Ay: Mayıs 2018

BREXIT BOŞANMASINDA SİNİRLER GERİLMEYE BAŞLADI! DOMATES-BİBER–PATLICAN!

 

Avrupa Birliği ile Birleşik Krallık (BK) arasında Brexit adı altındaki “boşanma” süreci devam ediyor. Malum, her evlilik güzel başlar ama boşanmalar hemen her zaman sancılıdır. Boşanma sürecinde en akıllı lafları eden çiftler bile sonunda kendilerini birbirlerine kinayeli laflar ederken, onun bunun için kavga ve pazarlık ederken buluverirler.

Şimdi Brexit boşanmasında da ufak ufak sinirlerin gerildiğini görüyoruz; bunun temel nedenlerinden biri de coğrafi işaretler konusu ve bu konu taraflar arasındaki müzakereleri sekteye uğratacak bir soruna dönüşüyor gibi duruyor.

En baştan beri AB Brexit sürecinde coğrafi işaretler konusuna verdiği önemi belirtti, BK’dan mevcut coğrafi işaret tescillerine sağlanmış  korumanın Brexit süreci tamamlandıktan sonrada BK’da devam etmesini istedi ve BK’nın kendisininkine benzer bir ulusal coğrafi işaret tescil/koruma sistemi kurmasını talep etti. Buna karşın BK ise diplomatik ve üstü kapalı bir dille sadece niyetinin iyi olduğunu söylemekle yetindi fakat şu ana kadar AB’nin taleplerini gerçekleştireceğine dair hiçbir işaret vermedi.

AB’nin derdi ne sizce, ne oluyor burada? Şunu söylersem mesele kolayca anlaşılır aslında; AB’nin 3.300’den fazla coğrafi işaret tescili var ve BK kaynaklı coğrafi işaret tescillerinin sayısı sadece 83! Dolayısıyla tarafların ekonomik menfaatleri arasında büyük bir uçurum olduğu ve iğneli fıçıda oturanın AB olduğu ortada.

Şimdi görülüyor ki Brexit sürecinde BK bu durumu kendi lehine bir pazarlık unsuru ve avantaj olarak kullanmak istiyor, çünkü AB’nin bu konudaki hassasiyetini görüyor. Amiyane deyimle BK diyor ki;  madem coğrafi işaret işi senin için bu kadar önemli, senin istediğin korumayı vermemi istiyorsan sen de benim şu şu isteklerimi kabul et” Adeta boşanan bir çiftte taraflardan birinin “Bebek’de ki evi  istiyorsan sende şu şu gayrimenkulleri benim üstüme geçir” demesi gibi bir şey bu!

Geçenlerde taraflar Galileo uydu sistemi üzerinden konuşmuşlar. Belli ki konuşma AB’nin istediği gibi gitmemiş çünkü bu konuşmadan sonra Brexit’de AB’nin baş müzakerecisi olan Fransa eski Tarım Bakanı Michel Barnier açık açık “saklambaç oynamayı bırakın artık” dedi İngiliz hükümetine! Barnier aslında Ocak ayından beri coğrafi işaret meselesinin İngiltere AB’den çıkmadan  çözülmek zorunda olan, ihmale gelemeyecek kadar önemli konulardan biri olduğuna vurgu yapıyor.

 

 

Malum, özellikle Fransızların  coğrafi işaret konusunda sinirleriyle oynamaya gelmez! O yüzden Michel Barnier’nin söylediği doğrudan- dümdüz lafı sadece AB genel perspektifinden görmemek lazım bence. Fransızlar 100 yıldan fazladır coğrafi işaret konusuna kafa yoruyor, hatta 1919 tarihli Versay Anlaşması’na dahi Fransız şaraplarının ve Şampanya’nın korunmasına dair madde koydurmuş bir milletten bahsediyoruz. Ayrıca Fransa özelinde ben bu coğrafi işaret tartışmasını , kusura bakmasınlar ama, biraz da enteresan buluyorum. Artık bu iki ülke (Fransa ve BK) krallık ve üstünlük savaşı vermiyor tarihte olduğu gibi, ama şimdi modern dünyada da ihtilafları ekonomik bazda sürüyor. (ne çok tarihsel film izledik şu ana kadar bunların taht kavgaları ile ilgili değil mi? Hatırlayın, birbirlerini kontrol etmek için kız alır verirler, ikide birde birbirlerinin arkasından isyan organize eder ya da isyancılara destek verirler filan. Bu filmlere kadınların saraylardaki kabarık etekli şık kıyafetlerine hayran olmak dışında daha geniş bir açıdan bakmakta fayda olabilir. Gerçi Fransızlar İskoçların İngiltere’ye karşı başlattığı Jacobite isyanlarında İskoçlara destek vereceğini vadedip sonra yan çizmişti ama, olsun!)

Konuya dönersek; geçen haftaki tansiyonlu görüşmeden sonra AB yetkililerinden bazıları “BK’nın coğrafi işaretler konusunda pozisyonunu netleştirmediğini, konuyu sürüncemede bırakıp meseleyi uzatmaya çalıştığını, eninde sonunda coğrafi işaretlere BK’nın koruma vermesi gerektiğini çünkü kendilerinin zaten kazanılmış hakkı bulunduğunu” söylemeye başladılar. Bunun karşısında BK yetkilileri ise coğrafi işaretlerin müzakere edilmesi gereken (!) bir nokta olduğunu söylüyor.

Bakalım boşanma protokolü nasıl olacak ve kim neyi alacak!

Bu yazıyı özellikle Fikri Mülkiyet camiasında “coğrafi işaret pek de önemli bir konu değil” diyerek coğrafi işaretlere üvey evlat muamelesi yapanlara ve coğrafi işaret konusunu “domates, biber, patlıcan” perspektifinden ele alanlara adıyorum!

https://www.theguardian.com/politics/2018/may/28/brexit-indigestion-row-brewing-over-call-for-uk-laws-to-protect-likes-of-cognac-and-feta

Özlem FÜTMAN

ofutman@gmail.com

Mayıs 2018

IPR GEZGİNİ INTA’DA IP BLOGLARI BULUŞMASINDA; KAMBERSİZ DÜĞÜN OLMAZ!

