Etiket: bengü şen gürakan

“EASYBREATH” İLE DECATHLON DERİN BİR NEFES ALDI: AVRUPA ADALET DİVANI’NDAN DECATHLON’A TASARIM ZAFERİ

Giriş

Yakın tarihli iki kararı ile Avrupa Birliği Genel Mahkemesi (“Genel Mahkeme”), Decathlon’un “Easybreath” yüz dalış maskesine ilişkin iki tescilli tasarımının geçerliliğini hedef alan hükümsüzlük taleplerini reddetmiştir. Delta-Sport Handelskontor GmbH (“Delta-Sport”) tarafından açılan iki farklı davada, tasarımların yalnızca teknik işlev nedeniyle ilgili biçimleri haiz oldukları ve ayırt edici nitelikten yoksun oldukları ileri sürülmüş olsa da Genel Mahkeme bu iddiaları yerinde bulmamıştır.

Genel Mahkeme, Decathlon’un maskelerinde estetik tercihlerin rol oynadığını ve tasarımların bilgili kullanıcı üzerinde özgün bir izlenim bıraktığını tespit ederek, aynı yöndeki Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’nin (“EUIPO”) kararlarını onamıştır.

Uyuşmazlığın Geçmişi

Davacı Delta-Sport, davalı Decathlon tarafından tescil ettirilen ve yüz dalış maskesi olarak bilinen “Easybreath” modelini hedef alarak iki tescilli AB tasarımının (eski adıyla Topluluk Tasarımı – RCD – Registered Community Design) hükümsüz kılınması için EUIPO’ya başvuruda bulunmuştur[1].

Delta-Sport, 30 Mart 2021 tarihinde yaptığı başvurularda, söz konusu tasarımların:

  1. Yalnızca ürünün teknik işlevi tarafından belirlenen özellikler taşıdığı,
  2. Bu nedenle RCD’nin koruma kapsamı dışında kaldığı,
  3. Ayrıca, ayırt edici nitelikten yoksun olduğu,

gerekçeleriyle hükümsüz kılınması gerektiğini ileri sürmüştür.

Delta Sports’un bir diğer iddiası ise uyuşmazlığa konu tasarımların, daha önce Fransa’da patent tescili[2] ile korunmalarının ve 24 Kasım 1995’te yayımlanan patent tesciline ve çeşitli faydalı model tescillerine konu olmalarının da, bu ürünlerin yalnızca teknik fonksiyonu haiz olduklarını ispatladığı ve bu kapsamda yenilik kriterinin de somut olaylarda mevcut olmadığı yönünde olmuştur.

EUIPO İptal Birimi, 19 Temmuz 2022 tarihli kararlarıyla hükümsüzlük taleplerini reddetmiştir. Delta-Sport bu kararlara karşı temyize gitmişse EUIPO Temyiz Kurulu, 11 Ağustos 2023 tarihli kararlarıyla bu temyiz taleplerinin her ikisini de reddetmiştir.

Temyiz Kurulu değerlendirmesinde, uyuşmazlık konusu tasarımların:

  1.  Yüzü çevreleyen oval bir çevresel çerçeve (002340224-0001 sayılı tasarım için ayrıca beyaz/gri renk özellikli);
  2. Üst kısmı düz, burun bölgesinde yükselen ve çeneye doğru kademeli olarak daralan, çevresel çerçeveye yerleştirilmiş şeffaf bir cam;
  3. Ağız ve burun üzerinde ters “V” şeklinde bir bölmeden oluşan, solda ve sağda birer valf bulunan, çene bölgesinde yuvaları olan bir kapak bulunan bir etek (002340224-0001 sayılı tasarım için etek ve pencerenin iç ovali mavi renkte);
  4. Üst uca doğru yarı yoldan itibaren belirgin şekilde kalınlaşan, ucunda bir kapak bulunan yarım daire biçimli, düz bir tuba; tuba, çerçevenin ortasına, tepeye yerleştirilmiş ve çerçeveye 45 derece eğimli (002340224-0001 sayılı tasarım için tubanın ucu turuncu renkteyken tüp şeffaftır);
  5. Ortada bağlı, çenenin biraz yukarısında, yanlara yerleştirilmiş iki sabitleme halkasıyla maskeye tutturulmuş “X” şeklinde bir baş kayışı (002340224-0001 sayılı tasarım kayış siyah renkli);

özellikleri haiz olduklarını not ederek, bu özelliklerin yalnızca teknik işlevi betimlemediğini değerlendirmiştir. Bu kapsamda uyuşmazlık konusu tasarımlarda maskenin çerçevesinin oval şeklinin (yukarıdaki i. paragrafta belirtilen ilk özellik) ve baş kayışı bağlantısının şeklinin (yukarıdaki v. paragrafta belirtilen beşinci özellik) teknik olmayan özellikler olduğunu ve bu yönüyle ilgili tasarımların en az iki özelliğinin teknik işlevi haiz olmadığını da belirtmiştir. Buna ek olarak uyuşmazlık konusu 002340224-0001 sayılı tasarımın renk özelliklerinin bulunmasını da ilgili kararına eklemiş ve bu renk özelliklerinin de teknik işlevden kaynaklanmadığını not etmiştir.

