Theranos Davası – Patent Sisteminin Suçu Var mı?

Theranos davasının yeni duruşmasının gerçekleştiğini duyunca, bende bu çarpıcı konuyla ilgili bir şeyler yazmak isteği doğdu. Bilmeyenler için kısaca özetleyecek olursak:

Elizabeth Holmes 2003 yılında parmaktan alınan tek damla kanla 250’ye yakın farklı kan testi yapabilen bir cihaz geliştirdiği iddiasıyla çeşitli patent başvuruları (ilki US7291497B2) yaptığında 19 yaşındaydı. Kurduğu Theranos şirketi aldığı yardım ve teşviklerle çok kısa sürede yatırımcıların da desteğiyle inanılmaz büyüdü ve 9 milyar dolarlık bir değere ulaştı. Forbes dergisi 2015’te Holmes’u gelmiş geçmiş en genç ve en zengin kadın milyarder ilan etti. Ancak aynı yıl içinde çok çarpıcı bir gelişme oldu. Bazı gazeteciler ve araştırmacılar patentte iddia edilenlerin aslında gerçeği yansıtmadığını ve Holmes’un aslında hiç geliştirmediği, çalışmayan uydurma bir teknoloji için patent aldığını ortaya çıkardı. Theranos’un yaptığı testlerde uydurma patentlerindeki cihazları değil de sıradan test cihazlarını kullandığı ortaya çıktı. Kendi cihazlarıyla yaptığı testler ise tamamen yanlış sonuçlar çıkartıyordu. Herkesin inandığı ve çok sayıda insanın hayatını (yanlış kan test sonuçlarıyla) olumsuz etkilemiş olan büyük bir sahtekârlık söz konusuydu. Holmes’un hikâyesi oldukça karmaşık ve 20 yıl hapis cezası istemiyle açılan davası hala sürüyor. Skandalın ortaya çıkmasında rol oynayan bir sebep de Theranos’u hakiki bir startup zannederek ondan lisans bedeli almak amacıyla çeşitli patent başvuruları yapan trollerle yaşadıkları çekişmeler.

İddiaya göre Holmes kamuyu cihazın gerçekten çalıştığına inandırarak yatırımcılardan para toplamış ve süreç içinde cihazı gerçekleştirebilecek teknolojiye ulaşacağını planlamıştı. Bir nevi “fake it till you make it” stratejisi kullanmış ve başarısız olmuştu. Geçen haftaki duruşmada savunma olarak “başarısızlık suç mudur” argümanını öne sürdükleri anlaşılıyor. Kimse böyle bir şey iddia etmiyor elbette ama özellikle insan hayatıyla ilgili konularda yapılan hatalar ya da sahtekârlıklar maalesef çok ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Başarısızlık bir suç olmadığı gibi, başarılı olmak da bir suçsuzluk belirtisi değildir. Ama Holmes bir şekilde başarsaydı, belki bunların hiçbiri konuşulmayacaktı.

Elizabeth Holmes’un da buluş sahipleri arasında olduğu Theranos’a ait US7291497B2 nolu patent belgesi – Şekil 1
Theranos’un numune işleme cihazı

Yaşanan bu fiyasko kimi çevrelerce patent sisteminin zararları olarak lanse ediliyor. Madem Theranos sahtekârdı, nasıl oldu da 200’ün üzerinde patent alabildi?

Patent sistemi mükemmel olmaktan uzak olabilir ancak bu sahtekârlıkta bütün suçu ona atmak hakkaniyetli olmayacaktır. Theranos’un patentleri, yatırımcılara şirketin iyi bir seçim olduğuna dair güvence vermiş olabilir, ancak bu, sorumlunun patent sistemi olduğu anlamına gelmez. Zira Theranos’un ilk patentine (US7291497B2) bakacak olursak, patentte gerçekten işe yarayan bir prototipin yapıldığına dair herhangi bir gösterge bulunmamaktaydı.[1] Kaldı ki patent ofisleri başvuru sahibinden çalışan bir prototip talep etmezler ve nadiren buluşun çalışırlığını sorgularlar. Bizim mevzuatımızda da “Patentin verilmiş olması, onun geçerliliği ve yararlılığı konusunda Kurum tarafından garanti verildiği şeklinde yorumlanamaz, Kurumun sorumluluğunu da doğurmaz.” hükmü bulunmaktadır.[2] Bunun dışında, ABD’de patent alma süreci boyunca başvuruya birkaç kez olumsuz rapor düzenlendiği, son olarak istemlerde yapılan değişiklikle tekniğin bilinen durumundan bazı “önemsiz” (belki patent verilebilecek nitelikte ama buluşa kesinlikle devrim niteliği kazandırmayan) farklılıklarla ayrılan (örn. tampon rezervuarın bulunması vb.) bir buluşa patent verilmiş oldu.

Uzmanın buluşa en yakın olarak gösterdiği dokümanlarda Theranos’un başvurusunda belirttiği teknolojinin benzerleri zaten vardı. Ve bu gerçekler gizli olmayıp, ilgili patentin geçmiş yazışmaları incelendiğinde kolaylıkla ortaya çıkmaktadır. Sırf önceki teknikten farklılık içermesi sebebiyle patent belgesi alabilmiş olması, bir buluşun çığır açıcı bir teknoloji atılımı sağladığı anlamına gelmeyecektir. Burada yatırımcıların alınan patent belgelerine inanarak kandırılmış olmaları, patent sisteminin değil yatırımcıların kendi sorumluluğundadır.

