FİKİR VE SANAT ESERLERİ HUKUKUNDA BAĞLANTILI HAK SAHİPLERİ

BAĞLANTILI HAK KAVRAMI

Eser sahibi yanında bir eserin yayınlanması, tanıtılması, oynanması, çalınması suretiyle eserin kamuoyuna ulaştırılmasına hizmet eden kişiler de vardır[1]. Eserle yakın ilişki içerisinde olan ve eserin kitlelere ulaşmasına doğrudan aracılık eden kişilere tanınan hakkı ifade eden bağlantı haklar, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) m.1/B/1(j) hükmünde; eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla komşu hak sahipleri ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcılarının sahip oldukları haklar olarak tanımlanmıştır. Esasen FSEK hükmünde yer alan ifade bir tanım yapmaktan çok bağlantılı hakların kapsamını belirlemektedir. Bağlantılı haklar, eser sahibinin maddî ve manevî haklarına zarar vermemek şartıyla ve kanunî sınırlamalar çerçevesinde, icracı sanatçıların, fonogram yapımcılarının, radyo televizyon kuruluşlarının ve film yapımcılarının yapmış oldukları faaliyetler sonucu ortaya çıkan haklar olarak tanımlanabilir[2].

Türk Hukuku’nda ilk kez 1995 yılında 4110 sayılı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun ile FSEK’te yapılan değişiklikle düzenlenen bağlantılı haklar, ilk olarak eser sahibinin haklarına komşu haklar olarak düzenlenmişken daha sonra 21/02/2001 tarihli 4630 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun ile yapılan değişiklikle bağlantılı hak terimine açıkça yer verilmiştir.

Bağlantılı haklar FSEK m.80 hükmünde, komşu haklar (icracı sanatçılar, fonogram yapımcısının hakları ile radyo ve televizyon kuruluşlarının hakları) ve film yapımcılarının hakları olmak üzere ikiye ayrılmıştır.

1. KOMŞU HAK SAHİPLERİ

Eser Sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliği (KHY) m.4/1(a) hükmüne göre komşu hak,  eser sahibinin haklarına zarar vermeden ve onun rızası ile bir eseri özgün biçimde icra eden veya icrasına katılan, bir icrayı ya da sesleri ilk defa tespit eden, yayınlayan gerçek ve tüzel kişilerin münhasıran sahip oldukları; icrayı tespit etme, çoğaltma, kiralama, telli-telsiz her türlü araçla yayınlama ve kamuya açık yerlerde temsil suretiyle bundan faydalanma haklarını ifade etmektedir. Bu kapsamda komşu hakları, eser sahibinin hakları saklı kalmak kaydıyla, eser üzerinde, eser sahibinin haklarıyla komşuluk ilişkisi içinde bulunan ve bu eserle ilgili çeşitli korumalardan yararlanan haklar olarak tanımlamak mümkündür[3]. Komşu haklar klasik olarak eserin korunması amacıyla değil, eserin icrası, tanıtımı ve yayını amacıyla harcanan fikri emeklerin korunması gereğinden ortaya çıkmıştır[4].

FSEK m.80 hükmüne göre; icracı sanatçılar, fonogram yapımcıları ve radyo televizyon kuruluşları komşu haklar kavramının içerisindedir.

