Türk Patentleri ve Patent Kalitesi Üzerine Bir Değerlendirme



Giriş

Bilim ve teknolojide çok sayıda başarılı insanımız ve şirketimiz var. Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Türk Patenti [i],  Türk Triadik patentler [ii] , Dünya Çapında En Çok Patente Sahip Türk Mucitler[iii], Dünya Çapında En Çok Patente Sahip Türk Kadın Mucitler[iv] başlıklı önceki yazılarımda örneklerle bunu göstermeye çalıştım. Ancak bilim ve teknolojiye yön veren bir ülke olabilmek için önümüzde çok yol olduğunu da biliyoruz.

Ülkemizde son yıllarda teşvikler, yarışmalar, seminerler, eğitimler yoluyla toplumun patent konusunda bilgilenmesinde büyük ilerleme kaydedildi ve patent başvuru sayılarında ciddi artış yaşandı. Sırada ise patent kalitesinin artması var. Ülkemizin dünya sıralamasında nicelik olarak öne çıktığı gibi nitelik olarak da en yukarılarda olmasını sağlamalıyız. Patent açısından bize düşen ülke olarak daha kaliteli patentler üreterek ülkemize değer kazandırmak olmalıdır. Peki patent kalitesini nasıl arttırabiliriz?

Bir ülkede patent kalitesini etkileyen temel faktörler üç ana başlık altında toplanabilir:

  1. Patent Ofisinin araştırma-inceleme ve değerlendirme kalitesi
  2. Verilen teşvikler ve alınan ücretler
  3. Mahkemelerin değerlendirme kalitesi

Bu sayılanlar dışında patent kalitesini etkileyen başka faktörler olsa da bu yazıda çoğunlukla birinci faktör üzerinden patent kalitesi değerlendirilecektir. Örnek olarak son zamanlarda gündem olan Avrupa Patent Ofisi’ndeki (EPO) kalite sorunları tartışılacaktır. TÜRKPATENT’in değerlendirmesini en iyi yapacak olanlar onun paydaşları olduğundan bu değerlendirmeyi onlara bırakıyorum.

Patent Kalitesi ve Önemi

Patentler bir ülkenin inovasyon gücünün bir ölçütüdür. Rakamların bize söyleyemediği şey ise, bu patentlerin gelecekte ilaç, elektronik, mühendislik sistemleri veya diğer yeni ürünlerin piyasaya sürülmesi için ne kadar önemli olacağıdır.[v]

Patent kalitesi birçok farklı paydaş tarafından kullanılan ancak kolay tanımlanamayan bir kavramdır. Bu konuda çeşitli bakış açıları vardır:

– Patent ofisleri patent kalitesini genellikle standart ve zamanında sonuçlanan patent araştırma ve inceleme prosedürleri açısından düşünürler.

– Şirketler, hedeflenen fikri mülkiyet stratejilerini desteklemek için amaca uygunluğa odaklanan, kendilerine özgü bir patent kalitesi anlayışına sahiptir.

– Fikri mülkiyet kullanıcıları ise patent kalitesini, patent sistemi tarafından üretilen olumlu ekonomik sonuçlar kümesi olarak anlayabilir.

Bir ülkede verilen patentlerin kalitesi düştüğünde, patent almaması gereken çok sayıda patent piyasayı olumsuz etkilemeye başlar. İnsanlar zamanla üretime ve yeni icatlar yapmaya odaklanmak yerine bülten takip etmek, itiraz etmek, mahkemeye vermek ve mahkemeye verilmekle uğraşırlar.

Kaliteli mi Değerli mi?

Kaliteli patentler genellikle, yasal olarak uygulatılabilir (enforceable), lisanslanabilir veya başka bir şekilde itibarı olan geçerli patentlerdir. Kaliteli patentlerden oluşan bir ekosisteme ulaşmak için, tam ve kapsamlı önceki teknik araştırmasının yanı sıra patent ofisleri tarafından yenilik ve buluş basamağına ilişkin tam ve kapsamlı inceleme yapılmasına ihtiyaç vardır.[vi]

Bazen, patent kalitesi ile patentin değeri birbirine karıştırılabilir. Ancak bir patentin değeri ile kalitesi aynı şey değildir. Patent sisteminin kaliteli patentler üretmesi ve buna teşvik etmesi gerekir. Aksi halde “aşırı geniş” koruma kapsamına sahip patentler patent sisteminin kötü işlemesine neden olabilir. Bu tür patentler bu halleriyle değerli görülebilirler ancak kaliteli bir patent oldukları söylenemez. Benzer şekilde, çok dar tanımlanmış patentler kaliteli bir inceleme safhasından geçerek belge olmuş olsa da daha az değerli olma eğiliminde olabilir.[vii] Kaliteli bir patent, istemlerinde açıklık sorunu olmayan, tarifnamesi yeterli, patentlenebilirlik kriterleri iyi değerlendirilmiş bir patenttir. Değerli patentler ise piyasada karşılığı olan ve ticari başarı kazanan, başkalarına karşı uygulanmak suretiyle avantaj sağlayan patentlerdir. Hem kaliteli hem de değerli patentler en çok istenen patent türüdür.

Peki her değerli patent iyi midir? Sisteme zararı olabilir mi? Kökeni A.B.D.’de 35 U.S.C. § 102’ye dayanan ‘102 blocking’ (yenilik engelleyici) kavramı, bir patentin ortaya koyduğu yenilik sayesinde gelecekteki patentleri engelleme yeteneğini ifade eder. Bir yandan bu, bir patentin yenilikçiliğinin ve gücünün bir işaretidir – kendi alanında öncü olduğunun açık bir göstergesidir. Genellikle tanınmayı ve saygıyı hak eden çığır açan bir buluşun işareti olarak görülür.

Ancak, madalyonun diğer yüzü bazı karmaşıklıkları ortaya çıkarmaktadır. Kalitenin bir ölçütü olarak yalnızca “yenilik engelleyici”liğe güvenmek yanıltıcı olabilir. Bu tür her patent ticari başarı veya önemli teknolojik ilerleme ile sonuçlanmaz. Hatta bazıları aşırı geniş veya muğlak istemler yaratarak inovasyonu tıkayabilir ve belirli alanlardaki ilerlemeyi engelleyebilir. Dahası, bu kriter farklı sektörler ve teknolojiler arasında önemli ölçüde değişiklik gösterebilir. Biyoteknoloji alanında “yenilik engelleyici” olarak kabul edilen bir kriter, yazılım patentlerinde aynı ağırlığa sahip olmayabilir.

Bilinen tekniğin üzerine çıkacak buluşlar ortaya koyabilmek için mevcut tekniği iyi bilmek önemlidir. Geçmişte Japonya, yakın tarihte Güney Kore ve Çin önce taklit ederek mevcut tekniği iyice özümsemişler, ardından mevcut tekniğin üzerine çıkacak buluşlar ortaya koymaya başlamışlardır.

Ülkemizde son yıllarda patent başvuru sayılarının arttırılması için pek çok şey denendi. Teşvikler, yarışmalar, eğitimler, okullarda teknoloji tasarım dersleri vb. ile patent/buluş yapma bilinci tabana yayılmaya çalışıldı. Bütün bunlar elbette çok sevindirici ancak maalesef yeterli değil, zira daha temel sorunlarımız var.

PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) OECD tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiren bir araştırmadır.[x] Türkiye’de uzun zamandır okullarda PISA testleri yapılmakta ve elde edilen sonuçlara göre ülkemiz okuduğunu anlama, problem çözme, matematik ve fen bilgisi konularında maalesef son sıralarda yer almaktadır.[xi] Bahsi geçen alanlar tam da bir mucidin icat yapması için gereken özelliklerdir. PISA sonuçlarında yüksek sıralarda bulunan ülkelerle Global Innovation Index sıralamasında en yüksekte bulunan ülkelerin aynı ülkeler olması şaşırtıcı değildir. Bu alanlarda diğer ülkelerden geride kalınmasının buluş kalitesine doğrudan etki edeceği aşikârdır. Bu düzelmeden teknolojik açıdan gelişmiş bir ülke olmak mümkün olmayacaktır.

Eğitim sistemimizin problemleri bu yazının konusunu aşar, zaten ben bu konuda uzman da değilim. Ancak bu yazıda eğitimden bahsetmemin sebebi, bazı şeyler çözülmeden ne yaparsak yapalım istediğimiz hedeflere ulaşamayacağımızı vurgulamak içindir. Su tesisatında tıkanıklığa neden olan sorunu çözmek yerine musluğu yenileyerek suyun daha gür akmasını bekleyemeyiz. Benim bu yazıda patent ile ilgili önerilerim ancak musluğu nasıl yenileyeceğimiz üzerine maalesef.

