DTÖ Paneli Sigaralar için Düz Paketleme Kararı ve Türkiye Görüşü Bağlamında Markanın Kullanımı Zorunluluğu Tartışmalarına Kısa Bir Ziyaret

 

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Uyuşmazlık Çözüm Paneli, 28 Haziran 2018 tarihinde uzun süredir beklenen Düz Paketleme (Plain Packaging) kararını ve uyuşmazlık hakkındaki detaylı raporunu açıkladı.

Avustralya’nın 2012 yılında yürürlüğe koyduğu sigara paketlerinin düz paketlenmesi (plain packaging) kanunu, düz paketleme yoluyla kamu sağlığının korunması amacını esas almaktadır. Avustralya’nın başını çektiği düz paketleme mevzuatı, sonradan Macaristan, Fransa, Birleşik Krallık, Yeni Zelanda, Norveç ve İrlanda tarafından da yürürlüğe sokulmuştur. Gelecek yıllarda çok sayıda ülkenin daha benzer mevzuatları yürürlüğe koyması beklenmektedir.

Düz paketleme mevzuatı, sigara endüstrisi ve çeşitli ülkelerin tepkisini çekmektedir. Tepkilerin gerekçelerinden birisi de tescilli markaların kullanımı haklarının, düz paketleme yoluyla engellenmesidir. Markaların kullanımının engellenmesi, düz paketleme karşıtlarına göre, aynı zamanda TRIPS Anlaşması’nın ve dolayısıyla DTÖ yükümlülüklerinin ihlali anlamına gelmektedir.

Konu hakkındaki tartışmalar hakkında bilgi edinmek için, IPR Gezgini’nde 2014 yılında yayınladığımız “Sigara Ambalajlarına İlişkin Tek Tip Paketleme (Plain Packaging) Düzenlemesi ve Düzenlemenin Tescilli Marka Haklarıyla Bağlantısı” başlıklı yazının https://wp.me/p43tJx-dn bağlantısından incelenmesi yerinde olacaktır.

Avustralya’nın düz paketleme mevzuatına karşı, Dominik Cumhuriyeti, Honduras, Endonezya ve Küba tarafından DTÖ nezdinde yapılan şikayetler birleştirilmiş ve tek bir kararla uyuşmazlık hakkında DTÖ Paneli tarafından karar verilmiştir.

900 sayfaya yakın kararın detaylı biçimde incelenip aktarılması  şu an için mümkün gözükmese de, Panel kararının markayla ilgili birçok TRIPS maddesini detaylı şekilde değerlendirdiğini okuyucularımıza iletmeliyiz. Bu nedenle, aşağıda bağlantısına yer verdiğimiz Panel kararının vakit bulundukça incelenmesi kanaatimizce yerinde olacaktır.

Panel uzun ve detaylı kararının sonucunda, Avustralya’nın Düz Paketleme Mevzuatı’nın ülkenin DTÖ ve TRIPS yükümlülüklerini ihlal etmediği neticesine ulaşmıştır. Bu bağlamda, kazanan Avustralya ve düz paketleme taraftarları, kaybeden ise şikayetçi ülkeler ve daha da fazlasıyla sigara endüstrisi olmuştur.

Panel kararının https://www.wto.org/english/tratop_e/dispu_e/435_441_458_467r_e.pdf ; rapor eklerinin https://www.wto.org/english/tratop_e/dispu_e/435_441_458_467r_a_e.pdf ; raporun sadece özet ve sonucunun ise https://www.wto.org/english/tratop_e/dispu_e/435_441_458_467r_conc_e.pdf bağlantılarından görülmesi mümkündür.

Bu aşamada, düz paketleme kararını şimdilik bir kenara bırakarak, Türkiye’nin Panel’e sunduğu görüşe yer vermek istiyorum.

Türkiye’nin konu hakkında karara dek kamuya açıklanmayan görüşü, en az karar kadar merakla beklediğim bir ayrıntıydı. Türk görüşünün, raporun eklerinde https://www.wto.org/english/tratop_e/dispu_e/435_441_458_467r_a_e.pdf bağlantısında C-21 numaralı ek olarak, sayfalar C-70 ila C-74’te (pdf dokümanında sayfalar 214-218) görülmesi mümkündür.

 

 

Türkiye görüşünde dikkatimizi çeken noktayı, düz paketleme konusundan farklı bir düzlemde ele almayı tercih ediyoruz.