 

Herkese Merhaba,

Fikri Mülkiyet dünyası Amerika Birleşik Devletleri Washington Eyaleti Seattle kentinde gerçekleşen 140. INTA Yıllık Toplantısını idrak etti! Önder Bey’in deyimiyle “kavimler göçünü” gerçekleştirip bir çoğumuz halihazırda yurda avdet ettik.  

Dünyanın her yerinden Fikri Mülkiyet alanında çalışanların katıldığı toplantıda bu yıl  IPR Gezgini de vardı! Malum , sitemiz sosyal medya hesapları halihazırda 150’ye yakın yabancı tarafından takip ediliyor; INTA gibi bir uluslararası organizasyonda varlığımızı göstermenin vakti gelmiş de geçiyordu zaten. Yazının başlığında da dediğim gibi; kambersiz düğün olmaz!

Bundan bir süre önce Önder Bey INTA sırasında dünya genelinde blog yazarlarının/kurucularının katıldığı bir buluşmanın (Meet the Bloggers INTA 2018) gerçekleşeceğini söyledi ve benim buna katılıp katılamayacağımı sordu.  Elbette ki ne olursa olsun bu davete icabet edeceğimi söyledim kendisine.  

Geçen hafta INTA’da gerçekleşen blogger buluşması bir bowling salonunda idi (Evet bowling salonu, unutmayalım ki orası Amerika, illa da konferans salonunda buluşmak gerekmiyor, Amerikalılar bu konularda dünyanın bu tarafında yaşayanlara göre daha esnektir).

ABD’de kurulmuş THE TTAB BLOG, LIKELIHOOD OF CONFUSION, IP BREAKDOWN gibi blogların sponsor olduğu bu buluşmaya Amerika yanında Hindistan, Kanada, İsrail gibi pek çok değişik ülkeden birçok blogger katıldı.

 

 

Samimi bir ortamda yazarlar hangi blogda yazdıklarını, nasıl blog yazarı olduklarını, yayınladıkları son yazıları vs konuştular ve tecrübelerini birbirleriyle paylaştılar. Bir yandan da isteyenler bowling oynadı, aralarında yarıştılar!   

Ben de bir saat kadar kaldığım bu buluşmada olabildiği kadar çok insana IPR Gezgini’nden bahsetmeye ve sitemizi onlara tanıtmaya gayret ettim.

Bahsettiğim buluşmaya katıldığımın bir delili olarak da aşağıdaki fotoğrafı çektim sizler için. Yanımda gördüğünüz hanım IP BREAKDOWN sitesinin kurucu yazarlarından olan Tara Aaron’dur. 

 

 

Gördüğünüz gibi IPR Gezgini yoluna devam ediyor!

Özlem FÜTMAN

ofutman@gmail.com

Mayıs 2018

“PLAY-DOH” KOKU MARKASI USPTO TESCİL KARARI

 

Kokuların marka olarak tescil edilip edilemeyeceği Türk hukukunda ve mehaz Avrupa Birliği (AB) hukukunda her zaman tartışma konusu olmuştur. Söz konusu tartışmanın yapı taşlarından birini Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) tarafından verilen Sieckmann kararı[1] oluşturmaktadır. İçtihat niteliğinde olan karara göre; görsel olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilebilmesi için sicildeki gösterimlerinin açık, kesin, anlaşılır, zamana dayanıklı, değişmez, nesnel ve kendi içinde bir bütünlük oluşturacak şekilde olması gerekmektedir. Ancak kokunun kimyasal formülü, numunesi veya kokunun kelimeler yolu ile tarif edilmesi bu şartları sağlamamaktadır. Özellikle kelimeler yolu ile yapılan bir koku tarifi birden fazla koku için yapılabileceği gibi aynı kokunun farklı kişilerce farklı şekillerde tarif edilmesi de mümkündür. 22.12.2016 tarihli ve 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda (SMK) ise marka olabilecek işaretler arasında kokular açıkça sayılmamıştır. Ancak söz konusu sayım sınırlı olmadığı için kokuların marka olarak tesciline herhangi bir engel de bulunmamaktadır. SMK’nin Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin Markaların Gösterimi başlıklı 7 nci maddesinde ise kokulara yer verilmediğinden şu an için kokuların gösterimine dair bir kesinlik olmadığı sonucuna varılabilmektedir.

AB ve Türk hukukundaki bu tartışmalar ve belirsizlikler mevcutken; ABD Patent ve Marka Ofisi (USPTO) uzun yıllardır kokuları marka olarak tescil etmektedir. USPTO tarafından koku markalarına dair verilen son karar ise bu yazının konusunu oluşturmaktadır.

Çocukluğu 90’ların başlarına denk gelmiş olanlar için bir statü nesnesi olan Play-Doh oyun hamurunun çok sevilen kokusunun marka olarak tescili için 14 Şubat 2017’de başlatılan süreç geçen hafta tamamlanmıştır ve 15 Mayıs 2018 tarihinde koku markası olarak tescil edilmiştir.

 

 

Esasen koku markalarının tesciline dair USPTO tarafından verilen ilk karar Play-Doh oyun hamuru kokusuna ilişkin değildir. Sandaletler için balonlu sakız kokusu, diş fırçaları için çilek kokusu, otomobil yağları için kiraz kokusu gibi birçok koku markası başvurusu, USPTO tarafından geçmiş yıllarda tescile bağlanmıştır. Ancak verilen bu kararlardan IP dünyasında ulusal ve uluslararası platformlarda en dikkat çekeni muhtemelen Play-Doh kararı olacaktır. Üzerine oldukça fazla inceleme ve haber yapılan bu karar, Play-Doh’un çocukluk anılarımın yanında mesleki anılarım arasında yer etmesini de sağlamış oldu. Yapmış olduğum incelemede; USPTO uzmanı tarafından başvuru konusu markanın ayırt ediciliği ve kullanım sonucu kazanılmış ayırt edicilik iddiasının incelediği bir ön karar, kararda belirtilen hususlara dair başvuru sahibince verilen cevap ve bunlara dair kısa bir değerlendirme yer alacaktır.

Play-Doh oyun hamuru yaratıcısı Ünlü Hasbro Inc. (Rhode Island Cooporation) tarafından yapılan başvurunun mal ve hizmet listesinde 28. sınıfa dahil “oyun hamuru” malları bulunmaktadır.