Elbette ülkemizde çok başarılı insanlar yetişiyor ama maalesef bunlar oransal olarak çok az ve çoğunlukla kişisel çabalarla başarı kazanabiliyorlar. Eğitim sistemi yetersiz olduğundan bu başarılar genele yayılıp bir bilgi ekosistemine dönüşemiyor. Yetişen başarılı insanlarımız da yeterli destek ve imkânı bulamadığı için yurtdışına gidiyor. Daha önce yayınladığım dünyada en çok patente sahip Türk mucitler listelerini inceleyenler fark etmiştir ki listelerdeki mucitlerin çok azı (%9) Türkiye’de çalışmaktadır.[xii] Dünyanın ileri gelen teknoloji ülkelerinden biri olmak istiyorsak varımızı yoğumuzu eğitime (okul öncesinden itibaren) adamaktan başka şansımız olmadığına inanıyorum. Çocuklarımızı eleştirel düşünme, iş birliği, zihinsel esneklik, inisiyatif alma, iletişim ve bilgiyi işleme becerilerini kazanacak şekilde eğitmeliyiz ki[xiii] farklı bakış açıları geliştirerek yeni icatlar ortaya koysunlar.

Patent Kalitesini Etkileyen Faktörler

Bir patentin kalitesini tespit etmeye yarayan bazı göstergeler şunlardır[xiv]:

  • Bibliyografik göstergeler: patentin yaşı, ileriye dönük atıflar, geriye dönük atıflar, patentin sınıfı, buluşçuları, başvuru sahipleri
  • Süreçle ilgili göstergeler: patent ailesi, diğer ülkelerdeki aile üyelerinin belge alıp almaması, ulusal ve uluslararası alanda patent alıp almaması, patente itiraz edilmiş olup olmaması, hızlandırılmış inceleme talep edilmiş olup olmaması
  • Patentin metni ile ilgili göstergeler: istem sayısı, istem kategorileri
  • Patent belirleyicileri: istemlerin buluş basamağı içerip içermemesi, istemlerin kapsamı, patentin etrafından dolaşılma zorluğu

Bir patentin değeri tespit edilirken ise, koruma değeri, transfer (devir) değeri ve stratejik değeri vb. göz önüne alınır. Değerleme maliyet, gelir veya pazar yaklaşımına göre yapılabilir.[xv]

Patent kalitesi, çeşitli vasıtalardan etkilenen karmaşık bir konudur. Bu vasıtalar üç ana kategoriye ayrılabilir: Mevzuat, mahkemeler ve patent alma süreci.

Mevzuat, patent sisteminde büyük değişiklikler yapma kabiliyetine sahip olduğu için bu vasıtaların en güçlüsüdür. Örneğin, bir ülkenin Meclisi neyin patent koruması için uygun olup olmadığını tanımlama ve Patent Temyiz Kurulu gibi kurumlar oluşturma yetkisine sahiptir.

Mahkemeler de yasayı yorumlamaktan ve patent sistemindeki belirsizliği etkileyebilecek kararlar almaktan sorumlu oldukları için patent kalitesinin şekillendirilmesinde önemli role sahiptir.

Patent alma süreci ise, patent başvurularının Patent Ofisi tarafından incelenmesinin yanı sıra patent uzmanları ve başvuru sahipleri için mevcut olan teşvikleri ve kaynakları da içerir. Bu kategorideki politika vasıtaları arasında Patent Ofisine kaynak tahsisi, patent uzmanlarının yasayı doğru bir şekilde uygulamaları için teşvikler ve patent araştırma sürecini iyileştirmek için yeni teknolojilerin kullanılması yer alabilir. Patent kalitesi için sıklıkla göz ardı edilen bir politika vasıtası ise patent ücretlerinin kullanılmasıdır. Uygun ücretler belirleyerek, başvuru sahiplerini daha yüksek kalitede bilgi sağlamaya teşvik etmek ve düşük kaliteli patent başvurularının yapılmasını caydırmak mümkün olabilir. Ancak günümüzde ülkeler daha çok başvuru yapma yarışına girdiği için, bunun tersine, başvuru yapmayı kolaylaştırmak ve daha ucuz hale getirmenin ve teşvik etmenin yollarını aramaktadır.

Genel olarak, patent kalitesinin iyileştirilmesi, mevcut çeşitli politika vasıtalarının dikkatli bir şekilde incelenmesini ve patent sisteminin karşılaştığı belirli zorlukları ele almak için hedeflenen stratejilerin geliştirilmesini gerektirir.[xvi]

Şimdi patent kalitesini etkileyen en önemli faktörleri detaylandıralım.

  1. Patent Ofisinin araştırma-inceleme ve değerlendirme kalitesi

Bir patent ofisinin temel görevi araştırma-inceleme sürecinin kaliteli ve sorunsuz bir şekilde işlemesini sağlamaktır. Başvuru sayısını arttırmak, ülkenin buluş yapma kapasitesini arttırmak bir patent ofisinin tek başına gerçekleştirebileceği hedefler değildir.

Bu nedenle, bu bölümde bir patent ofisinin temel görevi olan araştırma-inceleme sürecinin patent kalitesi üzerine etkileri irdelenecektir. Bir patent ofisinde kalite nasıl sağlanır, nasıl kaybedilir bunları canlı bir örnekle, Avrupa Patent Ofisi (EPO) üzerinden göstermeye çalışacağım.

Patent Ofisleri gerçekleştirilen buluşun kalitesine doğrudan etki edemese de verilen patent belgelerinin kalitesini belirleyebilir. Daha kaliteli araştırma/inceleme raporları düzenlenmesi verilen patent kalitesini doğrudan etkileyecektir. Bu aynı zamanda başvuru sahibinin buluşuyla ilgili doğru karar vermesine de yardımcı olacaktır.

Patent ofisinin yüksek kalitede iş yapması, Mahkemelere düşen iş yükünü azaltacak ve yargı sürecini de kısaltacaktır.

Son birkaç yıla kadar dünyanın en kaliteli raporlarını düzenleyen patent ofisleri sorulsa, pek çok paydaş neredeyse tereddütsüzce EPO’yu bu ofisler arasında gösterirdi. Ancak son yıllarda EPO’da rapor kalitelerinde ciddi düşüş olduğuna yönelik bulgular pek çok paydaş (EPO uzmanları, patent vekilleri ve başvuru sahipleri) tarafından sıklıkla dile getiriliyor. Buna rağmen EPO üst yönetiminin bütün bu itirazları reddettiği, ancak aksini ispatlayacak ya da kendilerini destekleyecek herhangi bir veri ya da argüman da ortaya koymadığı görülmektedir. EPO’nun her defasında en yüksek kalitede ürün ve hizmet sunduğunu iddia etmesine rağmen son yıllarda iç işleyişindeki değişikliklerin nedenlerini ve sonuçlarını tartışmaktan kaçındığı söyleniyor.[xvii] EPO, kullanıcı memnuniyeti anketlerinin hala olumlu olduğunu iddia etmeye devam ediyor (bu anketlerin ya cevabı zaten bilinen sorular olduğu ya da kişiye yanlış cevap verme seçeneği sunmayan sorular olduğu iddia ediliyor), ancak gerçek sorunlar asla cevaplanmıyor. EPO’nun verdiği cevaplarda, dile getirilen endişelere hiç değinilmezken bu problemler ele alınıyormuş gibi yapılıyor ve verilen cevaplar sorulan sorularla örtüşmüyor. Karşı tarafça dile getirilen hususu yanlış nitelendirmek ve böylece alakasız (ya da anlamsız) açıklamalar dile getirilen endişelere cevap veriyormuş gibi sunuluyor. Yine sunulan istatistiklerin detaylarına yer verilmediği için sağlıklı bir çıkarım yapılamıyor.[xviii] Örneğin patent belge verme hazırlığına ayrılan sürenin % 230 arttığı söyleniyor ama bunu destekleyen bir veri bulunmuyor.

Bazen ofisler verilere farklı kriterler uygulayarak istatistiklerin amaçlarına uygun şekilde yorumlanmasını sağlayabilmektedir ancak günümüzde artık patent sisteminin paydaşları ortaya konan verileri kendi bünyelerinde sağlıklı bir şekilde de değerlendiriyorlar. Tabi ki ofisin detaylı istatistikleri sunduğunu ve yıllık bir faaliyet raporu olduğunu varsayıyoruz.

Bunun yanı sıra alınan kararlarla ilgili şeffaflık da önemli bir etken. Eğer patent ofisi aldığı kararları kamuya açmazsa, kamuyu bilgilendirme görevini yeterince gerçekleştirmiş olamaz.

