Teknolojik gelişmeler birçok şeyin yanı sıra haber okuma alışkanlıklarımızı da değiştirdi. Google, Apple, Microsoft gibi teknoloji devlerinin Dünya çapında başı çektiği haber toplama platformları sayesinde artık günlük haberlere ulaşmak için gazete satın almak ve hatta takip ettiğimiz gazetelerin internet sitesine girmemize gerek yok. Google News, Apple News gibi haber derleme siteleri sayesinde birçok basın yayınına tek bir internet uygulamasından ulaşmamız mümkün.
Reuters’ın 2023 yılında yayınladığı‘Dijital Haberler Raporu’[1] haberleri belirli bir gazetenin internet sitesine girmektense haber toplama platformları üzerinden takip eden kişilerin sayısında ciddi bir artış olduğunu göz önüne seriyor. Dev teknoloji şirketlerinin öncülük ettiği haber toplayıcılar, okuyucu sayısını ve kazancını korumak ve isteyen basın yayıncılarını gün geçtikçe kendilerine daha da bağımlı hale getirmiş olup, basın yayıncılarının haklarının değişen atmosferde korunması önemli hale gelmiştir.
Haber toplama platformları gibi bilgi toplumu hizmet sağlayıcıları (information society service providers) basın kuruluşlarının yazı, fotoğraf gibi materyallerinden kesitler kullanarak kazanç elde etmekteyken, içeriklerinin okunması için bu platformlara bağımlı hale gelen basın yayıncıları içeriklerinin kullanılması karşısında adil şekilde ücret almakta zorlanmaktadır. Üstelik, bahsi geçen hizmet sağlayıcıları büyük teknoloji şirketleri olduğunda basın yayıncılarının pazarlıktaki konumu çok daha zayıflamakta ve tarafların adil koşullarda anlaşabilmesi imkansız hale gelmektedir.
Basın yayıncılarının, önemli bir kısmı teknoloji devi şirketler tarafından yönetilen haber toplayıcılar karşısındaki pozisyonunu güçlendirmek adına Avrupa Birliği (AB)’nde yapılan son telif hakları reformu olan 2019/790 sayılı AB Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifi’nin 15. maddesi ile basın yayınlarına iki sene süre ile bağlantılı haklar tanınmış olup, bu madde beraberinde birçok hukuki tartışmanın önünü açmıştır.
Bu yazıda, AB Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifi’nin 15. maddesi ile basın yayınlarına getirilen bağlantılı hakların uygulamada basın yayıncılarının zayıflayan konumunu güçlendirip güçlendirmediği ele alınacak ve aynı zamanda Avustralya ve Kanada’da yakın zamanda bu konuda rekabet hukuku çerçevesinde yapılan düzenlemeler incelenecektir.
1- AB Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifi Öncesi: Almanya ve İspanya Örnekleri
Google News, Apple News gibi haber toplayıcıların artışı basın yayıncıları tarafından AB Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifi öncesinde de endişe ile karşılanmakta olduğundan, bazı AB ülkeleri Direktif öncesinde basın yayınlarına münhasır haklar tanıyarak basın yayıncılarının bilgi toplumu hizmet sağlayıcıları ile olan ilişkilerini düzenlemek için girişimde bulunmuştur.