Başvuru sahibi dilekçesinde kokuyu “unique scent formed through the combination of a sweet, slightly musky, vanilla-like fragrance, with slight overtones of cherry, and the natural smell of a salted, wheat-based dough.” (tatlı, hafif misk kokulu, vanilya benzeri koku ile kirazın hafif tonları ve tuzlu, buğday esaslı hamurun doğal kokusunun kombinasyonundan oluşan benzersiz bir koku) olarak tarif etmiştir.

USPTO uzmanı tescil talebini kısaca, başvuru konusu işaretin oyun hamurları için ürün tasarımının ayırt edici olmayan özelliği olan kokuyu içermesi ve kullanım sonucu ayırt edicilik iddiasına dair delillerin yetersiz olduğu sebebi ile reddetmiştir. Söz konusu karara ve bu karara karşı başvuru sahibince yapılan savunmalara, bu yazıda yer verilecek olsa da ayrıntılara http://tsdr.uspto.gov/documentviewer?caseId=sn87335817&docId=OOA20170526142952#docIndex=10&page=1 linkinden ulaşılması mümkündür.

USPTO uzmanı tarafından verilen ön karara göre; ABD Marka Yasası gereği, ürün tasarımının bir özelliğinin ayırt edici olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Çünkü tüketiciler bu tür tasarımların malların kaynağını göstermekten ziyade malları daha kullanışlı ve çekici hale getirme niyetinde olduğunun farkındadırlar. Oyun hamurları bakımından ise söz konusu ürüne koku eklenmesi pratiği, pazarda ayırt edicilik sağlamamaktadır. Bu nedenle alıcılar başvuru sahibinin ürünü ile karşılaştığında, bunu muhtemelen kaynak göstergesi olarak değil malların tesadüfi bir özelliği olarak algılayacaklardır.

Ayırt edici olmayan marka başvuruları ABD Marka Yasasına (Sections 1, 2 and 45 of the Trademark Act, 15 U.S.C. §§ 1051, 1052 and 1127)  göre kullanım sonucu ayırt edicilik kazanıldığı ispatlanmadan tescil edilememektedir.  ABD Marka Yasası 2(f) hükmüne göre ise başvuru konusu markanın kullanım yolu ile ayırt edicilik kazandığı iddiasının kabul edilebilmesi için söz konusu iddianın yapılmasından beş yıl öncesinde markanın başvuru konusu mallarda başvuru sahibince ticarette ciddi şekilde münhasır ve sürekli olarak kullanıldığının ve ayırt edicilik kazandığının kanıtlanması gerekmektedir. Bu kapsamda başvuru sahibi başvuru dilekçesinde, markanın 1955 tarihinden itibaren başvuru konusu mallarda kullanıldığına dayanarak ayırt edicilik kazanıldığını iddia etmiştir. Ancak bu iddia USPTO tarafından ayırt ediciliğinin kanıtlanması için yetersiz görülmüştür.  USPTO uzmanı çeşitli firmalara ait kokulu oyun hamuru fotoğraflarını dosyaya ekleyerek söz konusu malların piyasada genellikle kokulu olarak satıldığını belirtmiştir. Bu nedenle başvuru konusu kokunun ayırt edici olduğunu ve kaynak gösterdiğini kanıtlayan tatmin edici kanıtlar sunulmasının gerektiğini belirtmiştir. Zira beş yıllık kullanım kanıtı ayırt edici olmayan ürün tasarımı markalarının ayırt edicilik kazandığını göstermek için tek başına yeterli görülmemektedir. Bu nedenle sadece markanın uzun süre ticarette kullanılması, başvuru konusu mallarda kokunun o malın bir özelliği olarak yaygın olarak kullanıldığı göz önüne alındığında kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı iddiasının ispatı için yeterli görülmemiştir. Sonuç olarak başvuru sahibi tarafından başvuru ekinde sunulan kanıtlar kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığının ispatında yetersiz bulunmuştur.

ABD yasalarına göre markanın ayırt edici olduğunu kanıtlamak yükümlülüğü başvuru sahibinde olduğu için başvuru sahibi ayırt ediciliğe ilişkin ek kanıt sunulabilecektir. Başvuru sahibinin markanın tüketiciler nezdinde kaynak gösterme işlevinin bulunduğunu da somut verilerle kanıtlaması gerekmektedir. Bu tür kanıtlar, ticarette uzun süreli kullanıma dair beyanları veya yazılı ifadeleri; reklam harcamalarını ve tüketicilerin ve/veya satıcıların, markanın kaynak gösterdiğine dair mektupları veya beyanlarıdır.

USPTO uzmanına göre başvuru sahibinin tescil başvurusu kapsamındaki malların kullanımı ile ilgili olarak bazı bilgi ve belgeleri de sağlaması gerekmektedir. Bu kapsamda başvuru sahibinden aşağıdaki taleplerde bulunulmuştur:

  1. Başvuru konusu kokunun veya herhangi bir özelliğinin tasarım, faydalı model, patent başvurusuna (süresi solan patentler ve vazgeçilen patentler dâhil) konu olup olmadığı ile ilgili yazılı açıklama.
  2. Özellikle başvuru konusu markadaki kokunun tanıtımını yapan veya ona referansta bulunan reklam veya promosyon malzemelerine dair açıklama.
  3. Başvuru konusu markanın kokusunun içeriğinin alternatif kompozisyonlarının olup olmadığı ve bu alternatif kompozisyonların eşit derecede etkili ve rekabetçi olup olmadığım hakkında yazılı beyan ve kanıt.
  4. Başvuru konusu koku içeriğinin oyun hamurunda doğal olarak bulunup bulunmadığı veya başvuru sahibinin bu içerikleri ürüne ekleyip eklemediği hakkında yazılı açıklama.
  5. Eğer başvuru sahibi katkı maddesi eklediyse, bu katkı maddesi olmadan ürünün verdiği kokunun tanımı veya numune ibrazı.
  6. Başvuru konusu kokunun diğer kokulara kıyasla işlevsel avantaj sağlayıp sağlamadığı hakkında yazılı açıklama.
  7. Başvuru sahibinin koku içeriğinin oyun hamurlarının daha uzun süre nemli kalmasına olanak sağlayıp sağlamadığı hakkında yazılı açıklama.
  8. Başvuru sahibinin koku içeriğinin oyun hamurlarının daha kolay boyanmasına veya rengini daha iyi tutmasına olanak sağlayıp sağlamadığı hakkında yazılı açıklama.
  9. Başvuru konusu koku içeriğinin başvuru sahibinin oyun hamurlarının dokusunu etkileyip etkilemediği hakkında yazılı açıklama.
  10. Başvuru konusu koku içeriğinin başvuru sahibinin oyun hamurlarının esnekliğini etkileyip etkilemediği hakkında yazılı açıklama.
  11. Önceki 4 soruya olumlu cevap veriliyorsa bu durumda başka bir kokunun en az başvuru konusu koku kadar etkili olup olmayacağı hakkında yazılı açıklama.
  12. Başvuru konusu kokunun oyun hamurları pazarındaki diğer kokular üzerinde herhangi bir avantaj sağlayıp sağlamayacağı hakkında yazılı açıklama.
  13. Başvuru sahibinin oyun hamurlarında koku kullanan herhangi bir rakipten bilgisi olup olmadığı konusunda yazılı bir açıklama.
  14. Başvuru konusu kokunun başvuru konusu mallarda buğday veya kış buğdayının kullanımının sonucu olup olmadığına dair yazılı bir açıklama.
  15. Başvuru konusu malların çeşitli renklerde olup olmadığı, birden fazla rengin söz konusu olduğu hallerde tüm renklerin kokusunun aynı mı yoksa farklı olduğu veya ürünlerin beyaz renkte satılması halinde bu ürünlerin de aynı kokuya sahip olup olmayacağı konusunda yazılı bir açıklama.

