Her an yürürlüğe girmesi beklenen 6769 sayılı “Sınai Mülkiyet Kanunu”nun (bundan sonra SMK olarak anılacaktır) marka alanında getirdiği en önemli yeniliklerden birisi Madde 26 kapsamında düzenlenen “İptal halleri ve iptal talebi” hükmüyle getirilmiştir.
Madde 26 birinci fıkra hükmüne göre aşağıdaki hallerde Kurum, yani Türk Patent ve Marka Kurumu tescilli bir markayı iptal edebilecektir:
“(1) Aşağıdaki hâllerde talep üzerine Kurum tarafından markanın iptaline karar verilir:
- a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâllerin mevcut olması.
- b) Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmesi.
- c) Marka sahibi tarafından veya marka sahibinin izniyle gerçekleştirilen kullanım sonucunda markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetlerin özellikle niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı konusunda halkı yanıltması.
ç) 32 nci maddeye aykırı kullanımın olması.”
Tescilli markaların iptali yetkisi halihazırda 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yargıya ait olduğundan, SMK ile idari bir iptal müessesesinin düzenlenmiş olması hiç şüphesiz önemli bir yeniliktir.
Bununla birlikte, SMK madde 192 birinci fıkra (a) bendi; “Bu Kanunun 26 ncı maddesi yayımı tarihinden itibaren yedi yıl sonra yürürlüğe girer.” hükmünü getirerek, idari iptal müessesesinin yürürlük tarihini çok yüksek olasılıkla Ocak 2024 olarak düzenlemektedir. Belirtilen düzenlemenin nedeni, idareye idari iptal müessesinin altyapısını düzenlemek için süre vermek olduğu kadar, az sonra yer verilecek paralel Avrupa Birliği düzenlemesi de bu hüküm hazırlanırken dikkate alınmıştır.
SMK’nın yürürlüğe giriş tarihinden başlayacak 7 yıllık süre içerisinde, marka iptal yetkisi “İptal yetkisinin mahkemeler tarafından kullanılması” başlıklı Geçici Madde 4 uyarınca mahkemeler tarafından kullanılmaya devam edecektir:
“GEÇİCİ MADDE 4- (1) 26 ncı madde hükmü yürürlüğe girene kadar, iptal yetkisi, anılan maddedeki usul ve esaslara göre mahkemeler tarafından kullanılır.
(2) 26 ncı maddenin yürürlüğe girdiği tarihte mahkemeler tarafından görülmekte olan iptal davaları mahkemeler tarafından sonuçlandırılır.
(3) Mahkemelerin bu madde hükmüne göre vermiş olduğu kararlar kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından Kuruma resen gönderilir.”
İdari iptal yetkisinin düzenlenmesi ve bu yetkinin yeni adıyla Türk Patent ve Marka Kurumu’na verilmesinin nedeni, ne parlak fikirli bir bürokratın icadı olmasıdır ne de idarenin yetki açgözlülüğüdür. Bu hükmün getirilmesinin nedeni Avrupa Birliği’nin marka mevzuatına uyum amacıdır.
Maddenin gerekçesine bakıldığında da bu husus görülmektedir:
2015 yılında yürürlüğe giren 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi’nin “İptal ve Hükümsüzlük için Prosedür” başlıklı 45. maddesi, tüm AB üyesi ülkeler için idari iptal ve hükümsüzlük mekanizmalarının tescil ofisleri bünyesinde oluşturulmasını zorunlu hale getirmektedir.
“Article 45
Procedure for revocation or declaration of invalidity
- Without prejudice to the right of the parties to appeal to the courts, Member States shall provide for an efficient and expeditious administrative procedure before their offices for the revocation or declaration of invalidity of a trade mark.
- The administrative procedure for revocation shall provide that the trade mark is to be revoked on the grounds provided for in Articles 19 and 20.
- The administrative procedure for invalidity shall provide that the trade mark is to be declared invalid at least on the following grounds:
(a) the trade mark should not have been registered because it does not comply with the requirements provided for in Article 4;
(b) the trade mark should not have been registered because of the existence of an earlier right within the meaning of Article 5(1) to (3).”
Hükme bakıldığında Direktif madde 19 ve 20 kapsamında belirtilen hallerde (ciddi kullanımının olmaması, markanın jenerik veya yanıltıcı hale gelmesi halleri) idari iptal mekanizmasının oluşturulmasının zorunlu hale getirildiği görülmektedir.
