Ay: Eylül 2025

Geri Sayım Başladı – Katılımınızı Bildirmeyi Atlamayın: 2025 Yılının Son IPR Gezgini Buluşması 9 Ekim Perşembe Akşamı Ankara’da Gerçekleştiriliyor!


Bu görselin Alt özniteliği boş. Dosya adı: iprgezgini.jpg

2025 yılının üçüncü ve son IPR Gezgini buluşmasını 9 Ekim Perşembe akşamı Ankara’da gerçekleştireceğimizi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz!

Daha önceki IPR Gezgini buluşmalarına katılanlar mutlaka farkındadır, amacız fikri haklar alanında çalışan herkesi “kıdem-yaş-kariyer-belirli kuruluşlarda çalışma-üyelik- özel çalışma alanı” gibi kriterleri gözetmeksizin bir araya getirmek. Tek ortak paydamızın fikri haklar alanında çalışma veya alana ilgi duymak olması yeterli. Buluşmalarımızda birlikteliği sağladıktan sonra gerisi katılımcılarımıza kalıyor; dileyen yeni arkadaşlar edinebilir, dileyen eski arkadaşlarıyla zaman geçirebilir, dileyen ağını genişletebilir, dileyen mesleki dileyen de sosyal konularda sohbet edebilir.

Buluşmalarımızdan sonra aldığımız geri dönüşler neredeyse tamamen olumlu yönde oluyor ve birkaç ay sonra ise yeni buluşmayı ne zaman yapacağımız sorulmaya başlanıyor. Katılmak isteyenleri daha fazla bekletmemek adına yaz tatilleri bitmişken, soğuklar kendisini göstermeden ve tamamen işlerimize konsantre olmuşken yılın son IPR Gezgini buluşmasını düzenlemek istedik.

Buluşmamız 9 Ekim Perşembe akşamı, saat 18.30-19.00 civarı başlayacak şekilde “Büklüm Sokak No: 44 – Kavaklıdere” adresinde faaliyet gösteren The Trip Pub‘da (https://www.instagram.com/trippub__/) gerçekleştirilecek. The Trip’i tercih etmemizin nedeni, mekanın oldukça büyük arka bahçesinin o gece tamamen bize ait olacak olması. Beklenmedik hava koşullarında iç mekanı kullanmamız da mümkün olacak. 2 yerli içeceği (bira, şarap, votka, cin veya meşrubat) içeren katılım ücreti kişi başı 400 TL olacak, ki bu fiyat bizce oldukça uygun. Dileyenlerin The Trip’in veya iş ortakları Nico La Pizza’nın (https://www.instagram.com/nico.lapizza/) mutfağından yiyecek sipariş etmesi de mümkün olacak, yemek ücreti veya ikinin üzerindeki içecek siparişleri ise katılımcının kendisine ait olacak.

The Trip’e ulaşım oldukça kolay, Tunalı Hilmi Caddesi’nin üzerinde Gordion Otel’in olduğu köşeden Büklüm Sokak’a dönüyorsunuz ve birkaç bina sonra 44 numarada buluşma yerini buluyorsunuz. Arabayla gelecekler için, The Trip’ten Tunalı’ya doğru giderken sadece iki bina sonra oldukça büyük bir otoparkın bulunduğunu da belirtebiliriz. IPR Gezgini buluşması mekanın arka bahçesinde olacak, ön bahçede bizleri görmezseniz sakın şaşırmayın.

Buluşmaya katılım veya sorularınız için iprgezgini@gmail.com adresine bir e-posta göndermeniz gerekiyor, e-postanıza cevaben size katılım ücretini ödemeniz gereken hesap numarasını ileteceğiz. Ödemeyi yapmanızın ardından kesin katılımcı listesine isminiz eklenecek.

Buluşmaya katılım kayıtlarını 6 Ekim Pazartesi akşamına dek almaya devam edeceğiz.

Son buluşmalarımızda sabit, limitli ve makul bir katılım ücretini önceden alıp, bu ücreti buluşmayı yaptığımız işletmeye IPR Gezgini’nin ödemesi uygulamasına geçtik. Tahmin edersiniz ki, buluşmaların düzenleneceği işletmelere karşı sorumluluklarımız var ve katılacağını bildirip buluşmaya gelmeyenler nedeniyle zor duruma düşmek istemiyoruz. Bu hususta bizi anladığınızı umuyoruz.

Buluşmaya dek haftalık hatırlatmalar yapacağız, umarım hatırlatmaları görmekten sıkılmazsınız:)

Programı uygun olan herkesi 9 Ekim Perşembe akşamı aramızda görmekten mutluluk duyacağız. Katılım bildirimlerini görmek için sabırsızlanıyoruz!

IPR Gezgini

Eylül 2025

iprgezgini@gmail.com

2025 Yılının Üçüncü ve Son IPR Gezgini Buluşması 9 Ekim Perşembe Akşamı Ankara’da Gerçekleştiriliyor!


Bu görselin Alt özniteliği boş. Dosya adı: iprgezgini.jpg

2025 yılının üçüncü ve son IPR Gezgini buluşmasını 9 Ekim Perşembe akşamı Ankara’da gerçekleştireceğimizi sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz!

Daha önceki IPR Gezgini buluşmalarına katılanlar mutlaka farkındadır, amacız fikri haklar alanında çalışan herkesi “kıdem-yaş-kariyer-belirli kuruluşlarda çalışma-üyelik- özel çalışma alanı” gibi kriterleri gözetmeksizin bir araya getirmek. Tek ortak paydamızın fikri haklar alanında çalışma veya alana ilgi duymak olması yeterli. Buluşmalarımızda birlikteliği sağladıktan sonra gerisi katılımcılarımıza kalıyor; dileyen yeni arkadaşlar edinebilir, dileyen eski arkadaşlarıyla zaman geçirebilir, dileyen ağını genişletebilir, dileyen mesleki dileyen de sosyal konularda sohbet edebilir.