i. İcracı Sanatçılar

Bağlantılı hak sahipleri düzenlenirken ilk belirtilen grup olan icracı sanatçılar; eseri, eserin sahibi tarafından yaratılmış şekliyle fakat kendi sanatçılık becerisi ile başkalarına aktararak eserin topluma tanıtılmasına ve yayılmasına katkı sağlayan kişilerdir[5]. FSEK m.80/1 hükmüne göre  eser sahibinin manevi ve mali haklarına zarar vermemek kaydıyla ve eser sahibinin izniyle bir eseri özgün bir biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden sanatçılar, icracı sanatçılar olarak belirlenmiştir. KHY m.4/1(b) hükmüne göre, sanat eserleri ile folklor eserlerini düzgün biçimde yorumlayan, tanıtan, anlatan, söyleyen, çalan ve çeşitli biçimlerde icra eden oyuncular, ses sanatçıları, müzisyenler ve dansçılar vb. icracı sanatçıdır. Bu kapsamda, piyano, keman, bağlama, arp, davul, saz, mandolin gibi müzik aletlerini çalanlar; orkestra şefleri[6]; şarkıcılar; dansçılar; tiyatro yönetmenleri; şiir ve hikaye okuyanlar gibi eserin özgün biçimde icrasında katkı ve rol sahibi olan kimselerin tamamı icracı sanatçı kapsamında değerlendirilmektedir. İcracı sanatçıların yaratıcılığı yorumlarından kaynaklandığından, ses düzeneği kuranlar gibi sadece tekniği uygulayan kişiler bu kapsamda değerlendirilmemektedir. İcracı sanatçıların harcadığı emek eserin yaratılması için değil ancak tanıtılması ve yayılması içindir [7].

İcranın, özgün olması gerektiği KHY m.4 hükmünde belirtilmiştir. Özgünlükten kasıt, icrada kişisel – sanatsal özelliklerinin ortaya çıkarılması ve icranın diğer icralardan ayrılmasını ifade etmektedir. İcrada özgünlük yorum ile ortaya çıkmaktadır[8]. FSEK ve ilgili mevzuat kapsamında sağlanan korumanın nedeni icradaki özgünlük olduğundan, alelade her icra ve icracı korumadan yararlanamayacaktır[9]. İcracı sanatçının kendisine manevi haklar tanınan tek bağlantılı hak sahibi olmasının nedeni de icrasındaki özgünlüktür[10]. Bu nedenle herkesin yapabileceği şekilde gerçekleştirilen icralar ve yorumlar, sağlanan hukuksal korumadan faydalanamayacaktır[11].

Yargıtay 11. HD  18/02/2017 tarihli 2016/5259 E., 2017/7348 K. sayılı kararında  “…bir sinema eserinde rol alan ancak icrasını alelade ifa eden kişilerin “özgün biçimde icra” unsurundan yoksun olan oyunculuklarının da FSEK 80/1.maddesi anlamında “icracı sanatçı” olarak nitelendirilemeyeceği aşikardır. Ancak, az önce de açıklandığı üzere bir sinema eserinde komşu hak sahibi icracı sanatçı olarak 5846 Sayılı FSEK kapsamında koruma sağlanmasının temel koşulu, o sinema eserine temel oluşturan yazılı ya da sözle ifade edilen ilim ve edebiyat eserinin veya yönetmenin fikri çabası ve yorumuna göre gerçekleştirilen icranın “özgün bir biçimde” ifa edilmesidir. Bu bakımdan, bir sinema eserinde rol alan kişilerin icracı sanatçı sıfatını kazanıp kazanamayacakları hususu bu eserde rol alan kişilerin asıl ya da yardımcı oyuncu olup olmadıklarından ziyade icranın “özgün bir biçimde” gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği dikkate alınarak ve her somut olay bakımından ayrı ayrı tartışılıp belirlenmelidir…” ifadelerine yer vererek ancak özgün olan icraların korumadan yararlanabileceğini belirtmiştir.

4110 sayılı Kanun’dan önceki bir tarihte yapılan icralarda, kişinin icracı sanatçı olarak komşu hak sahipliği bulunmamakla birlikte, 4110 sayılı Kanun ile değişik FSEK m. 80 hükmüyle icracı sanatçılara tanınan haklar, FSEK’in  21/02/2001 tarih ve 4630 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun ile değişik ek m.2 hükmü uyarınca 12/06/1995’ten önceki icraları da kapsamaktadır. Yargıtay  4110 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce yapılan icralar bakımından icracı sanatçı ve yapımcı arasında akdedilen sözleşmelerin kural olarak belirli bir sonucun taahhüt edildiği iş görme sözleşmesi niteliği taşıdığını ve 4630 sayılı Kanunla sinema eserlerini de kapsayacak şekilde icracı sanatçılara bağlantılı hak sahipliği tanınmış olmasının da eser sahibi olan film yapımcısının mali haklarına herhangi bir kısıtlama getirmeyeceğini ifade etmektedir[12].