EUIPO Temyiz Kurulu’nca temyizleri reddedilen Delta-Sport, uyuşmazlıkları AB Genel Mahkemesi’ne taşımıştır.

Genel Mahkeme’nin Değerlendirmesi

Genel Mahkeme her iki davayı da (T‑1060/23 ve T‑1061/23) 4 Haziran 2025 tarihli aynı gün verilen kararlarıyla sonuçlandırmış ve davacı Delta Sports’un taleplerini reddetmiştir.

Teknik Fonksiyon Argümanı

Delta-Sport’un temel iddiası, maske tasarımlarının tamamıyla ürünün teknik işlevine hizmet edecek şekilde belirlendiği yönünde olmuştur. Buna göre yukarıda da özetlendiği üzere:

  • Maskenin oval çerçevesi, insan yüzü anatomisine uyum sağlamak amacıyla tasarlandığı;
  • “X” şeklindeki kafa bandı, maskenin sabitlenmesini sağladığı;
  • Bu özelliklerin estetik değil, tamamen işlevsel nedenlerle seçildiği öne sürülmüştür.

Mahkeme, bu iddiaları değerlendirmiş ve EUIPO Temyiz Kurulu’nun değerlendirmeleri ile paralel olarak Decathlon’un tasarımının en az iki yönünün (çerçeve şekli ve kafa bandı biçimi) teknik işlevle sınırlı olmayan, aynı zamanda estetik tercihleri yansıttığına hükmetmiştir. Tasarımda kullanılan renkler (002340224-0001 sayılı tasarım için) ve yuvarlatılmış hatlar da bu değerlendirmeye dâhil edilmiştir.

Mahkeme, “bir ürün tasarımının yalnızca teknik nedenlerle şekillenmiş olması durumunda tasarım korumasından yararlanamayacağı” yönündeki kurala dikkat çekmiştir. Ancak, herhangi bir tasarımın, tek unsurunun bile teknik zorunluluk dışında başka saiklerle (örneğin estetik veya kullanıcı dostu görünüm gibi) belirlenmiş olması halinde, tasarımın geçerli kalacağına vurgu yapılmıştır.

Davacının önceki tarihli patent ve faydalı modellerin, bu tasarımların yalnızca teknik işlevi haiz oldukları iddialarını desteklediği argümanı için ise Genel Mahkeme, davacının iddialarının aksine, daha önceki patentlerin ve faydalı modellerin, uyuşmazlık konusu tasarımlardaki maske çerçevesinin oval şeklinin ve baş bandı bağlantısının şeklinin yalnızca teknik işlevler tarafından dayatıldığını kendi başlarına gösteremeyeceği değerlendirmesi ile patent ile tasarımların incelemelerinin ve koruma kapsamlarının birbirinden tamamen farklı olduğunu da not etmiştir.

Bu doğrultuda, tasarıma konu maske için alternatif şekillerin mümkün olduğunun gösterilmesi, teknik zorunluluğun mutlak olmadığını ve tasarımcının belli tercihleri kullandığını ortaya koymuştur.

Bireysel Karakter (“Individual Character”) Değerlendirmesi

Delta-Sport ayrıca, tasarımın yeni olmadığını ve farklılık yaratmadığını iddia etmiştir. Bu bağlamda 1995 tarihli bir Fransız patent başvurusuna (FR 2 720 050) atıf yaparak önceki tasarımla neredeyse aynı olduğunu savunmuştur.

Mahkeme, Decathlon’un tasarımların söz konusu önceki patentten önemli derecede farklılaştığını ve “bilgili kullanıcı üzerinde farklı bir genel izlenim bıraktığını” belirtmiştir. Özellikle tasarımların bütünsel görüntüsü, çizgilerin akıcılığı, renk kullanımı ve detaylar bu değerlendirmede etkili olmuştur.

