Etiket: brexit ve fikri mülkiyet hakları

BİRLEŞİK KRALLIK, BREXIT SONRASI DA ABAD İÇTİHADINI TAKİP ETTİ: TUNEIN v. WARNER MUSIC & SONY MUSIC KARARI

Bilindiği üzere, Birleşik Krallık (BK) Avrupa Birliği üyeliğinden uzun bir Brexit sürecinin sonunda (31 Ocak 2020-31 Aralık 2020 geçiş süreci olmak üzere) 1 Ocak 2021 tarihi itibariyle tamamen ayrılmış bulunmaktadır. Bu sürecin doğal sonucu da elbette bazı uygulamalarda, hukuki ve idari süreçlerde ve kurallarda değişikliklerin olmasıdır. Bu anlamda AB Anlaşmaları, AB serbest dolaşım hakları ve genel itibariyle AB kuralları artık BK açısından (ayrı bir düzenleme olmadan) uygulanabilir değildir. AB tüzükleri ise BK ulusal hukukunda 2018 AB (Çekilme) Kanunu uyarınca çıkarılacak tüzüklerle iptal edilmedikleri sürece uygulanacak durumdadır[1]. Gerek doğrudan uygulanabilir olan mevcut AB tüzükleri gerekse de AB direktiflerinin iç hukuka uygulanması şeklindeki ulusal düzenlemeler, “muhafaza edilmiş AB mevzuatı” şeklinde BK hukuk sisteminin bir parçası olmaya devam etmektedir[2].  Bu kapsamda, Çekilme Kanununun yanı sıra Brexit-sonrası Ticaret ve İşbirliği Anlaşması da detaylı düzenlemeler içermektedir.

Bu yazımızın konusunu, 26 Mart 2021 tarihinde BK Temyiz Mahkemesinin verdiği TuneIn Inc v Warner Music UK Limited and Sony Music Entertainment UK Limited [2021] EWCA Civ 441 kararı oluşturmaktadır. Söz konusu kararı incelemeye değer bulmamızın sebebi, Temyiz Mahkemesinin, BK’nın AB Adalet Divanı (ABAD)’ın umuma iletim hakkı ile ilgili içtihadından ayrılması gerektiğine yönelik iddiaları reddetmiş olmasıdır. Oybirliğiyle verilen kararda, radyoları bir araya getiren ve internetten yayın yapan TuneIn hakkında verilen telif hakkı ihlalinden sorumluluğa ilişkin ilk derece kararı, bir yüksek mahkeme tarafından onanmıştır. Kararda, umuma iletim konusundaki ABAD içtihadı ve ilkeleri de özetlenmiştir.

Uyuşmazlığın Arka Planı

Davalı TuneIn, Amerikalı bir teknoloji şirketi olup çevrimiçi bir internet radyosunu işletmektedir. Bu radyo, BK’daki kullanıcıların dünya çapındaki on binlerce müzik istasyonuna internet (web sitesi veya uygulama) üzerinden erişimini sağlamaktadır. Bunun için dizinleme de yapmakta; konum, müzik türü ve dili gibi özelliklere göre kategorize etmekte ve hatta içerikleri kişiselleştirmektedir. TuneIn, kullanıcıları linkler yoluyla üçüncü kişilerin radyo istasyonuna bağlamakta, ancak kullanıcılar bu süreçte TuneIn Radyo internet sitesi sayfasından ayrılmamaktadır ve açık bir şekilde bağlanılan yayının kendi sayfası görüntülenmemektedir. Yani bir nevi çerçeveleme söz konusudur. Burada kullanıcılar, içeriğin TuneIn tarafından sağlandığını düşünebilmektedir. Ayrıca TuneIn, 2017 Nisan ayına kadar kullanıcıların reklamları atlayabilmesi ve içeriği kaydedebilmesi gibi özellikleri içeren bir ‘premium’ hizmeti de sunmaktadır. BK kullanıcıları TuneIn’in kullanıcı kitlesinin yaklaşık %10’unu oluşturmaktadır.