Ayrıca, başvuru sahibinden markanın tanımına dair bir takım değişiklikler yapması istenmiştir. Bu kapsamda ilk başvurusunda yer alan “unique scent formed through the combination of a sweet, slightly musky, vanilla-like fragrance, with slight overtones of cherry, and the natural smell of a salted, wheat-based dough” (tatlı, hafif misk kokulu, vanilya benzeri koku ile kirazın hafif tonları ve tuzlu, buğday esaslı hamurun doğal kokusunun kombinasyonundan oluşan benzersiz bir koku) ifadesinin “The mark is a scent of a sweet, slightly musky, vanilla fragrance, with slight overtones of cherry, combined with the smell of a salted, wheat-based dough  (tuzlu buğday esaslı hamur kokusuyla birleşen hafif kiraz kokusuna sahip tatlı, hafif misk kokulu, vanilya kokusu) şeklinde değiştirilmesi teklif edilmiştir. Bunun yanında başvuru sahibinden ticari markadaki lafzi ve şekli öğelerin doğru ve öz bir açıklamasını sunması istenmiştir.

Başvuru sahibi tarafından Ofisin söz konusu taleplerine verilen cevapta aşağıdaki ifadeler yer almaktadır:

  • Play-Doh oyun hamuru kokusunun başvuru sahibince ilk olarak 1950’de yaratıldığını ve oyun hamurlarının o tarihten itibaren sürekli olarak başvuru konusu kokuda olduğunu belirterek buna dair Play-Doh ve Playskool firmalarının Başkan Yardımcısının yazılı açıklamasını dosyaya eklemiştir.
  • Play-Doh oyun hamuru kokusunun 60 yıldan fazla süredir popüler olduğunu, çocuklar ve her yaştan yetişkinin hayran olduğu bir koku olduğunu, Play-Doh’un ayırt edici kokusunun tüketiciler arasında en sevilen ve en yaygın şekilde bilinen koku olduğunu belirtmiştir.
  • Tüketicilerin söz konusu kokuyu sadece Hasbro ile ilişkilendirdiğini ve bu koku altında satılan ürünlerin yüksek seviye kalitede olacağına dair beklenti içinde olduğunu belirtmiştir.
  • USPTO uzmanı tarafından farklı firmalara ait kokulu oyun hamurlarının bulunduğu ve oyun hamurlarının kokulu olarak satılmasının piyasada yaygın olduğuna dair yapılan açıklamalara karşı başvuru sahibi tarafından, , kiraz ve tuzlu buğday bazlı oyun hamuru kokusu kombinasyondan oluşan Play-Doh oyun hamuru kokusunun tüm bu kokulardan farklı ve eşsiz olduğu belirtilmiştir.
  • Başvuru sahibi ayrıca başvuru konusu koku markasının ayırt edici ve kaynak gösterici olduğunu ifade eden Play-Doh tüketicileri tarafından yazılan makale ve diğer açıklamaları dosya kapsamına eklemiştir.
  • Play-Doh oyun hamurlarının seksenden fazla ülkeye satıldığını; Amazon, Kmart, Target, Toys R Us gibi en büyük perakendeciler tarafından satılan ürünler olduğunu; 2004’ten beri dünya çapında yapılan satışlardan 2.2 milyar dolardan fazla kazanç sağlandığını; 2004’ten beri arasında dünya çapında yazılı, dijital ve televizyon reklamları dahil 220 milyon dolar reklam harcaması yapıldığını; Hasbro’nun facebook, instagram, twitter gibi sosyal mecralarda tüketiciler tarafından takip edildiğini; son iki yılda Play-Doh’un 42,000 den fazla kez sosyal medyada paylaşımlarında kullanıldığını; her Eylül’ün 16’sında dünya çapında milyonlarca insan ile başvuru sahibi Hasbro ‘nun Play-Doh ürününün tanıtımını yapmak ve kutlamak için Ulusal Play-Doh Günü düzenlediğini; New York Times, Fortune magazin, ABC News gibi mecralarda başvuru sahibinin talebi olmaksızın Play-Doh koku markasına dair haberler yapıldığı ve bu haberlerde Play-Doh kokusunun ayırt edici ve ikonik olarak tanımlandığını belirtmiş ve bu hususlara dair delilerini eklemiştir. Sonuçta başvuru sahibi tüm bu nedenlerle marka başvurusunun ayırt edici olduğunu ve tescil edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
  • USPTO uzmanı tarafından talep edilen ve yukarıda yer verilen on beş adet talebe karşı başvuru sahibi tarafından verilen cevapta;
    • Başvuru konusu kokunun veya herhangi bir özelliğinin tasarım, faydalı model, patent başvurusuna (süresi solan patentler ve vazgeçilen patentler dâhil) konu olmadığı,
    • Başvuru konusu markadaki kokunun, 2012-2013 yılları arasında yürütülen “Stop and Smell Play-Doh” kampanyası dahil olmak üzere yıllardır pazarlama, tanıtım materyalleri ve kampanyalarında da yer aldığı,
    • Başvuru konusu kokunun doğal olarak meydana gelmediği yani hamurun doğal kokusuna başvuru sahibince bazı içeriklerin eklendiği; söz konusu katkılar olmadığında oyun hamurunun tatsız ve yalınken vanilya ve kirazın ayırt edici notaları ile başvuru konusu kokunun tatlı ve benzersiz koktuğu;
    • Başvuru konusu koku içinde yer alan katkı maddelerinin fonksiyonel herhangi bir avantaj sağlamadığını, tek avantajının ürün kaynağı olarak başvuru sahibi firmayı belirttiği,
    • Başvuru konusu koku içinde yer alan katkı maddelerinin başvuru sahibinin oyun hamurlarının daha uzun süre nemli kalmasını; daha kolay boyanmasını veya rengini daha iyi tutmasını sağlamadığı; oyun hamurlarının dokusunu ve esnekliğini etkilemediği,
    • Başvuru konusu kokuyu taşıyan oyun hamurlarının başvuru sahibi Hasbro tarafından üretilen Play-Doh oyun hamuru markalı oyun hamurları olduğunun göstermesinin bu kokunun oyun hamurları pazarındaki diğer kokular üzerinde sağladığı tek avantaj olduğu,
    • Başvuru konusu kokunun dosya kapsamında sunulan numunelerden anlaşılacağı üzere oyun hamurlarında koku kullanan diğer firmaların kokularından farklı ve ayırt edilebilir olduğu,
    • Başvuru konusu kokunun esasen başvuru sahibince eklenen katkı maddelerinin bir sonucu olduğu ve sadece buğday kullanımı ile söz konusu kokunun oluşturulamayacağı,
    • Başvuru konusu malların çeşitli beyaz renk dahil çeşitli renklerde olacağı ve tüm renklerin aynı kokuya sahip olacağı,