Ayrıca Decathlon’un, tasarımın geliştirilme sürecinde dış tasarım firmalarıyla çalıştığı, tüketici testleri yaptığı ve tasarım estetiğine önem verdiği yönündeki beyanları ve kanıtları da Genel Mahkeme tarafından dikkate alınmıştır. Geliştirme sürecini anlatan tanıtım videoları ve prototip evrimleri de dosyada yer almıştır.

Karar ve Sonuç

Genel Mahkeme her iki kararında da:

  • Decathlon’un tasarımlarının teknik zorunluluklardan ibaret olmadığını,
  • Tasarımların bireysel karakter taşıdığını,
  • Delta-Sport’un teknik zorunluluk ve bireysellik iddialarını yeterli düzeyde ispatlayamadığını,

tespit ederek, davalı EUIPO ve müdahil Decathlon lehine hüküm kurmuştur.

Böylece, Decathlon’un Easybreath dalış maskesi için sahip olduğu tasarım tescillerinin geçerliliği bir kez daha teyit edilmiştir.

Bu kararlar, Genel Mahkeme’nin tasarım hukuku bakımından önemli kriterlerini net biçimde ortaya koyması ve ürün estetiği ile teknik işlev ayrımına dair yorumları açısından hem tasarım sahipleri hem de hukukçular için değerli bir içtihat oluşturmaktadır.

Bu kararların, tasarım hukukunda estetik ile fonksiyonun ip üstünde yürüyen dansında, fonksiyonun estetiğe engel olmadığını gösterdiğini ve Decathlon’un “rahat nefes almasını” sağladığını söyleyebiliriz. 😊

Güldeniz DOĞAN ALKAN

guldenizdogan@hotmail.com

Bengü ŞEN GÜRAKAN

benguseen@gmail.com

Temmuz 2025


[1] Sırasıyla tescil numaraları: RCD 002340224-0001 ve RCD No: 002526699-0001.

[2] FR 2 720 050.

KULLAN YA DA KAYBET! McDONALD’S, “BIG MAC” MARKALARI İÇİN VERDİĞİ SAVAŞI GENEL MAHKEME ÖNÜNDE KAYBETTİ…

Değerli okuyucuların dikkatine! Bu yazımız diyetinizi bozabilir 😊

İrlandalı hamburger zinciri Supermac Ltd., McDonalds’a ait olan “BIG MAC” markasına karşı 29, 30 ve 42. sınıflardaki mal ve hizmetler için kullanmama nedeniyle iptal talebinde bulunmuş ve Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi (“EUIPO”) İptal Birimi, “BIG MAC” markasının kullanımının ispat edilemediğini değerlendirerek 29, 30 ve 42. sınıflardaki tüm mal ve hizmetler için iptaline karar vermişti[1].

İptal Birimi’nin kararını EUIPO Temyiz Kurulu’na götüren McDonald’s, kısmi bir zafer elde etmiş Temyiz Kurulu ilgili sınıflardaki birtakım mal ve hizmetler için “BIG MAC” markalarının ciddi bir biçimde kullanımının ispat edildiğini değerlendirmişti.

Bu sefer Temyiz Kurulu kararını Avrupa Birliği Genel Mahkemesi (“Genel Mahkeme”) önüne götüren Supermac Ltd. oldu ve Genel Mahkeme’nin 05.06.2024 tarihli kararı ile McDonald’s daha büyük bir kayıpla karşı karşıya kaldı.

Genel Mahkeme, Temyiz Kurulu’nun kararını kısmen kaldırdı ve “BIG MAC” markasının Temyiz Kurulu kararı ile daha önceki karar ile iptal edilenlerin yanı sıra ‘Tavuklu sandviçler’; ‘Kümes hayvanı ürünlerinden hazırlanan gıdalar’, ‘Tüketime ve arabaya servis tesislerine hazırlanan yiyecek ve içeceklerin sağlanmasıyla uğraşan restoranların ve diğer kuruluşların veya tesislerin işletilmesiyle verilen veya bunlarla ilişkili hizmetler; hazır gıdaların hazırlanması hizmetleri’ bakımından da iptaline karar verdi.