Photo by Ryan Stefan on Unsplash

İlk derecede davacılar Warner Music ve Sony Music de TuneIn’in BK’de çoğaltma ruhsatı olmayan dünya çapındaki radyolara erişimi sağlayarak umuma iletim eylemi gerçekleştirdiğini ileri sürmektedir. İlk derecede dava kabul edilmiştir, fakat TuneIn kararı temyiz etmiştir. Temyiz nedenleri arasında, TuneIn’in sadece halka açık içeriklere link sağladığı ve hatta bu sebeple bir arama motorundan farklı olmadığı iddiası yer almaktadır.

Uyuşmazlık Hakkında Verilen Kararlar

ABAD, daha önce verdiği kararlarda, umuma iletim hakkının ihlali eyleminin belli bir ülke hedeflenerek gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yani, bir siteye bir üye ülkeden yalnızca erişimin var olması ihlalin varlığı için yeterli görülmemektedir.

İlk derece kararında, web sitesinin nasıl düzenlendiğine göre tüm sayfalarının tek bir yeri hedeflemesi gerekmediği belirtilmiştir. Her somut olay kendi koşullarına göre değerlendirilmelidir. İlk derece hakimi tarafından örnek mahiyetinde, hedef alınan toplumun belirlenmesi bakımından dikkat edilebilecek faktörler şu şekilde belirtilmiştir:

  • Web sitesinin görünümü, BK’ya mal ve hizmet sağlamak için açık bir niyet gösteriyor olabilir veya liste/harita şeklinde BK gösterilmiş olabilir,
  • Dil, para birimi, telefon numarası ve ulusal üst seviye alan adı kullanımı gibi site özellikleri buna yönelik olabilir,
  • Hizmet sağlayıcının iş hacmi ve özellikleri, sağlanan ve teklif edilen mal ve hizmetlerin özellikleri ve BK’dan yapılan ziyaret sayısı önemli olabilir.

Bunlar uygulamalar bakımından da aynı şekilde değerlendirilebilir. Olayın özelliklerine göre ağırlıkları farklı olabilecektir. Hakime göre TuneIn, BK’yı ve oradaki kullanıcıları hedef almıştır. Hak sahiplerine ait her bir ses/müzik kaydı bakımından ayrıca hedef alınma incelemesi yapılması gerekmediği, ama yapılsa dahi onlar bakımından da BK’nın hedef alındığı açıkça değerlendirilmiştir. Esasen, BK’yı hedef almayan yabancı internet radyo istasyonları da TuneIn’in davranışları sonucunda BK’ya yönlendirilmiş hale gelmiştir.

İlk derece hakimi esasen yayınları kategorilere ayırmış;

(1) BK’da lisanslı müzik radyo istasyonları (MRİ),

(2) BK’da veya başka bir yerde lisanslı olmayan MRİ,

(3) BK dışında bir bölgede lisanslı MRİ ve

(4) Premium MRİ (BK’da lisanslı değil, ABD’de yerleşik, sadece üyelere özel, uyuşmazlıktan kısa bir süre sonra BK kullanıcıları için kaldırıldı)

şeklinde 4 kategori belirlemiştir. Sonuç olarak; 2., 3. ve 4. kategorideki müzik radyo istasyonları bakımından telif hakkı ihlalinin var olduğuna karar vermiş, 1. kategoride yer alan BK’da lisanslı radyo istasyonları bakımından ihlalin var olmadığı yönünde hüküm kurmuştur. Pro uygulamasında da 4 kategorideki istasyonlardan ses kaydı alma özelliği devredeyken telif hakkı ihlali oluştuğuna hükmetmiştir. Hatta Pro uygulaması yoluyla müzikleri kayıt altına alan kullanıcıların da ihlal eylemini gerçekleştirmiş olacakları belirtilmiştir. Kategori 2, 3 ve 4’teki yayınları sağlayan istasyonlar ise TuneIn bu istasyonlarla BK’yı hedef aldığında ihlali gerçekleştirmiş sayılmaktadır. Sonuç itibariyle hakime göre TuneIn, ihlalden sorumludur ve hatta haksız fiilde müşterek faildir. Bunun da telif hakkında müşterek sorumluluk bakımından sessiz kalan fikri mülkiyet mevzuatından dolayı mahkemelerin haksız fiildeki müşterek sorumluluk doktrini ile boşluğu doldurmasının bir sonucu olduğu belirtilmiştir.

