(Görsel http://en.wikipedia.org/wiki/File:DPMA-Cincinattistrasse.JPG adresinden alınmıştır.)
Avrupa Birliği Adalet Divanının 19/06/2012 tarihli C-307/10 sayılı IP Translator kararı hakkında, biri karardan önce, kalanları karardan sonra olmak üzere toplam 5 yazı yayınladım. Karar sonrası OHIM tarafından sürdürülen “Sınıf Kapsamları (Class Scopes)” çalışması hakkında bilgi verdiğim son yazımdan sonra da kararın artçı sarsıntılarını takip etmekteyim.
Kararı, öncesini, sonrasını ve geleceğe yönelik olarak Avrupa Birliği nezdinde düşünülen tedbirleri merak edenlerin aşağıdaki önceki tarihli yazılarımı incelemeleri yerinde olacaktır:
Karar sonrası son gelişmelerden birisi 12/11/2012 tarihinde “Alman Patent ve Marka Ofisi (DPMA)” tarafından resmi internet sitesinde yapılan duyurudur. Bu yazı kapsamında kısaca içeriğini açıklamaya gayret edeceğim duyurunun aslını http://www.dpma.de/service/dasdpmainformiert/hinweise/hinweis_ip_translator_urteil/index.html adresinde görmek mümkündür. Lise yıllarımdan kalma kıt Almanca bilgim, duyuruyu asıl dilinde anlamama imkan vermediği için, duyurunun içeriğini ve duyuru hakkında kısa İngilizce açıklamaya yer veren MARQUES https://www.marques.org/class46/Default.asp?D_A=20130123&XID=BHA3088#3088 ve Google Translate yardımıyla aktarmaya gayret edeceğim.
Kararı önceden takip edenlerce bilindiği üzere “IP Translator” davasında Adalet Divanı, kendisine yöneltilen sorulara takip eden yanıtları vermiştir:
“2008/95 sayılı Direktif, marka korumasının talep edildiği malların ve hizmetlerin, başvuru sahibince, yetkili makamların ve tacirlerin, sadece bu bilgiye dayanarak, koruma talebinin kapsamını belirleyebilecekleri derecede (yeterlilikte) açık ve kesin biçimde tanımlanmasını gerektirmektedir, anlamında yorumlanmalıdır.
2008/95 sayılı Direktif, (mallara ve hizmetlere ilişkin) tanımlamanın, yetkili makamların ve tacirlerin koruma kapsamını yeterince açık ve kesin biçimde anlamalarına imkan verdiği durumlarda, marka korumasının talep edildiği malları ve hizmetleri tanımlamak için, Nicé sınıflandırmasının sınıf başlıklarındaki genel unsurların kullanımına engel olmayacaktır, anlamında yorumlanmalıdır.
Koruma talep ettiği markanın kapsadığı malları veya hizmetleri belirtmek için, Nicé anlaşmasının birinci maddesinde belirtilen sınıflandırmanın belirli bir sınıfına ait sınıf başlığında yer alan genel ifadelerin tamamını kullanan bir ulusal marka sahibi, tescil başvurusunun ilgili sınıfa dahil olup alfabetik listede yer alan tüm malları veya hizmetleri kapsama niyetiyle mi yoksa ilgili sınıftaki malların veya hizmetlerin sadece bir kısmını kapsama niyetiyle mi yapıldığını belirtmek zorundadır. Eğer başvuru, malların veya hizmetlerin bir bölümü için yapılmışsa, başvuru sahibinin o sınıfta bulunan hangi malları veya hizmetleri kapsama niyetinde olduğunu belirtmesi gerekmektedir.”
DPMA duyurusunda, karar kapsamında ilk iki soruya verilen yanıtların, yani “koruma talep edilen mallar ve hizmetler, koruma talebinin kapsamının anlaşılabileceği derecede açık ve kesin biçimde ifade edilmiş olmalıdır” ve “yetkili makamların ve tacirlerin koruma kapsamını yeterince açık ve kesin biçimde anladığı hallerde, malları ve hizmetleri ifade etmek için Nicé sınıflandırmasının sınıf başlıkları yeterli olacaktır” yanıtlarının, mevcut Alman uygulamasının aksi yönünde olmadığını ve Alman uygulamasında bir değişiklik olmayacağını belirtmektedir.
Bununla birlikte, Adalet Divanının üçüncü soruya ilişkin olarak yaptığı yoruma yani, “başvuru listesinde Nicé sınıflandırmasının sınıf başlıklarını kullanan başvuru sahipleri, başvuru ilgili sınıflara dahil olup alfabetik listede yer alan tüm malları veya hizmetleri kapsama niyetiyle yapılmışsa, bu hususu belirtmelidir” yorumuna yönelik olarak, DPMA mevcut uygulamasını değiştirmeyeceğini deklare etmiştir.
DPMA’ya göre, Adalet Divanının mal ve hizmetlere ilişkin tanımlamaların yeterince açık ve kesin biçimde ifade edilmiş olmaları gerektiği yönündeki yorumu göz önüne alındığında, bir sınıf başlığı kullanan başvuru sahibinin, o sınıfa dahil olup sınıflandırmanın alfabetik listesinde yer alan tüm malları ve hizmetleri kapsama niyetiyle başvuruda bulunduğunu belirtir ayrı bir deklarasyon yapmasına ihtiyaç bulunmamaktadır. Bu yöndeki bir beyan, mal / hizmet listesi kapsamının gelecekte hukuka aykırı biçimde genişlemesine yol açabilir ve hukuki belirlilik ilkesiyle uzlaşır nitelikte değildir.
Bu çerçevede, Alman başvuru sahipleri bakımından uygulamada bir değişiklik söz konusu değildir ve başvuru kapsamındaki sınıflara ilişkin olarak alfabetik listede yer alan tüm malların ve hizmetlerin sınıf başlığına ilave edilecek bir deklarasyonla kapsanması yönünde bir uygulama gerçekleşmeyecektir.
Bir sınıfta yer alan tüm malları ve hizmetleri yalnızca birkaç kapsayıcı terim kullanarak talep etmek başvuru sahiplerine, bu amaca yönelik olarak uluslararası düzeyde sürdürülen çalışmaların sonuçlanmasını beklemeleri tavsiye edilmektedir. Bahsedilen uluslararası çalışma OHIM ve Avrupa Birliği üyesi ülkelerce sürdürülen sınıf kapsamları (class scopes) çalışmasıdır. Bu çalışma hakkında detaylı bilginin ise http://wp.me/p43tJx-5u adresinde incelenmesi mümkündür.
Avrupa Birliğindeki marka tescil uygulamalarında rahatlama yaratmaktan ziyade belirsizlikleri artıran “IP Translator” kararına yönelik olarak DPMA’nın resmi açıklaması yukarıda açıklanan yönde olmuştur. Görünen o ki, sınıf kapsamları çalışması sona ermeden ve hatta Adalet Divanı konu hakkında yeni bir karar vermeden sınıf başlıklarının kapsamına ilişkin tartışmalar uzun süre devam edecek.
Önder Erol Ünsal
Şubat 2013