Etiket: iprgezgini

TARIM DIŞI ÜRÜNLERDE COĞRAFİ İŞARET TESCİLİ İÇİN EUIPO GÖREV BAŞINDA!

Avrupa Birliği’nde (AB’de) tarım dışı ürünlere de coğrafi işaret koruması sağlanması konusunda ilk kez, 10 Aralık 2020 tarihinde IPR Gezgini’nde yayımlanan “Avrupa Birliği’nin Coğrafi İşaret Sisteminde Önemli Gelişmeler” başlıklı yazımızda yer vermiştik. Özetle diyebiliriz ki; AB Komisyonu İç Pazar, Sanayi, Girişimcilik ve KOBİ Genel Müdürlüğü, coğrafi işaret korumasının tarım dışı ürünlere genişletilmesine yönelik çalışmalarda esas olarak, 2009 yılından itibaren yayımlanan çalışmaları dikkate almış olup konunun mihenk taşını, 2014 yılında hazırlanan AB Komisyon Raporu (Commission green paper) ile 2015 yılında AB Parlamentosunca onaylanan rapor (initiative report) oluşturmuş. 

Süreç içinde atılan diğer önemli adımların sonucunda, uzun süredir merakla beklenen yasal düzenleme, 27.10.2023 tarihinde AB Resmi Gazetesinin L serisinde yayımlandı.

18.10.2023 tarihli ve 2023/2411 sayılı AB Tüzüğü, tarım dışı ürünlerde coğrafi işaret koruma şartlarını düzenlerken, AB Markasına ilişkin 2017/1001 sayılı Tüzük ile AB’nin Cenevre Metnine katılımına ilişkin 2019/1753 sayılı Tüzükte bazı değişiklikler yapıyor.

AB’de gıda-tarım ürünleri ile şaraplarda “korunan menşe adı (Protected Designation of Origin)” için “PDO” ve “korunan mahreç işareti (Protected Geographical Indication)” için “PGI” kısaltmaları, distile alkollü içkilerde ise “GI” kısaltması kullanılmakta.     

AB’de coğrafi işaretlerin korunmasıyla ilgili işlemler, ürün grupları bakımından iki kurum tarafından paylaşılmıştır:

  • AB Komisyonu: gıda-tarım ürünleri ve şaraplar (PDO ve PGI) ve distile alkollü içkiler (sadece GI)
  • AB Fikri Mülkiyet Ofisi – EUIPO: tarım dışı ürünler (sadece GI)

2023/2411 sayılı Tüzüğün kapsamında sadece “sanat ürünleri ve endüstriyel ürünler (craft and industrial products) yer almakta olup bu ürünler, genel olarak “tarım dışı ürünler” (non-agri products) olarak tanımlanabilirler. Bu ürünlere sağlanacak coğrafi işaret koruması, sadece mahreç işareti şeklinde olacak.

2023/2411 sayılı Tüzüğün tüm kapsamının bu yazıda irdelenmesi mümkün değil ancak dikkati ilk çeken hususları aşağıda özetliyoruz.

2023/2411 sayılı Tüzük 16 Kasım 2023 tarihinde yürürlüğe girdi ancak uygulanması, 1 Aralık 2025’te başlayacak. Bu tarihten sonra, tarım dışı ürünler için başvuru ve araştırma yapma konularında bilgi sağlayacak “GIportal” ile AB düzeyindeki kayıt sistemi olacak “GIregister” da hizmete açılacak. Ayrıca, gıda-tarım ürünleri, şaraplar ve distile alkollü içkiler için hâlihazırda önemli bir kaynak oluşturan “GIview” veri tabanı, tarım dışı ürünleri de kapsar hale gelecek.

2023/2411 sayılı Tüzüğe göre “sanat ürünü”; tamamen elle; manuel veya dijital araçlarla ya da manuel katkının bitmiş ürünün önemli bir bileşeni olduğu durumlarda mekanik yollarla üretilen üründür. “Endüstriyel ürün” ise, seri üretim ve makine kullanımı da dâhil olmak üzere standart bir şekilde üretilen üründür. (Madde 4). Bu kapsamda doğal taşlar, ahşap işleri, mücevherat, tekstil, dantel, çatal bıçak takımı, cam, porselen, post ve deriler vb. ürünler, bu korumadan yaralanabilecek ürün yelpazesini oluşturur. Ancak bu ürünlerin aşağıdaki temel kriterleri karşılamaları esastır.

  • Ürün, belirli bir yer, bölge veya ülkeden kaynaklanmalı. (coğrafi sınır)
  • Ürünün kalitesi, itibarı veya diğer özellikleri esas olarak coğrafi kökenine atfedilebilir olmalı.
  • Üretim adımlarından en az biri coğrafi sınırda gerçekleşmeli.

Kamu düzenine aykırılık durumunda coğrafi işaret koruması sağlanmaz. (Madde 6)

Tüzüğün amaçları arasında açıkça, sürdürülebilir ürünler hakkındaki toplumsal talebin gözetildiği bir sistem kurulabilmesi yer almakta. (Madde 2.a)

EUIPO, sanat ürünleri ve endüstriyel ürünler bakımından tescil, koruma ve denetimin yanı sıra Cenevre Metni kapsamındaki işlemler bakımından da resmi otorite. (Madde 1)

Tüzük uyarınca sağlanacak koruma üreticilerin; ürünlerin piyasaya sunulması, etiketlenmesi, ürün güvenliği, tüketicinin korunması ve piyasa gözetimi konuları başta olmak üzere AB’nin ilgili yasal düzenlemelerine uyma yükümlülüğünü ortadan kaldırmıyor. (Madde 3.3)

Tescil aşamaları Tüzüğün, ilgili AB üyesi ülkede gerçekleşecek olan Madde 12’den 16’ya kadar olan kısımları bakımından “ulusal düzeyde” (national level), 21.’den 30. maddeye kadar olan kısımlar bakımından ise AB düzeyinde uygulanacak. AB üyesi ülkeler, 19. Maddeye dayanarak derogasyon talep ederse bu durumda tek yetkili mercii EUIPO olacak. Tescil süreçleriyle ilgili idari yükler asgari düzeyde tutulacak. (Madde 7)

