüncü sıradaki, mecaz niteliğindeki anlamının, “Bir durum veya bir işi yalnızca kendi yetkisi altında görme” olduğu görülmektedir. Bu kullanıma örnek olarak da Peyami Safa tarafından kaleme alındığı belirtilen[3]“Çünkü Türkiye’de patenti yabancı şöhretlerin elinde bulunan heykeltıraşlık Türk sanatkârına para getirmez.” ifadeleri gösterilmektedir.
TDK tarafından hazırlanan ve güncellenen Bilim ve Sanat Terimleri Sözlüğü’nde ise “patent” sözcüğünün belirtilen anlamına rastlanmamaktadır.