Etiket: internette marka ihlali

Kitap Tanıtımı: “Türk ve Avrupa Birliği Hukukunda İnternette Marka Hakkının İhlali”

Dr. Zeynep Yasaman’ın Marmara Üniversitesi Avrupa Araştırmaları Enstitüsü Avrupa Birliği Hukuku Anabilim dalında tamamladığı “Infringement of Trademark Rights on the Internet in the European Union and Turkish Law”  başlıklı doktora tezi Türkçe olarak Aralık 2020’de yayımlandı. Türk ve Avrupa Birliği Hukukunda İnternette Marka Hakkının İhlali başlığıyla kitap olarak basılan doktora tezi 31 sayfası Kaynakça olmak üzere toplamda 756 sayfalık içeriğiyle meseleyi karşılaştırmalı olarak geniş bir perspektiften ele alıyor.   

Kitabın birinci bölümünde, Türk ve Avrupa Birliği Hukukunda marka hakkının ihlali için gerçekleşmesi gereken genel şartlar olan marka sahibinin izni olmadan kullanım, ticaret alanında kullanım, mal veya hizmetler ile ilgili kullanım, ticari etki yaratacak şekilde kullanım ile aynen, benzer ve tanınmış marka kullanımına dair şartlara yer verilmiş.

Genel ihlal kriterleri ortaya konduktan sonra bunlar internet ortamında gerçekleştirilen kullanımlar bakımından incelenmiş. İnternet ortamındaki kullanımların marka sahibince engellenebilmesi Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 7. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması” şeklinde düzenlenmiş olup, bu eylemlerin marka sahibince engellenebileceği ifade edilmiştir. Ancak burada kritik nokta, SMK m.7/3-d’nin uygulanabilmesinin ancak 7. maddenin 2. fıkrasında yer alan şartların sağlanması halinde mümkün olmasıdır. Bu bakımdan, bir ihlalden bahsedebilmek için markanın alan adı, yönlendirici kod, anahtar kelime veya benzeri şekillerde salt kullanılması değil, ticaret alanında mal veya hizmetler ile ilgili ve ticari etki yaratacak şekilde kullanımın yanı sıra m.7/2’de belirtilen şartları da karşılayan bir kullanımın söz konusu olması gerekmektedir. Kitapta, internet üzerinde gerçekleştirilen kullanımlar tüm bu şartlar ışığında değerlendirilmektedir.  

SMK m.7/3-d ile paralel olarak eserde öncelikle, markanın üçüncü kişilerce izinsiz bir şekilde alan adı, anahtar kelime ve yönlendirici kod olarak kullanılması hususu inceleme konusu yapılmış. Diğer yandan, alan adları ile ilgili ihtilaflar sadece yerel mahkemeler önünde değil, çeşitli alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizmaları kapsamında da çözümlendiğinden, başta ICANN’in Alan Adı Uyuşmazlık Çözümü Yeknesak Kuralları (Uniform Domain Name Dispute Resolution Policy – UDRP) olmak üzere Türk ve AB alternatif uyuşmazlık çözüm mekanizmaları kapsamında öngörülen ihlal şartları da inceleme kapsamına alınmış.

Markanın anahtar kelime ve yönlendirici kod kullanımları açısından, özellikle Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 2010 yılında Google France kararı ile başlayan içtihatları ve bundan sonraki AB Üye Ülke kararları incelenerek Türk yargı kararları arasındaki farklılıklar ortaya konmuş. Bu hususta, marka hukukunun genel ilkelerini internet üzerinde ortaya çıkan yeni kullanım türlerine adapte eden AB içtihatlarının üzerinde önemle durulduğu ve kitapta bu hususa ilişkin  birçok karara yer verildiği görülmektedir.  

Diğer yandan markanın online pazar yerleri ile online sosyal medyadaki kullanımları da çalışmaya dahil edilerek uygulamada ortaya çıkan ihtilaflardan markanın online pazar yerlerinde satışa sunulan mallar ile ilgili kullanımı, online pazar yerlerinin gerek Google gibi arama motorlarındaki, gerek kendi bünyelerinde yer alan arama motorlarındaki kullanımları, markanın sosyal medyada kullanıcı adında ve hashtag’lerde kullanımı, sanal gerçeklik dünyalarında ve mobil uygulamalarda kullanımı suretiyle ihlal şartları da incelenmiş.

