“Anne Frank’ın Günlüğü” İlginç Bir Telif Hakkı Tartışması

anne-frank-diary-amsterdam

 

İkinci Dünya Savaşı’nda yaşanan Yahudi Soykırımı’nın sembolik isimlerinden birisi “Anne Frank”tır.

1929 yılında doğmuş bir kız çocuğu olan Anne Frank, Nazilerin Yahudi avı sırasında yakalanmamak için ailesiyle birlikte 2 yıl boyunca Amsterdam’da bir odada saklanmış, saklanırken tuttuğu günlüğe bir kız çocuğunun diliyle hislerini aktarmıştır. Anne Frank, 1944 yılında yakalanmış, ailesiyle birlikte toplama kampına gönderilmiş ve 1945 yılında kampta tifüsten hayatını kaybetmiştir.

 

AnneFrankSchoolPhoto

 

Anne Frank’ın günlüğü, gizlenmelerinde yardımcı olan bir kişinin çabasıyla toplama kampından sağ kurtulan babası Otto Frank’a ulaştırılır, günlüğü yayına hazır hale getiren baba yakın çevresinin de etkisiyle günlüğü kitap olarak bastırır. “Genç Bir Kızın Günlüğü” adıyla ilk olarak Fransa ve Almanya’da1950 yılında basılan kitap kısa sürede sansasyonel bir etki doğurur ve Türkçe dahil birçok dile çevrilerek büyük ticari başarıya ulaşır. Otto Frank, kitabın ilk basımına yazdığı önsözde günlüğün Nazilerden saklanırken Anne Frank’in kendi sözleriyle yazıldığı hakkında teminat verir.

Okuyucularımızın bildiği gibi birçok ülkede eser sahibinin telif hakkı, eser sahibinin ölüm tarihinin ardından 70 yıl geçince sona ermektedir. Anne Frank 1945 yılında öldüğünden, eserin telif hakkı koruması 2016 yılının başında sona erecek ve eser kamu malı haline gelecektir.

Anne Frank günlüğünün yayın haklarını elinde bulunduran “Anne Frank Vakfı”, 1980 yılında ölen baba Otto Frank’ı bu yıl günlüğün diğer yazarı olarak ilan ederek, günlüğün telif hakkı korumasını 2055’e dek uzatmaya niyet etmiştir. Bu niyet birçok hukuki ve etik tartışmayı yanında getirmiştir. Şöyle ki önceden kitabın sadece editörü olarak anılan Otto Frank, bir anda kitabın diğer yazarı haline getirilmek istenmekte ve bu yolla vakfın en önemli gelir kaynağı olan “Anne Frank’ın Günlüğü” kitabının yayın tekelinin 40 yıl daha elde tutulması amaçlanmaktadır.

Konu hakkında detaylı açıklamaların New York Times gazetesinden http://www.nytimes.com/2015/11/14/books/anne-frank-has-a-co-as-diary-gains-co-author-in-legal-move.html?_r=0 bağlantısı aracılığıyla edinilmesi mümkündür.

New York Times’a göre, “Anne Frank Vakfı” yaklaşık 5 yıl önce çeşitli telif hakkı uzmanlarına danışarak, telif hakkı süresinin dolacağını dikkate alarak nasıl bir strateji izleyebileceklerini araştırmıştır. Vakfa verilen tavsiyeye göre, günlüğü düzenleyip bütünleştiren ve kızının defter ve notlarındaki farklı metinleri kesip birleştirerek tek metin haline getiren baba Otto Frank yeni bir eser yaratmıştır ve bu nedenle metin üzerinde kendisinin de telif hakları mevcuttur. Vakıf bu iddia üzerinden giderek günlüğün diğer yazarının baba Otto Frank olduğunu iddia etmek niyetindedir.

Vakfın takip etmek yola yöneltilen eleştiriler iki ana eksendedir.

Birinci eleştiri, yıllar boyunca günlüğü Anne Frank’ın tuttuğunu söyleyip, bir anda babasını kitabın diğer yazarı ilan etmek, okuyuculara yıllar boyunca yalan söylemiş olmak anlamına gelmektedir.

Diğer eleştiri ise telif hakkını kötüye kullanarak kitabın kamu malı haline gelmesi engelleme ve bu yolla fikri mülkiyet haklarını sürekli tekelci ve cezalandırıcı biçimde kullanma çabasıdır.

İşin ilginç tarafı, “Anne Frank Vakfı”, Otto Frank’ı kitabın diğer yazarı olarak ilan edip telif hakkını uzatma çabası gösterirken, ayrı bir tüzel kişilik olan Hollanda’daki “Anne Frank Evi Müzesi”nin Otto Frank’ın diğer yazar olduğunu kabul etmemesidir. 5 yıldır günlüğün web versiyonu üzerinde çalışan ve günlüğün tarihi ve metinsel analizini yayınlamak için telif hakkı süresinin dolmasını bekleyen “Anne Frank Evi Müzesi” yetkilileri “Otto Frank’ın veya herhangi bir diğer kişinin günlüğün diğer yazarı olmadığını” belirtmektedir.

Buna karşılık, “Anne Frank Vakfı” yetkilileri yapmak istedikleri şeyin telif hakkını uzatmak yoluyla daha fazla maddi kazanç elde etmek isteği olmadığını, eserin sömürülmesini engelleyerek Anne Frank’ın özgün haliyle kalmasını arzuladıklarını belirtmektedir.

1 Ocak 2016’dan itibaren günlük, telif hakkının dolduğunu iddia eden yeni yayıncılar tarafından basılınca ve vakıf bunlara karşı dava açınca, bu ilginç durumun mahkemelerce nasıl değerlendirileceğini göreceğiz.

Önder Erol Ünsal

Kasım 2015

unsalonderol@gmail.com

Bir Cevap Yazın