5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Kanunu (FSEK) madde 27 “Koruma süresi eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder. (Ek cümle: 03/03/2001 – 4630/16. md.) Bu süre, eser sahibinin birden fazla olması durumunda, hayatta kalan son eser sahibinin ölümünden itibaren yetmiş yıl geçmekle son bulur” hükmünü amirdir.Bu süreden sonra eser kamu malı sayılmaktadır. Kamu malı haline gelen bir eser de aslına sadık kalınarak herkes tarafından serbestçe kullanılabilir ve çoğaltılabilir.
Kanun, bu konuda çok net ve açık “gibi” iken, madde yorumlamalarında neredeyse yasalaşmış bir kavram haline gelen “aslına sadık kalarak” ibaresinin üzerine, bir de Kanunların ülke dışı kullanımları eklenerek, gözümüze yasal bir tutarsızlık olarak görünen bir İtalyan Mahkeme kararını incelemek istedik.
Somut durumda, İtalya’nın başlıca devlet galerinden olan Gallerie dell’Accademia (Galeri) ve İtalyan Kültürel Miras Bakanı tarafından müştereken, oyuncak sektöründe faaliyet gösteren Alman Ravensburger AG, Ravensburger Verlag GmBH ve Ravensburger S.r.l. Şirketleri’ne (Ravensburger) karşı dava açılmıştır. Dava sonucu,Venedik Mahkemesi İkinci Dairesi tarafından, 24 Kasım 2022 tarihinde, 5317/2022 sayılı karar ile, İtalyan sanatçı Leonardo da Vinci tarafından 1490 yılında çizilmiş olan ikonik Vitruvius Adamı adlı eserin görüntüsünün kullanıldığı ve 2009 yılından bu yana satışı yapılan Ravensburger yapbozlarının satış ve pazarlamasının durdurulmasına hükmedilmiştir. Yani, kamu malı haline gelmiş bir eserin, ticari amaçlarla kullanılması yasaklanmış ve Ravensburger’in Mahkeme kararına uymakta geciktiği her gün için 1.500 Euro ceza ödemesine karar verilmiştir.
Bu kararda, yüzlerce yıl önce yapılmış olduğundan, telif hakkı süresinin dolduğu aşikar olan bir eserin herhangi bir ticari ürün üzerinde kullanılmadan önce, Galeri’nin izninin alınması gerektiği savunulmuştur. Zira, eser fiziken bu Galeri tarafından sergilenmekte ve bu sebeple Galeri, ticari kullanımda söz sahibi olduğunu iddia etmektedir. Ravensburger ise bu eserin kamu malı olduğunu savunarak, yapboz üretiminin ve satışının hukuka aykırı olmadığını iddia etmektedir.
Görüldüğü üzere kararda, asıl incelenmesi gerektiğini düşündüğüm “eserin aslına uygunluğu” konusu hiç ele alınmamış olmakla, sadece ve sadece eserin mülkiyet hakkı üzerinde durulmuştur.
İlk bakışta, bir telif hakkı ihlali gerekçesi ile açılmış gibi görünen bu davanın kalbinde, kamu malı haline gelen sanat eserlerinin ticarileştirilme/dijitalleştirilme niyetinin ülke üstü hukuki mesele olup olmadığı yatmaktadır.
Venedik Mahkemesi’nin aldığı kararın hukuki dayanağı İtalyan Kültürel Miras ve Peyzaj Kanunu (Kültürel Miras Kanunu) olduğu görülmektedir. Kanun’un 106. maddesi ve devamında, “kamu bölgesel organları veya kültürel kurumların, emaneten sahip oldukları kültürel varlıkların kullanımına ve çoğaltılmasına izin vermek için imtiyaz ücreti talep edebilecekleri ve her halükarda bu tür kullanımların söz konusu sanat eserlerinin kültürel amacıyla uyumlu olup olmadığını değerlendirebilecekleri” belirtilmektedir. Madde 108’e göre ise, bu ücretler, çoğaltma amaçlarına ve araçlarına bağlı olarak, kullanım sahibine sağlanan ekonomik faydalara göre hesaplanabilmektedir. Özetle, bu kanun, İtalya’daki kamu kurumlarına, telif hakkı statülerine bakılmaksızın ikonikleşmiş sanat eserlerinin ticari çoğaltılmaları için imtiyaz/telif ücreti talep etme ya da bunları tamamen yasaklama yetkisi vermektedir. Yani, bu dava, 22 Nisan 1941 tarihli ve 633 sayılı İtalyan Telif Hakları ve Komşu Hakların Korunması Hakkında Kanun’un (İtalyan Telif Kanunu) 25. maddesinde belirtilmiş olan “Bir eserin kullanım hakları, eser sahibinin yaşamı boyunca ve ölümünden sonraki yetmişinci takvim yılının sonuna kadar devam eder” hükmünü yok sayarak, İtalyan Kültürel Kanunu’na dayandırılmıştır. Bu sebepten, sübjektif olduğunu düşündüğüm bu karar, yasal bir tutarsızlık olarak içtihatlaşmaya mahkumdur.
Ayrıca, bu dava, İtalyan Kültürel Miras Kanunu’nun mahkeme sistemi aracılığıyla ülke dışında yürütülen faaliyetlere ilk kez uygulanmasıdır.