Buluşmalarımızdan sonra aldığımız geri dönüşler neredeyse tamamen olumlu yönde oluyor ve birkaç ay sonra ise yeni buluşmayı ne zaman yapacağımız sorulmaya başlanıyor. Katılmak isteyenleri daha fazla bekletmemek adına yaz tatilleri bitmişken, soğuklar kendisini göstermeden ve tamamen işlerimize konsantre olmuşken yılın son IPR Gezgini buluşmasını düzenlemek istedik.

Buluşmamız 9 Ekim Perşembe akşamı, saat 18.30-19.00 civarı başlayacak şekilde “Büklüm Sokak No: 44 – Kavaklıdere” adresinde faaliyet gösteren The Trip Pub‘da (https://www.instagram.com/trippub__/) gerçekleştirilecek. The Trip’i tercih etmemizin nedeni, mekanın oldukça büyük arka bahçesinin o gece tamamen bize ait olacak olması. Beklenmedik hava koşullarında iç mekanı kullanmamız da mümkün olacak. 2 yerli içeceği (bira, şarap, votka, cin veya meşrubat) içeren katılım ücreti kişi başı 400 TL olacak, ki bu fiyat bizce oldukça uygun. Dileyenlerin The Trip’in veya iş ortakları Nico La Pizza’nın (https://www.instagram.com/nico.lapizza/) mutfağından yiyecek sipariş etmesi de mümkün olacak, yemek ücreti veya ikinin üzerindeki içecek siparişleri ise katılımcının kendisine ait olacak.

The Trip’e ulaşım oldukça kolay, Tunalı Hilmi Caddesi’nin üzerinde Gordion Otel’in olduğu köşeden Büklüm Sokak’a dönüyorsunuz ve birkaç bina sonra 44 numarada buluşma yerini buluyorsunuz. Arabayla gelecekler için, The Trip’ten Tunalı’ya doğru giderken sadece iki bina sonra oldukça büyük bir otoparkın bulunduğunu da belirtebiliriz. IPR Gezgini buluşması mekanın arka bahçesinde olacak, ön bahçede bizleri görmezseniz sakın şaşırmayın.

Buluşmaya katılım veya sorularınız için iprgezgini@gmail.com adresine bir e-posta göndermeniz gerekiyor, e-postanıza cevaben size katılım ücretini ödemeniz gereken hesap numarasını ileteceğiz. Ödemeyi yapmanızın ardından kesin katılımcı listesine isminiz eklenecek.

Son buluşmalarımızda sabit, limitli ve makul bir katılım ücretini önceden alıp, bu ücreti buluşmayı yaptığımız işletmeye IPR Gezgini’nin ödemesi uygulamasına geçtik. Tahmin edersiniz ki, buluşmaların düzenleneceği işletmelere karşı sorumluluklarımız var ve katılacağını bildirip buluşmaya gelmeyenler nedeniyle zor duruma düşmek istemiyoruz. Bu hususta bizi anladığınızı umuyoruz.

Buluşmaya dek haftalık hatırlatmalar yapacağız, umarım hatırlatmaları görmekten sıkılmazsınız 🙂

Programı uygun olan herkesi 9 Ekim Perşembe akşamı aramızda görmekten mutluluk duyacağız. Katılım bildirimlerini görmek için sabırsızlanıyoruz!

IPR Gezgini

Eylül 2025

iprgezgini@gmail.com

Patent Başvurularında Hoşgörü Süresi ve Çeşitli Ülkelerde Uygulaması


Bir buluşun patentlenebilmesi için buluşun yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması gerekmektedir. Bu koşullar Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) madde 82 ve 83’te açıkça belirtilmiştir. *

Ancak kimi zaman bilimsel yayınlar, ticari sunumlar ya da yanlışlıkla açıklamalar sebebiyle buluş patent başvurusu yapılmadan önce kamuya sunulabilmektedir. Bu noktada “hoşgörü süresi” (grace period) öne çıkarak başvuru sahiplerine istisnai olarak ek zaman tanımaktadır.  Türkiye’de hoşgörü süresi ve koşulları ile ilgili süreç SMK madde 84 ve SMK’nın Uygulanmasına Dair Yönetmelik madde 84(6)’da açıklanmaktadır. **

Buluşun fuar, sergi gibi bir etkinlikte gösterimi, web sitesinde yayımlanması, reklam, pazarlama, dergi, broşür, vb. bir yayında basılması, kamunun erişebildiği akademik bir yayında, tez çalışmasında açıklanması, şirket dışındaki kişilerle gizlilik anlaşması olmaksızın yapılan toplantılarda buluş içeriğinin paylaşılması; hatta icadı bir e-postada açıklamak e-postanın içeriğine ve alıcısına bağlı olarak kamuya açıklama olarak kabul edilebilir. Kısacası başvuru tarihinden önce buluş içeriğinin kamu ile paylaşılması buluşun yeniliğini olumsuz etkilemekte ve bu açıklamalar Resmi Kurumlar tarafından yapılacak olan patent araştırmalarında karşıt referans yani yeniliği zedeleyen dokümanlar olarak başvuru sahibinin karşısına çıkabilmektedir.

Patent başvurusu öncesinde buluşun ne zaman kamuya açıklandığının yanı sıra, kim tarafından ve nerede açıklandığı da açıklamanın hoşgörü süresine dahil olup olmayacağını etkilemektedir. Patent ofisleri tarafından; açıklamanın ne zaman, nerede ve nasıl yapıldığına ilişkin ispat niteliğinde belgeler talep edilebilmektedir.  Fuar katılım belgesi, serginin hangi Kurumlar tarafından desteklenip tanındığına ilişkin belgeler, sergilenen afiş, fotoğraf ya da belgelerin saklanması, gerektiğinde sunulabilmesi için önemlidir.

Hoşgörü süresi başvuru sahiplerine buluşunu test etme, pazar fırsatlarını değerlendirme ve ürünlerini piyasaya sunmadan önce ürün tanıtımını yapabilme imkânı sunmasının yanı sıra, bilimsel ve teknolojik yeniliklere katkı sağlayan önemli bir mekanizma olarak dikkat çeker. Ancak, bu mekanizmanın doğru bir şekilde anlaşılmaması, hoşgörü süresinin ülkeden ülkeye değişiklik göstermesi global patent stratejisi olan şirketler için risk oluşturmaktadır. Başvuru öncesinde yayımlanmış olan bir açıklamanın kapsamının tarifname yazımı sırasında dikkate alınması ve yayın, sergi tarihlerinin takibinin yapılması kritik önem taşımaktadır.