UYUŞMAZLIĞIN GEÇMİŞİ

İrlandalı Supermac Ltd. 2017 yılında McDonalds’ın “BIG MAC” markalarına karşı başlattığı kullanmama nedeniyle iptal davasını EUIPO İptal Birimi’nde kazanmış ve Avrupa Birliği’nde tescilli olan “BIG MAC” markası 29, 30 ve 42. sınıflardaki aşağıda sayılan tüm mal ve hizmetler bakımından İptal Birimi’nin 11.01.2019 tarihli ve 14 788 C sayılı kararı ile iptal edilmişti:

  • 29. sınıf: ‘Et, domuz eti, balık ve kümes hayvanı ürünlerinden hazırlanan gıdalar, etli sandviçler, balıklı sandviçler, domuzlu sandviçler, tavuklu sandviçler, konserve ve pişmiş meyve ve sebzeler, yumurta, peynir, süt, süt müstahzarları, turşular, tatlılar’;
  • 30. sınıf: ‘Yenilebilir sandviçler, etli sandviçler, domuz eti sandviçleri, balıklı sandviçler, tavuklu sandviçler, bisküviler, ekmek, kekler, kurabiyeler, çikolata, kahve, kahve yerine geçenler, çay, hardal, yulaf ezmesi, hamur işleri, soslar, baharatlar, şeker’;
  • 42. sınıf: ‘Tüketim için ve arabaya servis tesisleri için hazırlanan yiyecek ve içeceklerin sağlanmasıyla iştigal eden restoranların ve diğer kuruluş veya tesislerin işletilmesi ve franchising verilmesiyle verilen veya bunlarla ilişkili hizmetler; hazır yiyeceklerin hazırlanması; bu tür restoran, işletme ve tesislerin başkaları için tasarlanması; Başkalarına ait restoranlar için inşaat planlaması ve inşaat danışmanlığı’

McDonald’s bu kararı Temyiz Kurulu önüne taşıyarak 14.12.2022 tarihli ve R 543/2019‑4 sayılı karar ile kısmi bir zafer elde etmiş, Temyiz Kurulu ise aşağıdaki mal ve hizmetler bakımından “BIG MAC” markalarının ciddi ve markasal kullanımının ispat edildiğini, bir diğer deyişle bu mal ve hizmetler bakımından “BIG MAC” markalarının iptal edilemeyeceğini değerlendirmişti:

  • 29. sınıf: ‘Et ve kümes hayvanları ürünlerinden hazırlanan gıdalar, etli sandviçler, tavuklu sandviçler’;
  • 30. sınıf: ‘Yenilebilir sandviçler, etli sandviçler, tavuklu sandviçler’;
  • 42. sınıf: ‘Tüketim için ve arabaya servis tesisleri için hazırlanan yiyecek ve içeceklerin sağlanmasıyla uğraşan restoranların ve diğer kuruluşların veya tesislerin işletilmesiyle verilen veya bunlarla ilişkili hizmetler; hazır yiyeceklerin hazırlanması’.

Fakat bu sefer Supermac Ltd., Temyiz Kurulu kararını Genel Mahkeme önüne götürdü ve Genel Mahkeme, Supermac Ltd.’yi kısmen haklı buldu.

GENEL MAHKEME’NİN DEĞERLENDİRMELERİ

Tüm bu süreçlerin sonunda Genel Mahkeme 05.06.2024 ve T‑58/23 sayılı kararında, McDonald’s tarafından sunulan delillerin Temyiz Kurulu kararı ile iptal edilenlerden daha fazla mal ve hizmet için ciddi ve markasal kullanımı ispatlamaya elverişli olmadığını değerlendirdi.

Her bir sınıfta yer alan mal ve hizmet için ayrı ayrı değerlendirmelerde bulunan Genel Mahkeme öncelikle McDonald’s tarafından sunulan ve 2016 yılında Fransa’da “Grand Big Mac Chicken” ürünlerinin tanıtımına dair delilleri mercek altına aldı. Genel Mahkeme bu delillerin kullanımının miktarının sunulan bilgi ve belgelerden anlaşılamadığını; delillerde “Grand Big Mac Chicken” ürünlerinin fiyatına dair bilgilerin bulunmadığını; her ne kadar satışlarla ilgili birtakım veriler paylaşılsa da bu verilerin yıllara göre ayrılmamış olduğunu not ederek delillerin “BIG MAC” markasının ‘tavuklu sandviçler’ ve ‘Kümes hayvanı ürünlerinden hazırlanan gıdalar’ mallarında kullanımının ispatlanamadığını değerlendirdi.

Öte yandan Genel Mahkeme, “BIG MAC” markasının ‘et ürünlerinden hazırlanan gıdalar’ bakımından ciddi kullanımının ispat edildiğini değerlendirdi ve SuperMac Ltd.’nin iddialarının aksine ilgili sınıflandırmanın geniş bir sınıflandırma olmadığını da not etti. Özellikle de et ürünleri bakımından “BIG MAC” markalarına ciddi yatırımlar yapan McDonald’s için karar bu yönüyle sevindirici olsa gerek.