Her bir AB üyesi ülke, tescilin ulusal fazının gerçekleştirilmesinden sorumlu olacak yetkili otoritesini (competent authority) belirleyip 1 Aralık 2025 tarihine kadar AB Komisyonuna ve EUIPO’ya bildirecek. Başvurular elektronik olarak yapılacak. (Madde 12 ve 13)

Başvuru yapma hakkı üretici gruplarına ait ancak diğer üreticiler bir araya gelip başvuru yapmak istemezlerse, bu konuda istekli olan tek bir üretici de başvuru yapabilecek. Coğrafi sınırdaki yerel ve bölgesel otoriteler, başvurunun hazırlık safhasında ve sonraki aşamalarda başvuru yapana destek sağlayabilecekler.

Madde 12’de belirtilen tescil için yetkilendirilmiş ulusal otorite ile Madde 50’de belirtilen denetim otoritesi dışında kalmak üzere, yerel veya bölgesel otorite yahut üye ülke tarafından belirlenen özel bir kuruluş da başvuru yapabilecek ancak bu durumda makul gerekçe ileri sürülmeli. (Madde 8)

Objektif olan, ayrımcılık içermeyen, AB düzeyinde ve ulusal düzeyde ilgili yasal düzenlemelere uygun olan ürün şartnamesinin temel olarak içermesi gereken unsurlar, tarım ürünleri hakkındaki şartlarla benzer durumda. İlave olarak, başvuruya konu adın kaynaklandığı ülke dışındaki bir veya birkaç AB üyesinde ya da üçüncü ülkelerde gerçekleşen bireysel bir üretim aşaması varsa bu durumun açıkça belirtilmesi ve buna ilişkin denetim koşulunun da sağlanması gerekiyor.  (Madde 9)

Başvuru yapma belgesi olan “tek belge” (single document) hazırlanırken, başvuru yapan mikro, küçük veya orta ölçekli işletmelerse, talep üzerine yetkili otoriteler teknik destek sağlayabilecek. Ancak bu durum, başvuru yapma hazırlığı konusunda başvuru yapanın sorumluluğunu ortadan kaldırmadığı gibi, başvuru hakkında yetkili otorite tarafından verilecek kararı hiçbir koşulda etkilemeyecek. (Madde 10) 

Başvuruda bulunabilecek eksiklikler için belirli bir süre verilecek ve uygun bulunan başvurular, 2 aydan az olmamak kaydıyla ulusal itiraz prosedürüne tabi tutulacak. İtiraz edilmesi halinde taraflara 2 aylık görüşme süresi tanınacak, bu süre içinde talep edilmesi halinde 3 aya kadar ek süre verilecek. İtiraz gerekçeleri: Tüzükte belirtilen şartlara uygun olmama; jenerik terim haline dönüşme (Madde 42); başvurusu / tescili gerçekleşmiş önceki coğrafi işaret ile eşsesli (homonymous) olma (Madde 43); tanınmış / iyi bilinen marka ile benzer olma (Madde 44.2) veya ticaret sırasında kullanılan benzer bir ismin / markanın varlığına zarar verme yahut coğrafi işaret başvurusunun yayımından en az 5 yıl önce piyasaya yasal olarak sunulmuş ürünlerin varlığına zarar verme olarak özetlenebilir. (Madde 14 ve 15)

İtiraza dayanak oluşturacak ürün şartnameleri elektronik olarak yayımlanacak ve itirazlar hakkında verilen kararlar kamu erişimine açık olacak. (Madde 16)

Madde 14, 15 ve 16 ile ilgili olarak üye ülkeler, gerekli tüm bilgileri içeren etkili bir idari süreç oluşturup kamu erişimine sunacaklar. Bu kapsamda üye ülkeler, AB Komisyonu ve EUIPO, Madde 35 uyarınca oluşturulacak Danışma Kurulu ile iletişim içinde olacak. (Madde 18)

Tarım dışı ürünlerle ilgili ulusal coğrafi işaret koruma sistemi bulunmadığını gösteren kanıtlar ile, bu tür ürünler için coğrafi işaret koruması sağlanmasına ilişkin yerel talebin az olduğunu gösteren unsurlarla birlikte 30 Kasım 2024 tarihine kadar derogasyon talebinde bulunan üye ülkeler, tescil için ulusal yetkili otorite belirleme şartından muaf olabilecek. Ancak süreç içinde söz konusu üye ülkeden fazla sayıda başvuru yapılırsa AB Komisyonu derogasyon kararını geri çekebilecek. (Madde 19)

Hakkında derogasyon kararı bulunan AB üyesi ülkenin başvuruları doğrudan EUIPO’ya yapılacak ve bu durumda Madde 25 hükümleri uygulanacak (direct registration procedure). Ancak bu madde, AB üyesi olmayan yani üçüncü ülkeler için uygulanmayacak. (Madde 20)

AB düzeyindeki tescil prosedürü; AB üyesi ülkenin yetkili otoritesi tarafından tamamlanan ulusal aşamayı; Madde 20 kapsamındaki doğrudan yapılan başvuruları ve üçüncü ülkelerden yapılan başvuruları kapsar. Ancak AB’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar ile Cenevre Metni uyarınca işlem gören coğrafi işaretler bu kapsamda yer almazlar. (Madde 21)

Üçüncü ülke kaynaklı başvurular, söz konusu ülkenin yasal düzenlemelerine bağlı olarak doğrudan başvuru yapanlar veya yetkili otoriteler tarafından yapılabilir ancak her koşulda, başvuru yapanlar ve yetkili otoriteler birlikte tescil sürecinin tarafı olarak kabul edilecek.  EUIPO’ya yapılacak tüm başvurular, Madde 67 ile düzenlenen dijital sistemi kullanacak. EUIPO başvuruları, “Birlik Sicili”nde (Union Register) yayımlayacak. AB Komisyonu, başvuruların hazırlanması, EUIPO’ya sunulması vb. hususlarda tasarrufta bulunma yetkisine sahip.  (Madde 22)  