İcracı sanatçı olabilmek için bir eserin varlığı ve bunun icrası zorunludur[13] [14]. Ancak bu eserin kimin eseri olduğunun bir önemi olmadığından bir kişi sahibi olduğu bir eseri de icra edebilir. Bu durumda hem asıl eser sahipliği hem de icracı sanatçı sıfatları tek bir kişi üzerinde toplanmış olmaktadır[15] [16]. Örneğin, Tarkan’ın söz ve müziği kendisine ait olan “Kuzu Kuzu” şarkısını seslendirmesi halinde hem musiki eserin sahibi hem de icracı sanatçı olacaktır. Ayrıca, bu eserin bir folklor eseri de olabileceği KHY kapsamında belirtildiğinden bir destanın veya kutsal kitabın okuma yöntemlerden biri ile okunması durumunda da okuyan kişi icracı sanatçı sayılmalıdır[17].

İcracı sanatçı tarafından icra edilen eserin koruma süresinin devam etmesi gerekmemektedir. Koruma süresi dolan bir eseri yorumlanması sonucu meydana gelen icralar da FSEK m.80 hükmü kapsamında olacaktır.

İcracı sanatçının da eser sahibi gibi icrası üzerinde mali ve manevi hakları bulunmaktadır. Manevi haklar bakımından, icracı sanatçı, eser sahibinin sahip olduğu tüm manevi haklara sahip değildir. İcracı sanatçının manevi hakları; icra sahibi olarak tanınma ve icrasının değiştirilmesini men etme (tahrifat veya bozmaya karşı çıkma) diğer bir ifadeyle icranın bütünlüğünün korunması haklarıdır[18]. İcracı sanatçının mali hakları ise; icranın tespit edilmesi, icranın canlı verilmesi, temsili; tespitin çoğaltılması, kiralanması ve veya ödünç verilmesi dahil olmak üzere yayılması; radyo-TV, uydu veya kablo gibi telli veya telsiz yayın kuruluşlarında yayını ve yeniden yayını; işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayın veya yeniden yayını; dijital ortamda umumun erişimine açma; telli ve telsiz araçlarla umuma iletim haklarıdır.

İcracı sanatçıların hakları, icranın tespitinin yapıldığı tarihten başlayarak, yetmiş yıl devam eder. İcra tespit edilmemiş ise bu süre icranın ilk aleniyet kazanmasıyla başlar.

ii. Fonogram Yapımcıları

Fonogram, FSEK m.1/B (f) hükmüne göre, sinema eseri gibi görsel-işitsel eserler içindeki ses tespitleri hariç olmak üzere, bir icrada yer alan seslerin veya diğer seslerin veya ses temsillerinin tespit edildiği ses taşıyıcısı fiziki ortamı olarak ifade edilmiştir. Ses taşıyıcısı, bir icranın, seslerin ya da elektronik bir yöntemle eserlerin üzerine tespit edildiği her türlü aracı ifade etmektedir. FSEK m. 80 hükmüne göre fonogram yapımcıları ise, eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra bir icra ürünü olan sesleri veya sair sesleri ilk defa tespit eden kişiler olarak tanımlanabilir. KHY m.4/1(c) hükmüne göre fonogram yapımcısı sözlü ya da sözsüz tüm seslerin ilk tespitini yapan, bu durumun hukuksal sorumluluğunu üstlenen kişi olarak tanımlanmıştır. Bu durumda fonogram yapımcısının, eser sahibinden eserin çoğaltılması, icracı sanatçıdan icranın tespiti için izni alması gerekmektedir.

Fonogram yapımcısı olarak sağlanan korumadan tespiti ilk yapan kişi yararlanmaktadır. Bu nedenle ilk tespitten sonra yapılan çoğaltmalarda veya eski tarihlerde yapılan tespitin yeni ve daha teknolojik araçlara aktarılarak iyileştirilmesi durumları bu kapsamda sayılmamaktadır. Fonogram yapımcısının korunması için tespitin çoğaltılması da gerekli değildir. Çoğaltma olmasa da ilk tespiti yapan kişi, fonogram yapımcısına sağlanan haklardan yararlanacaktır[19].