İhlal iddialarına karşı ileri sürülebilecek savunmalardan meşru hak veya menfaat, dürüst kullanım, ifade ve bilgi alma özgürlüğü, marka hakkının tükenmesi, gerçek hak sahipliği, sessiz kalma yoluyla hak kaybı ve karşılaştırmalı reklam hususlarına da kitapta yer verilmiş.

Kitabın son bölümü internet hizmet sağlayıcılarının sorumluluklarına ayrılmış. Bu bağlamda, marka ihlali teşkil eden içeriklere dair hizmet sunan erişim sağlayıcılar, ön belleğe alma sağlayıcıları, yer sağlayıcılar ve bu içerikleri oluşturan içerik sağlayıcıların sorumlulukları incelemeye konu edilmiş. Bu kapsamda, gerek 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, gerek 2000/31 sayılı E-Ticaret Yönergesi anlamında “güvenli liman” kapsamında kalan ve kalmayan internet hizmet sağlayıcıları arasında ayrım yapılarak ihlal teşkil eden kullanımlardan doğan sorumluluklar değerlendirilmiş. En son olarak, markanın alan adında, anahtar kelime olarak, online pazar yerleri ile sosyal medyadaki kullanımları suretiyle sorumlulukları doğabilecek aktörler ayrı ayrı incelenmiş.

Kitapta yer alan Konu Başlıkları şöyle:

Birinci Bölüm

Marka Hakkının İhlali

§1. Avrupa Birliği ve Türk Hukukunda Marka Hakkının İhlali İçin Genel Şartlar

  1. Marka Hukuku Anlamında Kullanım
  2. Marka Sahibinin İzni Olmaksızın Kullanım
  3. Ticaret Alanında Kullanım
  4. Mal veya Hizmetler ile İlgili Kullanım
  5. Ticari Etki Yaratacak Şekilde Kullanım
  6. İhlal Teşkil Eden Kullanım Türleri
  7. Aynen Kullanım
  8. Benzer Kullanım
  9. Tanınmış Marka Kullanımı

İkinci Bölüm

Marka Hakkının İnternet Üzerinde İhlali

§2. Genel Olarak İnternet Üzerinde Marka İhlali

§3. İnternet Üzerinde Gerçekleşen Marka İhlal Halleri

  1. Markanın Alan Adında Kullanılması
  2. Alan Adları
  3. Markanın Alan Adında Kullanılması Suretiyle İhlali
  4. Markanın Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Mekanizmaları Kapsamında İhlali
  5. Markanın Online (Arama Bazlı) Reklamlarda Kullanılması
  6. Markanın Anahtar Kelime Reklamcılığı Kapsamında Kullanılması
  7. Markanın Yönlendirici Kod Olarak Kullanılması
  8. Markanın Online Pazar Yerlerinde Kullanılması
  9. Markanın Online Sosyal Medyada Kullanılması

§4. İnternet Kullanımlarında İleri Sürülebilecek Savunmalar

  1. Meşru Hak veya Menfaat (Alan Adına Özgü Düzenlemeler)
  2. Dürüst Kullanım
  3. İfade ve Bilgi Alma Özgürlüğü
  4. Marka Hakkının Tükenmesi
  5. Gerçek Hak Sahipliği
  6. Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı
  7. Karşılaştırmalı Reklamlar

Üçüncü Bölüm

Sorumluluk

§5. İnternet Aktörleri

  1. Erişim Sağlayıcılar
  2. Ön Belleğe Alma Sağlayıcıları
  3. Yer Sağlayıcılar
  4. İçerik Sağlayıcılar

§6. İnternette Sorumluluk

  1. “Güvenli Liman” kapsamında İnternet Hizmet Sağlayıcılarının Sorumlulukları
  2. Erişim/Basit İletim Sağlayıcılarının Sorumlulukları
  3. Ön Belleğe Alma Sağlayıcılarının Sorumlulukları
  4. Yer Sağlayıcıların Sorumlulukları
  5. “Güvenli Liman” Kapsamı Dışında İnternet Hizmet Sağlayıcılarının Sorumlulukları
  6. İçerik Sağlayıcıların Sorumlulukları
  7. “Güvenli Liman” Kapsamında Kalmayan Teknik Aracı Hizmet Sağlayıcıların Sorumlulukları