Görüşün ilk sayfasında “TRIPS Anlaşması’nda Marka Sahipleri İçin “Kullanım Hakkının” Bulunup Bulunmadığı (WHETHER THERE EXISTS “A RIGHT OF USE” IN THE TRIPS AGREEMENT FOR THE TRADEMARK OWNERS)” başlığıyla, Türkiye TRIPS Anlaşması’nda bağlamında markanın kullanımı hususunu yorumlamaktadır.

Türkiye görüşünde paragraf 10 takip eden içeriktedir:

“Türkiye; TRIPS Anlaşması’nın marka sahiplerine kullanım hakkı verip vermediği hususu değerlendirilirken, TRIPS Anlaşması’ndaki marka bölümünün kapsamı dahil olmak üzere konuyla ilgili tüm faktörlerin dikkate alınması gerektiği görüşündedir. “Kullanım” hususunun marka rejimlerinin ayrılmaz bir parçası olması bir olgudur. Kullanım olmadan, markanın -ürünlerin diğer ürünlerden ekonomik bir kazanç amacıyla ayırt edilmesi biçimindeki- nihai amacı gerçekleştirilemez. Bu bağlamda, Türkiye dahil olmak üzere, çoğu DTÖ üyesinin marka tesciline bağlanan haklardan yararlanılabilmesi amacıyla, fiili kullanım şartını getirmesi sürpriz değildir. Buna ilaveten, kullanım olmadan tescil, yeni tesciller için gereksiz bariyer oluşturur ve kullanım olmadan, tescil için harcanan para ve diğer kaynaklar ve bir markanın tanıtımı anlamsız kalır.”

 

 

Görüşün 11. maddesinde ise WIPO Fikri Mülkiyet El Kitabı’ndan alıntı yapılarak aşağıdaki ifadelere yer verilmiştir:

“……. Markaları kullanım zorunluluğu getirmeksizin onları tescil yoluyla korumak, ekonomik açıdan hiçbir anlama sahip değildir. Kullanılmayan markalar yeni markaların tescil edilmesine karşı yapay bir bariyer teşkil eder. Marka kanunlarında kullanım şartına yer verilmesi mutlak bir gerekliliktir.”

 

 

Görüşün 12. maddesi ise takip eden şekilde devam etmektedir:

“Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında Türkiye açısından, bir marka sahibinin kullanım hakkının, marka tesciline içselleştirilmiş bir hak olduğuna inanılması için güçlü gerekçeler mevcuttur. Türkiye, TRIPS hükümlerinin de bu anlayışla uyumlu olduğu görüşündedir.”

 

 

Yukarıda yer verdiğimiz görüş, Türkiye’nin DTÖ’ye sunduğu resmi ve uluslararası niteliği bulunan bir devlet görüşüdür. Dolayısıyla, oldukça ciddiye alınması gereken ve devlet olarak marka kullanımına ilişkin anlayışımızı aktaran bir metindir. Metinden anladığımız başlıca husus ise kullanım şartı olmadan marka tescilinin anlamsız olduğunun, Türkiye tarafından devlet görüşü olarak kabul edildiğidir.

Bu noktada, bir an için durup Türkiye’de 6 Ocak 2017 tarihinden başlayan ve henüz çözülmeyen markanın kullanımı kaosunun hatırlanması gerekmektedir:

Bir fikri mülkiyet ihtisas mahkemesi 556 sayılı KHK’nın markanın kullanımı ve kullanılmama halinde iptali düzenlemelerini içeren 14. maddesini iptal talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürür; Anayasa Mahkemesi 6769 sayılı SMK tasarısı meclis gündemindeyken tasarının yasalaşmasından sadece 4 gün önce 6 Ocak 2017 tarihinde 14. maddeyi iptal eder ve dahası iptal kararının yürürlüğü için geçiş süresi vermez; 6769 sayılı SMK 10 Ocak 2017 tarihinde yürürlüğe girer; 6769 sayılı SMK markanın kullanımı zorunluluğu ve kullanılmama halinde iptal için gerekli düzenlemeleri içerse de, yürürlük tarihinden önceki 4 günlük yasal boşluk gerekçe gösterilerek çok sayıda iptal davası hangi aşamada olduklarına bakılmaksızın reddedilir; 10 Ocak 2017 tarihinden sonraki davaların da 5 yıl süreyle açılıp açılamayacağı konusunda akademik görüşler (kanaatimizce gerçeklikten ve toplumsal faydadan uzaklık anlamında fanteziler daha doğru bir terim olacaktır) geliştirilir ve bunlar aylar boyunca uzun uzadıya tartışılır. Gelinen günde, gerek 10 Ocak öncesi ve gerekse de 10 Ocak sonrası açılmış kullanmama nedeniyle iptal davalarının akıbeti hakkında Yargıtay görüşü de henüz ortaya çıkmadığından belirsizlik iklimi halen devam etmektedir.