Fonogram yapımcılarına sağlanan korumanın konusu, icrayı oluşturan sesleri, görüntüler veya her ikisini birden içeren plak, CD, kaset ve benzeri şekilde somutlaşmış ürün yani tespit olup plak, CD, DVD gibi nüsha korunmamaktadır[20].

Fonogram yapımcılarının manevi hakları bulunmamaktadır. Çünkü fonogram yapımcısının korunmasının temelinde yapımcının şahsına değil tekniğe ve organizasyona bağlı hususlar göz önünde bulundurulmuştur[21]. Mali hakları ise, tespitin çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi, tespitlerinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimi ve yeniden iletimidir. Fonogram yapımcısı, mali haklarının üçüncü kişiler tarafından kullanılmasına yazılı olarak izin verebilecektir[22]. Fonogram yapımcısı, yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış tespitlerinin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması hususunda izin verme ve yasaklama hakkına sahiptir. Yapımcıların hakları, ilk tespitin yapıldığı tarihten başlayarak 70 yıl devam eder.

iii. Radyo ve Televizyon Kuruluşları

Bir programın yayınlanabilmesi için gereken masraflı ve zorlu organizasyonu ve teknik alt yapıyı sağlayan radyo ve televizyon kuruluşları da FSEK kapsamında bağlantılı hak sahipleri arasında sayılmıştır. KHY m.4/d hükmüne göre radyo ve televizyon kuruluşları, yayın yapan kuruluşlardır. Yayın ise yine aynı maddenin (g) bendine göre, seslerin ya da görüntülerin ya da her ikisinin toplumun yararlanacağı şekilde radyo ve televizyon araçlarıyla telli ya da telsiz olarak kamuya sunulmasıdır.

Radyo ve televizyon kuruluşlarının da tıpkı fonogram yapımcıları gibi sadece mali hakları bulunmaktadır. Bu kuruluşlara tanınan mali haklar yayınların tespiti, diğer yayın kuruluşlarınca eş zamanlı iletimi, gecikmeli iletimi, yeniden iletimi, uydu veya kablo ile dağıtımı, özel kullanımlar hariç olmak üzere, yayınlarının herhangi bir teknik veya yöntemle, doğrudan veya dolaylı bir şekilde çoğaltılması ve dağıtımı, yayınlarının umuma açık mahallerde iletimi, tespit edilmiş yayınlarının, gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda yayınlarına ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimi, haberleşme uyduları üzerindeki veya kendilerine yöneltilmiş olan yayın sinyallerinin diğer bir yayın kuruluşu veya kablo operatörü veya diğer üçüncü kişiler tarafından umuma iletimi ve şifreli yayınlarının çözülmesidir. Radyo ve televizyon kuruluşlarının hakları programın ilk yayınlandığı tarihten başlayarak 70 yıl devam eder.

2. FİLM YAPIMCILARI

Sermayesi, işletmesel örgütlenme gücü ve yeteneği ile bir filmin ilk tespitini gerçekleştiren kişilere film yapımcısı denmektedir[23]. Bu durumda, sesli olup olmamasına bakılmaksızın, görüntüleri anlaşılabilecek, çoğaltılabilecek veya iletilebilecek şekilde bir araca ilk kez kaydeden ve işin mali külfeti ile tespitin hukuki sorumluluğunu üstelenen kişiler film yapımcısı olarak tanımlanabilecektir[24]. Statüsü itibariyle fonogram yapımcısına benzeyen film yapımcıları, fonogram yapımcılarından farklı olarak seslerin değil görüntülerin ilk kez tespitini gerçekleştirmektedir[25].

