Video Paylaşımında “Adil Kullanım İlkesi”nin Uygulanması – “Dancing Baby” Davası

LetsGoCrazy

 

İçinde bulunduğumuz günlerin moral bozucu ve hazmetmesi zor gelişmeleri, hepimizin günlük yaşamını olduğu kadar, IPR Gezgini’nin üretim ve paylaşım düzenini de etkiledi. Yıllardır belirli bir düzende yazıp paylaşmaya çalışan bu satırların yazarı, son haftalarda elini klavyeye sürecek enerjiyi bulmakta doğrusu güçlük çekiyor. Biz durduğumuz yerde dönüp dolaşıp aynı kısır politik tartışmaları yaşar ve çok değerli canlarımızı kaybederken, yurtdışında IPR evreninde gelişmeler hız kesmeksizin devam ediyor ve dünyada çok farklı konular tartışılıyor. Yazacak konular o kadar birikti ki, yılgınlığa son vermek artık zorunlu hale geldi. Gelecek ayların ülkemize barış ve huzur getirmesi dileğiyle, kendimi biraz zorlayarak yazdığım, A.B.D.’ndeki oldukça önemli ve yakın tarihli “Dancing Baby (Dans Eden Bebek)” davasını paylaşmak istiyorum.

A.B.D.’nde “adil kullanım (fair use) doktrini” telif hakkı sahibinin eserini kullanımı üzerindeki en önemli kısıtlamayı oluşturmaktadır. Wikipedia’daki en basit tanımı ödünç alacak olursak, “adil kullanım”, A.B.D. Telif Hakları Yasası’nda bulunan, telif hakkına konu eserlerin, telif hakkı sahibinden izin istenmeden, kısıtlı olarak kullanılmasına imkan veren bir doktrin olarak tanımlanmaktadır.

Adil kullanım ilkesinin oluşturulmasının nedeni, sınırsız bir koruma sağlanması halinde, fikri haklar korumasının amacını aşacağı ve toplumsal gelişimin önünde engel teşkil edebileceğidir.

Elektronik iletişimin gelişimi ve internet, adil kullanım kapsamında değerlendirilebilecek kullanım biçimlerinin tanımlanmasını güçleştirmiştir. Son yıllarda, A.B.D.’nde çeşitli elektronik iletişim biçimlerinin ve medya paylaşım ortamlarının adil kullanım ilkesi kapsamına girip girmediği sıklıkla dava konusu olmakta ve bu yolla adil kullanım ilkesinin kapsamı netleştirilmeye çalışılmaktadır.

14 Eylül 2015 tarihinde San Francisco Temyiz Mahkemesi tarafından verilen oldukça yeni bir karar, adil kullanım ilkesini ifade özgürlüğüyle ilintili bir hak olarak değerlendiren kullanıcıları sevindirici niteliktedir. Tam metnine http://cdn.ca9.uscourts.gov/datastore/opinions/2015/09/14/13-16106.pdf bağlantısından erişebileceğiniz karar, Youtube’da paylaşılan bir amatör videonun arka planında çalan şarkı nedeniyle telif hakkı ihlalinin oluşup oluşmadığı konusu ile ilgilidir.

Youtube, muhtemelen hepimizin bildiği, içeriği kullanıcılar tarafından yüklenilen, videolardan oluşan ve herkesin kullanımına açık bir internet sitesidir.

7 Şubat 2007’de, davalı Stephanie Lenz, Youtube’a iki çocuğunun evinin mutfağında dans etmelerini gösteren 29 saniyelik amatör bir ev videosu yükler. Çocuklar dans ederken arka planda Prince isimli A.B.D.’li şarkıcının “Let’s Go Crazy” isimli şarkısı çalmaktadır. Dava konusu videoyu aşağıda izlemeniz mümkündür:

Videonun yayınlanmasının ardından Prince’in o dönemdeki temsilcisi “Universal Music Group”, Youtube’a “Dijital Milenyum Telif Hakkı Yasası (Digital Millennium Copyright Act – bundan sonra DCMA olarak anılacaktır)” kapsamında bir uyarı gönderir ve Lenz’in Youtube’da yayınlanan amatör videosunun, Price’in “Let’s Go Crazy” şarkısından kaynaklanan haklarını ihlal ettiğini iddia eder.

Youtube uyarı mektubunu almasının ardından Lenz’in videosunu yayından kaldırır ve 5 Haziran 2007 tarihinde, Lenz’e durumu açıklayan bir e-posta gönderir. Lenz, buna karşılık olarak 7 Haziran 2007 tarihinde gönderdiği bir e-postayla videonun tekrar yüklenmesini talep eder. Bu talep, Youtube tarafından Universal Music Group’a iletilir. Universal, videonun yeniden yüklenmesine karşı protesto çeker ve videonun telif hakkına tecavüz içerdiğini tekrar eder. Lenz, buna karşı bir kez daha karşı bildirimde bulunur ve tüm bunların sonucunda video Temmuz 2007 ortasında Youtube’da yeniden yayınlanır.

Sonrasında Lenz, “Electronic Frontier Foundation (Elektronik Hudutlar Vakfı – bundan sonra EFF olarak anılacaktır)”ın desteği ile Universal’a karşı “hukuka uygun nitelikteki adil kullanımın engellenmeye çalışılması” gerekçesi ile dava açar. “Dancing Baby (Dans Eden Bebek)” adıyla anılan dava büyük yankı getirir ve kamuoyunca yakından takip edilir. Davanın ilerleyen aşamalarında, Temyiz Mahkemesi “Telif hakkı sahipleri, DMCA kapsamında kendilerine tanınan yayından kaldırtma prosedürünü kullanırken, ilk olarak tecavüz içerdiği iddia edilen kullanımın adil kullanım olup olmadığını değerlendirmezlerse, bu durumun hakkın kötüye kullanımı sayılıp sayılamayacağı” sorusunu davanın ana çerçevesini oluşturacak şekilde irdeler. Bu noktada, taraflar arasındaki anlaşmazlığın asıl noktasının adil kullanımın bir hak teşkil edip etmediği, DMCA’nın bu tip kullanıma yetki verip vermediği noktasında düğümlendiği ortaya çıkmaktadır.