İşte tam bu aşamada, düz paketleme konusunda Türkiye’nin “Türkiye; TRIPS Anlaşması’nın marka sahiplerine kullanım hakkı verip vermediği hususu değerlendirilirken, TRIPS Anlaşması’ndaki marka bölümünün kapsamı dahil olmak üzere konuyla ilgili tüm faktörlerin dikkate alınması gerektiği görüşündedir. “Kullanım” hususunun marka rejimlerinin ayrılmaz bir parçası olması bir olgudur. Kullanım olmadan, markanın -ürünlerin diğer ürünlerden ekonomik bir kazanç amacıyla ayırt edilmesi biçimindeki- nihai amacı gerçekleştirilemez. Bu bağlamda, Türkiye dahil olmak üzere, çoğu DTÖ üyesinin marka tesciline bağlanan haklardan yararlanılabilmesi amacıyla, fiili kullanım şartını getirmesi sürpriz değildir. Buna ilaveten, kullanım olmadan tescil, yeni tesciller için gereksiz bariyer oluşturur ve kullanım olmadan, tescil için harcanan para ve diğer kaynaklar ve bir markanın tanıtımı anlamsız kalır…………..Markaları kullanım zorunluluğu getirmeksizin onları tescil yoluyla korumak, ekonomik açıdan hiçbir anlama sahip değildir. Kullanılmayan markalar yeni markaların tescil edilmesine karşı yapay bir bariyer teşkil eder. Marka kanunlarında kullanım şartına yer verilmesi mutlak bir gerekliliktir. Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında Türkiye için, bir marka sahibinin kullanım hakkının, marka tesciline içselleştirilmiş bir hak olduğuna inanılması için güçlü gerekçeler mevcuttur. Türkiye, TRIPS hükümlerinin de bu anlayışla uyumlu olduğu görüşündedir.” ifadelerini içeren bir metni devlet görüşü olarak Dünya Ticaret Örgütü’ne sunduğu, DTÖ Panel Kararı eklerinden görülür.

DTÖ’ye sunulan metnin Ekonomi Bakanlığı ve Dış İşleri Bakanlığı hukuk birimlerince hazırlandığını tahmin ediyor ve yukarıda yer verilen ifadelere katıldığımızı açıkça ifade ediyoruz.

Bununla birlikte, eğer devlet görüşümüz de bu yönde ise; 14. maddenin iptali ile başlayan süreci, karar için yürürlük süresi verilmemesini, konunun halen sürüncemede olmasını, markanın kullanımı zorunluluğu marka tescilinin bel kemiği ise “meleklerin cinsiyeti tartışmalarının” halen neden devam ettiğini, TRIPS Anlaşması hükümlerinin yorumlanmasında geniş bakış açısına sahip ve marka tescilinden beklenen kamusal faydaya uygun bir yaklaşımın halen neden benimsenemediğini anlamakta güçlük çekiyoruz.

Sanıyoruz ki, bir tarafta ideal görüşlerimizi belirttiğimiz ve markanın kullanımı şartına önem atfettiğimiz bir paralel evren var; ancak gerçeklik düzeyinde dar bir okuma kalıbıyla tüm sistemi darmadağın etmeyi tercih eden görüşü gereğinden fazla önemsiyoruz.

İlgi çekeceğini düşündüğümüz bu gelişmeyi ve metni okuyucularımızın bilgisine sunuyoruz.

Önder Erol ÜNSAL

Temmuz 2018

unsalonderol@gmail.com

 

2 thoughts on “DTÖ Paneli Sigaralar için Düz Paketleme Kararı ve Türkiye Görüşü Bağlamında Markanın Kullanımı Zorunluluğu Tartışmalarına Kısa Bir Ziyaret”

  1. 10 Ocak 2017 tarihinden sonraki davaların da 5 yıl süreyle açılıp açılamayacağı konusunda akademik görüşleri (ki bu noktada Sayın Hocamız Hayrettin Çağlar bu konuda başı çekmektedir) “kanaatimizce gerçeklikten ve toplumsal faydadan uzaklık anlamında fanteziler daha doğru bir terim olacaktır” şeklinde nitelendirmenizi açıkçası yakışıksız buldum.

Bir Cevap Yazın