Etiket: trademark

BREXIT SONRASI YENİ DÖNEM: MARKA YENİLEME TARİHİNİZ DEĞİŞMİŞ OLABİLİR!

AVRUPA BİRLİĞİ MARKALARININ YENİLENMESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

1 Ocak 2021 tarihi itibariyle İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) resmen ve fiilen ayrılmasının ciddi olarak etkilediği alanlardan biri de sınai mülkiyet haklarıdır. BREXIT sürecinde İngiltere’nin AB’ye dâhil olduğu dönemde gerçekleşen Avrupa Birliği marka tescillerine veya başvurularına yönelik birtakım düzenlemeler yapılmış ve tüm bu düzenlemeler, ilgili otoriteler tarafından kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu düzenlemeler, tarih, korumanın elde edildiği yöntem vb. durumlara dayalı olarak değişkenlik göstermektedir. Bu yazı kapsamında değineceğimiz husus ise AB markası (EUTM) bünyesinden ayrılarak İngiltere’de ulusal marka tescilline dönüşen markaların yenileme tarihlerinin belirlenmesinde uygulanacak kurallardır.

Bilindiği üzere, Madrid Protokolü kapsamında yapılan marka başvuruları, Dünya Fikrî Mülkiyet Ofisi (WIPO) nezdinde uluslararası marka başvurusu olarak tanımlanmaktadır. Her ülkenin veya bölgenin ulusal yahut bölgesel ofisine ayrı ayrı başvuru yapılmasına nazaran daha ekonomik bir yol olan uluslararası başvuru yöntemi, Türkiye’den yurtdışına yapılan marka başvurularında da sıklıkla tercih edilen bir yöntemdir. Bugüne kadar bu başvuru sistemi üzerinden, Türkiye’den 18.000’e yakın marka için başvuru yapılmış olup, bu başvuruların yaklaşık 3.300 tanesinde belirlenmiş akit taraf olarak AB seçilmiştir. Yani, Türkiye’den yapılan toplam başvuruların yaklaşık %18’i AB’ye (EUTM olarak)  yönlendirilmiştir.

BREXIT kapsamında alınmış kararlar doğrultusunda, İngiltere’nin AB üyeliğinden resmi olarak çıkmış olması nedeniyle 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren, başvuru yöntemi ayırt edilmeksizin Avrupa Birliği Fikrî Mülkiyet Ofisi (EUIPO) nezdinde koruması devam eden tüm markalar, BREXIT’ten sonra korumanın İngiltere’de devam etmesine izin verecek şekilde Birleşik Krallık Fikrî Mülkiyet Ofisi’ne (UKIPO) aktarılmıştır. Yani, UKIPO her bir aktif AB markası için kendi veri tabanında bir kayıt açmıştır. 

Yapılan düzenlemeler neticesinde, mevcut olan AB markalarının koruma kapsamı ile ilgili olarak kazanılmış olan haklar, aynen devam edecek ve tescil edilmiş markalar açısından hakların kaybedilmesi gibi bir risk söz konusu olmayacaktır. Hatta, bu hakların korunması için ek bir aksiyon alınmasına da gerek bulunmamaktadır. EUIPO nezdinde, tescil süreci devam eden markalar açısından ise aynı hakların İngiltere’de de aktifleştirilebilmesi adına 2021 Eylül ayı sonuna kadar İngiltere’ye başvuru yapılması için süre tanınmıştır. Ana konumuz bu olmadığından bu konuda detaya girilmemiş ve BREXIT sürecinin markanınyenilenmesi üzerindeki etkisine değinilmiştir.

Markaların yenileme tarihleri konusunda, başvuru sistemine bakılmaksızın EUIPO’ya yapılan başvurunun tarihi temel alınmıştır. Bu durumu başvuru sistemine göre markaların yenileme tarihi açısından detaylandıracak olursak;

EUIPO’ya doğrudan başvurusu yapılan markalar özelinde markaların EUIPO nezdinde yenilemesinin yapılmasının yanında, İngiltere’de de korumanın devamının talep edilmesi halinde aynı bilgilere göre aktarılmış olan markanın, İngiltere’de de yenilemesinin yerel olarak yapılması gerekmektedir. EUIPO ve UKIPO’da kopyalanmış olan başvuruların tarih bilgileri aynı olacağından doğrudan EUIPO’ya yapılmış başvurular (Madrid Protokolü kapsamında yapılmayan) ile ilgili olarak İngiltere’de de marka korumasının devam etmesi isteniyorsa ayrıca bir yenileme yapılması gerektiğinin bilinmesi yeterlidir.

Ancak yukarıdaki durum, Madrid Protokolü kapsamında yapılan marka başvuruları ile ilgili olarak yine aynı mantığa dayalı olacaksa da sistemin farklılığından dolayı bazı karışıklıkların yaşanması riski bulunmaktadır. Uluslararası marka başvuru yöntemini en cazip kılan yönlerden biri şüphesiz tek bir yenileme tarihine sahip olunması ve uluslararası tescil kapsamında yer alan tüm ülkelerde veya bölgelerde aynı tarihte tek bir işlem ile yenileme yapılmasının mümkün kılınmasıdır. Bu sayede, kayıt altına alınacak tek bir tarih ve bu tarihte yapılması gereken tek bir işlem ile tüm ülke veya bölge yenilemeleri, WIPO aracılığıyla yapılabilmektedir.