Fakat McDonald’s, 42. sınıftaki hizmetler bakımından olumlu sonuç alamadı. Gerek EUIPO ve gerek ise McDonald’s savunmalarında, “BIG MAC” markasının kapsamındaki 42. sınıftaki hizmetlerin esasen yiyecek ve içeceklerin sağlanması, restoran hizmetlerini belirttiğini iddia etmişlerse de Genel Mahkeme, “BIG MAC” markasının kapsamındaki hizmetlerin nihai tüketicilere hitap eden restoran hizmetleri değil profesyonellere hitap eden ve bir restoranın yönetilme veya işletilme şekline ilişkin hizmetler olduğunu belirtti.

Genel Mahkeme, McDonald’s eğer fast-food restoran hizmetlerine ilişkin olarak ihtilaflı markayı tescil ettirmek istediyse davaya konu başvurunun yapıldığı tarihte yürürlükte olan Nice Sınıflandırması’nın geçerli olacağını ve bu durumda 42. sınıftaki hizmetler arasında ilgili tarihte zaten ‘restoranlar’ ve ‘snack-bar’ hizmetlerinin bulunduğunu belirtti.  

Bunlarla birlikte Genel Mahkeme bir parantez açtı ve “BIG MAC” markasının kapsamındaki 42. sınıftaki hizmetlerin, bir an için ‘fast-food restoran hizmetleri’ olarak anlaşıldığı düşünülse dahi, McDonald’s tarafından dosyaya sunulan delillerinin hiçbirinin söz konusu hizmetlerle ilgili olmadığını değerlendirdi. Son olarak Genel Mahkeme “BIG MAC” markasına ilişkin sunulan delillerden bu markanın yalnızca ‘etli sandviçler’ ile bağlantılı olarak kullanıldığının anlaşıldığını not etti.

Tüm bu değerlendirmeler neticesinde Genel Mahkeme, Temyiz Kurulu’nun kararını kısmen kaldırdı ve Avrupa Birliği nezdinde 000062638 sayı ile tescilli “BIG MAC” markasının, 29 ve 30. sınıflardaki ‘Tavuklu sandviçler’; ‘Kümes hayvanı ürünlerinden hazırlanan gıdalar’ ile 42. sınıftaki ‘Tüketime ve arabaya servis tesislerine hazırlanan yiyecek ve içeceklerin sağlanmasıyla uğraşan restoranların ve diğer kuruluşların veya tesislerin işletilmesiyle verilen veya bunlarla ilişkili hizmetler; hazır gıdaların hazırlanması hizmetleri’ bakımından da iptaline karar verdi.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Tarafların Genel Mahkeme kararını 2 ay 10 gün içerisinde Avrupa Birliği Adalet Divanı önüne götürme hakkı bulunmakla birlikte, şu ana kadar herhangi bir temyiz başvurusu yapılmamış olarak görünmekte. Eğer uyuşmazlık Adalet Divanı önüne taşınırsa, Adalet Divanı son ve nihai kararı vererek uyuşmazlığı sonlandıracak.

Eğer karar temyiz edilmezse veya Adalet Divanı olası bir temyizi reddeder ise Avrupa Birliği’nde “BIG MAC” markası, yalnızca 29. sınıfta: ‘Et ürünlerinden hazırlanan gıdalar, etli sandviçler’ ve30. sınıf: ‘Yenilebilir sandviçler, etli sandviçler’ bakımından tescilli kalmaya devam edecek. Tabii McDonald’sın Avrupa Birliği üye ülkelerindeki fikri mülkiyet ofislerinde ayrıca almış olduğu diğer marka tescilleri bu karardan etkilenmeyecek. Nitekim McDonald’s yakın zamanda yaptığı açıklamasında bu kararın, “BIG MAC” markalarını kullanmalarını engellemeyeceğini de belirtmişti[2].

Bir önceki yazımızda not ettiğimiz gibi bu kararın önemli göstergelerinden biri, tanınmış marka sahiplerinin dahi kullanmama nedeniyle iptal davası ile karşılaştıklarında sunacakları delillerin son derecede önemli olduğu ve bu kullanımlarının yerini, zamanını ve miktarını içeren deliller sun(a)madıkları takdirde, markalarını kaybetme riski ile karşı karşıya kalabilecekleridir.

