IPR Gezgini’nde 20 Şubat 2025 tarihinde yayımlanmış “Ad ve Soyadlarından Oluşan Markalarda Karıştırılma İhtimali Değerlendirmesi Üzerine Düşünceler & Güral ve Chef Burak Kararları Hakkında Değerlendirme” başlıklı yazıda anılan “GÜRAL” kararının BOZMA sonrası akıbeti hakkında, adı geçen uyuşmazlıkları yakından takip eden ve isminin anonim kalmasını isteyen bir okuyucumuz aşağıdaki tespitleri bize iletmiştir. Okuyucumuzun tespitlerini herhangi bir ekleme yapmadan aşağıda sizlerle paylaşıyoruz.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/1814 E., 2021/1611 K. sayılı BOZMA kararının; özellikle, iltibas ve tanınmış marka açısından, karar içinde yer alan çelişkileri, Yargıtay’ın benzer konulardaki diğer kararlarıyla karşılaştırılarak değerlendirilmiş ve BOZMA kararının akıbeti araştırılmıştır.
Buna göre; bozma sonrası görülen davada, ilk derece mahkemesinin Yargıtay bozma ilamına uymayarak, ilk kararında direndiği (ANKARA 4 FSHHM’nin 2021/133 E- 2021/280 K sayılı kararı) ve dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderildiği anlaşılmıştır.
Söz konusu direnme kararında mahkeme ESİN GÜRAL ve GÜRAL markaları arasında iltibas ve karıştırılma ihtimali olduğunu belirttikten sonra “…dava konusu ESİN GÜRAL markasının, davalının GÜRAL ibareli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, davacı tarafın adının ve soy adının başvuru markasına aynen yer alması hususunun, davacıya kendi başvurusu için üstün bir hak vermeyeceği,…” tespit ve değerlendirmesine yer verildiği anlaşılmıştır.[1]
Direnme sonrası verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.07.2023 tarihli 2022/11-220 Esas, 2023/723 karar sayılı ilamı ile Yargıtay 11. HD’nin bozma kararının kaldırılmasına karar verilerek, dosyanın ilgili Daireye tekrar gönderilmiş olduğu ve Dairenin 2023/4544 E- 202375257 K sayılı kararı ile BAM’ın ilgili kararının onandığı anlaşılmıştır.
Nitekim HGK’nın anılan ilamında “… davacıya ait marka ile davalı şirkete ait itiraza mesnet markaların kapsamlarındaki mal veya hizmetlerin benzerliği uyuşmazlık kapsamı dışındadır. Bu anlamda uyuşmazlığın özü taraf markalarındaki ibarelerin karıştırılmaya neden olabilecek düzeyde benzer olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Bu itibarla benzer mal ve hizmetlerde tescilli taraf markalarının ibareleri arasındaki benzerliğe ilişkin incelemede uygulama alanı bulan hüküm 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi olduğundan aynı uyuşmazlık için ayrıca KHK’nın 8/4 üncü maddesi kapsamında herhangi bir inceleme yapılması mümkün değildir. bozma kararında ilk olarak ad ve soyadın birlikte yer aldığı markalar ile sadece soyadı yer alan markalar arasında 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceği kabul edildikten sonra bu kabule aykırı olarak marka olarak tescil edilmek istenen ad ve soyad ile davalının tanınmış markaları arasında, ibareler arası benzerlik kabul edilmişçesine, markanın tanındığı sektördeki herhangi bir mal ve hizmet yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4 üncü maddesindeki risklerin ortaya çıkabileceğinin kabul edilmesi, yine ibareler itibariyle karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı belirtilen davacıya ait marka ile davalı şirket markalarının kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin benzer olmalarına rağmen anılan mal ve hizmetler farklıymış gibi 556 sayılı KHK’nın 8/4 üncü maddesi koşulları değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararının verilmiş olması karşısında, Özel Daire bozma ilamının kendi içinde çelişkili değerlendirmeler içerdiği, bu çelişkilerden anlaşıldığı üzere bozma ilamının açık bir hataya dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan gerektirici nedenlere göre açık biçimde maddi hataya dayalı Özel Daire bozma kararı ile İlk Derece Mahkemesinin direnme kararının ortadan kaldırılmasına ve işin esasına ilişkin olarak ileri sürülen temyiz itirazlarının yöntemince değerlendirilmesi ve dosya kapsamına uygun, çelişki içermeyen ve gerekçeli bir inceleme yapılması için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar vermek gerektiği..” gerekçesiyle direnme kararı yerinde bulunmuştur.[2]
Yargıtay 11 HD, 2023/4544 E- 2023/5257 K sayılı kararı ile, ihtilaf konusu markaların (Esin Güral / Güral) iltibas oluşturdukları yönündeki BAM kararını[3] onamıştır.