EPO’daki kalite düşüşü Türk patent vekillerinin de gözünden kaçmamış, özellikle EPO nezdinde başvuru yapan vekiller tarafından çeşitli mecralarda bu konudaki tedirginlik konuşulmaya başlanmıştır.[xix]

EPO’da son yıllardaki değişiklikleri aşağıdaki gibi özetleyebiliriz[xx]:

Bekleyen İş Yükünde Artış: EPO’da 2018-2022 arası dönemde, bekleyen patent başvurularında %7,54’lük bir artış olmuştur. İş yükünün artmasından dolayı daha fazla sayıda patent uzmanına ihtiyaç duyulduğu anlaşılmaktadır.

Patent uzmanı sayısında azalma: EPO’da 2018-2022 arası dönemde patent uzmanlarının sayısı %7 oranında azalmıştır. Bekleyen başvurulardaki artışa rağmen, uzman sayısında düşüş olması inceleme kalitesinin sürdürülmesindeki potansiyel zorluklara işaret etmektedir.

Karar Verme Süresinde Azalma: EP başvuruları için karar verme süresi 2019’dan 2022’ye kadar yaklaşık %10 azaltılmıştır, bu da daha hızlı, belki de daha az kapsamlı bir inceleme sürecine işaret etmektedir. EPO istatistiklerinde bir başvurunun patent belgesi alma süresi başvuru tarihinden itibaren hesaplanmayıp süreç parçalara ayrılarak tanımlanmaktadır. Patent belge alma süresi inceleme talebinden patent verme kararına kadar geçen süre olarak tanımlanmaktadır. Böylece süreç daha kısa gösterilmektedir. Üstelik belge olmayan başvuruların süreleri bu istatistiğe dahil edilmemektedir. Oysa başvuru tarihinden patent verme kararı tarihine kadar olan sürenin son beş yıllık ortalaması 53,9 ay (4,5 yıl) olmaktadır. Bu sürenin son dört yılda 5,3 ay azaldığı görülmektedir.[xxi]

Azalan Bildirimler: Verilen EP patent başvurularının önemli bir kısmı (2022’de %48) hiç EPC m.94(3) Bildirimi almamıştır (olumlu raporla doğrudan patent kararı verilmiş). Bu da incelemenin derinliği hakkında soru işaretleri yaratmaktadır.

Aşağıdaki grafikten de görüleceği üzere patent belgelerinin %50’si doğrudan olumlu rapor düzenlenerek belge olmuştur. Patent başvurularının ortalama %68.2’sinin belge olduğu göz önüne alındığında, tüm başvuruların %34.1’ine herhangi bir bildirim yapılmaksızın doğrudan olumlu inceleme raporuyla patent verilmesi kararı alındığı görülmektedir.

Bir Kalite Göstergesi Olarak İtiraz Sonuçları: Başarılı itirazların yüksek oranı (%76), EPO tarafından verilen patentlerin birçoğunun belge sonrası itirazlara dayanamadığını ve itirazların sadece %24’ünde patentin verildiği gibi kaldığını göstermektedir.

Burada itiraz oranı çok yüksek görülse de, itiraz sayısının belge sayısına oranının 2021’de %2.45 olduğu göz önüne alındığında, %76’lık itiraz kabul oranı tüm belgelerin %1,86’sının o yıl hükümsüz kılındığını göstermektedir. Bu da yıllık yaklaşık 2000 patentin hükümsüz kılındığı anlamına gelmektedir.[xxii]

İtiraz süreci hem çok masraflı hem de uzun olduğu için itiraz sahipleri yalnızca gerçekten karşılığı alınacak durumlarda itirazda bulunuyorlar. İtiraz oranlarının oldukça düşük olmasının bir nedeni de buna bağlanabilir. İtirazın daha kolay yapılabilmesi durumunda daha fazla itiraz ve daha fazla hükümsüzlük söz konusu olabilir.

Bir şeyin daha verimli olması, her zaman daha iyi olduğu anlamına gelmez.

EPO, ‘kalite taahhüdü’nün üç temel dayanağı olduğunu ifade ediyor: yüksek eğitimli ve deneyimli uzmanların inceleme yapması, en yeni araştırma inceleme araçlarının kullanılması ve paydaşlardan geri bildirim toplamak için çeşitli yolların kullanılması. Ayrıca EPO Kasım 2023’ten bu yana artık İnceleme Bölümündeki üç uzmanın da başvuruların araştırma aşamasında sürekli olarak yer aldığını belirtmiştir.[xxiii] Ancak bunun nasıl yapılacağı ya da uzmanlara bunun için ekstra bir süre verilip verilmeyeceği belirsizdir.

EPO’nun ‘kalite taahhüdü’ aslında kaliteyi tanımlamıyor. Amacın ‘yüksek kaliteli patentler ve hizmetler’ sunmak olduğunu söylüyor ve EPO’nun bunu başarmak için izlediğini söylediği bir sürü önlemin ana hatlarını çiziyor. Bu konuda yanlış bir şey yok. Açıkçası havalı sözler iyi ve rahat hissettiriyor, ancak parmakların arasından kayıp gidiyor ve günlük uygulamada bunların ne anlama geldiğini gerçekten söyleyemiyor. “En üst düzeyde yasal kesinlik ve öngörülebilirliğin” nasıl sağlandığı detaylandırılmıyor.[xxiv]

EPO kalite göstergelerinde[xxv] veya EPO Patent Kalite Tüzüğündeki[xxvi] ortak temanın şunlar olduğu görülmektedir: verimlilik, zamanındalık ve üretkenlik. Bunların hepsi, iyi işleyen bir patent ofisinin başvuru sahipleri tarafından beklenebilecek, patent belge verme sürecinin şekli yönleri veya operasyonel mükemmellik yönleridir. Ancak bunlar içeriğe veya kapsamlı esasa yönelik araştırmalara veya incelemelere yönelik değildir.

Tüm tedbirler, hız ve zamanlılık da dahil olmak üzere iç süreçlerin ve bunların etkinliğinin iyileştirilmesine çok fazla odaklanmıştır. Bu durumun verilen patentlerin gerçek kalitesini arttırdığı söylenemez.[xxvii]  “Bütüncül Yaklaşım” (holistic approach) gibi anlamsız moda sözcükler kullanılarak sorunlar yanlış yansıtılmakta, performans değerlendirmesi ve kariyer ilerlemesi amacıyla gün/ürün bazında katı verimlilik hedeflerinin varlığı gizlenmektedir.[xxviii]

2023 tarihli EPO’daki bazı iç yazışmalarda Direktörler tarafından patentin açıklığının[xxix] esas bir öncelik olmadığının ve buluş basamağının derinlemesine incelenmesine gerek olmadığının ifade edildiğine dair gazete haberleri çıktı.[xxx] Bunun üzerine bazı EPO patent vekilleri bu konuda birtakım veriler topladı ve Ocak 2023 ve Mart 2023 tarihli iç yazışmaları ele geçirdiler. Direktörlerin uzmanlara gönderdiği bu e-postalarda özetle her şeyden önce en önemli şeyin üretim olduğu, kalite gibi karmaşık konulara çok girilmemesi öğütleniyor. Uzmanların ve direktörlerin maaşının doğrudan belirli bir üretim sayısına bağlı olduğuna yönelik imalarda bulunuluyor. Ancak bu, daha önce de EPO’dan istenmesine rağmen EPO’nun patent uzmanlarına yönelik teşvikleri yayınlamaması nedeniyle teyit edilememektedir. Yazışmalarda ayrıca uzmanların hedeflerinin günlük olarak geçen yıla ve hedeflere göre kıyaslanarak takip edildiği, takım liderlerine hedeflerinde geride kalanlara yönelik aksiyon alması için talimat verildiği vb. görülmektedir.[xxxi]

Bu e-postalar EPO Başkan Yardımcısı (VP1) ve COO’ya kopya olarak (cc) gönderilmiştir, dolayısıyla bu, gönderenlerin içeriklerinin üst yönetim tarafından tamamen desteklendiğinden emin olduklarını göstermektedir.[xxxii]

Peter Drucker’e göre “Bilgiye dayalı bir iş, elle yapılan (bedensel) işler gibi ölçülemediği için, bir bilgi çalışanına doğru işi yapıp yapmadığı ve ne kadar iyi yaptığı birkaç basit kelimeyle söylenemez.” Bir başka deyişle, bir patent uzmanının yaptığı işin kalitesini ölçmek için yalnızca sayısal araçlar yeterli olmayacaktır. Yıllık hedeflere, sayılara bu kadar odaklanmak kaliteyi göz ardı etmeye yol açmaktadır.

Bir EPO direktörü gönderdiği bir e-postada EPC’de kalite kontrol seçeneklerinin mükemmel olmayacağımızı bilerek tasarlandığı, bu nedenle garantili mükemmellikte ısrar eden bir patent uzmanının EPC ile uyumlu çalışmadığını ileri sürmektedir. EPC’nin hazırlık çalışmaları (Travaux Préparatoires) ise bunun tersini söylemektedir. ‘En yüksek garantileri’ sağlayacak şekilde kurulması amaçlanan bir sistemin özünün saptırıldığı anlaşılmaktadır. Ve bu durum sorumluluğun dağıtılmasının (Diffusion of responsibility) iyi bir örneğidir[xxxiii] (Bir kişinin, diğer görgü tanıkları veya şahitler varken eylem veya eylemsizlik için sorumluluk alma olasılığı daha düşüktür. Benim ne yaptığım gerçekten önemli değil; başkası nasıl olsa ilgilenir).