Bu kararın bir diğer önemi ise Supermac Ltd. CEO’sunun da belirttiği gibi “dünya çapındaki küçük işletmeler için önemli bir zafer” olmasıdır. Nitekim EUIPO ve Genel Mahkeme, tüm dünyanın yakından bildiği “BIG MAC” markalarının kapsamında yer alan birtakım emtialar bakımından iptal edilebileceğini, zira her ne kadar bu marka son derece tanınmış olsa da buna dayalı olarak McDonald’s’ın markayı kullanma zorunluluğunun ortadan kalkmadığını göstermektedir.

Bu kararın Adalet Divanı önüne götürülmesinin kuvvetle muhtemel olduğunu değerlendiriyor ve hikayenin sonunu heyecanla bekliyoruz!

Güldeniz DOĞAN ALKAN

Bengü ŞEN GÜRAKAN

Temmuz 2024

guldenizdogan@hotmail.com

benguseen@gmail.com


DİPNOTLAR

[1] Bu kararla ilgili 25 Ocak 2019 tarihli detaylı yazımıza da “Kullan Ya Da Kaybet! – McDonald’s’a ait “BIG MAC” markasının tescili ciddi kullanımı ispatlanamadığı için iptal edildi” başlığı ile IPR Gezgini’nden bu linkten ulaşmak mümkündür.

[2] https://www.politico.eu/article/mcdonalds-loses-big-mac-trademark-court-fight/

ÜÇ BOYUTLU TABLET KILIFI ŞEKLİ EUIPO’DA AYIRT EDİCİLİK TESTİNİ GEÇEMEDİ


Gün geçtikçe ticaret hayatı ve piyasanın küçük ve orta ölçekli şirketler için olduğu kadar, büyük şirketler için de zorlayıcı olduğunu gözlemlemek mümkün… Bu konjonktürde şirketler, ürünlerine ve markalarına değer katmak için ciddi yatırımlar yaparak, sürekli büyüyen rekabetçi bir piyasada, yeni ve ilginç çözümler üretip pek çok ürün geliştirmekte ve sıradan ürün şekillerinden uzaklaşarak, markaları ile özdeşleşen ürünler yaratmaya çalışmaktadırlar. Yeni ve sıra dışı tasarımlar ve ürün şekilleri üreten şirketlerin, bu ürünleri korumak için, şüphesiz etkili fikri mülkiyet hukuku korumasına ihtiyaç duyarlar. Fakat fikri mülkiyet ofisleri, özellikle de ürün şekillerinin üç boyutlu marka olarak tescil edilmesi söz konusu olduğunda, bu ürün şekillerinin ayırt edici nitelikleri konusunda her zaman başvuru sahipleri ile aynı fikirde olmayabiliyor ve onları zorlayabiliyor…

Mesela yakın bir tarihte incelediğimiz EOS kararında da[1], Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”), EOS PRODUCTS SÀRL’e ait yumurta şeklindeki dudak balsamı şeklinin ayırt edici karakterden yoksun olduğuna ve tescil edilemeyeceğine karar vermişti.

Bu sefer ise üç boyutlu markasını tescil ettiremeyerek hüsrana uğrayan bir diğer şirket ünlü bir çanta/bavul üreticisi şirket oldu. Amerikalı şirket, 2019 yılında kolları ve bacakları olan bir silueti andıran iPad/tablet kılıfı şeklini, Avrupa Birliği (“AB”) markası olarak tescil ettirmeye çalışmış, ancak ayırt edicilik kriterine takılarak, başarılı olamamıştır.

UYUŞMAZLIĞIN GEÇMİŞİ

4 Şubat 2019 tarihinde, Amerikalı, çanta ve bavul üreticisi bir şirket, görseldeki tablet kılıfını marka olarak tescil ettirmek üzere AB Fikri Mülkiyet Ofisi (“EUIPO”) nezdinde marka başvurusunda bulunmuştur.


İlgili başvuru kapsamında, Nice Sınıflandırmasına göre 09. sınıfta: “Dizüstü bilgisayarlar, tabletler ve akıllı telefonlar için kılıflar.” malları yer almaktadır.

8 Şubat 2019 tarihinde, yapılan inceleme neticesinde EUIPO marka uzmanı, başvuruyu ayırt edicilikten yoksun bularak AB Marka Tüzüğü (“EUTMR”) madde 7(1)(b) uyarınca tümden reddetmiştir. İncelemeyi yapan uzman, başvurusu yapılan üç boyutlu markanın görünümünün, ilgili sektörün norm ve geleneklerinden önemli ölçüde sapmadığını değerlendirmiştir. İlgili işaretin, yalnızca teknik bir sonuç elde etmek için gerekli olan bir şekli temsil ettiği sonucuna ulaşan uzman, bu ürün şeklinin ilgili tüketici tarafından tescil edilmek istenen mallar için piyasada yaygın bir şekil olarak görüleceğini belirtmiştir. Nihayetinde, ilgili işaretin, kollar ve bacaklara sahip komik bir siluet şeklini haiz olmasının, yalnızca piyasada yaygın olarak kullanılan ürün şekillerinin bir varyasyonu olarak değerlendirilmesine sebebiyet vereceği sonucuna ulaşmıştır.

