Etiket: OHIM inceleme kılavuzu

“Giysiler” ile “Giysilerin Perakendeciliği Hizmetleri”nin Benzerliği – Adalet Divanı Genel Mahkemesi “ENI v. EMI” Kararı (T-599/11) ve Konu Hakkında OHIM Karar Kılavuzu Değerlendirmesi

eniemi

 

Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi tarafından 21 Mayıs 2014 tarihinde verilen T-599/11 sayılı “ENI SPA v. EMI (IP) LTD” kararı, kararda “giyim eşyaları” ile “giyim eşyalarının perakendeciliği hizmetleri”nin benzerliğinin değerlendirilmesi bakımından ilgi çekici niteliktedir. Okumakta olduğunuz yazıda, T-599/11 sayılı Genel Mahkeme kararı, yukarıda belirtilen konu hakkındaki değerlendirmeleri bağlamında sizlere kısaca aktarılacaktır.

 

“ENI SPA” 2007 yılında, “ENI” kelime markasının tescil edilmesi için OHIM’e başvuruda bulunur.

eni

Başvuru kapsamında çeşitli sınıflara dahil malların ve hizmetlerin yanısıra, 25. sınıfa dahil “Giysiler, ayak giysileri, baş giysileri.” malları yer almaktadır.

 

İtiraz sahibi, “EMI (IP) LTD”, OHIM’de 2006 yılından bu yana, diğer mal ve hizmetlerin yanısıra 35. sınıfa dahil hizmetleri de içerecek biçimde tescilli “EMI” markasının sahibidir.

 

emi

 

2008 yılında “EMI (IP) LTD” şirketi, “EMI” markasını gerekçe göstererek, “ENI” markasının ilanına karşı itiraz eder.

 

OHIM İlana İtiraz Birimi, itiraz gerekçesi markanın, 35. sınıfı kapsamında “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için giysiler, ayak giysileri, baş giysilerinin bir araya getirilmesi hizmetleri.”nin bulunduğunu tespit eder. Bunun ardından başvuru kapsamında bulunan 25. sınıfa dahil mallar bakımından, başvuru ile itiraz gerekçesi marka arasında karıştırılma olasılığının ortaya çıkabileceği değerlendirmesiyle, itirazı 25. sınıfa dahil mallar bakımından kabul eder.

 

Başvuru sahibi bu karara karşı itiraz eder ve itiraz OHIM Temyiz Kurulu tarafından incelenir. OHIM Temyiz Kurulu, markaların benzer olmasından ve kısmi ret kararı kapsamındaki mallarla, itiraz gerekçesi marka kapsamındaki hizmetlerin benzerliğinden kaynaklanan karıştırılma olasılığının mevcudiyeti gerekçesiyle, kısmi ret kararını yerinde bulur ve itirazı reddeder.

 

Başvuru sahibi “ENI SPA” bu karara karşı dava açar ve dava Adalet Divanı Genel Mahkemesi tarafından görülür. Genel Mahkeme’nin dava hakkında, 21 Mayıs 2014 tarihinde verdiği T-599/11 sayılı karar, bu yazının konusunu oluşturmaktadır. Yazı boyunca, Genel Mahkeme’nin, dava konusu markaların kapsadığı mallar ile hizmetlerin benzerliği konusunda yaptığı yorumlar ve konu hakkında şu anda uygulamada olan haliyle OHIM Marka İnceleme Kılavuzu’nda yer alan değerlendirmeler aktarılmaya çalışılacaktır.

 

Davacı (başvuru sahibi) “ENI SPA”ya göre, başvuru kapsamından çıkartılan 25. sınıfa dahil “Giysiler, ayak giysileri, baş giysileri.” malları ile itiraz gerekçesi marka kapsamında bulunan hizmetlerin benzerliği bulunmamaktadır.

