Markanın, 35.06 alt sınıfta yer alan hizmetler yönünden tescilinin ve korunmasının kapsamı çekişmeli alanlardan biri olarak varlığını sürdürmektedir. Yargı kararlarıyla şekillenen alanda korumanın kapsamı zaman içerisinde değiştirilmiştir. Son içtihatlarla da bu alanda yeni bir yaklaşımın benimsenmeye başlandığı görülmektedir. Nitekim yazı içeriğinde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin bu konudaki 18/4/2022 tarih ve 2020/7799 E. – 2022/3109 K. sayılı son kararı paylaşılacaktır.
Bilindiği üzere, Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğ’in (BİK/TPE: 2007/2)[1] 35.06 sınıfında yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).” hizmeti 2011 yılında değiştirilmiş[2], 2012 yılında ise “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların * bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.) * Bu kısımda mal veya mal grubu belirtiniz.” şeklinde değiştirilerek son halini almıştır[3].
Yapılan değişiklik sonucunda, “çeşitli malların” satışına ilişkin mağazacılık hizmeti ile mal veya mal grubunun belirtildiği “spesifik olarak belirli malların satışına özgülenen” sınırlandırılmış mağazacılık hizmeti arasındaki ilişkinin yorumlanması temel tartışma konularından biri haline gelmiştir.
Yapılacak yorum, korumanın kapsamının belirlenmesi ve yeni marka başvurularının tescil edilebilmesi açısından son derecede önemlidir. Yorum konusunda yargı kararları yol gösterici kaynaklardan birini oluşturmaktadır. Bu nedenle, içtihat değişikliklerinin takibi uygulamacılar açısından önem arz etmektedir. Bu yazı kapsamında hem gelinen süreç özetlenecek hem de bu konudaki yaklaşım değişikliğini yansıtan son içtihatlar paylaşılacaktır.
Bu iki mağazacılık hizmeti arasındaki ilişkiyi ele alan ilk dönemki yargı kararlarında “çok azı kapsar” ilkesi esas alınmış, önceki tarihli markaya en geniş haliyle koruma imkânı sağlanmış, bu hizmetlerin aynı/aynı tür oldukları kabul edilmiştir[4]. Açıklanacağı üzere, sonraki dönemde korumanın kapsamı “tek tek mallar yönünden kullanımın ispat edilmesi” yönünde daraltılmıştır. Paylaşılacak son kararlarda ise korumanın kapsamının yeniden genişletildiği, “sektörel bazda benzer malların perakendeciliği veya mağazacılığı satışının” yapıldığının ispatlanmasının arandığı görülmektedir.
Uygulamayı yönlendiren kararlarda, taraf menfaatleri arasında bir denge sağlanmaya çalışılmış, bu kararlarda, “çeşitli mallara” ilişkin tescil alan önceki marka sahibinin tek tek hangi mallar yönünden mağazacılık hizmeti verdiğini ispatlaması gerektiği ifade edilmiştir. Bu yöndeki emsal bir kararda “Davalı şirkete ait marka ise, genel olarak perakendecilik hizmetlerini içermekte olup, belirli sektör ya da gruplardaki ürünler sınırlandırılmamıştır. Bu itibarla, uyuşmazlık konusu işaretlerin benzerliğine karşın davacı başvurusunda 35. sınıf hizmetlerin kapsamında ticarete konu edilecek malların teker teker sayılması nedeniyle, başvuruya itiraz eden davalı şirketten söz konusu 35. sınıf hizmetler kapsamında başvuruda sayılan malların satış hizmetlerinin de verildiği hususunda varsa delillerinin ibrazı istenmek ve buna göre şayet davalının “…” markası ile 35. sınıf mağazacılık hizmetleri altında davacı marka başvurusunda yer alan ürünleri kapsayan ticareti bulunduğu takdirde bu ürünler yönünden … kararının iptaline karar vermek gerekirken” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30/3/2016 tarih ve 2015/8504 E. – 2016/3492 K. sayılı kararı)gerekçesine yer verildiği görülmektedir. Aynı yönde başka bir kararda ise “Bu durumda, başvurunun ilanı halinde, dava dışı marka sahibinin itiraz etmesi durumunda itiraz edenin başvuru kapsamında sınırlı olarak belirtilen malların satışı hizmetlerinin aynı ya da benzeri bir ticari faaliyeti olup olmadığının da araştırılması suretiyle (11. HD. 10/10/2013 T 18919/18046 ve 20/02/2014 T 13850/3087 sayılı kararları[5]) 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi kapsamında benzerlik araştırması yapılması gerekeceğinden, bu hizmet bakımından da başvurunun aynı KHK’nın 7/1-b maddesi uyarınca değerlendirme yapılmak suretiyle davanın reddi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12/5/2016 tarih ve 2015/11817 E. – 2016/5411 K. sayılı kararı) gerekçesine yer verildiği görülmektedir. Yine başka bir kararda “Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça davacı başvurusunda sınırlandırılan malların satışı faaliyetinde bulunulduğu hususundaki delilleri de sorulup bu konuda değerlendirme yapılmaksızın eksik inceleme sonucu davacı marka başvurusunun 35.07 sınıf genel nitelikteki perakende satış hizmetleri (mağazacılık) bakımından da reddi doğru görülmediğinden” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27/2/2017 tarih ve 2015/12715 E. – 2017/1112 K. sayılı kararı) gerekçesine yer verilmiştir.