Film yapımcısının bağlantılı hak sahibi olarak FSEK hükümleriyle sağlanan korumadan yararlanabilmesi için eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devralması gerekmektedir[26]. Film yapımcısına, ilk tespitin çoğaltılması, satılması, dağıtılması, kiralanması veya ödünç verilmesi, umama iletilmesi ve yeniden iletilmesi ve temsili hakları tanınmıştır[27]. Bu kapsamda korumanın konusu sadece ilk tespittir[28]. FSEK m.80 hükmüne göre film yapımcısı; tespitin, doğrudan veya dolaylı olarak çoğaltılması, dağıtılması, satılması, kiralanması ve kamuya ödünç verilmesi; tespitlerinin işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletimi ve yeniden iletimi; yurt içinde henüz satışa çıkmamış veya başka yollarla dağıtılmamış film tespitlerinin aslının veya çoğaltılmış nüshalarının satış yoluyla veya diğer yollarla dağıtılması, haklarına sahiptir. Film yapımcıları ayrıca tespitlerinin telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılması veya sunulması ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda tespitlerine ulaşılmasını sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına sahiptir. Film yapımcısının haklarının doğabilmesi için eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakların kullanma yetkisini devralmalıdır. Koruma süresi, ilk tespitinin yapıldığı tarihten başlayarak yetmiş yıldır.

SONUÇ

Ortaya koydukları icra ve yatırımların nedeniyle korunan bağlantılı hak sahipleri, eserin tanıtılmasına ve geniş kitlelere yayılmasına katkı sağlamaktadır. Eser sahibinin haklarına zarar verici nitelik taşımaması şartına tabi olan bağlantılı haklar, eser sahibinin hakları gibi mutlak haklardandır. Hakkın doğumu için gerekli olan eylemin yapılması sonucunda doğan bağlantılı hak, kanundan kaynaklanmaktadır. Bağlantılı hak sahipliğinin kazanılması, kendisinden önceki hak sahibinin haklarını ortadan kaldırmamaktadır. Aynı zamanda hak sahipleri arasında müşterek ve iştirak halinde bir ortaklık da bulunmamaktadır.

Ulusal ve uluslararası düzenlemelerde yeni ortaya çıkan bir kavram olduğu için hala bazı düzenlemelere gerek bulunsa da bu hakların FSEK kapsamında düzenlenmiş olması isabetli olmuştur.

Elif AYKURT KARACA

elifaykurt904@gmail.com

Şubat 2021


[1] Bülter, A., Eser Sahibinin Hakları İle Bağlantılı Haklar, TBB Dergisi, Sayı 59, 2005, s.90- 107, s.91.

[2] Erberk, Ö. Müzik Eserlerinin Umuma Açık Mahallerde Kullanılması, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 9, Özel Sayı, 2007, s. 849-905, s.861.

[3] Kılıç, M. İcracı Sanatçılar ve Hakları, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1998/2, s.594-610, s.595.

[4] Apaydın, E. Fikir Haklarına Komşu Haklar, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, C.1, Sa.4, s.75-103, 2001, s.85.

[5] Can, M.E. Radyo Ve Televizyon Yayınları Üzerindeki Fikrî Haklar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.48, Sa.1-4, 1999  s.291-348, s.321; Erel, Ş. N. (2009). Türk Fikir ve Sanat Hukuk, 3. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara, s.208; Kılıç M., s.596; Türker, G. Bağlantılı Haklar ve Bu Hakların Fikri Hukuk Alanındaki Yeri. Fikri Mülkiyet Hukuku Çalıştayı 2019, s.83-126, s.104.

[6] Orkestra şefi ve tiyatro yönetmenleri, icraya doğrudan katılmamakla birlikte, icraya yön verdikleri ve onun daha estetik olmasını sağladıkları için icracı sanatçılar kapsamında yer almaktadır. (Apaydın, s.88)

[7] Baygın, C. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa Göre Eser Sahibinin Hakları ile Bağlantılı Haklar, Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C.5, Sa.1-4, 2001, s.297- 329, s.300; Bülter, s.95.

[8] Türker, s.106.

[9] Bozbel, S (2015). Fikri Mülkiyet Hukuku, On İki Levha Yayınları, İstanbul, s.162; Can, s.322; Erberk, Ö. Müzik Eserlerinin Umuma Açık Mahallerde Kullanılması, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 9, Özel Sayı, 2007, s.862; Erel, s.209; Güneş, İ. FSEK’te Yer Alan İcracı Hakları Ve Uygulama, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 14, Sayı: 1, 2012, s.169-181 (Basım Yılı: 2013), s.174.