Almanya, 2013 yılında basın yayınlarına münhasır bağlantılı haklar tanıma girişiminde bulunan ilk Avrupa ülkesi olmuştur. Ülkede vazgeçilebilir nitelikteki bu haklar tanınarak basın yayıncılarının içeriklerinin haber toplama platformları tarafından çoğaltılması ve umuma erişiminin sağlanması karşılığında adil bir şekilde ücret almaları hedeflenmişti. Altını çizmek gerekir ki, Almanya’da tanınan bu haklar vazgeçilebilir nitelikteydi. Düzenlemenin kabul edilmesinin hemen ardından Google News basın yayıncılarına haklarından feragat etmeleri halinde içeriklerinin yayınlanması (opt in), haklarından feragat etmemeleri halinde ise içeriklerine Google News platformunda yer verilmemesi (opt out) gibi iki farklı seçenek tanıdı. Düzenlemenin kısa süreli uygulanmasının sonucunda ironik bir şekilde çoğu basın yayıncısının kendilerine yeni tanınan bağlantılı haklarını Google News’e karşı ileri sürmektense, içeriklerinin daha çok okuyucuya ulaşması adına opt-in seçeneğini seçerek adına tüm haklarından feragat ettikleri görülmüştür.[2]
Almanya’nın ardından İspanya’da da 2015 yılında basın yayınlarına bağlantılı haklar tanıyan bir düzenleme kabul edildi. Ancak İspanya’da kabul edilen düzenlemede, Almanya’dakinin aksine basın yayınlarına tanınan haklar vazgeçilemez nitelikteydi. Bir diğer deyişle, bu düzenleme ile basın yayıncılarının içeriklerinin haber toplayıcılar tarafından ücretsiz bir şekilde kullanılması yasaklanmıştır. Düzenlemenin kabul edilmesi, basın yayınlarına tanınan hakların vazgeçilemez niteliğinden dolayı Almanya’daki opt-in, opt-out sistemine geçemeyen Google News’in İspanya’daki faaliyetini tamamıyla durdurmasıyla sonuçlanmıştır.[3]
Hem Almanya, hem de İspanya’daki düzenlemeler basın yayıncılarının kendilerinden daha güçlü pozisyonda bulunan haber toplayıcılar ile pazarlıklarında ellerini güçlendirmeyi amaçlamaktaysa da, iki düzenlemenin uygulaması sonucunda da basın yayıncılarının pozisyonunun güçlenmediği, aksine, çağın koşullarında haber toplayıcılara bağlı ve hatta bağımlı hale gelen basın yayıncılarının içeriklerinin yayınlanması adına tüm haklarından vazgeçmeyi kabul ettikleri görülebilmektedir.
2- AB Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifi 15. Maddesi ve Google France Davası: Rekabet Hukuku Bir Çözüm Olabilir mi?
Üye ülkelerin basın yayınlarına münhasır haklar tanıma girişimlerinin ardından, AB Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifi’nin 15. maddesi ile basın yayınlarına 2 yıllık münhasır haklar tanınarak basın yayıncılarına içeriklerinin dijital platformlar tarafından yayınlanması karşılığında adil bir şekilde ücretlendirilmesi hedeflendi. İlgili düzenleme ile AB’deki basın yayıncılarına basın yayınlarının bilgi toplumu hizmet sağlayıcıları nezdinde çevrimiçi kullanımına ilişkin iki yıllık süre ile çoğaltma ve umuma açılması hakları tanınarak bu süre boyunca basın yayıncılarının içeriklerinin kullanılması halinde ücret talep edebilmesi amaçlanmıştır.
Direktif’in 2/4. maddesi ve 56. resitalinde ‘basın yayınları’nın (press publications) tanımı yapılmış olup, bu tanım kapsamında yalnızca haber niteliği taşıyan yayınlara yer verilmiştir. Yayınların içeriğinde yalnızca yazılar değil, aynı zamanda fotoğraf ve videolar gibi diğer medya materyalleri de dahil edilmiştir. Bunun yanında, bilimsel ve akademik amaçlarla yazılan süreli yayınlar bu tanımın kapsamı dışında tutulmuştur.
Bireylerin basın yayınlarını ticari olmayan biçimde kullanımı, hiperlink verme ve bireysel kelimeler veya çok kısa alıntılar kullanılması düzenlemenin istisnası olarak düzenlenmiş olup, yine telif hakları için öngörülen tüm istisnaların bu bağlantılı haklara da uygulanması öngörülmüştür. Her ne kadar bireysel kullanım ve hiperlink verme istisnalarının uygulamasında zorluk yaşanmayacağı düşünülse de, ‘çok kısa alıntılar’ ibaresinin tanımı Direktif’te yer almadığından ve çoğu AB ülkesi Direktif’i iç hukuklarına alırken bu ibareye somut bir tanım getirmediğinden bu kriterin detaylarının ileride verilecek olan bir Avrupa Adalet Divanı kararı ile şekilleneceği görülmektedir.