Farklı uygulamalara yönlendiren kararlar olduğu, esasen uygulamanın net olmadığı kabul edilebilir. Ancak, yargı uygulamalarında daha yaygın olarak “çeşitli malların” satışa sunum hizmetleri yönünden tescil edilmiş olan önceki tarihli marka sahibinden, sonraki başvuruda sınırlı ve spesifik olarak sayılan malların satışa sunum hizmetlerinin verildiğinin ispatlamasının talep edildiği görülecektir. Yargılama aşamasında, sonraki tarihli başvuru kapsamında sınırlı olarak sayılanlar yönünden mağazacılık hizmetinin verildiğinin özel olarak ispatlanması koşulu aranmakta ve ilgilisine delillerini sunması için süre verilmektedir.
Gelinen aşamada ise Yargıtay tarafından konuya yeni bir yaklaşımın getirildiği söylenebilir. Güncel bazı kararlarda[6] “sektörel bazda benzerlik” vurgusunun yapıldığı görülmektedir. Bu vurgu yakın tarihli bazı kararlarda yapılmış olsa da esasen son içtihatta inceleme yöntemi olarak açıkça dile getirilmiş. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/4/2022 tarih ve 2020/7799 E. – 2022/3109 K. sayılı kararında, “daha önce 35. sınıfta genel mağazacılık hizmetleri yönünden adına marka tescili bulunan taraftan sonra tescil başvurusuna konu yapılan ve özel mağazacılık hizmetlerini konu alan marka başvurularına itirazda bulunulabilmesi için kendisi adına 35. sınıfta genel perakendecilik ve mağazacılık hizmetlerinde markayı kullanması gerekmekle birlikte, tek tek her bir mal yönünden kullanımın ispat edilmesi gerekmeyip, sektörel bazda benzer malların perakendeciliği veya mağazacılığı yönünden kullanımın ispat edilmesi yeterlidir. Bölge Adliye Mahkemesince bu ilkeler doğrultusunda bir inceleme ve değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirmeye dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış” gerekçesine yer verilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulduğu görülmektedir.
Bozmaya konu Bölge Adliye Mahkemesi kararı incelendiğinde; Mahkeme tarafından, yukarıda paylaşılan yaygın uygulamaya ve emsal kararlara uygun bir inceleme yapıldığı, başvuru kapsamında sayılan mallar yönünden kullanım ispatının arandığı, “Ancak redde mesnet markanın kapsamında genel olarak mağazacılık hizmeti bulunmakta iken dava konusu başvurunun kapsamında belli bir takım malların satışına özgülenmiş mağazacılık hizmeti bulunmasına rağmen mahkemece davalı Şirketten, markasının 12 ve 20. sınıf mallar yönünden itiraza dayanak markasını kullanıp kullanmadığı sorulmadan ve bu yönde bir araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış,” tespitlerine yer verildikten sonra bu araştırmanın yapıldığı görülmektedir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen bozmaya konu kararda, “davalı Şirket vekiline, redde mesnet 2011/9924 sayılı markasını, 12. ve 20. sınıfa özgülenmiş biçimde 35. sınıftaki mağazacılık hizmetleri yönünden kullandığına dair delillerini sunmak için usulüne uygun biçimde kesin süre verildiği, davalı Şirket vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin hiçbirinin davalının … sayılı markasının, 12. ve 20. sınıf malların satışına özgülenmiş biçimde mağazacılık hizmetlerinde kullanıldığını ispata elverişli olmadığı, davalı Şirketin genel olarak mağazacılık hizmetlerinde tescilli markası ile 12. ve 20. sınıf malların satışına özgülenmiş 35/05. sınıftaki mağazacılık hizmetleri yönünden dava konusu başvuru arasında benzerlik olmadığı,” sonucuna varılmıştır. Bozma ilamında ise bu değerlendirme yönteminin hatalı olduğu gerekçesine yer verildiği görülmektedir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18/4/2022 tarih ve 2020/7799 E. – 2022/3109 K. sayılı kararıyla, yargı uygulamasında benimsenen başvuruda spesifik olarak satışı sınırlandırılan her bir mal yönünden kullanımın ispat edilmesi şartının yerine, “sektörel bazda benzer