 

OHIM Temyiz Kurulu, 25. sınıfa dahil “Giysiler, ayak giysileri, baş giysileri.” malları ile 35. sınıfa dahil “Giysiler, ayak giysileri, baş giysileri mallarının perakendeciliğine yönelik hizmetler” arasında benzerlik bulunduğunu tespit ederken, Genel Mahkeme’nin aynı konuda verdiği 2008 tarihli T-116/06 sayılı “O Store” kararına dayanmıştır. “O Store” kararında, 25. sınıfa dahil giyim eşyaları, ayak giysileri, baş giysileri malları ile 35. sınıfta yer alan bu malların perakendeciliği hizmetlerinin aynı niteliğe, amaca ve kullanım biçimine sahip olmadıkları belirtilmiş olmakla birlikte, belirtilen mallar ile hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı niteliği ve genellikle aynı yerlerde kullanıcıları sunulmaları nedenleriyle, aralarında benzerlikler bulunduğu tespiti yapılmıştır. Bu bağlamda, Genel Mahkeme’ye göre, 25. sınıfa dahil giyim eşyaları, ayak giysileri, baş giysileri malları ile aynı malların perakendeciliği hizmetleri belirli derecede benzerlik içermektedir ve bu nedenle, OHIM Temyiz Kurulu’nun mallar ile hizmetlerin benzer olduğu yönündeki tespiti yerindedir.

 

Bu noktada, Genel Mahkeme’nin dayanak olarak aldığı T-116/06 sayılı “O Store” kararına dönülecek olursa, bu kararda, inceleme konusu mallar bakımından, mallarla – malların perakendeciliği arasında, tamamlayıcılık ve aynı yerde tüketicilere sunulma anlamında bağlantı kurulduğu görülecektir. Bir diğer deyişle, “O Store” kararında yapılan tespit “giyim eşyaları” ile “giyim eşyalarının perakendeciliği hizmetleri”nin benzerliğine yönelik bir tespit niteliğindedir.

 

Okuyucuların bilgilendirilmesi bağlamında, aynı konu hakkında, OHIM Marka Kılavuzunda, 2014 yılında yapılan daha kapsayıcı nitelikte bir tespite yer verilmesi yerinde olacaktır: “Belirli malların perakendeciliğine yönelik hizmetler, söz konusu mallarla (düşük derecede) benzer niteliktedir (bkz. Adalet Divanı Genel Mahkemesi, “Rosalia de Castro” kararı, T-421/10, 05/10/2011, paragraf 33). Belirtilen malların ve hizmetlerin nitelikleri, amaçları ve kullanım yöntemleri aynı olmasa da, söz konusu mallar ile hizmetler arasında, birbirlerini tamamlayıcı nitelikte olmaları ve hizmetlerin sunulduğu yerin genellikle, malların satışa sunulduğu yerle aynı olması nedenleriyle benzerlikler bulunmaktadır. Bunun ötesinde, halkın aynı kesimine yöneliklerdir. Belirli mallara yönelik perakendecilik hizmetleri ile diğer marka kapsamında bulunan malların benzerliğinden bahsedebilmek için söz konusu malların aynı olması veya kapsayıcı bir ifade kullanılmışsa, malların kapsayıcı ifadenin doğal ve genel anlamı kapsamına girmesi gerekmektedir (Örneğin, “güneş gözlüğü perakendeciliği hizmetleri ve güneş gözlükleri” veya “optik araçların perakendeciliği hizmetleri ve güneş gözlükleri”.) (bkz. Ofiste Kullanım için Kılavuz, Bölüm C, İlana İtiraz, s.48 – https://oami.europa.eu/tunnel-web/secure/webdav/guest/document_library/contentPdfs/trade_marks/Guidelines/09_part_c_opposition_section_2_identity_and_likelihood_of_confusion_chapter_2_comparison_of_goods_and_services_en.pdf)

 

Buna karşın, OHIM İnceleme Kılavuzuna göre, genel biçimde ifade edilmiş ve hangi malın veya malların perakendeciliğine yönelik olduğu özel olarak belirtilmemiş olan perakendecilik hizmetleri, hiçbir malla (söz konusu edilen hizmetler ile malların benzerliğidir) benzer değildir. Bu durumda, mallarla – hizmetlerin niteliklerinin farklı olmasının yanısıra, hizmetler soyutken, malların somut olması, farklı ihtiyaçlara hitap etmeleri söz konusudur. Bunun ötesinde, malların ve hizmetlerin kullanım biçimi farklıdır ve birbirleriyle rekabet eder veya birbirlerini tamamlayıcı nitelikte değillerdir (bkz. aynı kılavuz, s.48).

