Etiket: T-614/14

Barcelona Bu Kez Kaybetti! Adalet Divanı Genel Mahkemesi “KULE” Kararı (T-614/14 )

cules

 

Haziran 2016’da Türkiye’nin çoğunluğu gecelerini Avrupa Futbol Şampiyonası’nı, sıkıldıklarında da Survivor’ı izleyerek (tersi de olabilir) geçiyor diye düşünüyorum. Türk Milli Futbol takımının gaz, milli duyguları körükleme gayreti, gazeteci fırçalama ve mimik gücü üzerine kurulu efsanevi performansı benim için pek şaşırtıcı olmadı, gene de halen –takım demiyorum- mevcut tek adamdan beklentisi olanlar varsa, onlara ilerleyen yıllarda bol sabır diliyorum. Yeter ki başarısızlık bahanesi olarak milli takıma düşman olanları tespit etme çabası içerisine girdiklerinde, sırayı kendi hallerindeki insanlara da getirmesinler.

Başlıktan tahmin ettiğiniz gibi, bu yazının konusunu oluşturan davanın taraflarından biri bir futbol kulübü, hatta dünyanın en bilinen ve popüler futbol kulübü. Ülke gündemi bugünlerde kısmen futbol üzerine kurulmuşken, futbolla bağlantılı bir yazı yazmasam IPR Gezgini’nin gündemle paralel ilerleme iddiasına aykırı davranmış olacaktım.

Tanıyanlar bilir, iyi bir BJK taraftarıyım ve yurtdışında önde gelen liglerin neredeyse tamamında desteklediğim takımlar var. Yurtdışında desteklediğim takımların çoğunluğunu ne kadar başarılı olduklarına göre seçmedim, bu zamana kadar biriktirdiğim algı ve bilgi bu seçimlerde belirleyici oldu. Desteklediğim takımlar zaman içerisinde değişebiliyor, ancak değişmeyen şeylerden birisi büyük bir “Barcelona FC” hater’ı olduğum gerçeği. Barcelona Futbol Kulübü’ne olumsuz yaklaşımım Real Madrid taraftarı olmamdan değil (kralcı değilim), Barcelona’nın Katalan vurgusunu ön plana tutmasına dayalı (bana göre) ayırımcı doğasından kaynaklanıyor. Her ne kadar, İspanyol İç Savaşı sonrası Franco döneminde Barcelona diktatörlüğe karşı direnişin sembolü haline gelmişse de, içinde bulunulan dönemde ayırımcı milliyetçiliğin simgesi haline dönüşmüş bir yapıyı desteklemek bana pek doğru gelmiyor. Aşırı zengin ve çokça harcayan bu gibi kulüpler karşısında daha mütevazi kulüpleri desteklemeyi tercih ediyorum (birkaç tanesi aşağıda yer alıyor).

 

stpauli

combatti

stetienne

 

Görece uzun girişin ardından yazıda aktarmaya çalışacağım davaya gelecek olursak:

Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi, 16 Haziran 2016 tarihinde verdiği sayılı “KULE” kararında ilana itiraz gerekçesi markaların önceki kullanımı ve bundan kaynaklanan tanınmışlığı gerekçeleri bağlamında bir Avrupa Birliği markasının ilanına karşı yapılan itirazın reddedilmesi üzerine açılan davayı değerlendirmiştir. Merak eden okuyucularımızın kararın tam metnine http://curia.europa.eu/juris/document/document.jsf;jsessionid=9ea7d2dc30d5f9286a7c54d64cab8991dd24b0c8c69d.e34KaxiLc3qMb40Rch0SaxuTax90?text=&docid=180281&pageIndex=0&doclang=EN&mode=lst&dir=&occ=first&part=1&cid=87087 bağlantısından erişimi mümkündür.

A.B.D. menşeili “KULE LLC” firması 22 Nisan 2011 tarihinde “KULE” kelime markasını tescil ettirmek için Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (EUIPO, eski adıyla OHIM)’ne başvuruda bulunur. Başvuru kapsamında 14. sınıfta yer alan “mücevherat ve saatler”, 18. sınıfta yer alan “çanta, cüzdan, şemsiye, valiz, baston, deri ve deri taklitleri” ve 25. sınıfta yer alan “giysiler, ayak giysileri ve baş giysileri” malları yer almaktadır.

KULE

Başvuru ilk incelemenin ardından kabul edilerek ilan edilir. İlana karşı “Futbol Club Barcelona” yani BARCELONA FC, 2 Kasım 2011 tarihinde itiraz eder ve başvurunun reddedilmesini talep eder.

BARCELONA FC’nin itirazı İspanya’da belirtilen mallar için 20-23 yıldır tescilli “CULE” markalarına, EUIPO’da tescilli olmayan “CULE” markasının tanınmışlığı, kullanımı iddialarına dayandırılmıştır. Bu noktada “culé” ibaresinin Barcelona futbol takımının taraftarlarına veya sporcularına verilen takma isim olduğu da belirtilmelidir.