TuneIn, temyiz başvurusunda Temyiz Mahkemesinin umuma iletim ve link verme konusunda ABAD içtihadından ayrılması gerektiğini savunmuştur. Temyiz Mahkemesi ise umuma iletim konusunda mevcut ABAD içtihadını özetleyerek herhangi bir değişikliğin ancak 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren etkili olabileceğini ve BK’nın ABAD içtihadından ayrılmaması gerektiğine karar vermiştir. Bunun sebebi olarak da esasında, umuma iletim kavramının yorumlanmasında mevzuatta yasal bir rehberin eksikliği ve telif hakkının ülkeselliği ile internetin globalliği arasındaki çatışma gösterilmiştir. Bu anlamda, ABAD’ın umuma iletim konusunda eşsiz bir deneyimi olması ve zamanla içtihadını da oldukça geliştirmiş olması da gerekçe olarak verilmiştir. Hakim aynı zamanda, ne ulusal ne de uluslararası mevzuatta herhangi bir değişiklik olduğunu ve bu sebeple de mevcut içtihattan sapmanın önemli bir hukuki belirsizlik yaratacağını savunmuştur.

Photo by Alexander Shatov on Unsplash

Temyiz Mahkemesi, TuneIn bakımından platformunda sunulan, BK’da lisanslı olanlar dahil, ilk derece tarafından belirlenen dört müzik istasyonu kategorisinde de telif ihlalinin varlığına hükmetmiştir. İlk derece, TuneIn’in Pro uygulamasındaki kayıt fonksiyonunun orijinal iletimden farklı teknik yöntemlerle gerçekleştiğini ve yeni bir kamu bulunup bulunulmamasına bakılmadan umuma iletimin varlığını kabul etmiştir. Temyiz de bu değerlendirmeye katılarak yayını kayıt seçeneğinin umuma iletim fiiline bir etkisi olmadığını belirtmiştir.

Her ne kadar 2014 yılından bu yana yeni eklenecek istasyonlar için TuneIn, “Yeni İstasyon Formu” doldurulmasını, 2016’dan beri de “İstasyon Güncelleştirme Formu” doldurulmasını zorunlu kılsa ve bu formlarda internet radyo istasyonları işletmecisinin gerekli lisanslara sahip olup olmadığıyla ilgili işaretlemeleri gereken bir kutucuk yer alsa da, binlerce istasyonun bu kutucuğu hiç işaretlememiş olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla, istasyonlar tarafından gerçekleştirilen ihlal yani izinsiz müzik yayını, TuneIn’in bilgisi dahilindedir.

Temyiz Mahkemesinin değerlendirmesine göre, ABAD’ın konu hakkında 31 Aralık 2020’den önce vermiş olduğu kararlar, “muhafaza edilen AB içtihadı” olarak Brexit-sonrası ulusal hukukun bir parçası olmaya ve alt derece mahkemelerini bağlamaya devam edecektir. Temyiz Mahkemesinin ve Yüksek Mahkemenin bu kararlardan ayrılma yetkisi olsa da bu yetki aynen kendi önceki içtihadından ayrılmasında olduğu şekilde yani büyük dikkatle kullanılabilir. 31 Aralık 2020 tarihinden sonra verilen ABAD kararları ise bu kuralın bir parçası olmayıp BK mahkemelerini bağlayıcı da değildir. Yine de mahkemeler takdir ederse bunları da dikkate alabilir.