ifade edilmiş ve bunlara dair yazılı açıklamalar, numune ürünler ve görseller sunulmuştur.

İncelemenin neticesinde dosyada sunulan kanıtlar ve yazılı açıklamalar kapsamında USPTO uzmanı başvuru konusu kokunun ayırt edici olduğu ve tüketicilerce ticari kaynak gösteren koku olarak algılandığı konusunda ikna olmuş ve başvuru tescile bağlanmıştır.

 

 

Sunulan delillerden ve dosya kapsamından anlaşılacağı üzere başvuru konusu koku ve söz konusu kokuyu içeren oyun hamurunun tanınmışlık düzeyi kararın verilmesinde oldukça etkili olmuştur. İncelen kararda da görüleceği üzere ABD’de koku markalarının kelimelerle gösterimi geçerli gösterim olarak kabul edilmekle birlikte bu tarz başvuruların tescil edilebilmesi için kullanım yolu ile ayırt edicilik kazanıldığının kanıtlanması gerekmektedir.

Avrupa Birliği ile Türkiye’de ise koku markalarının koku markalarının formül, numune veya kelimelerle gösterimi şimdilik kural olarak geçerli bir gösterim kabul edilmemektedir. Ancak gelecekte “sicilde gösterilebilir olma” şartının koku markaları bakımından kabul edilebilir bir şeklinin çıkıp çıkmayacağı tartışma konusudur. Bizler burada USPTO tarafından verilen kararı ve ulusal mevzuatımız bakımından koku markaları için kabul edilebilir sicilde gösterim şartının ne olabileceğini tartışırken, Hasbro kutlamalara çoktan başlayarak takipçilerinden #Playdohscent etiketi ile en sevdikleri anılarını paylaşmalarını istemiştir.

[1] ABAD: C-273/00 sayılı ve 12 Aralık 2002 tarihli Ralf Sieckmann v. Deutsches Patent und Markenamt kararı.

Elif AYKURT KARACA

elifaykurt904@gmail.com

Mayıs 2018

“Cocky Gate” – A.B.D. Yazın Dünyasından Marka Tescili Temalı Bir Skandal

 

“Ne tür kitap seversiniz?” sorusuna verilen klişe yanıt “İyi olduğu sürece kitap ayırımı yapmam.” şeklindedir. Benim için durum öyle değil, iki tür kitabı asla okumam, kişisel gelişim kitapları ve aşk romanları. Bu tür kitapların sevenlerine yönelik tek bir sözüm yok, ancak mümkünse bu kitaplar bana uzak, sevenlerine yakın olsun.

Aşk romanlarının kendine özgü bir okuyucu kitlesi olduğunu kabul etmek gerekli; elbette bu okuyucu kitlesi, ortalama 3-4 saat süren köşklü, konaklı, ağalı, beyli, entrikalı, bir çay içme sahnesinin 10 dakika aldığı, muhafazakarlık soslu ancak sonunda herkesin elinin birbirinin cebinden çıktığı Türk TV dizilerini seven kitle ile de çakışıyor. Bu dizilere kazayla 10 dakika maruz kalınca bana düşen söz ise “Eeee hani marjinal bizdik?” diye sormak oluyor.

Egosantrik dokundurmamızı tamamlayıp, derin bir nefes aldıktan sonra bugünkü yazımıza geçiyoruz.

Yazının konusunu A.B.D.’nde “Cocky Gate” adını alan ve romantik roman dünyasında marka hakkına tecavüz iddialarını içeren güncel bir haber, mağdurlarına göre ise bir skandal oluşturuyor. Bu noktada, yazı boyunca başlıca kaynak olarak https://www.theguardian.com/books/2018/may/08/romantic-novelist-trademarking-of-word-cocky-fameela-hopkins?CMP=share_btn_link bağlantısındaki haberi kullandığımızı belirtmeliyiz.

“Cocky” kelimesi İngilizce diline ait bir sözcük ve Türkçe karşılığı “ukala, kendini beğenmiş, kibirli” sıfatlarına karşılık geliyor. “Cocky” kelimesi romantik roman dünyasında yaygın kullanımı olan bir sıfat ve çoğunlukla kendini beğenmiş erkekleri tanımlamak için kullanılıyor. Bu sıfat çok sayıda romantik romanın isminde farklı eklerle birlikte kullanılıyor.