Hoşgörü süresi ve açıklanma koşulları her ülkenin patent mevzuatına göre farklılıklar gösterebilmektedir, ancak genel olarak 12 ay, 6 ay ve hoşgörü süresi bulunmayan-mutlak yenilik ülkeleri- olarak ayrılabilir.  

12 aylık hoşgörü süresi bulunan bazı ülkeler şunlardır:

CezayirArjantinErmenistanAvustralyaAzerbaycanBahreynBarbadosBeyaz Rusya
BolivyaBrezilyaKanadaŞiliKolombiyaKosta RikaDominikaEkvador
El SalvadorEstonyaGanaGuatemalaHindistanÜrdünKenyaKırgız Cumhuriyeti
LetonyaMalezyaMaltaJaponyaMeksikaFasMozambikPakistan
PanamaPapua Yeni GineParaguayPeruFilipinlerKore CumhuriyetiSingapurSri Lanka
TaylandTrinidad ve TobagoTunusTürkiyeUgandaUkraynaAmerika Birleşik DevletleriUruguay

6 Aylık Hoşgörü süresi bulunan bazı ülkeler:

ArnavutlukAndorraAvusturyaBelçikaBosna HersekBulgaristanHırvatistan
DanimarkaMısırFinlandiyaFransaAlmanyaYunanistanMacaristan
İzlandaİrlandaİsrailİtalyaLihtenştaynLitvanyaLüksemburg
MadagaskarMoldovaHollandaYeni ZelandaNijeryaNorveçPolonya
PortekizRomanyaRusya FederasyonuSuudi ArabistanSırbistanSlovak CumhuriyetiSlovenya
İspanyaİsveçİsviçreTacikistanMakedonyaBirleşik KrallıkÖzbekistan
Avrasya Patent Örgütü (EAPO)Afrika Bölgesel Fikri Mülkiyet Örgütü (ARIPO)Avrupa Patent Örgütü (EPO)


* https://www.wipo.int/documents/d/scp/docs-en-national-laws-grace-period.pdf


Patent başvuruları için çokça tercih edilen bazı ülkelerde uygulanan hoşgörü sürelerine ilişkin detaylı bilgiler ise aşağıdaki gibidir:

Türkiye:

  • Hoşgörü süresi 12 aydır.
  • Açıklamanın başvuru sahibi tarafından yapılmış olması veya onun izni ile yapılan bir açıklama durumunda geçerlidir.
  • Açıklama kötü niyetli üçüncü kişiler tarafından yapıldığı durumlarda da hoşgörü süresi geçerlidir.

Amerika Birleşik Devletleri:

  • Hoşgörü süresi 12 aydır.
  • Hem başvuru sahibi hem de üçüncü kişiler tarafından yapılan açıklamaları kapsayabilir.
  • ABD hoşgörü süresi açısından esnek sistemlerden biri olarak düşünülebilir.

Japonya:

  • Hoşgörü süresi 12 aydır.
  • Buluş sahibinin iradesi dışında yapılan açıklamalarda veya buluş sahibi tarafından yapılan yayımlarda hoşgörü süresi geçerlidir.
  • Buluş sahibi tarafından yapılan yayımlarda, başvuruyla birlikte buluşun daha önce yayımlanmış olduğuna dair bir beyan Patent Ofisi’ne iletilmelidir.
  • Başvuru tarihinden itibaren 30 gün içinde buluşun yayımına ilişkin kanıt belgeler Patent Ofisi’ne sunulmalıdır.

Çin:

  • Hoşgörü süresi 6 aydır.
  • Buluş olağanüstü hâl ve durumlarda kamu yararı için açıklanmışsa,
  • Çin Hükümeti tarafından desteklenen ve tanınan uluslararası bir sergide açıklanmışsa,
  • Açıklamanın buluş sahibinin izni olmaksızın üçüncü kişiler tarafından yapılması durumda hoşgörü süresi uygulanmaktadır.
  • Yayım dokümanı ve bilgileri ayrıca patent ofisine bildirilmelidir.

Kanada:

  • Hoşgörü süresi 12 aydır.
  • Buluş sahibi ya da buluş sahibinden bilgi almış bir kişi tarafından yapılan açıklamalar için geçerlidir.
  • Patent başvurusuyla birlikte bu açıklamaların tarihleri net olarak belirtilmelidir.

Avrupa Patent Ofisi (EPO):

  • Hoşgörü süresi 6 aydır.
  • Başvuru sahibine ya da selefine karşı yapılan açık bir kötü niyet, suistimal durumunda ve
  • Buluşun; başvuru sahibinin ya da selefinin 22 Kasım 1928’de Paris’te imzalanan ve en son 30 Kasım 1972’de yenilenen Uluslararası Sergiler Sözleşmesi hükümlerine uygun olarak resmi veya resmen tanınan bir uluslararası sergide teşhir edilmiş olması durumunda geçerlidir.
  • Başvuru sahibinin buluşunu daha önce sergilediğini başvuru ile beyan etmesi ve EPC madde 55 uyarınca ilgili koşulların sağlandığına ilişkin destekleyici belgeleri sunması durumunda hoşgörü süresi dikkate alınır.

Genel olarak EPO ve birçok AB ülkesi hoşgörü süresi konusunda çok katıdır ve serbestlik tanımaz. Bu nedenle EPO’da hoşgörü süresi yoktur denilebilir.

Eğer buluş başvuru öncesinde açıklanmış ve Avrupa Patent başvurusu yapılması planlanıyorsa; EPO’da hoşgörü süresinin çok katı koşullara bağlı olduğu göz önüne alındığında; ilgili buluş için koruma istenen ülkelerdeki hoşgörü süreleri ve koşulları incelenip, ulusal ya da PCT kanalı ile patent başvurusu yapılarak korunması düşünülmelidir.