§7. Markanın İnternette Çeşitli Şekillerde Kullanımından Sorumlu Kişiler

  1. Alan Adı Kullanımından Doğan Sorumluluk
  2. Alan Adı Sahipleri
  3. Alan Adı Tahsis Kuruluşları
  4. Yeni Jenerik Birinci Seviye Alan Adı Tahsis Kuruluşları
  5. Alan Adı Alım-Satımı Yapan Kuruluşlar & Parking Site Operatörleri
  6. Arama Motoru Reklamlarındaki Kullanımdan Doğan Sorumluluk
  7. Reklam Veren
  8. Reklam Alan Arama Motoru
  9. Online Pazar Yerlerindeki Kullanımdan Doğan Sorumluluk
  10. Sosyal Medyadaki Kullanımdan Doğan Sorumluluk
  11. Sosyal Ağ Siteleri
  12. Sanal Dünyalar
  13. Mobil Uygulamalar

Bu kapsamlı çalışmanın Fikri Mülkiyet alanında çalışanlar için faydalı bir kaynak kitap olacağı kanaatindeyiz.

IPR Gezgini

Şubat 2021

iprgezgini@gmail.com

İnternetteki Marka İhlallerinde İhlal Sahibinin Sorumluluğunun Sınırı Nedir?

Sorunun Cevabı ABAD’tan Geldi

Hepimizin, günlük yaşantısındaki pek çok aktiviteyi tamamen taşımaya başladığı sanal dünyanın, engellenmesinin çok da mümkün olmadığını düşündüğüm kendi kuralsızlıkları içerisinde, şüphesiz ki sınai mülkiyet haklarının da en çok zarar gören, zarar görmese dahi en çok ihlale konu olan haklar arasında değerlendirilmesi doğru bir tespit olacaktır. Sosyal medya hesaplarında adınıza açılan fake hesaplar, internete yüklediğiniz fotoğraflarınızın talebiniz dışında onlarca web sitesindeki kullanımları ile nasıl ki “sürpriz” şekillerde karşılaşabiliyorsak, sınai mülkiyet haklarına dair gerçekleştirilen hak ihlalleri bakımından da bu yönde pek çok sorun ile karşı karşıya kalınması mümkündür.  Nitekim ABAD, 02.07.2020 tarihli ve C-684/19 sayılı ön kararında, bir internet arama motoru sonuçlarında ortaya çıkan ilanlar nedeniyle ileri sürülen bir marka ihlali iddiasında, uyuşmazlık konusunu tartışmakta olan Dusseldorf Yüksek Bölge Mahkemesi’nin kendisine yönlendirdiği soru üzerine, tam olarak bu konuyu tartışmış ve “kullanım” kavramını sorgulamak suretiyle birtakım değerlendirmelerde bulunarak, ihlalin kasıtlı yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini vurgulamıştır.

Dusseldorf Yüksek Bölge Mahkemesi’nin ön karar talebine ilişkin verilen bu ABAD kararında özetle, tescilli bir markayı, internet üzerinde çeşitli web siteleri aracılığıyla gerçekleştirilen reklam ve ilan yerleştirmeleri neticesinde ihlal ettiği öne sürülen bir kimsenin, bu yerleştirmelerin yer aldığı her bir web sitesindeki reklam ve ilanları, ancak bilinçli bir şekilde yönetmiş olması halinde, ihlale konu eylemler nedeniyle sorumlu olacağını kabul edilmiştir.

Somut olayın detaylarına dönecek olursak, uyuşmazlığın temelinin iki hukuk firmasının bir marka ihlali nedeniyle karşı karşıya gelmesinden kaynaklı olduğu görülmektedir.

Almanya’da Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin bir şehri olan Mönchengladbach şehrinde faaliyet gösteren bir hukuk ofisi olan “MBK Rechtsanwälte” (Bundan sonra kısaca Davacı), aynı zamanda bu ibareyi marka olarak da “hukuki faaliyetler” hizmetlerinde kendi adına tescil ettirmiştir.

Yine Almanya’nın Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde yer alan Kleve kasabasında da “MK ADVOKATEN” isimli bir hukuk ofisi faaliyet göstermekte olup bu hukuk ofisi faaliyetlerinde, davacı adına tescilli “Mbk Rechtsanwälte’ markasındaki “Rechtsanwälte” (avukatlar) ibaresinin Felemenkçe karşılığı olan “MBK ADVOKATEN” ibaresini kullanmaktadır.