2022 EPO Kalite Raporundaki 800’den fazla dosya üzerinde yapılan istatistiklerde dosyaların %23,4’ünün hatalı karardan geri döndüğü görülmektedir.[xxxiv] Başvuruların dörtte birinde sorun olması ciddi bir problemi işaret etmektedir. Atılan e-postalardaki üretim hedefine nasıl ulaşılacağına dair uygulamalı tavsiyeler kalite açısından endişe vericidir çünkü EPO’nun en yüksek düzeyde yasal kesinlik ve öngörülebilirlik sağlama amacına aykırıdır. Bu tavsiyeler Kılavuz İlkeler (EPO Guidelines) ile de tutarsızdır.

Patent Bloglarında kalite ile ilgili yazılan makalelere yapılan yorumlardan birini buraya aynen aktarıyorum:

“Başkan bu yıl için bir “yayın hedefi” belirledi, yani bu yıl belirli sayıda patentin verilmesi bekleniyor. Bunun nereye varacağı merak konusu. Yönetim için en önemli rakam, normalde hedefin altında olan “üretim”. “Kalite” mi? Sık sık konuşuluyor, ancak bunun için harcanacak zaman yok. En iyi haliyle onay kutusu kültürü.””[xxxv]

Eski bir EPO uzmanı olduğunu belirten birine ait bir başka yorum ise şöyle:

“…EPO’nun “patent belge verme hazırlığına ayrılan süre % 100’den % 230’a çıktı” iddiası doğrudur, çünkü bugünlerde bir belge kararı vermek için çok sayıda form doldurmak ve tarifnamenin uyarlanmasını iki kez kontrol etmek (kolayca “kalitesi kontrol edilebilen” ancak işleyen bir zihne sahip olan herkesin hiçbir değeri olmadığını anladığı şeyler) ve karar üzerine – çoğunlukla cevap mektuplarınızdan kopyalanmış – inceleme bölümü üyelerinin okumak için sıfır zamanı olduğu uzun açıklamalar yazmak zorunda kalıyoruz. Ve daha şimdiden en tepeden “uzmanlar arasında işbirliği”nin zorunlu olacağına dair söylentiler duyuyoruz. Daha fazla toplantı, daha fazla kontrol, daha fazla form. Gerçekten araştırma yapmak, yenilik ve buluş basamağını değerlendirmek için daha da az zaman kalacak. Bilgisiz yöneticilerin tanrılaşması. Endişelenmeyin, EPO kalitesinin ne olursa olsun evrenin en iyisi olduğunu ve öyle kalacağını açık ve net bir şekilde göstermek için haklı sorularınıza yanıt olarak daha fazla işe yaramazlık katmanı getirilecek. Her şey bitti. EPO artık beceriksiz politikacılar tarafından yönetilen başka bir kurum. Battistelli kâbusunun başlangıcında sizi uyarmaya çalıştığımızda bize yardımcı olmalıydınız.”[xxxvi]

Yeni işe başlayan EPO uzmanları eskiden olduğu gibi artık daimi sözleşmeli alınmıyor ve devlet memuru gibi korunmuyorlar. Bunun yerine, EPO’nun onlara hala ihtiyaç duyması ve performanslarından memnun olması halinde yenilenebilir beş yıllık sözleşmeyle işe alınıyorlar. Burada asıl soru, performansın nasıl tanımlandığıdır. Dahası, birçok ulusal ofiste patent başvuruları, daimi memur olarak atanmış olmaları nedeniyle bağımsızlıkları güvence altına alınmış olan devlet memurları tarafından incelenmektedir. EPO ise “Genç Profesyoneller” ve ulusal ofislerden geçici görevlendirilen uzmanlardan yararlanarak yeni uzman almanın alternatiflerini buluyor ve sistemin giderek kar maksimizasyonu üzerine kurulduğu izlenimini kuvvetlendiriyor.

Yeni EPO uzmanının işe alınması[xxxvii]

EPC’nin 50. Yılında EPO “teknikte uzman kişi”yi görmezden mi geliyor?[xxxviii]

EPO Merkezi Personel Komitesi, üst yönetime 19.02.2024’te gönderdiği açık mektupta üretim hedeflerinin ve iş baskısının son on yılda durmaksızın arttığını, personelin Kuruma bağlılığının azaldığını, psikososyal risklerin yüksek oranda görüldüğünü ve patent kalitesi konusunda endüstriden gelen eleştirilerin arttığını belirtmiştir.[xxxix] Buna göre EPO yönetimi beş yıllık sözleşmeler, Genç Profesyoneller (Young Professionals) gibi istihdam mekanizmalarını personel üzerinde baskı yapmak amacıyla kullanarak araştırma-inceleme kalitesinin kaybedilmesine neden olmaktadır.

Açık mektupta EPO üst yönetiminden şunları yapması istenmektedir:

– Personel girdisini, gerçek mevcut iş kapasitesini ve çevresel ancak temel görevler (eğitim, toplantılar, sınıflandırma, vb…) için gereken zamanı dikkate alan baştan aşağı gerçek bir planlama uygulanmalıdır;

– Özellikle temel görevleri yerine getiren personel (patent uzmanları ve formalite uzmanları) alımı arttırılmalıdır;

– Sağlam ve gerçek bir kalite yönetimi (DQA) yeniden tesis edilmelidir;

– Kariyer ve performans yönetim sistemleri EPC ile uyumlu, yasal olarak sağlam patentler sunmayı şeffaf bir şekilde tanımak, teşvik etmek ve ödüllendirmek için gözden geçirilmelidir; ve

– Kurumun EPC’nin gerekliliklerini karşılayan yasal olarak sağlam patentler vermek olan görevi önceliklendirilmelidir.

Pek çok şirket kötü kalitedeki patentlere yatırım yapmak istemez. Zira patentler bir firmanın en değerli varlıklarıdır, yani entelektüel başarılarını korur ve yeniliklerinin temelini oluşturur. Bu nedenle, kötü patentlerle ilgilenmezler ve paralarını bu tür patentler için harcamak istemezler. Son beş yılda EPO’daki patent verme oranları yaklaşık %60’tan %70’in üzerine çıkarken, Temyiz Kurulları önündeki ret oranları da aynı dönemde artmıştır.[xl] EPO Temyiz Kurulu kararlarının yaklaşık %90’ı söz konusu patenti ya tamamen ya da kısmen hükümsüz kılmaktadır. Kararların çoğu, ilk aşamada (araştırma aşamasında) bulunabilecek ve bulunması gereken önceki tekniğe dayanmaktadır. Bu, kalitenin düştüğünün açık bir işaretidir. Patent uzmanlarının çalışma koşulları, bir patenti reddetmek yerine vermeyi teşvik etmektedir, çünkü bir ret daha fazla zaman ve çaba (gerekçe) ve nihayetinde sözlü bir görüşme (oral hearing) gerektirmektedir. Uzmanların normal görevleri dışındaki faaliyetlere katılması durumunda (eğitim, proje vb.) prensip olarak sayı hedeflerinin değişmediği de belirtilmektedir.[xli] Süreç verimliliği, zamanındalık ve üretkenlik üzerinde bu denli büyük bir baskı varken, patent uzmanlarının kapsamlı ve yüksek kalitede araştırma ve inceleme yapma şansı neredeyse hiç yoktur. Bu nedenle, uzmanlara sunulan teşviklerin ve çalışma koşullarının beklenen kaliteyi sunabilecekleri düzeye geri getirilmesi gerekir.[xlii]

Son yıllarda teknolojilerin karmaşıklaşmasıyla patent başvurularının hazırlanması da daha karmaşık hale geldi. Örneğin Siemens, 2011 yılına kıyasla patent başvurularının hazırlanması için yaklaşık %30-35 daha fazla zaman harcamaktadır. Öte yandan aynı zaman zarfında EPO’da patent uzmanlarının etkinliği ve verimliliği %50 oranında arttırılmış, üretimleri iki katına çıkmıştır. Bu da kendi adına konuşan bir uçurum yaratıyor: bir yanda taslak hazırlama, diğer yanda patentleri araştırma ve inceleme için yapılan zaman yatırımında bir dengesizlik var. Şirketler kendi inovasyonlarını korumaya odaklanmak yerine, Temyiz Kurulu kararlarının analizinin gösterdiği gibi, geçersiz olması gereken veya çok geniş olarak verilmiş çok sayıda patentin “Freedom to Operate” analizini yapmakla uğraşıyorlar.[xliii]