Buluşun mutlaka yayımlanması/açıklanması gerekiyorsa, kamu ile paylaşılmasından sonra başvuru için sınırlı olan hoşgörü süresinin dikkatlice takip edilmesi gerekir, aksi halde buluş artık yeniliğini kaybeder ve patent başvurusu yapılsa bile olumlu sonuç alınamaz. Böylelikle, küçük bir hata buluşun artık patentlenemez olmasına sebep olabilir. Buluşun herhangi bir şekilde kamuya açıklanmasından önce patent başvurusu yapılması, buluşun koruması için en güvenilir yoldur.

Burcu SAKA

Eylül 2025

burcusaka88@gmail.com


*MADDE 82- (1) Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilir.

MADDE 83- (1) Tekniğin bilinen durumuna dâhil olmayan buluşun yeni olduğu kabul edilir.

(2) Tekniğin bilinen durumu, başvuru tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde, yazılı veya sözlü tanıtım yoluyla ortaya konulmuş veya kullanım ya da başka herhangi bir biçimde açıklanmış olan toplumca erişilebilir her şeyi kapsar.

** MADDE 84- (1) Buluşa patent veya faydalı model verilmesini etkileyecek nitelikte olmakla birlikte, başvuru tarihinden önceki on iki ay içinde veya rüçhan hakkı talep edilmişse rüçhan hakkı tarihinden önceki on iki ay içinde ve aşağıda sayılan durumlarda açıklama yapılmış olması buluşa patent veya faydalı model verilmesini etkilemez:

a) Açıklamanın buluşu yapan tarafından yapılmış olması.

b) Açıklamanın patent başvurusu yapılan bir merci tarafından yapılmış olması ve bu merci tarafından açıklanan bilginin;

1) Buluşu yapanın başka bir başvurusunda yer alması ve söz konusu başvurunun ilgili merci tarafından açıklanmaması gerektiği hâlde açıklanması.

2) Buluşu yapandan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak bilgiyi edinmiş olan üçüncü bir kişi tarafından, buluşu yapanın bilgisi veya izni olmadan yapılan başvuruda yer alması.

c) Açıklamanın buluşu yapandan doğrudan doğruya veya dolaylı olarak bilgi elde eden üçüncü kişi tarafından yapılmış olması.

(2) Birinci fıkraya göre, başvurunun yapıldığı tarihte patent veya faydalı model isteme hakkına sahip olan her kişi buluşu yapan sayılır.

(3) Birinci fıkranın uygulanmasından doğan sonuçlar, süreyle sınırlı değildir ve her zaman ileri sürülebilir. 

(4) Birinci fıkranın uygulanması gerektiğini ileri süren taraf, şartların gerçekleştiğini veya gerçekleşmesinin beklendiğini ispatla yükümlüdür.

SMK Yönetmelik Madde 84 (6) Türkiye’de açılan ulusal veya uluslararası sergiler ile Paris Sözleşmesine taraf ülkelerde açılan resmi veya resmi olarak tanınan uluslararası sergilerde, patent veya faydalı model konusunu kapsayan ürünü teşhir eden gerçek veya tüzel kişiler, teşhir tarihinden itibaren on iki ay içinde Türkiye’de patent veya faydalı model başvurusu yapma konusunda sergiden doğan rüçhan hakkından yararlanmak için teşhir ettikleri patent veya faydalı model konusunu kapsayan ürünü sarih ve eksiksiz bir şekilde gösteren en az bir fotoğrafı ve ürünün teknik özellikleri ile bu ürünün sergide görünür şekilde konulduğu tarihi ve resmi açılış tarihini gösterir, sergiyi düzenleyen kuruluş tarafından onaylanmış bir belge verir. Söz konusu fotoğraf, patent veya faydalı model konusu buluşun ilgili alanda uzman kişi tarafından açık ve şüpheye yer vermeyecek şekilde anlaşılmasını sağlayacak yeterlikte sergide sunulan ürünün özelliklerini göstermelidir.

Özel Okul ve Diğer Özel Öğretim Kurumları Markalarının Lisans Yoluyla Kullandırılmasına İlişkin Güncel Mevzuat Değişikliğinin İncelenmesi


Sınai mülkiyet haklarının elde edilmesi, kullanılması, kullandırılması ve bu haklar üzerinde gerçekleştirilebilecek başkaca hukuki işlemelere ilişkin temel düzenlemeler olan 22.12.2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) ve Sınai Mülkiyet Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik yanında, sınai mülkiyet hakları üzerindeki tasarruf yetkisini sınırlayan meslek ya da sektör bazlı düzenlemeler de bulunmaktadır.

Sınai mülkiyet hakları üzerinde gerçekleştirilebilecek hukuki işlemleri sınırlayan özel nitelikli düzenlemelerden biri de 03.01.2025 tarihli ve 32711 sayılı Resmî Gazete’de Yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (İhdas Yönetmeliği) Çerçeve Madde 4 hükmü ile ihdas edilerek, 20.03.2012 tarihli ve 28239 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin (Yönetmelik) m.7 hükmüne eklenen altıncı fıkradır.[1] Anılan hükmün ihdası ve yürürlüğünün üzerinden henüz dokuz ay geçmişken, 05.09.2025 tarihli ve 33008 sayılı Resmî Gazete’de Yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Değişiklik Yönetmeliği) ile ihdas edilen düzenleme ve uygulamada değişiklik yapılmıştır. Uygulamayı ihdas eden hükümle, yapılan değişikliğin karşılaştırıldığı tablo aşağıda paylaşılacaktır. İhdas edilen hükme ilişkin ayrıntılı değerlendirmeyi daha önce yaptığımız için okumakta olduğunuz yazıda sadece güncel değişiklikler ve olası etkileri incelenecektir. Değişiklik ile hükümden çıkarılan kısımlar kırmızı ve üzeri çizili olarak gösterilecek, hükme yapılan eklemeler ise mavi olarak gösterilecektir.