BREXIT ile birlikte uluslararası marka başvuruları kapsamında verilecek karar konusunda öncelikli beklentim, tescil edilmiş ve kapsamında aktif AB markası içeren tüm uluslararası marka başvurularının, uluslararası marka kaydına İngiltere (GB) eklenerek devam etmesiydi.  Bu beklentimin ana dayanağı ise, bu beklentinin gerçekleştiği durumda marka hak sahiplerinin bir üst bölümde yer alan yenilemeye ilişkin kolaylıklardan yararlanmaya devam edecek olmasaydı. Ancak WIPO, EUIPO ve UKIPO tarafından verildiğini düşündüğümüz karar doğrultusunda belirlenmiş akit tarafı AB içeren uluslararası marka tescilleri de UKIPO tarafından kendi sicillerine aktarılmış ve ulusal başvuru olarak korumanın devamı sağlanmıştır. Verilen bu kararın doğruluğu ya da farklı bir karar verilebilmesi ihtimallerinden ziyade bu kararın yenileme bakımından nasıl sonuçlar doğuracağı oldukça önemlidir. Şöyle ki;

Uluslararası marka başvuruları ile ilgili bilindiği üzere, tek bir yenileme tarihi söz konusu olmakta ve tek bir işlem ile uluslararası sicile kayıtlı markanın yenilemesi yapılabilmektedir. Ancak, İngiltere tarafından, ulusal marka tescili olarak kendi sicillerine aktarılmış olan markaların koruma veya yenileme tarihleri, uluslararası markanın kaydına göre değil, EUIPO başvuru tarihine göre hesaplanacaktır.

Bu durumu iki örnek ile açıklayacak olursak;

Örnek 1:

18.01.2012 tarihinde AB dâhil edilmeden başvurusu yapılmış olan tescilli bir uluslararası marka için 23.02.2014 tarihinde EUIPO’ya sonraki belirleme başvurusu yapılmış olduğunu düşünelim. Bu markaya dair yenileme tarihleri şu şekilde olacaktır;

WIPO nezdinde son yenileme tarihi: 18.01.2022
UKIPO nezdinde son yenileme tarihi: 23.02.2024

Örnek 2:

15.01.2010 tarihinde AB dâhil edilmeden başvurusu yapılmış olan tescilli bir uluslararası marka için 01.03.2011 tarihinde EUIPO’ya sonraki belirleme başvurusu yapılmış olduğunu düşünelim. Bu markaya dair yenileme tarihleri şu şekilde olacaktır;

WIPO nezdinde son yenileme tarihi: 15.01.2020
UKIPO nezdinde son yenileme tarihi: 01.03.2021

Yukarıdaki örneklerden ikinci örnek, daha fazla risk içeren bir durumu göstermektedir. Bu örnek özelinde markanın yenileme işleminin WIPO nezdinde EUIPO açısından da geçerli olacak şekilde 15.01.2020 yılında yapıldığını ve uluslararası marka korumasının 15.01.2030 tarihine kadar uzatıldığını düşünelim. Ancak, EUIPO nezdinde başvuru tarihi 01.03.2011 olduğundan ve EUIPO’ya bağlı olarak İngiltere’ye aktarılmış olan markanın, İngiltere’de 10 yılın sonunda yenileme işlemi yapılması gerektiğinden, bu markanın normal süreli yenileme işleminin yapılması için son tarih 01.03.2021 tarihi olacaktır. Aslında 2020 yılında İngiltere’yi de kapsayacak şekilde yapılmış olan EUTM marka yenilemesinin bir nevi İngiltere özelinde ikinci yenilemesinin yapılması gerektiği görülmektedir.  Dolayısıyla her halükarda, UKIPO siciline aktarılmış olan markaların koruma veya yenileme tarihi, EUIPO’ya yapılan başvuru tarihi üzerinden 10 yıl olarak hesaplanacaktır. Bu tescillerin artık uluslararası marka başvurusu yenileme tarihi ile hiçbir bağı kalmamıştır.

Özetle, BREXIT nedeniyle farklılaşan bu yenileme sistemine göre kolaylık olması açısından dikkat edilmesi gereken hususlar şu şekildedir;

  • Uluslararası marka tescili kapsamında yer alan EUTM başvurusunun sonraki belirleme yoluyla eklendiği başvuruların tespit edilmesi, İngiltere özelinde son yenileme tarihlerinin hesaplanması ve kayıt altına alınması gerekmektedir.
  • Başvuru sistemine bakılmaksızın sahip olunan EUTM markalarından koruma tarihi 01.01.2021 ve sonrasında dolacak olan markaların tespit edilmesi ve bu markaların İngiltere’de yenileme işlemine ayrıca konu edilmesi gerektiğinin bilinmesi gerekmektedir.
  • Başvuru sistemine bakılmaksızın koruma tarihi 01.01.2021 ve sonrasında dolacak olan tüm EUTM markalarının yenileme işleminin başvuru sistemine göre WIPO ya da EUIPO nezdinde 01.01.2021 tarihinden önce yapılması durumunda dâhi bu yenileme İngiltere’ye kopyalanan marka için geçerli olmayacak ve İngiltere’de korumanın devam edebilmesi için ayrıca yenileme yapılması gerekecektir.

Bu hususların dikkate alınmadığı durumlar, İngiltere’de marka yenileme sürelerinin kaçırılmasına ve dolayısıyla marka sahibine zarar verebilecek sonuçların yaşanmasına neden olabilecektir.

Hakan PEHLİVAN

hakanpehli@hotmail.com

Şubat 2021

KİRLİ ELLER (UNCLEAN HANDS) DOKTRİNİ – AVRUPA BİRLİĞİ FİKRÎ MÜLKİYET OFİSİ BANKSY KARARI

Gerçek ismi bilinmeyen aktivist sokak sanatçısı Banksy tarafından Kudüs’teki bir garajın duvarına çizilen “Çiçek Fırlatan Eylemci” (Flower Thrower) isimli grafiti, “Banksy” adına hareket eden Pest Control Office Limited Şirketi adına 2014 yılında, 02, 09, 16, 18, 19, 24, 25, 27, 28, 41 ve 42 nci sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde Avrupa Birliği Markası (EUTM) olarak tescil edilmiştir[1].

Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO) İptal Birimi kararına konu olan ve dolayısıyla bu yazının da konusunu oluşturan “Çiçek Fırlatan Eylemci” isimli grafitinin görseli aşağıda yer almaktadır.


2019 yılında Full Colour Black Limited Şirketi tarafından;

  • Tescilli olan görselin, Banksy’nin en ünlü ve ikonik eserlerinden biri olduğu ve aynı zamanda çok sayıda kişi tarafından ticari eşyaların dekorasyonu için çoğaltıldığı ve kullanıldığı,
  • Marka sahibinin markayı kullanmamasına rağmen üçüncü kişilerin faaliyetlerini engellediği,
  • Söz konusu grafiti halka açık bir alanda olduğundan, grafitinin fotoğraflanmasının ücretsiz olduğu,
  • Kaldı ki Banksy’nin çalışmalarının yayılmasına izin verdiği, kendi internet sitesine eserlerinin yüksek çözünürlüklü versiyonlarını ekleyerek halkın bunları indirmesine ve kendi ürünlerini üretmesine imkân sağladığı,
  • Banksy’nin “Wall and Piece” adlı eserinde “Telif hakkı kaybedenler içindir.” (Copyright for losers) cümlesine yer verdiği ve halkın kendisine dayatılan herhangi bir eseri çoğaltma, değiştirme veya başka şekilde kullanma konusunda özgür olduğunun Banksy tarafından ifade edildiği,
  • Banksy’nin, kendisiyle bağlantılı olmayan kişiler tarafından eserlerinin fotoğraflandığını ve çoğaltıldığını bildiği ve yakın zaman dek kimseye karşı yasal işlem başlatılmadığı,
  • Banksy’nin itiraz konusu somut görsel dahil tescili istenen görselleri marka olarak kullanmadığı, bu nedenle yapılan başvurularla telif haklarının korunmasına yönelik hükümlerin aşılarak, söz konusu görsellerin süresiz olarak korunmasının ve tekelleştirilmesinin amaçlandığı,
  • Bu kapsamda, Banksy’nin markayı kullanma amacının bulunmadığı ve başvurunun kötü niyetli olduğu,

ifade edilerek markanın hükümsüzlüğü talebiyle Avrupa Birliği Fikrî Mülkiyet Ofisi’ne (EUIPO) başvuruda bulunulmuştur.

Başvuru sahibinin yukarıda yer alan gerekçelerine karşı marka sahibi tarafından;

  • Kötü niyet iddiasının kanıtlanamadığını, çünkü Banksy’nin eserlerin ticari marka başvurusuna konu edilmesinin tek başına kötü niyeti göstermeyeceği,
  • Somut olayda yer alan görselin Banksy’nin 2006’da yayınlanan kitabının ön kapağında yer aldığı,
  • Banksy’nin eserlerinin kullanımına izin verdiği ve eserlerinin kullanımından haberdar olduğu iddiasının yerinde olmadığı ve bu iddiayı ispatlayan delillerin sunulmadığı,
  • Banksy’nin toplum nezdindeki kişiliğine halel getirmeden tescilsiz marka ve telif hukukundan doğan haklarını kullanamayacağını bilerek dava konusu görselden haksız çıkar sağlayan üçüncü kişilerin engellemesi amacıyla gerçekleştirilen marka tescilinin meşru sebebinin bulunduğu,
  • Markaların kullanılmama nedeniyle iptali tehlikesi olduğu, telif haklarının ise eser sahibinin hayatı boyunca ve öldükten sonra 70 yıl boyunca korunması gerçeği karşısında, markaların ancak gerçek kullanımın varlığı halinde süresiz şekilde tekelleştirilebildiği ifade edilerek marka tescilinin telif hakkı yasasını aşma amacı taşımadığı ve kötü niyetin de başvuru sahibince ispat edilemediği,
  • Herkesin, yasa önünde eşit olması ve kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları dikkate alınmaksızın, görüş sahibi olma, fikir ve bilgilere erişme, bunları yayma serbestisine sahip olması nedeniyle Banksy’nin “Telif hakları kaybedenler içindir.” şeklindeki açıklamasının marka tescil başvurusu yapmasına engel olmadığı,

ifade edilerek marka tescilinin kötü niyetle yapılmadığı ve başvurunun kabul edilen etik davranış ilkelerine uygun olarak ve dürüstçe yapıldığının açık olduğu belirtilmiştir.

EUIPO İptal Birimi, taraflarca sunulan deliler ve iddialar çerçevesinde somut olayı değerlendirmiş ve 14 Eylül 2020 tarihinde kararını vermiştir. 

Avrupa Birliği Marka Tüzüğü (EUTMR) m.59/1(b) hükmüne göre, başvuru sahibinin marka başvurusunda bulunurken kötü niyetle hareket etmesi durumunda markanın hükümsüz kılınabilmektedir. Ancak “kötü niyet” teriminin kesin bir yasal tanımı bulunmamaktadır. Kötü niyet, başvuru sahibinin marka başvurusundaki niyetine dayanan öznel bir durumdur.

Başvuru sahibinin davranışı, kabul edilen etik davranış ilkelerinden veya dürüst ticari uygulamalardan saptığında kötü niyet söz konusudur ve kötü niyet kavramı, her bir vakanın nesnel gerçeklerine göre yapılacak değerlendirmeyle tespit edilebilir. (Opinion of Advocate General Sharpston of 12/03/2009, C-529/07, Lindt Goldhase, EU:C:2009:361, § 60) Başvuru sahibinin marka başvurusunda bulunurken kötü niyetle hareket edip etmediği, belirli bir durumla ilgili tüm faktörleri dikkate alarak yapılan genel bir değerlendirmenin konusu olmalıdır. (11/06/2009, C-529/07, Lindt Goldhase, AB: C: 2009: 361, § 37)

Kötü niyetin, başvuruda bulunan kişi tarafından ispat edilmesi gerekmekte olup aksi kanıtlanana kadar iyi niyetin varlığı asıldır.