Kararda belirtildiği üzere, Galeri, 10 yıl süresince sessiz kalmış olmakla birlikte, 2019 yılında Ravensburger’e bir ihtarname göndermiş ve Vitruvius Adamı çiziminin görüntüsünü yapbozlarında kullanabilmesi için Kültürel Miras Kanunu uyarınca öngördükleri %10’luk telif ücretini ödemesini talep etmiştir.
İtalyan Mahkemesi, davalı Ravensburger tarafından yapılan ve Kültürel Miras Kanunu’nun sadece İtalya’daki faaliyetlere uygulanabileceği itirazı da dahil olmak üzere çeşitli itirazları reddetmiştir. Mahkeme, eser reprodüksiyonuna ilişkin oluşacak aksi bir durumun, Venedik’te bulunan asıl eserin imajını zedeleyeceğini ileri sürmüştür. Bir İtalyan Mahkemesi, İtalyan Kültürel Miras Kanunu’nu, İtalya dışındaki faaliyetlere, adeta bir uluslararası yasa imiş gibi uygulamıştır. Bunun gerekçesini de en basit hali ile bir imaj zedelenmesi olarak tanımlamıştır. Bu, günümüz koşullarında son derece paternalist ve aşırı korumacı bir tutumdur.
Kültürel miras alanında önemli bir merkez olan İtalya’nın bu zenginliğinin sebebi, koruma geleneğini düzenlemek için çalışılmış sofistike yasal ve kurumsal sistemlerinden de kaynaklanmaktadır. Ülkenin yürüttüğü kampanyaların özü kültürel varlıkların kaynak ülkeden başka pazar ülkelerine özellikle de İngiltere ve ABD’ye aktarılmasıyla ilgilidir. [1]
İtalya bu ve buna benzer davalarla kültürel mirasını yönetmeye çabalayadursun, dijital iletişim bağlamında kültürel miras yönetimi konularını ele alan Avrupa Birliği Komisyonu tam aksi yönde kararlara imza atmaktadır.
Bu bağlamda, Avrupa Komisyonu 2006 yılında ilk ve 2011 yılında ikinci Tavsiye Kararlarını yayımlayarak, Üye Devletleri kültürel mirasın dijitalleştirilmesi ve ağ oluşturulması projelerini teşvik etmek amacıyla düzenleyici sistemlerini gözden geçirmeye teşvik etmiştir.
İtalyan Mahkemesi ise, 2009 yılından bu yana üretim ve satışı devam eden bir ürünü, 2019 yılında birdenbire koruma altına almaya karar verilmesini olağan görerek, pek de objektif olmadığını düşündüğüm bu hükme varmıştır.
Bir Avrupa Birliği Direktifi olan, Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Yönergesi (Directive on Copyright in the Digital Single Market) madde 14, kamu malı olan görsel sanat eserlerinin çoğaltılmasının, çoğaltma orijinal bir yaratıcı çalışma olmadığı sürece telif hakkı veya bağlantılı haklara tabi olamayacağını belirtmektedir. Mahkeme, İtalyan Telif Kanunu’nu görmezden geldiği gibi, AB Direktifine de aykırı bir karara varmıştır. Kamu malı eserlerin “aslına uygun” çoğaltımlarının aslına uygunluğunu incelemek yerine, Direktifin amacını da bir kenara koyarak, ulusal miras kanunlarına dayanmış ve 500 yıllık bir eser üzerinden münhasır hak talep etmiştir.
Böyle bir davanın konusunun, ancak ve ancak çoğaltılan eserin “aslına sadık kalınarak”, “orijinal amacına uygun” olup olmadığı üzerinde olması gerektiği kanaatindeyim. Bir Galerinin, yarım asırlık bir eseri fiziken sergilediği için, telif haklarının elinde olduğu iddiası ile imtiyaz haklarını dilediği gibi uygulamaya koyduğu bu kararı sübjektif ve yasal olarak tutarsız buluyorum.
Yazımı, daha ziyade FARO olarak bilinen, Avrupa Konseyi Kültürel Mirasın Toplum için Değeri Çerçeve Sözleşmesi’nin, “kültürel mirastan yararlanma ve zenginleşmesine katkıda bulunma” (Madde 4) ve ekonomik olduğu kadar siyasi, sosyal ve kültürel kalkınma süreçlerini teşvik etme (Madde 8) gibi bireysel ve kolektif hakları tanıyan ilkeleri, Kongre Kütüphanesi veya New York Halk Kütüphanesi, Getty Araştırma Enstitüsü, Rijksmuseum, İspanya Ulusal Kütüphanesi, Stockholm Ulusal Müzesi ve Danimarka Ulusal Galerisi gibi dünya çapında giderek artan sayıda kültür kurumuna ilham vermiş ve benimsenmiş olan şu slogan ile bitirmek isterim: “Bu sizin kültürel mirasınız. Onu kullanın!” [2]
Gizem KARPUZOĞLU
Ekim 2024
DİPNOTLAR
[1] Gürsu, 2015, s. 527
[2] https://www.art-test.com/en/why-the-trial-against-ravensburg-for-the-unauthorized-use-of-the-image-of-the-vitruvian-man-was-a-serious-error/