İhdas edilen ve sonrasında değiştirilen hükme göre; özel okullar ile diğer özel öğretim kurumları tarafından kullanılan markaların lisans yoluyla başka gerçek veya tüzel kişilere kullandırılabilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekmektedir:

  • Özel okul ve diğer özel öğretim kurumu ayrımının yapılması: Gerçekleştirilen değişikliğin en dikkat çekici yönü, özel okul ile diğer özel öğretim kurumlarının uygulamalarının farklılaştırılmış, özel okullar için değişiklik öncesi şartlar korunurken, diğer özel öğretim kurumları için şartların, değişiklik öncesine göre hafifletilmiş olmasıdır. Bu bağlamda özel okullar dışındaki diğer özel öğretim kurumlarının kapsamının belirlenmesi, tabi olunan sınırlamaların tespiti açısından önem arz etmektedir. 08.02.2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu (Kanun) m.2/1,c hükmüne göre okul; özel eğitim, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim ile Bakanlıkça dönüşüm programına alınan kurumlardan 2018-2019 eğitim-öğretim yılının sonuna kadar faaliyetleri devam eden ortaöğretim özel okullarını ifade etmektedir. Kanun m.2/1,b hükmüne göre kurum; özel okulları da kapsayan genel nitelikte bir ifadedir. Nitekim Değişiklik Yönetmeliği’nde yer alan “diğer özel öğretim kurumları” ifadesi de bunu tevsik etmektedir. Okul ve kuruma ilişkin hükümler birlikte değerlendirildiğinde diğer özel öğretim kurumları; çeşitli kurslar, özel öğretim kurslarını, uzaktan öğretim yapan kuruluşları, motorlu taşıt sürücüleri kursları, hizmet içi eğitim merkezleri, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezleri, sosyal etkinlik merkezleri, mesleki eğitim merkezleri ile benzeri özel öğretim kurumları olarak tespit edilmektedir. Hükümde özel okul, diğer özel öğretim kurumu ayrımı yapılmasına rağmen özel okullara ilişkin birinci cümlenin “… 5 okulunun bulunması ve bu kurumların …” kısmında “kurum” ifadesi kullanılmıştır. Anılan ibarenin, önceki metin üzerinden yapılan güncellemede sehven bu şekilde kaldığı değerlendirilmektedir.
  • Kurucuya ait bir markanın bulunması: Kanun m.2/1,m hükmüne göre; kurucu, kurumun sahibi olan ve adına kurum açma izin belgesi düzenlenen gerçek veya tüzel kişiyi ifade etmektedir. Bu bağlamda özel okul veya diğer özel öğretim kurumu sahibi olan ve adına kurum açma izin belgesi de bulunan kişiye ait bir markanın bulunması gerekmektedir. Hükümde yer alan “…okulun markasını…”, “… özel öğretim kurumunun markasını …” ifadesi, marka sahibinin, özel okul veya diğer özel öğretim kurumu olacağı yönünde bir çıkarıma yol açmaya elverişlidir. Ancak gerek normun amacı gerek bu kurumların tüzel kişiliklerinin bulunmaması gerekse aynı hükümde yer alan “… özel okul kurucusunun marka lisans sözleşmesi yaparak …”, “… kurucunun marka lisans sözleşmesi yaparak …”, “… Kurucular … kullandırabilir …” ifadelerinden marka sahibinin özel öğretim kurumu değil, kurucu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Hükümde yer alan çelişkili ifadelerin, marka sahibi ile markanın kullanıldığı hizmete ilişkin bir vasıflandırma hatasından kaynaklandığı değerlendirilmektedir.
  • Kurucunun, faaliyetin kapsamına ilişkin şartları yerine getirmesi: Değişiklikle birlikte özel okul ve diğer özel öğretim kurumu ayrımıyla bağlantılı olarak, yerine getirilmesi gereken şartlarda da farklılaştırmaya gidilmiştir. Değişiklikten önce “aynı türde” faaliyet gösteren kurum bulunması şartı, özel okullar için aynı veya farklı tür yahut kademe olarak değişmiş, diğer özel öğretim kurumları için ise mevcut hâliyle kalmıştır. Hükümde yer alan “aynı tür”, “farklı tür” ifadelerinden neyin kastedildiği Kanun ya da Yönetmelik’ten anlaşılamamaktadır. Yine hükümde, lisans yoluyla markanın kullanılacağı özel okulun ya da diğer özel öğretim kurumunun da aynı ya da farklı türde olmasının gerekip gerekmediği konusunda bir belirlilik bulunmamaktadır. Bununla birlikte “farklı tür veya kademeden … okulun bulunması” ifadesinden, özel okullar yönünden şartın sağlanması için “farklı tür” kapsamında sadece özel okul türlerinin girdiği değerlendirilmektedir. Yapılan değişiklikten yola çıkarak, “tür” sözcüğü ile kurum tanımı içine giren özel okullar dâhil özel öğretim kurumlarının her birinin ifade edildiği değerlendirilmektedir. “Kademe” sözcüğü ile sadece özel okullar için kullanılmış olmasından, anılan ifadenin sadece özel okullara ilişkin olarak okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimden her birinin ifade edildiği değerlendirilmektedir. Değişiklikle yapılan ayrımla bağlantılı olarak; özel okullar için kurucunun aynı veya farklı türde yahut kademede en az beş okulunun bulunması ve bunların her birinin en az beş yıldır faaliyette bulunmuş olması, diğer özel öğretim kurumları için kurucunun aynı türde en az üç kurumunun bulunması ve bunların her birinin en az iki yıl faaliyette bulunmuş olması şartı aranmaktadır. Kanaatimizce hükümde, “faaliyette bulunmuş” ifadelerinin kullanılması hatalıdır. Zira metin mevcut hâliyle geçmişte beş ya da iki yıl faaliyette bulunmasına rağmen hâlihazırda faaliyette bulunmayan özel okulların veya diğer özel öğretim kurumlarının da şartın sağlanması bakımından dikkate alınacağı sonucuna ulaşılmaktadır. Oysaki normun konuluş amacının en az beş ya da iki yıldır faaliyette bulunan ve faaliyetleri devam eden özel okulun ya da diğer özel öğretim kurumunun bulunmasının şart olarak aranması olduğu ve bu nedenle ifadenin “faaliyette bulunan” şeklinde olması gerektiği değerlendirilmektedir.
  • Kurucuya ait markanın, şartları sağlayan özel okul veya diğer özel öğretim kurumu sayısının üç katına kadar gerçek veya tüzel kişiye kullandırılabilmesi: Hükümde markayı lisans yoluyla kullanacak gerçek ya da tüzel kişinin, bu markayı kullanacağı mal ve hizmete ilişkin herhangi bir sınırlama yapılmamış olması dikkati çeken ilk husustur. Zira markayı kullanacak kişinin özel okul veya diğer özel öğretim kurumu kurucusu olup olmadığı dahi belli değildir. Düzenleme bu hâliye markanın, özel okullar veya diğer özel öğretim kurumları dışında başka bir mal veya hizmette kullanılmasına yol açabilecek niteliktedir. Lisansın, markanın sadece özel okul veya diğer özel öğretim kurumlarının faaliyetlerinde kullanılmasıyla sınırlı olarak verilebileceğinin düzenlenmesiyle belirtilen sorunun giderilebileceği değerlendirilmektedir.  Markanın kullandırılabilmesi için en az beş özel okulun veya üç diğer özel öğretim kurumunun bulunması gerektiğinden ve üç katına kadar sınırlaması öngörüldüğünden; şartların sağlanması durumunda markanın kullandırılabileceği kişi sayısının özel okullar için on beşten, diğer özel öğretim kurumları için dokuzdan başlayacağı tespit edilmektedir.