EUIPO’ya iletilen başvurular, 6 ay içinde incelenecek ve makul nedenlerle inceleme süresi uzayacaksa durum başvuru yapana yazılı olarak bildirilecek. Başvurunun özellikle üçüncü ülke kaynaklı olması halinde, başvuru yapandan veya ilgili ülkenin yetkili otoritesinden ilave bilgi istenebilecek. İncelemeyi yapacak Coğrafi İşaretler Birimi, Danışma Kurulundan görüş talep edebilecek. Tespit edilecek eksikliklerin giderilme süresi 2 ay. İnceleme sürecini başarıyla tamamlayan başvuruların tek belgesi ile şartnamesine ilişkin referans, AB’nin tüm resmi dillerinde ve elektronik olarak AB Sicilinde yayımlanacak. (Madde 23)

Yayımlanan başvurulara karşı itiraz süresi 3 ay. İtiraz incelenebilir durumda ise, 2 ay içinde taraflar karşılıklı görüşmeye davet edilecek. Taraflara, anlaşmaya varılabilmesi için en fazla 3 ay süre tanınacak, bu süre içinde talep edilmesi halinde en fazla 3 ay ek süre verilecek. Coğrafi İşaretler Birimi, Danışma Kurulundan görüş talep edebilecek. Başvuru yapan, görüşmelerin tamamlanmasından itibaren 1 ay içinde sonucu EUIPO’ya bildirecek. Başvurunun yayımlanan bilgilerinde değişiklik olmuşsa EUIPO yeni bir inceleme yapacak ve uygun bulması halinde yeniden düzenlenmiş başvuruyu yayımlayacak. AB Komisyonu, itirazlarla ilgili her konuda uygulama yönetmelikleri düzenleyebilecek. (Madde 25)   

AB Komisyonu; başvurunun tescilinin kamu düzenine aykırı olabileceği veya başvurunun tescilinin ya da reddedilmesinin AB’nin dış ilişkilerine veya ticaretine zarar verebileceği durumlarda, tescil prosedürünün herhangi bir aşamasında resen veya EUIPO ya da AB üyesi ülkenin yetkili otoritesinin talebi üzerine başvuru üzerinde karar verme yetkisini üzerine alabilecek. Bu hüküm, şartnamede değişiklik ve iptal durumlarında da uygulanacak. (Madde 30)  

Tescilin iptali şartları arasında, tescilli coğrafi işareti taşıyan ürünün kesintisiz olarak en az 5 yıl piyasada bulunmaması yer almakta. (Madde 32)

EUIPO’nun kararlarına karşı 2 ay içinde yazılı olarak Temyiz Kuruluna başvuruda bulunulabilecek. (Madde 33)

Coğrafi İşaretler Birimi; başvuru inceleme, şartnamede değişiklik talebi inceleme, başvuru veya şartnamede değişiklik talebine itiraz, AB Siciline kayıt ve tescilin iptali talebini inceleme işlerinden sorumlu. İptal talebi, en az biri hukukçu olmak üzere 3 kişilik kurul tarafından incelenirken diğer işlemler, uygun yeterliğe sahip tek bir uzman tarafından yürütülebilecek. (Madde 34)

Danışma Kurulu: kalite kriterlerinin değerlendirilmesi; ürünün ün kazandığının tespiti; bir ismin jenerik hale dönüşüp dönüşmediğinin değerlendirilmesi; ürünle coğrafi sınır arasındaki ilişkinin incelenmesi; tüketici nezdinde karıştırma riskinin değerlendirilmesi; markalar, eşsesli isimler ve piyasaya sunulan ürünlerin meşru olup olmadığının değerlendirilmesi vb. konulardan sorumlu. Coğrafi İşaretler Birimi ile Temyiz Kurulu tarafından talep edildiği takdirde görüş verecek. Danışma Kurulu, yenilenebilir olarak en fazla 5 yıllığına görevlendirilen ve çıkar çatışması olmayan 3 kişiden oluşacak; kararları bağlayıcı olmayacak. Gerekli görülen durumlarda coğrafi işaretlerle veya başvuruya konu ürünle ilgili olarak yetkilendirilmiş uzmanlar (recognised experts) davet edilerek görüşleri alınabilecek. (Madde 35)

AB Markası sistemine ilişkin 2017/1001 sayılı AB Tüzüğünün 165. Maddesi kapsamında oluşturulan temyiz kurulunun görev kapsamına, bu yeni tüzük de dâhil oluyor. (Madde 36)    

EUIPO; erişimi kolay ve makine tarafından okunabilir olan elektronik bir AB Sicili kuracak. Reddedilen başvurular ile iptal edilen tescillere ilişkin tüm kayıtlar sadece, ilgili işlemi takip eden 10 yıllık bir dönem için saklanacak. (Madde 37)   

Coğrafi işaretlerin koruma kapsamı, jenerik hale dönüşme ve eşsesli coğrafi işaretler ile coğrafi işaret-marka ilişkisi konuları, AB düzeyinde tarım ürünleri için 2024/1143 sayılı AB Tüzüğü ile aynı şekilde düzenlenmiş durumda. (Madde 40, 42, 43 ve 44)

Üretilmiş bir ürünün (manufactured product) bir parçasını / bileşenini gösteren coğrafi işaret, tescil ettirenin izni olmaksızın söz konusu ürünün satış adında kullanılamayacak. (Madde 41)

Tarım ürünleriyle ilgili olarak 664/2014 sayılı AB Yönetmeliği kapsamında oluşturulan mahreç işareti amblemi, tarım dışı ürünler için de kullanılacak. (Madde 48)