“Universal Music Group” adil kullanımın kanunca tanınan bir yetki olmadığını, tersine tecavüz iddiasına karşı bir savunma olduğunu öne sürmektedir. Buna karşılık, gerek Bölge Mahkemesi gerekse de Temyiz Mahkemesi, DMCA’nın adil kullanımın kanunen tanınan bir yetki olduğu görüşüne ulaşmıştır: “Adil kullanım kanunda sadece istisna olarak tanımlanmamıştır, kanunen tanınmış bir yetkidir… Telif hakkına konu bir eserin adil kullanımı tecavüz teşkil eden bir kullanım biçimi değildir.”

Temyiz Mahkemesi bundan sonra; “Adil kullanımın kanunen tanınmış bir yetki olması nedeniyle, telif hakkı sahibinin yayından kaldırma uyarısı göndermeden önce kullanımın adil kullanım olup olmadığını değerlendirmeye alması gerektiğini” belirtmiştir.

“Universal Music Group” gibi birkaç büyük firma çok sayıda eser sahibini temsil etmekte ve bu kişilere ait eserleri içeren videoları gelişmiş algoritmalar içeren bilgisayar yazılımlarını kullanmak suretiyle tespit etmektedir. Buna karşın, tespit edilen videolardaki kullanım biçiminin adil kullanım kapsamına girip girmediğini incelemeksizin,  paylaşımı yapan internet kullanıcılarına otomatik yayından kaldırma bildirimleri gönderilmektedir. “Dancing Baby” davasının sonucu, bu tip otomatik yayından kaldırma bildirimi yapan büyük firmalar bakımından kötü bir haberdir, şöyle ki, otomatik bildirim gönderme yönteminin mevcut hali “Dancing Baby” kararı sonrası, A.B.D.’nde ortadan kalkacaktır. Bundan böyle, telif hakkına tecavüz iddiasında bulunan hak sahipleri, yayından kaldırma bildirimi göndermeden önce her vakayı tek tek inceleyecek ve kullanımın “adil kullanım” kapsamına girip girmediğini değerlendirecektir.

EFF Hukuk Direktörü karar sonrası yaptığı açıklamada, “Bugünkü karar, meşru ifade biçimlerinin, telif hakkı kanunu kullanılarak düşüncesizce sansürlenemeyeceği yönünde güçlü bir mesaj vermiştir. Mahkemenin, adil kullanım hakkının göz ardı edilmesi halinde doğacak zararlardan telif hakkı sahiplerinin sorumlu olacağını kabul etmesinden memnuniyet duyuyoruz.” ifadelerini kullanmış ve “Dancing Baby” davasını ifade özgürlüğü ile bağdaştırarak sansüre karşı bir zafer olarak ilan etmiştir. https://www.eff.org/tr/press/releases/important-win-fair-use-dancing-baby-lawsuit

Buna karşılık, Amerika Plak Sanayi Derneği (RIAA) sözcüsü, “Mahkemenin DMCA hakkında yaptığı yoruma ve yayından kaldırma bildirimi öncesi tüm sorumluluğun telif hakkı sahiplerine bırakılmasına katılmıyoruz.” açıklamasını yapmıştır. http://www.nytimes.com/2015/09/15/business/media/youtube-dancing-baby-copyright-ruling-sets-fair-use-guideline.html?_r=2

Karar sonrası kafa karıştıran noktalardan birisi de, telif hakkına tecavüz iddiasına konu videoların adil kullanım kapsamına girip girmediğinin tespitinde, bundan böyle bilgisayar yazılımlarının kullanımının mümkün olup olmayacağıdır. Mahkeme, DMCA kapsamında tanımlanan adil kullanımının tespitinde bilgisayar yazılımlarının kullanılabileceği görüşündedir, mahkemeye göre, çok fazla sayıdaki içeriğin denetlenmesinde, DMCA’daki adil kullanım şartlarını takip edebilecek bilgisayar algoritmaları geçerli ve iyi niyete dayalı orta bir yol oluşturabilir. Mahkeme örnek olarak, yayından kaldırma bildirimi gönderilmesi öncesi kullanılabilecek bir algoritmaya ilişkin üç şart saymıştır: (i) Videonun, içerik sahibine ait olan ve telif hakkıyla korunan bir videoyla eşleşmesi, (ii) Ses kaydının, telif hakkına konu aynı eserin ses kaydıyla eşleşmesi, (iii) Videonun neredeyse tamamının telif hakkına konu tek bir eserden oluşması.

“Dancing Baby” davasının sonuçlarının video paylaşanlar bakımından bir zafer olduğu kanaatimizce de açıktır. Öyle gözüküyor ki bundan sonra, A.B.D.’nde hak sahipleri yayından kaldırma bildirimi göndermeden önce, adil kullanımın olup olmadığını tespit edebilmek için bir hayli zaman harcayacaklar. Kendimize dönecek olursak, normalleşmiş bir ülkede, bu tip tartışmaları derinlemesine yapabilmenin umudunu halen taşıyoruz.

Önder Erol Ünsal

Ekim 2015

unsalonderol@gmail.com

 

2 thoughts on “Video Paylaşımında “Adil Kullanım İlkesi”nin Uygulanması – “Dancing Baby” Davası”

Bir Cevap Yazın