Bunun üzerine temyiz hakimi, 31 Aralık 2020’den sonra verilmiş olan ABAD VG Bild Kunst kararının değerlendirmeye alınıp alınmaması gerektiğini sorgulamıştır. Umuma iletim konusunda verilmiş 25 karardan biri olması ve bunlardan 24’ünün muhafaza edilen AB içtihadı kapsamında olması ile mahkemenin bu içtihattan sapmama kararı alması bu anlamda önemli bir etkendir. Bir diğer etken, bu kararın ABAD’ın önceki içtihadını geliştiren bir karar niteliğinde olmasıdır. Üçüncü olarak karar, Büyük Daire kararıdır ve dördüncü olarak link verme mevzusuna ilişkin olup doğrudan somut uyuşmazlıkla ilgilidir. Son olarak ABAD’ın önceki kararlarından Svensson ve Renckhoff’un ilişkisine değinmekte olup somut olayda hakim bunların birbiriyle çatıştığı kanaatindedir. Dolayısıyla, VG Bild Kunst kararı da değerlendirmede dikkate alınmalıdır.

TuneIn’in temyiz gerekçeleri esasen yine ilk olarak radyonun topluma açık ve hukuka uygun olarak internette herkese erişilebilir halde olan içeriklere link verdiği ve kural olarak geleneksel bir arama motorundan hiçbir farkı olmadığı yönündedir. Gerek ilk derece gerekse de temyiz hakimi bu iddiaları kabul etmemiştir. TuneIn, geleneksel bir arama motoru niteliğinde değildir ve kullanıcılarına link vermekten çok daha fazlasını yapmaktadır. Sesli içerik ve yayınlara çerçeveleme linki sağlamakta olup bu yayınlar Warner ve Sony Music repertuarını içermekte, bunlar düzenlenip metadata kullanılarak kullanıcılar bu yayınları dinlemeyi seçtiği sürece bilgileri de onlara gösterilmektedir.

Svensson ve Renckhoff’un çatıştığı en önemli noktadan bahseden hakim, Svensson kararında ABAD’ın, umuma iletim fiilinden sorumluluk için yeni bir kamuya yapılacak iletimi arayıp internette kamuya açık biçimde hali hazırda yayımlanmış bulunuyorsa o eser bakımından telif hakkı ihlalinin oluşmayacağı; Renckhoff kararında ise, bir sitede hak sahibinin isteğiyle eserin kamuya açık olarak yayımlanmasının ardından eğer tüm iletimlerin serbest olacağı söylenirse bunun bir nevi umuma iletim hakkının tükenmesini oluşturacağı görüşünde olduğunu ortaya koymuştur. Bu durumda da hak sahibinin eserinden yararlanma hakkı kısıtlanacaktır. Svensson’da eserin bir internet sitesinde herkesin erişimine sunulması eylemiyle eser sahibinin tüm potansiyel internet kullanıcılarını hesaba kattığı fakat Renckhoff’ta bu eylemin yalnızca yayımın yapıldığı (ve diğer) internet sitesi kullanıcılarını kapsadığı, tüm dünyayı kapsamadığı değerlendirilmiştir. İlk derece mahkemesi bu açıdan bir eserin önce bir sitede hak sahibinin izniyle yayımlanmasının ardından bir başka sitede izinsiz yeniden yayımlanmasının umuma iletim eylemi oluşturabileceğini (Renckhoff) ancak esere yalnızca link vermenin böyle değerlendirilmeyebileceği (Svensson) incelemesinde bulunmuştur.

İlk derece mahkemesi, ortada hem kamu hem de iletim fiilinin bulunduğu sonucuna varmıştır. TuneIn, BK kullanıcılarının Warner ve Sony Music repertuarını içeren yabancı internet radyo istasyonu yayınlarına erişimini sağlamıştır. Bu hizmetin BK’daki kullanıcıları da belirsiz sayıda ve fakat çoktur. Ayrıca, yabancı ülkelerde gerekli izin verilmiş olsa ve bu izin linkler ve arama motorlarıyla erişilmeyi kapsasa dahi, TuneIn Radyo’nun iletiminde hedeflenen BK halkına yapılan yayımı da kapsayacak şekilde bu iznin genişletilmesi düşünülemez.

Somut olayda, ABAD’ın GS Media karar da değerlendirilerek, TuneIn’in kazanç sağlama amacıyla ve eserlerin telif hakkının olduğu bilgisini haiz olarak fakat bunların internetten yayını için izin verilmemiş olabileceği farkında olunarak eylemlerini gerçekleştirdiği yönünde kanaat oluşmuştur.