EUIPO İptal Birimi, bu yazının konusunu oluşturan kararında, markanın amacının tüketicilerin söz konusu mal veya hizmetlerin ticari kökenini belirlemesine ve bu mal veya hizmetleri diğer şirketlerin mal ve hizmetlerinden ayırmasına olanak sağlamak olduğunu belirtmiştir. Telif hakkının amacı ise farklı türden orijinal sanat eserlerini korumaktır. Bu nedenle yasada yer alan koşulların var olması durumunda bir grafiti veya resim telif hakkı korumasından faydalanabilir.

Kararda, mülk sahibinin izni olmadan yapılan grafitiler bakımından telif hakkının kim tarafından kullanılabileceğine dair açıklamalara yer verilmiştir. Bu kapsamda, yer aldığı mülkün sahibinin izni olmadan yapılan grafitilerin suç oluşturduğu ve bu nedenle bu tür çalışmaların telif hakkı koruması kapsamında olmadığı veya telif hakkının onu meydana getirene değil çalışmanın üzerine yapıldığı mülkün sahibinde olabileceğine dair görüşlerin bulunduğunu ifade edilmiştir. Mevcut yargılamanın kapsamı dışında olduğundan bu hususlarla ilgili daha fazla değerlendirmede bulunulmasa da EUIPO iptal birimine göre Banksy’nin anonim olmayı seçmiş olması, onu telif hakkı korumasından faydalanmasını engellemeyecektir.

EUIPO İptal Birimi ayrıca, başvuru sahibinin sunduğu delillerde görüleceği üzere, Banksy’nin “Telif hakkı kaybedenler içindir” yahut “Görüp görmeme hususunda size tercih hakkı vermeyen kamusal alana yerleştirilmiş reklamlar sizindir.” şeklinde açıklamalarının bulunduğunu ve Banksy’nin bazı çalışmalarında başkalarının telif hakkını kullandığını kararında belirtilmiştir. Ayrıca, Banksy’nin web sitesinde yapılan ve aşağıda yer alan alıntılar dikkate alındığında Banksy’nin çalışmalarının halk tarafından ticari amaç dışında kullanılmasına ve indirilmesine izin verdiği anlaşılmaktadır.

Somut olaya konu olan marka tescili, Banksy’nin adının gizli kalması amacıyla Pest Control Office Limited şirketi tarafından yapılmıştır. EUIPO İptal Birimine göre, sunulan kanıtlar çerçevesinde Banksy ile Banksy’nin yasal temsilcisi gibi görünen marka sahibi arasında bir bağlantı olduğu görülse de kanıtlar Banksy’nin kimliğini yasal olarak belirlemeye yetecek kadar ayrıntılı değildir. Bu nedenle marka sahibinin, üçüncü şahıslara karşı, eser sahipliğinden doğan haklarını fiilen kullanmasının oldukça zor olacağı bir gerçektir.

Telif hakları, eser sahibinin hayatı boyunca ve öldükten sonra 70 yıl boyunca korunmaktadır. Marka sahibinin iddiasının aksine, markadan doğan haklar markanın yenilenmesi kaydıyla sonsuza kadar sürmektedir. Markanın kullanılmama nedeniyle iptali tehlikesi olsa da EUIPO İptal Birimine göre, kullanımın var olması halinde markanın, eserin koruma süresini uzatabileceği ve bu nedenle marka korumasıyla telif hukukunda yer alan süre sınırının aşılabileceği bir gerçektir.

Marka sahibinin, çok sayıda sanat eserinin marka olarak tescil edildiği ve telif hakkının bu markaların tesciline herhangi bir engel oluşturmadığı yönündeki argümanlara cevaben EUIPO İptal Birimi bunun doğru olduğunu ve marka ve telif hakkının birbirini dışlamasına gerek olmadığını belirtmiştir. Ancak bu markalara karşı, kötü niyet gerekçesiyle hükümsüzlük talebinde bulunulması halinde davanın ayrıntılı olarak incelenmesi gerektiğine vurgu yapmıştır. 

Marka sahibinin ifade özgürlüğüne dair ileri sürdüğü argümanlar doğru olsa da bir markanın kötü niyetle tescil edilmesi durumunda EUTMR m.59/1 hükmü gereğince marka hakkından doğan korumadan faydalanılmayacaktır. Çünkü kötü niyetle yapılan bir başvurudan hak kazanılamaz. Diğer birçok durumda olduğu gibi, diğer yasalar ihlal edildiğinde veya çiğnendiğinde, kişisel haklar ve özgürlükler kısıtlanabileceğinden marka sahibinin bu argümanı da reddedilmiştir.

Marka sahibi, ticari amaçlarla kullanılmaması şartıyla, halkın sanat eserlerini dilediği gibi indirmesi ve kullanması için açık izin verdiğini ifade etmiştir. Banksy ayrıca, dava konusu eserin üçüncü kişiler tarafından ticari amaçlarla kullanıldığından haberdar olduğunu kabul etmiş ve bu kullanımların kendi izniyle yapılmadığını ifade etmesine rağmen bu eylemleri önlemek için herhangi bir yasal girişimde de bulunmamıştır.

Marka sahibinin 2010-2011 tarihli bazı web sitesi alıntılarında, aşağıda yer alan ifadelere yer verilmiştir.