Karar bu yönü ile Dairenin benzer durumlara ilişkin vermiş olduğu kararları ile de uyumludur. Nitekim:
1- 2014/93933 sayılı EROL GÜRAL markasına ilişkin olarak görülen Ankara 2. FSHHM’nin 26.10.2016 tarih 2016/57 esas ve 2016/345 sayılı dosyasında ilk derece mahkemesi EROL GÜRAL ve GÜRAL Markalarını iltibas içinde görerek , sonraki markanın iptali yönünde verilen TÜRKPATENT YİDK kararının iptali talebini reddetmiştir. BAM 20. Hukuk Dairesinin 01.02.2017 tarih, 2017/37 esas, 2017/72 sayılı kararı ile istinaf taleplerinin reddine dair verilen karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığının 19.11.2018 tarih, 2017/1701 esas ve 2018/7170 sayılı kararı ile de onanmıştır.
2- 2014/93937 kodlu RIZA GÜRAL markası hakkında görülen Ankara 4. FSHHM’nin 2016/180 E ve 2017/434 K sayılı kararı ile de RIZA GÜRAL-GÜRAL markalarının iltibas yarattıkları kabul edilmiş, ANKARA BAM 20 HD’nin 2018/594 E ve 2018/1290 K sayılı kararı istinaf istemlerinin reddine dair verilen karar Yargıtay 11. Dairenin 2019/1575 E ve 2019/8229 K sayılı kararı ile onanmıştır.
Kararda, “başvuru ile davalı şirketin ‘ GÜRAL’ ibareli markaları arasında görsel ve işitsel olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede benzerliğin bulunduğu, davacı başvurusunda bulunan ‘RIZA’ ibaresinin davalı firmanın ‘GÜRAL’ ibareli tescilli markalarından farklı şekilde bir marka yarattığı izleniminin doğmadığı, ‘GÜRAL’ ibaresinin davalı firmanın markasının tanınmışlığı nedeniyle baskın olarak göze çarptığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan makul düzeyde bilgilendirilmiş marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detayları karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu mal ve hizmetler yönünden ayırdığı satın alma süreci içinde , davacının RIZA GÜRAL ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden bunun davalı şirketin GÜRAL ibareli tescilli ve mutfak eşyaları ürünlerinden tanınmış markalarından farklı bir marka olarak algılayamayacağı, markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu…” [4] belirlemesine yer verilmiştir.
3- 2015/42843 sayılı GÜLDEN GÜRAL markası hakkında görülen ANKARA 4. FSHHM’nin 2017/302 E ve 2018/429 K sayılı kararı ile de, GÜLDEN GÜRAL markasının GÜRAL markaları ile iltibas yarattığı kabul edilmiş, karar ANKARA BAM 20 HD’nin 09.10.2020 tarih ve 2019/462 E- 2020/854 K sayılı kararı ile istinaf istemlerinin reddine karar verilmiş, karar YARGITAY 11 HD’nin 2021/163 E- 2022/3806 K sayılı kararı ile onanmıştır.
Kararda ‘Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafın marka başvurusuna konu ettiği GÜLDEN GÜRAL ibaresi ile davalı şirketin GÜRAL esas ibareli markaları arasında davacının başvurusu kapsamından çıkartılan mal/hizmetler yönünden , görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek düzeyde 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunduğu, dava konusu ibareler arasındaki iltibas nedeniyle de kişinin ad ve soyadının dürüstçe kullanımının engellenemeyeceği yönündeki iddiasının yerinde bulunmadığı’ belirlemesinin yapıldığı görülmüştür.[5]
4- 2017/14395 sayılı NAFİ GÜRAL markası hakkında görülen ANKARA 1. FSHHM’nin 2018/212 E ve 2019/628 K sayılı kararı ile ihtilaf konusu NAFİ GÜRAL ve GÜRAL markaları iltibas içinde görülerek, davanın reddi yönünde karar verilmiş, karar ANKARA BAM 20 HD’nin 21.04.2022 tarih ve 2020/1207E- 2022/555 K sayılı kararı ile istinaf istemlerinin reddine karar verilmiş, karar YARGITAY 11 HD’nin 2022/4631 E- 2024/1019 K sayılı kararı ile onanmıştır.
Anonim kalmak isteyen okuyucumuzun ilettiği tespitlerin konunun daha iyi anlaşılmasına yardım ettiğini umuyor ve kendisine görüşleri için teşekkür ediyoruz.
IPR GEZGİNİ
Şubat 2025
DİPNOTLAR
[1] ANKARA 4 FSHHM ‘ nin 2021/133 E- 2021/280 K
[2] Yargıtay HGK 05.07.2023 tarihli ve 2022/11 220 Esas, 2023/723Karar sayılı ilâmı
[3] Ankara BAM 20 HD’ nin 21.02.2020 tarih ve 2018/2059 E-2020/260 K
[4] Yargıtay 11. Dairenin 2019/1575 E ve 2019/8229 K
[5] Yargıtay 11. Dairenin 2021/163 E- 2022/3806 K