EUIPO itiraz birimi ilana itirazı reddeder ve bu karara karşı yapılan itiraz neticesinde konu EUIPO Temyiz Kurulu önüne taşınır.

EUIPO Temyiz Kurulu, 18 Haziran 2014 tarihinde verdiği kararla itirazı reddeder. Temyiz Kurulu itirazı reddederken takip eden gerekçelere dayanmıştır: İtiraz sahibi sunduğu dokümanlarla itiraz gerekçesi markaların gerçek kullanımını gösterememiştir, itiraz sahibine verilen süre içinde sunulmayan ve sonradan gönderilen dokümanların gerçek kullanım iddiasının incelenmesine esas teşkil etmesi mümkün değildir ve itiraz sahibi kendisine verilen süre içerisinde itiraz gerekçesi markaların İspanya’da iyi bilinir markalar olduğunu ispatlayamamıştır.

Barcelona FC bu karara karşı dava açar ve dava Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nce T-614/14 sayıyla görülüp 16 Haziran 2016 tarihinde karara bağlanır. T-614/14 sayılı kararda yer alan temel hususlar yazının devamında bilgilerinize sunulmaktadır.

Barcelona FC’nin taleplerinden ilki başvurunun Genel Mahkeme tarafından reddedilmesidir. Bu talep Genel Mahkeme’nin dava sonucunda EUIPO’ya başvurunun reddedilmesi yönünde talimat vermesi anlamına gelmektedir. Genel Mahkeme bu talebi yerleşik içtihadı uyarınca reddeder, şöyle ki mahkemenin görevi EUIPO’ya talimat vermek değildir. Tersine EUIPO, Genel Mahkeme kararlarını inceleyip ve hükme ilişkin kısımlarını dikkate alarak uygun işlemleri yapmakla yükümlüdür. Bu nedenle, başvurunun Genel Mahkeme tarafından reddedilmesi içerikli talep kabul edilmemiştir.

Takiben, Barcelona FC’nin EUIPO Temyiz Kurulu’nun kararının iptal edilmesi içerikli talebi incelenmiştir.

Mahkeme, davacının EUIPO Temyiz Kurulu’na sunmayıp ilk kez mahkeme önüne getirdiği dokümanları incelenebilir nitelikte bulmamıştır. Şöyle ki, Genel Mahkeme’nin görevi, EUIPO Temyiz Kurulu kararlarının hukuka uygunluğunun incelenmesidir ve bu inceleme söz konusu kararların alınmasına dayanak unsurlar ve ilgili dönemdeki mevzuat dikkate alınarak gerçekleştirilmelidir. Mahkeme, EUIPO’ya sunulmayıp ilk kez kendi önüne getirilen dokümanları değerlendirerek esasa ilişkin yeniden inceleme yapmak gibi bir işleve sahip değildir. Dolayısıyla, bu tip dokümanlar mahkeme incelemesine esas teşkil etmemiştir.

Devamında esasa ilişkin değerlendirmeye geçilmiştir.

Genel Mahkeme içtihadına göre, AB Marka Tüzüğü süresi içerisinde sunulmayan ek dokümanları dikkate alıp almamak konusunda EUIPO’ya geniş bir takdir yetkisi vermektedir. Dolayısıyla incelenmesi gereken EUIPO’nun bu yetkisini yerinde bir biçimde kullanıp kullanmadığıdır.

EUIPO Temyiz Kurulu’nun süresi içinde sunulmayan delilleri dikkate almama gerekçeleri, incelemenin gelinen aşamasında bu delilleri dikkate almanın mümkün olmaması ve buna ilaveten süresi içinde sunulmayan ek delillerin önceki markaların kullanım zamanı, yeri ve yoğunluğu gibi hususları göstermemesidir. Bu çerçevede süresi içinde sunulmayan deliller, inceleme konusu mallarla alakalı olarak kabul edilebilir nitelikte değildir. Bu hususlar Temyiz Kurulu kararında da belirtilmiş haldedir. Dolayısıyla, Temyiz Kurulu süresi içinde sunulmayan delilleri dikkate alıp almama hususunda kendisine tanınan yetkiyi yerinde biçimde kullanmıştır ve davacının aksi yöndeki iddiası kabul edilmemiştir.

Davacının diğer iddiası, EUIPO Temyiz Kurulu’nun kendisine sunulan ve kullanımı gösteren dokümanları incelerken hata yaptığı yönündedir.

Davacıya göre sunulan dokümanlar, Barcelona FC’nin itiraz gerekçesi markalarla özdeşleşmiş olduğunu ve kendisinden lisans almış kişilerce inceleme konusu mallara ilişkin olarak yaygın biçimde kullandığını göstermek için yeterlidir.

AB marka mevzuatına göre (2868/95 sayılı Tüzük madde22(3)), kullanım için sunulan kanıtların önceki markanın kullanım yeri, zamanı, miktarı ve biçimi hakkında bilgileri içermesi gerekmektedir.