 

OHIM İnceleme Kılavuzunun ilgili bölümünden kısaca bahsettikten sonra, incelediğimiz karara dönülecek olursa; Genel Mahkeme, OHIM Temyiz Kurulu’nun mallar ile hizmetlerin benzer olduğu yönündeki tespitini haklı bulmasının ardından, Kurul’un markaların görsel ve işitsel açılardan benzer olduğu yönündeki değerlendirmesini de yerinde bulur. Takibinde, Genel Mahkeme, dava konusu markalar arasında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabileceği sonucuna ulaşır ve aynı yöndeki OHIM Temyiz Kurulu kararını onayarak, davayı reddeder.

 

Mallar ile hizmetlerin birbirleriyle benzerliği hususu, tespiti genellikle kolay olmayan ve farklı değerlendirmelerin ortaya çıktığı bir konudur. Bu zorluk ortadayken, belirli mallar ile o malların perakendeciliği hizmetlerinin benzerliğinin değerlendirilmesi, bir diğer zorluk olarak ortaya çıkmaktadır. İncelenen davada, Adalet Divanı Genel Mahkemesi, “Giysiler, ayak giysileri, baş giysileri.” malları ile 35. sınıfa dahil “Giysilerin, ayak giysilerinin, baş giysilerinin perakendeciliği hizmetleri” arasında, belirtilen mallar ile hizmetlerin birbirlerini tamamlayıcı niteliği ve genellikle aynı yerlerde kullanıcılara sunulmaları nedenleriyle benzerlik bulunduğunu tespit etmiştir. Bunun yanısıra, yazı içerisinde yaptığımız atıftan görüleceği üzere, OHIM Marka Karar Kılavuzu’nda, “Belirli malların perakendeciliğine yönelik hizmetler, söz konusu mallarla (düşük derecede) benzer niteliktedir.” ifadesi kullanılarak, mallarla – aynı malların perakendeciliği hizmetlerinin (birbirlerini tamamlayıcı niteliği ve aynı noktalarda tüketicilere ulaştırılmaları ilkelerinden hareketle), birbirlerine düşük derecede benzer oldukları tespitine ulaşılmıştır. Bu haliyle, OHIM’in, karar kılavuzunun Haziran 2014’te geçerli olduğu haliyle (kılavuzda yer alan ilkelerin zaman içerisinde değişebileceği göz ardı edilmemelidir), problem hakkında pratik bir çözümü tercih ettiği, mallar arasında ayrım yapmaksızın, mallarla – aynı malların perakendeciliği arasında düşük derecede benzerlik bulunduğunu kabul ettiği anlaşılmaktadır. Buna karşın, “giyim eşyaları” ile “giyim eşyalarının perakendeciliği hizmetleri”nin benzerliğine yönelik değerlendirmenin, “tıbbi amaçlı röntgen cihazları” ile “tıbbi amaçlı röntgen cihazlarının perakendeciliği hizmetleri”nin benzerliğine yönelik değerlendirmeden, ilgili tüketici grubu, bu grubun davranış ve alım biçimi, ilgili malların niteliği, satış kanalları, vb. birçok açıdan farklılık göstermesi gerektiği, dolayısıyla OHIM Karar Kılavuzu’nda yer alan genellemenin her durumda geçerli olmadığı kolaylıkla öne sürülebilir. Bu aşamada, son derece profesyonel olduğu genel kabul gören OHIM’in karar kılavuzunda yer verdiği “mallar ile aynı malların perakendeciliği hizmetleri (düşük derecede) benzer niteliktedir” tespiti ortadayken, bu benzerliği, her mal ile ilgili malın perakendeciliğinin benzerliği özelinde, ayrı ayrı araştırmak anlamlı mıdır sorusunun yanıtı önem kazanmaktadır. Bu soruya yönelik olarak, kendi adıma, OHIM yaklaşımını daha pratik ve uygulanabilir nitelikte bulduğumu belirtmem yerinde olacaktır. Okuyucuların farklı değerlendirmelerde bulunabileceği ise şüphesizdir.