  • Tüm resimler ticari amaçlı kullanım dışında indirilebilir.
  • Banksy tebrik kartı, kupa, tişört, fotoğraf tuvali vb. satışlarından herhangi bir ciro veya kâr sağlamaz.
  • Banksy tebrik kartı üretmez.
  • Banksy hiçbir zaman eserlerinden tebrik kartı, kupa veya fotoğraf tuvalleri üretmedi.

Söz konusu iptal talebi başvurusunun yapıldığı tarihten sonra yani mevcut yargılama sırasında (beş yıllık hoşgörü süresi sona erdikten ve mevcut iptal incelemesi başlatıldıktan sonra)  markanın kullanıldığına dair kanıtlar, marka sahibi tarafından EUIPO İptal Birimine sunulmuştur. Bunlar, halkın, ürünleri yeniden satmayacaklarından ve sanat tüccarı olmadıklarından emin olmak için bir inceleme prosedüründen sonra vitrin ekranlarına bakabildiği ve ürünleri çevrimiçi olarak satın alabildiği bir Banksy mağazasının açılmasından bahseden 2019 Ekim tarihli bazı önemli yayınlardır. Ancak Banksy ve temsilcisi, söz konusu kullanımın, malları ticarileştirerek pazarda bir pay yaratılması veya sürdürülmesi amacı taşıyan gerçek bir kullanım olmadığını, yalnızca yasayı dolanmak için olduğunu kabul etmişler ve malların sadece bu amaç için üretildiğini ve satıldığını ifade etmişlerdir. Bu kapsamda yapılan inceleme sonucunda, EUIPO İptal Birimi tarafından, bu kullanımların markanın kullanılmama sebebiyle iptaline engel olmak için yapıldığı ve gerçek/ciddi bir kullanımı göstermediği kanaatine varılmıştır.

Dosya kapsamında yer alan kanıtlar, marka sahibinin mevcut işlemlerin başlamasına kadar işaret altında herhangi bir mal satmadığını veya bir hizmet sağlamadığını göstermektedir. Üçüncü şahıslar tarafından yapılan kullanımların ise Banksy’nin izni olmadan yapıldığı defalarca beyan edilmiştir. Her iki tarafça sunulan delillerin incelenmesi sonucunda, EUIPO İptal Birimi, marka sahibinin yahut Banksy’nin söz konusu markayı kullanmadığını ve bu markayı içeren herhangi bir malı veya hizmeti gerçekten pazarlamadığı veya satmadığı kanaatine varmıştır.

Tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerle ilgili olarak ticari markayı kullanma niyeti olmaksızın yapılan bir ticari marka başvurusunun amacının, dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde üçüncü şahısların menfaatlerini baltalamak veya belirli bir üçüncü şahsı hedeflemeden, bir ticari markanın işlevlerine giren amaçlar dışında münhasır bir hak elde etmek olması halinde marka başvurusunun kötü niyetle yapılmış olduğu kabul edilir. Kötü niyetin yasada tanımı olmasa da kabul edilen etik davranış ilkelerinden veya dürüst ticari uygulamalardan uzaklaşan bir davranış kötü niyet olarak ifade edilmektedir.  EUIPO İptal Birimi, kötü niyetin varlığının ticari marka başvurusunun yapıldığı zamana atıfta bulunularak tespit edilmesi gerekmesine rağmen, başvuranın o andan önceki ya da sonraki davranışının da kötü niyet kanıtlaması halinde dikkate alınabileceğini ifade etmiştir. Ayrıca EUIPO İptal Birimine göre, dikkate alınması gereken bir diğer faktör de Banksy’nin, bu eserlerin tartışmasız sahibi olarak tanımlanamayacağıdır. Hükümsüzlüğü istenen marka başvurusu, telif haklarına güvenemeyen Banksy’nin marka hakkına sahip olması amacıyla yapılmıştır ve bu amaç, markanın işlevlerinden biri değildir.

Sonuç olarak EUIPO İptal Birimi, marka sahibinin, markasını, tescil kapsamındaki mal ve hizmetler bakımından kullanma niyetinin bulunmaması ve marka tescil başvurusunun, markanın işlevi dışındaki amaçlar için münhasır bir hak elde etmek amacıyla yapmış olduğu kanaatine ulamıştır. Bu nedenle, başvuru sahibinin marka başvurusunda bulunurken kötü niyetle hareket ettiği sonucuna ulaşılarak markanın, tescil edildiği tüm mal ve hizmetler bakımından hükümsüz kılınmasına karar verilmiştir.

Değerlendirme:

EUIPO İptal Biriminin kararının en ilginç kısmının, varılan sonuçtan çok telif hakkıyla ilgili olarak yapılan yorumlar olduğu kanaatindeyim. Bu yazının konusunu oluşturan kararda, mülk sahibinin izni olmadan yapılan eserin/grafitinin telif hakkı korumasını hak edip etmediğini sorgulanarak – açıkça ifade edilmemiş olsa da – yasa dışı sanatın korunmaya değer olmadığı gibi tehlikeli bir sonucun kapısı aralanmıştır. Grafitilerin telif hukuku tarafından sağlanan korumadan yararlanıp yararlanmayacağına dair daha önce kaleme aldığım yazıya https://iprgezgini.org/2018/10/25/grafiti-fikir-ve-sanat-eserleri-kanunu-ve-turk-ceza-kanununun-kesisim-kumesinde-bir-sokak-sanati/ bağlantısından ulaşılabilir. Önceki yazıda, grafitiyi yaratan kişinin hakları ile grafitinin üzerinde yer aldığı mülkün sahibinin haklarının yarışması hususu tartışılmıştı. Kanaatimce, EUIPO İptal Birimi kararında yer verilenin aksine, üzerinde yer aldığı mülkün sahibinin izni olmadan yapılan grafitlere yönelik olarak ortaya atılan ve suçluların, suçlarından fayda sağlamasına izin verilmemesini öngören “kirli eller doktrini” (unclean hands doctrine), eser sahibiyle mülk sahibi arasındaki uyuşmazlıklar bakımından gündeme gelmelidir. Söz konusu doktrine göre, sokak sanatçısının mülk sahibinin iznini almaksızın mülk üzerine grafiti yapması durumunda, mülk sahibine karşı hak iddia edemeyeceği ifade edilmektedir. Ancak, sanatçının davranışı ile taraflar arasındaki ihtilafın esası arasında doğrudan bir ilişki olmaması durumunda kirli eller doktrini uygulanmamalıdır[2]. Diğer bir ifadeyle kirli eller doktrini, sanatçının, eser sahipliğinden doğan haklarını, mülk sahibi dışındaki kişilere yani sokak sanatçısının etik dışı davranışından etkilenmeyen üçüncü kişilere karşı kullanmasını engellememektedir. Bu durumda, eser sahibinin eserin/grafitinin üçüncü kişiler tarafından çoğaltmasını, poster veya afiş haline getirilmesini veya yok edilmesini engelleme hakkı devam etmektedir.


Elif AYKURT KARACA

Ocak 2021

elifaykurt904@gmail.com

[1] Marka numarası 12575155.

[2] Kontakos, Panagiotis, Copyright Protection Of Illegal Street Artworks, https://thesafiablog.com/2020/08/24/copyright-protection-of-illegal-street-artworks/; Lerman, Celia, Protecting Artistic Vandalism: Graffıti and Copyrıght Law, N.Y.U. Journal of Intell. Prop. & Ent. Law vol. 2:295, s.295-338, s.334.

Hashtag Markaları (Tagmarks) I *

Konusu Hashtag markaları olan metin, iki bölüm halinde yayımlanacaktır. Bu bağlamda okumakta olduğunuz yazı, iki bölümlük serinin ilk bölümünü oluşturmaktadır.

1. #Genel Olarak Hashtag

Hashtag (#) sembolü, sosyal medya web sitelerinde, bitişiğindeki kelimeyi ya da ifadeyi kategorize eden, bir anahtar kelimeyi veya ilgilenilen konuyu tanımlayan metaveri olarak tanımlanmıştır[1]. Bir yandan da bu tanıma ek olarak, bir mesajı iletebilme ve belli bir başlık altında yapılan incelemeleri kolaylaştırma özelliğine vurgu yapıldığı da görülmektedir[2].  Hashtag, sosyal medyada verilebilecek mesajları en basit ve bir o kadar da güçlü şekilde sunabilen bir araçtır; kişilerin ilgisini çeken bir başlığa tek bir tıklama ile ulaşılabilmesi ve o konu ile ilgili detaylı bilgiler ile yorumlara erişebilme imkânının, genel olarak kolay olanın tercih edildiği ve zaman ile yarışılan çağımızda vazgeçilmez bir husus olduğu şüphesizdir[3].

Tarihsel süreçte ise, Hashtag’lerin ortaya çıkışı aslında 1988 yılına dayanmaktadır; ancak sosyal medyada bilinen ve dolayısıyla popülerliğini kazanmış ilk hashtag 2007 yılında Twitter’da kullanılmış ve popüleritesini kazanmıştır[4]. Bu süre zarfında hashtag sadece Twitter ile sınırlı kalmadan neredeyse tüm sosyal medya platformlarının vazgeçilmezi hâline gelmiştir, öyle ki artık hashtag için müstakil bir pazarlama aracına dönüştüğü söylenebilir[5].

2. #Marka Hukuku Perspektifinden Hashtag

Hashtag’ler artık hemen her mecrada rastlanabilen, son derece yaygın bir işaret olarak görülmektedir ve internetteki bu yaygın popülaritesinden ötürü şirketlere ürünlerini veya hizmetlerini pazarlamak için kullanmak konusunda da çekici gelmektedir[6]. Hashtag’lerin bu şekilde artarak kullanımı bir takım yeni tip marka başvurularını da beraberinde getirmiştir[7].

Hashtag’lerin marka olarak tescil edilebilirliğinin ise, henüz Türkiye’de bir örneğine rastlanmamış olsa bile[8], diğer ülkelerin marka hukuku gündemlerinde yeni yer edinen bir husus olmadığını ifade etmek gerekir. Keza ilk hashtag markası için başvuru 2010 yılında gerçekleştirilmiştir ve yapılan bir araştırmaya göre, o zamandan 2017 yılına kadar 5000 adet başvuruda bulunulmuştur ve bunların 2.200’ü sadece 2016 yılına aittir. Buna göre, 2016 yılında Hashtag markaları için yapılan başvurular bir önceki yıla göre %64 oranında, büyük bir artış göstermiştir[9].

Bir başka örnekte, 2014 yılında Birleşik Krallık’ın en büyük bağımsız peynir üreticisi olan Wyke Farms #freecheesefriday isimli sosyal medya kampanyasının ismini marka olarak tescil ettirmiş ve bu konu ülkede bir ilki teşkil etmiştir[10]. Somut örnekte, #freecheesefriday hashtag’i ile Wyke Farms’ın Facebook ve Twitter hesapları üzerinden haftalık bir yarışma yürütülmekte ve her cuma günü, kazananlar Wyke Farms Facebook ve Twitter hesaplarında yer alan ve bu Hashtag’i kullanan kişiler arasından seçilmekteydi. Şirkete göre, kampanyanın Facebook ve Twitter’daki aylık erişimi toplam 880.000 kişidir. Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi, markanın yapısı itibarıyla ayırt edici olmadığı ancak başvuru tarihinden önce kullanılmış ve bu kullanım sonucunda tescil başvurusuna konu mallar yönünden (29. sınıf) ayırt edicilik kazandığı gerekçesiyle markayı tescil etmiştir[11]. Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi’ne sunulan kanıtların büyük çoğunluğu, ifadelerin sosyal medyada Hashtag olarak kullanımından oluşmaktaydı. Bu durum, bir hashtag’in sosyal medyada kullanımının da markanın kullanılmasında kanıt olarak sunulabileceğine ve bu suretle alışılagelmiş kullanım kanıtlarında da değişikliğe işaret etmektedir[12].  Ayrıca, Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi’nin sosyal medya kullanımını edinilen ayırt ediciliğin kanıtı olarak kabul etme isteğini vurgulamaktadır[13].

