Corona Günlerinde Marka İşlemlerinde Süre Limitleri İçin Uluslararası Şifa: Singapur Andlaşması

Corona virüsü salgınının günlük yaşamımıza etkileri bir yana, dünya genelinde iş yaşamı da salgından büyük oranda etkilenmiştir ve salgının ekonomik etkileri gelecek günlerde kendisini muhtemelen daha güçlü biçimde gösterecektir.

Fikri mülkiyet camiasının bu dönemdeki beklentisi, bağlayıcı süre limitlerinin ilgili kurumlar tarafından ne şekilde belirleneceği ve/veya esnetilip esnetilmeyeceğidir. Süre limitlerinin kaçırılabileceği yönündeki endişenin başlıca nedeni, işlemleri yürüten vekillerin kendi eksiklikleri değil, hak veya talep sahiplerinin talimatlarını iletecek pozisyonda bulunmamalarıdır.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK)’na kısa bir bakış; marka, coğrafi işaret ve tasarım alanlarında, süre limitlerine uyulamaması durumunda hakların yeniden tesisi veya işlemlerin devam ettirilmesi yönünde hükümlerin bulunmadığını göstermektedir. Tersine bu yönde düzenlemeler, patent ve faydalı model alanlarında bulunmaktadır (bkz. SMK madde 107).

Türk Patent ve Marka Kurumu’nun işlem hacminin çoğunluğunu marka ve devamında tasarım işlemlerinin oluşturduğu gerçekliği karşısında, SMK’nda marka ve tasarım alanlarında bu yönde düzenlemelerin bulunmamasının bir eksiklik olduğunun kabul edilmesi gereklidir.

Buna ilaveten, devletin ve/veya yasa koyucunun patent ve faydalı model dışında kalan koruma alanlarında da bir tedbir alması için güçlü bir beklentinin var olduğu sistem aktörleri tarafından dile getirilmektedir.


Bu yazıda sizlere konunun farklı bir boyutunu göstereceğiz (ve muhtemelen keşke demenizi sağlayacağız).

Marka Kanunları Hakkında Singapur Andlaşması (bundan sonra Singapur 2006 olarak anılacaktır), Marka Kanunu Anlaşması’nın (bundan sonra TLT 1994 olarak anılacaktır) eksikliklerini gidermek ve marka başvuru – tescil işlemleri alanında daha yaygın kabul gören bir uluslararası standart sistemi oluşturmak amacıyla kabul edilmiştir. Her iki anlaşma da WIPO tarafından yönetilmektedir ve Türkiye 2005 yılında, TLT 1994’ün tarafı olarak belirtilen anlaşmayı yürürlüğe koymuştur.

Türkiye, Singapur 2006’yı 2006 yılında imzalamıştır, ancak andlaşma Türkiye’de Mart 2020 itibarıyla henüz yürürlükte değildir. Singapur 2006, 2009 yılında 10 ülkenin ulusal onay ve katılım prosedürlerini tamamlayıp, katılım belgelerini WIPO’ya sunmasının ardından yürürlüğe girmiştir ve katılım belgesini sunan 50 civarı ülke ve uluslararası birlik halihazırda anlaşma hükümlerini uygulamaktadır. Aşağıdaki haritada yeşil renk andlaşmayı yürürlüğe sokan, sarı renk ise imzalayan ülkeleri göstermektedir.

https://en.wikipedia.org/wiki/Singapore_Treaty_on_the_Law_of_Trademarks#/media/File:Parties_to_the_Singapore_Treaty_on_the_Law_of_Trademarks.svg

Singapur 2006 hakkında detaylı bilginin ve anlaşmanın TLT 1994’ten farklarının https://iprgezgini.org/2013/12/16/marka-kanunlari-hakkinda-singapur-andlasmasi-andlasmanin-amaci-gecmisi-ve-yapisi/ bağlantısındaki yazımdan görülmesi mümkündür. Yazıda bu detaylara girmeyecek ve Singapur 2006’nın “Süre Limitlerine Uyulamaması Durumunda Telafi Yöntemleri” başlıklı 14. maddesine konsantre olacağız. Singapur Andlaşması ve Yönetmeliği metinleri https://wipolex.wipo.int/en/text/290013 bağlantısından görülebilir.