Yine sosyal medya platformlarının Direktif’in kapsamına girip girmediği tartışılmışsa da, Direktif’in 54. resitalinden yalnızca haber toplayıcılar ve medya izleme hizmetlerinin düzenleme altına alınmak istendiği ve sosyal medya platformlarının düzenlemenin dışında bırakıldığı görülebilir. Ancak dijitalleşen dünya piyasa koşullarının kanun koyucuların öngörebileceğinden de hızlı bir şekilde değiştirmektedir. Nitekim, Direktif’in kabul edilmesinden çok kısa bir süre içinde AB’deki çeşitli basın yayıncılarının Direktif kapsamında bilgi toplumu hizmet sağlayıcısı tanımı altına girmeyen Facebook News’in basın yayınlarından kesitler kullanması karşılığında Facebook’tan ücret talep ettiği görülmüştür.[4] Yazının devamında detaylı incelenecek olan Avustralya Medya Pazarlık Yasası (Australian News Bargaining Code)’nın da bu değişimde etkisi olduğu söylenebilir.
Direktif’in 15. maddesi incelendiğinde, bu maddenin nasıl basın yayıncılarının adil ücret almalarını sağlayacağı düşünülebilir. Bazı AB ülkeleri Direktif’i iç hukuklarına geçirirken basın yayıncılarının içeriklerinin haber toplayıcılar tarafından kullanılması karşısında adil ücret alabilmesinin sağlanması için daha detaylı düzenlemeler yapmıştır. Örneğin, Belçika’da bilgi toplumu hizmet sağlayıcılarının basın yayıncılarına yapılacak ödemelerin miktarı belirlenirken ilgili basın yayınının kullanımından elde edilen gelir, ilgili yayının okuyucu sayısı gibi konularda detaylı bilgi vermesi zorunlu tutulmuştur. Yine İtalya’da bu bilginin yalnızca basın yayıncılarına değil, tüm ilgili taraflara verilmesi zorunlu tutulmuş ve bu kurala uyulmaması halinde haber toplayıcılar için maddi yaptırımlar öngörülmüştür.
— Google Fransa Davası —
Fransa 24 Temmuz 2019 tarihinde 2019-775 sayılı yasayı kabul ederek AB Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifi’ni iç hukukuna geçiren ilk AB ülkesi olmuştur. Ancak ilgili yasa henüz yürürlüğe dahi girmeden, Google News ülkedeki politikasını değiştirerek daha önce Almanya’da izlediği politikaya benzer şekilde basın yayıncılarına haklarından feragat etmeleri halinde içeriklerinin yayınlanması (opt in), haklarından feragat etmemeleri halinde ise içeriklerine Google News platformunda yer verilmemesi (opt out) şeklinde iki yol sunmuştur.
Google’ın bu politika değişimine karşı birçok Fransız basın yayıncısı bir araya gelerek Google’ın ilgili politika değişikliği ile hakim konumunu kötüye kullandığı ve rekabet hukukuna aykırı davrandığı iddiasıyla Fransa Rekabet Kurumu’na şikayette bulunmuştur. [5]
Rekabet Kurumu, yaptığı inceleme sonucunda Google News’in tek taraflı olarak aldığı kararla basın yayıncılarının içeriklerinin yayınlanması için ücret talep etme haklarından feragat etmek zorunda bırakarak hakim konumunu kötüye kullandığına, basın yayıncıları ve haber ajanslarının faaliyetlerine devam etmeleri için oldukça önemli olan bir kaynaktan mahrum bırakıldığına ve basın yayıncılarını ciddi zarara uğradığına kanaat getirmiştir.
Dosyaya Google tarafından yapılan sunumlarda basın yayınlarının Google’ın genel karının çok küçük bir kısmını oluşturduğu ve şirketin basın yayınlarından kesitlerin yayınlanmasından önemli bir kar sağlamadığının altı çizilmiştir. Bu delillerin günümüzde faaliyetlerini sürdürebilmek için haber toplayıcılara bağlı hale gelen basın yayıncıları ile Google News gibi büyük teknoloji şirketleri arasındaki güç dinamiklerini somut olarak ortaya koyması sebebiyle dikkate değer olduğunu düşünmekteyim.