Bu durumdan kaynaklı olarak taraflar arasında Dusseldorf Bölge Mahkemesinde bir marka ihlal davası görülmüş ve 17.10.2016 tarihinde sonuçlanan davanın neticesinde, “MK ADVOKATEN” firmasının, “MBK Rechtsanwälte” firmasına ait olan ve aynı ibareden oluşan tescilinden doğan haklarını ihlal ettiğine kanaat getirilmiş ve bu şekilde taraflar arasındaki uyuşmazlık sonuçlanmıştır.

Ancak bu karar sonrasında Davacı tarafından, Google yönetimindeki  arama motoru aracılığıyla “‘MBK RECHTSANWÄLTE’ anahtar kelimeleri ile arama yapıldığında, çeşitli web sitelerinde sonuçların ortaya çıktığı ve bu çıkan sonuçlar arasında yer alan www.kleve-niederrhein-stadtbranchenbuch.com web sayfasında ise “MK ADVOKATEN”  firmasının, hukuk işlerindeki faaliyetleri ile ilgili reklamların da ortaya çıktığı iddia edilmiş ve Davacı, “MK ADVOKATEN”  firmasının cezalandırılması için bir kez daha durumu mahkemeye taşımıştır.

“MK ADVOKATEN” firması, kendisine yönlendirilen bu iddia üzerine vermiş olduğu savunmasında, reklam vermek adına kendi iradeleri ile  gerçekleştirdikleri tek girişimin Das Örtliche isimli çevrimiçi rehbere gerçekleştirdikleri kayıttan ibaret olduğunu, taraflar arasında görülen yargılama sonrasında da bu kayıt için verdikleri tüm işaretleri, “mbk” harflerini içerir olanlar da dahil geri çekmek için ilgili web sitesine başvuruda bulunduklarını, hiçbir zaman başka web sitelerinde, bu ilanın/kaydın/reklamın yayınlanması yönünde bir girişimleri bulunmadığından, başkaca bir yükümlük altında da olmadıklarını belirtmiştir.

Dusseldorf Bölge Mahkemesinde görülen bu yargılama neticesinde, Mahkeme, “MK ADVOKATEN” firmasının bu savunmasını itibar edilebilir bulmayarak, “Das Örtliche” isimli çevrimiçi rehbere verilen ilan dışındaki web sitelerinin de, bu sayfadaki ilanı esas alarak yaptığı reklamlarda, özünde “MK ADVOKATEN” firmasına fayda sağlayan bir reklamı yerleştirmiş olmalarını gerekçe göstererek bir kez daha firmaya ceza verirken, bu noktada ayrıca “MK ADVOKATEN” ‘ın yalnızca Das Örtliche sitesindeki ilanın kaldırılması yönündeki talebinin yetersiz olduğunu, diğer web sitelerine karşı bir müdahalede bulunmamasının ise ihlal nedeni olduğunu vurgulamıştır.

Bu karar üzerinde “MK ADVOKATEN”, aleyhinde verilen hükmü Dusseldorf Yüksek Bölge Mahkemesine taşımış, Yüksek Mahkeme ise 2008/95 sayılı Direktifin 5 (1) Maddesi çerçevesinde konunun incelenmesi gerektiğine kanaat getirmiştir.

Mahkemeye göre, Alman Hukukundaki yasal düzenlemeler uyarınca bir web sayfasına konulan reklamın/ilanın, üçüncü bir kişinin haklarını ihlal etmesi halinde, reklamın verilmesini talep edenin, yalnızca reklamın yayınlandığı web sayfasından bir kaldırma talebinde bulunmasının yeterli olmadığını, ayrıca yine arama motorlarını kullanmak suretiyle, farklı web sayfalarının da aynı ilanı yeniden yayımlamak/kopyalamak suretiyle kullanıp kullanmadığını tespit etmesi ve buna göre bu şekilde sonraki girdiler varsa bu ilanların da kaldırılması için ciddi girişimlerde bulunması gerekmektedir.

Zira mahkemenin bu değerlendirmesi temelinde, bir reklamın herhangi bir şekilde gösteriminin, sunduğu mal veya hizmeti bu sayede tanıtan kimseye doğrudan fayda sağlaması yer almaktadır. Bu nedenle eğer ki bu reklam, üçüncü bir kişiye ait olan bir hakkı ihlal ediyor ise internette görülen bu reklamın tüm örneklerinin de kaldırılması için gerekli ciddi adımların atılması gerekir.

Bununla birlikte mahkeme, ABAD’ın C ‑ 179/15, EU:C:2016:134 sayılı DAIMLER kararında üçüncü bir kişinin markasını ihlal eden reklamlar konusunda farklı bir yaklaşım izlediğini belirterek, anılan kararın bu uyuşmazlık açısından da etki edebileceğini vurgulamıştır.