 (https://www.wipo.int/wipo_magazine/en/2017/05/article_0009.html)

Bir (#) hashtag tek başına, kaynak gösterme fonksiyonuna sahip olmayan genel bir sembol olsa da bir ürün adı veya kampanya sloganıyla birlikte kullanıldığında, bir marka ile aynı şekilde işlev görebilir ve bu şekilde kaydedilebilir. Keza bunun en yaygın örnekleri ABD’de #smilewithacoke and #cokecanpics (The Coca-Cola Company), #McDstories (McDonalds) ve #makeitcount,  #justdoit (Nike) olarak görülmektedir[14].

3. #Yasal Düzenleme – USPTO Marka İnceleme Kılavuzu

2013 tarihli Amerika Birleşik Devletleri Marka ve Patent Ofisi (United States Patent Trademark Office-USPTO), Marka İnceleme Kılavuzu’nun (Trademark Manual of Examining Procedure-TMEP) 1202.18, 1202.18(a) ve 1202.18(b) hükümleri Hashtag markalarına ayrılmıştır[15]. TMEP m.1202.18’e göre, hash sembolünü (#) içeren veya “HASHTAG” ibaresini içeren markalar, başvuru sahibinin malının veya hizmetinin kaynağını gösterebilme fonksiyonunu yerine getirebilmeleri kaydıyla tescil edilebilecektir. Ancak bu tip marka başvurularında; markanın genel kapsamlı olarak bağlamına, hash (#) sembolünün marka içindeki konumunun, başvuru kapsamında yer alan malların veya hizmetlerin ve mümkünse kullanım örneğinin dikkatle değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir[16]. Eğer # sembolü, hemen bir numaradan önce geliyorsa (#29 JONES, THE #1 APP, # TWELVE gibi) veya sadece markanın içinde sembol (Pound sembolü ya da rakam) olarak kullanılmışsa (ICHIBAN# gibi) bu tip markalar mutlaka hashtag markası olarak değerlendirilmemelidir. Bu tip belirleme, her somut olayın özelliğine göre yapılmalıdır.

Genelde hash (#) sembolü veya “HASHTAG” kelimesi tek başına kaynak gösterme fonksiyonunu yerine getirmemektedir; çünkü bunlar sadece kategorize etmeyi ya da sosyal medyada araştırma yapmayı kolaylaştırmaktadır. (Yani, sosyal medya katılımcıları belirli bir konuyu, örneğin ABC’nin konu olduğu “ABC hashtag” yazarak aramaya yönlendirilir.) Bu yüzden, tescil edilemeyecek bir markaya (#) sembolünün veya “HASHTAG” kelimesinin eklenmesi, o markayı tescil edilebilir hale getirmemektedir. Buna göre, bu sembol ya da ifade ile birleştirilmiş ve ilgili mallar veya hizmetler için sadece tanımlayıcı veya jenerik bir ifadeden oluşan marka başvuruları jenerik veya tanımlayıcı olduğundan reddedilmelidir. Örneğin, #SKATER ibaresi kaykay ürünü için tanımlayıcıdır.

1208.18(a)’da ise, eğer hash sembolünden (#) ya da “HASHTAG” kelimesinden sonraki ifade tescil olunmak istenen mal veya hizmet için ayırt edicisiyse ve söz konusu sembol (#) veya kelimeden ayrılabiliyorsa; (#) ya da “HASHTAG” ibaresinin olduğu kısım reddedilerek, diğer ibarenin tescil edilebileceği düzenlenmiştir. Örnek olarak da “#INGENUITY” markasının (#) sembolü reddedilse de işletme danışmanlığı hizmetleri için ayırt edici olduğu, “TMARKEY#SKATER” markasının “#SKATER” kısmı olmadan da kaykay ürünü için ayırt edici olduğu verilmiştir.

Akabinde, 1208.18(b) hükmünde markanın sadece “HASHTAG” ifadesinden ya da Hash sembolünden (#) oluşması düzenlenmiştir. Buna göre, sosyal ağlarda paylaşım olarak kullanılmadığı ve mallarla veya hizmetlerle bağlantıyı sağladığı sürece, bunların da marka olarak tescili kabul edilebilecektir. Bu durumlarda, “HASHTAG” ifadesi ya da Hash (#) sembolü, “bir metaveri olarak” ticari bir etki oluşturmayacaktır, ilişkili olduğu mallara ya da hizmetlere bağlı olarak hatırlatıcı ya da ihtiyari olarak değerlendirilebilir. Örnek olarak, likörle ilgili olarak “HASHTAG” ifadesinin tescil edilmesi ya da THE HASHTAG ifadesinin büro hizmetleri için tescil edilmesi gösterilmiştir.