Bunun üzerine başvuru sahibi, uzmanın kararına karşı EUIPO İkinci Temyiz Kurulu’na başvuruda bulunmuş ve ilgili şeklin ayırt edici niteliği haiz bulunduğunu zira piyasadaki diğer tablet kılıflarının yalnızca dikdörtgen şeklinde olduğunu fakat kendi marka başvurularındaki şeklin ise çizgi film karakterini andıran bir şekil ile ayırt edici özelliklere sahip olduğunu ve kullanım sonucu ayırt edicilik de kazandığını iddia etmiştir. Ayrıca başvuru sahibi, yine bir tablet kılıfı şekli olan ve yeşil bir çizgi film karakterini andıran EUIPO nezdinde 012570677 sayı ile tescilli marka gibi, kendi markalarının da tescil edilmesi gerektiği savunmuştur.

EUIPO İKİNCİ TEMYİZ KURULU’NUN DEĞERLENDİRMELERİ

İkinci Temyiz Kurulu kararını verirken, ürünün ilgili tüketici kesimini ve ürünün ayırt edici karakterden yoksun olup olmadığı sorularını değerlendirmiştir.

Bu kapsamda, öncelikle ilgili tüketici kesimi inceleyen Temyiz Kurulu, bir üç boyutlu markanın ortalama tüketici algısının, görünümden bağımsız bir işaretten oluşan bir kelime veya şekil markası ile aynı olmadığını vurgulamıştır. Temyiz Kurulu, ortalama tüketicilerin, herhangi bir şekil veya kelime unsurunun yokluğunda, ürünlerin menşei hakkında ürün şekillerine dayanarak varsayımlarda bulunma alışkanlığına sahip olmadığını belirtmiş ve bu nedenle de bu tür üç boyutlu bir ürünle ilgili olarak ayırt edici bir karakter oluşturmanın, kelime ve şekil markalarına nazaran daha zor olduğunu ifade etmiştir. 

Uyuşmazlık konusu marka başvurusunun kapsamında, çeşitli elektronik aletlere ait kılıflar mallarının bulunduğunu belirten Temyiz Kurulu, yaptığı değerlendirme neticesinde, somut olay bakımından ortalama tüketicinin, genel halk olduğunu ve ortalama dikkat seviyesine sahip tüketicilerden oluştuğunu tespit etmiştir.

Temyiz Kurulu, akabinde uyuşmazlık konusu marka başvurusunun ayırt edici olup olmadığı sorusunu incelemiş ve ilk olarak, başvuru sahibinin temyiz talebinde sunduğu, başkaca firmalara ait çizgi film karakterlerini andıran şekillerdeki tablet kılıflarının görselleri incelenmiştir. Temyiz Kurulu, bu örneklerin piyasada, çocuklara yönelik tabletler gibi dokunmatik ekranlı elektronik cihazlar için çok çeşitli tasarımların olduğunu gösterdiğini belirtmiş ve farklı renklerde ve tasarımlarında, yandan veya üstten kulplu ve serbest durma desteğini haiz, huzurdaki uyuşmazlığa konu markadaki şekle benzer tasarımların, 2017 yılından bu yana piyasada olduğunu belirterek, buna örnek olarak aşağıdaki ürünleri göstermiştir:


Akabinde, Temyiz Kurulu, başvuru sahibi şirketin uyuşmazlık konusu üç boyutlu şeklin, çocuklar tarafından bir “mini arkadaş” olarak algılanacağını iddiasını ele almış ve bu iddiayı bizzat başvuru sahibinin sunduğu örneklerle çürüterek, neden diğer tablet kılıfı şekillerinin de çocuklar tarafından benzer bir “mini arkadaş” olarak algılanmayacağını sorgulamıştır. Temyiz Kurulu’na göre tıpkı uyuşmazlık konusu üç boyutlu şekil gibi, sunulan örnekler de çizgi film karakterlerini andıran özellikleri ile çocukların ilgisini çekmektedir.

