Madrid Protokolü’nün Türkiye’de yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1999 tarihinden 4-5 ay kadar önce, o dönemdeki adıyla Türk Patent Enstitüsü’nde konuyla ilgili çalışmaları sürdürecek birkaç kişilik bir ekip kurulmuştu. Henüz bir yıllık hizmeti bile olmayan bir marka uzman yardımcısı olarak ben de bu ekibin üyelerinden birisiydim ve dolayısıyla Madrid Protokolü uygulamalarının Türkiye’de ne şekilde başladığına ve ilgili birimde fiilen 6 yıl çalıştığım süre boyunca ne şekilde sürdüğüne ilişkin detaylı bilgiye sahibim.
Özetleyecek olursam:
İlk günden itibaren yoğun başvuru ve bilgi talebi akışıyla başlayan ve işlem yoğunluğu her geçen gün daha da artan bir uygulamanın sistemini Türkiye’de sınırlı teknik olanaklarla, kısıtlı destekle ve sadece birkaç kişiyle kurabilmek kolay değildi. Gerçek bir sorumluluk duygusu ve devletin/kurumun yüzünü kara çıkartmama idealizmiyle bunu yapabilmeyi başardık ve Türkiye, uzun bir süre boyunca Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı (WIPO) tarafından Madrid Protokolü’nün uygulayıcıları arasında örnek ofis olarak gösterildi. Bunu birlikte başardığımız çalışma arkadaşlarımla o günler hakkında konuştuğumuzda yüzümüzde halen bir gülümseme beliriyor. Kim bilir belki bir gün, o döneme ilişkin hatıralarımızı çoğu zaman gülerek ve kimi zaman da bazı konularda karşılaştığımız bariyerleri de anlatarak paylaşacağımız bir kanal oluştururuz.
1999 yılından bu yana geçen süre boyunca Madrid Protokolü metninde bazı değişiklikler oldu, Protokol’ün yönetmeliği önemli revizyonlar geçirdi ve tüm bunlara ilaveten WIPO ofislere ve kullanıcılara yönelik uygulama rehberinin kapsamını iyice genişletti.
Son güncellemesi 2022 yılında yapılan Madrid Sistemi Hakkında Kılavuz (Guide to the Madrid System) yaklaşık 250 sayfadan oluşan ve kullanıcılara ve ulusal ofis çalışanlarına Madrid Sistemi hakkında en detaylı bilgileri vermeye amaçlayan bir metindir. Kılavuzun 2021 yılı metni yaklaşık 140 sayfadan oluşuyorken, 2022 yılı metninin yaklaşık 250 sayfadan oluşması, kılavuzda ne tip değişiklikler/eklemeler yapıldığı hususunda -konuyu iyi bildiğini düşünenler dahil olmak üzere- tüm sistem kullanıcıların kılavuzu dikkatli şekilde yeniden gözden geçirmesini gerektirmektedir.
Konuyu iyi bildiğini düşünenler dahil tüm sistem kullanıcıları tabiri, elbette ki kendimin de kılavuzu yeniden gözden geçirmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Kılavuza kabaca göz atarken dikkatimi çeken önemli hususlardan birisi yeni kılavuzda, uluslararası başvurusu yapılacak markayla, o markanın menşe ofiste dayandığı esas tescil/başvurudaki marka arasındaki “aynılık” kriterine yönelik yeni WIPO yorumu oldu.
Madrid Protokolü kanalıyla, menşe ofiste tescilli veya başvuru halinde bulunan bir markaya dayanarak uluslararası marka tescili edebilmek için, uluslararası başvuruya konu markayla, menşe ofiste tescilli/başvuru halinde bulunan marka (esas tescil/başvuru) arasında belirli açılardan aynılık bulunmalıdır:
- Esas tescil/başvurunun sahibi ile uluslararası marka talebinin sahibi aynı olmalıdır.
- Esas tescil/başvuru ile uluslararası marka talebine konu marka aynı olmalıdır.
- Uluslararası marka talebine konu mal/hizmetler, esas tescil/başvurunun kapsadığı malların/hizmetlerin kapsamında bulunmalıdır. Bir diğer deyişle, uluslararası marka talebinin kapsadığı mal/hizmetler, esas tescil/başvurunun kapsadığı mallardan/hizmetlerden daha dar olabilir, ama daha geniş olamaz.
Bu şartlardan ikincisi olan, esas tescil/başvuru ile uluslararası tescil talebine konu markanın aynı olması şartı, aslında şartların en basiti ve en kolaylıkla açıklanmakta olanıydı; çünkü iki markanın birbiriyle aynı olması, bunların yazım biçimi, font, renk gibi her tür görsel özellik bakımından aynı olması olarak açıklanıyordu.
Aynılık şartı, WIPO’nun 2021 yılı Madrid Sistemi Kılavuzunda ek bir açıklama yapılmaksızın, markaların aynı (identical) olması gerektiği şeklinde açıklanmıştı:
2022 yılı Madrid Sistemi Kılavuzunda ise WIPO esas tescil/başvuru ile uluslararası marka talebine konu marka arasındaki aynılık şartını esnetecek tavsiyelerde bulunmuştur.
Detaylara geçmeden önce, öncelikle “aynı olmalıdır” anlamına gelen “must be identical to” ifadesinin terk edildiği ve bunun yerine, 2022 yılı kılavuzunun 61. sayfasında “uyumlu olmalıdır/örtüşmelidir” anlamlarına gelen “must correspond to” ifadesinin tercih edildiği belirtilmelidir.
