Ön Sözlere Sağlanan Telif Korumasına Dair Güncel Bir Anayasa Mahkemesi Kararı İncelemesi


Kitapların giriş kısmına konulan, o eserin konusunu, amacını, işleniş biçimini anlatan yazı, sunuş, söz başı, ön deyi, mukaddime anlamlarına gelen[1] ön sözler, doğası gereği müstakil eser niteliğindeki kitaplarla birlikte vücuda gelmekte ve genelde kitabın yazarından farklı kişilerce kaleme alınmaktadır.

Yazımızın konusunu oluşturan, Anayasa Mahkemesi (AYM), 24.08.2022 tarihli ve 31933 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 2019/6570 başvuru numaralı bireysel başvuru hakkında vermiş olduğu, 04.07.2022 tarihli kararında[2] (Karar) ön sözlerin, kapsamına dâhil oldukları kitaplardan bağımsız bir eser niteliği taşıyıp taşımadığı, telif hukuku bağlamında korunup korunamayacağı ile ön sözler üzerinde, içerisinde yer aldıkları kitaplardan bağımsız şekilde tasarrufta bulunulup bulunulamayacağı ele alınmıştır.

Karara konu olayda; ilk baskısı 1960 yılında yapılan bir kitabın 1967 yılında yapılan 5. baskısına, kitabı ve kitabın müellifini övücü nitelikte, ön söz mahiyetinde bir takriz[3] yazısı ilave edilmiş ve bu metin, söz konusu kitabın takip eden yıllarda yayımlanan 125 baskısında daha yer almıştır. Ön söz yazarının mirasçısı tarafından, 30.10.2013 tarihinde yayımcı şirkete karşı, ön sözün kitap metninden çıkarılması istemiyle İstanbul 3. Fikrî ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde dava açılmıştır. Davacı, ön sözün yayımlanması için 05.12.1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK) kapsamında, ön sözün sahibinden ve mirasçılarından izin alınmadığını, ön sözün kitabın mevcut baskılarında yer almasının, hak sahiplerinin FSEK’ten kaynaklı haklarını ihlal ettiğini iddia etmiştir.

Başvurucu davalı, davacının aktif dava ehliyetinin (taraf sıfatı) bulunmadığını, talepler yönünden hak düşürücü sürenin dolduğunu, ön sözün eser niteliğinin bulunmadığını, ön sözün murisin izni ile kitaba dâhil edildiğini, kitap hacimsel olarak genişlese de kitabın içeriğinde bir değişiklik olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince; ön söz metninin FSEK m.2 hükmü kapsamında ilim ve edebiyat eseri olduğu, ön sözün murise ait olduğu, başvurucu davalının kitabı yayımlamaya devam etmesi nedeniyle taleplerin zamanaşımına uğramadığı, ön sözün yayınlanmasına ilişkin muristen izin alındığına dair bir belgenin dosyada olmadığı, sonraki yıllarda yapılan genişletilmiş baskılar için mirasçılardan izin alınmadığı, ön sözün ilk kez yer aldığı baskıda kitabın hacmi 496 sayfa iken sonraki baskılarda 1248 sayfaya ulaştığı, kitapta ön sözün yayınlanmaya devam etmesinin ön sözün amacını aşar şekilde kullanılması sonucunu doğurduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne, takriz kısmının kitaptan çıkarılmasına karar verilmiştir. Anılan karar; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi tarafından, eserin mahiyet ve hususiyetini bozucu hâllerde ref kararı verilebileceği belirtilerek onanmıştır. Verilen karar, karar düzeltme talebinin reddi üzerine 04.12.2019 tarihinde kesinleşmiştir.

Davalı yayımcı; ön sözün 1967 ila 2013 yıllarında kesintisiz ve çekişmesiz olarak kitapta yer aldığını, kitabın özünde bir değişikliğe uğramadığını, takriz metninin yeni basılarda kullanılmasının izne tabi olmadığını belirterek ifade özgürlüğünün; kitabın ayrılmaz bir parçası olan ön sözün kitaptan çıkarılmasının mülkiyet hakkının; mahkemece verilen kararda bilirkişi raporlarından ayrılan yönler olmasının ve hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak şekilde uzun bir süre sonra dava açılmasının adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu gerekçeleriyle AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştur. AYM; mülkiyet hakkı ile adil yargılanma hakkı kapsamındaki iddiaların, ifade özgürlüğü kapsamında bir bütün olarak incelenmesine karar vermiştir.

AYM tarafından; ön sözün kitap metninden çıkarılmasının ifade özgürlüğüne müdahale niteliğinde olduğu, ancak başvuruya konu takriz yazısının yer aldığı dinî içerikli kitabın ve takriz yazısının toplumun genel yararına ilişkin güncel bir tartışmaya katkı sağlamaması, mahkeme kararının bariz bir takdir hatası veya açık bir keyfilik içermemesi; takriz metninin kitaptan çıkarılması dışında, kitabın basım ve yayımının engellenmesine, kitabın toplatılmasına ilişkin bir karar verilmemesi hususları dikkate alındığında, çatışan menfaatler arasında dengenin kurulduğu, ifade özgürlüğüne yönelik müdahalenin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık gelmesi ve orantılı olması nedeniyle demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu belirtilerek ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar verilmiştir.

İncelenen karardaki; ön sözlerin, içerisinde yer aldıkları kitaptan bağımsız olarak eser niteliğinin bulunduğu; ön sözlerin hak sahiplerinin, kitaptan ve kitap üzerindeki hak sahiplerinden bağımsız olarak, belli koşullarda ön sözler üzerinde tasarruf yetkisinin bulunduğu yönündeki tespitler, fikrî mülkiyet hukuku bakımından önem arz etmekte ve emsal niteliği taşımaktadır.

Osman Umut KARACA

osmanumutkaraca@hotmail.com

Ağustos 2022


[1] Bkz; https://sozluk.gov.tr/, 27.08.2022.

[2] Karar için Bkz; https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/08/20220824-4.pdf, 27.08.2022.

[3] Takriz: Övme, övüş, bir eserin başına konulan yetkili bir kimsenin yazdığı, övücü tanıtma yazısı, beğence. https://sozluk.gov.tr/, 27.08.2022.

Bir Cevap Yazın