 

Önder Erol Ünsal

Haziran 2014

unsalonderol@gmail.com

OHIM Temyiz Kurulu, OHIM İnceleme Kılavuzuyla Ne Derecede Bağlıdır? Avrupa Birliği Adalet Divanının C-53/11 Sayılı Kararı

r10(Görsel http://dyn.com/blog/defining-rules-vs-guidelines-errors-and-empowerment/  adresinden alınmıştır.)

 

Marka tescil işlemlerinden sorumlu kamu kurumlarının, başvuruların tescil edilebilirliğine yönelik değerlendirmelerini içeren ve diğer işlemler bakımından da süreçleri açıklayan inceleme kılavuzları, başvuru sahipleri ve marka vekilleri için olduğu kadar, inceleme uzmanları için de önemli metinler niteliğindedir.

 

Başvuru sahipleri ve marka vekilleri, inceleme kılavuzlarında yer alan değerlendirmelerin incelenmesi neticesinde, yapacakları veya yaptıkları başvuruların akıbetlerini aşağı yukarı tahmin edebilmekte veya başvuru hakkında verilen kararın gerekçelerini kılavuzda yer alan verilerle eşleştirerek, kararın yerindeliğini sorgulayabilmektedir. Aynı şekilde, inceleme uzmanları da, inceleme kılavuzlarında kendilerine çizilen hareket alanının sınırları içerisinde karar vererek, kurum tarafından belirlenen politikayı uygulamaktadır. Her iki durumda da, inceleme kılavuzlarının, kurum kararlarının tahmin edilebilirliğini ve karar tutarlılığını (birlikteliğini) mümkün olduğu ölçüde artırarak, sistemin tüm aktörleri için maksimum fayda sağladığı açıktır.

 

Türk Patent Enstitüsü (TPE) Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan marka karar kılavuzunun, bu amaca olabildiğince hizmet ettiği ortadadır. http://www.turkpatent.gov.tr/dosyalar/haber/Marka_Karar_Kriteri_TR.pdf adresinden erişilebilecek kılavuzun, yurtdışındaki denkleriyle karşılaştırıldığında, mutlak ve nispi ret nedenleri incelemesinin esasları konusunda kapsamlı ve -tamamen olmasa da- büyük ölçüde yeterli olduğunun iddia edilmesi mümkündür. Bununla birlikte, kılavuz, mutlak ve nispi ret nedenleri incelemesi dışındaki konularda (şekli inceleme, başvuru tarihinin belirlenmesi ile ilgili ilkeler, sınıflandırma, arama, devir, lisans, unvan-adres-nevi değişikliği gibi işlemler, vb. konular) yetersiz kalmaktadır ve bu eksikliklerin kısa sürede giderileceği umulmaktadır.

 

İç Pazarda Uyum için Ofis (OHIM) tarafından hazırlanan ve kullanıcılara sunulan inceleme kılavuzu ve talimatnamesi (http://oami.europa.eu/ows/rw/pages/CTM/legalReferences/guidelines/OHIMManual.en.do & http://oami.europa.eu/ows/rw/pages/CTM/legalReferences/guidelines/guidelines.en.do), OHIM tarafından gerçekleştirilen iş süreçlerinin neredeyse tamamı hakkında detaylı bilgi ve düzenleme içermektedir. Kapsamları mutlak ve nispi ret nedenleri incelemesi ile sınırlı olmayan kılavuz ve talimatnamenin, OHIM kararlarının ve işlem süreçlerinin tahmin edilebilirliğini artırdığı, kurumun daha şeffaf işlem süreçlerine sahip olmasını sağladığı ve kurum çalışanları açısından da işlemlerde kolaylık sağladığı şüphesizdir.

 

Kurum, inceleme kılavuzlarının, sistemin tüm bileşenleri bakımından fayda sağladığı açık olmakla birlikte, kılavuzların kullanımıyla birlikte eş zamanlı bir soru da ortaya çıkmaktadır:

 

İnceleme kılavuzlarının ne derecede bağlayıcıdır ve bu bağlayıcılık kimler açısından geçerlidir?