Değişiklik Yönetmeliği Çerçeve Madde 4 hükmü ile Yönetmelik m.7 hükmüne yedinci fıkra eklenmiştir. Anılan fıkraya göre; kurucuların marka lisans sözleşmelerinde, öğretim programı, personel, bina, hizmet standartları ve markaya özgü diğer şartlar ile bu hususların yerine getirilip getirilmediğinde yapılacak uygulamalara ve fesih şartlarına yer vereceği belirtmiştir. Belirtilen unsurların marka lisans sözleşmesinde bulunmasında teknik olarak bir engel bulunmamakla birlikte hükmün lafzından lisans sözleşmesinin kural olarak eşitler arasında bir sözleşme olma niteliğinin ortadan kaldırıldığı, şartların müzakere edilerek belirlenmesinden ziyade, lisans alanın açıklayacağı iradenin, lisans verenin belirlediği şartların kabul edilip edilmemesi şeklinde ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır. Yönetmelik düzeyindeki söz konusu sınırlayıcı hükmün, Türk özel hukukuna hâkim olan irade özgürlüğü ve bunun borçlar hukukundaki yansıması olan, 11.01.2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m.26 hükmünde, tarafların, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebileceğine ilişkin hükme aykırı olduğu değerlendirilmektedir.

Değişiklik Yönetmeliği Çerçeve Madde 4 hükmü ile Yönetmelik m.7 hükmüne eklenen yedinci fıkradaki bir başka düzenlemeye göre; kurucuların marka lisans sözleşmesi yapabilmeleri için sahip olmaları gereken yeterlilikler ile marka lisans sözleşmelerinde yer verilmesi gereken diğer hususlar Bakanlıkça hazırlanacak usul ve esaslarla belirlenir. Anılan hükme göre; SMK m.148/4 hükmüne göre; sadece yazılı şekil şartına tabi olan marka lisans sözleşmeleri için, özel okul ve diğer özel öğretim kurumlarında kullanılacak markaların lisansıyla sınırlı olmak üzere bir kısım şekil şartı daha getirilebileceği öngörülmektedir.

Değişiklik Yönetmeliği m.29 hükmüne göre; inceleme konumuzu oluşturan Yönetmeliğin değiştirilen m.7/6 hükmü ile Yönetmeliğe eklenen m.7/7 hükmü 01.01.2026 tarihinde yürürlüğe girecektir. Burada İhdas Yönetmeliği m.32/1,a hükmüne göre; Yönetmelik m.7/6 hükmünün 03.02.2025 tarihinde yürürlüğe girmiş olması durumunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Değişiklik Yönetmeliği yürürlük maddesinin Yönetmelik m.7/6 hükmünün tamamının uygulanması bakımından mı yoksa, sadece yapılan değişikliğin uygulanması bakımından mı yürürlük tarihini belirlediği konusunda duraksama yaşanabilir. Yönetmelik m.7/6 hükmünün 03.02.2025 tarihinde yürürlüğe girdiği düşünüldüğünde, Değişiklik Yönetmeliği yürürlük maddesiyle Yönetmelik m.7/6 hükmünün tamamıyla 01.01.2026 tarihinde yürürlüğe gireceği yönünde bir yorum yapmak, esasında yürürlükteki bir hükmün yürürlüğünü askıya alma sonucu doğuracağı, hatta hükmün ilga edilip yeniden düzenlenip yürürlüğe girmesi gibi bir durum ortaya çıkaracağı için ve bunun yürürlük maddesi ile yapılmasının mevzuat hazırlama tekniğine uygun olmaması nedeniyle Yönetmelik m.7/6 hükmünün 03.02.2025 tarihi ile 01.01.2026 tarihi arasında ihdas edildiği hâliyle yürürlükte olacağı, Yönetmelik m.7/6 hükmünün değiştirilmiş hâli ile Yönetmelik m.7/7 hükmünün 01.01.2026 tarihinde yürürlüğe gireceği değerlendirilmektedir.

Değişiklik Yönetmeliği Çerçeve Madde 27 hükmü ile Yönetmeliğe eklenen Geçici Madde 35 hükmüne göre; 01.01.2026 tarihinden önce marka lisans sözleşmesi yaparak Bakanlıktan kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı almış; okul kurucuları aynı bina ya da kampüste farklı kademe/türde okul açmak/okula dönüşmek ya da başka kuruma dönüşmek istemesi halinde, okullar dışındaki özel öğretim kurumlarının başka bir kurum türüne dönüşüm yapmak istemesi halinde Yönetmelik’te markanın lisans yoluyla kullanılmasına ilişkin hükümlere tabi olmayacaktır. Burada dikkate edilmesi gereken muafiyetin sadece Geçici Madde 35 hükmündeki durumlarla sınırlı olmasıdır. Yürürlük tarihinden önce lisans sözleşmesi yapılmış olmasına rağmen sayılan sınırlı durumların dışındaki bir oluşumda Yönetmelik m.7/6 ve 7/7 hükümlerindeki yükümlülükler varlığını sürdürecektir. Hükümde esasa etkili olmasa da özne yüklem uyumsuzluğu nedeniyle okul kurucularının farklı türde okula dönüşmek, başka kuruma dönüşmek istemesi gibi anlatım bozuklukları mevcuttur.