Peki patent ofisi, bir buluşun çalışıp çalışmadığını ya da işe yarayıp yaramadığını denetlemeli midir? İdeal bir dünyada belki buna evet denebilir ancak, bir patent ofisi için böyle bir değerlendirmeyi yapmak günümüz koşullarında hem maliyet hem zaman hem de işgücü açısından pek mümkün değildir. USPTO’nun geçmişine baktığımızda 1790-1880 tarihleri arasında başvuru sahiplerinin patentin çalışır bir modelini (prototipinin minyatürü) sunması isteniyordu. Ancak bunun bir sebebi de eskiden mucitlerin çoğunun teknik veya hukuki bir eğitiminin bulunmaması sebebiyle buluşlarının yeni olan özelliklerini yazılı olarak açıklayarak ve teknik çizimler yardımıyla tanımlayarak bir patent başvurusu hazırlamalarının oldukça zor olmasıydı.[3]

Patent sistemi uydurma buluşlardan kendini nasıl korumaktadır? Patent almanın temelinde yatan amacın para kazanmak olduğunu varsayarsak işe yaramaz bir buluş için patent alınsa bile genellikle bu buluş üzerinden para kazanılamayacağı öngörülür. Patent sisteminin bir diğer güvencesi de üçüncü kişilerin patente itiraz etmesidir. Ancak sistemin verilen bir patentin gerçek değerini/önemini tespit etmek gibi bir yükümlülüğü yoktur.

Eğer bu başvurulara patent verilmeseydi Theranos belki böyle sahtekârlıklar yapmaya asla cesaret edemeyecekti, ya da belki başka şekilde yatırımcıları cezbetmeyi başaracaktı. Her ne kadar hiçbir ülke verdiği patentin işe yaradığının garantisini vermiyor olsa da, patent almış olmak, A.B.D. gibi patent kültürünün çok gelişmiş olduğu ülkelerde bile yatırımcıları cezbetmekte, bu örnekte görüldüğü gibi, çoğu zaman yeterli oluyor.

Görsel kaynağı[4]

Patentler yatırımcıların genellikle yeni kurulan şirketlere güvenmesini sağlayabilir. Ancak bu, yatırımcıların her zaman bir patentin ne anlama geldiğini ve ne anlama gelmediğini doğru bir şekilde değerlendirdiği anlamına gelmez. Theranos örneği, patent sisteminin başarısızlığından çok, patent okur-yazarlığının bir başarısızlığı olarak değerlendirilebilir.[5] Medikal sektöründe bir “next big thing” yakalamak isteyen yatırımcılar bir risk almıştı ve kaybetmişti. Umarız bu felaket gelecekte yatırımcıları gerçekten işe yarar buluşları desteklemek konusunda tereddütte bırakmaz.

Bakalım dava ne şekilde sonuçlanacak ve ne tür gelişmeler olacak. Gözlerini kırpmaksızın ve sesini kalınlaştırarak yaptığı konuşmalar ve Steve Jobs’a öykündüğü kıyafet seçimiyle de dikkatleri üzerine çeken Elizabeth Holmes Hollywood’un da ilgilisini çekmiş olacak ki, Jennifer Lawrence’ın canlandıracağı “Bad Blood” filminin yakında piyasaya çıkacağı tahmin ediliyor. Konu sizin de ilginizi çektiyse film çıkana kadar idare edebileceğiniz aşağıda bazı kaynaklar bulabilirsiniz:

Kitap:  Bad Blood: Secrets and Lies in a Silicon Valley Startup, by the Wall Street Journal reporter John Carreyrou.

Belgesel: “The Inventor: Out for Blood in Silicon Valley,” HBO documentary

Theranos – Silicon Valley’s Greatest Disaster: https://www.youtube.com/watch?v=3CccfnRpPtM

Mustafa Güney ÇALIŞKAN

Eylül 2021

guneycaliskan@gmail.com



[1] The lesson from Theranos is that investors do not know how to read a patent, Zachary Silbersher, MARCH 26, 2019, https://www.markmanadvisors.com/blog/2019/3/26/the-lesson-from-theranos-is-that-investors-do-not-know-what-a-patent-is

[2] 6769 SMK m.98(9).

[3] Patent model, Wikipedia, https://en.wikipedia.org/wiki/Patent_model

[4] Meme Generator, https://memegenerator.net/instance/68367468/mark-cuban-you-have-patents-im-back-in

[5] The lesson from Theranos is that investors do not know how to read a patent, Zachary Silbersher, MARCH 26, 2019, https://www.markmanadvisors.com/blog/2019/3/26/the-lesson-from-theranos-is-that-investors-do-not-know-what-a-patent-is

One thought on “Theranos Davası – Patent Sisteminin Suçu Var mı?”

  1. Çok güzel bir yazı olmuş, elinize sağlık Güney Bey.

    Bir ürün, o ürün için alınmış bir patentin kapsamına girmeyebiliyor. Özellikle ticarileşme söz konusu olduğunda ürün ile patentin kesiştiği ve ayrıldığı yerleri belirlemek çok önemli. Bu vaka da bu durumu çok güzel açıklıyor.

Bir Cevap Yazın