 

Bu sorunun yanıtına yönelik tespitler içeren ve esası itibarıyla oldukça karışık olan bir davanın sonucunda, Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından verilen 19/01/2012 tarihli C-53/11 sayılı karar, okumakta olduğunuz yazının konusunu oluşturmaktadır.

 

Konunun bütünlüğünden kopmamak ve son derece karışık davanın detayları içerisinde kaybolmamak amaçlarıyla, yazı kapsamında, davanın konusu kısaca özetlenecek ve asıl olarak, Adalet Divanının, inceleme kılavuzlarının bağlayıcılığı konusundaki yorumuna yer verilecektir.

 

OHIM tarafından ilan edilen “Aurelio Munoz Molina”ya ait “R10” ibareli başvurunun ilanına karşı, “DL Sports & Marketing Ltda” tarafından itiraz edilir. İtiraz gerekçesi, ticaret sırasında bu işaretin itiraz sahibi tarafından eskiye dayalı olarak kullanımıdır. OHIM ilana itiraz birimi, eskiye dayalı kullanımı gösteren kanıtları itiraz sahibinden talep eder, ancak verilen süre ve ek süre içerisinde kullanımı gösterir kanıtlar sunulmaz. Ancak, verilen süre ve ek sürenin dolmasının ardından, “Nike International Ltd” itiraz gerekçesi markayı devraldıklarını belirten bir sözleşme sunar. OHIM, ilana itiraz birimi, ilana itirazı reddeder ve ret kararında önceki kullanımı gösterir yeterli kanıt bulunmadığını belirtir. “Nike International Ltd”  karara karşı itiraz eder ve OHIM Temyiz Kurulu, itirazı, “Nike International Ltd”’in itiraz prosedürlerine taraf olduğunu gösterir kanıt sunmaması, bu nedenle itiraz etme yetkisinin bulunmaması nedeniyle reddeder. Temyiz Kurulu, “Nike International Ltd”nin, itiraz gerekçesi tescilli olmayan markayı devraldığını gösterir kanıtlar sunmadığını, karara itiraz aşamasında da bunu kanıtlamadığını belirtir. Temyiz Kuruluna göre, devir sözleşmesi, “Nike International Ltd”nin bazı topluluk markalarını devraldığını göstermektedir, ancak itiraz gerekçesi tescilli olmayan marka, özel olarak bunlar arasında belirtilmemiştir.

 

“Nike International Ltd”, bu karara karşı dava açar ve dava Adalet Divanı Genel Mahkemesi tarafından T-137/09 sayı ile görülür.

 

“Nike International Ltd”nın öne sürdüğü 4 gerekçeden ikisi reddedilir, birisi kabul edilir, sonuncusu ise diğer iddianın kabul edilmesi nedeniyle incelenmez. Dolayısıyla, yazı kapsamında kabul edilen iddia açıklanacaktır.

 

Adalet Divanı Genel Mahkemesi, öncelikli olarak itirazın, “Nike International Ltd”nin itiraz prosedürlerine taraf olduğunu gösterir kanıt sunmaması, bu nedenle itiraz etme yetkisinin bulunmaması nedeniyle reddedildiğini belirtir. Buna karşın, OHIM’in ilke olarak uymakla yükümlü olduğu İnceleme Kılavuzunun, ilana itirazla ilgili prosedürel işlemler kısmında “Eskiye dayalı (önceki) bir ulusal hakkın yeni sahibinin, OHIM’i devir konusunda bilgilendirmesi, ancak buna ilişkin yeterli kanıt sunmaması durumunda, yeni sahibe bu işleme ilişkin kanıt sunması için iki aylık süre verilir ve bu süre zarfında işlemler askıya alınır.” düzenlemesi yer almaktadır.  Bu düzenlemeyi ve bağlantılı diğer gerekçeleri dikkate alan Genel Mahkeme, davayı kabul eder ve OHIM Temyiz Kurulunun kararını iptal eder.