Siemens’in fikri mülkiyet baş danışmanı ve Industry Patent Quality Charter’ın (IPQC) kurucusu Beat Weibel’e kulak verelim:

“…Düşük kali̇te patentler zararlıdır. Bu konuda bir start-up şirketinden örnek verelim: Küçük bir ekipleri ve sadece iki patent vekilleri var ve sistemden gerçekten bıktıklarını çünkü uğraşmak zorunda oldukları alanda çok fazla düşük kaliteli, geçersiz patent olduğunu söylediler. Kendi inovasyonlarını korumaya odaklanmak yerine, Temyiz Kurulu kararlarının analizinin gösterdiği gibi, tüm enerjilerini geçersiz veya çok geniş olarak verilmiş çok sayıda patentin “Freedom to Operate” analizini yapmak için harcıyorlar. Bu durum büyük şirketler için de geçerlidir. Bir proje pekala yürütülmeyebilir çünkü alanın analizi binlerce patentten oluşan bir manzara gösterirse, o zaman yönetim şöyle düşünür: oraya gitmiyoruz çünkü orası zaten engellenmiş durumda. Ama bu patentlerin hepsi geçersizse, o zaman bu alana girmemek şirkete gerçekten zarar verir. Kısaca ifade etmek gerekirse, bazen EPO da dahil olmak üzere patent ofislerinin birçoğunun iş modellerinin en verimli şekilde mümkün olduğunca çok yıllık gelir yaratmak olduğunu düşündüklerini hissediyorum. Ancak bizim istediğimiz bu değil. Hem toplumun hem de endüstrinin geçerli ve uygulanabilir patentlere ihtiyacı var. İş modeli şu olmalıdır: mümkün olduğunca çok sayıda ve verimli bir şekilde nasıl patent verebiliriz değil, en iyi geçerli ve uygulanabilir (enforcable) patentleri nasıl meydana getirebiliriz.”[xliv]

EPO Çalışanları Birliği (SUEPO) de Şubat 2024’te kalite konusundaki çekincelerini açıklamış ve bu konudaki olumsuzlukların artarak devam ettiğini bildirmiştir.[xlv]

Ancak Mart 2024’te EPO Başkan yardımcısı patent kalitesine yönelik eleştirileri bir kez daha şiddetle reddetmiş ve EPO’nun “tek bir bakış açısı”nı ve “24 başvuru sahibinin ticari çıkarları”nı temsil ettiğine inandığı IPQC ile yapılan toplantılara son verme kararını savunmuştur.

EPO Başkanının 2022’de Noel konuşması sırasında “son zamanlarda kalitemizle ilgili bazı yorumlar yapıldığından” bahsederek, “kalitenin azınlığın hoşnutsuzluğu değil, çoğunluğun takdiri olduğunu” savunması kalite sistemine bakış açısını göstermesi açısından önemlidir.

2010’dan beri yönetimde olan son iki başkanın kaliteyi dosya tamamlama sayılarına indirgeyen yönetim anlayışlarının da etkisiyle EPO’nun patent süreçlerinde ciddi anlamda kalite düşüklüğü meydana geldiği görülmektedir.[xlvi] Bir patent ofisinin görevi daha çok belge verip daha çok yıllık ücret elde ederek daha çok para kazanmak değil, bir patentin gerçek değerinin getirdiği genel ekonomik canlanmayı sağlamaktır. Giderek politikleşen EPO üst yönetiminin yaptıklarının doğru olduğuna inanma eğiliminde oldukları, kalitede önemli bir düşüşün (kullanıcı huzursuzluğunda önemli bir artışla birlikte) bariz işaretlerini tespit edememelerinden anlaşılmaktadır. Bu, Yönetimin bir patent uzmanının işinin nelerden oluştuğu konusunda en ufak bir fikre sahip olmadığının bir kanıtı olarak gösterilmektedir. Çok sayıda kullanıcı şikâyeti çok sayıda kanıtla desteklenirken, bu şikâyetlere yalnızca kaçamak, sayılar ve yüzdelerle ilgisiz veya anlamsız yanıtlar verme stratejisi, kullanıcıları daha da kızdırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Ancak EPO’nun hizmetleri popüler olmaya devam ettiği sürece, EPO yönetiminin farklı bir şey yapmak için herhangi bir teşviki olduğunu görmek zordur.[xlvii] Zira başvuru sahipleri ve patent vekilleri EPO’ya karşı tutum almaktan çekiniyor da olabilirler. Ya da bazıları için sistemin kalitesizliği ya da başvuru sayılarının fazlalığı onların işlerine geliyor olabilir. Ancak tüm paydaşlar patent ekosisteminin sağlıklı işlemesi için çabalamalıdır. Aksi halde günübirlik kazanç için üreme dönemi olup olmadığına bakmaksızın avlanan balıkçıların bir süre sonra avlayacak balık bulamaması gibi mucitlerin patent alma isteğini yok edebilirler.

EPO’nun son yıllarda yaşadıklarından kuşkusuz diğer patent ofislerinin çıkaracağı çok dersler vardır.

IPQC Patent Kalitesini Artırmaya Yönelik Önlemleri şöyle özetlemektedir:[xlviii]

1- EPO’nun süreçleri, süreleri ve hedefleri şu şekilde olmalıdır:

  • Araştırma stratejisinin şeffaflığı da dahil olmak üzere eksiksiz ve kapsamlı araştırma yapılmalıdır.
  • Eksiksiz ve kapsamlı inceleme yapılmalıdır.
  • Açıklık sorunları erken ve sağlam bir şekilde ele alınmalıdır.
  • İtiraz Daireleri ve Temyiz Kurullarının kararları arasındaki tutarlılığın artırılması sağlanmalıdır.
  • İnceleme birimleri yeniden hayata geçirilmelidir.

2- EPO’daki çalışma koşulları şu şekilde olmalıdır:

  • Uzmanların deneyimi ve dil becerileri takdir edilmeli, onlara daha iyi şartlar sağlanmalıdır.
  • Uzmanların Kurumda kalma motivasyonu kazanmasına öncelik verilmelidir.
  • Uzmanların eğitimi teknolojik gelişmelere ayak uyduracak şekilde ve Endüstri ile ortaklaşa yapılmalıdır.
  • Yeni uzmanların etkin bir şekilde işe alınması ve onlara mentorluk yapılması sağlanmalıdır.

3- Kullanıcı Geri Bildirim sistemi etkili hale getirilmelidir.

Sadece geçerli ve uygulanabilir (enforcable) patentlerin inovasyonu teşvik etme amacını yerine getirebileceği unutulmamalıdır.

IPQC’nin Eylül 2022’de yazdıklarından devam edelim:

“Yüksek geçerlilik şansına sahip patentlerin verilmesi, patent davalarında tutarlı, öngörülebilir ve verimli mahkeme kararları patent sisteminin iyi işlemesi için çok önemlidir. Başvuru sahibinin başvuru taslağını hazırlamasından EPO da dahil olmak üzere patent ofislerinin kapsamlı incelemesine kadar patentleme sürecinin sonucu, güvenilir geçerliliğe sahip patentler olmalıdır. Bunun olmaması halinde ciddi sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin, ikiye bölünmüş Alman patent mahkemesi sistemi, bir yandan BPatG’nin yavaş kararları ve diğer yandan Hukuk Mahkemelerinin ihlal kararlarının göreceli hızından kaynaklanan “ihtiyati tedbir boşluğu” yaratmaktadır. Bu boşluk, endüstri için önemli bir belirsizlik ve çarpık sonuçların yanı sıra patent sisteminin kullanıcıları ve gözlemcileri arasında eleştiri yaratmaktadır. Patentler, belge verildiği andan itibaren daha güvenilir bir şekilde prima facie geçerli kabul edilebilirse bu belirsizlik önemli ölçüde azalacaktır.

Bununla birlikte, durumu iyileştirme yükü, örneğin inceleme ve dava süreçlerini iyileştirerek ve mahkemeler için gerekli kaynakları sağlamak sadece yetkililerin üzerinde değildir. Sistemin kullanıcıları da fikri hak üretimi ve portföy yönetimlerini nicelikten ziyade patent kalitesine odaklayarak patent sisteminin verimliliğine ve şeffaflığına katkıda bulunmalıdır.”

2. Verilen Teşvikler ve Alınan Ücretler

Bir ülkede teşvik veya vergi indirimi sağlayarak patent başvurularını arttırmak mümkündür. Ancak, başvuru yapmaktaki gerçek motivasyon katma değer getirecek buluş yapma isteği olmadıkça o ülkede patent sisteminin başarıya ulaştığı söylenemez. Bu bakımdan bir ülkede kaliteli bir patent sisteminin oluşması için başvuru sahiplerinin de patent kalitesinin artması yönünde talebi olmalıdır. Salt istatistik arttırmak, teşvik elde etmek ya da başkalarını engellemek tek strateji olursa başvuru sahipleri kaliteli bir sisteme ihtiyaç da duymazlar.