Temyiz başvurusunda TuneIn, ilk derece hakiminin umuma iletim hakkını çoğaltma hakkıyla karıştırdığını iddia etmektedir. Temyiz hakimi bu iddiaya bir ölçüde katılmış, ilk derece mahkemesinin aksine Pro uygulamasının kayıt özelliğinin devrede olup olmamasının önemli olmadığını, umuma iletimin Pro uygulaması için de aynı şekilde yayına link sağlamakla gerçekleştiğini belirtmiştir. Orijinal iletimle aynı teknik araçlar kullanıldığı, Pro uygulamasının kayıt özelliğinin varlığı ile yokluğu arasında hak sahibinin orijinal iletime izin verdiğinde hesaba kattığı kamu bakımından bir fark bulunmadığı ifade edilmiştir. Kamu olarak yine BK içindeki kullanıcılar söz konusudur. TuneIn, telif ihlalinden kaçınmak için gerekli çabayı göstermiş görünmemektedir.

Photo by Marcin Nowak on Unsplash

Pro uygulamasını kullanarak şikayetçilerin repertuarındaki şarkıları kaydeden BK kullanıcılarının çoğaltma hakkını ihlal ettiği konusunda bir aksi görüş yoktur. Yalnızca TuneIn’in imkan verdiği radyo istasyonları kaydedilebilirken yine TuneIn tarafından kayıt özelliği istasyon bazlı olarak devre dışı bırakılabilmektedir. Bu da TuneIn’in kontrol derecesini ve ihlalin kaçınılmazlığını ortaya koymaktadır, haksız fiil bakımından TuneIn yönünden de müşterek sorumluluk söz konusudur.  

Sonuç olarak genel itibariyle temyiz hakimi, ilk derece hakiminin bulguları ve değerlendirmelerine katılmış gözükmektedir. Yalnızca, ilk derece mahkemesinin 1.kategorideki istasyonlar bakımından sağlanan kayıt özelliği devredeyken yapılan yayın sonucu TuneIn’in umuma iletim fiilinden sorumluluğu olduğu yönündeki kısmına karşı temyiz hakimi Arnold, temyiz istemini kabul edilebilir bulmuştur.              

Sonuç

Açıkça görülebileceği gibi, Birleşik Krallık’ın Avrupa Birliği üyeliğinden ayrılması üzerinden biraz zaman geçse de kafalarda soru işaretleri spesifik olaylar özelinde oluşmaya devam etmektedir. Bu dosyada da en önemli soru işareti kanaatimizce BK mahkemelerinin ABAD kararlarını takip edip etmeyeceği, ilkelerini uygulamaya devam edip etmeyeceği ve cevap olumsuz olması halinde nasıl bir uygulamaya gidip nasıl kararlar vereceği üzerinde toplanmaktadır. Kararda açık ve net biçimde 31 Aralık 2020’den önceki ABAD içtihadının muhafaza edileceği ve kullanılacağı, sonrasında verilen kararlardan da yararlanabileceği ancak bunlarla bağlı olunmadığı cevabı verilmiştir. Dolayısıyla da somut olayda ABAD’ın ilgili içtihadında belirlenen ilkeler uygulanmış ve binlerce yayını bir araya toplayarak internet radyosu oluşturan TuneIn’in hak sahiplerinden izin almadan bu yayınları yapmasının, isabetli olarak, umuma iletim haklarının ihlalini oluşturduğu kanaatine varılmıştır.

Alara NAÇAR

nacar.alara@gmail.com

Ağustos 2021


[1] Sally Shorthose, Brexit: English Intellectual Property Law Implications, Bird&Bird, Ocak 2021, https://www.twobirds.com/en/news/articles/2016/uk/brexit-english-intellectual-property-law-implications#Copyright%20and%20database%20right%20s, son erişim tarihi 27.07.2021.