 

OHIM bu karara karşı, Avrupa Birliği Adalet Divanı nezdinde dava açar ve dava C-53/11 sayı ile görülür. OHIM, esasen konu hakkında özel bir düzenleme mevcutken (Topluluk Marka Tüzüğüne ilişkin Yönetmelik kural 49 ve Topluluk Marka Tüzüğü madde 58) ve Temyiz Kurulu kararı bu hükümlere dayanırken, Genel Mahkemenin bu hükümleri göz ardı ederek ve ilintisiz hükümlerle analoji yoluyla karar verdiğini ileri sürmektedir.

 

Davada öne sürülen argüman çerçevesinde OHIM’e göre, OHIM Marka İnceleme Kılavuzu, uzmanlar ve diğer OHIM birimlerince alınan kararlarda dayanak olarak kullanılan OHIM personeli talimatnamesi niteliğindedir. Buna karşın, OHIM uzmanları ve birimleri tarafından verilen kararların Topluluk Marka Tüzüğü ve Yönetmeliği ile uyumunu (tutarlığını) kontrol etmekle yükümlü olan OHIM Temyiz Kurulunun, bu kılavuzları uygulama zorunluluğu bulunmamaktadır. Bunun ötesinde, OHIM Temyiz Kurulunun kararları sınırları çizilmiş yetkiler çerçevesinde alınır ve bu kararlar takdir yetkisinin kullanılması olarak değerlendirilemez. Buna bağlı olarak, OHIM Temyiz Kurulunun kararlarının hukuka uygunluğu, OHIM’in önceki karar verme pratiği çerçevesinde değil, yalnızca, Avrupa Birliği Mahkemeleri tarafından yorumlandığı haliyle Topluluk Marka Tüzüğü ve buna ilişkin Yönetmelik çerçevesinde değerlendirilmelidir. İncelenen vakada, OHIM’e göre, tartışma konusu yönetmelik maddesi, idari talimatnamelere göre değil, Topluluk Marka Tüzüğü ve buna ilişkin Yönetmelikte yer alan hükümler çerçevesinde değerlendirilmelidir.

 

Buna karşılık, “Nike International Ltd”e göre, OHIM kararlarda tutarlılık ihtiyacı doğrultusunda, az ya da çok bağlayıcılığı bulunan, uygulama kılavuzlarını kabul etmiştir ve Topluluk Marka Tüzüğü ve buna ilişkin Yönetmeliği, OHIM Uygulama Kılavuzunda belirtilen ilkeler çerçevesinde uygulamalıdır.

 

Adalet Divanı, yukarıda yer verilen argümanları değerlendirdikten sonra, konuyu takip eden biçimde yorumlamıştır:

 

İncelenen davada, Adalet Divanı Genel Mahkemesi, OHIM Temyiz Kurulunun OHIM İnceleme Kılavuzunu uygulaması gerektiğini belirtmiş olmakla birlikte, OHIM tarafından öne sürüldüğü üzere, bir işaretin Topluluk Markası olarak tescil edilmesiyle ilgili olarak OHIM Temyiz Kurulunun kararları, sınırları çizilmiş yetkiler çerçevesinde alınır, bu kararlar takdir yetkisinin kullanılması olarak değerlendirilmez ve buna bağlı olarak, OHIM Temyiz Kurulunun kararlarının hukuka uygunluğu, yalnızca, Avrupa Birliği Mahkemeleri tarafından yorumlandığı haliyle Topluluk Marka Tüzüğü çerçevesinde değerlendirilmelidir.

 

Bu çerçevede, Avrupa Birliği Adalet Divanı, OHIM’in iddialarını, Topluluk Marka Tüzüğü ve buna ilişkin Yönetmelik hükümleri çerçevesinde değerlendirmiş ve Adalet Divanı Genel Mahkemesinin kararını yerinde bulmamıştır. Yazı içeriğinde, Adalet Divanının bu davaya ilişkin olarak hangi gerekçeyle hangi Yönetmelik hükmünün uygulanmasının gerektiğini tespit ettiği belirtilmemiş olmakla birlikte, kararı bu yönüyle değerlendirmek isteyenlerin C-53/11 sayılı kararı detaylı biçimde incelemeleri yerinde olacaktır.