AB ülkeleri, coğrafi işareti taşıyan ürünün tescile uygunluğunun sağlanmasını ve elektronik ticaret de dâhil olmak üzere piyasa gözetimini yapmak üzere; objektif, bağımsız, şeffaf, nitelikli personel ve gerekli teknik kaynaklara sahip olan denetim yetkilisi otorite belirleyecek. (Madde 49 ve 50)

Coğrafi işaretli ürünün üreticisi ürününü piyasaya sunmadan önce, bu Tüzüğün 1 numaralı ekindeki ayrıntılı formu kullanarak yetkili denetim otoritesine, ürünlerinin tescile uygun olduğuna dair  “öz beyan” (self-declaration) sunacak. “Yeterlilik beyanı” niteliğindeki öz beyan, ürün piyasaya sunulduktan sonra her 3 yılda bir tekrar sunulacak. Ancak bu beyan, yetkili denetim otoritesinin denetim yapma zorunluluğunu ortadan kaldırmayacak. Öncelikle beyandaki bilgiler kontrol edilecek ve uygun bulunursa ürün üzerinde coğrafi işaretin kullanılabileceği onaylanacak. Ürünün piyasaya sunulmasından önceki ve sonraki aşamaları kapsayan denetimler, risk analizine dayalı olarak “yetkili denetim otoritesi” (kamu kurumları) veya bir/birkaç “ürün belgelendirme kuruluşu/gerçek kişi” tarafından yapılabilecek. (Madde 51). Denetime ilişkin yetkinin “ürün belgelendirme kuruluşuna/gerçek kişiye” devri ve diğer ilgili detaylar, Madde 55, 56 ve 57 ile düzenlenmiş durumda. 

Üçüncü ülkelerinki de dâhil olmak üzere, denetime yetkili otoritelerin ve ürün belgelendirme kuruluşlarının isimleri ve iletişim bilgileri, EUIPO tarafından kamu erişimine sunulacak. (Madde 58)

Ürün belgelendirme kuruluşlarının, güncellenmiş versiyonları da dâhil olmak üzere aşağıdaki şartlardan birine göre, AB tarafından kabul edilen kurumlar tarafından akredite edilmiş olmaları gereklidir. (Madde 59)

  • EN ISO/IEC 17065 (ürün, süreç ve hizmet belgelendirme kuruluşları için şartlar), EN ISO/IEC 17020 (denetim yapan çeşitli türdeki kuruluşlar için şartlar) ve EN ISO/IEC 17025 (test ve kalibrasyon laboratuvarları için şartlar)
  • Uluslararası kabul gören diğer ilgili standartlar.

AB üyesi ülkeler, 1 Aralık 2025 tarihine kadar coğrafi işaret ihlalleri hakkında uygulayacakları cezaları AB Komisyonuna bildirecekler. (Madde 61)

Denetim ve ihlal konuları başta olmak üzere, AB üyeleri arasında karşılıklı yardım ve işbirliği öngörülmekte. (Madde 62)

Başvuru ve diğer işlemlere ilişkin ücret öngörme, üye ülkelerin inisiyatifine bırakılırken EUIPO, vereceği hizmetlerden ücret alacak. (Madde 65)

EUIPO’ya yapılacak talepler, AB’nin resmi dillerinden birinde olacak. (Madde 66)

EUIPO; başvuru ve diğer taleplerin sunulması ile gerekli bilgilerin yayımlanması için AB’nin tüm resmi dillerinde dijital bir portal oluşturacak. Portal, AB üyesi ülkeler tarafından yürütülecek ulusal aşamada da kullanılabilir nitelikte olacak. (Madde 67)

AB Komisyonu yürüteceği faaliyetlerde, Sanat Ürünleri ve Endüstriyel Ürünler Komitesi tarafından desteklenecek. (Madde 68)

2 Aralık 2026 tarihi itibarıyla, AB üyesi ülkelerde sanat ürünleri ve endüstriyel ürünler için sağlanmakta olan coğrafi işaret koruması sona ereceğinden, bu tarihe kadar AB Komisyonu ve EUIPO’ya bu Tüzükte öngörülen bildirimlerin yapılması gerekli. (Madde 70)

AB ülkeleri AB Komisyonuna, 2 Aralık 2026 yılından başlamak üzere her 5 yılda bir: denetimlerin sonuçlarını ve denetim stratejilerini; sunulan öz beyanların uygunluk durumlarını; yetkili otorite / ürün belgelendirme kuruluşlarınca yapılan denetimlerin durumlarını; piyasa gözetim faaliyetlerinin durumlarını; çevrimiçi gerçekleşen haksız kullanımları vb. hususları raporlayacak. (Madde 71)

AB Komisyonu, 2 Aralık 2030 yılından başlamak üzere her 5 yılda bir, bu Tüzüğün uygulanması hakkında rapor ve öneriler hazırlayacak. Raporda ayrıca, Tüzük uyarınca sağlanan korumanın coğrafi sınırda veya başka yerlerde yarattığı değer irdelenecek.  AB Komisyonu 2 Haziran 2026 tarihine kadar, sanat ürünleri ve endüstriyel ürünlerin alan adı sistemindeki kötüye kullanımı hakkındaki fizibilite çalışmasının değerlendirmesini yapacak ve bulgularını, önerileriyle birlikte AB Parlamentosu ve Konseyine sunacak. (Madde 72)

2023/2411 sayılı AB Tüzüğünün uygulanmaya başlayacağı 1 Aralık 2025 tarihine kadar yapılması gereken önemli işlere yukarıda değindik. İlave olarak, uygulama yönetmeliği ile kılavuzların hazırlanmasının beklendiğini söyleyebiliriz.

Önemli bir başlangıç yapacak EUIPO’ya kolaylıklar dileriz.

Gonca Ilıcalı

Haziran 2024


Kaynaklar

https://www.euipo.europa.eu/en/gi-hub

https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=OJ:L_202302411

https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=OJ:L_202302412

THEODORE’UN ÇİKOLATA FABRİKASI

-Bölüm I-

Bir varmııış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Pireler berber iken, develer tellal iken, ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken, Dünya diye bir gezegende İsviçre adıyla anılan bir ülke varmış. İsviçre ülkesi, halkı tarafından kalpten sevilen ve adeta anıt gibi mütalaa edilen göllerle ve dağlarla doluymuş, bir de çikolatasıyla pek meşhurmuş bu küçük ülke.

