
“FSEK, 33. maddesine göre ‘Yayımlanmış bir eserin; tüm eğitim ve öğretim kurumlarında, yüz yüze eğitim ve öğretim maksadıyla … temsili … serbesttir.’ hükmü uzaktan eğitimi de kapsar mı?” sorusunu okuyucularımıza yönelttiğimiz anketimize toplam 45 yanıt geldi.
Fark oldukça açıktı ve katılanlardan 37 kişi soruya doğrudan “Evet” veya “Evet” anlamına gelen “Madde metninde yer alan “yüz yüze” ibaresinin lafzi olarak “fiziksel” anlamda yüz yüze eğitim olarak anlaşılmaması gerektiği kanaatindeyim. Özellikle günümüzde çevrim-içi eğitimlere katılımın yalnızca eğitimin gerçekleştiği sınıf ile sınırlı olarak gerçekleşebildiği düşünüldüğünde burada da yüz yüze eğitimin varlığı kabul edilebilir. Kanaatimce madde metninde yer alan “yüz yüze” ifadesi, eğitimin örneğin televizyon gibi mecralarda umuma iletim hakkı kapsamında değerlendirilebilecek şekilde gerçekleştirildiği durumları dışlamak üzere kullanılmıştır.” yanıtını verdi.
Sadece 8 kişi ise “Hayır” veya “Hayır” anlamına gelen anlamına gelen “Kural olarak kapsamaz kanaatindeyim. çünkü istisnalar muhakkak dar yorumlanmalıdır. ancak salgın hastalık vb. mücbir sebeplerden dolayı eğitim öğretim mecburen online yapılacak olduğundan haksız fiilin mücbir sebep dolayısıyla hukuka uygun hale geldiğini söyleyebiliriz. ama her şeye rağmen online eğitim sırasında eğitime katılacak kişiler eğitim kurumu tarafından tespit edilebilmeli ve fiziki ortamda olduğu gibi sınırlı sayıda tutulmalı online eğitim adı altında umuma açık yerlerde bir işlem yapılmamalı.” yanıtını tercih etti.
Pandemi günlerinde okulların uzaktan online eğitimi sürdürdüğü günlerde önem kazanan bu sorunun yanıtını aradığımız anketimizin okuyucularımızın da ilgisini çektiğini umuyoruz.
Takipçilerimize “Ayırt edici şekil ve ayırt edici olmayan kelime unsurlarının kombinasyonundan oluşan bir markanın ilan edilmesi halinde; markanın ayırt edici şekil unsurunun varlığı nedeniyle ilan edildiği, sizce Bülten’de ve başvurunun tescili halinde tescil belgesinde belirtilmeli midir?” sorusunu yönelttiğimiz yeni anketimiz yayında, ona da katılırsanız çok memnun oluruz.
Bu soruyu sormamızın nedeni; ayırt edici şekil ve ayırt edici olmayan kelime unsurlarının kombinasyonundan oluşan marka başvurularının ilan edilmesi halinde, ilanın muhatabı üçüncü kişilerin başvuruların hangi nedenle ilan edildiğini anlayamaması, Kurum aslında ayırt edici olmayan kelime unsurunu ayırt edici olarak mı değerlendirdi gibi soruların oluşması, ayırt edici olmayan kelime unsurlarına dayalı çok sayıda yayıma itiraz yapılması, hatta sonraki aşamalarda tescil belgesinde de bu hususun belirtilmemesi nedeniyle Yargının değerlendirmelerinde farklı yaklaşımların ortaya çıkmasıdır. Anket sonucunun bu konu hakkında takipçilerimizin nabzını ölçeceğini düşünüyor, yanıtlarınızı ve yorumlarınızı bekliyoruz.
IPR Gezgini
Eylül 2020