malların perakendeciliği” yönünden kullanımın ispatlanmasının benzerlik için yeterli kabul edildiği anlaşılmaktadır. Nitekim kararda, Bölge Adliye Mahkemesi’nin 12. ve 20. sınıfta yer alan malların satışına sunumunun ispatıyla sınırlı yaptığı inceleme yönteminin yerinde olmadığı, “tek tek her bir mal yönünden kullanımın ispat edilmesi”nin gerekmediği belirtilmiştir. Bu yöndeki kararların benimsenmesi durumunda, uygulamanın değişeceği, yargılama sırasında ve bilirkişi heyetlerince yapılan incelemede sektörel bazda benzer malların satışa sunumuna ilişkin delillerin de göz önüne alınması gerektiği söylenebilir. Bu kapsamda, sadece sonraki marka başvurusunda sınırlı olarak sayılan malların değil, “sektörel bazda benzer malların” perakendeciliği veya mağazacılığının yapıldığının ispatlanası durumunda da emtia benzerliği koşulunun gerçekleşeceği kabul edilebilecektir. Bu kararlarla önceki tarihli marka sahibine sağlanan korumanın kapsamının yeninden genişletildiğini söylemek mümkündür. Kararların uygulamaya ve yargılama süreçlerine yansımaları ise zaman içerisinde ortaya çıkacaktır.
Gökhan ERGÜL
Eylül 2022
DİPNOTLAR
[1] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2007/01/20070108-2.htm
[2] “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “… ” * bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).* Bu bölümde hizmetin gerçekleştirileceği mal, mal grubu ya da sektör adını belirtiniz. Hizmetin mal ve sektörlerin tamamını kapsaması durumunda “çeşitli malların” ifadesini kullanınız.” şeklinde değiştirilmiştir. 19 Ekim 2011 tarih ve 28089 sayılı Resmi Gazete
(Erişim:https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2011/10/20111019-22.htm)
[3] 2007/2 sayılı Tebliğ yürürlükten kaldırılmış, 2012/2 sayılı Tebliğ 28 Ocak 2012 tarih ve 28187 sayılı Resmi Gazete’de de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. (https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/01/20120128-20.htm)
[4] Emsal nitelikte bir kararda “…”çeşitli malların” ibaresi kullanılarak ve herhangi bir sınırlandırma yapılmadan, bir başka ifadeyle tüm sektör ve malları kapsayacak biçimde tescil edilmiş olduğu, dolayısıyla, davacıya ait başvuru, redde dayanak marka ile aynı olduğu gibi, kapsamlarındaki hizmetlerin de aynı veya aynı tür olduğu zira, redde mesnet marka kapsamında tescilli bulunan 35/06. sınıfta tüm sektörleri kapsayan mağazacılık hizmetleri, davacının sınırlandırarak talep ettiği belirli mallara ya da sektörlere dair mağazacılık hizmetlerini de içerdiği” tespitlerine yer verildiği görülmektedir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14/1/2015 tarih ve 2014/14402E. – 2015/323 K. sayılı kararı).
[5] Söz konusu kararda “…karar gerekçesindeki 03. sınıfta yer alan malların 35/07. sınıf perakendecilik hizmeti kapsamında satışa sunulması mümkün olduğundan iltibas tehlikesine yol açılacağına ilişkin mahkeme görüşü, davacının 03. sınıf malların perakende ticareti yaptığı hususunda delil bulunmaması nedeniyle isabetli olmamakla birlikte somut uyuşmazlıkta kötüniyetli tescil olgusunun gerçekleşmiş bulunmasına göre, mümeyyiz davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.” gerekçesine yer verildiği görülmektedir.
[6] “Marka sahibi 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi uyarınca, önceki markasını kullanarak, ancak fiilen perakendeciliğini veya mağazacılığını yaptığı mallar ile bu mallarla sektörel benzerlik gösteren mallar yönünden başkalarının aynı veya karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzer markayı tescil ettirmesine veya tescilsiz kullanımına karşı çıkabilir.” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12/9/2019 tarih ve 2018/582 E. – 2019/5345 K. sayılı kararı); Aynı yönde 17/9/2019 tarih ve 2018/4108E. – 2019/5503 K. sayılı karar