Yine aynı kararda Rekabet Kurumu, basın yayıncıların pozisyonunu güçlendirmeyi hedefleyen bağlantılı hakların 2019-775 sayılı yasa ile kabul edilmesinin ardından çelişkili bir şekilde basın yayıncılarının durumunun eskiye nazaran daha da kötüleştiğinin altını çizmiş ve aynı husus Fransız Kültür Bakanlığı tarafından da teyit edilmiştir. Nitekim Google tarafından yapılan açıklama ile de Ekim 2019’a kadar basın yayıncılarının içeriklerini yalnızca belirli kesitlerle kullanabilirken, yasanın kabul edilmesinin ardından yapılan politika değişikliği ile beraber herhangi bir sınır olmaksızın basın yayınlarına platformunda yer verebildiğini belirtilmiştir. Rekabet Kurumu’nun kararı Fransa Temyiz Mahkemesi nezdinde de onanmış olup, Temyiz Mahkemesi Google’ın yalnızca basın yayınlarından kısa kesitler kullandığı savunmasını reddetmiştir.[6]
Fransa’da verilen bu karar, şirketlerin hakim konumunu kötüye kullanmasından kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümü için yalnızca basın yayıncılarına bağlantılı haklar sağlanmasının yeterli olmayacağını ve rekabet hukukuna ilişkin ek hukuki mekanizmalar yaratılması gerektiğini göstermektedir. Bu bağlamda, konuya farklı bir hukuki çözüm öngören Avustralya’da 2021’de kabul edilen ‘Haber Medyası Pazarlık Yasası’[7] incelenmesinin önemli olduğu kanaatindeyim.
3- Avustralya Uygulamasından Alınabilecek Dersler ve Yeni Küresel Eğilimler
Avustralya, haberlerin dijitalleşmesi ve sonucunda basın yayıncılarının faaliyetlerini sürdürebilmesi adına büyük ölçüde haber toplayıcılara bağlı hale gelmesi sebebiyle basın yayınları ve basın yayıncılarının korunması için ‘Haber Medyası Pazarlık Yasası’nın kabul ederek bu konuda en önemli adımlardan birini atan ülkelerden biri olmuştur.
Avustralya’da kabul edilen yasa ile AB’den farklı olarak basın yayınlarına münhasır haklar tanınması yerine basın yayıncılarının dijital platformlarla yaptığı müzakereler için rekabet hukuku kapsamında denetim altına alınması amaçlanmıştır.
İlgili yasa ile dijital platformların kendi platformlarında basın yayıncılarının içeriklerine yer vermeleri karşılığında basın yayıncılarına adil bir ücret ödemesi zorunlu tutulmuştur. Tarafların üç aylık bir süre içinde ücret konusunda anlaşamaması halinde veyahut taraflardan birinin talebi halinde arabuluculuk sistemi öngörülmüştür. Bu sistem ile yasa, basın yayıncılarının içeriklerinin haber toplayıcılar tarafından kullanılması karşılığında adil bir ücret almasını ve basın yayıncılarına kıyasla daha güçlü pozisyonda bulunan haber toplayıcılarının hakim konumunu kötüye kullanmasının önüne geçmeyi hedeflemektedir.
Yine altını çizmek gerekir ki, Avustralya’da kabul edilen düzenleme AB’den farklı olarak yalnızca bilgi toplumu hizmet sağlayıcılarını değil, aynı zamanda sosyal medya platformlarını da kapsamaktadır. Özellikle yakın zamanda Facebook News gibi sosyal medya platformlarının da haber toplama hizmetleri vermeye başlaması ve günümüzde AB ülkelerindeki basın yayıncılarının da yalnızca bilgi toplumu hizmet sağlayıcıları ile değil, aynı zamanda sosyal medya platformları ile de pazarlık yaptığı görüldüğünden, kapsayıcı nitelikteki düzenlemenin günümüz ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verdiği görülmektedir.
Birleşik Krallık ve Kanada’da da Avustralya’da yapılan düzenlemeden esinlenilerek tarafların güç dengesizliğinden kaynaklanan bu sorunun çözüm yolunu rekabet hukuku düzleminde bulmayı hedeflemiştir. AB Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifi’nin üye ülkelerin iç hukukuna alması için son tarih Brexit’ten daha sonra olduğundan, Birleşik Krallık Direktif’i iç hukukuna almak yerine dijital pazarlar için rekabet hukukuna dayanan bir düzenleme kabul etmeyi seçmiştir. Yine Kanada’da da, basın yayıncılarının dijital platformlar karşısındaki pozisyonunu güçlendirmek adına bir arabuluculuk mekanizmasını öngören “Çevrimiçi Haberler Yasası” (Bill C-18) kabul edilmiştir.