IPQC’ye üye şirketler aşağıdaki Sanayi Patent Kalite Tüzüğüne gönüllü olarak bağlı kalacaklarını beyan etmiştir.[xlix] Kaliteli bir patent sisteminin oluşması için, bu hususların patent başvurusu yapan firmaların da düsturu olmasında fayda vardır:

  • Patent kalitesi fikri mülkiyet sisteminin sağlığı açısından çok önemli bir unsurdur. Çok sayıda patent başvurusu yapmak ne maliyet etkindir ne de birincil hedeftir.
  • Patent başvurularımızda, şirketimizin ve müşterilerimizin ürün ve hizmetlerini geliştirmek için sürekli değer katan buluşlara odaklanılmalıdır.
  • Patent başvuru istatistiklerinde üst sıralarda yer almak firmaların önceliği olmamalıdır.
  • Firmalar patent portföylerini düzenli olarak gözden geçirmeli ve mevcut patentlerin sayısını işlerini desteklemek için gereken sayıya uyarlamalı, böylece sınai mülkiyet sisteminde başkaları için de yer açmalıdır.
  • Yanıltıcı veya tutarsız ifadelerden kaçınarak, iyi tanımlanmış bir koruma kapsamı ile açıkça yazılmış, belirsizlik içermeyen patentler için çabalayarak kamu için doğru bilgi sağlanmalıdır.

Teşvikler, vergi indirimleri patent başvuru sayılarını arttırmada önemli enstrümanlardır. Ancak bunlar bir bakıma kamunun kaynakları olduğu için verimsiz harcanmamalıdır. Körü körüne niceliksel göstergelerin peşinden gitmek ciddi anlamda işletmelerin yenilikçiliğini engeller, kamu kaynaklarını israf eder ve patent sistemini zayıflatır. Teşvik verilmemelidir demiyorum, elbette verilebilir ancak sırf başvuru sayısını arttırmak amacıyla teşvik verildiğinde, bir süre sonra görülüyor ki buluşların yarısından fazlası ya daha ilk yıllık ücretini yatırmadığı için geçersiz sayılmış ya da terk edilmiş oluyor.[l] Bundan da anlaşılıyor ki çoğu başvuru sahibi buluşunun teknik yönüyle ilgili bir gelir beklentisi olmadan sadece başvuru yapmak için başvuru yapıyor. Bu bakımdan teşvik verilecek buluşlar iyi seçilmelidir. Eşitlik olsun diye her buluşa teşvik verilmesi zaman içinde buluş kalitesinin düşmesine neden olmaktadır.

Sınırsız bir teşvik sistemi kurmuş olduğumuzu farz edelim. Varsayalım ki her başvuru sahibine karşılıksız ve sınırsız destek verilsin ve böylece her başvuru sahibi hiç para harcamadan ABD, Japonya ve EPO’ya başvuru yapma fırsatı bulsun. Böylece amacımız triadik patent sayımızı arttırmak olsun. Eğer buluş kalitesinde bir artış olmaksızın sırf bu tür bir destekle yola çıkarsak başvurularımızın çoğunun ilgili ofislerde patent alamaması söz konusu olacaktır, ya da çok dar bir koruma ile alınan patent, girilen ülkelerde hiçbir ticari getiri sağlamayacaktır. Bu bakımdan triadik patent sayımızı arttırmak için en önemli hedefimiz buluş kalitesinin artması olmalıdır.

Görüldüğü üzere, sadece başvuru aşamasındaki teşvikler değil, belge alındıktan sonra verilecek teşvikler de zamanla sırf patent alabilmek için çok dar bir koruma kapsamı ile neredeyse değersiz patentler elde etmeye yol açabilmektedir.

Teşvik sistemini doğru bir şekilde kullanarak başarıya ulaşmış ülkeler arasından patent ekosistemi bize yakın olanlar incelenerek onlardan örnek alabiliriz.

Patent kalitesini arttırmada kullanılan enstrümanlardan biri de patent ofisinin yaptığı işlemler karşılığında aldığı ücretlerdir (araştırma, inceleme rapor ücretleri, başvuru ücreti, yıllık ücretler vb.). Bu ücretlerin yüksek olması durumunda başvuru sahipleri daha az başvuru yapma eğiliminde olmakta ve yalnızca geri dönüşü en iyi olacağını düşündükleri buluşlar için başvuru yapmaktadır. Bu da bir bakıma başvuru sahiplerini dolaylı olarak patentlerle ilgili kendi kalite kontrollerini yapmaya teşvik etmektedir. Verilen teşvik ve indirimlerle patent ücretlerinin çok düşürülmesi ise tersi bir etki yapmaktadır.[li]

3. Mahkemelerin değerlendirme kalitesi

Bir ülkede patentlerin kalitesini Mahkemeler de etkiler. İyi çalışan bir yargı sistemi hem patent hakkının korunmasını garanti altına alır hem de haksız verilmiş patentlerin hükümsüzlüğünü sağlayarak sistemi korur. Ülkemizde patentle ilgili yargı sürecinde de çeşitli sorunlar bulunmaktadır ancak bu yazıda detaya girilmeyecek olup, değerlendirmeyi ilgililere bırakıyorum.

Sonsöz

Nicelik mi, nitelik mi daha önemlidir? Bulunduğunuz duruma göre cevap değişebilir, ancak bir patent ofisi için nitelik her zaman ön planda olmalıdır. Zira sağlıklı işleyen bir patent sistemi için tutarlı ve öngörülebilir patent sürecinin önemi büyüktür.

Daha kısa sürede yanlış bir cevap mı almak istersiniz, daha uzun sürede doğru bir cevap mı?

Bir işin hızlı bitirilmiş olması o işin iyi yapıldığını garanti etmez. Elbette herkes işinin hızlı bitirilmesini ister ama iş düzgün yapılmamışsa, hızlı olmasının bir anlamı kalmaz.

Bir kütüphanede çalışan ve kitapları raflara yerleştirmekle görevli birini düşünelim. Görevlinin kullanıcıların iade ettiği kitapları ve yeni alınan kitapları işini daha çabuk bitirmek için sınıflandırma kodlarını dikkate almaksızın rasgele raflara dizdiğini farz edelim. İşini gerçekten çok hızlı yapıyor ama yapması gerektiği gibi değil. Üstelik yarattığı kaosu düzeltmesi çok daha fazla zaman ve çaba gerektirecek. Aradığınız kitap bambaşka bir yerde olabilir ve onu bulmanız için belki bütün rafları kontrol etmeniz gerekecek.

Patent araştırma inceleme işlemleri de buna benzer. Üstelik yapılan hatalar/eksiklikler bazen yıllar sonra ortaya çıktığı için, durumun vahametini zamanla sistem çökme noktasına geldiğinde ancak anlayabilirsiniz.

Patent sürecini kısaltmaya çalıştıkça, iş yükünün katlanarak arttığını görüyoruz. Diğer parametrelerden arındırılmış basit bir örnek verelim. Bir ofiste ayda 1000 araştırma raporu, 1000 tane de inceleme raporu düzenlendiğini varsayalım. Bir başka deyişle aylık iş yapma kapasitesi 2000 rapor olsun. Bekleyen iş yükünü azaltmak adına araştırma yapma hızını iki katına çıkardığımızı farz edelim. 2000 araştırma raporu, kısa sürede 2000 inceleme talebi üretecektir. İş yükü birikimine engel olmak için 1000 olan inceleme raporu kapasitesini de iki katına çıkarmamız gerekeceğinden inceleme hızını da arttırmak zorunda kalacağız. Ve sonuçta bu bir kısır döngüye dönüşecektir. İşleri hızlandırmaya çalıştıkça itirazlar da artacak, genele bakıldığında süreç eskisinden bile daha uzun ve meşakkatli olacaktır.

Buradaki “işleri hızlandırma” aslında tam anlamıyla bir yanılgıdır. Zira aslında olan “yapılması gereken işin daha sonraya ertelenmesi”dir. Uzman araştırma aşamasında hızlı bir araştırma yaparak, normalde bulabileceği öldürücü dokümanı bulamamakta, bu sayede başvuru belge olmakta, sonra belgeye itiraz eden üçüncü kişiler uzmanın aslında bulması gereken dokümanı itiraz aşamasında sunmakta ve bu aşamada itiraz birimi kendisine aslında hiç gelmeyebilecek olan bir işi, uzmanın ilk başta yapması gerekeni, yapmak zorunda kalmaktadır. Sürecin geneline bakıldığında, değil işlerin hızlanması, aslında yavaşladığı ve belirsizleştiği anlaşılmaktadır.