Yukarıda etraflıca incelediğimiz düzenlemede de sınai mülkiyet haklarına ilişkin diğer özel düzenlemelerde olduğu gibi, hakların elde edilmesine, korunmasına, bu haklar üzerinde tasarrufta bulunulmasına ilişkin, sınai mülkiyet haklarının niteliğiyle bağdaşmayan veya normun konuluş amacına ulaşılmasına elverişli olmayan hükümler yer almaktadır. Örneğin incelediğimiz mevzuat değişikliğinde, markanın üçüncü kişilerce hukuka uygun kullanılması yöntemlerinde sadece lisans sözleşmeleri düzenlenmiştir. Oysaki markanın hukuka uygun olarak kullanılması sadece lisans sözleşmesiyle değil, marka sahibinin kullanıma sonradan rıza göstermesi, önceden izin vermesi, üçüncü kişinin marka başvurusuna muvafakat edilmesi, bir marka tescili daha yaptırılarak bunun devredilmesi gibi başkaca yöntemlerle de gerçekleştirilebilmektedir ve bu durumların hiçbiri inceleme konumuzun kapsamında yer almamaktadır. Sınai mülkiyet haklarına ilişkin meslek ya da sektör bazlı özel düzenlemeler yapılması bir gereklilikten kaynaklanabilir ve bu durum olağandır. Ancak belirttiğimiz sorunlarla karşılaşılmaması ve düzenlemenin amaca ulaşmaya elverişli olabilmesi için mevzuatın hazırlanma aşamasında Türk Patent ve Marka Kurumundan ya da özel sektörde faaliyet gösteren alan uzmanlardan teknik görüş alınması veya mevzuatın hazırlık çalışmalarında yer almak üzere benzer yöntemlerle uzman temini sağlanmasının yerinde olacağı değerlendirilmektedir.

Osman Umut KARACA

osmanumutkaraca@hotmail.com

Eylül 2025


[1] Belirtilen düzenlemeye ilişkin ayrıntılı değerlendirmeler için bkz., Osman Umut Karaca, Özel Eğitim Kurumu Markalarının Lisans Verilmesine İlişkin Mevzuat Değişikliğinin İncelenmesi, IPR Gezgini, https://iprgezgini.org/2025/04/10/__trashed/, 05.09.2025.

EUIPO’dan Mükerrer Marka Başvurularında Kötü Niyetin Tespitine İlişkin Değerlendirme


Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (“EUIPO”) tarafından R 774/2024-5 sayılı dosyaya ilişkin olarak verilen 06.03.2025 tarihli kararda[1], mükerrer marka başvuruları ve kötü niyet arasındaki ilişki değerlendirilmiş ve böylesine bir incelemede dikkate alınması gereken etkenler somutlaştırılmıştır.

Karara konu olayda Fransız moda tasarımcısı Jean-Charles de Castelbajac (“Castelbajac”) tarafından, PMJC adlı şirkete ait 18 ve 25. sınıflarda tescilli aşağıda görseli bulunan markanın,

‘halkı ilgili mal veya hizmetlerin doğası, kalitesi veya coğrafi menşei gibi hususlarda yanıltıcı’ nitelikte olduğu ve ‘kötü niyetle yapıldığı’ ileri sürülerek ilgili markanın Avrupa Birliği Marka Tüzüğü’nün (“EUTMR”) 59/1(a) ve 59/1(b) maddeleri uyarınca hükümsüz kılınması talep edilmiştir.

Castelbajac, PMJC’nin daha önceki yargı kararlarıyla kullanılmama sebebiyle iptal edilen markaları ile hükümsüzlüğü istenen markanın minimal ve dekoratif farklılıklar haricinde neredeyse aynı olduğunu ve aynı sınıfları kapsadığını, dolayısıyla bunun bir ‘mükerrer marka başvurusu’ olduğunu iddia etmiştir.

İptal Birimi’nin 15.02.2024 tarihli kararında, PMJC’nin söz konusu iptal kararlarının üstünden henüz bir yıl geçmeden hükümsüzlüğü istenen marka başvurusunu yaptığına, markalardaki baskın unsurun korunduğuna (“J” harfi, taç ve yatay yarım çemberlerden oluşan çubuk figürleri) ve kapsamlarındaki malların aynı ve benzer olduğuna dikkat çekilmiştir. Ancak bununla birlikte, hükümsüzlüğü istenen marka ile iptal edilen markalar arasındaki benzerliğin tek başına başvuru sahibinin kötü niyetini ortaya koymaya yeterli olmadığı belirtilmiştir. İptal Birimi, başvuru sahibinin hoşgörü süresini mükerrer marka başvuruları ile yapay olarak uzatmaya çalıştığı durumlar ile dürüst ve ticari bir saik çerçevesinde yenilenmiş /geliştirilmiş bir marka yaratmaya çalıştığı durumların birbirinden ayrıştırılması gerektiğini vurgulamıştır.