İşte bu İsviçre ülkesinde Toblerone diye bir çikolata markası varmış. Toblerone çikolatası Bern şehrinde Theodore Tobler ve fabrikanın üretim müdürü Emil Baumann tarafından geliştirilmiş. Hayır yanıldınız, fabrika müdürünün adı Charlie değilmiş! Toblerone ismi de zaten Theodore’un soyadı olan “Tobler” ile İtalyanca “ballı bademli nugat” anlamına gelen “torrone” kelimelerinin birleştirilmesiyle yaratılmış.   

Toblerone çikolatası biçim olarak diğer çikolatalara benzemiyormuş, üçgenler halindeymiş. Bu üçgenleri koparıp koparıp yermiş Dünya’nın insanları. Çikolata, İsviçre’nin en ünlü dağı olan Matterhorn’dan esinlenilerek “üçgen zirveler” halinde tasarlanmış. Bir de bir rivayete[1] göre, Bay Tobler’in Paris’te Folies Bergères’te izlediği gösterinin son sahnesinde dansçıların bir insan piramidi oluşturmasından gelmişmiş çikolatanın şekli. Biz söyleyenin yalancısıyız, ama bu yazının yazarları olarak ilk teoriye daha bir inanıyoruz sanki.

© Photo / Morgan Thompson, Unsplash

Neyse efendim, Bay Tobler bu sıra dışı tasarıma sahip çikolatasının üretim prosesi için insan zamanıyla 1906 senesinde Bern’de patent başvurusunda bulunmuş ve kaynaklara göre dünyanın ilk patentli çikolatasının sahibi olmuş. Yapılan başvuruyu İsviçre Patent Ofisi’nde inceleyen patent uzmanı ise insanlık camiasında herkesin adını bildiği bir bilim insanıymış; Albert Einstein!    

Takvimler 1909 yılını gösterdiğinde Bay Tobler, Toblerone kelimesine, İsviçre’nin ünlü dağı Matterhorn ile Bern şehrinin simgesi olan ayı figüründen oluşan müthiş bir kombinasyonu da ekleyerek markasını tescil ettirmiş.

Yıllar su gibi akarken Toblerone çikolatasının üretim prosesine ilişkin birçok başka patent başvurusu da yapılmış. “Prizma şekilli çikolata parçalarını ayırma pensleri” için yapılan 2013 tarihli ve DE202013104051U1[2] sayılı patent başvurusunun dokümanında; Toblerone’nun İsviçre çikolatası olduğu ve özel şeklinin, üç boyutlu Topluluk Markası olarak Avrupa Birliği nezdinde tescilli olduğu da belirtilmiş.

Tabii Toblerone çikolatasının şekliyle ilgili birçok tescilli marka da varmış. Bunlardan bir tanesi, aşağıda örneğine yer verilen ve Birleşik Krallık Sınai Mülkiyet Ofisi nezdinde WO0000000727788[3] sayıyla tescilli olan üç boyutlu marka imiş.

    

Çocuklar büyükler herkes bu çikolatayı pek çok sevip yerken, şimdi masalda biraz ileri sarıp 2015 senesine gelelim. 2015 yılında Toblerone’nun sosyal medyasında yer alan bir haber, Toblerone severlerin tepkilerine neden olmuş; çünkü firma, “Bu değerli İsviçre çikolatasını daha fazla kişiye ulaştırmak için; Birleşik Krallık’taki çikolata barlarının üçgen piramitleri arasındaki mesafeyi biraz daha açıp ağırlıklarını 400’den 360 ve 170’ten 150 grama düşüreceğim” diyormuş[4]. “Aaaa!” demiş tüketiciler, “neden gramajı düşürüyorsunuz çok ayıp ama”, sonra da başlamışlar aralarında müstehzi müstehzi fısıldaşmaya: “Yeni tasarımıyla çikolata, daha küçük zirveleri ve daha fazla vadileriyle İsviçre Alpler’inden ziyade Hollanda ülkesine benzedi!”. İsviçre ülkesi küçük, sakin ve çok sessiz bir yermiş; öyle ki bir yerinde biri bir şey fısıldayınca memleketin diğer tarafından duyuluyormuş. Nitekim bu fısıltılar Toblerone fabrikasından duyuluvermiş bir gün ve üretici firma, müşterilerine teşekkür ederek değişiklikten vazgeçmiş. Öyleymiş orda usul, teşekkür edilirmiş.

Toblerone’un şekli ve ağırlığı hakkındaki değişiklik girişimi sırasında başka bir tartışma daha gündeme gelmiş; “Toblerone orijinal şeklini Birleşik Krallık ülkesinde kullanmaktan vazgeçerse, Birleşik Krallık’ta üç boyutlu olarak tescil edilmiş marka, 5 yılın sonunda geçerliliğini yitirir ve üçüncü kişilerce tehdide maruz kalır mı?”. Ancak hukuki süreçten çok daha hızlı işleyen “sosyal tepki” mekanizması sayesinde sorun daha doğmadan ortadan kalkmış zaten.

Toblerone güzel çikolataymış ama dünya çapındaki başarısında şüphesiz ki “İsviçreli” olmasının payı büyükmüş; dedik ya, İsviçre ülkesi çikolatasıyla meşhurmuş diye! Gerçi gezegenin Avrupa Kıtasına çikolata, ilk kez İtalya ülkesinin Torino şehrine gelmiş ve ilk çikolatacı burada açılmış ama olsun, İsviçreliler İtalyanları adeta sollayıp geçmiş bu konuda. “Swiss Chocolate / Schweizer Schokolade” İsviçre’de, “tescilsiz” olarak sui generis[5] bir sistemle korunuyormuş. Ayrıca imzalanan uluslararası anlaşmalar[6] kapsamında da Rusya’da 1995, Jamaika’da ise 2014 yılından itibaren koruma altındaymış.