Temyiz Kurulu, sunulan örneklerin, tablet gibi dokunmatik ekranlı elektronik cihazlar için, standart dikdörtgen şeklinden önemli ölçüde farklılaşan ve gözler, kulaklar, vb. gibi özellikler içeren çok çeşitli kılıf şekilleri olduğunu ve bunun sonucunda tüketicilerin ürünleri görmeye alıştığını değerlendirmiştir.

Temyiz Kurulu kararın devamında, ortalama tüketicilerce başvuru sahibi şirketin ürününün estetik detaylarına daha fazla dikkat edileceği varsayılsa bile, bu durumun ortalama tüketicilerin otomatik olarak ilgili şekli bir marka olarak algılayabilecekleri anlamına gelmediğini belirtmiştir. Ayrıca kararda, bir işaretin tescil edilebilirliğinin değerlendirilmesinin, aynı veya benzer işaretin piyasada kullanılıp kullanılmadığına ve ne ölçüde kullanıldığına bağlı olmadığı da vurgulanmıştır.

Öte yandan, dosyaya sunulan benzer tablet kılıfı şekillerinin üç boyutlu marka olarak tescil edildiği iddiası ise, bu tescillerin somut olayla ilgili olmadığı değerlendirilerek reddedilmiştir. Temyiz Kurulu kararında, prensip olarak, benzer durumlarda benzer kararlara ulaşılarak içtihatlarda ve uygulamada bir bütünlük sağlanmaya çalışıldığı belirtilmişse de bir işaretin marka olarak tescil edilip edilemeyeceği değerlendirmelerinin her somut olayın özelliğine göre yapılacağı ve başkaca dosyalar için verilmiş kararların bağlayıcı olmadığı belirtilmiştir.

Tüm bu bulgular bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvuru sahibi şirketin markasının, ilgili sektörün norm ve geleneklerinden yeterince ve hatta ‘önemli ölçüde’ ayrılmadığı değerlendirilmiş ve üç boyutlu şekil marka başvurusunun, ayırt edici nitelikten yoksun olduğu kanaatine varılmıştır.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Karar neticesinde Temyiz Kurulu’nun değerlendirmelerine göre, tablet kılıflarındaki kol ve bacak gibi unsurlar, tüketicilerce ürünün işlevsel yönüyle, diğer bir deyişle cihazı tutma veya ayakta durmasını sağlama amacı ile ilişkilendirilmekte ve piyasadaki benzer tablet kılıflarının ve tescilli marka ve tasarımların, işlevsel kol ve bacaklara sahip olması, tüketicilerin bu tür tablet kılıflarına alıştığı anlamına gelmektedir. Her ne kadar bu makalenin kaleme alındığı tarihte ABAD kayıtlarında, Temyiz Kurulu kararına karşı açılmış bir dava görünmese de başvuru sahibi şirketin Temyiz Kurulu’nun kararını, ABAD önüne taşıyıp taşımayacağını ve taşır ise ABAD’ın farklı değerlendirmelerde bulunup bulunmayacağını ilerleyen zamanda hep birlikte göreceğiz.

Tüm bunlarla birlikte, incelenen uyuşmazlık ve Temyiz Kurulu kararı, üç boyutlu markaların, marka olarak tescilinin zorlu bir süreç olduğunu bir kez daha doğrulamaktadır. Bu karar esasen, üç boyutlu bir markanın hangi özelliklerinin teknik zorunluluk olarak nitelendirileceği ve hangi şartlar altında ayırt edici karakteri haiz olarak değerlendirileceği tartışmalarının önemini vurgulamakta ve benzer emtialar için birbirlerine çok benzer olan üç boyutlu markaların, birinin tesciline karar verilebilirken diğerinin tescil edilemeyeceğinin değerlendirilebileceğini bize göstermektedir.

Neticede bu karardan yapılacak çıkarım, üç boyutlu markayı tescil ettirmek için başvuru yapılırken, markanın bir bütün olarak ayırt edici olduğundan emin olunması gerektiği ve bu ayırt ediciliğin ispatlanması için sunulan bilgi ve belgelerin, karşı argümanlar ya da varılabilecek tüm değerlendirmeler de düşünülerek, aleyhe değerlendirmelerin çıkarılmasına olanak vermesinin önüne geçilmesi gerektiğidir.

Güldeniz DOĞAN ALKAN

Bengü ŞEN GÜRAKAN

Ocak 2023

guldenizdogan@hotmail.com

benguseen@gmail.com


DİPNOTLAR

[1]https://iprgezgini.org/2022/09/05/3d-zorlugu-eos-dudak-balsamlarinin-yumurta-sekli-uc-boyutlu-marka-olarak-tescil-edilebilir-mi/