Bir markanın gerçek kullanımından, ancak markanın esas işlevini, yani tescile konu mallar veya hizmetlerin kaynağını garanti etme işlevini yerine getirebilecek biçimde kullanılması halinde bahsedilebilir. Tek amacı markadan kaynaklanan hakları sürdürme olan simgesel kullanım (token use) gerçek kullanım olarak kabul edilemez.

Bir markanın kullanımının gerçek kullanım olup olmadığı değerlendirilirken, markanın ticari kullanımını oluşturan tüm faktörler ve durumlar, özellikle de malların ve hizmetlerin niteliği, ilgili piyasanın özellikleri, markanın kullanım sıklığı ve kullanımın ilgili ekonomik sektörde mallar ve hizmetler için pazar oluşturma veya pazar payı yaratma etkilere sahip olması gibi hususlar dikkate alınmalıdır.

Önceki markanın kullanımının büyüklüğü (ölçüsü) değerlendirilirken, bir taraftan markanın kullanımının ticari boyutu, diğer taraftan da markanın kullanımının zaman olarak uzunluğu ve sıklığı dikkate alınmalıdır.

Markanın gerçek kullanımı olasılıklar ve varsayımlarla ispatlanamaz, markanın etkili ve yeterli kullanımı, markanın ilgili piyasadaki kullanımına ilişkin somut ve objektif delillerle ispatlanabilir.

İnceleme konusu vakadaki kullanım iddiası da yukarıda yer verilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilmelidir.

İncelenen vakada kullanıma ilişkin olarak dikkate alınacak 5 yıllık süre, davaya konu marka başvurusunun Topluluk Marka Bülteni’nde yayınlandığı 3 Ağustos 2011 tarihi esas alınarak saptanmalıdır.

Davacı kullanıma ilişkin olarak aşağıda özetlenen kanıtları sunmuştur: Bir İspanyolca sözlükte yer alan “culé” kelimesinin tanımı, İspanya’da sporla ilgili web sitelerinden alınmış 5 çıktı (bu çıktılarda Barcelona FC’ye ve “culés” olarak anılan oyuncu ve taraftarlarına referans yapılmaktadır), Barcelona FC’ye ve “culé çekilişine” referans yapan bir web sitesi çıktısı, Wikipedia’dan alınan bir çıktı (burada kulübün taraftarlarına “culé(s)” takma adının verildiği belirtilmektedir), İspanya’daki web sitelerinden alınmış benzer bilgileri içeren 2 diğer çıktı ve bir Google arama sayfası çıktısı (culé kelimesinin araması sonucunda çıkan 5 sonuçtan ikisi bir online sözlüğe, ikisiyse Barcelona futbol kulübüne referans yapmaktadır).

EUIPO Temyiz Kurulu kararında, yukarıda belirtilen delillerin dava konusu markanın kapsadığı mallar için kullanımı göstermediklerini, dolayısıyla gerçek kullanıma kanıt teşkil etmeyeceklerini belirtmiştir. Kurul’a göre deliller, sadece Barcelona FC’ye referans yapmakta ve “culé” kelimesinin bu kulübün taraftar veya oyuncularını işaret etmek için kullanılan bir terim olduğunu göstermektedir.

Genel Mahkeme, yukarıda sayılan delilleri tek tek kısaca değerlendirmiş ve delillerin davaya konu mallar bakımından davacının gerçek kullanımını gösterir deliller olmadığına hükmetmiştir. Mahkemeye göre, deliller her ne kadar “culé” teriminin Barcelona FC oyuncularını veya taraftarlarını anmak için kullanılan bir terim olduğunu gösterse de, bu durum dava konusu marka kapsamında yer alan mallara ilişkin gerçek kullanımı gösterir nitelikte değildir. Şöyle ki, yazı içeriğinde daha önce de belirtildiği gibi, gerçek kullanımdan bahsedilmek için önceki markanın kapsadığı mallara ilişkin yer, zaman, miktar ve kullanım biçimini gösterir nitelikte kanıtlar sunulması gerekmektedir. İncelenen vakada davacı, dava konusu mallara ilişkin olarak yukarıdaki içerikte deliller sunamamıştır.

Davacının sunduğu delillerin dava konusu marka kapsamındaki mallar bakımından gerçek kullanımını gösterememesi nedeniyle dava tüm gerekçeleri bakımından reddedilmiştir. Yani, genellikle kazanan Barcelona FC, bu kez kaybetmiştir.

Sınai Mülkiyet Kanunu tasarısının TBMM’nce kabul edilmesi halinde, ilana itirazlarda belirli hallerde itiraz gerekçesi markaların kullanımını ispatlama zorunluluğu itiraz inceleme sistemimizin bir parçası olacaktır:

kullanımmaddesi

Hal böyleyken ilerleyen günlerde, gerçek kullanım kavramı ve kullanımın ispatlanmış sayılacağı haller üzerine daha da yoğunlaşmak kanaatimizce yerinde olacaktır.

Önder Erol Ünsal

Haziran 2016

unsalonderol@gmail.com