USPTO ölçütlerine gönderme yapılan, rastladığımız bir başka örnekte; Fransa’ da, Fransız Fikri Mülkiyet Ofisi (INPI-National Institute of Industrial Property), #toutsurlehashtag (Hashtag hakkında her şey) başlığı kapsamında hashtag’lerin marka olarak korunup korunmayacağı konusunda; bu tip işaretlerin eğer marka olarak işlev göstermesi durumunda tescil edilebileceğini belirtmiş bunda da USPTO’nun anılan ölçütlerine atıf yaparak, temel fonksiyon olan malın veya hizmetin kökenini gösterme fonksiyonuna işaret etmiştir[17].

Elanur TAMER

Ekim 2020

tamerelanur@gmail.com


[1]  https://www.dictionary.com/browse/hashtag;

USPTO Trademark Manual of Examining Procedure, October 2018, m. 1202.18 (https://tmep.uspto.gov/RDMS/TMEP/current)

[2] “Hashtag.” The Merriam-Webster.com Dictionary, Merriam-Webster Inc., https://www.merriam-webster.com/dictionary/hashtag; Hashtags vs. Trademarks – Does it Really Matter?, 3 April 2018, https://www.lexology.com/library/detail.aspx?g=085cde98-c26a-44aa-90a7-97280d27265e

[3] Butwin, Betsy A. (2016) #TrademarkLaw: Protecting and Maximizing the Value of Trademarks in an Evolving Social Media Marketplace, Cybaris®: Vol. 7: Iss. 1, Article 3., (s. 110-129), s. 112; Daniele, D., The Rise of the #Hashtag, https://www.socialmedialawbulletin.com/2013/07/the-rise-of-the-hashtag/

[4] İlk hashtag, 1988 yılında, Internet Relay Chat (IRC) olarak bilinen bir platformda, iletileri, görüntüleri, içerikleri ve videoları katogeriler altında toplamak için kullanılmıştır. Detaylı bilgi için bkz. https://www.lifewire.com/history-of-hashtags-3288940.

[5] Jones, C., Hashtag Trademarks: What Can Be Protected? WIPO Magazine, 2017/5,  https://www.wipo.int/wipo_magazine/en/2017/05/article_0009.html; https://www.inta.org/INTABulletin/Pages/AreHashtagsCapableofTMProtectionunderUSLaw-.aspx.

[6]  Sherwin, Robert T., #HaveWeReallyThoughtThisThrough?: Why Granting Trademark Protection To Hashtags Is Unnecessary, Duplicative, and Downright Dangerous, 29 Harvard Journal of Law & Technology, 456, 458-59 (2016).

[7] Michels, R., Branded Hashtags: The Next Big Thing?, WIPO Magazine, September 2014, https://www.wipo.int/wipo_magazine/en/2014/05/article_0008.html

[8] Türk marka hukuku öğretisinde, Hashtag markaları kavramına sadece Çolak’ın eserinde rastlanabilmiştir. Bkz. Çolak, U., Türk Marka Hukuku, İstanbul 2018, s. 99-100.

[9] Yapılan bu araştırma, Hashtag’lerin marka olarak tescili için yapılan başvuruların, özellikle 41., 35., ve 25. Sınıf olmak üzere üç sınıfta yoğunlaştığına işaret etmektedir. Detaylı bilgi için bkz. ve karş.  https://clarivate.com/compumark/blog/hashtag-trademark-applications-rise-64-just-one-year/

[10] https://www.trademarksandbrandsonline.com/news/coca-cola-applies-to-trademark-hashtag-slogans-4231

[11] “The trade mark was inherently non-distinctive, but evidence was submitted to show that, by the date of application, the mark has in fact acquired a distinctive character as a result of the use made of it.” https://trademarks.ipo.gov.uk/ipo-tmcase/page/Results/1/UK00003015353

[12] Six lessons for #hashtags, social media campaigns and trade marks – #freecheesefriday trade mark registered for UK social media campaign; https://www.lexology.com/library/detail.aspx?g=bb5d72f2-7ab4-429e-aed4-89a101a8db50

[13] Michels, R., Branded Hashtags, The Next Big Thing?, WIPO Magazine, September 2014, https://www.wipo.int/wipo_magazine/en/2014/05/article_0008.html

[14] https://www.trademarksandbrandsonline.com/news/coca-cola-applies-to-trademark-hashtag-slogans-4231

[15] https://tmep.uspto.gov/RDMS/TMEP/current#/current/TMEP-1200d1e1.html

[16] USPTO veri tabanında yapılan bir araştırma, hash (#) sembolünü içeren çok sayıda tescilli markanın mevcut olduğunu göstermektedir. Bu örnekler birkaçı; #BOSSBABE (Reg. No. 4750980), #FIXITJESUS (Reg. No. 4743330) #ASTONLIFE (Reg. No. 4742760), # HASHTAGLUNCHBAG (Reg. No. 4733946) #THEFITNEWYORKER (Reg. No. 4703167), #CUT50 (Reg. No. 4692073), #BEUNPRECEDENTED (Reg. No. 4682222), #CHATAUTISM (Reg. No. 4650746), #BEAUTYSERVICE (Reg. No. 4726061), #WINELOVER (Reg. No. 4345897); Örnekler için bkz. https://www.internetandtechnologylaw.com/the-evolving-role-of-the-hashtag-in-trademark-law/

[17] https://www.inpi.fr/fr/valoriser-vos-actifs/le-mag/t8outsurlehashtag

* Öğretide Hashtag markalarının “Tagmarks” olarak anıldığı da görülmektedir; bkz. Roberts, Alexanda J., Tagmarks, California Law Review, June 2017, Vol. 105, No. 3, (s. 599-660); Goldman, Eric, Hashtags Are Not Trademarks, Eksouzian v. Albanese, https://blog.ericgoldman.org/archives/2015/08/hashtags-are-not-trademarks-eksouzian-v-albanese-guest-blog-post-2.htm.