Ne zaman patent kalitesinin artması için kaliteli bir araştırma-inceleme sürecine ihtiyaç olduğu söylense hemen kalite ve hız arasında bir denge olması ve sürecin uzamasının da sisteme zararı olacağı ileri sürülür. Bu bakış açısı yanlış değildir ancak kalitesizliği savunanlar tarafından şiddetle ve bağlamından koparılarak savunulduğunda geçerliliğini yitirmektedir. Zira süreyi azaltmanın tek yolu kaliteyi düşürmek değildir. Patent ofisleri kâr amacı gütmeyen (en azından birincil amacı bu olmayan) devlet kurumları olduğu için daha iyi şartlarda daha çok uzman istihdam etmelerinin önünde bir engel yoktur, kârlarından zarar etmek onları iflasa sürüklemeyecektir. Aksine kamuya hizmeti daha iyi hale getirecektir.

Kalitenin arttırılması ve buna bağlı oluşacak iş yükünün azaltılması için uzman sayısını arttırmak ve uzmanların daha iyi şartlarda çalışmasını sağlamak en geçerli çözüm olarak görülmektedir. Gelişen yapay zeka araçlarının uzmanların yaptığı işleri kolaylaştırmada kullanılması da önemlidir.

Uzmanların yaptığı işe yönelik kontrol mekanizmasının iyi işlemesi her alanda olduğu gibi patent sisteminde de çok önemlidir. Nasıl ki trafik kurallarına uyulup uyulmadığı kontrol edilmezse kazalar artar ve trafik bir keşmekeşe dönüşürse, patent sisteminde de kontrol mekanizması iyi işlemediğinde kalitesiz patentler sistemi felç eder.

Patent bilinci oluşmaya başlayan ülkemizde sıra artık daha değerli patentler üretmeye gelmiştir. Bunun nasıl yapılacağı ise üzerinde ciddi kafa yorulmasını ve detaylı plan yapılmasını gerektirir. Temel eğitimin iyileştirilmesi ve topyekûn inovasyon seferberliği ile bir teknoloji ülkesi olma şansını yakalayabiliriz.

Gelişmiş ülkelerle kıyasladığımızda, bir inovasyon toplumu olabilmemiz için şu anki patent başvuru sayısından 4-5 kat fazla başvurumuz olması gerektiğini görüyoruz. Ancak şu an sadece başvuru sayısına odaklanırsak patent sistemini işlemez hale getirebiliriz. Son yıllarda artan başvuru sayıları, kanun değişikliğinin getirdiği faydalı modele araştırma raporu düzenleme yükü, PCT uluslararası araştırma otoritesi olmanın getirdiği sorumluluklarla birleşince ciddi iş yükü birikimi oldu. Bu birikimin daha da artması sistemin işlemez hale gelmesine neden olabilir.

Japon Patent Ofisi’nin (JPO) eski üst düzey yöneticilerinden biriyle yaptığım bir görüşmede, geçmişte bir noktada patent başvuru sayılarının gereğinden fazla sayıya ulaştığını ve sağlıklı bir şekilde yönetilebilir olmaktan çıktığını söylemişti. Patent sürecinin sonucunu almak için yıllarca beklenmesi gerektiği durumdan piyasanın ve sistemin olumsuz etkilenmemesi adına inisiyatif alarak Japonya’nın en büyük patent başvuru sahiplerini kuruma davet etmişler ve onlardan birincil amaçlarının çok başvuru yapmak değil, değer katan buluşlara öncelik vermek olmasını istemişler. Bu çağrı karşılık bulmuş olacak ki son döneme bakıldığında diğer büyük ofislere oranla en az artışın JPO’da olduğu (hatta başvuru sayılarının azaldığı) görülmektedir.[lii]

Kalite sistemi deyince akla ilk gelen ülke genellikle Japonya olur. Pek çok alanda Japonların geliştirdiği kalite sistemleri dünyada yaygın bir şekilde kullanılır. Patent alanında da Japon patent kalite standartları yüksektir ve örnek alınacak pek çok uygulamaları vardır. WIPO’da PCT’nin kalite kontrolden sorumlu biriminin neredeyse tümüyle Japonlardan oluşması da tesadüf değildir. Bu bakımdan patent kalitesi üzerine bir yazı yazıp da Japon Patent Ofisi’nden bahsetmemek doğru olmazdı, ancak zaten uzun olan yazıyı okunamaz hale getirmemek için JPO’yu bir başka yazıda incelemekte fayda var.

Buluş kalitesinin arttırılması ise tek başına Patent Ofislerinin elinde olmayıp, ancak tüm paydaşların ortaklaşa çalışmasıyla gerçekleşebilir. Bu da bir ekosistemin varlığını gerektirir.

Her şeyi kısa yoldan ve kısa sürede yapmayı istiyoruz, önümüze çok güzel hedefler koyuyoruz, ancak kervanı yolda düzmeye çalışıyoruz. Detaylı planlama yapmadan, altyapı oluşturmadan yapılan işlerin devamı gelmiyor. İsterseniz ciddi yatırım yaparak dünyanın en iyi musluğunu üretin, musluğu takacağınız tesisatın altyapısı planlanmamışsa, tesisatı yapacak ustalarınız yoksa, musluğunuz istediğiniz kadar iyi olsun, evinize suyu ulaştıramazsınız. Yapılan iş, harcanan emek amacına ulaşmamış olur.

Mustafa Güney ÇALIŞKAN

Eylül 2024

guneycaliskan@gmail.com


[i] Cumhuriyetin 100. Yılında 100 Türk Patenti, https://iprgezgini.org/2023/10/27/cumhuriyetin-100-yilinda-100-turk-patenti/

[ii] Triadik Türk Patentleri, https://iprgezgini.org/2024/01/30/triadik-turk-patentleri/

[iii] Dünya Çapında En Çok Patente Sahip Türk Mucitler, https://iprgezgini.org/2024/01/10/dunya-capinda-en-cok-patente-sahip-turk-mucitler/

[iv] Dünya Çapında En Çok Patente Sahip Türk Kadın Mucitler, https://iprgezgini.org/2024/03/08/dunya-capinda-en-cok-patente-sahip-turk-kadin-mucitler/

[v] U.S. universities top latest worldwide patent count, ShareAmerica, Jul 10, 2019, https://share.america.gov/u-s-universities-top-latest-worldwide-patent-count/

[vi] Interview with Beat Weibel on Patent Quality and the Industry Patent Quality Charter, Jean-Claude Alexandre Ho, LL.M., 10 Ocak 2023, https://www.linkedin.com/pulse/interview-beat-weibel-patent-quality-industry-charter-jean-claude/

[vii] Understanding Patent Value and Patent Quality, Ocean Tomo, Dr. Alan Marco, 20 Aralık 2022, https://www.linkedin.com/pulse/understanding-patent-value-quality-ocean-tomo/

[viii] Triadik Türk Patentleri, https://iprgezgini.org/2024/01/30/triadik-turk-patentleri/

[ix] Triadic patent families, https://data.oecd.org/rd/triadic-patent-families.htm

[x] PISA Nedir?, https://pisa.meb.gov.tr/www/pisa-nedir/icerik/4

[xi] OECD Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) Testleri: Zorunlu Eğitimini Tamamlamış Öğrencilerin Değerlendirilmesinde Yeni Ufuklar, Yavuz Kül, https://www.mfa.gov.tr/oecd-uluslararasi-ogrenci-degerlendirme-programi-_pisa_-testleri_-zorunlu-egitimini-tamamlamis-ogrencilerin-degerlendirilmesinde-yeni-ufuklar-.tr.mfa#:~:text=PISA%20Testleri’nin%20ilki%202000,alanlar%C4%B1ndaki%20bilgi%20ve%20yeteneklerini%20%C3%B6l%C3%A7m%C3%BC%C5%9Ft%C3%BCr.

[xii] Dünya Çapında En Çok Patente Sahip Türk Mucitler,

https://iprgezgini.org/2024/01/10/dunya-capinda-en-cok-patente-sahip-turk-mucitler/ ;

Dünya Çapında En Çok Patente Sahip Türk Kadın Mucitler,

[xiii] Selçuk Şirin, Twitter, 10.05.2024, https://twitter.com/SelcukRSirin/status/1788920328183251048

[xiv] Value And Quality Based Patent Portfolio Management, Dieter F. Reinhardt, Alexander J. Wurzer, les Nouvelles – December 2006, s.267-268.

[xv] Value And Quality Based Patent Portfolio Management, Dieter F. Reinhardt, Alexander J. Wurzer, les Nouvelles – December 2006, s.272.