Faleena Hopkins isimli bir kadın yazar, “Cocker Brothers” isimli bir roman serisi yazıyor, seri 6 kötü erkek kardeşle ilgili ve kitapların her birinin isminde “Cocky” kelimesi geçiyor: “Cocky Genius”, “Cocky Rockstar”, “Cocky Roomie”, “Cocky Senator”, “Cocky Romantic”, “Cocky Biker”, “Cocky Cowboy”, vs. (https://www.amazon.com/Cocker-Brothers-Atlanta-3-Book/dp/B01K86R1W0)

 

 

Hopkins, “Cocky” kitap serisini yazmakla yetinmiyor ve “Cocky” markasını USPTO’da “Aşk konulu basılı ve elektronik kitap serileri” malları için marka olarak tescil ettiriyor.

 

 

Faleena Hopkins sadece bir yazar değil, aynı zamanda çok cin fikirli (belki de okuduğu başarı endeksli kişisel gelişim kitaplarından bu konuda faydalanmıştır) bir girişimci.

Markasını tescil ettirdikten sonra başlığında “Cocky” kelimesi geçen kitapların yazarlarına ihtar göndererek, kitaplarının isimlerini değiştirmelerini talep ediyor ve aksi durumda yasal işlemlere başlayacağını bildiriyor.

Örneğin, Nana Malone’dan “Mr Cocky” isimli romanının isminin değiştirilmesi talep ediliyor, TL Smith ve Melissa Jane “Cocky Fiance” isimli kitaplarının adını “Arrogant Fiance” olarak değiştiriyorlar. Başka bazı yazarlar da Hopkins’in kendilerini Amazon online satış sitesine şikayet ettiğini ve şikayet sonucunda kitaplarının satıştan kaldırıldığını bildiriyorlar.

Bu ihtarnameyi alanlardan birisi olan Jamila Jasper, Twitter’da “Cocky Gate” isimli bir kampanya başlatıyor ve kendisine destek çığ gibi büyüyor. (Gate kelimesi A.B.D.’nde önemli skandalların isimlendirilmesinde kullanılan bir kelimedir, en bilinen örneği ise Watergate’dir.)

Aşağıda, Faleena Hopkins’in, Jamila Jasper’a gönderdiği ihtarı görebilirsiniz:

 

 

Jamila Jasper’ın ifşasının ardından Twitter’da Cocky Gate’le alakalı çok sayıda paylaşım oluyor ve komik paylaşımlar birbirini izliyor, bunların birisini aşağıda görebilirsiniz.

 

 

Faleena Hopkins ise bu tepkilere karşı temasa geçtiği yazarların sadece kitaplarının ismini değiştirerek kitaplarını, online rankinglerini, yorumları ve paralarını koruyabileceklerini ve kendisinin siber zorbalık kurbanı olduğunu (Türkçesi sanal lince uğradığını) belirtmektedir.

 

 

Hopkins’e göre, markayı tescil ettirmesinin nedeni kitap dizisinin geleceğini korumaktır ve sevgi, umut ve tüm insanlara saygı içeren kitapları insanlara yardım etmektedir. Hopkins, kendisine mektup yazan okuyucularının “Cocky” ismini taşıyan diğer kitapları kendi kitabı zannederek aldıklarını bildirdiklerini ifade etmektedir, dolayısıyla bu davranışıyla okuyucularını karıştırılma ihtimaline karşı korumaktadır ve marka tescilinin amacı da budur (YN: Yazarına bakmadan kitap alan kimseye rastlamadım şu ana dek, bu nasıl bir savunmadır anlamadım.)

Buna karşılık Hopkins’e karşı tepkiler büyümektedir. Amerikalı Aşk Romanları Yazarlarını temsil eden bir örgüt Hopkins’in ihtar gönderdiği yazarları kendileriyle temasa davet etmiştir ve bir yazar bağımsız olarak “Cocky” markasının hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Yazar, talep içeriğinde “aynı alanda yazan bir yazar olarak kitaplarındaki karakterleri Cocky olarak tanımladığını, ileride bu kelimeyi kitap isimlerinde kullanabileceğini, dolayısıyla tescilin hasar ve zarara neden olduğunu, aşk romanlarında alfa erkeklerin genellikle baş kahraman olduğunu, dolayısıyla bu tip erkeklerin kibirli (cocky) gibi özelliklerine kitap isimlerinde yer verildiğini, dolayısıyla bu tip jenerik isimlerin kitaplar için marka olarak tescil edilemeyeceğini” belirtmektedir.

USPTO’ya yazılan ve “Cocky” markasının iptalini talep eden bir dilekçe şu ana dek (13/05/2018), 26,199 kişi tarafından imzalanmıştır. (https://petitions.moveon.org/sign/cancel-faleena-hopkins)

“Cocky” meselesi bizce bir hayli ilginç, o nedenle de sizlerle de paylaşmak istedik.

Gerçi bu paylaşımla bazı uyanıklara da yol mu gösterdik acaba? Nasıl mı?

Çok sayıda kitap isminde geçen bir kelimeyi “kitaplar” için marka olarak tescil ettirin, mesela “Sır” kelimesini, sonra isminde “Sır” kelimesi geçen bütün kitapların yazarlarına ihtar gönderip, para talep edin, korkan ve ödeyen çıkar mı o da sizin alacağınız risk olur.

Uyanık her yerde uyanıktır, ama Faleena Hopkins hak ettiği tepkiyi fazlasıyla görmüş, işin sevindirici kısmı şimdilik o kadar diyerek yetinelim.

 

Önder Erol ÜNSAL

Mayıs 2018

unsalonderol@gmail.com 

“Auburn University” v. “The Auburn School” – USPTO Temyiz Kurulu’nun Kararı – Siz Ne Düşünürsünüz? (2)

 

“Siz ne düşünürsünüz?” serimizin son sorusu bir USPTO Temyiz Kurulu kararı ile ilgiliydi. Soruyu bizce ilginç kılan nokta ise, sorunun kilit noktasının bir coğrafi yer adını ortak olarak içeren markaların karıştırılma ihtimali değerlendirilmesine yönelik olmasıydı. Sorumuz hakkında yorum yapan Suzan KILIÇ DALDAL’a çok teşekkür ediyoruz.

Öncelikle sorumuzu hatırlatıyoruz:

“Aşağıda görseline yer verilen marka başvurusunun “Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani özel ihtiyaçlara sahip çocukların ilkokuldan liseye dek eğitimi hizmetleri.” için tescili talebi USPTO’ya iletilir.