[2] Daha fazla bilgi için: https://www.legislation.gov.uk/eu-legislation-and-uk-law

BREXIT; ŞARKI DEVAM EDİYOR…

 

15 Mart tarihli yazımızla Brexit konusuna coğrafi işaretler ekseninden  bakmış ve IPR Gezgini olarak Brexit sürecini Fikri Mülkiyet Hakları merkezinden takip edeceğimizi duyurmuştuk. Bu kısa yazımızla son gelişmeleri aktarmak istiyoruz.

AB Komisyonu ve Birleşik Krallık (BK) geçen hafta yaptıkları ortak anons ile Brexit sürecinde 29 Mart 2019 – Aralık 2020 tarihleri arasının bir geçiş süreci olarak belirlendiğini duyurdular.  Belirlenmiş bu zaman dilimi boyunca BK, AB üyesi sıfatını devam ettirecek.

Yaptıkları bu anons ile taraflar AB Komisyonu’nun 28 Şubat 2018 tarihinde yayınladığı AB’den çıkış için anlaşma taslağının (bizim deyimimizle “Commission  draft exit treaty” https://ec.europa.eu/commission/sites/beta-political/files/draft_withdrawal_agreement.pdf)  büyük kısmında tarafların mutabakata vardığını da ilan ettiler.

Commission  draft exit treaty’nin IV. Bölümünde 50’den 57. Maddelere kadar olan kısım  Fikri Mülkiyet Haklarına ayrılmıştı  (bir önceki yazımızda coğrafi işaretler merkezinde 50. Maddeye kısaca değinmiştik.)

Bu bahsi geçen maddeler aşağıdaki konularda prensip hükümleri içeriyor ; halihazırda tescil edilmiş veya verilmiş hakların Birleşik Krallık’da korumasının devam etmesi, AB’nin seçildiği uluslararası tescillerin Birleşik Krallık’ta tescil prosedürleri ve korumasının devamı, tescilsiz Birlik tasarımlarının Birleşik Krallık’ta korunması, veri tabanlarının korunmasının devamı, tescil işlemleri devam eden AB markalarının ve Topluluk bitki türlerinin korunmasına dair haklara ilişkin rüçhanlar, hakkın tükenmesi.

Geçen hafta BK Hükümeti bir de “Teknik Nota” yayınladı https://www.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/685748/Other_Separation_Issues_Technical_note_March_2018.pdf   ve bu 2. Aşama Nota’da birçok konuda görüşlerini ifade etti. Fikri Mülkiyet Haklarına ilişkin bölüm  Nota’nın 39-43 arası maddelerinde yer alıyor. Nota’da BK’nın pozisyonunun bir çok konuda AB’nin Eylül 2017 tarihinde yayınladığı Position Paper’a yakın paralellik içerdiği  ifade edildi.  https://ec.europa.eu/commission/sites/beta-political/files/intellectual_property_rights.pdf

Bu arada, 23 Mart 2018 tarihinde Fikri Mülkiyet alanında çalışan yedi organizasyon AB Komisyonu’na bir Ortak Bildiri sundular. Zaten bu bildirinin sunulmasından evvel bahsi geçen organizasyonlar Komisyon ile bir toplantı da gerçekleştirmişti.  Sunulan Ortak Bildiri  Brexit sürecinde ve sonrasında Fikri Mülkiyet Haklarının önemine vurgu yaparken, bu hakların korumasının devam etmesinin hem AB hem de BK’nın menfaatine olduğu, koruma sağlanırken gerek prosedür gerekse mali külfetler yönünden hak sahiplerine de minimis düzeyde yük yüklenmesinin sağlanması gerektiği gibi birçok hususa vurgu yapıyor.

Bakalım bundan sonra neler olacak, takibe devam!

Özlem Fütman

ofutman@gmail.com

Mart 2018

ÇANLAR BİRLEŞİK KRALLIK İÇİN ÇALIYOR! BREXIT VE COĞRAFİ İŞARETLER

 

23 Haziran 2016 günü İngiltere’nin (aslında Birleşik Krallık –ve Kuzey İrlanda–demek daha doğru olur herhalde) Avrupa Birliği’nde kalıp kalmayacağına  dair oylama yapıldı. Eminin oylamanın “AB’den çıkalım” anlamına gelen sonucunu duyduğunuzda sizde en az benim kadar şaşırmışsınızdır. Ülkelerin AB’ye üyelik başvurusu yapmasına ve akabinde üye olmasına alışmıştık da sistemden çıkanı ilk kez duyuyorduk! On yıllardır üye olmayı bekleyen bir ülkenin evlatları olarak bunu anlamakta zorlandık elbette!.