2022 yılı Madrid Sistemi Kılavuzunun 180-181. sayfalarında konu hakkında daha detaylı açıklama ve tavsiyelerle karşılaşılmaktadır.
Kılavuzda WIPO, ilk olarak “uyumlu olma/örtüşme” anlamlarına gelen “correspondence” kelimesinin içini doldurmakta ve uyumlu olma/örtüşmenin gerçekleşip gerçekleşmediğine menşe ofislerin karar vereceğini belirtmektedir. Bu haliyle, Kılavuzda bu konu hakkında yer alan açıklama ve yorumlar, WIPO’nun değerlendirmeleridir, ancak karar verme yetkisi menşe ofislerde olacaktır.
Kılavuzun yukarıda yer verilen 929. paragrafında; uluslararası tescil talebine konu marka ile esas tescil/başvurunun uyumlu olup olmadığı/örtüşüp örtüşmediği değerlendirilirken Ofislerin daha esnek bir tavır benimseyebileceği belirtilmiştir. Kılavuza göre, menşe ofisler, esas tescil/başvuru ile uluslararası tescil talebine konu markayı karşılaştırırken markaları büyüteç altına koyup birebir karşılaştırma yapmak zorunluluğunda değillerdir. Uluslararası tescil talebine konu markanın görselinin, ulusal sicilde kayıtlı markadan daha net/temiz bir kopya olması veya markaların bütünsel izlenimi aynıyken minör farklılıklar içermesi gibi hallerde menşe ofisler daha esnek bir yaklaşım takip ederek, uyumlu olma halinin gerçekleştiğini kabul edebileceklerdir.
Kılavuzda WIPO, ofislerin uyumluluk şartının aşağıdaki hallerde gerçekleştiğini kabul edebileceklerini belirtmiştir:
Bu durumda, 2022 yılı Madrid Sistemi Kılavuzunda yer alan yoruma göre menşe ofisler, esas tescil/başvuru ile uluslararası tescil talebine konu markanın kelime unsurları veya içerdikleri şekiller aynı iken; markaların yaygın kullanılan yazım fontları, koyu karakterlerle yazım, harfler arasındaki boşluk, büyük-küçük harfle yazım, karakterlerin yazım ölçüsü, ® işaretinin kullanımı, daha net-açık görsel kullanımı açılarından farklılık göstermesi gibi halleri minör farklılık olarak kabul edilebileceklerdir. Minör farklılıklar, WIPO’nun değerlendirmesine göre, esas tescil/başvuru ile uluslararası tescil talebine konu markanın uyumlu olması/örtüşmesi halini ortadan kaldırmayacağından, bu tip farklılıkları içeren görseller kullanılarak, ilgili esas tescil veya başvuruya dayanılarak uluslararası marka tescil talebi yapılabilecektir.
Yukarıda da belirttiğimiz üzere, WIPO kılavuzda bu hususu değerlendirme yetkisinin menşe ofislerde olduğunun altını çizmiştir, dolayısıyla hangi hallerin, ne dereceye kadar uyumlu olma/örtüşme şartını sağladığının sınırlarını ilgili menşe ofisler çizecektir. Bu noktada da, Türkiye açısından değerlendirmenin Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından yapılacağını belirtmek gerekmektedir.
Okuyucular bu konunun neden önemli olduğunu merak ediyor olabilirler. Çok basit birkaç örnekle merakı gidebiliriz:
Örneğin, Kurum sicilinde 1985 yılına ait halen geçerli bir markanız mevcut ve ona dayanarak Madrid Protokolü yoluyla yurtdışında marka tescili talep edeceksiniz. 1985 yılında marka başvurunuzu yaparken o dönemin baskı kalitesi nedeniyle yeteri derecede net olmayan bir görsel sicilde tescil edilmiş durumda veya geçmişte küçük harflerle tescil ettirdiğiniz bir markayı artık büyük harflerle kullanıyorsunuz ve markayı yurtdışında da öyle tescil ettirmek istiyorsunuz veya geçmiş tescilinizde yer alan ® işaretine yurtdışı tescilinizde yer vermek istemiyorsunuz.
Bu gibi hallerde, esas tescil/başvuru ile uluslararası tescil talebine konu markanın aynı olması şartı, tavizsiz – en sert haliyle uygulandığında, menşe ofisin size vereceği yanıt, markalar aynı değil, Türkiye’de yeni bir başvuru yapın ve ardından ona dayanarak Madrid Protokolü kapsamında uluslararası tescil talep edin yönünde olacaktır. Bu durumda, değişen şartlar ve uygulamalar nedeniyle olası yeni itirazlar, olası yeni ret nedenleri ile karşılaşılması hali ortaya çıkabilecektir ve her durumda menşe ofisteki tescili elde etmek neredeyse bir yıl sürecektir. Bu tip durumlar ise marka sahiplerinin menfaatlerine aykırı bürokratik zorlamalar niteliğine bürünebilecektir.
WIPO, tam da bu nedenlerle, esas tescil/başvuru ile uluslararası tescil talebine konu markanın birebir aynı olması zorunluluğu yerine, markaların uyumlu olması/örtüşmesi terminolojisini getirmiş ve menşe ofislerin uyumlu/olma örtüşme halini esnek biçimde değerlendirebileceği bilgisini 2022 yılı Madrid Sistemi Kılavuzunda vermiştir. Hal böyleyken, Türkiye’de yorumun ne şekilde yapılacağını da gelecek günler bizlere gösterecektir.
Önder Erol ÜNSAL
Ağustos 2023