Bu açıklamalar doğrultusunda İptal Birimi somut olayı aşağıdaki etkenleri gözeterek incelemiş ve nihayetinde PMJC’nin ciddi bir kullanımı bulunmayan önceki tarihli markalarına dayanarak mükerrer marka başvurularında bulunamayacağını belirterek, marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığına ve ilgili markanın tümden hükümsüzlüğüne karar vermiştir:

Karara karşı PMJC tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur. EUIPO Temyiz Kurulu, öncelikle kötü niyetin belirlenmesinde somut olayın tüm koşullarının dikkate alınması gerektiğini vurgulamıştır ve somut olayı aşağıdaki başlıklar altında incelemiştir:

  • Taraflar arasındaki ilişki: Castelbajac’ın artistik direktörü ve CEO’su olarak görev aldığı ve 1978 yılında kurulan aynı adlı “Jean-Charles DE CASTELBAJAC” adlı şirketin iflası ile şirket varlıkları 2012 yılında PMJC tarafından satın alınmış, Castelbajac ise 2015 yılına kadar ilgili markaların imajını korumakla yükümlü artistik direktör olarak görevine PMJC bünyesinde devam etmiştir.
  • Mükerrer marka başvurusu bakımından kötü niyet: Temyiz Kurulu, markalar arasındaki farklılıkların minimal düzeyde olmasının tek başına kötü niyeti ortaya koyamayacağını değerlendirmiş, kullanım ispatı külfetinden kaçınmak veya hoşgörü süresini yapay olarak uzatmak için gerçekleştirilen marka başvuruları ile ardında dürüst bir ticari mantık bulunan marka başvurularının ayrıştırılması gerektiğini vurgulamıştır. Bu doğrultuda İptal Birimi’nin gerekçesi yetersiz bulunmuştur.
  • Sözleşme ihlalleri bakımından kötü niyet: Temyiz Kurulu, yukarıdaki logonun 1994 yılında tanınmış ve ikonik tasarımcı Castelbajac tarafından yaratılan özgün bir marka olduğunu belirtmiştir. Castelbajac, aralarındaki protokolün sona ermesiyle birlikte PMJC’nin kendi tasarım ve eserlerini taklit etmek üstüne kurulu bir ekonomik model geliştirdiğini ileri sürmektedir.

Kurul PMJC’nin devraldığı fikri ve sınai mülkiyet haklarının, Castelbajac’ın çizimlerinden esinlenerek oluşturulacak yeni haklar veya ‘Castelbajac’ soyadı üzerinde bir hak sağlamadığını değerlendirmiş ve her halükarda Castelbajac’ın ilgili logo üzerinde telif hakkı bulunduğuna da dikkat çekmiştir.

Temyiz Kurulu taraflar arasındaki protokolün PMJC’ye yalnızca gerekli teknik ve estetik değişiklikleri yapma yetkisi tanıdığını, ancak protokol sona erdikten sonra PMJC’nin sürdürdüğü kampanyaların Castelbajac’ın hâlâ artistik direktör olduğu izlenimi yarattığını ve bu nedenle mahkemelerce haksız rekabet ve telif hakkı ihlali olarak değerlendirildiğini belirtmiştir. 

Bunun yanı sıra, PMJC tarafından protokol sona erdikten sonra yapılan marka başvurularının ise Castelbajac’ın itirazları üzerine reddedildiği veya kullanmama sebebiyle iptal edildiği, taraflar arasında uzun süredir devam eden uyuşmazlıkların bulunduğu ve PMJC’nin başvuruyu yaparken Castelbajac’ın buna karşı olduğunu bildiği de Kurul tarafından vurgulanmıştır.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında, Temyiz Kurulu, ilgili marka başvurusunun Castelbajac’ın sanatsal itibarından avantaj sağlamak ve onun haklarına zarar vermek amacıyla kötü niyetle yapıldığına kanaat getirmiştir.

  • Başvuru sahibinin aldatma kastı: Temyiz Kurulu bu başlık altında olayların kronolojisini detaylı olarak incelemiştir ve PMJC’nin ilgili marka başvurusunu bu başvuru ile neredeyse aynı olan diğer markalarının iptalinden sonra gerçekleştirdiğine dikkat çekmiştir. Kurul, önceki yargı kararlarında da açıklandığı gibi başvuru sahibinin Castelbajac’ın itibar ve imajını yanıltıcı şekilde atfetmeye çalışarak parazitik davranışlar sergilediğini değerlendirmiş ve PMJC’nin dürüst olmayan niyetinin ticari mantık, markanın kökeni ve kullanımı gibi diğer etkenlerden de anlaşılabileceğine değinilmiştir.
  • Başvurunun ardındaki ticari mantık: Temyiz Kurulu marka başvurusunun kullanma niyeti olmaksızın, salt üçüncü kişilerin haklarını ihlal etmek veya markanın işlevine aykırı başka amaçlar için münhasır hak elde etmek üzere yapıldığının delillerle ortaya konulması hâlinde, kötü niyetin tespit edilebileceğini belirtmiştir. Bu doğrultuda Temyiz Kurulu, PMJC’nin kullanılmadıkları için iptal edilen önceki markaları ile neredeyse aynı olan bir marka başvurusunda bulunduğunu ve üstelik bu başvuruya Castelbajac’ın rızasının aksine ‘Castelbajac’ ibaresini de eklediğini vurgulayarak, PMJC’nin davranışlarının haksız ve yanıltıcı olduğunu değerlendirmiştir. Taraflar arasındaki ilişkiler ve uyuşmazlıklar da dikkate alındığında, PMJC’nin başvurunun ardındaki dürüst ticari mantığı kanıtlayamadığına karar verilmiştir.

EUIPO Temyiz Kurulu, tüm bu incelemeler sonucunda hükümsüzlüğü istenen marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını ve tümden hükümsüz kılınması gerektiğini değerlendirmiş, PMJC’nin temyiz talebini reddetmiştir. 

Sonuç

EUIPO Temyiz Kurulu’nun R 774/2024-5 sayılı kararı ile yeni marka başvurusunun iptal edilen önceki markalarla benzer olmasının tek başına kötü niyeti ortaya koyamayacağı vurgulanmış ve böyle bir değerlendirmede taraflar arasındaki ilişkiler, geçmiş uyuşmazlıklar, markanın yaratıldığı koşullar ve sonrasındaki kullanımları gibi somut olaya özgü pek çok farklı etkenin dikkate alınması gerektiği ortaya koyulmuştur. Yapılan kontroller sonucunda söz konusu kararın yargı mercilerine taşınmadığı anlaşılmıştır.

Güldeniz DOĞAN ALKAN

guldenizdogan@hotmail.com

Miray KARA

miraykara1423@hotmail.com

Ağustos 2025


[1] https://euipo.europa.eu/eSearchCLW/#key/trademark/APL_20250306_R0774_2024-5_018589305