[10] Güneş, s.174; Tekinalp, s.273.

[11] Erdil, E. (2009). İçtihatlı ve Gerekçeli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Şerhi, C. 2,  Güncelleştirilip Genişletilmiş 3. Bası, Vedat Kitapçılık, s.1556.

[12] Bkz. Yargıtay 11. HD 21/11/2017 tarihli 2016/3915 E.,  2017/6598 K. sayılı kararı.

[13] Türker, s.107.

[14] Eser üzerinde yapılan çalışma sonucu ortaya çıkan çalışma yeni bir eser ise bu durumda işleme eser hükümleri uygulanır. (Erdil, C. 2,  s.1556.)

[15] Güneş, s.175; Türker, s.108.

[16] Kılıç’a göre, eserin sahibi, eser sahipliği sıfatıyla korunduğundan icracı sanatçı olarak ek bir korumaya gerek duymamaktadır. Bu nedenle icracı sanatçının başkasına ait eseri yani kendisine ait olmayan eseri icra etmelidir. (Bkz. Kılıç M., s.596) (Bkz. Aynı Yönde Apaydın, s.86)

[17] Bozbel, s.161.

[18] Güneş, s.178.

[19] Bozbel, s.166; Koyuncu, s.32; Öztan, F.(2008). Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, s.729; Türker, s.112.

[20] Tekinalp, Ü (2012). Fikri Mülkiyet Hukuku. Güncellenmiş Genişletilmiş 3. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, s.280; Türker, s.111.

[21] Öztan, s.733.

[22] Apaydın, s.95.

[23] Erdil, C. 2,  s.1568.

[24] Bülter, s.102; Türker, s.119.

[25] Bülter, s.102.

[26] Bozbel, s.171.

[27] Tekinalp, s.284.

[28] Öztan, s.746.


KAYNAKÇA

Apaydın, E. Fikir Haklarına Komşu Haklar, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, C.1, Sa.4, s.75-103, 2001.

Baygın, C. Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa Göre Eser Sahibinin Hakları ile Bağlantılı Haklar, Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, C.5, Sa.1-4, 2001, s.297- 329.

Bozbel, S (2015). Fikri Mülkiyet Hukuku, On İki Levha Yayınları, İstanbul.

Bülter, A., Eser Sahibinin Hakları İle Bağlantılı Haklar, TBB Dergisi, Sayı 59, 2005, s.90- 107.

Can, M.E. Radyo Ve Televizyon Yayınları Üzerindeki Fikrî Haklar, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.48, Sa.1-4, 1999,  s.291-348.

Erberk, Ö. Müzik Eserlerinin Umuma Açık Mahallerde Kullanılması, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 9, Özel Sayı, 2007, s. 849-905.

Erdil, E. (2009). İçtihatlı ve Gerekçeli Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Şerhi, C. 2,  Güncelleştirilip Genişletilmiş 3. Bası, Vedat Kitapçılık.

Erel, Ş. N. (2009). Türk Fikir ve Sanat Hukuk, 3. Bası, Yetkin Yayınları, Ankara.

Güneş, İ. FSEK’te Yer Alan İcracı Hakları Ve Uygulama, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 14, Sayı: 1, 2012, s.169-181 (Basım Yılı: 2013).

Kılıç, M. İcracı Sanatçılar Ve Hakları, Türkiye Barolar Birliği Dergisi 1998/2, s.594-610.

Öztan, F.(2008). Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara.

Tekinalp, Ü (2012). Fikri Mülkiyet Hukuku. Güncellenmiş Genişletilmiş 3. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul.

Türker, G. Bağlantılı Haklar ve Bu Hakların Fikri Hukuk Alanındaki Yeri. Fikri Mülkiyet Hukuku Çalıştayı Bildiriler Kitabı, s.83- 16-19 Aralık 2019.

Bir Cevap Yazın