“Swiss Chocolate / Schweizer Schokolade” hakkındaki teknik ürün düzenlemeleri, 1901 yılında kurulan ve “İsviçre çikolata endüstrisi”ni temsil eden Chocosuisse[7] derneği tarafından hazırlanıyormuş. Anlayın işte, çikolata ne kadar önemliymiş İsviçre ülkesinde.  

Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’da “Switzerland”, “Suisse”, ve “Swiss” ibarelerinin sertifika ve kolektif marka sahibi[8] olan Chocosuisse, Nis Sınıflandırmasının 30 uncu sınıfında gerçekleşen marka tescillerini dünya genelinde sistematik olarak kontrol ederek, gerekirse ilgili sınai mülkiyet ofisi nezdinde itirazda bulunuyormuş. Ayrıca rekabetçi ve yeniliği teşvik eden çerçeve koşulları destekliyor, ihtiyaç odaklı eğitimde ve sürdürülebilirlikte bütüncül bir yaklaşım sergiliyormuş.

Toblerone’un sahibi, uzun yıllar boyunca sadece Tobler firması olarak kalmış.  Ancak firma, 1970 yılında Milka’nın üreticisi Suchard ile birleşince Interfood kurulmuş ve ortaklar, dünya çapında üretim yaptıkları ürünler için Multifood adıyla yola devam etmeye karar vermişler. 1982’de Jacobs adlı bir kahve firmasıyla birleşince Jacobs Tobler & Suchard oluşmuş.  Toblerone da dâhil olmak üzere bu birliktelik hisselerinin çoğu, 1990 yılında Kraft Foods Inc. tarafından alınmış ve 2012 yılından itibaren de Mondelēz International’ın çatısı altında konumlanmış.[9] 

Amerika merkezli olan Mondelēz International[10], 80’den fazla ülkede faaliyet gösteriyormuş ve 150’den fazla ülkede tüketicisi varmış. Toblerone’nun haricinde bünyesinde bir yığın başka küresel ve yerel ikonik marka varmış.   

Sonra birden ortada bazı haberler dolaşmaya başlamış; neymiş efendim Toblerone kısmen Slovakya’da üretilecekmiş de, buna ilişkin çalışmalar 2023 yılı sonlarında tamamlanacakmış da, hatta bu üretimler aynı zamanda Milka ile Suchard çikolatalarının da üretildiği Bratislava’da yapılacakmış da filan[11]. Ne olsa beğenirsiniz, tevatürler doğru çıkmış!  Mondelēz International yetkilisi[12] açıklama yapıp demiş ki; “En çok satan 100 gramlık çikolata barlarının üretimi, Toblerone’nun hikayesinin merkezi olan Bern’de devam edecek ama marka örneğindeki Matterhorn yerine jenerik bir zirve görseli kullanacağız, ambalajda “of Switzerland” (İsviçre’nin)” yerine “established in Switzerland” (İsviçre’de kuruldu) yazacağız, ambalajda Theodor Tobler’in imzasına yer verip ürünün kökenine saygı duruşunda bulunacağız, ileri bir tarihte açıklanacak yeni ambalajın tasarımında birçok kayıp olacak elbette ama üretim maliyeti düşeceği için daha çok miktarda Toblerone sunacağız siz tüketicilere ve dolayısıyla “sayısal” olarak kazançlı çıkacak (herkes)”!     

Kelime – şekil kombinasyonunda ve ayırt edicilik gücü yüksek bir marka olması; yaratılan marka ile özdeşleşen özel bir şeklinin bulunması; çikolataya dair dünyanın ilk patenti de dahil olmak üzere üretim prosesi için birçok patente sahip olması; sui generis bir sistemle coğrafi işaret korumasında bulunan bir ürün olması gibi nedenlerle “Swissness” (İsviçrelilik) imajı yerleşik olan Toblerone’nun, “en çok satan 100 gramlık barlarının orijinal üretim yerinde yoluna devam edeceği”nin ifade edilmesi, bir nebze de olsa yüreklere su serpmiş ama 100 gramlık barların dışındaki ürünlerin ambalajından Swissness izlerinin silinmesinden üzüntü duyan birçok insan oğlu olmuş…  

Noktamızı bugünlük buraya koyuyor ve arkası yarın diyoruz.

27.03.2023

Özlem Fütman ofutman@gmail.com

Gonca Ilıcalı gilicali12@gmail.com


 


[1] https://design-technology.org/toblerone.htm

[2] https://patents.google.com/patent/DE202013104051U1/en

[3] https://trademarks.ipo.gov.uk/ipo-tmcase/page/Results/2/WO0000000727788?legacySearch=False

[4] https://www.worldipreview.com/news/toblerone-may-need-new-ip-strategy-after-weight-loss-12532

[5] https://www.admin.ch/opc/fr/classified-compilation/19920213/201904010000/232.11.pdf

[6] https://www.origin-gi.com/i-gi-origin-worldwide-gi-compilation-uk.html?filter_17=CH&cc=p&start=160

[7] https://www.chocosuisse.ch/en/

[8] https://www.chocosuisse.ch/en/swiss-chocolate/switzerland-as-an-indication-of-origin

[9]https://en.wikipedia.org/wiki/Toblerone#:~:text=Tobler%20%26%20Suchard%20companies%20merged%20with,several%20other%20brands)%20to%20Mondel%C4%93z.

[10] https://www.mondelezinternational.com/About-Us

[11] https://kafkadesk.org/2022/06/27/iconic-swiss-chocolate-maker-toblerone-moves-to-slovakia/

[12] https://www.euronews.com/culture/2023/03/06/toblerone-to-lose-the-matterhorn-logo-as-the-chocolate-can-no-longer-be-considered-swiss#Echobox=1678100470


LASTİK DEVLERİNİN YILLARDIR SÜREN ŞEKİL MARKASI SAVAŞI PIRELLI’NİN ZAFERİYLE SONA ERDİ!