 

Kararın, bu yazının amacı bakımından önemli yönü, Adalet Divanının OHIM Temyiz Kurulunun hareket alanını, inceleme kılavuzuna uygun karar vermekle sınırlamamış olması, OHIM Temyiz Kurulunun kararlarının hukuka uygunluğunun Avrupa Birliği Mahkemeleri tarafından yorumlandığı haliyle Topluluk Marka Tüzüğü göre değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiş olmasıdır.

 

Bu durumda, davada OHIM tarafından öne sürülen argüman dikkate alınırsa, OHIM Marka İnceleme Kılavuzu, uzmanlar ve diğer OHIM birimlerince alınan kararlarda dayanak olarak kullanılması zorunlu OHIM personeli talimatnamesi niteliğindedir. Dolayısıyla, OHIM personeli karar verirken bu kılavuza uymakla yükümlüdür. Buna karşın, OHIM Temyiz Kurulu, OHIM’in diğer birimlerince verilen kararları, Topluluk Marka mevzuatına uygunluk anlamında kontrol etmekle yükümlüdür ve Temyiz Kurulunun inceleme kılavuzuna uygun karar verme yükümlülüğü bulunmamaktadır.

 

OHIM Temyiz Kurulunun yapısı, üyelerinin seçim yöntemi ve statüsü (bkz. Topluluk Marka Tüzüğü madde 125, maddeler 135-137)  dikkate alındığında, oluşturulan farklılaşma bir dereceye kadar anlam kazanmaktadır. Şöyle ki, OHIM Temyiz Kurulu başkanı ve üyeleri, OHIM İdari Kurulunun önerisi üzerine Avrupa Birliği Konseyi tarafından atanmaktadır. Üyeler, 5 yıllık süre için (yenilenebilir) atanmakta ve ciddi nedenler olmadıkça bu süre içerisinde görevden alınamamaktadır.  Topluluk Marka Tüzüğü madde 136(4)’e göre, OHIM Temyiz Kurulu başkanı ve üyeleri görevlerinde bağımsızdır ve kararlarında herhangi bir talimatname ile bağlı değildir. Bu çerçevede, OHIM Temyiz Kurulu, OHIM’in parçası olmakla birlikte, yapısı ve çalışma biçimi itibarıyla kurum içerisinde ayrı bir kurum izlenimini ortaya çıkartmaktadır.

 

Özetlendiği haliyle, OHIM Temyiz Kurulunun yapısı ve statüsü, Kurulu, OHIM’in İnceleme, İtiraz ve İptal birimlerinden belirgin biçimde farklılaştırmakta ve bu hususların tümü dikkate alındığında, Adalet Divanının bu yazı boyunca aktarmaya gayret ettiğimiz kararı belirli bir derecede anlam kazanmaktadır.

 

Bununla birlikte, kişisel olarak yerinde bulduğumuz yorum biçiminin Adalet Divanı Genel Mahkemesinin -üst mahkemece yerinde bulunmayan- yorumu olduğu, yani OHIM’in bir parçası olan, OHIM Temyiz Kurulunun da, OHIM inceleme kılavuzu ile bağlı olması gerektiği yönünde olduğu belirtilmelidir. Buna dayanak olarak ilkin, kurumlar tarafından hazırlanan uygulama kılavuzlarının, istisnai haller dışında, ilgili mevzuata uygun olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir. Ofisler tarafından hazırlanan uygulama kılavuzlarının amacının kurum içi karar tutarlılığını ve ofislerin tahmin edilebilir kararlar vermesini sağlamak olduğu ve kullanıcı gruplarının (başvuru sahipleri – vekiller), tescil ofislerini ayrı kriterlere göre çalışan ayrı kurumlar olarak değil, –haklı biçimde- tek bir kurum olarak gördükleri dikkate alındığında; Temyiz Kurullarına -uygulama kılavuzunun kanuna açıkça aykırı olması hali dışında- uygulama kılavuzuna aykırı hareket etme serbestisi tanınmaması, kanaatimizce –en azından kendisine sunulan kılavuzla uyumlu uygulamalar bekleyen kullanıcı grupları açısından- daha anlamlı olacaktır.

 

Önder Erol Ünsal

Haziran 2013