[xvi] Insights on Patent Damages, Policy Levers that Impact Patent Quality, and Intellectual Property Valuation and Strategic Planning, Ocean Tomo, 5 Nisan 2023, https://www.linkedin.com/pulse/insights-patent-damages-policy-levers-impact-quality-intellectual/

[xvii] Deteriorating patent quality: EPO under fire, management is not impressed, Kluwer Patent blogger, July 5, 2023, https://patentblog.kluweriplaw.com/2023/07/05/deteriorating-patent-quality-epo-under-fire-management-is-not-impressed/

[xviii] Deteriorating patent quality: EPO under fire, management is not impressed, Kluwer Patent blogger, July 5, 2023, comments section, https://patentblog.kluweriplaw.com/2023/07/05/deteriorating-patent-quality-epo-under-fire-management-is-not-impressed/

[xix] https://www.linkedin.com/posts/do%C3%A7-dr-senem-kayahan-b2172b28_open-letter-to-chairman-of-epo-ac-activity-7172113403677814784-e2MA ;

[xx] Patent Quality and Examination Efficiency at the EPO: An Objective Analysis by ipQuants AG, Tony Afram, Gianluca Tarasconi and Vasileios Vasileiadis, December 2023, ipQuants AG, chaffhausen, Switzerland, s.1.

[xxi] Patent Quality and Examination Efficiency at the EPO: An Objective Analysis by ipQuants AG, Tony Afram, Gianluca Tarasconi and Vasileios Vasileiadis, December 2023, ipQuants AG, chaffhausen, Switzerland, s.9.

[xxii] Patent Quality and Examination Efficiency at the EPO: An Objective Analysis by ipQuants AG, Tony Afram, Gianluca Tarasconi and Vasileios Vasileiadis, December 2023, ipQuants AG, chaffhausen, Switzerland, s.12, 13, 15.

[xxiii] C96 Pre-Council Seminar on Patent Quality in Europe, November 14, 2023, https://patentepi.org/en/epi/news/954cedaf-1eca-4285-b15c-05ff00a61dfd

[xxiv] Productivity vs Quality at the EPO: A rare glimpse behind the curtain that’s worrying, JULY 26, 2023 BY MARTIN WILMING, https://www.patentlitigation.ch/productivity-vs-quality-at-the-epo-a-rare-glimpse-behind-the-curtain-thats-worrying/

[xxv] Quality indicators, https://www.epo.org/about-us/annual-reports-statistics/statistics/2020/statistics/quality-indicators.html

[xxvi] Patent Quality Charter, https://www.epo.org/en/about-us/services-and-activities/quality/charter

[xxvii] Beat Weibel: Low quality patents harm European Industry“,Kluwer Patent Blog, 24-11-2023

[xxviii] Central Staff Committee, Open Letter, Annex 3, 19.02.2024, https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:7166799488987168768/

[xxix] “İstemlerin açıklığı, koruma talep edilen konuyu tanımlama işlevleri açısından son derece önemlidir.” Bkz: EPO Guidelines, F-IV, 4.1, https://www.epo.org/en/legal/guidelines-epc/2023/f_iv_4_1.html

[xxx] Kritik am Europäischen Patentamt, Patente ohne Wert?, 26.05.2023, https://www.stuttgarter-zeitung.de/inhalt.kritik-am-europaeischen-patentamt-patente-ohne-wert.ea1e33fe-74a8-42dd-a623-bd31404c8646.html

[xxxi] Productivity vs Quality at the EPO: A rare glimpse behind the curtain that’s worrying, JULY 26, 2023 BY MARTIN WILMING, https://www.patentlitigation.ch/productivity-vs-quality-at-the-epo-a-rare-glimpse-behind-the-curtain-thats-worrying/

[xxxii] Central Staff Committee, Open Letter, Annex 3, 19.02.2024, https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:7166799488987168768/

[xxxiii] Productivity vs Quality at the EPO: A rare glimpse behind the curtain that’s worrying, JULY 26, 2023 BY MARTIN WILMING, https://www.patentlitigation.ch/productivity-vs-quality-at-the-epo-a-rare-glimpse-behind-the-curtain-thats-worrying/

[xxxiv] EPO Quality Report 2022, Grant audit results 2021 and 2022, p. 46.

[xxxv] Deteriorating patent quality: EPO under fire, management is not impressed, Kluwer Patent blogger, July 5, 2023, comments section, https://patentblog.kluweriplaw.com/2023/07/05/deteriorating-patent-quality-epo-under-fire-management-is-not-impressed/

[xxxvi] Deteriorating patent quality: EPO under fire, management is not impressed, Kluwer Patent blogger, July 5, 2023, comments section, https://patentblog.kluweriplaw.com/2023/07/05/deteriorating-patent-quality-epo-under-fire-management-is-not-impressed/

[xxxvii] Techrights, https://techrights.org/n/2024/02/27/Meme_Onboarding_New_EPO_Staff.shtml

[xxxviii] EPO Merkezi Personel Komitesi’nin açık mektubunda kullandığı bu ifade bir ironiyi ortaya koyuyor. EPO üst yönetiminin patent kalitesi konusunda “teknikte uzman kişi” olan EPO uzmanlarını dinlemediğine atıf yapılıyor.

[xxxix] Central Staff Committee, Open Letter, 19.02.2024, https://www.linkedin.com/feed/update/urn:li:activity:7166799488987168768/

[xl] Interview with Beat Weibel on Patent Quality and the Industry Patent Quality Charter, Jean-Claude Alexandre Ho, LL.M., 10 Ocak 2023, https://www.linkedin.com/pulse/interview-beat-weibel-patent-quality-industry-charter-jean-claude/

[xli] Deteriorating patent quality: EPO under fire, management is not impressed, Kluwer Patent blogger, July 5, 2023, https://patentblog.kluweriplaw.com/2023/07/05/deteriorating-patent-quality-epo-under-fire-management-is-not-impressed/

[xlii] Interview with Beat Weibel on Patent Quality and the Industry Patent Quality Charter, Jean-Claude Alexandre Ho, LL.M., 10 Ocak 2023, https://www.linkedin.com/pulse/interview-beat-weibel-patent-quality-industry-charter-jean-claude/

[xliii] Beat Weibel: Low quality patents harm European industry, Kluwer Patent blogger, November 24, 2023, https://patentblog.kluweriplaw.com/2023/11/24/beat-weibel-low-quality-patents-harm-european-industry/

[xliv] Beat Weibel: Low quality patents harm European industry, Kluwer Patent blogger, November 24, 2023, https://patentblog.kluweriplaw.com/2023/11/24/beat-weibel-low-quality-patents-harm-european-industry/

[xlv] Europäisches Patentamt verweigert sich, Thomas Magenheim-Hörmann, 12.02.2024, https://www.fr.de/hintergrund/europaeisches-patentamt-verweigert-sich-92828317.html

[xlvi] Son yıllarda EPO personeline yönelik yapılan hak ihlalleri ile ilgili çok sayıda şikayet söz konusu olmuş, hatta ILO’nun kararıyla EPO Yönetimi uygulamalarında haksız bulunmuştur. İlgilenenler için birkaç yazıyı buraya ekliyorum:

ILOAT sees more violations of staff rights at European Patent Office, https://patentblog.kluweriplaw.com/2022/07/09/iloat-sees-more-violations-of-staff-rights-at-european-patent-office/

SUEPO report 2022: EPO management keeps ignoring staff in major reforms, https://patentblog.kluweriplaw.com/2023/11/10/suepo-report-2022-epo-management-keeps-ignoring-staff-in-major-reforms/

The EPO Breaks Silence: “No, we are not violating fundamental human rights”, https://ipkitten.blogspot.com/2015/03/the-epo-breaks-silence-to-say-no-epo-is.html?m=0

The EPO staff union is doing its members no favours and is letting the office’s management off the hook, https://www.iam-media.com/article/the-epo-staff-union-doing-its-members-no-favours-and-letting-the-offices-management-the-hook

[xlvii] Deteriorating patent quality: EPO under fire, management is not impressed, Kluwer Patent blogger, July 5, 2023, comments section, https://patentblog.kluweriplaw.com/2023/07/05/deteriorating-patent-quality-epo-under-fire-management-is-not-impressed/

[xlviii] Industry Patent Quality Charter, 2023-11-06

[xlix] Industry Patent Quality Charter, September 2022, https://www.documentcloud.org/documents/23882680-ipqc

[l] World Intellectual Property Indicators 2023, Grafik A46, Distribution of patent examination outcomes for selected offices, 2022, s.48, https://www.wipo.int/edocs/pubdocs/en/wipo-pub-941-2023-en-world-intellectual-property-indicators-2023.pdf

[li] Ülkelere ait patent yıllık ücretlerini karşılaştırmak için bkz.: The Ultimate Guide to Patent Renewal Fees, https://www.patentrenewal.com/renewal-fees

[lii] IP5 Statistics Report 2022 Edition, https://link.epo.org/ip5/statistics2022, sayfa 41.

Bir Cevap Yazın