Bu yazımızda, lastik devleri Pirelli Tyre SpA (“Pirelli”) ve The Yokohama Rubber Co. Ltd (“Yokohama”) arasında 2012’den beri devam eden, şekil markasına ilişkin hükümsüzlük savaşının, Avrupa Birliği Adalet Divanı (“ABAD”) tarafından 03 Haziran 2021 tarihinde verilen C-818/18 P and C-6/19 P, EU:C:2021:431 sayılı kararı[1] ile nasıl sona erdiğini inceleyeceğiz.

2012’den günümüze kadar gelen bu uyuşmazlık, Pirelli adına 12. sınıftaki “Lastikler, dolma, yarı pnömatik ve pnömatik lastikler, her türlü araç tekerlekleri için jant ve kapaklar, her türlü araç tekerlekleri, iç lastikler, tekerlek jantları, her türlü araç tekerlekleri için parçalar, aksesuarlar ve yedek parçalar” malları üzerinde aşağıdaki iki boyutlu şeklin Avrupa Birliği markası olarak 18 Ekim 2002 tarihinde tescil edilmesiyle başladı:

Her ne kadar şu ana kadar verdiğimiz bilgiler uyuşmazlığın lastiklerle ilgili olduğu ipucunu çoktan vermiş olsa da, markaya konu şekil ile lastikler arasında nasıl bir bağlantı olduğunu bu noktada kestirebildiyseniz, tebrikler! : ) Çünkü bizce bu alanda uzman değilseniz aradaki bağlantıyı anlayabilmek hiç de kolay değil. O nedenle uyuşmazlığın detaylarına girmeden önce şu bilgiyi paylaşmakta fayda görüyoruz: lastiklerde İngilizce’de “tyre groove” olarak adlandırılan oluklar bulunmaktadır. Bu oluklar lastik sırtında yer almakta olup, özellikle ıslak zeminlerde yol tutuşunu arttırmakta ve suyun daha kolay tahliye edilmesini sağlamaktadır[2]. ABAD kararına konu bu markanın da “tyre groove” olarak adlandırılan lastik yüzeyindeki oluklardan bir tanesini temsil edip etmediği önemli bir nokta olarak ilgili kararda karşımıza çıkacaktır.   

Yokohoma, Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet Ofisi’ne (“EUIPO”) yaptığı başvuru ile, markanın “her türlü araçlar için lastikler, dolma, pnömatik ve pnömatik lastikler” malları açısından hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Yokohoma, bu talebini “markanın malın teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan şeklî özelliğini münhasıran içerdiği” iddiasına dayandırmıştır. Dolayısıyla, tartışma markanın hükümsüzlük talebi kapsamındaki malların teknik bir sonucunu elde etmek için zorunlu bir şekli özelliğini içerip içermediği konusunda yoğunlaşmaktadır.

Hükümsüzlük talebi, EUIPO tarafından öncelikle İptal Kurulu ve sonrasında da Temyiz Kurulu incelemelerinden geçerek, en nihayetinde talebe konu mallar bakımından kabul edilmiştir. EUIPO, markanın esas unsurunun L şeklindeki oluk olduğunu ve bu şeklin en azından teknik açıdan söz konusu malların belki de en önemli parçası olduğunu belirtmiştir. EUIPO, “tyre groove” olarak adlandırılan oluğun lastikten ayrılabilen bir parça olmadığını dolayısıyla tek başına bir ürün olmadığını ve lastikler açısından teknik bir fonksiyona sahip olduğunu belirtmiştir. EUIPO bu değerlendirmesini, oluğun yalnızca Pirelli’nin lastiklerinde bulunmadığını ortaya koyan deliller ile desteklemiştir.

Bu karar üzerine Pirelli, Temyiz Kurulu kararının iptali için 2016’da Genel Mahkeme’de dava açmıştır. Pirelli, oluk şeklinin malları -lastiği ve sırtını- temsil etmediğini, yalnızca bir araya geldiklerinde lastiği oluşturan yüzeyin dişli kısmında bulunan birçok oluktan yalnızca birini temsil ettiğini, teknik bir etkisinin bulunmadığını iddia etmiştir.

Genel Mahkeme, Pirelli lehine karar vererek, markanın lastik veya lastik sırtı şeklinde olmadığını, ayrıca şekil incelendiğinde lastik sırtında kullanılmasının amaçlandığının ve tek başına teknik bir fonksiyon içerdiğinin anlaşılmadığını belirtmiştir. Mahkeme’ye göre şekil unsuru lastik veya lastik sırtını temsil etmekten ziyade eğimli bir L harfini temsil etmektedir. Bu nedenle EUIPO’nun markanın lastik sırtını temsil ettiği yönündeki değerlendirmesinin yanlış olduğu belirtilmiştir.

Mahkeme ayrıca, lastiğin birçok elementten oluşan kompleks bir yapısı olduğuna da dikkat çekmiştir. Söz konusu marka tescilinin Pirelli’nin rakiplerini bu markanın temsil ettiği şeklin veya benzerini içeren lastikleri, lastik sırtını oluşturan diğer unsurlarla kombine edildiği takdirde, üretip pazarlamasını engellemeyeceğini de belirtmiştir. Kısacası, Mahkeme tarafından marka korumasının temsil ettiği şekil ile sınırlı olduğunun altı çizilmiştir.

EUIPO ve Yokohama’nın bu karar aleyhine temyiz başvurusunda bulunması sonucu uyuşmazlık nihayet ABAD tarafından incelenip, geçtiğimiz Haziran ayında sonuçlandırılmıştır. ABAD öncelikle incelemesinin hukukilik ile sınırlı olduğunu, Genel Mahkeme’nin vakıaları ve delilleri değerlendirmede münhasır yetkiye sahip olduğunu ve bu yöndeki değerlendirmesinin temyize taşınamayacağını belirtmiştir. Bu nedenle öncelikle Yokohama’nın Genel Mahkeme’nin delilleri doğru değerlendiremediği yönündeki temyiz talebini reddetmiştir.