Buna ilaveten, en azından mutlak ret nedenleri (madde 4) ve nispi ret nedenleri madde 5(1)-(3) (karıştırılma ihtimali, tanınmışlık, ticari vekilin yetkisiz tescili, korunan bir coğrafi işaretin başka birisi adına tescili talebi) uyarınca bir markanın tescil edilmemesi gerektiğinin tespit edilmesi hallerinde, ilgili markanın hükümsüzlüğü için tescil ofisleri bünyesinde idari mekanizmaların oluşturulması da AB Marka Direktifi uyarınca tüm üye ülkelere getirilen bir yükümlülüktür. Bir diğer deyişle, AB üyesi ülkeler, idari hükümsüzlük mekanizmasının kapsamını daha geniş tutma imkanına sahip olmakla birlikte, en azından tüm mutlak nedenleri ve nispi ret nedenleri madde 5(1) ila (3) uyarınca idari hükümsüzlük mekanizmalarını oluşturmakla yükümlüdür.
Tescil ofisleri bünyesinde idari iptal ve hükümsüzlük mekanizmalarının oluşturulması için Direktif madde 54 uyarınca üye ülkelere 14 Ocak 2023 tarihine dek geçiş süresi tanınmıştır. Yani, 14 Ocak 2023 tarihine dek AB üyesi ülkeler, marka iptali ve hükümsüzlüğü için tescil ofisleri bünyesinde idari yöntemleri oluşturmakla yükümlüdür.
SMK, madde 192’de yer alan 7 yıllık erteleme süresi de beklenmedik bir sürpriz olmadığı sürece Ocak 2023’te sona erecektir.
7 yıllık geçiş sürecini bu şekilde açıkladıktan sonra, belirtilen hükümler bağlamında AB mevzuatıyla SMK arasındaki farkı açıklamak yerinde olacaktır.
SMK’da idari iptal müessesesinin kapsamında sadece iptal halleri bulunmakla birlikte, 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi uyarınca marka iptal hallerine ilaveten, mutlak ret nedenlerine aykırılık ve nispi ret nedenleri madde 5(1) ila (3) hükümlerinin ortaya çıkması halindeki hükümsüzlük halleri de ilk aşamada idari mekanizmalara bırakılmıştır. Bir diğer deyişle, SMK bu konuda 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi’nden daha dar bir kapsamı tercih etmiş ve hükümsüzlük hallerinde idari yöntemlerin kullanılmasını tercih etmemiştir.
2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi’yle getirilen düzenlemenin gerekçesi, ihtilaf içinde oldukları tescilli markaların hükümsüzlüğü için çoğu üye ülkede mahkemelere başvurmak zorunda olan kişilere ve aslında tescil edilmemesi gereken markaların varlığını tespit ederek, bu markaların hükümsüzlüğü için işlem yapmak isteyen kişilere, uzun ve pahalı mahkeme süreçleri dışında, tescil ofisleri önünde daha ucuz ve kısa idari prosedürleri kullanma imkanı sağlamaktır. 2015/2436 sayılı AB Marka Direktifi öncesinde kimi AB üyesi ülkeler ve EUIPO halihazırda idari iptal ve hükümsüzlük yöntemlerini tescil ofisleri bünyesinde uygulamaktadır. Dolayısıyla, tescil ofislerince uygulanan idari iptal ve hükümsüzlük müesseseleri dünyada görülmemiş veya idare tarafından yerine getirilebilmesi imkansız süreçler değildir.
SMK ile getirilen idari iptal müessesesi 2024 yılında uygulamaya girecek olsa da, tartışmaları kanunun yürürlüğe girişinden önce başlamıştır. Bir tarafta Türk Patent ve Marka Kurumu’nun bu işlem için yeterli altyapıya sahip olup olmadığı (veya olup olmayacağı) tartışılırken, diğer tarafta mahkemelerin genellikle bilirkişiler marifetiyle yaptığı marka kullanımı incelemesinin Kurum tarafından nasıl yapılacağı gündeme getirilmektedir.
Hiç şüphesiz 2024 yılına dek geçecek süreç Kuruma gerekli altyapıyı oluşturmak için yeterli zamanı sağlayacaktır. İyi organize edilecek ve doğru uygulanacak bir yapı, temyize götürülmüş en kısa davanın seneler sürdüğü bir ortamda, taraflara daha efektif bir iptal süreci sağlayabilecektir.
Önder Erol ÜNSAL
Ocak 2017
unsalonderol@gmail.com
Bunu beğen:
Beğen Yükleniyor...