Avrupalı basın yayıncılarının kendilerine tanınan münhasır hakları haber toplayıcılara karşı ileri sürerken karşılaştığı zorluklar ve AB Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Direktifi’nin kabul edilmesinin ardından Fransız mahkemenin basın yayıncıları ve haber toplayıcılar arasında yaşanan uyuşmazlığın çözümünü rekabet hukukunda bulduğu dikkate alındığında, Avustralya’da kabul edilen Haber Medyası Pazarlık Yasası ile öngörülen rekabet hukuku mekanizmasının uyuşmazlıkları çözmekte daha etkili olacağına işaret etmektedir.
4- Sonuç ve Değerlendirmeler
Yukarıda ele alınan Almanya ve İspanya örnekleri basın yayınlarına münhasır haklar verilmesinin büyük haber toplayıcı şirketlerin basın yayıncıları üzerindeki hakim konumunu kötüye kullanmasından kaynaklanan sorunların çözümü için etkili bir sonuç doğurmadığını göstermektedir. Zira, bu örnekler günümüz koşullarında belirli düzeyde okuyucuya ulaşmak için haber toplayıcılara büyük ölçüde bağlı olan basın yayıncılarının içeriklerinin haber toplayıcılar tarafından kullanılması için tüm haklarından feragat etmeye hazır olduğunu göstermiştir. Ancak basın yayınlarına tanınan münhasır hakların basın yayıncılarının haber toplayıcılar ile olan ilişkilerinde pozisyonlarını güçlendirmekte tek başına yeterli olmadığı görülebilmektedir.
Fransız Rekabet Kurumu’nun kararında önemli bir şekilde gözlemlendiği üzere basın yayınlarına münhasır haklar tanınmasının ardından basın yayıncılarının ticari koşullarının amaçlananın aksine kötüleşmiş olması, basın yayıncılarının pozisyonunu güçlendirmek adına ek hukuki mekanizmalara ihtiyaç olduğunu göstermektedir.
Sonuç olarak, basın yayınlarına tanınan münhasır hakların sonucunda uygulamada görülen örnekler göz önünde bulundurulduğunda, basın yayıncılarının haber toplayıcılar ile ilişkilerindeki zayıf konumunu güçlendirmek adına yalnızca basın yayınlarına münhasır haklar verilmesinin yeterli olmadığı görülmektedir. Haber toplayıcılarının basın yayıncıları karşısındaki hakim konumu ve basın yayıncılarının günümüz koşullarında yeterli sayıda okuyucuya ulaşabilmek için haber toplayıcılara bağlılığının giderek arttığı dikkate alındığında, basın yayıncılarının içeriklerinin kullanılması karşısında kendilerine adil bir karşılık ödenmesinin sağlanabilmesi için aynı zamanda Avustralya ve Kanada örneklerinde olduğu gibi rekabet hukuku düzleminde bir arabuluculuk yapısı kurulmasının etkili olacağını düşünmekteyim.
Müge KAHVECİ
Şubat 2024
DİPNOTLAR
[1] ‘Australian Competition & Consumer Commission Digital Platforms Inquiry Final Report’ (2019) < https://www.accc.gov.au/system/files/Digital%20platforms%20inquiry%20-%20final%20report.pdf >.
[2] Robert Cookson, ‘German Publishers Opt in to Google News’ (2013) <https://www.ft.com/content/3c2dd3e2-90a2-3c3e-9a76-ef41e3915f77 >.
[3] Ana Pérez Barredo, ‘Google News goes through with decision to shut down service in Spain’ (2014) <https://english.elpais.com/elpais/2014/12/16/inenglish/1418734685_952630.html >.
[4] Richard Milne, ‘Danish media club together to make US tech giants pay for news’ (28 June 2021), < https://www.ft.com/content/c83d6b7f-ed19-4a90-a719-3bf4aedccdff> accessed 7 December 2023.
[5] Fransız Rekabet Kurumu’nun 20-MC-01 sayılı ve 9 Nisan 2020 tarihli kararı < https://www.autoritedelaconcurrence.fr/sites/default/files/integral_texts/2020-06/20-mc-01_en.pdf >
[6] Décision n° 19-D-26 de l’Autorité de la concurrence en date du 19 décembre 2019.