 

THE AUBURN SCHOOL

 

USPTO uzmanı bu başvuruyu aşağıdaki görsellere sahip 4 markadan dolayı reddeder. Bu markaların tamamının kapsamında “Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani üniversite ve toplum eğitimi hizmetleri.” bulunmaktadır.

 

USPTO uzmanının başvuruyu ret gerekçesi, başvuru ile yukarıda yer verilen 4 marka arasındaki karıştırılma olasılığının varlığı ve ret gerekçesi markaların ünü nedeniyle bu olasılığın artmış olmasıdır. Uzman kararında “AUBURN” ibaresinin ünlü American Heritage Sözlüğü’nde “Alabama eyaletinde bir şehir” ve “Auburn Üniversitesi’nin merkezi” olarak tanımlandığını da belirtmektedir. Uzman buna ilaveten ret gerekçesi markaların sahibinin 111 adet tescilli markası olduğunu, bu durumun da markaların ününü ortaya koyduğunu ifade etmiştir.

Bu noktada, “AUBURN” ibaresinin A.B.D.’nin Alabama eyaletinde bir şehrin adı olduğu (http://www.wiki-zero.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQXVidXJuLF9BbGFiYW1h), “AUBURN Üniversitesi”nin de bu şehirde kurulu üniversitenin (https://www.auburn.edu/) adı olduğu bilgilerinize sunulmalıdır. Ayrıca, A.B.D.’nde “AUBURN” ismini taşıyan çok sayıda nispeten küçük yerleşim yeri de bulunmaktadır.

Başvuru sahibi ret kararına karşı itiraz eder. Başvuru sahibi itirazında bir coğrafi lokasyon ismi olan “AUBURN” ibaresinin eğitim alanında benzer şekilde çok sayıda kullanımının bulunduğunu, ibarenin ayırt edici gücünün zayıf olduğunu, bu hususların ret gerekçesi markaların ününü zayıflattığını öne sürmektedir. Başvuru sahibinin itirazında yer verdiği bir diğer husus, hizmetlerin farklılığıdır (Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani özel ihtiyaçlara sahip çocukların ilkokuldan liseye dek eğitimi hizmetleri. V. Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani üniversite ve toplum eğitimi hizmetleri.). Başvuru sahibi buna ilaveten markaların da benzer olmadığını öne sürmektedir. Netice itibarıyla, başvuru sahibine göre markalar arasında karıştırılma olasılığı bulunmamaktadır ve başvuru hakkında verilmiş ret kararı kaldırılmalıdır.

Sorumuzu bu noktada yöneltiyoruz. Sizce, USPTO Temyiz Kurulu, yukarıda yer verilen markalar arasında karıştırılma olasılığının bulunup bulunmadığı hususunda ne yönde karar vermiştir?”

İtiraz USPTO Temyiz Kurulu tarafından incelenmiş ve 23 Nisan 2018 tarihinde karara bağlanmıştır. Temyiz Kurulu kararının http://ttabvue.uspto.gov/ttabvue/ttabvue-86931396-EXA-17.pdf bağlantısından görülmesi mümkündür.

Sonucu en baştan söylemek gerekirse, Temyiz Kurulu başvuru sahibinin itirazını kabul etmiş, markalar arasında karıştırılma olasılığının bulunmadığına hükmetmiş ve başvuru hakkındaki ret kararını kaldırmıştır.

Temyiz Kurulu kararında esasen aşağıdaki hususlara dayanmıştır:

A- USPTO uzmanı kararında; ““AUBURN” ibaresinin ünlü American Heritage Sözlüğü’nde “Alabama eyaletinde bir şehir” ve “Auburn Üniversitesi’nin merkezi” olarak tanımlandığını ve ret gerekçesi markaların sahibinin 111 adet tescilli markası olduğunu belirterek, bu hususların ret gerekçesi markaların ününü ortaya koyduğunu ifade etmektedir.”

Temyiz Kurulu bu tespitlere katılmamaktadır. Kurula göre sözlükler halk tarafından bilinmeyen bir çok tanımlamayla doludur ve halkın bir marka sahibinin kaç markası olduğunu bilerek bir markanın üne sahip olup olmadığını düşünmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, uzmanın ret gerekçesi markaların üne sahip olduğu yönündeki tespiti yerinde değildir.

B- Başvuru sahibi itirazında “AUBURN” ibaresinin A.B.D.’nin farklı bölgelerinde eğitimle ilgili hizmet veren 20 kuruluşun isminde yer aldığını belirtmektedir. Bu okulların tamamı olmasa da çoğu “AUBURN” isimli coğrafi lokasyonlarda kuruludur. “AUBURN” kelimesinin farklı coğrafi lokasyonların ismi olarak kullanımı, kelimenin kendisinin içsel ayırt edici gücünü zayıflatmaktadır, çünkü halkın bu terimi kaynak belirten bir adlandırmadan ziyade, coğrafi bir ad olarak algılaması ihtimali ortaya çıkmaktadır. “AUBURN” ibaresi, ret gerekçesi markaların sahibi adına münhasıran tescil edilmiş olduğundan geçerli ve kapsadığı hizmetler bakımından ayırt edici kabul edilmesi gereken bir markadır. Bununla birlite karıştırılma olasılığı analizinde tescilli bir markanın ayırt edici gücünün zayıf olduğu kabul edilebilir. Bu çerçevede, “AUBURN” ibaresinin coğrafi bir yer adı olmasının, terimin içsel ayırt edici gücünü zayıflattığı ve halkın “AUBURN” kelimesini içeren farklı markaları algılayış biçimini değiştireceğini ve terimin tek bir ticari kaynak bildiren bir işaret olarak algılanması ihtimalini düşürdüğü kabul edilmelidir.

C- Başvuru “Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani özel ihtiyaçlara sahip çocukların ilkokuldan liseye dek eğitimi hizmetleri.”ni, ret gerekçesi markalar ise esasen Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani üniversite ve toplum eğitimi hizmetleri.”ni kapsamaktadır.

Başvuru sahibinin ve ret gerekçesi markaların sahibinin hizmetleri, eğitim genel kategorisi altına giren hizmetler olsa da, Kurul’a göre eldeki veriler, “özel ihtiyaçlara sahip çocukların ilkokuldan liseye dek eğitimi hizmetleri“nin ret gerekçesi markaların kapsamında bulunan hizmetlerle ilgili tüketicilerde karıştırılma olasılığına yol açabilecek derecede ilişkili olduğunu göstermemektedir.