Alman Şansölyesi Merkel oylamanın sonuçları belli olduktan hemen sonra yaptığı açıklama ile  kısaca şunu dedi aslında “Kapı açık, arkanı dön ve çık git! Bizi istemeyeni biz de istemeyiz. Tamam madem  çıkmaya karar verdiniz o zaman bari elinizi çabuk tutun da bizim dengemizi bozmayın. ”

Merkel öyle dedi demesine de her iki tarafta biliyordu ki iş göründüğü kadar kolay değildi.  Bu karar her türlü kurumu hallaç pamuğu gibi atacak ve milyonlarca insanın yaşamını etkileyecekti.

Oylama sonuçları belli olduktan sonra “kalalım”diyenler protestolara başladı, sistemin kendi içinde oylama sonuçlarını geçersiz kılacak çözümler arandı vs. Ancak sonuçta Birleşik Krallık (BK) Lizbon Anlaşması’nın 50. Maddesi uyarınca  çıkış notasını Mart 2017 tarihinde AB’ye sundu. İşaret fişeği ateşlenmişti!

 

 

Bütün bunlar olurken Devlet kurumları büyük bir sessizliğe büründü. İlk şok atlatıldıktan sonra mesele yavaş yavaş Fikri Mülkiyet  dünyasında da tartışılmaya başlandı çünkü sistemden çıkışın Fikri Mülkiyet Hakları üzerinde de ciddi etkileri olacağı açıktı.

Mesela BK’yı kapsadığı açık olan mevcut  EUIPO tescilleri ne olacaktı? Topluluk Marka Tüzüğünde sisteme yeni bir üye devlet katılınca markaların nasıl düzenleneceği yazıyordu ama bir üye ülke AB’den ayrılınca ne olacağı yazmıyordu mesela!!!

AB’ye girmeden evvel İngiltere’de bir coğrafi işaret mevzuatı/rejimi yoktu ama üyelikle birlikte bu sistem gelmişti, peki üyelikten çıkınca ne olacaktı?

Bunun gibi daha sayısız birçok soru zaman içinde  Fikri Mülkiyet alanında çalışanların aklına düşmeye başladı. Mesleki derneklerde Brexit çalışma grupları kuruldu, Dernekler adına position paperlar hazırlanıp resmi makamlara sunuldu, hatta Derneklerden biri sırf bu konuyu takip etsin ve lobi yapsın diye İngiltere’den bir avukat ile anlaştı vs.

Bence biz de bu konuyu takip etsek fena olmaz diye düşünüyorum. (Daha AB’ye giremedik ama bakarsın bir gün girer hatta çıkmaya bile karar verebiliriz. Biz işimizi kış tutalım da varsın yaz gelsin!!)

Ben bugün konuya biraz coğrafi işaretler yönünden bakmak istiyorum.

1- AB Komisyonu 21 Eylül 2017 tarihinde coğrafi işaretleri de içeren Fikri Mülkiyet Hakları ile ilgili bir  position paper yayınladı https://ec.europa.eu/commission/sites/beta-political/files/intellectual_property_rights.pdf

2- 28 Şubat 2018 tarihinde AB Komisyonu üye ülkelere Birleşik Krallık ve Kuzey İrlanda’nın AB’den  ayrılmasına ilişkin anlaşmanın taslak metnini yayınladı        https://ec.europa.eu/commission/sites/beta-political/files/draft_withdrawal_agreement.pdf

Biz bu metni bundan sonra “Commission draft exit treaty” diye analım isterseniz.