Mahkemeye göre taraflar arasındaki ilk uyuşmazlıkta, “MK ADVOKATEN” firmasının bilinçli olarak verdiği reklam nedeniyle hak ihlaline kanaat getirilmesi yerindedir. Ancak 2008/95 sayılın Direktifin 5(1) maddesindeki düzenlemede yer alan “kullanım” kavramının yorumu çok da açık değildir.  Dolayısıyla mahkeme Alman Hukuku ve AB Hukukundaki farklılıklar noktasında sağlıklı bir yorum yapabilmek adına yargılamayı durdurarak Adalet Divanına şu soruyu sorma gereği duymuştur;

“3. bir kişiyi referans eden ve fakat tescilli bir marka ile aynı ibareyi içeren bir kullanımda, kullanıma konu ilanın 3. Kişinin kendisi tarafından konulmuş bir ilan olmaması ve başka bir web sitesi işleticisi tarafından kopyalanmış olması halinde 3. Kişinin marka ihlali nedeniyle bir sorumluluğu, 2008/95 sayılın Direktifin 5(1) kapsamında, bulunacak mıdır?

Aslında bu soruyla, başvuruda bulunan mahkeme, ticari faaliyet gösteren bir kimsenin, başkasına ait tescilli bir markayı ihlal eden bir reklamı/ilanı, bir web sitesine yerleştirmesi ile diğer web siteleri operatörlerinin bu reklamı çoğaltması/kopyalaması suretiyle başka başka web sitelerinde de aynı ilan/reklamın yayınlaması halinde bu durumun direktifin ilgili maddesi kapsamında, ilk reklam veren aleyhinde değerlendirilebilecek bir kullanım olarak yorumlanıp yorumlanmaması gerektiğini öğrenmeye çalışmaktadır.

Bu bağlamda öncelikle üçüncü bir kişinin markası ile aynı veya benzer bir işaret altında mal ve hizmetlerin sunulması veya bu işaret altında bu mal veya hizmetlerin reklamının yapılmasının, tescilli marka ile ihlal teşkil eden bir kullanım olarak kabul edilmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Ayrıca yine yasal düzenlemelere göre üçüncü bir kimseye ait marka ile aynı veya benzer olan bir işaretin reklam veren tarafından çevrimiçi referans sağlayan servislerde yalnızca anahtar kelime olarak kullanımı dahi, o kullanımda ihlale konu işaretin kendisi doğrudan yer almasa da, reklam verenin reklamının görüntülenmesi/hit almasını sağlayan bir kullanımdır. (Interflora and Interflora British Unit, C‑323/09, EU:C:2011:604, paragraphs 30 and 31)

Dolayısıyla bir marka sahibinin, ticari faaliyeti esnasında, bir web sitesinde reklamının yayınlanmasına dair talebinde,  üçüncü bir kişiye ait marka ile aynı ya da benzer bir reklam vermesi ve bu reklamda ilgili markayı tetikleyen bir kullanım olması hali, direktifin ilgili maddesi  kapsamsında değerlendirilmesi gereken bir kullanımdır.

Ancak bu durumun aksine, bağımsız ticari web sitesi operatörlerinin, kaynak web sitesi  reklamdan yararlanarak, reklam veren kişi ile hiçbir doğrudan ya da dolaylı anlaşması  olmaksızın, yani o kişi adına hareket etmeksizin, tamamen kendi inisiyatifleri ile kendi adlarına gerçekleştirdikleri kullanımlardan reklam verenin sorumlu tutulması isabetli değildir.

Zira Direktifin ilgili maddesinde bahsi geçen “kullanım” kavramına göre,  kullanıma konu eylem, ilgili kişinin, aktif idaresinde olmalı ve doğrudan ya da dolaylı kontrolünü içermelidir.  Ancak söz konusu eylem bağımsız bir operatör aracılığıyla ve reklam verenin rızası dışında gerçekleştirilmişse artık burada bir iradeden söz edilemez. (Daimler, C ‑ 179/15, AB: C: 2016: 134, paragraf 42).)

Dolayısıyla direktifteki söz konusu düzenleme, bir kimsenin, davranış biçimine bakılmaksızın, salt üçüncü kişinin markası ile aynı veya benzer kullanımı gerçekleştiriyor olmasına bağlı olarak her koşulda finansal menfaat elde edeceği temelinde bir yorumla değerlendirilmemelidir.