D- “The Auburn School” ibareli başvuru ile ret gerekçesi markalar benzerdir.

E- Tüm bu değerlendirmeler çerçevesinde, başvuru ile ret gerekçesi markalar benzer olsa da, markaların ortak olarak içerdikleri “AUBURN” ibaresinin bir coğrafi yer adı olması nedeniyle içsel ayırt edici gücünün zayıflığı ve hizmetlerin yeteri derecede ilişkili bulunmaması nedenleriyle, başvuru ile ret gerekçesi markalar arasında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle de ret kararından dönülmüştür.

USPTO Temyiz Kurulu’nun kararına, coğrafi yer adlarının ayırt edici gücünün zayıflığı noktasından katılmakla birlikte, “üniversite ve toplum eğitimi hizmetleri” ile özel ihtiyaçlara sahip çocukların ilkokuldan liseye dek eğitimi hizmetlerinin yeteri derecede ilişkili bulunmaması yönünden katılmadığımızı belirtmek yerinde olacaktır. Bununla birlikte, bu tip örneklerde hizmetler yeteri derecede ilişkili bulunsa dahi, maruf coğrafi yer adlarının ortak biçimde kullanılabilirliği yaklaşımından hareketle markalar arasında karıştırılma olasılığının bulunmadığı sonucuna varmak, gene de mümkün olabilecektir. Türkiye’de (ve muhtemelen dünyanın birçok yerinde) eğitim kurumları, özellikle de üniversiteler kurulu oldukları il – ilçe – semtin adlarıyla anılmaktadır, aynı bölgelerde farklı nitelikte eğitim veren farklı eğitim kurumlarının da bulunması mümkündür (Örneğin: Ankara Üniversitesi – Ankara Koleji – Ankara Etüt ve Sınav Merkezi – Ankara Engelli Çocuk Eğitim Kurumları, vb.). Bu tip maruf yer adlarının ortaklığının tüketiciler nezdinde her durumda karıştırılma ihtimaline yol açacağını varsaymak ise kanaatimizce abartılı bir yaklaşım olacaktır.

Temyiz Kurulu kararı ve buna dayanak analiz hakkında yapacağınız yorumları memnuniyetle karşılayacağız.

Önder Erol ÜNSAL

unsalonderol@gmail.com

Mayıs 2018

“Auburn University” v. “The Auburn School” – Karıştırılma Olasılığı Var mıdır? Siz Ne Düşünürsünüz? (1)

 

“Siz ne düşünürsünüz?” serimizin yeni yazısının konusu, marka incelemesindeki sorunlu alanlardan birisini teşkil eden coğrafi yer adlarının ortak olarak kullanıldığı markalar arasındaki karıştırılma olasılığıyla ilgili.

Aynı coğrafi yer adını içeren iki marka birbirleriyle karıştırılma olasılığına yol açacak mıdır sorusunun yanıtını bir USPTO Temyiz Kurulu kararı çerçevesinde inceleyeceğiz ve Kurul kararını yazmadan önce sizlerden görüşlerinizi paylaşmanızı rica edeceğiz.

Aşağıda görseline yer verilen marka başvurusunun “Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani özel ihtiyaçlara sahip çocukların ilkokuldan liseye dek eğitimi hizmetleri.” için tescili talebi USPTO’ya iletilir.

 

THE AUBURN SCHOOL

 

USPTO uzmanı bu başvuruyu aşağıdaki görsellere sahip 4 markadan dolayı reddeder. Bu markaların tamamının kapsamında “Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani üniversite ve toplum eğitimi hizmetleri.” bulunmaktadır.

 

USPTO uzmanının başvuruyu ret gerekçesi, başvuru ile yukarıda yer verilen 4 marka arasındaki karıştırılma olasılığının varlığı ve ret gerekçesi markaların ünü nedeniyle bu olasılığın artmış olmasıdır. Uzman kararında “AUBURN” ibaresinin ünlü American Heritage Sözlüğü’nde “Alabama eyaletinde bir şehir” ve “Auburn Üniversitesi’nin merkezi” olarak tanımlandığını da belirtmektedir. Uzman buna ilaveten ret gerekçesi markaların sahibinin 111 adet tescilli markası olduğunu, bu durumun da markaların ününü ortaya koyduğunu ifade etmiştir.

Bu noktada, “AUBURN” ibaresinin A.B.D.’nin Alabama eyaletinde bir şehrin adı olduğu (http://www.wiki-zero.net/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvQXVidXJuLF9BbGFiYW1h), “AUBURN Üniversitesi”nin de bu şehirde kurulu üniversitenin (https://www.auburn.edu/) adı olduğu bilgilerinize sunulmalıdır. Ayrıca, A.B.D.’nde “AUBURN” ismini taşıyan çok sayıda nispeten küçük yerleşim yeri de bulunmaktadır.

Başvuru sahibi ret kararına karşı itiraz eder. Başvuru sahibi itirazında bir coğrafi lokasyon ismi olan “AUBURN” ibaresinin eğitim alanında benzer şekilde çok sayıda kullanımının bulunduğunu, ibarenin ayırt edici gücünün zayıf olduğunu, bu hususların ret gerekçesi markaların ününü zayıflattığını öne sürmektedir. Başvuru sahibinin itirazında yer verdiği bir diğer husus, hizmetlerin farklılığıdır (Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani özel ihtiyaçlara sahip çocukların ilkokuldan liseye dek eğitimi hizmetleri. V. Sınıf 41: Eğitim hizmetleri, yani üniversite ve toplum eğitimi hizmetleri.). Başvuru sahibi buna ilaveten markaların da benzer olmadığını öne sürmektedir. Netice itibarıyla, başvuru sahibine göre markalar arasında karıştırılma olasılığı bulunmamaktadır ve başvuru hakkında verilmiş ret kararı kaldırılmalıdır.

Sorumuzu bu noktada yöneltiyoruz. Sizce, USPTO Temyiz Kurulu, yukarıda yer verilen markalar arasında karıştırılma olasılığının bulunup bulunmadığı hususunda ne yönde karar vermiştir?

Görüşlerini paylaşan okuyucularımıza şimdiden teşekkür ediyoruz. Sorunun yanıtını birkaç gün içinde ikinci bir yazıyla sizlere duyuracağız.

Önder Erol Ünsal

unsalonderol@gmail.com

Mayıs 2018