Bu paper coğrafi işaretler dahil Fikri Mülkiyet haklarına ve başkaca  birçok konuya üst düzeyde değiniyordu. Ama bugüne kadar hala BK’dan detaylara ilişkin bir açıklama gelmedi.Yani demek istediğim, bu paper konuları son derece üstten ve diplomatik bir dille  belirtiyor ama konuların çözümüne dair detaylı ve somut bilgi içermiyor.

Coğrafi İşaretlerle ilgili olarak bu metinler neler diyor kısaca bir bakalım:

  • Commission draft exit treaty2 maddesinde deniyor ki ; eğer geçiş süreci sonuna kadar bir coğrafi işaret tescil edilirse, tescilden doğan haklar BK’da Birleşik Krallık Hukuku uyarınca tanınmaya devam edilecek.  Bu korumadan yaralanmak için tescilin geçiş sürecinin sonuna kadar tamamlanmış olması gerekiyor.
  • Commission draft exit treaty Maddede diyor ki ;50.2 maddesinde bahsi geçen koruma otomatik olarak sağlanacak yani birinin herhangi bir başvuru yapmasına veya BK’dan bir eylemde bulunmasını talep etmesine gerek olmayacak.
  • Commission draft outline for future trade  7(v) maddesinde diyor ki;  AB ve BK arasında yapılacak anlaşmayla AB’yi ilgilendiren birçok konu düzenlenecek ve bunlar arasında  coğrafi işaretler dahil Fikri Mülkiyet Haklarının düzenlenmesi de yer alacak. Görüldüğü üzere bu maddeyle AB’nin konuya verdiği önem açıkça ortaya çıkıyor ve gelecekteki ticari anlaşmalarda coğrafi işaretlerin de önemli bir gündem maddesi olacağının sinyali veriliyor.
  • 21 Eylül’de yayınlanan AB position paper diyor ki ; BK kendi ülkesel coğrafi işaret sistemini kurmalıdır. Ayrıca AB’den çıkışın gerçekleşeceği tarihte devam eden başvurularla ilgili bir geçiş süreci tanınmalıdır ki bu durumdaki başvurular AB’deki başvuru tarihlerini rüçhan alsın ve aynı seviyede koruma için BK’da başvuru yapabilsin.  Devam eden başvurular için öngörülen bu  rüçhan konusu Commission  draft exit treaty’de geçmiyor ama belki ileride yapılacak ticari anlaşmaların bir parçası olarak düşünülüyor olabilir.
  • BK’ın kısa position paper’ı ise, dediğim gibi, konuyu üst perdeden ortaya koyuyor ve herhangi bir detay içermiyor. Bu doküman AB’nin 21 Eylül 2017 tarihinde yayınlanan position paper metnine atıf yapıyor ve bu bahsettiğim AB metnine de bir cevap  niteliğinde aslında. BK diyor ki;
    • BK’nın genel hedefi her bir değişik hak tipi için gerekli ve uygun düzenlemeleri yaparak kullanıcılara, başvuru ve hak sahiplerine şeffaflık ve hukuki netlik sağlamaktır.
    • Ve gelecekte de, eğer bazı hak türlerinin korunması için BK’da mevcut bir hukuki düzenleme bulunmadığı hallerde ulusal bazda gerekli düzenlemeler yapılacaktır; bu yaklaşım AB ve BK arasında devam eden güçlü kültürel ve ekonomik temelin oluşmasına yardımcı olacaktır.

Gördüğünüz gibi metin açıkça coğrafi işaretlerden bahsetmiyor ama coğrafi işaretten bahseden AB Komisyonu metnine atıf yapılması bence  şunu gösteriyor:

— BK kendi coğrafi işaret tescil ve koruma sistemini kuracak

— Ayrıca henüz BK’da ulusal bazda korunmayan ama AB ülkelerinde korunan haklar varsa, onların da BK’da aynı seviyede korunması için gerekli sistem kurulacak.

Durum böyleyken böyle işte. İlk şoklar atlatıldıktan sonra görülüyor ki taraflar harekete geçmiş durumda, ama sanki AB biraz daha hızlı davranıyor. Her zamanki gibi; IPR Gezgini takipte!

Özlem Fütman

ofutman@gmail.com

Mart 2018