Somut olayda da, soruyu yönlendiren mahkemenin, “MK ADVOKATEN”in davranışını araştırarak/inceleyerek, “MK ADVOKATEN” ile doğrudan ya da dolaylı bir şekilde web sitelerinin (reklamların/ilanların yayınlandığı) operatörleri arasında bir ilişki bulunup bulunmadığını, ilgili sitelerin operatörlerinin, sayfalarına yerleştirdikleri çevrimiçi reklamları, “MK ADVOKATEN”in talebiyle veya onun adına yapıp yapmadıklarını incelemek görevidir.  Bu tür bir davranışın yokluğunda Davacı tarafın, direktifin 5(1) maddesi anlamında haklı bir gerekçesinin, Das Örtliche  sitesindeki rehber ilanı dışındaki web sitelerinde yayınlanan reklamlar açısından, bulunmadığı kabul edilmelidir.

Ancak bu durum davacı yana, “MK ADVOKATEN”in kullanımlarını konu eden ilgili operatörlere karşı dava açma hakkını elinden almayacaktır. Bu durumda, web sitesi operatörlerinin, reklam ve ilanları kendi kendilerine ve kendi adlarına yayınladıklarında, malları ve hizmetleri tanıtılan işletmenin, ilgili sitelerin müşterisi olmadığı kabul edilmelidir.  Ayrıca bu durum Davacının ilgili operatörlere karşı dava hakkını ortadan kaldırmamaktadır. Zira böyle bir durumda ilgili web sitesi operatörlerince ihlale konu işaretler, aynı veya benzer markaları ihlal edecek şekilde satış teklifi,  doğrudan bir reklam ilanı ya da reklamın  görüntülenmesi için tetikleyici olarak kullanılabilir. Bu durumda marka sahiplerinin, ilgili teklif veya reklamlara konu mal veya hizmetler ile aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsar işaretlerden kaynaklı olarak, operatörlere karşı direktifin 5(1) maddesi uyarınca hak iddia etmesi de mümkündür.

Ayrıca ABAD’a göre ilgili düzenlemenin bu şekildeki yorumu, marka sahibinin, 3. Kişilerin, markalarını izinsiz kullanımlarını engelleme hakkına sahip olması ile de uyumlu bir yorumdur.

Bu karar bağlamında reklam veren, ihlale konu bir reklam yerleştirmesi için ilgili arama motoru operatöründen veya arama dizininden, burada yer alan reklamı veya markayı silmesini açıkça talep etmişse ve buna rağmen talebi karşılık bulmamışsa, artık bu kişi 2008/95 Direktifi uyarınca ihlale konu işaretin kullanıcısı olarak kabul edilmez.

Sonuç olarak mahkemenin sormuş olduğu sorunun direktifin ilgili maddesi uyarınca yorumunda, bir kimsenin, kendi yürüttüğü ticareti faaliyetler ile ilgili ayarladığı reklamlar/ilanların, bir web sitesinde yayınlanması halinde, üçüncü kişiye ait tescilli bir markadan doğan hakları ihlal etmesi mümkün olmakla birlikte, web sitesine yerleştirilen bu reklamın başkaca web sitesi operatörleri tarafından, reklam verenin bilgisi dışında, kendi web sitelerinde yeniden yayınlanması/kopyalanması hali ilgili operatörlerin kendi inisiyatifleri ve kendi namlarına kabul edilmeli ve ticari faaliyeti için ilk reklam veren kimsenin kullanımı olarak değerlendirilmemelidir.

Yazının girişinde de belirttiğimiz gibi internetteki her türlü veriyi yedekleyen, arşivleyen, yeniden paylaşan çok sayıda robot web sitesinin varlığı göz önüne alındığında, hiç ummadığınız anda hiç beklemediğiniz web sayfalarında, sosyal medya platformunda sahip olduğunuz hakları, hiç haberiniz dahi olmadan doğrudan ihlal eden veya siz ediyormuşsunuz gibi davranılmış durumlarla karşı karşıya kalmak her zaman mümkün. İnternetin yasaklanması veya kapatılması makul bir çözüm hiçbir zaman olamayacağına göre teknolojinin doğurduğu risklere karşı hazır ve bilinçli bir şekilde hareket etmekte fayda var.

Poyraz DENİZ

Ağustos 2020

poyrazdeniz@hotmail.com