Singapur Andlaşması’nın “Süre Limitlerine Uyulamaması Durumunda Telafi Yöntemleri” başlıklı 14. maddesinin birinci fıkrası, taraf ülkelerin, ofis nezdinde bir marka başvurusu veya tesciline ilişkin olarak sürdürülen işlemler sırasında, bir süre limitinin dolmasından önce talepte bulunulması halinde, ilgili süre limitini uzatacak tedbirler alabileceklerini düzenlemektedir. Bu fıkranın konusu, bir başvuru veya tescil için henüz dolmamış bir süre limitinin bulunması halidir ve ofisler talep üzerine bu süre limitini uzatabileceklerdir. Bu fıkranın uygulanması için ofislere zorunluluk getirilmemiştir ve bu yönde düzenleme getirip getirmeme hakkı taraf devletlere bırakılmıştır.

Aynı maddenin ikinci fıkrasının konusunu, bir süre limitinin dolmasının ardından uygulanabilecek telafi yöntemleri oluşturmaktadır ve bu fıkrada yer alan telafi yöntemlerinden en az birinin taraf devletlerce uygulanması -birinci fıkradan farklı olarak- ofisler için zorunludur.

İkinci fıkraya göre; bir başvuru, tescilli marka veya ilgili kişinin ofis nezdindeki bir işlem için tayin edilen bir süreye uyamaması halinde, ilgili ofis, kendisine bir talepte bulunulması halinde, anlaşmanın yönetmeliğinde belirlenen süreleri esas alarak, aşağıda belirtilen telafi yöntemlerinden en az birisini sağlayacaktır. Bu telafi yöntemleri; (i) İlgili süre limitinin, anlaşma yönetmeliğinde belirtilen süre için uzatılması, (ii) İlgili başvuru veya tescilin işlemlerinin devamının sağlanması, (iii) Başvuru veya tescilli marka sahibinin veya ilgili kişinin, olaylar karşısında gerekli özeni gösterdiğinin ve bu olayların (halin) belirtilen kişilerin iradesi dışında gerçekleştiğinin (ikinci şart ofisler tarafından uygulanmayabilir) Ofis tarafından tespit edildiği hallerde, hakların yeniden tesisisin sağlanması, seçeneklerinden en az birisi olacaktır. Birinci fıkradan farklı olarak, bu seçeneklerden en az birisinin uygulanması anlaşma tarafı ülkeler için zorunludur.

14. maddenin üçüncü fıkrası, anlaşmanın yönetmeliğinde sayılacak bazı işlemlerin (örneğin Temyiz Kurulu işlemleri, yayıma itirazlar, yenilemeler, vb.) telafi yöntemleri dışında bırakabileceğini düzenlemektedir ve bu yöndeki irade taraf ülkelere ait olacaktır.

Maddenin dördüncü fıkrası telafi işlemleri için ücret talep edilebileceğini, beşinci fıkrası ise bu maddede yazılı olanlar dışında başka şartların yasaklandığını düzenlemektedir.

14. maddenin uygulamasına ilişkin detaylar ise anlaşma yönetmeliğinin 9. maddesinde detaylarıyla yer almaktadır (ancak bu yazıda söz konusu detaylara değinmeyeceğiz).

Sonuç olarak; Corona günlerinde size Singapur Andlaşması’nın düzenlemelerini hatırlatıyorum ve birçok okuyucumuzun hatırlama dışında bu maddeleri ilk kez gördüğünü de tahmin ediyorum.

Yazıyı bitirirken; 2006 yılında imzaladığımız Singapur Andlaşması eğer yürürlükte olsaydı, fikri mülkiyet camiamızın bugün yaşadığı sıkıntılı süreç, beklentiler anlamında nispeten hafif olabilirdi eklemesini yapmak da yerinde olacaktır.

Önder Erol ÜNSAL

Mart 2020

unsalonderol@gmail.com

Bir Cevap Yazın