Yokohama’nın, EUIPO’nun şeklin grafik temsilinde yer almayan ek bilgileri kullanarak özelliklerini değerlendirme yetkisi bulunduğu ve bu nedenle Genel Mahkeme kararının yerinde olmadığı yönündeki iddiaları ise, ABAD tarafından Genel Mahkeme’nin EUIPO’nun dikkate aldığı unsurların markanın lastik sırtını temsil ettiği değerlendirmesini yapmasına izin vermeyeceği yönündeki tutumu yerinde görülerek reddedilmiştir.

EUIPO ise markanın lastiklerin nicelik veya niteliksel olarak önemli bir parçasını oluşturduğu ve bu nedenle teknik bir fonksiyona sahip olduğunu belirtmiştir. ABAD, Genel Mahkeme’nin markanın temsil ettiği şeklin lastiklerin önemli bir parçasını dahi oluşturmadığını değerlendirdiğinin altını çizerek, bu değerlendirmenin de temyiz incelemesi dışında olduğunu belirtmiştir.

En nihayetinde ABAD, Genel Mahkeme kararının yerinde olduğunu belirterek Yokohama ve EUIPO’nun temyiz başvurularının reddine karar vermiştir. ABAD, uzun yıllardır süren bu marka savaşını Pirelli’nin zaferiyle nihayete erdirmiştir.

Kararın önceki Avrupa Birliği (“AB”) mevzuatına göre verildiğini hatırlatmak isteriz. Güncel AB mevzuatına göre bu uyuşmazlık görülseydi, markanın malın şeklinin yanı sıra başka bir özelliğini içerip içermediğinin de incelenmesi gerekecekti. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 5/1(e) maddesini incelediğimizde de “…teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler”in değerlendirme kapsamında olduğunu görebiliriz. Bu durumda akıllarımıza “Hükümsüzlük talebi bugünkü mevzuata göre değerlendirilse Genel Mahkeme’nin ve ABAD’ın değerlendirmesinde bir değişiklik olur muydu?” sorusu geliyor. Markayı oluşturan şeklin, lastiklerin bir parçasını oluşturan lastik sırtında bulunan oluklardan yalnızca biri olduğu değerlendirmesinden yola çıkarak, kararda bir değişiklik olmayacağı kanaatindeyiz. Zira, markaya konu şekil malın niteliksel ve niceliksel olarak önemli bir parçasını oluşturmadığı değerlendirildiğinden, karakteristik bir özelliğini de içermediği sonucuna varılacağını düşünüyoruz.

Bu kararın tıpkı lastiklerdeki gibi, kompleks bir yapıya sahip ürünlerin bir kısmını temsil eden şekiller açısından tescil edilmek istenen markalar ile ilgili önemli bir emsal oluşturduğu kanaatindeyiz. Ancak, her olayın kendi özelliklerine göre çözümlenmesi gerektiğini ve birçok faktörün değerlendirmede dikkate alındığını da unutmamak gerek.

Bu noktada, uyuşmazlığa konu markanın üç boyutlu bir şekil olmamasından da bahsetmeden geçemeyeceğiz. En nihayetinde tescil edilebilirlik ve hükümsüzlük kapsamında yapılan inceleme markayı oluşturan şekil ile sınırlıdır. Bu şekil incelendiğinde lastik sırtlarında bulunan oluklardan birini temsil ettiği anlaşılamamaktadır. Bu nedenle markanın kullanımını değil, bizzat sicildeki halinin incelemeye alınması gerektiğini unutmamak gerekmektedir. Gerçekten de bu markanın, iki boyutlu bir logo olarak kullanılması da mümkün olabilirdi.

Son olarak, ülkemizde de mutlak ret nedenleri ile kamu menfaatinin gözetildiği ve haksız tekel hakkı oluşmasının önüne geçilmesi amaçlandığı düşünüldüğünde, Pirelli’nin rakiplerinin markayı oluşturan şekli veya benzerini, malların bir parçası olarak kullanıp kullanamayacağının değerlendirmesinin üzerinde durmasının bahse değer olduğunu düşünüyoruz. Kendi mevzuatımızda da SMK’nın 5. maddesi kapsamında hangi gerekçe tartışılırsa tartışılsın, bu maddenin getirilme amacının her zaman göz önünde bulundurulmasının ve uyuşmazlıkların bir de bu bakımından değerlendirilmesinin önemli olduğunu düşünüyoruz. Mutlak ret nedenlerinin nispi ret nedenleri karşısında görece daha az karara konu edildiği gerçeği dikkate alındığına TÜRKPATENT ve Mahkeme kararlarında benzer değerlendirmelere daha sık yer verilmesini umuyoruz.

Güldeniz DOĞAN ALKAN

Eylül 2021

guldenizdogan@hotmail.com


[1]https://curia.europa.eu/juris/document/document.jsf?text=&docid=242042&pageIndex=0&doclang=en&mode=lst&dir=&occ=first&part=1&cid=2854457

[2] http://www.hugtheroads.com/tyre-treads/

IPR Gezgini’ni Facebook Arkadaşlarınız Arasına Ekler misiniz?

social-media-management

IPR Gezgini, facebook hesabında sadece yeni yazıları duyurmuyor; aynı zamanda yazıya dönüştürmediği dünyadaki önemli IPR haberlerini, sınai ve fikri mülkiyetle ilgili toplantı duyurularını ve sizden gelecek bilgileri paylaşıyor.

Facebook kullanıcısı okuyucularımızın https://www.facebook.com/profile.php?id=100008346701691 bağlantısından erişebilecekleri IPR Gezgini facebook hesabını arkadaş olarak eklemelerinden ve mümkünse çevrelerine de önermelerinden memnuniyet duyacağız.

Bizi arkadaşlarınız arasına eklerseniz çok seviniriz.

Önder Erol Ünsal

unsalonderol@gmail.com